Afacan bir cambazha - nede çalışmak &tiyor - du Cambazbanenin ağır yükleri gayet kolaylıkla kaldıran cü kuvve a. Asm, meden Afacanın cambazhaneye alınması - ni istemiyordu. Cambaz - hanenin müdürü Afaca - Da: — Ben senl cambazha . meye alırım yalnız bir şart. la, dedi, iki defa bu seni cambazhaneye almamı İs. temiyen adamı (gülünç vaziyete getirmen şarttır. Afacan: — Ben bunu yaparım, dedi. Afacan akıllışdı, o ka - dar akıllıydı ki, cambazba.. nenin en kuvvelli adami , nın kollarında ne kadar kuvvek Ovara Afacan da kulasında o kadar akil vardı. Nihaye: onun aklı kuvveti adamın kuvveti ne galebe ederdi. Ve bu da olmuştu. Kuvvedi a. damın her seferinde ko . Jaylıkla ve bir elile kaldır. dığı ve başının üzerinde dolaştırdığı elli kiloluk bir ağırlığı kaldırmak istedi fakat ağırlık elinden ka. yıyordu. Acaba neden? Kuvvedi adam bütün gayretlerine rağmen ağır . lığı tutamamış ve olduğu gibi ayağının © Üzerine düşmüştü. Bunun sebebi şuydu, kuvveti adamı gülünç va - ziyele getirmek istiyen A, facan ağırlığın tutulacak kulpuna osabun sürmüş, kulp kuvvetli adamın e. linden kayıyordu. Bu yüz. den, kuvvetli adam, ağır - Uğı elinden o düşürmüştü. Hem de ağırlık ayağına düşmüş, ayağını zedele mişti, Cambazbane Kuvvetli adama: — Birinci tecrübede gü. Jünç hale geldin, eğri, kinci tecrübede gene gü - Mörç ale gelirsen Afaca BI buraya alacağım dedi, müdürü, Al'acan esmbashanenin Mini görmüştü, kendi ken, dine: — İşte, dedi, o kuvvelii adamı gene gülünç bir va. ziyete sokacağım, bu 68 fer de muvaffak olaca Eım muhakkaktır. Fi, O hortumunu içinde bulunduğu tahta perdenin Öte tarama uzatmış, A, facan bir çanak boyasi. dı. Ve filin bortumunu 9 taruda boyadı ki Hortum syaen Yi yla, na benzemişti. Kuvveili a. dan geçerken, tahta per, denin üzerinden bir ya. nın sarkmış olduğunu görmüştü. pa yüzmeyi renmişti. Jayıp yüzenli Bsy Tekin kitabdan okuyarak ve suya atlamayı öğ- Kendine çok güveni- yı . Plüja giti ve en iyi at z K erin atladıkları tah. Tahtanın taya doğru yürüdü. Kendine çok güveniyordu. kli Bir, iki, üçü tam ucuna geldiği zaman kitabdan o- Çünkü fil hortumuna vurulduğunu hisseder et mez hortumunda topladı, ği suyu o kuyvetli adamın üzerine boğaltı. Gİ) rel ve Hardi yangın söndürüyorlar o | Hardi bir küçük kasabada itfaiyeye ya- zılmışlardı. Yangın olur olmaz nerede olurlarsa olsunlar hemen davranacak - lar, yangını söndürmeğe gideceklerdi. Lorel ve Hardi bitişik odalarda yatı - yorlardı. Hardi yangın başladığım o - dasında çalan zilden anlamıştı. Hemen Loreli uyandırmak için onun odasına geçti, bağırdı: — Bak bu benim hiç aklıma gelme-|sıldılar. Fakst bu çok (o boşuna old — Lörel! mişti. Çünkü su yoktu. Su olmayınca tulum» Torel uyku sersemliği içinde cevab) — Hani dün gördükdü. (o Kasabanın|ba ne işe yarardı? verdi: meydan'nda bir tulumba vardı ya! Lorelle Hardi bakıştılar: — Anladım. — Bu tulumbadan su çıkmıyor Har“ — İşte o tulumbayla su sıkarız, yan-)di. — Evet Lorel — Ne yapmalı Hardi. — Ne var Hardi, ne oluyor, neden beni uyandırıyorsun. piyango mu çıktı? Hardi bu cevabdan o hoşlanmamıştı.İSın sönüverir. Fakat fazla bir şey söylemek istemedi: | — Sen çok akıllısın. — Ha işte öyle- — Doğru söyledin. Ben çok akil -| — Bilmem ki Toreli Lorel yatağı içnide gerindi: yım. — Ben şimdi bu işi yaparım Hard. — Herdi mademki o piyango bana) Lorel ve Hardi, merdivenleri indi -|Sen merak etme. yi çıktı, ben şu anda zengin bir adamım)ler. Kasabanın meydanındaki tulum -| Lorel yakın bir yerde iki fıçı gör * demek, dedi; mademki ben zenmin bir|bayı aldılar. Yangının olduğu yere git-İmüştü. Herhalde bu fıçılarda su vard» adamım; bu sebeble rahatsız edilmek|tiler. Yangın büyüyordu. Bir çok in -|Birlikte koştular fıçıları o tulumbanın istemem. Haydi defol git odana, sen de|san toplanmıştı. Lorelle Hardi bağır -| yanına getirdiler. ri uvul dılar: Tulumba işlemeğe başladığı zamas Hardi bir durakladı: — Ne duruyorsunuz, bize yardıma !hortumdan da su fışkırdı. Fakat su Sir — Kendir | eti Torel, çıkan piyango |Kosun; tulumbaya basın da su çıksm. İkıldıkça yangın büyüyordu. Nihayet 19 değil yanın; dedi; biz ttfaiyeciyiz ya?) Lorelle Hardinin bu sözü üzerine bir |anlaşıldı Meğer Lorelle Hardinin su di Lorel düşündü: kaç kişi birden tulumbanın koluna a -'ye sıktıkları şey su değil, petrolmüş. — Simdi de yangın çıktı. — Aman yanıyor muyuz, ben kaça- vim. Tem nereye kaçayım? Hardi kızmıştı: — Sen de hiç bir şey anlamıyorsun. Lorel.. biz itfatyeciyiz, vazifemiz kaş - mak değildir. — Ya nedir Hardi? — Yangını söndürmek Lorel; — Öyle söylüyorsun amma Hardi,| ben yangın: söndürmeyi bilmem ki! — Ben de bilmiyorum Lorel! — Simdi ne yapacağız? — İşte mesele mühim. — “Yangın üflersek söner mi kil — Ben zannetmem, belki daha alev alır. Ben çocuktum. Annem ocak ya - karken görürdüm. Üfleyince odunlar parlardı. — Doğru söyledin amma ben kibriti üflediğim zamam kibrit de sönüveri - yor. — Bak o hiç wki:ma gelmemişti. — Üfliyelim. — Beraber üfleriz, söndürürüz. > — Öyle amma benim #klıma bir şey) Şapkalar memleketlere, ve elbise -|yeceği şapka hanmisi ise onun altıns geldi. Üflediğimiz halde söndüremez pe göre değişir. Meselâ bir balo cl -!bir işaret koyup resmi bize gönderim sek. bisesile kasket, bir iş elbisesile silin -|Doğru bilenlerden bir kişiye bir futbol Lorel ve Hardiyi düşünce almıştı: (o (dir şapka giyilmez. Bir Çinlinin so -İtopu, bir kişiye bir kilo çikolata ve # — Pek! amma Lorel ne yapalım. kak şapkasile bir Avrupalınn sokakiğer elli kişiye de ayrı ayrı güzel ve — Ben buldum. şapkası bir değildir. Şimdi şu resme|kıymetli hediyeler vereceğiz. Bilme - — Ne buldun, nerede buldun? bakın resimdeki adamın giyiniş tar -İceye cevab verme müddeti on beş gün — Aklımın içinde buldum. zına göre başma giyeceği (o şapka re -İdür. Bilmece cevabını bize gönderdi * — Aklınm içinde bulduğunu kay -İsimdeki dokuz şapka içinden hangi -İğiniz zarfın üzerine «Bilmece» keli - betmeden bana da söyle. sidir. Onu bulun. (o Buldunuzsa resmi|mesini ve bilmecenin gazetede çıktığ — Yangına su sıkılır. gazeteden kesin, resimdeki adamın gi-'terihi yazmayı unutma; veresesrarısan s1 s0rsear serer srtasnaam see 1 USAME URUR bareaoma Pat, diye suya düştü ve dibe daldı. Fakat da- Mış o dalış oldu. Bir tür- ki suyun yüzüne çika- Plâjın can kurtarma odasına haber gitmişti. Orada bulunan, iyi yüzmek bilen, yüzmek, suya atlamak bilmedikleri halde yüzmeye kalkan, suya atlamak istiyenleri kurtarmak işini üstlerine alanlar suya daldılar ve Bay Tekini yar: boğulmuş bir halde sudan çıkar- dılar. Bay Tekin o zaman yüzme bilmediğini anlamış oldu.