3 İkincikâmun SİN. Belediye reisi Mösyö Langre Ameri- kan yazıhanesinde oturmuştu. Boş bir kâğıd üzerine birbiri ardı sıra attığı “Son Posta, nın Hikâyesi KAZİMİR Çeviren : Nimet Mustafa ialeb ederdi. Gene açtı ki belediye re - isini görmek istiyordu. Kazimir belediye reisinin imzaların kaça çıktığını merak etmiş, İ girmişti. Şapkasını bermutad belediye teker teker sayıyordu. Mösyö Langre- ni hem keyfi yerinde idi, hem de de- O, bu küçük kasabanın en ileri in- sam idi. Pariste Reisieümhur küçük Kasabada Mösyö Lange © idi- Hattâ daha ileri sayılabilirdi. Reisicüm reisine uzattı. — Belediyenin yardımını geldim. Belediye reisi Mösvö Langre Kazi - istemeğe neys&)İmiri tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra, Kazimirin daha evvelce de bir çok defa dinlediği, kendine mahsus nut hur Pariste bütün olan bitenle alâka *(kunu tekrarlamaya başladı: dar olamağ0y Meivuki Mösyö » Lanlre bu küçük kasabada en küçük teferrü - atla uğraşırdı. Bunlar: düşündükçe keyfi yerine ge — Belediyenin yardım faslı, dilenci- ler, bilhassa sizin gibi profesyonel bir dilenci için tahsis edilmiş değildir. Kezimirin dinlemeğe hiç niyeti yok- Yiyordu. Amma keyfini kaçıran bir me-|tu: sele de hiç aklından gitmiyordu. Küçük kasabaya seyyah uğramazdı, — Mösyö belediye reisi! Diyerek, mösyö Langrenin o sözünü asarı atikası falan olmadığından fet -İkesti kik heyetleri gelmezlerdi, hattâ bir tek — Ben sizden nutuk istemeye değil, gazeteci bile tesadüfen oradan geçmiş|sadaka istemeğe geldim. Eğer şimdi bu değildi. Bunlar bertaraf, bu küçük ka-|sadakayı vermezseniz derhal grev ilân sabanm halk. hep işlerile güçlerileledeceğim. meşgul insanlardı. Ne bir hırsızlık o - lurdu, e de bir cinayet; bu sebeble mösyö Langre de her zaman için boş Belediye reisi şaşırmıştı: — Grev mi, nasıl grev? — 'Tembeiliğe karşı grev ilân edece- * Galib Efyani neticelendi (Baştarafı 4 üncü sayfada) suru bulunmadığından Galib Efgani - nin beractine karar vermiştir. Maarif Vekâleti bir kitabcı hak' ında takibat yapılmasını istedi Maarif Vekâleti tarafından İstanbul Müddetumumiliğine yapılan bir müra castle, kitabçı Semih Lütfi hakkında takibat İcrası istenilmiştir. Şikâyetin mahiyetine nâzaran Se - mih Lütfi bazı vilâyetlere «Maarif İ Vekâl liğini aldım» seklinde sirkülerler gön- idermistir. etmektedir. Jiletle nişanlısının yüzünü kesen bir genç tevkif edildi Ekrem isminde bir genç, nişanlısı Harikliyayı Beyoğlunda birkaç kişi ile birlikte gezerken görmüş, kıskanç- hkla jiletini çıkarıp kadını yüzünün muhtelif yerlerinden yaralamıştır. Hâdiseyi müteakıb yakalanan suç oturmak, hiç bir iş görmemek ıztıra -İğim, yani iş İstiyeceğim ve çalışaca - Ju, adliyeye verilerek, Sultanahmed | rında idi. Böyle kasabada belediye reisi olmak pek hoşa gider iş değildi yal. Mösyö Langre bunları dükünüp ay- Mİ zamanda boş kâğıda attığı imzaların yekünunu hesablarken kapı Mösyö Langre bağırdı: — Giriniz. im. — İşte bu iyi. Nasıl bir iş? — Sakakları süpürürüm. — Mükemmel! Belediye reisi hemen © anda Kazi - vuruldu. İmirin sokak süpürme memurluğuna ta yini evrakmı tanzim etti, Belediyeden bir süpürge (o verdirdi. Giren belediyenin yegâne (odacısı!Kazimir de vazifesine başlamak üzere Pol'dü: — Gene ne var? — Sizi görmiye gelmişler. belediye binasından ayrıldı. * On beş dakika sonra belediyenin ka- Mösyö Lengre yerinden fırladı. Aca» |pısında büyük bir kalabalık toplanmış- ba kendini görmeğe gelenler kimler -|tı. Her ağızdan: di; biz heyet mi?.. — Kim? — Kazimir- Mösyö Langre, isteksiz isteksiz: — Belediye relsini göreceğiz! Sesleri yükseliyordu. Kasabada mü * nin neşriyatı umumiye bayi -|.. BİNBİRDİREK | İBATAKMHANESİ. Yazan: Reşad Ekrem Tahtın mücevherleri — Ulan hiç o kadar çok cevahir olur mu? Taştır onlar, renkli taş. — Ulan hiç taş parlar mı? — Vay anam vay... — Üstündeki inciler benim olsa, öm- rümün sonuna kadar iki bacağımı uzatır, satar satar yerim... İ | — Bre sen o inciler olmadan şimdi Hâdise, ticaret kanununun 59, 64 ve!sanki ne yapıyorsun ki... Yalnız satacak (65 inci maddelerine temas etmekte -| Malın olmadığı için satıp ta yiyemiyor- dir. Müddetumumilik, meseleyi tetkik |“ aç geziyorsun! — Abe şu zülüflü oğlancıklar bu taht- elmascıklarını mı be?. — Abe şu zülüflü oğlancıklar şu şilte- inciciklerini üp almazlar mı be? — More vallahi böyle bir tahtım olsun omuza vurur, giderim bizim memlekete Arnavudluk padişahı olurum more... — Bre tahtı bırakın bre.. kapının içine bakın... Kapının içine bakın... — Bre saray halkı silâhlanmış... — Bre baskın yi gerektir... — Bre yürüyüş ederler... — Gafil olmayın yoldaşlar, saray hal kı silâhlanmıştır. — Bre yoldaşlar el hançerde, kılıçta inci sulh ceza hfikiminin kararile tev-'duralım... kif edilmiştir. Turkân vapuru Köstence limanına sığındı Birkaç gündenberi akıbeti meçhul o- lan Türkân vapurunun süvarisinden |i- mn gelen bir telgrafta vapurun Köstence İimamna sığınmış olduğu bildirilmiştir. Vapurum, birkaç gün deniz ortasında kaldığı ve birkaç defa batmak teh- — Bre burada emniyet yoktur, çıkıp dağılalım.. — Söyletmeyin kâfiri, casustur... — Vurun kâfiri casustur... — Bre meded o zavallı ocaklıdır... — Bre durun yiğitler, biz kefiliz, bu adam bizdendir... — Bre vüzera geliyor, susun!.. — Susun bre asılacaklar ... — Susun bre şehbazlar., susun bre yi- — Ulan Receb Paşa hangisidir? — Receb Paşa efendimiz hangisidir? — Hafız Paşı dedikleri münafık ne- likesi atlattığı da telgrafta zikredilmek| rededir, paralayahm!.. tedir. Vapur, hava düzelmeden yola çıkmıyacaktır. kim bir hâdise olmuş demekti. Beledi-| Karadenizden beklenen vapular geldi ve reisinin odasına giren heyet hep bir — O geldi demek, diyebildi. Gene ne|den söze başladılar: tetiyor, içeri al! Kazimir kasabanın en göze çarpan gahsiyetiydi. Ve belediye idaresini © - nun kadar İşgal eden kimse yoktu. Çünkü Kazimir kasabanın diğer halkı gibi işile.gücile uğraşmazdı. Dilenirdi. Ve yegâne dilenci o olduğu için, be - — Bizi kurtarın. Belediye reisi şaşırmıştı: — “e var, ne oldunuz? — Bizi Kazimirden kurtarınız. — Kazimir ne yapıyor ki — Su sokağın haline bakın! Beledive reisi pencereden o sokağa Birkaç gündenberi Karadenizden gelmesi beklenmekte olan Cümhuriyet, Güneysu ve İzmir vapurları dün dört gün rötarla Hmanımiza gelmişlerdir. — Yahya efendi dedikleri ayyaş müf- tü hangisidir, asalım!.. — Musa Melek dedikleri çalgıcı nere- dedir, sırtından bir davulluk deri yüze- lim! — Hasan Halife dedikleri oşabemred nerededir; Ağakapısında çarmıha gere- lim!.. — Bre Deli Hüseyin kandedir, timar. Bunlardan Cümhuriyet vapuru, fır|hanede zincire vuralım! tnaya yolda yakalanmış olduğundan müthiş tehlikeler atlatmış, saatlerce büyük dalgalarla pençeleşmiş, vapurun süvarisi yolcuları birkaç defa teskin lediyenin yegâne zabıta memuru ken-|baktı. Kazimir elindeki süpürge ile 80-|etmeğe mecbur kalmıştır. dine iş c'karmak için onu yakalar, be-|kaktâ tozu dumana katıyordu lediye reisinin yanma götürür, beledi- ye reisi Kazlmir'e uzun uzadıya dilen- menin fenalığından, çalısm kszanma - talimatnamesinde hapis cezası bulun - madığından ve Kazimir de hicbir zaman para cezası ödeyecek. vaziyette olma - dığından kapı dışarı bırakılırdı. Kazi - $ey topiyamazsa, belediyeye kendi a - yağile düşer, belediye reisinden, bele- «Son Posta» nın edebi tefrikası: 7 Vapur. bilhassa Şile açıklarında bat- — On beş dakikadanberi bu hal de -İmak tehlikeleri geçirmiş, dalgalar bu- vam edivor. Biraz daha devam edecek|rada kıtptan köşküne kadar yükselmiş- olursa dükkünlarımızdaki esya toz tep)tir. nın iyiliğinden bahsederdi. (o Beledive|rak içinde kalacak hic bir şeye yara - m'vacak, mahvolacağız. Beledive reisi mösvö Langre bir an|4 Güneysu vapuru da yolda bâtmak tehlikesi geçirmiş, bu vapurumuz da n rötarla limanımıza gelmiştir. düsündü. Ne vapabilirdi. Kazimir iş 18- | memmun temis, bu işi kendi münasib görüp ver-İsabanın selâmeti namına Kazimire bilâ mir, karnını doyurabilecek kadar bir)mişti. — Peki ben şimdi hallederim. müddet mezuniyet verdi. Şimdi Kazimir küçük kasabanın bi- Hevet belediye reisinin oyanmdanllâ müddet mezun maaşlı sokak süpü - dive bütçesinin yardım faslından ianelcıkınca, reis Kazimiri cağırttı. Ve ka -'rücüsüdür. Sisli Akşam — Odamda, toplanıyordum. Halük bey de lütfen bana yardım ettiler. Her şey hazır. Müsaade ediniz de yemekten son- ra arabayı koşsunlar. — Müsaade etmiyeceğim. Halükun bu le ne alâkası varmış anlıysmadık. Git- miyeceksiniz. Bırakmıyorum. Birakmı- yacağım küçük yarsmaz, (Sesi ilk defa rikkatten titriyordu.) Yalnız başına ne- reye gideceksin? Neden benimle evlen- mek istemiyorsun? Ark iyice eminim, yi ben seni büyük bir aşkla sevece- — Ben; beni seveceğini söyliyenle de- gil, sevdiğine bütün yürefimls inandığım İnsanla evleneceğim Vahid bey, Cevab vermeye vakit bulamadı. Avy- katla Ha'âk bey girdiler. Yemek cok durgun geçti, kimse konuşacak sey bula- muyordu. Halükun yüzü daha olgun, da- ha derin bir mana almış gibi... Belli et meden bakıyorum. Ne biçimli elleri var, Ya; öbürününkiler?.. Onlar daha mt oz güzel sanki? Sofradan kalkmak frere idik. Hizmet- Çi ufak bir mektub getirdi. Mediha ha- mımefendi beni on beş günlüğüne davet ediyordu, Gerçi mektub gelişi güzel va- zılmıştı. Mediha hanımelendiden de hiç hoşlanmam amma böyle bir günde beni Aramakla kibarlık etmişti, Hemde bu Nakleden: Neyyir Kemal misafirlik plânıma pek uygun düşüyordu. Anlaşılan kadıncağız Vahidin geldiği- ni duymuş, bir genç erkekle evde yalnız kalmamı hoş görmediği icin bu tedbiri düsünmüstü. Başımı kaldırdığım vakit ikisinin de merakla yüzüme baktıklarını gördüm. > Mediha hanımefendi beni (Ç.) deki kösküne cağırıyor. Müsaadenizi . gidip cevab yazacağım, aksamüstü orada ola- ca#'mı haber vereceğim. Kalktım. Vahid de kalktı, Arkamdan kitab odasına geldi ve mahsus kapıyı ka- padı. Yanıma oturdu: — Gitmenize razı olursam onlara be- nimle nisan'andığınızı ve yakında evle- neceğimizi söyler misiniz? — Kat'iyen!... Ne sizinle, ne de bir başkasile evlenecek değilim Vahid bey. Tanısalı daha üç gün olmadan evlenme- ve, bütün ömrümce burada kalmaya ve... beni öpmenize filân razı olacağıma nasıl ihtimal veriyorsunuz? Ooo! Buru dü- e bile insanı çileden çıkarmaya yeler. İstemeden gü'dü: — Ya sizi öpmiyeceğimi vâdedersem? — Öyle bile olsa (kalemimin ucunu ırmaktan kendimi alamadım) belki ben — İneigült Bırakmıyacağım, hayatım- dan uzaklaşmana müsaade etmiyeceğim, /evvel küçük sihirbaz! Beni şaşırtın, beni deli ettin, senden başka gey düsünemiyor.İmeye ahtetmiş bulun başka şey göremiyorum. Sensiz hayatım bomboş... cok şeyleriniz var ki: Para, mevki, dost... Bütün bunların yanında beş parasız bir macera kızının ne ehemmiyeti olabilir? Yüzüm asılmıştı. Oturdum, mektubun cevabını acele acele yazdım. İmzamı &- — Birkaç günlüğüne hırakıyorum. işi- tiyor musunuz? Birkac günlüğüne, ,. Son- va mutlaka evleneceğiz, diyordu. O geceki sözüm tekrarladım: Ve.elimde yekta, k kalktı ©,€ ud, odadan çıktım. e e Bre Deli Hüseyin gibi yiğite ilişil yoldaşlarımızın Deli Hüseyin durdukça Sultan Mi ER a — Bre ünkâr ile dav ok- tur.. biz padişahımızdan hoşnuduz.. > — Biz pedişahımızdan memnunuz, biz köçek ve çengi istemeyiz... « — Bre gafiller huylu huyundan Keç- mer, > eş İçime mi — urad Han tahtta kalırsa vallah billâh birimizi sağ komaz... — Bize bir yeni padişah gerektir... Babüssaadenin önünde, muhteşem el- İncili şileteye de! oldu. Kılıç şakırtıları ve k — Bu devlet Âli Osman Sultan Murad Hânındır!... Saray gerisinde bir harekeli dm şarda da, akhadımların koşuşmaları, taha tın arkasını ve iki yanını yalın kılıç boğ« tancı ve kapıcıların ve bassa silâhşorlam rının sarması padişahın çıkmak üzere ole duğunu gösteriyordu. İkinci avluda en azdım on bin i vardı. Fakat bu insan denizi orla kapi- dan birinci avluya doğru taşıyordu, bi rinci avluda, binbir ayak bir ayak Üstüng idi, iki yüz bin kişiden fazla... Orada vardı. Babıhümayun ve Soğukçeşme küs pılarından taşan insanlar ile, sanki yep» yayılıyordu. İkinci avludaki on bin kiş nefes bile almıyordu. Birinci avluda, ve saray surlarının dısında İse korkunç biz uğultu, hiç dinmeden devam edivordiğ. Murad, al kadife zevbek esvabile k; önünde görününce, ikinci avluyu da uğultu dalgası kavladı: — Hünkâr... Hünkâr. | — Sultan Murad... Sultan Murad...” — Bre Sultan Murad şu zeybek mâ dir?... — Bre padişah şu bsldırı çıplak oğla — Sus bre kâfir!... — Sus bre asılacak... — Bre bize başı çiçekli padisah ge rekmez... — Bre bize zevbek padişah gelmez... — Bre bu Murad Han pehlivan Ağ med kolunda oyuncu mudur?.. — Biz şer'i gerif ile iş görür padişağ isteriz... — Bu Murad çelebieik bizim ile iyi ormuzdaş olur... — Bu Murad efecik varsın Aydındı çingene oynatsın, Âli Osman tahtını sa hiblerine bıraksın... — Bre bu oğlanı paralavalım... — Yok paralamsyalım... Yakışıklı de Nikanlıdır. Yedikulede hapsedelim... — Al kadifelerine de maşallah Muraj” efenin... N — Karantiline de maşallah Mursd & fenin... Karanfilsin kararın yek. Gonca gülsün timarın yok. Ben seni çoktan severim, Senin benden haberin yok... — Bre susun kâfirleri... — Bre susun asılacaklar- — Bre susun külhan ve hamam uşek ları!, ; — Bre susun bahçıvan ve kayıkçı vg manav haşeratı... ğ Murad, kapıdan çıkınca, etrafma şöyk bisesi ve elinde gümüş asası ile ka; le bir göz gezdirmiş ve kapının hemen örünmüştü pi ağa- sı iş asasını taş meye birkaç defa Mir gibi olurken gür bir sesle bağırdı: ve on parasız kalmıştım. Daha ül Vahid beyle evlenmeyi si dum. Bugün dünyada kimse ile evlenme» vurdu. Uğultular kesi. | muştu. Teşekkür kuruyor- | katle tutuyordu. eşiği üzerine kurulmuş olan tahtına otun, (Arkası ver) Çok gülümsemeli, geçmeden Ömrümün |içlendiğimi gizlemek kudretini buldum, ni insanlar görmek istiyorum. Hayat de-|de durmuş bana mendil #sllıyorlardı. akışı baştanbaşa değişti. Yeni yerler, ve-| Araba Yyollanırken ikisi de orlrd İeğ nen o koskoca sastin nasıl işlediğini öğ-lerkeğin de hayallerinde son olorak kay renmek istiyorum. Gülmek, dansetmek, yani yasamak istiyorum. Ve diğimi öpmek Se (Ç....) Sonteşrin 9 Çarşamba Dört gündür burada olduğum halde bir türlü alışamadım. On beş günü nasıl geçireceğimi düşünün duruyorum, «Kes- tane korusu» ndan ayrılmak bana çok acı geldi. Ellerinde büyüdüğüm hizmetçilere, aşçıbaşına, sevdiğim yerlere sen bir «Ak Halâka hemen o gün girlecetimi söy-İlaha ısmarladık» derken dayanamadım, İediğim zaman nerede a Sile ıcaktı: Jcok utandığım bir sev yaptım. ağladım. — Gelip sizi orada göreceğim Mediha | Aksi seytan tam da a zaman Vahidle Ha- hanımefendi Nazire halamın kecasınm|lükun gelecekleri tuttu. İkisi de beni o uzaktan akrabasıdır. Ben kendisini tanı-|halde gördüler. Anlamasmlar #'ve göz- mam amma zararı yok. lerimi kırpıştırdım durdum #wma nafi- Atıyor. Delikanlılar hen böyledir. Bir(1€.-- daha buluşmak nerede? Arkadan Vahid| Vahid bey yolda rahat etmem için a- de: rabacıya bir sürü emirler verdi. Araba- — Çarşamba mutlaka gelip sizi yoklı-İnın içini gözden geçirdi. Bu anne şefkati yacağım. Evde bulunursunuz değil mi? üstünden kaçıyor. Alışık olmadığı bes- Diye rica etti. «Peki: dedim. Yukarı!belli... Herhalde bunun için olacak yüzü çıktım. eskisinden çok daha durgun. Çenesini bı- Bu yerlerdeki ömrüm sona erdi. Ö-| çak açmıyor. wümde yeni bir hayat açıhyor, Maceralar! oHalük, hep ayni Halük. Snkulgan, sı- yoluna ilk adımımı atıyorum. cak... Vahid arabacile konüştirken o gel Meğer insanın bütün düşündükleri biridi elimi tuttu: kaç gün içinde nasil altüst olurmuş! Üç O— Cici kız, sakın kendimi orada vaban- Şaziye hanım sağdı.İcılar arasında sanma, Göresrksin ben ge- m dünyada yapyalnız'leceğim, hem de birkaç gece kalacağım. yıdsız. şen bir İneigül kaldı, ee ) e vardığım zaman skşaş kahvaltısından yeni kalkma: 1. Me, ha hanımefendi bütün ısrar! 8 EA; men bana çay hazırlattı. Demlenmeye belki de kaynamaya vakit hulamiyan, ba yarım yamalak çayı - cok sükür - yin mü buruşturmadar içehildim. Mem bev sobanm önünde iri bir koltuğa mülmüstü, Yanaklarını sisire çi, bir konuşması var ki, kalın ve arada zırıldâyan sesini uzaktan duyan kim lir ne mühim sevler söylediğin; z der. Ben de kırıl saclıım 8 ar kak böylesi deği", Meğer kekte ne çirkin oluvermus, Adameg yalnız saçları değil, yüzü de acayib, nu, yanakları mosmor... Yanla çenesine doğru inen kızıl favorilerin; ki ranlıkta kedi görse ateş diye ödü 1 Bi) O kadar gözü ısıran renkleri Yar, Vaktile para babası bir taçj diha hanımefendi de enine madan evlenivermiş. İki oğulları, altı kızları var, Ep leri benim yaşımda. Kızlardan biz rma YAthai ri evli, öbürleri bekâr, Bir oğulları Aypi tahsilde, Hepsi de kızıl saçlı, ii dimdik, dümdüz saçlar. Uçlar; Aşağı di şük, beyaza yakın kirpikler, . (Arkası var) — Aman canım Murad çelebiciğim, kırmızı SAÇ e FİŞ. Müge boyuna balda 5 küçülğ