İstikbali gören bir Diplomat Ekrem Uşaklıgil Ynanya fe Rusya arasında bir anlaşma aktedildiği zaman Av- rupa ahvalini daha soğukkanlılıkla seyre- debilecek mevkide olan Amerikalılar: — Hitler bütün dünye için gerçekten bir sürpriz hazırladı, demişlerdi. Güzetelerde çıkan küçük bir tebliğ, tayyare ile giden büyük bir heyet, fası- Jasız 12 saat süren bir müzakere, gece yarısı yapılan imza merasiri Dünya gerçekten hayret verici bir manzara kar- Şısında kalmıştı. Fakat ilk tesir geçince yeni hâdisenin bütün dünya için bir sür- priz teşkil edemiyeceğini de düşünenler oldu ve yavaş yavaş hatırlandı ki, Al- man devlet reisi son altı ay içinde Sov- yet Rusyadan yalnız bir defa ve pek sö- nük bir cümleyle bahsetmişti, Asman radyosu Sovyet Rusyayı unutur gibi ol- muştu, Alman matbuztında da bu devle- tin adı hemen hiç geçmiyordu. Diğer ta- raftan Sovyet konferansçısı, spikeri, ga-| zetecisi de Almanyaya karşı ayni yolu! tutmuştu. Bu vaziyette, siyasi ulukta ye- ni bir hâdisenin hazırlanmakta olması ihtimslinden şüphe edilmesi lâzımdı, fa-| kat şüphe edilmedi, hâdiseyi en Sonra gören en evvel görmesi icab eden diple- maattır. Bununla güren, tahmin eden ve sezen olmamış ta değildir. Bulgar baş- vekili Köseivanof bu sonuncu kısmın ba- şında gelir. * Fransanm Sofya elçisi Müsyö Ristel-! huber Almanya ile Rusya arasında ker- şılıklı dil ve siyaset mücadelesinin en ha- raretli bir devresinde, yani iki devlet a-; rasında bir anlaşmanın düşünülmesinden aylarca evvel Fransa hariciye nezaretine şu mektubu yazmıştır: Sofya, 16 Birincikânun 1933 | Bulgar başveki'i kendisile yaptığım! son mülâkat esnasında bana Fransiz - Alman beyannamesinden duyduğu mem- runiyeti anlattı. Bu beyanname kendisi için esasen bir sürpriz değildi. Takriben | #ki yıl evvel Von Newrath Sofyadan g çerken ona hükümetinin Fransa ile bir amlaşmaya varmayı çok İstediğini kuv- vetle söylemişti, artık iki memleket arâ- sında hiçbir ihtilâf kalmadığını anlat- mıştı, Almanyanın cemilekârliklarma mukabele için Fransanın hiç istical gös-i termemekte olmasından müteessir oldu-| ğunu ilâve tetmişti. Almanyaya gelince, şarka doğru yayılma arzusunun aşikâr olmamna mukabil ilk hedefinin ceçubu İnsan afieder, kendisine (o dokunmıyan Chir.e Boyer Asker Fransız sinema sen'atkâr oCharle Boyer, Fransız or- duzuna gönüllü o- larak yazı mıştır. Yalnız © cephede çelişıp çalışma » dığı belli değil - dir. Bu resim Pa- rite (alınmıştır. Amerikan gazete lerinin (iddiasına göre Charle Bo - yer Fransız radyo- sunda şpikerlik yapmaktadır. Bernard Şov'a göre dün- yanın en mühim ve en aptal şahsiyeti Daily Express gazetesi Ingiliz edibi Bernad Şova, müracaat ederek 1939 se- mesinin en mühim şah da şöyle demiştir. tini sormuş, o şarki Avrupa olduğunu sananlar belki yanılıyorlar, Bulgar başvekiline göre cn| fazla tehlikeye maruz olan Polonyadir, binsenaleyh Polonya - Rusya yakınlığı bu tehlikeye karşı koyacak bir tedbir ©-! lâcaktır, Fakat iki Slav milleti yekdiğe- | rinden o kadar şiddetle nefret ediyorlar! ki, anlaşmaları ancak geçici ve yapmacık olabilir. Bilâkis Mösyö Köseivanof hele komintern propagandayı eksiltmeyi ka-| bul ettiği takdirde Sovyet Rusya ile A — Bana kalırsa, sekreterinize mezuni- yet verip kendisine biraz ditmağını din - lendirmesini tavsiye ediniz Zira, her hangi aklı başında bir insanın böyle ce- vabı müşkül bir suali asla sormak ak - »dan geçmez. Maamafih, mademki sor- dunuz, fikrimce 1949 senesinin en mühim şahsiyeti, milyonlara hesab dersleri, tehlikeli düşünceler gibi faydalı kitab - lar yazan Lancelot Hogbendir. Fakat 1939 da dünyanın abdalının abdal kim- manya arasmda bir yaklaşmayı ihtimal haricinde görmüyordu, esasen bir kısım Alman erkin harbiyesinin emeli de bu- dur. Bu ihtimal tahakkuk ettiği takdirde | Poloryanın bir dördüncü taksimi Alman-| yaya şarka doğru kuvvetli yürüyüşüne devam etmek imkânmı alel * Garh devletlerinin Rusyayı sulh cep- besine çekmek için ellerinden gelen bi- tün fedakârlıkları yaptıklarını, sabrın ve tshammülün son haddine kadar lerini biliyoruz. Polonyanın kendi ve ne düşen vazifeyi hisse ve tesire kapıl- madan yapıp yapmadığı ise muhtelif be. kımlardan çok münakaşa edilecek bir meseledir. Fakat ne olursa olsun gogün şu veya bu şekilde Bulgar başvekilinin zaman evvel tahmin etmiş sduğu vaziyet tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Şu fark ile ki Alman - Rus anlaşmasının mahiyeti ve şümclü elin meçhildür, meçhul oluşudur Ki, alâkadarları şu veya bu hareket targrı seçmekte tereddüde evicediyor. ye Ekrem Uşek'ıgil Bir İngiliz gemisi battı ira 8 (A-A.) — 3.000 ton hac- MN ve Cedrington adındaki İngi- Jiz vapurunün 34 kişiden ibaret olan rpürettebatı kurtarılmıştır. Gemi, bir İnfilâk neticesinde #ağaya uğramış - tır. dir, derseniz, bu sualinize de cevab ver- miyeceğim. Çünkü, evvelemirde bu ün- van için o kadar çok namzed vardır ki, hepsini yazmak için elinizdeki kalem ve kâğd yetişmez. Sonra her hangi bir isim verecek olsam, bu isim sahibinin aley - himde dava açmasının ihtimali vardır. Çörçil ancak bir gün istrahat yapabildi İngiltere bahriye nazırı Mister Çörçil harbdenberi, yani dört ay içinde yalnız geçen hafta 0 da bir gün mezuniyet al - mış, gede gündüz bulunduğu amira'lik dalresinden ayrılarak ii tp ik yeni gelininin evin ——— ondan, tuğladan İNAN, Muhterem Vakit arkadaşımızda bir başmakale çıktı. Baş- zel dir. Muhterem arkadaşımız diyor ki: $ gün evvel «Vakit» teki bir fıkrada Bursn ovası- nı basan sulardan bahsedilirken burada cümburiyet büt- | ile yapılan' kanası tertibat İsi N işine temss olunuyor ve suların tuğyanından dolayı sinai imalâtın kim bilir ne hale geldiğine işaret edil İ İSTER Yıği «Bir prensip halas, çesinden beş milyon lira sarfi sonra: «— Bütün kabahât, su işlerinde başın ayak ol yak oldu ie memekliğimizdedir. Yoksa Bursa iş Bunu bil. kanal yapmadan önce onun syağım temizler, suyun önünü İSTER | SON POSTA" Fenalığın büyük duğu zaman anlıyal fenaığı o çabuk maa Hergün bir fıkra Ne diye ısrar ederler E'li yaşında kadar görünen bir ka- ; dın bir toplantıda iki kızı olduğunu, İ her ikisinin evlenmiş olduklarını söy- ? $ lediklen sonra: i — Damadlarımın biri İzmirde, ö- | teki İstanbulda oturur, dedi, her iki- İ si de beni çok severler, bir türlü pay- laşamaziar. Biri, her zaman İzmirde i e. otur; öteki de, her zaman İstanbulda i otur, diye ısrar ederler. Toplantıda har bulunan ardan orta yaşlı bir zat yanındakinin kula- ; ğına eğildi: İ — Her halde İzmirdeki damadı; İs- tanbulda otur, diye; İstanbuldaki da- İİ madı da, İzmirde otur, diye ısrar e- 3| diyorlardır. een ii 140 yılık s linear şapka ve şemsiye Cutlandın garb sahillerinin açıkların - da batan bir vapurun kamarasında bu - lunan ve 1800 senesi tarihli bir silindir şapka ile gene ayni tarihli bir şemsiye, İngiltere başvekili Çemberlâşme takdim edilmek üzere Londruya getiri:miştir. Jıponyadaki zelze.eer Dünyadaki zelzelelere en fazla ma- ruz bulunan memleket Japonyadır. Ja- ponyada vukuu gelmekte olan zelze - leler insanca müthiş zayiatı mucib ol- maktadır Japonyadaki zelzelelerin şiddet ve deh şet hakkında bir fikir vermek için birkaç rakam sıralıyalım: 1703 seriezinde vukua gelen bir zel- zeleğe Yeddo şehrinde 37,000 ve Sar şehrinde 100.000 telefat vukua) gelmişti. 1891 senesindeki zelzelede ölenlerin sayısi 996 senesinde Kamaisni şehrinde 23.000 sdam ölmüştü. En müthiş zel- zele 1923 sene: e Tokyoda vukua gelmişti. Yıkılan evlerin Sa; 200,000 ölenlerin sayısı 400.000 e baliğ olmuş- tu. n yapılmış büyük bi - İSTER ağarırdı, Deniliyordu. bu ldikten e Bir bilgi ölçüsü es olup olmadığını ancak kendine dokun- bilirsin. SOZ ARASINDA İngilterenin en eski Akiörü öldü İngilterenin tanınmış aktör ve Teji - sörlerinden, ve bilhassa Şekispirin pi - »slerindeki kahramanları temsilde bü - yük bir muvaffakiyet kazanmış Frank Benson 81 yaşında olduğu halde ölmüştür. Denebilir ki, bugün İngilterede kalbur üstünde olan her aktör, Bensonun kumpanyasımda Oynamıştır. Benson i'k yatro kumpanyasını, mükemmel bir at- i lışkan bir talebesi bulunduğu Oxforddan ayrıldıktan sonra kurmuştu Sir Benson, bütün hayatında yaln? Şekspirin piyeslerini sahneye (o Koymuş. hem rejisörlüğünü yapmış, hem de en mühim rollerini oynamıştır. Burada ken- disini Makbet rolünde görüyorsunuz. İsveçte 150 senelik bir kanun ilk defa tatbik edildi 1940 harbin bitaral devletlerinden İsveçin adliye makamı 150 senelik bir ka- yununu $Ik defa tatbik mevkiine koya - rak, haftalık siyasi gazetesinde, yabancı bir devlet reisi aleyhine, yani Hitler ve Alman rejimi aleyhine şiddetle hücum- da bulunan Ture Nerman ismindeki ga - şeteciyi Üç ay hapse mahküm etmiştir. olim Sir ve zelzeleler yüzünden Yıkılan evlerin büyük bir kısmı be-İinsanların kayıbları harb sırasındaki|sam mamulâ* kayı an çok fazladır. İNANMA! açardık, amma, o vakit Burasadan önce Karacabayin yüzü İşte bu olmaz! Değil mi”, Bu küçük fikre ile işaret edilen derd memleket ölçüsür nıniyeti olan bir prensip hatasıdır. Onun için hatanm inde ne kadar ısrarla du Isa gene yeridir.» rın heresinden dönülürse kârder, derler, fakat bizim bil beş milyon verip NAN, iSTER ii ğimiz bu kanat serelerce evvel yapıldı, rinde birçok bahis'er yürütüldü, arkadaşımızın şimdi dü- şündüklerini o zaman düşünmemiş v. düşünmi #öylememiş olduğuna; en ri yapılırken de ü NANMA! Sözün . kısası Şükran! Nema E Ekr Tali orgunluk.. üzüntü. Uzunca ömrün, ekseriyeli fena zama ra tesadüf ettiği için, bir insan om na çöktürdüğü azla ağırlık. yakın mazinin maddi ve manevi elemleri.. sinin birden tesiri ile birdenbire ziydöfü bozulan sıhhıatimin izdesini Ani Nümüne hastanesindeki yüksek (seri ve kabiliyetli Türk hekimlerinden ce mağa gittim. İ Başşehir henüz bir köy azmanı ike bugünkü Başvekil Dr. Refik Saydam kendi kudretli ve azimli ellerile kurd ğu ve ileri götürdüğü bu Nümune h&f tanesi Ankaralılar için gerçekten bir Sİ mettir. Ben, talebeliğimde yabancı bir diyari o vakit en meşhur bir hastanesinde © yatmıştım. Gurbet payını da çıkarmaki$i beraber, gene bu bizim Ankara Nümüf hastanesindeki birçok kusuşları ond3l üstün buldum. Ve bu üstünlüğü, ümidi” yetin başarıları hesabına memnuniyeti”! meserretle kaydediyorum. Türk hekimliğinin, şarkla ve Balki” lardaki şöhreti eskidir, Kemalizmin bf şeye vermiş olduğu eşsiz hızla bu şöhret o eski hududlarını aşmaktadır. Hekimiö” rimizi sade ibaşşehirde ve İstanbul ile İf? mir gibi mühim merkezlerde değil, başi şehirlerimizde de gördüm ve tamâ Hepsinde ayni mes'ek aşkı, ayni ciddiyei ayni kudret ve kabiliyet ve hassaten #7 ni insani endişe ve feragat hayranlığı meib oldu. i Ve bu hasletler sade erkeklerde deği kadınlarda da öyle. Bu sefer beni tedâ! eden doktorların içinde huzur, refah saadelini başka muhitte temin etmeğ$i kâfi her türlü esbab ve vesaite maf öruhterem bir Türk bayanmın o gecesi iü ne katarak beşe i I verici, ıztırablarını tek viye çalışmasını fazi'et ve (feragat! gayri hangi büyük kelime vasıflandır Eilir? İntizam ve inzbat cihetine © gelintöi yatlığım mü hid ve müstefid ol duğum mükemmetiyet herhalde, yüzleri ni bir defa olsun görmediğim yabani ri değildir dan, a görenler o koskoca hastane E in kangi kaptanın elinde ve nasıl İğ 'ediğini anlarlar. Bu, Av m en ileri şehrinde Ol nümuhe olacak bir tarzda kurulmuş VW dar memnun, hayran ve m Bumu İfade için kelime ( bulamıyc | Yalnız şu kadar söyleyim: Oradan Si karken, ayaklarım geri geri gidiyordu. (İğ Bashekiminden hademesine kadar, 58 tün hastane erkân ve müstahdemleri#i gönlümdeki sonsuz şükran duygular daima muhafaza edeceğim. E Elem Malı Belçika ile iş yapmak imkânları görüşüldü Belç!kadan gelen bir ticaret firme sının mümessili Mıntaka Ticaret Mü dürlüğüne müracaat ederek memlek€i timizle iş yapmak imkânları olduğun” izah etmiş ve tüccarlarımızla! temasi” faydah olacağını bildirmiştir. Dün saat 16 da şehrimizdeki ithal” ve ihracatçılardan bir kısmı ile teme” geçen Belçikalı mümessil demir, 168 1 kine aksamı, manifatura, porselen W © yünlü eşya iti 1) nı izah etmi aasassarım meerrer Resmi sö 1940 SALI Birineiknur rn İ kın Rörist| mek çi lerim; Tekeri bini « tı Cerrahpa$ 4