Ekiniz köylüler, Ekiniz çiftçiler 5 Yazan: Muhittin Birgen 4 bilhassa maddeler ve toprak mahsulleri sahasında yüksek konjonktur vücude ge- tirir. Bugünkü muhariblerin mahdud ol malarına rağmen, harb hali düny ber köşesine nüfuz etmiş olduğu için bu dela da ham mâdde ve toprak mahsulü yüksek bir konjonktur'un eşiği üzerinde bulunuyor, Yüksek konjonktür demek, fiatların yükselmesi demektir; yani, köy lülerin yüzlerini gü'dürecek şey! İsterse harb yarın ih. terse bir sene, iki sene sin, bugünkü vaziyette için ele gayet güzel bir fırsat geçmiş bu- lunuyor. Ortasında bulunduğumuz me n son k nümüzdeki tohum en güzel ve haklı hülyalar yapmaya de- ğer bir mevzudur. Bu sene toprağa eke - ceğimiz her tohumun, bize gelecek mah- er büyük harb, ham yet bulsun, İs - :siminde altın getireceğinde şüp-! beye hiç de mahal görmüyorum. Anado'uda derler ki: «Köylünün kar - nında kırk tane gelecek sene yatar!» Bu, köylünün toprak işlerine her sene hülya- dan el atıp, damına mevsim sonu, hayal inkisarı ile döndüğünü ve fakat, ümidi de hiç bir zaman gönülden çıkarmadığını| çok güzel ifade eden bir halk sözüdür, fakat, bu söz, yalnız köylü ruhundaki in- kisar ve hüsranı ifade eden, yahud, onun ne büyük ümid ve cesaretlerle dolu ol - duğunu anlatan bir fe'sefe değildir. Bu| sözün bir mânası daha vardır: Kırk yil| içinde köylünün eline elbet bir veya bir kaç yıl geçecek ve köylü de bundan iz - tifade edecektir! * tedris edilmek üzere merkeze getirirdi. mış olanların çoğu bu şekilde toplanmış çıkmıştır. 77 yıldanberi Hatıralarını yazan Adım Londralı Mister İçinde o bulunduğumuz yıl, böyle bir yıldır. Bu sene, köylü sonbaharda ne Ka- dar çok ektiyse, bugün baharda ekmek üzere ne kadar çok bazırlanıyorsa ve yâ- rın da ne kadar bol ekebilecekse, gele - cek mahsul senesinde o kadar çok ve bol biçecektir, Gelecek senenin mahsulünü satmak La! çin düşünmeğe ihtiyaç bile yok. O mah - sul satılacak, hem de piyasada çok iyi fi- atlar bulacaktır. Bu sefer, muharebe, Ey- Tülde başladı. Köylünün elinden mahsu - Mi o tarihte kismen çıkmış bulunuyordu. Çıkmamış olan kısım da, beklenilmiyen harb şartlarının meydana getirdiği sür -| priz arasında iyi bir kıymet (Obulamadı.! Bunun için, harb sürprizinden istifade e denler köylülerden ziyade tüccarlar ve spekülâtörler oldu. Fakat, gelecek sene| böyle olacak değildir. Hükümet, son haftalarda mütemadi - yen almış olduğu tedbirlerle gelecek se- nenin dahili ve harici mübadele işlerini Yepyeni ve çok makul esaslarla tanzim e-| diyor. Bu tanzim faaliyeti, gelecek yaza ve sonbahara kadar biraz daha ilerledi -) ği zaman, artık köylünün çlımden mah - sulün yok pahasına çıkması ihtimali kal- muyacaktır. Yahud, fazla müba'âga et - memiş olmak için diyelim ki, Türk çift - çisinin gelecek senski mahsulünden im-| kân nisbetinde geniş bir Wtifade temin! etmesi için hükümet en esaslı tedbirleri almaktadır. Şu halde, köylü, gelecek mahsul senesi üstünde hülyâlar yapabi - lir. Çünkü mahsul para edecektir. Bu bakımdan, Başvekilimizin öç ay kadar evvel söylemiş olduğu bir sözü ha- tırlayabiliriz. Doktor Saydam, © zaman rad ettiği uzunca bir nutkunda, köylüyü €kmeğe teşvik etmiş ve o ne kadar çok ekerse eksin, bunların kömilen ve iyi fi- atlarla satılacağı hakkında hükümet na- mına teminat vermişti. Aradan geçen 24- man, hükümetin bu sözü tuttuğunu gös- teren hâdiselerle doludur: Pamuk ve tü- tün piyasam, hububat piyasası bunun canlı delilleridir. Şimdi biz de ilâve edelim: Gelecek se-| ne, Türkiyede mahsul bu senekinden da- ha iyi Hatlar bulacak ve kim ne kadar Barstov dünyanın en eski hatırat del teri tutan adamı olduğu iddiasında- dır. Bu zat 77 se- ği nedenberi, hiçbir gün © aksamadan hatırasını yazmış- tır, Şeytan adasından kaçan mahkümlar Şeytan adasından Kaçmış olan 14 mah- küm, üç bin kilometrelik bir mesafe katettikten sonra, Virjinya adalarında Senkruvaya gelmişler ve Finlândiya kon- soloshanesini sormuşlar, oralarda böyle bir yer olmadığı için de tekrar denize #- çılmışlardır. : Mahkümların maksadları Sovyet ordusile çarpışmaktır. ————— mn ren tabiat unsuru olduğunu isbat etmek böyle yıllarda bilhassa kolaydır. Eğer Türk çiftçisi, bütün kuvvetile meydana atılıp bu sene bu davanın İsbalını temin edeçek bir hamle yaparsa neticede hem onun yüzü gülecek ve çökmüş kameti iz vatanım her sahasında bir canlılık vü cude ge'ecektir. Çok çalışmak ve çok ekmek lâzım. Böyle zamanlarda, köylü, bir senede bü- tün borcundan kurtulabilir ve hayata ye- ya atılan her fazla tohum. tanesi, köye yeni bir kuvvet, Türkiyeye yeni bir kud- ret ve Türk milletine de huzur ve refah getirecektir. Ekiniz köylüler, ekiniz çiftçiler... Bol ekiniz, çok ekiniz, aziz Türk vatandaş - Yanıt... Mehittin Bisgan İSTER Tondra hükümeti Birleşik Amerika muhtelif fabrikalarına 800 bilmem kaç | çok ekerse o kadar çok karanacaktır!. * Ekiniz, Türk çiftçileri, çok ekiniz! «Köylünün karnında yatan kırk gelecek senenin» en müsbet ifadesi bu yılda top- lanmıştır. Ondan hakkile istifade edebilmeniz £ çin, hükümetin piyasa bakımından itti - hazı mümkün bütün tedbirlerle meşgul olduğuna inanınız ve sizler yalnız ekip biçmeyi düşününüz! Toprağın insanlara refah ve huzur geti- tayyare sipariş etmiş, işin tasası da Alman radyosunun spi- kerıne düşmüş, son emisyonlarından birinde: — Bu gidişle İngilterenin parasi kalmıyacak, diyordu. Hatırımıza geldi: 1614 harbi başladığı zaman cihanın leri muharib devletlerin altın mevcudlarını hesab etmişler, Yapılan masrafla karşılaştırmışlar, nihayet: — Para 45 günde biter, o vakit muharebe de Eski İspartalılarla eski Türkler kuvWetlerinin mühim bir kısmını ayni ks'denin ayni şekilde tatbikinden aldılar: — Her sene hususi bir komisyon bütün memleketi gezer, zekâ ve kabiliyeti göze çarpan çocukları toplıyarak talim ve düzelecek, hem de Türkiye dediğimiz a -! ni doğmuş bir insan haline gelir. Tarla -|” INAN, SON POSTA kabiliyetler mevcu: Tarihte isim bırak- olanların arasından vetli cemiyetleri ipi işte bu noktadadır. için elinden geleni Hergün bir fıkra i Isıracakiarımın listesini yapıyorum Kuduz bir köpek tarafından isırı- lan ve doktora geç mürucaat eden ir hasta, doktor tarafından muayene edilmişti. Hastalık ilerlediği için te- davi imkânı kalmıyordu. Doktor, has- tadan “vaziyeti saklamamıştı. Hasta hemen küğrd kalem istedi ve bir ma- saya oturup yazmaya başladı. Doktor müteessir bir vaziyette onun harcke- tini takib ediyor ve düşünüyordu — Zavallı adam, vasiyetini yazıyor. Bir müddet sonra hasta doktora döndü: — Bir kâğ daha rica edeceğim. — Vesiyetnameniz bitmedi demek! — Vasiyetname o yazmıyorum ki, kuduracağım zaman, ıstrucaklarımın bir listesini yapıyorum. LE la ekme la Amer.han Zenginliği Amerikada 1929 senesinde başlamış olan büyük iktisadi buhran tesirini kaybeylemiştir. Amerikan iktisadiyatı güç devreleri muvaffakiyetle atlatmış, şimdi de tam mânasile İaal bir devreye girmiş bulunmaktadır. Bu hususta bir delil aşağıdaki izahatı verelim: İ Bugün Şimali Ame: Cümhuriyeti İdahilinde 7 milyon zirai İşletme mınla- vardır. Bu işletme yerleri dünya istihsalâtının yüzde 53 nü; pa- istiksalâtının yüzde 50 sini ver- mektedir,.. Bu zirai servetten gayri smai servet İdahi çek mühim bir yekün tutmaktadır. İSu rakamlara bakınız: Dün n 96 34 ü Amerikâ- hlar tarafından istihsal edilmektedir. Bak'rdaki nisbet 9» 32, elektrik kud- retindeki nisbet 9 35. demirdeki94 29, petrolda 7662, otomobillerde # 79. k “üzere ASI İSTER Cümhuriyetlerinin milyon altın dolarlık Türk dilile kuymak; etmektedir. Fakat ne olursa ol &i senesinde dahi İngiltere gene dünyanm en zengin, en al- tanınmış ekonomist- tınlı devletlerinden | sona erer, | — Eski bir Türk kaidesi s İnsanı, tababette büyük tesiri tesadüfen keşfedilmiş bir ağaç dalına benzetenler 4 etmezler, çoğumuzda öyle gizli ddur ki, ancak muhitine ve yerine düştü- ğü zaman meydana çıkar, inkişaf eder, fakât büyük ve kuv- tidaf ve küçük cemiyetlerden ayıran fark Birincisi zekâyı ve kabiliyeti bulabilmek |U yapar, ikincisi ise işi tesadüfe bırakır. SOZ ARASINDA Amerika buz Kraliçesi İlân edilen k ız Mariyn Merrik ismindeki bu A- merikah genç kız Kalifomiyanın en meşhur kışlakla- rından biri olan Arrowheadda, buz kraliçeliğine seçii- miş, yüzlerce ka yakçının hazır bu- Tunduğu bir mera- simde . kendisine tazyik edilmiş buz- dan bir taç ve bir çif te dünyanın en usta kâyak yapıcısının elinden çıkma ka- yak verilmiştir. Kar topu yüzünden ceza Yunanistanda Kavala civarında Kris- topulis şehri sakinlerinden Takos ve Kır- kasyan adlarında iki Ermeni sokaklardan gelen geçenleri kar topuna tuttukların- dan dolayı üçer gün hapse ve 150 şer darhami para cezasına çarpılmışlardır. Kar topu yüzünden kazaların sayısı arttığından, Yunanistan hükümeti 1890 numaralı bir kanun ile bu oyunu sureti kat'iyede meneylemiştir. otomobillerindeki nisbet © r. Bunlardan manda, Amerikalılar pa- muklu mensücatın 9630 nu; ipekli mensucatın X 67 kauçuk mamu- Ütn X 67 sini; imyevi maddelerin | 6 45 ini, sinema prodüksiyonunun da 9 90 nını istihsal eylemektedir. Yainiz çelik sanayii 410 müessese lişgal eylemektedir. Otomobil fabrikaları senede iki bu- çuk milyon otomobil imal eylemekte. dirler. Muhtelif teşekküllerde o çalışmakta olar işçilerin sayısı yirmi milyondur. İNANMA! mücadele azami bir buçuk ay sürecektir, demişlerdi. 1914 de insan altı n para yerine Alman tabirile ersa; para, m para, açıkçası kağıd para icad etti ye 45 gün yerine 4 sene, 4 ay, bilmem kaç gün döğüştü, o za- manın bu dahiyane buluşundan aldığı cesaret elin devam sun, harbin değil beşine ayında, beşin- biri olarak kalacaktır, yalnız İngiltere- nin bir gün parasız kalacağı iddlanm müdafaa etmenin hiç parasi olmıyan Almanyaya düşecek bir iş olduğuna; İSTER İNAN, iSTER INANMA! Sözün kısası Balkan birliğinin Düşmanları A, A 0 A F ikirlerinde ve fikirlerini tabirlerde oriği- Dal - nev'i şahsına mi ar - bir adam olan dostum Bay Adem elindeki gazeteyi, athanenin kirli er masasına etle fırlattı... Dünya, dedi, alabildiğine edeb: lendi! Onu idareye yeltenenlerin ekseri- ya birer çenesi düşük mahalle karısından farkı yok. Alabildiğine dedikodu yapıyor, fesad çeviriyor, elâlemin dirlik düzenl ğine tahammül edemiyen tıynetlerini giz- lemeğe kadir olamı ak böyuna martâ- val uyduruyor, ara açacak binbir ürcüfo icad ediyorlar. Gene kendi leri bozulm! fade için kullan meri yüzlerinden kendi düzen- ayak Iâları, bu hastalığın başkalarına da masından haz ve teselli duyarl. Harb #feti ile frengi üfe inasebet var ları da, ne edip edip, bi i i için elden gel öfetin yapı Bugünlerde Belgradda meclis âkteden Balkan İttihadı hakkında binbir dediko. İdu çikaranlar o dedikoduların aslı, faslı İolmadığını pekâlâ bildikleri halde bu ya» lanlardan herhangi bir zehirleyici tesir )umuyorlar, Yağma yok! E'lerinde oyuncak olma» ğa alışmış küçük devletler artık reşid ol- muş, akıllarını başlarına devşirmiş ve bundan böyle hiç kimsenin hesabına ateş- ,ten kestane çıkarmamağa azmetmişlerdir. | Lafontenin Kedi ile Maymun mas daki kedinin enayiliği bir daha te edemez. Maymun kurnazlığını istediği kadar muhafaza etsin. ona dilediği ka- dar iman eylesin ve güvensin! Biz gözlerimizi dört, sekiz, seksen sekiz açtık, Etrafımızı öylesine görüyor ve an- yoruz ki tarfhe adları geçen Meterihler, nlar, Salisbüriler, Kavırlar, Al Paşalar bugün mezardan baş kaldırıp ta bizim, biz Balkanlıların başardığımız bir- lik harikasını görseler o dillere deston olan fetanet, dirayet ve siyasi kabiliyet« lerinden utanirlardı Gelgelelim, bu vaziyeti hâlâ kavramı yan sepet kafalılar var. Bugün Yugoslav- yayı bizden, yarın Yunanistan Roman- yadan, öbürgün bilmem hangimizi hangi- mizden ayırıyorlar. Ayrıldığımız gön kimin, kimlerin ağ- zına lokma olacağımızı, derdsiz başımıza reler geleceğini sanki bunca tecrübeler- den sonra bilmiyormuşuz gibil «Sürüden ayrılanı kurd kapar» darbi- meseli salt bizim türkçede deği, bütün Balkan dillerinde vardır. «Kurd, ün almanca bir ismihas oldu- ğunu bilmiyen yoktur. O halde, ne diye uğraşırlar? Kim: kan- dıracaklar?, Şaşayım 'akıllarına! E. Elurm Cöli Bir Holânda vapuru Magrne çarptı Amsterdam 4 (A.A.) — 5825 ton hac - mindeki Holanda bi ğın hâmil Caer- tes vapuru dün akşam Vatavya'dan ha » reket ederek Amsterdama müteveccihen yola çıkmış idi, Bu vapur Royal Sev ign fener gemisi yakininde bir may çarpmış ve makineleri işliyemez bir he- le gelmiştir. Fakat vapur batmamıştır ve tayfası içinde olup imdad beklem Arabi sene 1053 Kömn 1865 İkineikkiaram