e « Sayfa BON POSTA İngiltere, denizlere hâkim olmıya niçin mecburdur ? Britanya imparatorluğunun 1914 ve 1939 harbleri karşısındaki vaziyeti Fuller « İmpars üdafaa» adl «1914-1918, Dü General vahdeti ve şunları yazıyor tler ara nin temi 4 arasında bir 8 Fuller, kitabında $ vam ediy&kdu Bu saydığ bügün de| derecede ehemmiyeti haizdir. oje en bugüne “kadar imparatı enk tes « ım nokfalar ayni "ullerin «ps özlerinden neyi k savılan dört nc olmakla beraber, daha mürekkeb bi düne nazaran bir: hal almış bulunu-| tek me. seley ıparatorlu - Bunun muvasala yolları meselesi ca olunabilir ine ir- katen de mesele bağlıvan strat kan damarlarının emn ) ılunmasına bağlıdır. Bi - nsenalevh İngilterenin bu muharebe - etini tavin edebilmek için,| Büvük Britanva adalarını müstemle - yan yolları kısaca gözden isi beş noktaya yayılan Büyü Britanya imparatorluğunun mesahası, ağı yukarı bütün dünya mesahasının | dörtte birine muadildir. Büyük Britan.| ya imverata; nun nüfusu, takribe bütün dünya nüfusunun dörtte biri k dardır. Yani: 485,210,420 kadar tut - maktadı Ana atan, yani nefsi İnciltere, rupanın simzli garbi köşesinde, mis büğrülmüş bir çizmeyi andıran dalardan mürekkebtir. Ana vatanın nüfven, ük Britanva imi Adaletin elinde bir tek | şüpheli) var, Bu genç adam münevverdir, öğret mendir, kibardır, tertemiz bir maziye| maliktir, şimdiye kadar nizama aykırı en örülmemiştir, husu , muaşeretinde hür - vel i bu adama biz, zan halinde de olsa; Sen katilsin. Diyoruz. O'da muttasıl ağlıyarak. Ben öldürmedim Diyor. İçinizde bu gal eden bulundu mu?. Gözlerinden zekâ £, yağa kalktı: — Ben iştigal ettim efendim... — Oturunuz ve lütfen iz! Katil, dığınız zattır, — Yani? — Öğretmen Haşmet Güneş!.. — Cinayete sebeb?. Vurulan ber hangi bir ümidsizlik darbesinden mütevellid kıskançlık... Diğerlerine hitab ettim: — Siz de bu kanaate nuz? Hepsi birden: — Evet, Cevabını verdiler. Tamamlle hususi! olan bu arkadaşça hasbha'den çıkan ne- tice maalesef, kanaatimi tevidden baş - ka bir şey yapmış olmuyordu. şle bilhassa işti - şkıran bir genç a- kanaatlerini söylev maalesef, meziyetlerini say-| iştirak ediyor İratorluğu nüfusunun ar | da: İnsil “| Kong ve bura Yazan: Hasan Âli Ediz ak 10 da bi olmaktadır. Yani bugün ı nüfusu 45-48 milyon tahmin İngil. dı buriyetinde nın 5/6 n ve petrol âmil Büyük ratorluğunun y biz bugün kendi nımızı doyur dı le kulla oynam i, şu veya bu şeki Lİkil yel, Afrika Birinci yol rde, bu için de İngiltere bu yolları en bulundurmak : a kendi yaç Birin.| tetkik ettiğimiz zaman şunlar: | nci yolun birinci ittarık Cebelüttarık *erenin elindedir Malta - Bunların iki tarafını teş- Mısır, Sudan, Arabistan ge- nüfuzu altına alm ci yolu nra Ss Süveyş gelir. eden olümüz de hiç yoktu r.İhe im elinde eyi dominyonlarına |etmi kelerine bağlıyan yolların nilerine giden Bunlar aman iz mallarını uzek şark baza , Cine. Büyük O rler, ayni 5 vük Britanva İmpa- mun tarihi demek, # anı #mlekelere bağlıvan yolların ta - ir. Difer taraftan İncili nlarının ve İngiliz müstemle - in tarihi demek. gene ana vatanı dominyonlara ve müstemlekelere bağ- ların tarihinden başka bir keler haritasına şöylece göz gezâi- ren bir insan buna derhal kani olabilir. İngiltereyi Hindistana, Avustralyaya, zak şarka bağlıyan #ki esaslı yol var- ii İngiltere - Cebelüttarık - Süveyş Hong - conubi kanalı - Hindistan-Singapur, lan şimali Çine, isarkiye Dü:ben'e (yani Avustralyaya) giden yol. «Son Posta» nın tefrikas: 47 binası hıncahınç dolu. ğı bulunuyorum. Dava ile ben meşgul old makamında bizaat um için iddia İktmler, kâtibler yerlerini işgal ettiler. Avukatlara ma ka kanape'er de s-olan yerlere baş konmuş. Bunlarda öğ - retmenler oturuyor Mübaşir çağırıyor: — Onbaşı!. Haşmet Güneş Haş ortasında mahkemeye getiriliyc kelepçelidir. Pantalonu i getirin! Elleri ceketi r. perişan, bumburuşuk, siyah kunduraları boya -|türenler çoğalıyor. sızlıktan yer, yer beyazlaşmıştır. Karma karışık saçları ve bir parmak uzamış sâ- kâlile yakasız gömleğinin ö; halde ilerliyen bü gence bütün samiin kin ve husumet dolu nazarlarla bakıyor. Yalnız kültür direktörü ve öğretmen kadaşları, tereddüdlü bir merhamet içi de, meslekdâşlarının feci “manzarasına Zabıta | dalmışlardır; İizdihama mümanaatte müşkülât çekiyor.'rıyor. Hâ -|rin bütün kibar kadinlari da İ.. şehri neş, iki silâhlı jandarmanın | ağlayışı, sari bir illet halinde, ö açık bir) sile Süveyş an Bi bir taraftan er taraftan imparatorluğu takvi ti etmiş, erhal Yunani mla bir dostluk tesis i şekilde Japonya Çine saldıra -| tan r tehlike hisseden ngapur ile Hong - hkim etmek lüzumu- tanya İmparatorluğu ana| alanı müstemlekelere bağ iyet altmda bulundurm her n en kuvvetli bir Ve bu am etmiş git- eri» deni. müvazenevi| len yeni | rm Britanya krali kuvvet!le bu silâhı da benimsemiş, bu sahada da manlarına tefevvuk et -| miye çalışmışt bütün ya imparatorluğu yeni- bir harbe ti iş bulunuyor. Düşman, gene 1914 deki düşmanın ay- ük Britanya imparatorluğu. T zaman olduğu gibi, gene ana vatanı müstemlekelere an yolların emniyette bulunma- ına bağlıdır. Japonyanın, Amerikanın, hattâ Sovyetler Birli n etmek arzusu, Bi ginin! İtalyanın, vaziyetini t Britanya imparatorluğu için, dan k| bilhassa çehrelerinden hüzün fişki- Öğretmenler başta olmak üzere şeh - burada. ilk ve belki de son defa olara) üzere bu derece alâkulı bir deva görü - | or Haşmet Güneş, canilere mahsus par - lık içinde; ne sağa, ne sola, hiç bir rafa bakmıyarak muttasıl ağlıyor. Bu etmen adın arkadaşlarına da bulaşmıştır; ara- nda ikide, birde gözlerine mendil gö- Salonu kaplıyan dörin sükütu adaletin | ilk sesi yırttız — Ayağa kalkınız!. Haşmet Güneş; bin müşkülâtla ayağa| iktı; belli ki Vic Isizdir. an aza - »İbınin öldürücü tazyiki altında bunalı - - | yor. — İsminiz? ol | J otomobile ie tahkik ğ - vdiatı mü- muş. Vazi - n sonra he- araştırdım. » Hali arazi arında etrafi yeti bu şekilde tesbit etti rifi nerede (bulabileceğim Evi İstinye sırtlarında imi İortasın sfalt yolun duy İde Katina Bâna kalırsa derha et etmeliyiz. dalı ola if hs toplamakla iktifa ettim. Ri Sadullah da serkomiserin fik- rini tasvib etti, Muhtasar bir yemeği mü- tenkib yola çıkmamız kararlaştı cele- yin basi de yapılacak ziyaret her halde gü dan daha faydalı olacaktı, Hareket ettiğimiz zaman karanlık çok- tan basmıştı. Otomobili gene Rıdvan Ss- dullah kullanıyordu. Dostum bu akşam nedense biraz asabi görünüyordu. Bunu rdiği hızdan anladım. O ka- dar süratli gidiyorduk ki, onun otomo- bil kullanmaktaki meharet ve kabili, tini bilmeseydim bayağı ürkecektim Hava fırtınalı ve gök yüzü kapalı idi. le bir havada ve hali arazi aras: p giden bir asfalt üzerinde lâmba- söndürülmüş bir otomobil iç seyahat ettiniz mi? Ettinizse bu yolcu - Yuğun insana hiç te neş'e vermiyeceğini bilirsiniz. Hemen hemen tek kelime ko- muyorduk. Motör gürültüsü ve rüz - giden arabanın çıkardığı kor- wuzı büsbütün kam- birkaç defa lâkır- er git - ine - elmz he malümat ları »de göra karşı kunç süs ge çılıyordu. Serk« dı aç tek kelir oda X İstinye sırtlarına saat yedi buçuktu. Rıdvan Sadullah arâ- bayı yavaşlattırdı. Serkomiser pencere- den dışarıya dikkatle bakıyor ve kendi- sine tarif edilmiş olan binayı araştırıyor- du. Bir aralık. — Duralım, işte burası, dedi. Rıdvan Sadullah arabayı bir kenara çekerek durdurttu, indik. İstinye sırtla- rında bulunuyorduk. Aşağıda kapkara ve vahşi bir denizin kenarında, İstinyenin tek tük ışıkları gözüküyordu, Rüzgâr büsbütün delileşmişti. Onun kopardığı çığlığa uzaktan bir köpeğin uluması ka - rışıyordu. Dekor tam manasile vahşi ve korkunçtu Asfalı varının UZAY! duvarı takiben 15-20 adım r bir bahçe kap solunda yüksek bir bahçe du- wp gittiği görülüyordu. Bu sonra der ile karşılaş Yazan: Zeynel Besin Sun 4- Haşmet Güneşi, — Babanızın ismı? Saffet Güneş!.. Kaç yaşındasınız? Yirmi altı... — Ne işle meğgulsünüz? Orta mektebde muallim... — Şimdiye kadar mahküm mu? —Hay Oturunuz ve hakkınızdaki iddinna- oldunuz İmeyi dinleyiniz!.. Haşmet gene (yığıldı ve ağlamasına |devam etti. Zabıt kâtibi iddianameyi okuduktan sonra reis tekrar Haşmete hitab etti; — Kalkınız ve ağlamayı ( birakarak bize hâdiseyi, en ince telerrüatıma kadar anlatınız!, Haşmet Güneş, ağlamaktan beyazları kıpkırmızı olmuş ( gözlerini sol koluna sildikten sonra, uykudan uyanır gibi bir- bir| düz gözile yapılan-| ilerledikten | Yazan: CEVAD FEHMİ e sırtlarında İtak. Kapı kapalı idi. Her taraf koyu bir karanlığa gömülü bulunuyordu. Rüzgâ - rın sesinden ve köpek tülu İka bir rafında kulübe y duyulmuş bi t İrini elektrik İpının üzerinde İdi, bular başladı. Bu ameliye vam etti. Artık kapı İmid kesmiştik ki ile aydınlandı, belki on daki açtı efif bir ziya nde kapı açıldı ve gömlekle dışarı fire duğumuz demir kapı" . Her halinden derin içinde bulunduğu anlaşılı rdı, Adeta güçlükle yürüyor de Bembeyaz pos bıyıkları vardı. Benzinde bir dirhem kan gözükmüyordu. Hareket etmese balmumundan bir hey Neredesin? Nasıl kapıcıs İkalım, biz polisiz. Adamın her tarafı titremeğe b tı. Rum şivesi ve korkak bir eda ile: Kusura bakma Dalmişim. Eğilerek kilidi dedi ıçmaya uğraşıyor er eve doğr yerde durdu. Dahe evvel he etmeyi ksrarlaştırdı ziya bulunduğumuz noktayı yordu. Osman bey mütehakkim bir eda aydınlatı * ge er gün şehre iner MİT — Gündüzleri mi, b ez pa” İşam, Haftada bir, ön günde bir... — Demek geceleri iner . Geceleri mi?. Eh ara sira Karsile bersber mi? Evet... Beraber beraber... Otomobille değil mi? — Otomobille... ğ — Babalık iyi düşün bakalım? Pef şembe günü gecesi de çıktılar mı? var) çıkarlaf denbire silkinerek etrafına fersiz bak'” larla göz gezdirdi; mahkeme heyetine © rin, derin baktı; bana manasiz bir na” fırlattı ve riyaset makamına hitab © — Muhterem hâkimler! Sebkür# dikkat edecek halim yok. Muhake işleterek size mazbut bir şekilde h yi anla yacağım. Sorunu sorduğü “ nuza cevab vereyim, — İddinnameyi dinlediniz. Cüm yet müddelumumiliği makamı, sizi li yan Neclâ Danişin müteammid yav fatile itham ederek mahkemeye sev$* . Evvelâ şu noktaya cevab ani Müddeiumumilik maksmı bu id haklı mıdır? Bayan Neclâyı siz mi öl dünüz? Haşmet Güneş asabiyetle haykırdı” 1) Bire nuri reddüde düşmeyiZ lesef variddir. B çalı” Parka ” zi iadede bunun aksi de m barla bizi sükünetle tenvire Şimdi söyleyiniz bakayım gittini2? — Biz Neelâ ile beraber cümkui » parkına dalma giderdik. (Yeniden * mağa başlıyarak) O akşam da ta buluşmağı kararlaştırmıştık. — Bayan Neclâ sizin neyinizdi niz anı, nikâhlınız mı?