8 Sayfa SON POSTA Biraz da gülelim... | (SERBEST SüTUN JJ İkineikinan O YAZAN: İSMET HULÜSİ Şair kadınla evlendim! Gene mekteblerde vakit i Sahne artım raaınaan, sporcu xadın - dan boyumun ölçüsünü almıştım. Töv - beler tövbesi bir daha ne bir sahne artis- ti, ne de bir sporcu ile evlenirdim. Amma hep böyle bekâr da kalacak değildim ya... kararımı Ve iştim, Karşıma oçıkacsk, beğeneceğim ilk kadınla evlenecektimi. Dünya bü, insanın karşısına bir kadın az olur mu? Hem de beğeneceği bir dın çıkar. Benim karşıma da beğene ». ceğim bir kadın çıkmıştı. İyiydi, hoştu, sevimli idi ve üstelik te şairdi, Hemen kararımı verdim. Adresine bir mektub yolladım, Mektubda kısaca ken- disini çok beğendi evlenmek istedi- dimi söylemiştim. İki gün sonra mektu - bun cevabı geldi. Ellerim titriye titriye | zarfı açtım ve mektubu okudum. Hattâ o kadar çok defa okudum ki.. ezberledim. | Şimdi de tekrar edebilirim: «Beni istiyen,» «Bana var, diyer;» «Erkek,» «Pek, «Hoşuma gitmişti.n «Bu iş de böyle bitmiştiz «Varacağım» «Varccağım, dedim yâ» Şair kadın bü, benim yazdığım gibi dü- pedüz mektub yazacak değildi ya,. Her ne ise, işler yoluna girmiş, ben de bundan memnun olmuştum. Sabırsız adamımdır. Uzun uzun nişanlı kalamam. Kâğıdlarımız askıdan iner in -| insanı evimize çağırıyor, yatak odamıza yetiştiririm. — no mu? — Daha evvelden ben getirdim, yatak odamızda. Bu büsbütün acayibdi, Karım bir alay mez, nişanlırma haber verdim. Belediye| kapıyor. dairesine gittik, evlenme memurunun| karşısına oturduk. Bir iki dakika içinde resmi musmele bitımşi, evlenme memuru: — Evlendiler! Demişti. Meğer iş resmi merasimle bit-| mmiyot muş. yağlı, yakalığı kirli bir erkek, sandalye - Jerden birinin üzerine çıktı. | — Acaba buda bir sporcu mu, şâir ka rımın sporcu ahbabı olacağı hiç aklıma birer birer masanın üzerine koydu. Kutü-| gider alırım. gelmezdi. Şimdi ne yapacak, iskemleden da neler yoktu, neler, bir alay sakallı, | 7 — Ben getirmiye gidiyorum! Diye yanımdan çıktı. Biraz sonra elin de bir kutuyla döndü: — İste getirdim. Karım bir sürpriz yapmıştı Her hâlde — Bakalım kutudan neler çıkacak? yük davetiiler! ağını açtı. Kutudakileri masaya, m hıyacak! simleri: Diye düşünürken, saçı yağlı adam ce-| — Durlarne? binden bir tomar kâğıdçıkardı: — Eyvah bir alacaklı olacak, püslalarıni çıkardı. i Diye de ödüm kopmuştu. Adam kâğid- Tarı karıştırdı. İçinden bir tanesini çekti, birkaç kere öksürdü: — Eyvah, dedim, bu daha fena; adam verem olduğunu söyliyecek ve bu mes'ud günümüzde bizden bir yardım istiyccek. hesab girin mısralarını aklımda tutmadım am- ma izdivaçtar pırasaya kadar içinde ol-; madık kelime yoktu. Okurken de öyle; tavırlar alıyordu ki, görülecek şeydi. Ba- zan yumruklarını sıkıyor, bazan iki elini birden havaya kaldırıyor, bazanda çat çat kafasını dövüyordu. O bitirdi, ona benzer bir başkası söyledi velhasıl saat- da söylediler, ve nihayet evimize > ü Evimizde rahat bir nefes alacaktım; karım: İ — Evlenme merasimimizin en ileri ge- len davetlilerini şimdi etrulımıza top'i - yabiliriz! Dedi. Şaşırdım; , > Aman karıcığım ayıb olur, sen de biliyorsun ki, hiç bir şey hazırlamadık. Misafiri ağırlamak lâzım, başka bir ak - şam e mr >> Hayır, hayır, onları bu akşam bu - raya getirmeliyim. a amma nereden bul. - elleme lella Zi e Şeri RE eebizizimi. — Nasıl olur, hemen o gün evlenmiş bir kadın sokak sokak di - safir Yapar öğ olaşır, evine mis! — Ne diye sokak sokak dol. vk greek, aşayım, on- — Dinledin mi? Bu evrak bana evvel ki gün geldi. Son vukuat olmasaydı dahi sizi bu iş için gene tevkif edecektim. Dün de sana söylediğim gibi biz her şeyi bili- yoruz. Yalnız bilmediğimiz cihet, cinaye- tin nasıl iş'endiğidir. Bunu bana anlâtır- san ana hem mahkemede yardım ede- rim, hem hapishanede rahat ettiririm, — Dedim ya elendim; o işde benim ka- bahatim yok... — Anladık oğlum, Durmuş kızı nasıl bıçakladı? Sen bu işde şahid sayılırsın. —- Bana ceza yok mu elendim?. — Yok olur mu? Elbette var, Fakat kanunlarda meselâ üç seneden beş sene- ye kadar yazılıdır. Sana beş sene yerine üç sene ceza yediririm. — Namusuna havale... — Teessüf ederim. Bu sözü, bir alay adamım ne oldukla rını sorduğum için karımdan duyuyor dum. olacak? — Ay biz şimdi gidip bu adamları > toplayıcağız, karıcığım, kem bunların #-| Meğer hiç te düşündüklerim gibi de - rasında kavuklular da var, belki maskeli görmüştüm. Hilmiş, adam bir şiir okumıya başladı; baloda çıkarılmış fotoğraflarıdır amma,,” | Sana nelik etti?. ne olsa hoşuma gitmedi. — Bunların hepsi sağ değil ki! — Ölmüşlerini ayıkladıktan sonra, SAğ gam ediyor: i olanlarını m: çağıracağız. — Hayır canım bunların hepsini oda- nın muhtelif yerlerine oturtacağız. — Anlamadım. — İşte biri, bu on dokuzuncu asrın en meşhur şairlerinden. — Ha şimdi anladım. Foloğrafları o - turtacağız. Karım fotoğrafların bir kısmını kol - tuklara koydu, bir kısmını masalara koy- du. — İşte misafirlerimiz! — İyi amma karıcığım, bü adamlar hep burada mı oturacaklar. — Yatarken yatik odamıza götürürüz. Böyle şeyler hesabde yoktu amma çık- aştı, Karımla karşılıklı oturduk, ben karıma baktım, karım resimlere baktı, Ve bir aralık bana döndü: İ — Aruzu mu seversin, yoksa serbes * ti mi? | — Vallahi karıcığım, lk dediğini an - lamadım amma, fazla serbest insanlar dile gelir, haklarında osöylenmedik söz kalmaz. — O değil, şiirde serbest vezni mi, he- veznini mi, aruzu mu? «Sen Posta» nın tefrikas: 57 zi yona binmek için Hisarlar köprüsün; çelim dedik... e — Neden şehirde bimiyorsunuz da 0- raya gidiyorsunuz?. — Kamyvoncuya gittik efendim, dolu imiş, «belediye bırakmıyor, köprüden ö- te yanda yatsıya doğru beklerseniz sizi — Mademki adelete hizmet edecek-İkamyonun üstüne alırım» dedi. sin; ben de senin, mümkün olduğu kadar, hafif ceza ie kurtulmana çalışacağım; göz yeriyorum.. otur Selim... Zile bastım, içeriye giren hademeye: — Bize iki kshve söyle. — Evet!, — Parkın üstünden tepeye çıktın mi; şoseyo dik aşağı kestirim aşılıverir. — Tamam,.. Receb, ben üçümüz bir. — Bunlar en meşhur edibler, göirler, İbizim bu akşamki davetlilerimiz buvlar| Doktor Hayri Necati tor. Hayri Ozban bir arkadaş şöyle yazı - yor» diye benim yazılarımı çıkardıktan ve hattâ şahsım hakkında birkaç sabır yazdıktan sonra yazılarımıza şöyle de- vam ediyorsunuz: «Hayır bu doktor dok- torluğu bilmiyor, sağlık şartlarını bilmi- yor. Eğer başka âilelerin çocuklarına da kendi çocuklarına baktığı gibi bakıyorsa onlara da bu tehdidleri savuruyorsa vay halimize?» Bu sözlerinizden benim yazmış oldu- ğum cümleleri İyi tetkik etmemiş oldu- duğunuz anlaşılıyor. Çünkü ben kendi çocuklarım üzerindeki meşhudatımı ve bu halin tahsil müddetinin nihayetine kadar devamında çocuğun alacığı (bün- — Anlamam ki. — Sen şürden unlâmaz mısın? yevi ve dimaği) tibbi vaziyeti gözönün- — Anlamam. de tutarak yazdım. Şöyle ki: 1 — Muntazam #mesal, yemek ve Uy- gsirliğe merak S3 5 kuya alışmış olan bir çocuk yazılarımda verakım yoztu amı a) p e İda daha fik Kaan Dn meme iğ veçhile muntazam gıda alam dim. Boynumu büktüm. you 5 v b — Şimdi ilk ders başlıyor. 2 — Vazifelerin çokluğundan (tarih — Aman karıcığım, şimdi imkân yok, hocası verdiği derslerin özünü yazı ie bunun da her halde bir kitabı olacaktır, istiyor, 'biyoloji hayvan ve nebat resim- , — Ne yazık, fakat zarar yok, ben seni rımın daveililerinder saçı| kutudan fundan, şokola filân çıkacaktı; Hele yarın olsun kitab alalım, defter « -'lerini, coğrafya boyalı harita, matematik lala, kalem alalım, - #iştir- — Bram Kiabi kilabel in G0 rsseleler yaptırıyorlar. Bunları yetiştir. Olur ya, manavda satılıyorsa oraya 7Dek için çocuk ekseri göce yarısına ka- dar çalışmak mecburiyelinde olduğun- — Hayır hayır, şiirin kitabı tabiattir, dan) kâfi derecede dimağını dinlendire- adan benim sırtıma mı zip- bıyıklı, uzun saçlı, kısa saçlı adam YE -İseninle birlikte şimdi tübintle karşı kar- çek tyküdan da mahrum Kalıyor. ya geliriz. Perdeyi araladı; |“ 4 — Yaşları 12:18 arasında olan mek- — Bak şu aya! teb talebesinin kali inkişafta o'an beyin- — Baktım karıcığım amma, ben gök. leri pek kısa fasılalarla üstüsle (o veril- ayı tanırım, kendimi bildim bileli mekte olan beş dersi dinlericöe ve tesbit örüyorüm. Seni bu akşam ilk defa gör- etmeğe mütehammil midir? Değil bü e mey karşı Yaraya oturalım. yaşlardaki talebe, bunun #evkinde olan A İ üniversite talebesi bile tahammül ede- — Bak dikkstli bek. mez. Siz bir konferansta oturun az fası- kekatli bakıyorum. Dün akşam da Jalarla mütemadi 3 saat 45 dekikı ve > İhergün devam edecek sözleri dinleyebilir — Hiç imisiniz. Köhil ği AE dimağı Naki - di olarak 4 saatten fazla çalışamaz, bunun ÇE elm er lay Eee ancak 2 saati öfrenmeğe müseiddir. İşte yukarıda izah eylediğim veçhile fartı mesai ve uykusuzluk neticesi ço- cukların iştahlarının sönmesi, temiz ha- va almak ve dimağlarını da dinlendire- bilmek için vakit 'bulamadıklarından ç0- cuklar vücudden düşer ve kafaları da iş lemez hale gelir. Bu keyfiyeti çocukları «Gökte a», «Bu bay, «Vay, vay, tütpe. — Aman karıcığım bunun gibi şeyler; ben de biliyorum. — Ya biliyorsun demek?, — Riliyorum ya... p me Bebi hindis, üzerinde müşahede eden bir hekim çocuk «Olaydı şimdi>, babası söylerse bunun merası çocukleri- «Ne güzel yenirdiz, nızı mektebe göndermeyin mi çikar? «Urkapanında>, Yoksa maarif idaresi bu mahzurlarin ö- «Arpacı oğlu Feyzullah», nüne geçme çaresini düşünmek vazifesi — Fevkalâde. işte bak aya bakınca #l-| karşısında mı Kalır? İfadelerinizden ham aldın, hemen yarın bunu imzanla prgoramı sizin yaptığınızı söylüyorsunuz. neşrederiz, deği elendi. — Vazgeç canım, bunu ben yapmadım. | Bu programı y > — Ya kim yaptı, hangi büyük şair? |kadar üstad hekim raporu almek zahme- — Büyük şair olup olmadığını bilmem, | tini ihtiyar ettiniz? Yanınızda Türkiye ben küçükken bizim komşunun bir oğlu| Cümhuriyetinin sağlık işlerini selâhiyet- vardı. Sümüklü Faik derlerdi, 6 söyle - le tedvir eden mücerreb ve miltehassıs mişti de ondan duymuştum. di ğ v Gü — Kim bilir, şimdi nerede, ah onu hir|2V9t tarafından idare edilen Vekile! pa dairesi riyasetinden rapor is” tanıyabilsem. i (Deva uncu sayfada) temezsiniz mektebler hıfzıssıhbasile e Yazan: Zeynel Besim Sun yalnız başına orada oturduğunu gürdük.)men parmağından yüzüğü çıkardı, boy- Kız elini saçlarına götürmüş; ODurmuş|nundakini Kopardı. görmüş. Hemen bize: «Sağdıçlar!, Kızın) Biz, on adım kadar ileride durmuştuk. boynunda da, parmaklarında da elmas) Aşağıdan birisinin parka girdiğini gör- ver, parlarken gördüm. dedi. Ben he-'dük. Hemen «Durmuş yürü!. Gelen var; men «Doğru yürü vlan; burası şehir. ba-|dedik. Bizim bu lâfumız üzerine Durmuş ii iş açma, dedimse de dinleteme-| bıçağını orada bıraktı; hep birlikte tepe- yi aşarak dik aşağı yuvarlana, yuvarlana Durmuş şöyle bir sağa, sola bakındı.|caddleye indik. Sonra caddenin solunda- Kimsecikler yoktu. ki ormanlığa dalarak köprüye kadar ora- Tepeyi sağ taraftan aşacığımız için|dan gittik; köprünün altına saklandık. kızın bulunduğu yere doğru yürüyorduk. | Uzaktan kamyonun ışıklarını görünce Durmuş, Dedikten sonra Selime bir sigara uzat-|likte parkın alt yanından girdik; tepeye | Biz tam kızın hizasına gelince domuzun | çıktık; üstüne binince yerimize gittik. am, yaktı ve anlatmağa başladı: doğru yürümeğe başladık. Tam tepeye, herifi şöyle sağa doğru bir sekti; kızı ya-| “— Kiz hiç bağırmadı mı, çırpınmadı — Şehirde öteberi aldıktan sonra kam-İsik ağaçlıkların yanına varınca bir kızın|tormâsile bıçağı saplaması bir oldu. He- mu). cetveli meselesi Ozban, Kâzım Nami l Duruya cevab veriyor Sayın Kâzım Nami Duru, Son Posta|meşgul olmayan kalb mütehassıs Si gazetesinin 19/12/939 tarihli nüshasının |/poru üzerinde yürüyorsunuz? Sılıhst © beşinci sayfanın /birinci sütununda «Ma-| kâletinin sağlık propaganda neşriyi”. arii tenkid edelim!» başlığı altında yaz-|dan olan matbu ve her yere dağıt” mış İduğunuz yazının en başında: «Dok-İbulunan «Hastalıklardan korunma ie Jâri» meyanında bir mekteb çocuğü””. 24 sastlik programı diye büyük bir © Şeklinde müressemi ve üzerinde, çocUS' 1 uyku, yemek, mekteb, oyun zamanlar” gösteren levhayı da gürinediniz mi? ben size bu levhanın muhtevasını yak“ bildiriyorum. ğ Türkiye “Cümhuriyeti Sıhhat ve yi mai Muavenet Vekâ'etinin sağlık pro? | ganda neşriyatından bir mekteb çocü run 24 saatlik programı şudur: Seat tuvalet, 7 kahvaltı, 8 mütulen ve meklfii gldiş, 9-12 mekteb, 12-13 yemek, 19” mekteb, 16 spor, 17 mütalca, 18 yemeği, 19 mütalea, 20 istirahat ve 21 uyku. ol İddia ettiğiniz vakit cetvelinin olmadığını isbata bilmem nacet kaldı Eğer bu sene nihayeti muayyen tire mekteb çocuklarını röntgen ekranı âl dan geçirtirsek yüzde kaç nisbetinin ğerlerinde zafiyet ve kaçının zekâlâi yorgunluk ve durgunluk, gözlerinde # yopu görüleceğini ve alınacak neticii göre tatbik edilen programın doğruluğu veya İğriipi anlaşılır. «Sağlam kafa Tm vöcudde bulunur! hakikati #ini de gözönünde tutmak lazımdır. Bİ hekimler ilmimiz maddi olduğundan Pİ İdisati klünik müşahedeleri ve 1âborafiff tetkiklerile tecrübe eder ve bilgilerini ona göre yürütürüz. Yanlış olanlarınf 7 döner ve iyi netice aldıklarımız üzeri! dururuz. Zannettiğiniz gibi eski bir A€ kim olmakla beraber hekimliği umut dim, savurmam da. Çünkü ben biri sınıf mütehassıs bir hekimim. Mesleki (& tebbülerimi üstadım olan Alman V Fronsız tıb kitablarile mecmualarda İf tişar eden orijinal yazılardan öğrenir, Bugün Üniversitede üstadım değil, sp arkadaşlarım üstad olarak — çalışıyorlff Bizim gibi mesleği icabı datmi okumüÜ mecburiyetinde olanlar bir mekteb tf besi gibi muntazam saatlerde çalışmiğ! yatmak, vazife görmek ve hayatların korumak için gece kayalı, toplantısı 9. mezler' ve bu sstırları çocuklarımızı © bu gibi hallere alıştırmaktan vareste İduğumuz zannınızı tashih için yazıy9 © rum. y Arkadaşınız bu mesel& üzerine teri ettiği için maşhudatımı kendilerine ya” mıştım. Sizin bu programla alâkedar © duğunuzu bilseydim sizede yazi Ben sizi 1328 genesi Edirnede yüzbaşı” tan müstafa maarif müfettişi sıfatile nımıştım ve görüşürdük te.. belki bat” larsınız, tarih hocası Mahir ve kimya La cası İzmirli eczacı Salâhattin ile bir? siz de dahil olduğunaz halde Rumeli # Faathanesinde hasbehal ederdik, Ben * zaman 2 senelik yüzbaşı rütbesinde # keri doktor idim. Şimdi ise bir kÖŞÜ çekilmiş, mesleki kitablarımı okumak * (Devamı 9 uncu sayfada) — Gik bile diyemeden öldü. Bişi” bam yerine saplanmış... / 4 Mem'eket çalkalanıyor, matbuat gi sütun tafsilât veriyor. Adliye Vekâl ne, temyiz başmüddelumumiliğine vi graflar çekildi. Maarif Vekâleti hâdisenin mahi; soruyor. Kültür direktörlerinin evinde var; orta mekteb muallimleci sevinçif” ne yapacaklarını bilemiyorlar, Mekteb talebesi dersi bırakmış; ww nunla meşgul... Şehir, hakikaten fevkalâdelik içindö” Bütün formaliteler ikmal edilmiştir Haşmet Güneş serbest bırakılacaX!"” Adliyeci arkadaşlar: — Mademki bu işe sen başladın, # bitirme'isin; Haşmet Güneşe namus desi ve hürriyet müjdesini bizzat ser Dediler, Jandarma kumandanına haber yo dım; geldi, umumi hapishane müdüre, tine hitaben yazılmış tezkereyi ve: : “(Arkası ver)