A «Emperyüs Romancs» un Fin - başlıyaldanberi 'Tüna ve Bsk Bitiya nde yeniden faal bir pölitiks görülmektedir. Bu politikanın Ke : ği saik ve muharriki Avrupayı m Mi eki isti'âsı ihtimalidir. Sowyet Rusyanın, bilfarz işini bitirdikten sonra, Bess- rabyayı ( istirdad hareketine teves- sül edebileceği ve bu bususta Al - manya ilede an - laşmış bulunduğu kabu) olunabilir. Romarya kralı m majeste o Karolun he army nutku pek açık gösteri - My, vu devlet her hangi bir tecavüze ze edecek ve bu suretle irliği ile Romai arasında Büy lecek, ie bir harb mevzii kalamaz. Maca- di ve Balkanlara sirayet eder. Mitgçe, Akdenizlere "bulaşır. Şümul ve İibarile bu harb İtalyayı da SİP edebilir. Onun için bu devlet Ni Cenub doğu Avrupada muhte - o bargi bir bolşevik tecavüzüne lâkalı diğer devletlerle, yani Tu- Balkan devletlerile müşterek ted - hususunda büyük bir faali- i ki bulunmaktadır. iş Ve şimal doğu istikametlerinden Ki, v8 Balkan'ar istikametinde gele - La İaartuzları ilk karşılıyacak dev - de, oiiphesiz Romanya ile Macaristan - ty, “ân, sonra da hemen Bulgaristan Maya aya ve diğerleri gelir. Bu or- pi, Küçük devletler haddi zatında Biy,, Sarak mühim bir kuvvet ve kem- İğ rkil ederler. Bahusus küçük Fin- a koca Rusyaya karşı korkma - b pi çekinmeden muvaffakiyetlerle T mücadeleye atılabilmesi hakikati! | ve “ep (hş, VE Balkan devletlerini her hangi Le Yet Rus hareketine karşı muksve- h yeğrik etmektedir. Bu itibarla İtal- Bolşevik ! karşısında İtalya an devletleri “ve Balk YAZAN her şeyden evvel Almanyanın muvafa - kafi, hattâ müvazaaten yardım etmesi bi- le Hizımdır. Böyle bir şey ise, Almanya ayakta durduğu müddetçe, ne muhtemel | ve ne de mümkün addolunamaz. Alman- yanın kendi hayati sahalarını başka'arı- naelile tevdi etmesi ve kendi hareketini kendi isteğile mühür'emesi farz ve ka- bul olunamaz. ik O halde İtalyanın bugün Tuna ve Bal- kanlarda bolşevikliğe karşı cepheler teş- ki'ine çalışması nihayet Almanyanın işi- ne gelir. Hattâ Almany Sovyetler Bir - iği ile olan iş birliği sebebile, ona k bizzat yapamadığını İtalyaya yaptırm kabildir. Eihasl Tuna ve Balkanlara müteveccih yakın bir bolşevik tehlikesi mevcud ve hatta muhteme' olmadığı hak de İtalyanın yeni hızlı tedbirlerinden ve Macaristanı Yugoslavya ve Romanya ile uz'aştırmak gibi pek güç ve hattâ muhal işlere girişmesnden maksadı acaba me olabilir? diye düşünmek iktiza eder. Fakat bu düşünceyi şimdilik bir yana bırakarak evvelemirde Tuna ve Balkan - lardaki vaziyeti ol duğu gibi göre - im: Yugus'avya, Alman ve İtalyan ağırlığı altında be 4 li biraz bükük o - vaziyet larak sinmiş, selâ- nedir ? İmetini © şizdilik zahiri bir tarafsız- lıkta ve ayni zamanda Berlin - Roma mih- verine mütemayil bir siyasette aramakta- dır, Bu devletin, iki büyük komşuları 0- lan Almanya ve İtalyanın arzu ve men- faatlerine aykırı bir hareket ve siyaseti kendine maletmesi düşünülemez. Çünkü bu devletlerin şiddetli ve ağır tazyik eri- ne ber an uğramak ihtimali olduktan büş- ka Mâcaristamın revizyönist ve Hırvat - larla Slovenlerin iftirakçı hareketlerine derhal hedef olabilir. İktısadi cihetten de Yugoslavya Almanya ile İtalyanın elleri” ne düşmüş gibidir. Tuna v3 Balkanlarda bugüntü Mağ, ve Balkan devletlerinin bolşe - iye karşı gelebile - LİN İ ümid edebilir. İşte, son hafta - İk, > Hülya dış politikasını Tuna ve Bal İN ei de hızlı bir çalışmıya sevke - Görün görünüşte bun'ardır. ig, Tünüşte diyoruz, çünkü hiç bir dev- Le bilhassa dış politikası hakikatte dai- İç düğü gibi değildir. Bu bakım - Yag lYanın şimdiki Tuna ve Balkan si- İkliyetlerinin açık olan dış hedefi Kin & belki bir de gizlisi vardır. Nite- alya vaktile her hangi bir bölşevik Ra, “muhtemel ve yakın olmadığı za- kiye hallerde dahi Avusturya, Yugos- My bii alikalanıyordu. İtlya Almanya m Bak Küçük Antantın çözülmesine antantının hiç bir zaman tam bulmamasına bütün kuvve- Yaş ğmıştı, Çünkü o vakitler Alman - Avusturya ile Çekoslavakyaya el karşı kendisi Arnavudluğa göz Arnavudluğu harb ve zaylatsız Bişi için de birinci derecede Yu - İiy?3 ile Yunamirtanı tecrid ederek lake Zayıf düşürmek lâzımdı. Düre, ilir ki İtalya Tuna ve Balkanlara Secik yakın bir bolşevik tehlikesi - Hi Roj — ——p ni mahza bugün Şevikliğin | de gizli tuttuğu "Kanla her hangi bir mak : ara sadı o maskelemek inmesi için ortaya atmak- tehli tadır, Çünkü va - ya, kesi ziyete iyice dikkat Mıdır P | edilince görülür e ki Sovyet Rusya ğin bir Besarebya meselesi olsa kk ile Macaristan ve Ramanya| edilen Yugoslavya, iki büyük komşu devletle güllüğü uyuşkan siyasi ve iktasadi münâ- sebetler sayesinde Macaristanla olan mü- masebetleri bugün sakinanedir. O, bunu şüphesiz İtalya ile Almanyanın Macaris - tan üzerindeki tesir ve nüfuzlarına borç- Judur, Keza Yugöslavyanın iç durumundaki sükün ve vifak da büyük komşuların az çok tesir ve yardımları ile olmuştur. El - hasıl Yugoslavya bugün faal olmaktan #i- yade kendi halinde ve İtalya ile A'man- yanın siyasi ve iktisadi görüşlerine ay - rettir, Ankara tiyatro mektebi mezunları yaman siyasi ve İSEN Kam SON POSTA ehlikesi p—— © © (Emekli general H. Emir Erkilet i “Son Posta, nın asceri muharriri i Vripada her hareketi dikkat ve! üzerinden Balkanlara inmek ameli bir ai gözile takibden geri| hareket olamaz. Böyle bir hareket için kırı düşmiyecek surette mütavasnt Ooir gidiş takib etmektedir. Macaristanla Romanyanın münasebet- lerinde de hayli salâh vardır; fakat buna bakarak iki memleketin tam bir vifak içinde olmalarını zannetmek hatalı olur. Çünkü iki memleket arasındaki ibtilâf - lar, nihayet ha'leri pek zor, çetin bir ta- kım toprak taleblerile derin i görüş farklarına dayanmaktadır. Bulgaristanla Romanya arasında barış- la halli hemen hemen muhal bir Dobrice toprak meselesi vardır. Elhasıl İtalya - nın bolşevikliğe karşı kendilerile devam- İı ve esaslı bir işbirliği yapmak (istediği dört Tuna ve Balkan devletinin İmüzaç imkânları pek az veya çok gibidir. Buna rağmen, İtalyanın Tuna ve Balkanlarda! sulhün devamına büyük bir azimle ça - lıştığı ve muvafiak da olduğu meydanda- dir. Bunun için onun şimdi kullandığı! vasıta bo'şevik tehlikesidir. Böyle O bir| tehlikeye karşı koşmak hususunda Tuna ve Balkan devletlerinin ayni fikirde ola- cak'arı tabii ve muhakkaktır. İşte İtalya şimdilik bu devletlerin müşterek korku ve müşterek müdafaa hislerinden istifade etmektedir. Fakat onu unutmamalıdır ki ne Tuna! ve ne de Balkanlarda, bitaraf ta olsa, her; hangi bir birleş - me veya birlik İ - talyanın esas poli- tikasına uymaz. O, hükmetmek için ayırmak taraflı -| sıdır. İtalyanın bugün de yaptığı şey bok İR TOPLANTIDA sdınlı erkekli bir toplantıda, erkekler bir &ra politikadan, ka- dınlar modadan bahsettiler ve nihayet söz, Xadın erkek arasında müşterek bir mevzu olan alış verişe intikal etti, Şapka, ayakkabı, kumaş, patiska fiatları teker sanlar olduğunu, bu yüzden onlara acı « dığını, fazla para verdiğini söyliyerek kendini merhametli ogösterecekti. Sö züne devam etli: — Benim evime sebze getiren seyyar satıcı, diğer seyyar satıcıların hepsinden teker tadad edildi, Nihayet sebze fiatla - | Pahalıya satar. rında karar kılındı. Kâdınlardan biri; Kendimi tutamadım: — Siz de ondan almayın, daha ucuz — Herkes fasulyenin kilosunu on beş | #9tandan alın! kuruştan alırsa ben muhakkak yirmi beş-| — İşte onu yapamıyorum, hattâ birkaç ten alırım. Kabağın kilosu altınış paraya indiği zamanda beş kuruştan âşağı kabak Bir yerden bir yere tramvayla git - tikleri halde: — Bir taksiye atladım, hemen gittim. Diyenlere çok rastlamıştım. Amma, ka- bağı, patlıcanı, fasulyeyi, herkesten pa - halı atmakla öğüneni ilk defa görüyor - dum. Bir budala olduğuna hükmetmiş - tim. Fakat hiç de budalaya benzemiyor- du. Meğer sima, görünüş, insanları ne ka- dar aldatırmış. Bir başka kadın söze karıştı: — İnsan, ne diye sebzeyi başkaların - dan pahalıya alır, buna hiç aklım ermez. Sebzeyi pahalıya aldığını söyliyenin bu söze verecek cevab o bulamıyacağını tahmin etmiştim. Meğer yanılmışım. — Sebebi var, dedi, benim evime seb- ze getiren adam bir seyysr satıcıdır, Şim- di de seyyar satıcıların az kazanan İn - defa tecrübe ettim, olmadı, nihayet gene pahacıda karar kıldım. Çünkü bu fasul- yeyi beğenmedim, diyecek olsam, sen böyle fasulye yiyemezsin hanım; diye bağırdığını duymadım. Dün getirdiğin patlıcanlar karttı, bir daha sefere daha tazesini gelir; dersem, sen ne anlarsın hanım; körpe patkcan öyle olur, diye bana çıkıştığını görmedim. Berbunyayi çok pahalı veriyorsun, dersem; «furfan- da pahalı olur, kabahat bende ki, biraz barbunya alıp sizin mahallenizde satmı- ya geldim, şimdi barbunyayı kibarlar yer» diye beni tahkir ettiği vâki değildir. Bütün bunlara mukabil birkaç kuruş fazla alıyor, ben de gönül rızasile veri - yorum. Düşündüm, hakkı vardı, hem yerden göğe hakkı vardı, seyyar saticile ağız kavgası yapmaktan, sinirlenmekten, yü - züne karşı bağırmalarından, hakir gör - melerinden, hattâ küfüre muhatab ol - maktan kurtulmak için, günde insan #e- ve seve beş on kuruş sarfedebilirdi. ai Slulüsi | Bunlar biliyor mu idiniz?” | Cam yöz'ü boksör Bir (ozamanlar E meşhur olan bok- sör Buddy Jack - sonum bir gözü camdandı. Beş se e ne boks yaptı. Bir Sy çok muvaffakiyet | elde ettiği, bu beş sene zarfında hiç kim- se, hattâ buksörleri muayene etmekle mükellef heyetler de onun bir gözünün şevik tehlikesi karşısında Tuna ve Ba kan | cam ilamın dari varamadılar, devletlerini birleştirmek değil, sadece bunları muhtemel veya ihtira edilmiş bir tehlike karşısında kendine daha ziyade yaklaştırıp bağ'amaktır. Almanyanın a- ğir bir harble meşgul bulunduğu bu sr» rada İtalyanın hüküm ve nüfuzunu Kar- pat'ardan itibaren Tuna ve Balkanlarda arttırması için fırsattan istifade etmesi tabidir. Bu hüküm ve nüfuz tamamile anlaşmış ve birleşmiş bir devletler siste- minde İse kulay işlemez. Ona lâzım o'an şey Tuna ve Balkan devletlerinin, birleş- miş olmamak şartile, teker teker ona bağ- lanmış olmalarıdır. Bu devletler arasındaki münasebetle - rin tanzimi de İtalyan bakımından öyle almalıdır ki, ne aralarında derhal mu - harebeler çıkacak kadar keskin bir ihti- 18f ve ne de kayıdsız ve şartsız birleşecek derecede tam bir vifak olmamalıdır. Bu-| gün de görülüyor ki, İtalyanın birkaç se- neleriberi takib ettiği Tuna ve Balkan politikası hep aynidir: «Emperyüs Roms- nos» namına hüküm için taksimden iba- EH, E, Erkilet Ankaradaki tiyatro mektebinin ilk me deneme piyesinden bir sahne. tarafından muvaffakiyetle temsil zunları # Esnarken ağız kapamak âdeti Esnerken ağıza el götürmek, bir neza- ket kaidesi değil, daha ziyade çok eski bir âdetin devirden devire intikal etme- sile insanlar arasında taaramüm etmiş ol- > Yağ kuşu Cenubi Ameri- kada bulunan bir kuş bilhassa genç- ken bir yağ külçe- si halindedir. Ke- sildiği ve eritildiği zaman parlak bir ışık vererek yanar, Cenubi Amerikelı- lar bu kuşu fazla bulunduğu mınta- kalarda (kolayca > tutarlar ve hususi lâmbalar içinde yaka rak geceleri ışığından istifade ederler. # Kaynaktan çıkan sabun köpükleri İzlândada Smidur kaynağına bir kalb masıdır. Eskiler, bir insan esnediği za- sabun atıldığı zaman kaynaktan çok gü- man İcsa ruhların ağızdan içeriye gire- zel sahun köpükleri fışkırıyor. Bilhassa ceğine inanırlar, bunun için ağızlarını) güneşli günlerde fışkıran sabun köpük - kaparlardı. ” Bir tren'n kıymeti Fransada yeni bir lokomotif aşağı yu- karı iki buçuk milyon frank kıymetin - dedir, Bir vagon ki yüz elli bin franga malo'ur, Ve bir katarın kıymeti vasati 0- larak dört milyon frangı geçer. ör... eser manaamna, lerinin seyri çok hoş olur. ” lik kutub kaşifi Şimal kutbuna ilk giden seyyah bir İngiliz olan Sir Hugdur. 1553 senesinde kutba çok yaklaşmıştır. Fakat seyahati- nin sebebi kutbu keşfetmek değil, şimali şarkiden Çine gitmekti. Okuyucularıma Cevablerim Bayan «Be» ye: — «Firkeklere nasıl görünmeli - yim, çok mu masum. herşeyi bilir bir zaman kızı şeklinde mi?» diyor - sunuz. Zamana ve mühite göre de- ğişir. diyecektim. Fakat hatırıma daha iyisi geldi: Bir insan için en doğru hareket tarzı hakikatte olduğu gibi görün - mesidir. Bir defa böyle yapması has kikate karşı borçlu olduğu vazifenin icabıdır. Sonra da menfeati bunu emteder. Zira her İnsanda çok mü- kemmel bir aktör derisile şaşmıyan bir hafıza mevcud değildir, rol yap- mayı beceremez, istediğinin aksi ne- ticeye varır. Bayan «Ş. Ş» ye — «Sevdiğim adam bana karşı Jâkayd değil bunu biliyorum, faka evlenmeye henüz karar vermediğ. de muhakkak. onu nasıl ikna ede bilirim?» diyorsunuz. Erkeğin elini zorlamayı bilen ka- dınlar bulunduğunu bilirim. Fakat bu, öyle bir kuvvettir ki, herkeste bulunmaz. tavsiye ile de öğrenile - mez. Size sadece şunu söyliyece « Bim; Kendinizi unutturmayınız. fa- kat erkeğin üzerine düşmekten de çekininiz. * Bay «Ahmed» e: Kanun müsaidâir, annesini tanı madan çocuğunu tanıyabilirsiniz, fa. kat bn. benim işim değil, bir avuka- ta sorunuz. * Çorluda Bay «K.» a: — Evet, müstesna olarak bu za- tın hüviyetini biliyorum, fakat söy liyemem. TEYZE