SON rosTA Fin harbinin Fransız siyasetinde yaptığı büyük değişiklik Fransanın yarı resmi gazetesinin “ Nerede Rusya? ,, başlıklı yazısı münasebetile müşahede, düşünceler Yazan: Emekli general H. Emir Erkilet de) YROTO$ Avenue (ee si vere İma CE ETEM DAS 3d te ver Bn Se Ermys TARAS CL MA SUR MER kisin ezme Pransızların yarı resmi gazetesi (Le Temps) in başlığı Tansanın ağır başlı ve yarı res.İve zayiatsız bitirdikten sonra Baltık de-| mi bir gazetesi olan Le Tempsinizinin doğu cenub kıyılarındaki üç kü-| da na koştuğunu gördüğümüz ve yarın muhtemelen daha diğer mazlum mil, ÜN Birincikânunda, (Nerede Rusya?) baç-| ük devletten istediği deniz ve hava üs.|letlerin yardımına koşacağım göreceği lı bir başyazı neşretti. Bu mukale, yinsanın Sovyetler Birliğine karşi her lü Yazı ve neşriyat ihtiyatını artık bir dr & bıraktığını vuzuhla göstermekte- Ni değişikliğin sebeb ve kaynakları t ak Sovyetler Birliğisin Finlândıyaya | R, Z ve yersiz olarak tanrruz etmesi| #hsâda dahi hâsıl olan takbih hisleri| Yünden bütün dünyada olduğu gibi “ğildir. Kezalik Sovyetler Birliğinin ke güvendiği ve 20 senedenberi teş- Viz VE teçhizine çalıştığı büyük ordunun, Avuç dolusu Fin askeri karşısında gös. İĞ ve göstermekte olduğu kaydedilen Ye i Rus kudret ve itibarını Avrupada PL itün dünyada düşürdüğü düşüncesi, hş, va efkârı umumiyenin Rusya âley- değ De dönmesinin tam sebebi El artık anlamıştır ki Sovyetler hi lihin demokratları bırakarak Nazi baget ile işbirliğine karar vermesi dı tıkü harbi doğuran amillerin başin-| Th a ektedir. İddiaya göre Sovyet Rus- Ayy, bi istemiş olduğu için Almanya ile Ağmişter, Çünkü bu suretle, büyük dev Yorul biribirlerini ezecekler ve UP kudretsiz kalacaklardır. Bundan Ve yi a Avrupaya komünizmi saymak lı, vi Ve askeri hükmünü bütün kars- Mere de hissetirimek için istifade e- kz efkârı umumiyesinin Ruslar a- ii Meranna bir sebeb de Sovyet Almanyaya (o meylelmesinde lerine karşı ika edilmiş bir nevi i Mam, hareketi görmekte olmalarıdır ta, dür ki Fransa ile Sovyetler Biri fak ye da iki taraflı ve tedafül bir itti- aray, Ki bir anlaşma vardı ve bun- İş, e Müddetleri geçmişti ve nede ki 4, müşlerdi. Hal böyle iken ve bu Üğlg gil ittifakın, İngilterenin ilâvesile, Pr ittifak haline konması müzake, iy 4 Moskovada devam ederken Rusya- ki 7, Manyaya birdenbire dönmesi o va- lerini a yalnız hay- iddetlerini de mucib ol. sayt Pakat Almanya ile uğraşıldığı si- Yatı, atlarca Rusyaya karşı ihti- Pı, mele tercih edilmişti. Ürun Sovyetlere karşı Rusya, Polonya harbinin bidayetinde “ara Ai kalması ve hattâ daha Bulma, K Ruslarla Ukranyalları Leh tapy cen kurtarmak bahanesile, — Le- Üzerine li ve cenub kısımlarını işgali devam etmişti. Çünkü Rus. 5 tari ye öketinde Almanyaya karşı Katları e tavır sezilmek isteniyor ve i Mmanlar arasında Lehistanın teni Yüzünden bir anlaşamamazlık Simay, bekl Mama. eniyordu; onun için sabir Sor, yet Rusya, Almanlar tarafından try, rilen Lehistanın taksim! işine iş- *dcrek “bu işi kolaylıkla, masrafsız ihtiyatlı harbde | lerini de almıştı. Gene zanne bu yüzden Almanya ile Rüsya arasında ihtilâf çıkacak veya Almanyda bir ihtilâl zuhür edecektir; bunun İçin sabır etme. ydi. Halbuki Almanya ile Rusya arasında tarı bir tesenüd vardı ve Rusya buna da- yanarak yürüyordu. Nihayet Rusya Es- toryadan ve diğer küçük Baltık devlet. lerinde ip ko'aylıkla nail olduğu şeyleri Finlândiyadan da talebe başladı. Fakat Finler tamamile başka ırk ve baş- ka karakterde adamlardı. Onlar azlıktı ve Pinlândiya küçücük bir devlet idi, Fa- kat Finler Rusya gibi büyük bir devletin haksız, yersiz ve şeref ve istiklâli muhil ta'eblerini reddetmekten korkup çekin- mediler. Sovyetler Bi şüphesiz böyle bir mukavemet beklemiyordu; fakat ımı. kavemeti görünce bunun nihayet kendi- liğinden yıkılacağını zennetmişti, Bu ü- mid de boşa çıkınca Finlândiyadan vak- tile Sovyetlere kaçmış olan komünistler. den mürekkeb bir hükümet taslağı yaptı ve işte Finlândiya budur diyerek asil Finlândiya üzerine yürüdü. Rusya gene zannetmişti ki Finler Rus uçak ve tank'arının hududları geçtikle- rini görür görmez dizüstü düşüp aman dileyecekler ve bu suretle Fin harekâtı Rus ordusu için ciddi mukavemetsiz ve zayiatsız bir manevra veya bir tenezzü seferi olacaktır. Halbuki işler böyle ce-| revan etmedi ve birçok iddislara göre Fin'ândiya harbi ük hizmeti Rus ordusunun ve Rus silâhlarının kiy- metini bütün âleme göstermek oldu. Gene Fransız gazetelerinin ağzından anlaşılıyor ki Fransada bizzat Rusya' güven kalmadığı gibi Sovyef'er Birliği ordusuna da itimad kalmamıştır. Bu se. beble Sovyet Rusyadan artık fazla çeki, meğe lüzüm yoktur. Bahüsus büyük de- mokrasiler bakımından Sovyet Rusyanın Almanya aleyhine kazanılmasi ihtimali ancak Lehistan davasının tamamile terk edilmesi ile mümkündür. Çünkü Lehis. tanın tekrar ihyası davası Sovyetler Bir. liğini Fransa ve İngiltereden ancak uzak- laştırmağa yarardı. Lehistan davasının terkedi'mesi ise büyük demokratların if. lâsı demektir ve onun için mümkün bir şey değildir. Fin - Rus harbinin başında herkes Fin- lere, mukadder yakın âktbetleri dolayı, sile, acımıştı. Şimdi ise bu acıma hissi ye- rine birçok Avrupa mem'eketlerinde u- mumi bir vardım arzusu kaim olmuştur. Fransız telâkkilerine göre Finlere yarı yalnız insaniyet ve medeniyete yardım değil, ayni zamanda karıların selâmeti, ne de yardım edemektir. Çünkü, onların gözlerinde, Finler yalnız kendilerini de- gil, bizzat Avrupa ve Asyayı da bolşeviz- me karşı müdafaa ediyorlar, «Görü'üyor ki Fransada hâsıl olduğu görülen tahavvül pek büyük ve esaslıdır. Bugün Rusyaya karşı Finlândiyanın yar- İmiz Fransanın daha geçen seneye kadar İspanyada bölşevizmin yanında nasyo- nalizme karşı harbetmiş bir devlet oldu- Bunu gözönünde tutarsak onda hâsıl olan tahavvülün pek büyük ve esaslı olduğu. na kolayca hükmedebiliriz; herhalde Fransa esaslı ve zecri bir tedavi görerek" İşiikyab olmuşa benziyor; fakat bilmelidir ki, Fransanın komünizmden kurtularak şimdiye kadar hep başka ve Üstün kuv- vetler tevehhüm ettiği Rusyaya karşı ha- kikat gözlerinin açılmasında Fin muka- vemetinin büyük ve belki de esaslı dahli vardır. Bu âlemin kanaatlerine göre: | «Sovyet Rus odusunun hududlar hari- cinde ilk seferi Lehistanda Omuştur. Mağlüb ve perişan edilmiş Lehistanın i- çinde hiçbir mukavemet görmeden yüri yen Kızılordunun muhtelif yürüyüş kol larını müşahede edenler bunların o inti- zammz olduklarını söylediler. Bununla beraber, Fransızlar düşünüyorlardı ki ne de olsa, Rus ordusu sonu gelımiyen insan ve ma'zeme membalarına maliktir. Şim- l «Son Posta» nın zabıta romanı: İzeninti Göçe Yazan: CEVAD FEHMİ Yeni bir kahraman Serkomiser sordu: «Bu sözleri ingilizce söyledi, değil mi?, Serkomiser Osman dâyanamıyarak a -İze devam ediniz. Herif size bu suslleri tıldı; sorarken biz geldik. Sonra ne oldu? — Siyah gözlüklü idi, ha... Demek| — Bu şekilde konuşurken birden be - gözlerini size göstermek istemiyordu. Hiç |nim duyamadığım bir tıkırtıdan şüphe - gözlüklerini çıkarmadı mı? lendi. Etrafı dinledi. Sonra derin derin — Hayır! yüzüme baktı. Sanki şaka ediyormuş gi- — Devam buyurunuz. bi o yılışkan tebessümü ile gülerek «kah- — Şapkasını çıkararak beni selâmladı,| be, polise haber verdin değil mi, eğer matruştu. Sırtında bir spor kostümü var-)ele geçersem bil ki evvelâ seni öldürece- dı. İnce dudakları üstünde hilekâr, zalim im. Ondan sonra polise teslim olacağımı ve müstehzi bir tebessüm görünüyordu. | dedi. Tekrar etrafı dinledi, sonra birden Eğer bir silâhım olsaydı, yahud kuvveti, min yeteceğini bilseydim emin olun onu o dakikada öldürürdüm. Ayni müstehzi | halle sırıta sırita «sizi rahatsız ettim, Tİ- ca ederim, oturunuz, ben de biraz sonra oturacağım. Daha evvel yapılacak ufak bir işim var!» dedi. Serkomiser sordu: — Bu'sözleri ingilizce söyledi, değil mi? — Evet. — Siz ingilizce biliyorsunuz. Konuşuş tarzından, şivesinden İngiliz olduğu an - laşılıyor mu idi? — Evet... Gayet fasih konuşüyordu. — Peki, «yapılacak ufak bir işim var» dedi, dediniz. Ne imiş bu iş? — Kapıyı sürmeledi, bütün pencere -| lerin parmaklıklarını örttü. Sonra gelip! karşıma oturdu. Hep syni şekilde, hin Jarca gülüyordu. «Şimdiye kadar talima- tıma harfi harfine riayet ettiniz, teşekkür jederim. Anlaşacağız, göreceksiniz, ne ka- idi ise kıymetsiz çokluğun Finlândiyada!dar zararsız adamım» dedi. Sonra ciddi - kıymetli bir azlığa karşı nasıl bir acizle|leşerek: «Fakat ihtiyatlı davranmak lâ - çırpındığı görülüyor ve artık Rus nikabt!zım, polis işime karışmağa başladı. Sinir- atılmıştır İleniyorum. Ben sinirlenince deli gibi o - Ve ilâve olunuyor: İturum, kendileri zararlı çıkarları o söz- «Ruş nikabı atılmıştır; çürkü Rus aş. lerini söyledi. Cebinden bir sigara paketi keri kuvvet ve teşkilâtı şimdiye kadar; Sıkardı. Bana uzattı. İçmiyeceğimi söyle. bir sır ve kapalı bir kutu idi. Bu sır Fin. dim. «Halbuki dalma içiyorsunuz» dedi lândiyada açılmağa ve kutunun. içinden air bea O içmek yel 7 “ m in eti cebine koydu. «Öyle ler) ise | ça yayaet öye rl - Mn | başlıyalım» dedi ve suallerine başladı. Bu lândiya harbi, Sovyetler Birliğine hiçbir şey kazandırmadıktan başka ona, gimdi- ye kadar, dahil 've hariçte, döğrü ve yani iş, kazandığı bütün prestijleri kaybettir. miştir; Finlândiyada Rusların 30,000 ölü ve bundan daha fazlâ yaralı vesaire zâyiat ları olduğu bildirildi. Bundan başka on- lar birçok uçak, zırhlı harb arabaşı vesair hadsiz harb malzemesi ve mühimmat kaybetmişler. Birçok ta firarlar olmak- taymış vesaire vesaire... Bütün bunları birer vakta sayarsak vazivetiri bir ihtilâl diktatörlüğü temeli üzerinde dürân bir devlet için şüphesiz ki, daht'en, pek teh- Jikeli olduğunu kabul etmemiz lâzımdır. Elhasıl bütün bunların nihayet Rusya- nın Almanyadan askeri heyetler isteme- sine varacağını ve neticede Rusyanın Aİ man tesir ve boyunduruğu altına girece. gini tahmin ederek bundan korkanlar vardır. Filhakika eğer Almanya, daima istediği ve iğü gibi, Rusyayı or- ganize ederek tesir ve iradesi a'tına ak maya muvaffak olacak olursa artık onun önüne geçilemez. Onun için demokra İra, Finlândiyaya yardım edilmekle bera. İber böyle bir neticenin husul bulmam sına szami surette dikkat ve itina atfet- mek lüzumu teveccüh eder. H. E. Erkilet İsualler hep mavi elmas hakkında idi. Si- İde anlattıklarımı kendisine de söyledim. Serkomiser genç kadının bir lâhza için susmasından istifade ederek sordu: — Herifin hareket'eri garib, sert, âde- ta mihaniki idi, değil mi? Leylâ Hanim heyecanlanarak cevab verdi. — Evet, evet, pereden biliyorsunuz? — Necdet, mektubunda yazıyor. Pen - cereyi açarken görmüş. E sonra... — Sonra yeniden suallere başladı. — Neler sordu? — Birçok şeyler... Raifin bana mavı| elmas hakkında söylediklerini, bu mü - cevheri baska zaman görüp görmediğimi. ! Raife kardeşi arasında bu hususta geçen meseleleri duyup duymadığımı, bu el .' masın ailenin erkek efradının birinden | diğerine intikali hakkındaki vesiyeti bi- lip bilmediğimi sordu. Mücevherin şimdi kimde bulunduğunu farz ve tahmin edi- vorsunuz. dedi ve nihâyet bana Railin er- kek akrabalarını saydırrı. — Siz de saydınız mı? Evet. Zaten çok kir bir, bir de Hüsnü Bey İsi 2u'lu bir mitekaid muhasebeci var ki şimdi Cer-| rehpaşa hastanesinde yatıyor. O kadar... Nelânın babası üvey babası... Rüstem Paşa ailesinden değil — Peki hanımefendi, lütfen hikâyeni- Necet yerinden fırlıyarak elektrik düğmesine koştu. Elektrikleri söndürdü. Artık da . yanamıyarak «imdad» diye haykırdım. Kapıdan çıkıyordu. Bana doğru döndü « dünü hissettim. Tabancasile ateş etti, ye- re kapanmıştım, kımıldanmıyordum. Ko- ridora çıktığını duydum. Serkomiser sordu: — Biz iskemle devrilmesine müşabih bir gürültü duymuştuk, a ne idi? — Kalkâarken oturduğu koltuğu dev di. Bilâhare ben bulunduğum yetden ge çip kapıyı açabilmek için kaldırdım, Leylâ Hanımın anlatacakları ve ser » komiserin soracakları bitmişti. Cinayet maşası şefi ğa kalkarak kapının kar- şısına isabet eden duvarda Portek ü hendisin attığı kurşunu aramıya başladı. Pencere camlarında biç bir kırık yoktu. Binaenaleyh kurşunun oda içinde bulun » ması lâzım geliyordu. Filhakika biraz son ra pencere pervazlarından birinde bir kurşun deliği keşfedildi ve bir çakının ia- nesile tahta ve beton tabakaları arasında kalmış olan kurşun çıkarıldı. Bu kurşuna aid olan kovan da yerde bulundu. Her ikisini tetkik eden serkomiser: — 0,25 çapındaki Kolt otomatik kur - şununa pek benziyor, dedi. Biraz düşündü. Gözleri yeni bir delil bulmuş olmanın sevinci ile parladı. İlâve etti: — Malüm ya, Necdetin tabancası da 0,25 çapında Kolt otomatiktir. Bu sözler Rığvan Sadullahın üzerinde , hiç bir tesir hüsule getirmedi. Portekizli mühendisin yerde bulduğumuz sigara a. Bızlığını elinde evirip çevirerek düşünü - yordu. Leylâ Hanımın bir iki kere bu a- ğızlığa dikkatli dikkatli baktığını göre » rek hayret ettim. Gerçi bu ağızlık her » keste bulunan cinsten deği'di, renkleri ve yapılışı itibarile biraz garibdi amma ne de olsa Leylâ Hanım vaziyetinde bir kâ- dının o dakikada nazarı dikkatini celbet, memesi lâzımdı. Serkomiser kurşünla kovanın: bir kâ- ğıda sarıp cebine attı, kâğid hışırtısı ile başını kaldıran Ridvan Sadullah genç ka- dının ağızlığa fırlattığı mütecessis, hattâ biraz da heyecanlı bakışlardan birisini ya Gülümsiyerek: — Eimdeki ağızlığa bakıyorsunuz zan. nederim, dedi. Şeklen biraz garib değil mi? Genç kadın dalgın bir tavırla: — Hayır, şeklinin garabeti nazarı dik- katimi celbetmedi, cevabını verdi... Bir müşabehet, bir hatıra... — Yoksa bu ağız'ığı tanıyor musunuz? — Sizin midir? — Hayır, Portekizli mühendisin: (Arkası var)