10 İkincikânun Dünya,film buhranına düşmek üzere öenran saman 0000 ear Avrupa sinemaları 1938-1939 en yüksek mevküi işgal ediyor, bu f is umumiyesile harikulâde bir san'at O aenevev0ssasaannsnamesuorasasmmaonesannsosssnanouna0a0nonene sue susayues00 Avrupada zuhür *den harb sinema Sanayiini baltala * akla kalmamış, ay ni zamanda Amer kan prodüksiyonu va da kuvvetli bi darbe vurmuştur. Avrupa piyasa - ının tamamile ka pandığını gören bü- Yük Amerikan film kumpanyaları mil Yonlarca dolara mal olmakta bulunan bü Yük mizansenli film ler çevirmekten vaz teçmişler, az mas - Falı filmler yapma: #N başlamışlardır Bu yüzden, dünya lm piyasaları iyi Prodüksiyonlar ba « umından gittikçe a- Zalmaktadır. Avrupa sinema - ları şimdi 1938. 1939. prodüksiyo - mundan kalan bü - Yük filmleri kapış » Mâktağışlar, Bu filmlerin sayı - nda hergün biraz daha azalmaktı İN a YE içinde «Otel Emperysl - 1 İmperi. De gal Me ii mümtaz mevkii İş ein seneler evvel beyaz perdenin Revi yıldızlarından Pola Neçri vi İmperial» isminde bir film çe - ve Seneler geçtiği halde, o gün- ku Yüşayanlar, bu filmdeki heyecann Vvetini, hareketin ateşini ve mevzu- fevkalâde cazibesini hâlâ unutama- Mşlardır, Bunu nazar: dikkate san Paramunt m kumpanyası, Marlene (Dietrich. tela Garbo'nun amansız rakibesi İs- jale anılan çok esrarengiz £ san'atkâr Miranda'ya bu filmi yeniden çe - Ttmistir. 1916 da Galiçyada Avus - YYalılar ile Ruslar arasında geçen Müthiş bir muharebeden mevzuunu 2 » bu film, Rus müziğinin balalayka- arile Sözlenmiş ve çok “Yecarlarile hareketlendirilmiştir. Yakın bir maziden alınan, bugün hu- maları bile haritalarda görülmiyen bir n İletin tarihte bıraktığı izlere daya - MN be film. dünyanın şu karışık Za * hnında, her kalbin heyecan ve İ7t! ile kıvrandığı, endise ve korku ile Yediği şu anlarda bütün hislere çoX NA ve mimis geliyor... z k, Salieyanm bir köşesinde hergün bir kiç fe bayrak ve milliyet değiştiren çk bir şehirde bulunan bir ti - kumpanyası san'atkârlarından de bir otelde hizmetçilik yapmakta olma 7 kardeşi Sovia'nın öldürülmüş taa, vlan çok müteessir bulunmak - “ir. Kardeşinin katftini bulup #nti - m almağı and iemiştir. Bunun İçİn ar €tİnin yerine bu otele hizmetçi 0 iŞ girmiştir, Bu sırada sehir Rus - tu tarafından işmal edilmistir. Avus - "yalılar kaçmışlardır. Fakat bir #enç İL Yaralı olarak otelde saklanmağa iç “aifak olmustur. Anna intikam sö sile onu Ruslara ihbar etmiş, otelie atriYat yapılmış, fakat | kimse ©l€ miştir. titre hen em otele misafir gelen bir G*- Anna ona âşık oluyor)... General yila gi kızım res-| kime Yöbmağı teklif ediyor ve işe Ko - Yor, Tam bu sırada bulundukları/” yor. Anna, bu gf Ni asın ki, kurtulayım, demiştir. Mint Yulu, *Ya bir garson KA amenna area mani ince bir aşkım! film için münekkidler: «Heyeti eseri!» diyorlar. İ 4 Ray Millân, İsa Miranda Otel İmperial filminde miş olon Avusturya zabiti (olduğunu hayretle görüyor. Zabit ile Anna se - vişmeğe başlıyorlar. Tam bu sırsda Generale bir misafir gelir. Bu adam bir istihbarat memu - rudur. Oteldeki müstahdeminin vesi - İkalarını tetkik eden Ruslar garsonun vesikaya malik bulunmadığını görür - ler ve onu tevkif ederler. Anna gene - rle gider, ricada bulunur, onu serbest bıraktırır. Anna ile zabit artık otelde tutunamıyacaklarını anladıklarından kacmağa karar verirler. Bu maksadla Anna iki pasaport çalar. Bu sırada Ruslar Avusturyalı zabiti tevkif eder- ler. Onun Annanın kardeşini öldürmüş olar adam olduğu anlaşılır, bir arbede zuhür eder; zabit yaralanır. Zabitin firarını teshil için Anna generalin ya- İnma iner ve esasen noel yortusu oldu- #undan onu güzel şarkılarile oyalama- ğa koyulur. Zabitin kaçtığını gören Ruslar kızı tevkif ederler. İdama mshküm eder » ler. İdam sırasında bir bomba infilâk Anna kurtulur, Avusturya ordu- eder, İlarii başına geçmiş olan genç zabit İlazı ölümden kurtarır. Anria Varşaveka adındaki genç kiz rolünü İtalyan san'stkârı İsa Miranda, mülâzim Nemassy adındaki Avusturya Zabiti rolünü de Ray Milland yapmış - lardır. ç Film münekkidleri, bu iki san'atkâ- rın Pola Neşri ve partonerinden çok daha fazla muvaffak olduklarını iddia mİ... Sarhoş kadın 8 gün hapse mahküm edildi ıkpazarında bir meyhanede hâdi- Pa Hidayet isminde sarhoş bir kadının Sultanahmed | inci sulh ceza mahkemesine verilerek, tevkif edildi- gini yazmıştık. : Kaim duruşmasına dün de de - vam edilerek; neticelenmiş ve 8 sün müddetle hapse mahküm edilmiştir. Kadın, kararı dinledikten sonra hâ - ceza az. Siz hâkimsiniz, eli - kuvvet var. Beni idama Islah olacağım yok, be- — Bu izde büyük edin. Yaralı olarak otele iltica evle - SON POSTA Sayta 7 İngilterenin ilk kadın Nazırı İngilterede muhafazakâr meb'uslar- dan Mis Florence Horsbrugh geçenler- de Başvekil M. Neville Chamberlain “a |tarafından «Secretary to the Ministry prodüksiyonundan kalan filmleri ka - Pişıyorlar, Yeniden çevrilen Otel İmperial kapışılan filmler arasında of health» Sıhhat Nezareti kâtibliğine tayin edilmiştir. Bu her nekadar kendisine nazırlık rütbesinin tevcih edilmediğini göste- rirse de İngilterede «secretaryı Alma- nın diğer Avrupa memleketlerinde «na zır» olmaya bedel olduğunu unutma - mak lâzımdır, Lord «Halifaks» bile Foreim Minis- ter» sıfatını taşımamaktadır. Onun 61- fatı «Foreign Secretary» dir. Mis Florence Horsburgh İngiliz kabi- nesihin biricik kadın azasıdır. Çelik bakışlı zarif bir kadındır. Göz- lerinin renginden dolayı: «The steel eyes damolisel» - «Çelik gözlü matmak İzel» lâkabını almıştır. 1928 senesi modelinde bir kloş şap- kası vardır. Dolabında yalnız üç aded robu Vardır. Biri mavi kadifedendir. Bunu yağmurlu havalarda giyer. İkin- cisi: Kurşuni faniladandır. Bunu güzel havalarda gi Marran ünlü uk hava- yer. Bir gabardini bir de içi kürklü mantosu vardır. Muhafazakâr (o partisi o meb'usla - rından olan Miss Florence Hors- brugh tam mânasile «yaşlı İndi - liz matmazellerinin timsalidirr. Ki- bar fakat lan tavırları, tok si rlâmentoya ilk dü nistterin hücumun. Dört senede yalnız meb'us ile görüşmekte idi! Miss Flo-| rence'in dostu olmak serefin! kütza niş | göne meb'us M Chamberlain İ yüzünden nde antifomi- olan idi! M. Chemberlain yaz mevsimi başlan- ölcıda kabinesinde yanmış olduğu ta- dilât sırasında Miss Florence Hors - brugh'u Sıhhat Nezareti kâtibliğine tavin eylemiştir. Meb'us olduktan az sonra Miss Flo- tence fabrikalarda, müesseselerde, dai- relerde duşlar kurulmssını ve herkesin günde bir defa duş yapmıya mecbur tutulmasını istemiştir. Bu hususta bir hayli mücadelelere de girişmiştir. O, İngiliz gençliğine daha fszla bir surette temizlik sevgisi aşılamak arzu- sundadır. Bunun için mekteb talebele- rinin hepsine meccani olarak diş fırça- sı tevziini ve çocukların ayaklarında nasır ihdas etmiyecek şekilde kundura diydirmelerini ebeveynlerden taleb edilmesini ileri | sürmüştür. Miss Flo- rence nazaran İngilizler dünyanın en çirkin #yaklı ve en kötü yürüyüşlü mahlâklarıdırlar. .. Miss Florence Horsbrugh uzun boy- Tüdur. 50 kilo sıkletindedir. Et yemez, siçara içmez... Hiç alkol kullanmaz... | İngiliz çocuklarının sıhbatlerini ko- rumak için başvuracağı tedbirlerin is- #bam ettirdiği masrafların kars'lık- larını tuvalet maddelerinden vergi 8- Uunmak suretile teminini düşünmekte- dir. Modaya düşmandır. Şıklığa düş - mandır. Miss Florence çok güzel konferansler vermektedir. Konferanslarında başlıca mevzu doğum meseleleridir.. O, senç kızları, evlenmek istememekle, eğlen- ce düşkünlükleri #le, genç kadınları da «Son Posta» nın zabıta romanı: 48 İZEHİRLİ GÖLGE EE e İN Hastanede olup bitenler Rıdvan Sadullah «Tafsilâ: — Evet Necdetin tabancası çapında... Maktulün başında ayrıca bir de eziklik varmış. Ya başına daha evvel sert bir ci- simle vurmuşlar, yahud bir yerden düş- müş. — Enteresan... Çok enteresan... — Dahası var, acele etme hocam. Maktul zabita tarafından teşhis edilmiş. Hapishaneden kaçarak Raif beyin mek- tubunu size getiren ve o zamandanberi bulunamıyan adam imiş, Çolak Ahmed isimli sabıkalı... — Sahi mi söylüyorsun, Osman bey! Birkaç saniye için heyecanlanır. gibi olan ve bu arada ayağa kulkan Rıdvan kayıd tuğuna çöktü. Sigara tabakasını çıkararak içinden itina #le bir sigara seçti, Yakma- dan evvel kokladı çakmağını çıkardı. Onu yakından tanr masam bütün bunları bizi sinirlendirmek için yapıyor, derdim. Hiç şüphesiz o da- kikada rahat bir yatakta uyumayı hazır- lanmaktan Seçim düşüncesi olmıyan bir adam da sigara paketini böyle çıkarır, içeceği. sigarayı böyle seçer Ve çakmağı- nı böyle yakardı. —E, tafailât ver bakalım, Ozman bey-. kasına dayamıştı. Göz kapakları yarı ka- palı idi. Bir yabancı görse onü pekâlâ u- yuk'uyor, zanmedebilirdi, Serkomiser ise| aksine baştan aşağı sinir kesilmiş, dim-| dik ayakta duruyordu. Yüzü kıpkırmızı idi. Rıdvan Sadullah tekrarladı: — Tafsilât ver, Osman bey! Serkomiserin içi Içine sığmıyordu. Kar- şısındaki Rıdvan Sadullah olmayıp ta! başkası olsa bizim yanımızda durmak-| tansa fırlayıp hastaneye koşmayı tercih edeceği anlaşılıyordu. Bir sandalyaya ilişti ve telefonda duy- duklarını nakle başladı. &Anlattıklarına göre hâdise şöyle cereyan etmişti: Saat 12 ye kadar hastanede fevkalâde hiçbir hal cereyan etmemişti. Tam sast 12 yi 10 geçe verem kısım ile asabiye ko- ğuşulun bulunduğu paviyonda-elektrik- ler birdenbire söndü. İlk dakikalarda mesele bir suikasde değil, alelâde bir arızaya hamlolunduğu için büyük telâş ve heyecanı mucib ol madı. Telâş edecek ne vardı? İşte di - ğer pavyonlarda ve ana binada elektrik» çocuk istememekle itham eylemekte-İler yanıyordu. Demek elektriklerin sön- dir. mesine bir kontakt sebeb olmuştu. Der- Chamberla'n kabinesinin biricik köidin İhal milessesenin motör ve elektrik işle- azası tuvalet, moda cereyanları hedir)rine bakan memur uyandırıldı ve onun bilmez. Fakat buna mukabil bil'umum |arızayı araştırmaya başlaması ile bera- hawr cemivetlerine iştirak eder ve ©€-İber hevecan ve telâş ta baş gösterdi. Ha- Tivlerinin dörtte Üçünü hayır işlerine yır, ne kontakt olmuştu, ne de başka bir <ewfeder Si Sovyet sefaret müsteşarı gel Sovyet Rusya hariciye komiserliği er- | VA'Ğ- İkarılmıştı. Demek ortada arıza! Sadece sigortalar yerlerinden Şi- bir sufkasd Pavyonu karanlıkta bırakarak bir kânından M. Vinarodof ve refikası dün | şey'er yopilmak istenmişti. Fakat ze ya- sabah konvansiyonel trenile şehrimize | pılabilirdi? Sigortalar yerlerine kondu. gelmiştir. Vinagrodof Sovyet Rusyanın Ankara |lar arasındaki kargaşalık Elektrikler yandı ve koğuşlarda, hasta- nihayet buldu. | büytk elçiliği müsteşarlığına tayin edil - Fakat hastabakıcı le hademeler ara - miş olduğundan dün akşam (Ankaraya | sındaki heyecan devam ediyordu. Derhal hareket etmiştir. nöbetçi doktora haber gönderildi. Hiç Romanyanın Ankara elçi'iği matbuat| kimsenin aklı bir şey o'abileceğine yat- ataşesi M. Hrisko da dün sabahki kon - vansiyonel ile şehrimize gelmiştir. mıyor, fakat herkes bir hissi kablelvuku ile bir şeyler olduğüna inanıyordü. Tam Sonra yavaş yavaş | Rıdvan Sadullsh başını Zoltuğunun ar-| © ver Osman Bey!» dedi bu sırada yukarıda asabiye koğuşunun bukanduğu katta bir takım koşuşmelar olduğu duyuldu. Alt katta nöbetçi dok- torların bulunduğu odaya soluk ğ giren bir hademe heyecanla bağır: Bir hasta kayıb efendim, bir hasta kayboldu. Çaldılar. Bu vakitsiz uyandırılışın tesirile bütün cinleri başına toplanmış olan doktor Lers- ledi: — Saçmalama, budala & yoksa sarhoş mi nir mi İn — İzeküm » — Nasıl imk — Bu Hasta yerinden kıralda un? Hasta çalı- ? Dışarı çıkmıştır. Nüzullüdür. Bir tarafı tamamen me > Bu izahat ile doktorun da ayağı suya ermişti. Derhal hademenin arkasından yukar: koştu, Asabiye koğuşu allak bul- laktı. Hakikaten bir yatak boş duruyor- du. Derhal oracıkta yapılan bir tah- kikat köyiblara karışan hastanın müte- İkeid muhasebeci Hüsnü bey olduğunu meydana çıkardı, Elektrikler söndüğü za- man bütün hastalar uyuyorlardı. Biraz sonra koğuşun kapısında bir ses «yangın var!s diye bağırmıştı. Bu suretle bütün koğuş ayaklanmıştı. Bu hal bir iki daki- ka sürmüş sürmemiş, derhal hastabakıcı- lar işe müdahale etmişler, koğuşun kapi- lori kapanarak kilidlenmişti. Ondan son- râ tâ elektrikler yanıncaya kadar bu ki- Jidler bir daha da açılmamıştı. Ortalık aydınlanınca Hüsnü beyin yatağında bu- lunmadığı görüldüğüne göre demek ne olduysa o elektriklerin söndüğü bir iki dakika zarfında olmuştu. Bu esnada «yangin var! diye bağıran adam Hüsnü beyi sırtladığı gibi alıp götürmüştü. İşin garibi bu adamı ve mütekaid rmuhasebe- ciyi ne koridorlarda, ne merdivenlerde, nede bahçede gören olmuştu. Maamafih koridor ve merdivenler karanlıktı. Bah- çede de o saatte kim bulunabilirdi? An cak bütün müessesenin etrafı yüksek du- varlarla çevrili olduğu için hastanın mutlaka cümle kapısından çıkarılmış ol İması lâzım geliyordu: Böy'e olduğu hak de kapıcı işin farkında değildi. Bu da yeknazarda imkânsız görünüyordu. Çün- kü kapı kapıcının kulübesine bitişikti ve İsmai! ağa isimli ihtiyar bir Arnavud 0- lan kapıcı geceleri bir dakika olsun gö” zünü kırpmaması ile maruftu. Doktor kapıcıyı çağırtarak isticvab et- «, Adem görmediğini tekrar tekrar söy- Tüyordu. Yalnız bir aralık, takriben pav- yonda elektriklerin söndüğü sıralarda (kapıcının ku'übesinden pavyonun gö- rülmesi imkânı yoktu) ana binadan biri- si (İsmail ağa buraya bak!) diye seslen- miş, o da kulübeden çıkarak sesin geldi- ği tarafa doğru yürümüştü. Ana binanın altından geçerek diğer pavyonların bu- lunduğu bahçeye çıkan tünelde birkaç aaniye etrafına bakınmış, kimse olmadı- Fanı görünce tekrar kulübeye dönmüştü. Hastayı bu esnada kaçırmışlarsa kaçır» miş olabilirlerdi. Fakat İsmail ağanın ku'übeyi ve kapıyı gözden kaybettiği müddet bir dakika bile olmadığı için an- cak kapısı kulübesinin arkasına saklar nan bir adam bu müddet zarfında kapıyı açarak sıvışabilirdi (Arkası var) * Ea ia Dm gp