* hüâdiseleri arasında, her tümü ihtimallere 2 Sayfa Kara felâket Yazan: Muhittin Birgen —# eyaz bir örtünün altında uyur görünen şuursuz tabiat, bir za- mandanberi Anadolunun muhtelif yerle- rinde deprentiler yapıyor. Son deprenme, genişlikte ve şiddetiz, bundan evvelki - lerini çok geride bırakarak ocakları yık- tı ve kardeşlerimizi ö'dürdü. Beyaz ür - tünün üstünde hüküm süren Kara kış da bu felâkete ayrıca bir şidde: ilâve etti. Felâket, tam manasile kara ve kor- kunç bir felâket oldu. Ne ködar yazık ki tabiat duygusuzdur; duygusuz. fikirsiz, şuursuz. Eğer ornda| biraz duygu olsaydı, bu geviş toprakla-| rin sayısı çok fazla olmıyan insanlarını rahat bırakır, bu milietin tarih içinde gördüğü felâketlerin ve çektiği ıztırab - larin çokluğundan utanarak, onun ba - şına böyle yeni felâketler getirmekten çekinir ve bizi, hiç olmazsa, kendi öle - mimizde ve kendi jerdimizle #ahat bıra-| kırdı. Ne çare ki, tabistin ne duygusu| ve ne de düşüncesi vardır; o, kendi ken- disini idee eden kanunların elinde kendi âleminde dönen bir varlıktır. Ne bu mil- letin tarih içinde ve bâdiseler arasında çektiklerinden Bbaberdar, ne de insaf ve merhamet denilen duygularla âşinadır. Şeriatin kestiği parmak acımaz diyen dedelerimiz, içtimai nizamın kanun diye tanıdığı hâkimin bazan can yakan itraat- larına karşı kendi kendilerine teselli ve- rirlerdi. Tabiat kanunlarıma hükümle: şeriat hükümlerine nisbetle daha ezeli, daha değişmez ve daha kat'i olduğu için, bugün milletin müşterek kalbini yakan bu felâket karşısında, belki de kendi ken- dimizi teselli edecek bir felsefe bulabi - Jiriz. Fakat, felsefeden ve teselliden ne çıkar? Önümüzde harab olmuş kasaba - İar ve köyler, perişan olmuş yuvalar ve! henüz tabiatin beyaz örtüsü üstünde do- nup kalmış kardeş cesedleri var, Sızlıyan kalblerimiz için teseili fe'sefesi arıyacak | mânasına gelmek- yerde, bu duyguların kamçısı altında yı-| tedir. Bu şubenin kılan şeyleri yeniden yapmıya: koşmak | vazifesi, cephe ya mecburiyetindeyiz. Bugünkü vazifemiz kınlarında yaralılara kan taşımaktır. budur! Pz Vindsor Düşesi Cephe hizmetinde Vindsor Düşesi. gar; Fransız sedye ko- luna yazılmıştır. Şimdi Pariste bu- lunmakta ve as - kerlere gönderi - len <eğlencelik> leri pakete yerleş ürerek, arkadaş - larına yardım et - mektedir. Kolun - & gördüğünüz S. S. A. işareti, sıh hi otomobil kısmı * Göğsünde volkanlar saklıyan Türk va- tanı, bu nevi felâketleri her vakit tat - mıştır. Meselâ, çocukluğuma ald hstıra -İ Kısa dalgalar ne işlere yaram'yor lar arasında İstanbulun haftalarca devam 'ki? Gün geçtikçe onların iayda daire- etmiş olan helecanlı günlerini tanırım./ler artmaktadır. Rübabı Şikestenin güzel şeylerle dolu -; Tıb âleminin ettiği istifadelerden Yan sayfalarını unutmıyanlar, «Verin 23-İburada bahseylemiyeceğiz. valhlara!» ünvanlı manzumenin bir 018-İ Kısa dalganın son istimal şekli cid- lik Balıkesiri baş başa tahrib etmiş 6-|den dahiyanedir. Bu da tahta kurula- lan bir zelzeleniin ibamı olduğunu pek İYİ yana karşı ilânsharbdir. Bunu icad eden hatırlar. O zamanları hatırlıyanlar gene 'ç neki adında meşhur bir Leh mü - çok iyi bilirler ki Türk milleti, bu gibil) endisidir. Hâlen Lodz şehrinde bu- felâketler karşısında duygusuz olmadı “İnan bu e İM m a çig İnin kat'i bir mahiyet arzeylediğini be- Hiç bir zaman tasavvur edemeyiz Ma evlemektedir.” bugünkü Türkler, milli bir felâket kar.) i : şısında dünkü Türklerden daha az | İddiaya göre, kısa dalgaların şunları gulu ve daha az alâkalı olsunlar. Bugün-! kü nesil, dünkü nes'e nisbetle, maddi| varlık bakımından belki daha zayıf ola -| bilir; fakat, milli duygu, içtimai şuur ve bilhassa medeni teşkilât bakımlarından, elbet, bügünkü bizler dünkü bizlerden) Lodz belediyesince yapılan tecrü - daha kuyvvetliyiz. O zamanki insanlar bu-|beler müsbet bir şekilde meticelenmiş günküne nisbetle belki daha cömerd, fa - ti kat, her halde daha endividnalist idiler. Gel iŞ ve kar kroalu saloyiilez da neler dak Bizler bugün daha sosyal olduk ve ferdi omuzu da isbat etmiş bulunacağız Ya > varlığımızın içtimat varlığımızla alâkası | yacağımız toplama, sesiz Erke 5 bahsinde çok daha gururluyuz. Bundan), hamlesi, bu memleketin dünya karşı- başka, her hangi bir milli hâdise karşısın-| sında göstereceği bir canlılık ve hazırlılık da bütün milletin harekete geçmesini t-| nümayişi de teşkil edeceğine göre vazi - min bakımından, düne nisbetle bügün, |gesini eksik yapmıya razı olacak tek bir belki de yüz kere daha iyi mücehhez, Türk bile tasavvur edemiyorum! yani daha iyi teşkilâtlıyız. Şu halde, bu- ağ günkü felâket karşısında göstereceğimiz Muhittin Birgen yapıcı reaksiyon, elbet dünküler karşı - sında gösterdiğimiz alâkadan çok daha kuvvetli ve çök daha müessir olmak icab eder. Pek acı ve hiç istenilemez, bir vesi - leyle de olsa, tabiat bizi bugün yeni bir imtihan huzuruna çekmiştir. Milli birlik duygunuz, milli bir borç önünde hare - kete, kendi kendisini davet vazifesi kar- şısında bulunuyor. Bu yeni felâketin yık» tığı ocakları yeniden tüttürmek, yıkılan eski şeyler yerine yeni mamureler kur : mak vazifesile mükellefiz. Hem de bü vs- yiteyi ifa ederken, bugünkü nesit dürkü nesle mlsbetle daha şuurlu, dahs teşkilâtlı | ve binaefislevh daha yardımcı ve daba başarıcı olduğucu isbata mecburdur. Bu vazifeyi ne hedır sürdtle ve mü - vaffakiyetle ifa-edersöh, bugünkü dünya Kısa dalgalar iie tahla- kurularına ilânı harb! ice deliklerine kadar nüfuz edebilmek tedir. Ksıa dalgaların istimal: ayni zaman- da pek ucuza mal olmaktadır. SER matemle bitti, Niçin böyle oldu, bilir misiniz? Matt; * uğurlu sayarlar. Şeamet getirmediği da yacağım. Yal geçen sene Fransada İSTER | | İyi yapılmış, kıymetli bir saatten beklenen şey çarkırın atli dönmesi değil, muntazam dönmesidir. sSOZ ARASINDA gi een ko e İNİ İ“ İtahtaların, mobilyelerin, duvarların en|"” INAN, 1989 üm'dle başlamıştı. Bütün dünyada iztirabla, bizde Dün gece, bir srkadaş sormuştu; sual #le karşılaşanlardan hiç biri cevab veremedi. Toplantıda politika ie uğraşan bi- risi vardı, Çeko - Slovakya ile Danzigden bahsedecek oldu, onu da susturdülar, o zaman suali sormuş olan arkadaş an - — Frenkler 13 rakamını ya çok uğursuz, yehud da çok ceğine İnanır'âr. Haklı mıdırlar, haksız mıdırlar, otobüsün devrilerek 13 yolcunun öldüğünü, sorra 13 Kişi SON POSTA Hergün bir fıkra Yeniden senebaşı gelmişti Mübalâgacı Marsilyalılar, Kânu - nuevvelin son günü bir kehvede o - turmuşlar konuşuyorlardı. İçlerin - den biri: — Bir senebaşında, biz o kadar içmiştik ki, dedi; içtikten sonra sız - maşız.. tem bir hajta sonra aşnlabil- dik. Bir başka Marsilyalı dudak büktü. — Bu bir şey vi, dedi, biz bir sr- nebaşı içmiş ve sızmaştık, ayılır ayı» maz tekrar içmeye başladık. — Tekrar içmeye mi başladınız? — Evet, sene geçmiş, yeniden 49 nebaşı gelmişti de!, e ız Dünyanın en çok balık yiyen milleti Japonlardır re her Japon senede 100 kilo balık v ancak bir kilo et yemektedir. değil, fakat tasavvur bile edilemez. Balıklı peynirler vardır, makar: nın üzerine bile belik tozu serpiime tedir. Balık tozu orada et, sebze İmeklerinde bile istimal edilmekte edilmektedir. yesinde ter İSTER Karar vermekle çabuk davranan adamı metheimeden €v- yel verdiği kararın doğru olup olmadığına bakınız. 4 Dünyada en fazla balık yiyen millet İJapon milletidir. Hesab edildiğine gö- rin tenevvüü Avrupada yalnız bilinme: Japon milletinin kavi sıhhati balık sa- Çabuk karar, doğru karar s Birincikânun 31 Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Zelzelenin tahribatı yüzde beşe indirilebilir Falih Rıfkı Atay'ın şayan! dikkat bir makalesi Ankara 90 (Telefonla) — Falih Rf Atay Ulusun yarınki nüshasında «Gel” i önlemek içine isimli tmektedir. Falib Rıfkı AMİ makölesinde: sİki türlü önlemek için. Biri kurtulmuş olanları beslemek ve bars " dırmak, nüfus dağılmasına karşı almak, ikincisi yeni zelzelelerde can # yıkını asgariye indirecek ve mütehas sıslar tarafından tavsiye olunan ted leri şimdiden hazırlamak! Birineisi İ hükümet ve halk mümkün olan, her yapıyor.» Demekte ve makalesine şöyle elmektedir: deva Şenlik'erindeki fark ba ale ora“ «Felâket sahası Anadolunun hef İkımdân nüfus kesaletine bilhassi İyaç gösteren yer bu bölgesidir. Biz larda zelzeleden evvelki tenhalığı gidermek çareleri arıyorduk. Muv barındırma tedbirleri böyl ediyor ki bu vatandaşlar önümüzdeli £ İtekrar yurdlarına d er, ewe Kısmı ame'e ve yardımcı olarak işi çalışsınlar, bir kısmı çiftçi olarak “ye İler ve gelecek kışa kadar gene KÖY! Hiğgi İsaba Ve şehirlerine yerleşsinler. Noel şenliklerini geçiren İngiliz ve Fransız askerleri, evlerinde an'anevi hindili pilâvı ye - mişler, yalnız bu sefer başlarındaki miğferlerle masaya oturmuşlardır. ana vatanlarında İngi.terede radyo dinleyicileri İngilterede on sileden yedisinin mu - hakkak radyosu vardır. Haziran 1939 tari- hinde radyo abonelerinin adedi 9 milyonu 8İ geçiyordu. Aile efradı hesab edildiği tak- dirde dinleyicilerin sayısı takriben 32 milyonu bulmaktadır. Zİ Günlük havadis bülteni abonelerin “ 85 i tarafından dinlenilmektedir. Bu yüzdelik nisbeti anket ile tesbit e- dilmiş bulunmaktadır. B. B. C. nin bir sene içinde aldığı - )mektubların sayısı 200,000 i geçmekte - | dir. Gramofon plâğı ile izdivaç talebi Şimdiye Kadar yapılmış olan izdivrç tekliflerinin en garibi Thomas Brown adında bir Amerikalınınkidir. Bu genç erkek sevdiği kıza karşı olan izdivaç teklifini bir gramofon plâğı üzerine okumuş ve plâğı bir gramofon iğnesile birlikte #evgilisipe göndermiştir. İzüi- vaç teklifinden sonra sevgilisine bir de şarkı söylemiş. Bu pa11b teklif genç kızım pek ho - İsuriü gitmiş. o da sevgilisine evet mâ - İnasına gelen «Yes» kelimesinin üç har- file başlıyan üç cins vemiş reçeli gön- derm a İNANMA! tarafından satın âlinan 13 rakamlı biletin milli piyangoda 5 wölyon ironklık büyük ikramiyeyi kazandığını hatırlı - yorum, Frenklerin bu 13 rakamı üzerinde !ki fikre ayrılmış ol - maâlarına mukabil çif 2 dedikleri 22 rakamı üzerinde itti - fakları vardır. Bu rakamı hiç sevmezler. Neden sevmezler bilmiyorum, Hazreti İsanın 13 kişlik halkasından doğan İ kanaatin hatırımda olmasına mukabil bu 22 rakamının do - kikada uğ! getire - raştırmaz. Mba doğru olacak 13 yolcu taşıyan bir NAN, İSTER İ ğurduğu korku nereden çıkmıştır, öğrenemedim, yalnız ga- Zira şu 1999 adedini terkib eden rakım - Jar; ayrı ayrı toplayınız, çift 2 rakamının 22 rakamı hande karşınıza çıktığını görürsürüza INANMA! kalanları yerlerinden sığınsklara * g8 liçim her şeyi yapmak, ba mümkün "madığı vekit yakın merkezlerde pili bulundurmak; bü'âsa, nüfus değ “ İmeydan vermemek lâztmdır. , İ delerle temas eden vatandaşlarımıZ eği İzifesi de onlara devletin iskân v€ , hususundaki kat'i azmini anlat dilerini ümidsizlik içinde yeni top” yehi iş aramak temayüllerinden gu mak olmalıdır. İkinci tedbirleri hazırlamak Türk mühendis ve mimar'arındı mıza düşüyor. Al Juyu doleşs” mütehassısın sö; ine göre “İL sebeb olmakta olduğu car kayibi” büyük sebebi inşa târzıdir. Yılık yari İ yanmış binaların çoğunda duvar yakta durduğu görülüyor. An İ pılarının üstü zayıf ağaş dallari ör E kalın toprak tabakasile örtülmüş fit bir sarsıntıda bile bu teğ3k3 $ ve altındakileri ezip boğuyor. b İsik zelzele geçiren memleketlerde — İâketi önliyen çöd tarzı bulunmü çatilar köylülerimizin dahi öğreti İsonra kolayca tatbik edebilecek” tertibdedir. ayd Mütehassısın ehemmiyet Veri nokta bazı kasaba ve köyleri dah temelli yerlere kaydırmaktır. köylerin taşlık ve bayır ömürlü sağlam kalmış, sel akmı üstü v ise tamamen yıkılnıştır. Mütehsi p tecrübelere müstenid bu teĞNE çe İyet edilecek olursa zelzele fe e” İribatının yüzde ona, hattâ yü ya dirileceği kanastinde buluD'l facianın yüzde doksanını gi birler zelzele ihtima'lerine ş bölgelerde tatbiki kanunlaşili” e safi kellefiyetler haline getirilmek : Mir» Falih Rıfkı Atay makalesi? zn gerek inşaat yapılacak bö rek mütehassıs raporunda işe sahalar için bu tedbirleri SÜT yaf etmesini rica ile tamamlan? yi Mâiketin bilkassa can kayı kısmı an'enevi inşaat kusurları? ması bize cidden ağır geliyo” için pek ehemmiyetli bir şisında balunduğumuzü nst mektedir. İzmit ovasını Seller bist İzmit 31 (Hususi) — Gil ” yağen yağmurlar İzmit © mıştır. Seller içen yolun miştir. Bu sebeble # s08$ miştir. vd edi