24 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

24 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Birincikânı Ur Herşey Çeviren: Nimet Mustafa AMB: Büro şefi Mösyö Lofabl karısı öldü-| Bü zamandanberi oğlu Alber Barsaci'le evde oturuyordu. bütün'işlerine bakan hizmet « Şileriydi. Baha oğul evlerine öğle, ak - $um, yemek yemek için ve geceleri de Yatmak için gelirlerdi. Hizmetçileri ev en rahat yaşayan olduğu gibi, baba ğu! da hayatlarından hiç müşteki de - ildiler. Orların bu'rahat hayatını bozan bir hâdise oldu. Hizmetçileri, köyüne gitmek istedi - Bini çünkü daha çocukken O seviştiği| Komşusu ile'evleneceğini haber Mişti Mösyö Lafabl hemen itiraz etmiş, se Melerdenberi evlerinin her işini gören, Pişirdikleri yemeği seve seve yedikle - Ti hizmetçinin gitmemesi için ayl) artirseağım vâdetmişti. Oğlu Alber de basına itiraz etmiş — Mademki evlenmek için köyüne Bidiyar, mâni olmamalıyız demişti Bu konuşmanın sonunda (hizmetçi Pitmekte ssrar etmiş, baba oğul biri git Memesi 4 ; lâzımsa onü Yapmanın doğru olacağını, öteki de bi- kis g'tmesine yardım etmek ieab et- Üiğini iddia etmişler. Ve nihayet biz - Metçi e leneceği için gitmis, baba o - Ün! da anlaşımadıkları için oğul, baba- #idan ayrı çıkmıştı. Bizmetçisini ve oğlunu avni zaman- kaybeden Mösvö Lxfabl pek yalnız almıştı. Oğluna gidip ondan özür di. leyemezdi ya. oğlu da babasının ver - Bi terbiyeye göre kime karşı olursa Sun özür dilememek itiyadında ye - işti. O da gelmiyecekti. Mösyö Lafabl tem bir ay lokantada * Yemek. vedi, Ve evine ancak uyumak h pirdi. ,Bir ar sonra Mösyâ Lafabi kendine “TF hizmetçi bulabilmişti. er gön hizmetçi idarehaneleri ara- #nda mekik dokudüktan sonrs bir ida. tehanede, idarehaneyi idare eden, kö- Tİhe bir zinelre bağlı sekiz on anah- * takılmış bir kadın: ii Bir tane hizmetçi var amma size VSİYe edemem. Çok alık bir şey. ne- e gittivse alıklığı (o yüzünden kapı Sazı edildi. Diyerek, iş arayan hizmetçilerin ken tg evlerine âlacak yeni efendile. © bekledikleri sırada boynunu bük- İŞ Oturan bir kız göstermişti. KE Yaşı yirmiden fazla değil, fskat a yaşını belli etmiyecek * kadar », iNde değişiklik yapmış. Yeri yek, u vok. - #sv& Lafabi: > İste, demisti, ben de avnen böyle E 7metçi arıyordum. Onu evime a- ver -| yek hizmeteinin adı Oreli idi. Ha - m, 8 belki bir defa bile ivi söz duy. ki» her çalıştığı evde alık diye en. Tm 7 â Hüseyin Gerçek Ayseyi hakkı olmadı- bağ kde kiskanmağa başladı. Başkaları hk, e BÜ bahçesinin bütün zevkini Daşgyş la, gülleri koparıp koklamakla l ei oldukları halde kendisi ancak ça- devşiri yordu- N Kenân ise yumruklarını tiyat - kin nelerinde üç beş kuruş kazanmak Merejertiya çıkan bir takım zavallıların Hyde deneyedursun... Mimadı yin Gerçek'in o zamana kadar ta- bir 8! bu yeni haleti ruhiye, müthiş indi. Birkaç gün Ayşelere uğramadı. Me çin sinirleri bozulmuştu; rasgele- Yor, gez; sebeblerden dolayı çalmük isti- deriye “ZİP dolaştığı yerde bir sokak ser- Üsiyç #'bi kavga çıkartmamak için ken - Kal < zaptediyordu. Hiç bir işle meş- Rmangı Yordu. İşte iki yıldan fazla bir ın. Yeri bir kitab çıkarmak şöyle Us» tek Dir satır bile yazmımıştı. Ça- Bi, Yordu, e Haş “an Yolda yürürken Ayse ile kar- İl emez'iğe gelmek, geçip git-| tin di; onu hemen yanıbaşında bü - dük güzelliği, tazeliği ile 2ör -| li Ta da geçip gitmeğe de muk- dini aa adı Zaten Ayşe de durmuş ona 18. konusmağa başlamıştı. iz, Hüseyin Bey? k'in verecek cevabı yok- m İkem bize söz vermiştiniz; büyük bir) ib edecektiniz; biz de işti N ; biz iştirak ede- adi Böyle üç beş günlüğüne Anka - Srilap sizin kanlı, heyecanlı âlem- |rahat yaşanacak, alık diye çağır. İburada' de onu işitmisti. Talihi böyle $ n Posta,, nın Hikâyesi düzeldi ö Lefsbl onu evine aldığından sonra, ığı, dayak yemediği bir evin de ya yüzünde bulunabileceğini öğren - mişti, Oreli bildiği kader yemek pişiriyor, elinin e kadar evi temiz tutmaya çahısıvordu. | Mösyö Lafabi, bir ara, Oreliye, de - İikanlı bir oğlu bulunduğundan; günün birinde eve gelecek olursa, derhal ka - Dıy! #çması, İyi karşılaması icab etti - #inden bahsetmişti. Bir gün Mösyö Lafabl öğle yemeği - ne eve nelmisti. Tam yemeğe başlıya- rağı zaman Oreli: ! ö, dedi, ben sizin oğlunuzu| mördüm. Müösvö Lafebl hemen ayağa kalktı: — Ne vakit gördün? ün yapılan mekteb maçları Dünkü maçtan heyecanlı bir safha Mekteb maşlarının dördüncü haftası O - yunları dün Tsjsim ve Şeref sahalarında ya — Bn sabah, burada! İ — Burada hat Mösyö Lafabi fazla bir şey amleme- âi. Demek oğlu eve gelmişti. Artık dar gınlık- bitmiş O addedilebilirdi. Yemek vemekten vazseçti. Büroya gitmekten; çti. Evinden çıktı. Bir ötomo' İ Borsaya gitti. Oğlunu istedi. Oğ.! sında idi. Birbirlerinin boyun - tıldılar. | Lafabl evine döndü. Oreliyi - Dinle Oreli; şimdi sana her sevi i n: Ben O oğlumla darcındım Bu sabah Alberin, oi > dir. Bur#ya geldiğini bana cok iyi ettin. Ben de onu aradım. Bu aksam eve geliyor. Bize güzel bir ve - mek hazırlarsın anladın mı? Ha şunu da sorayım, Alberin buraya gelmiş ei- duğu sakın sen uvdurmuş olmıya - sın, hakikaten gördün mü? — Gördüm mösyö. o hem bu sebah ördüm. Sizin odadaki komodinin üs. e onun resmini okoymuşsunuz ya.. işte o resmi gördüm. — Ne alk seymişsin. Ne alık şey... Bu söz Orelinin, mös- vö Lafabi'ın evine gelinceye kadar her| zaman işitti sözdü. Gene ayni ei di onun. Bovnunu büktü, Arkadan ne geleceğini bekliyordu. Kapı dışarı mı edilecekti. Ona da elsıktı ya. Mösvö Lafabi, bir adım attı. Tam kar sısında idi. İki elile omuzlarından ya - 'kaladı. Sarsacaktı, sarstıktan sonrâ du- vara çarpacaktı. Fakat hayır, sarsma - dı, duvara carpmadı. Kendine doğru çekti, Ve alnından öntü. Ore hayatında belki iIk defa öpü - Yüverd Mangala düşen bir adamın yüzü yandı Kasımpaşada Tersane caddesinde 40 nu. marali evde oturan Kâmil, dün yaktığı man galın üstüne düşerek yüzünün muhtelif yer leri yanmak suretile ağırca yaralanmışlar. Kfunil, tedavi edilmek üzere Beyoğlu has. pilmişti Sahaların çamurlu (o olması, oyunlardan beklenen zevki vermemiştir. Büyük müşkülât içinde yapılan maçlar ta kımların dazla kuvvet sarfetmelerini mucib olmuş ve oyunlar şu suretle nihayet bul - muştur. Taksim Lisesi 1 — Şişli Terakki 1 İki takım arasındaki mücadele sonunda ük devre sifir aıfıra bitmiştir. İkinel devre- de Iki taraf da birer sayı yapmışlar ve maç gene 1-1 berabere bitmiştir Galatasaray 1 — Işık O rey kati hâkimi . de elmiş olmakla berâber, fazla pas. laşman yüzünden netice alamıyordu. Huk lisesinin sert oymyan bir oyuncusu- nu hakem dışarı çıkarmış ve takım 10 kişi kalmıştı. Oyunun sonlarına doğru Galatasaray hi. cüm hattı birçok fırsat kaçırmış ve soliç KÜ. çük Bülend vamtasile yapılan bir golden sonra Işık Lises) 1.0 mağifb olmuştur. Haydarnasa 3 — Yüce Ülkü O Sere! stadında Ük maçı Haydarpaşa le Yüce Ulkü Liseleri yaptılar, Birinci derre- de güzel bir oyun tutturan Haydarpaşa sol açıkları ve sol içlerinin ayağile birer gol yap. miş ve devreyi 2.0 galib bitirmiştir İkinet devrede ayn! Bükimiyeti devam etliren Haydarpaşalılar bir penniti kaçı muslar, fakat sol için biraz sonra yaptığı gol- le maçı 3.0 kazanmağa muvaffak olmuş - lardır, Kabatas 2 — Pertevniyal 1 İrinet mic Kabatesla Pertevniyal arasın. da yapıldı. İlk devrede karşılıklı birer sayi yapan (akımlar devreyi 1-1 beraberlikle bi. tirdiler, İkinei devrede enerjik bir oyun tuğ. turon Kahalaz, frikikten bir gol yapmış ve maçtan 2.1 galibiyetle çıkmışlardır. Mektebler arası voleybol macları Liseler arasında yapılan voleybol müsa - barslarına dün Beyoğlu Halkevinde devam edilmiştir. Erksk Muallim mektebi, gelmiyen Hayri- ”” İye takımına hükmen galib gelmistir. Diğer maclarda Darüşşafaka İstik!AM, Boğaziçi TL. sareti, San'at mektebi Vefayı mağlüb et . mlşlerdir. Kuleli, Deniz Lisesi basketbol maçı Kuleli ile Deniz Msesi arasında yapılan baş ketkol müsabakasını Külell takımı kazanmış ve Askeri Tiseler basketbol şampiyonu ol. muştur, Yazan: Reşad Ekrem hücum hazırlıkları! Giklerini söylemişlerdi. Yalnız içlerin « den bir tanesi, bindiği gırgırda Deh Hü seyinin kılıcından boynunu ve gövdesini zor kurtarmış bir sipahi idi. Hünkür kas | yığının içinde, şilte ve yastıklar atılarajğ bir tümsek yapılmış olduğunu, hünkâr jbunlar altında - gizlenmiş olabileceğind. söylemişti. Zorbabaşılar, hakikati ancajj Jsabaha karşı, Büyükçekmeceden döne tatlılardan öğrenmişlerdi; fik alınan ha «Ül bere uygun olarak hakikaten Çekmecrds “ bulunan padişah, deniz yolu ile, bir 2208 evvel sarayına gelmiş idi. Yolunu çevi « ren yüzlerce kayık arasından kaçıp kuğs tulmağa muvaffak olan kayıkta ise Musg Melek Çelebi vardı. : Bir Deli Hüseyinin kılıcı ve okları sa yesinde Koca bir kayığın yözleree kayı İ ve binlerce kıhç ve ok arasından sıyrılıp İ kurtulması, Zorbabaşıları, için için bim | hayli düşündürmüştü. Sabahleyin saraya yürüyüş ole karşılarına böyle Deli Hüseyinler çıkacak olursa, ape © ikadâşlarının bir paniğe uğraması, Kendi « lerinin de mahvolmaları muhtemel iğ& Hattâ bir kısmı, o günü de did ile ge çirerek silâhlı hücumdan çekinmey! bile teklif etmişlerdi. Fakat, daha fazla bek « İlemeğe tahammülleri kalmıyan, saraya ve Sultan Murada zaman kazandırmak istes miyen büyük bir ekserivet saraya hileng İle girmek, #eab ederse Muradı tahtmdanf indirmek için kat'i kararını verdi. Deli eyinin adı. yenicerilerin. sins hilerin ve baldırıcıplakların ağzında kon İku ve havranlık bir gün « İlük tereddüd, bir günlük gecikme, ihti « Mili kendiliğinden dağıtıp o böstırabilirdi, Nihsyet, sipahi ve veniserilerin de «wv « Kunsuzlar, baldırıçıplaklar» ile anlaşma sı, İstanbulu bir kac eset içinde kan ve ateş içipde bırakır. korkunç bir yağmş ve kıtalden sonra da. hepsi de bir torafa dağılırdı. O zaman da, saraydaki adamla» rı İle Sultanahmed camiine yürümek, zo babaşıları kıskıvrak yakalstın sebeh ol « dukları ateşin içine attırmak işden bile değildi. İlk hücum hazırlıkları şafak ile bera « ber başlıvacıktı. Saraya en siddetli hü «, cum da Rabıhümavundan yapılacaktı, Bütün zorbabaşılar, tahtından indir « — Kürd Mehmed... — Burda... — Ayıcı Mehmed... yıcı Mehmed... Bir isim iki defa tekrarlandı mı, kâti - bin etrafındaki kalabalık şöyle bir dal- galanıyordu: — Bre Ayıcı düşmü Bre arayın yiğiti.. — Ere şu tarafa çıra getirin... Bre bu tarafa çıra getirin... Bre şu tarafa ba - kalım... Bre bu tarafa bakalım... — Bre işte Ayıcı budur!., — Bre o değildir! — Bu Ayıcı Mehmeddir.. çenesi uç - — Bre can çekişir bu yiğit... Çekilin başından, Azrail fle yalniz kalsın... — Bre cân kuşu kalabalıkta uçmaz... Bre savulun başından... Bre savulun,,. Ayıcının bana borcu vardır, senedi vardır, kadife yeleğini ve hançerini elbette alırım... — Bre şalvarı da yenidir bırakmayın... — Şalvarını Serçe alsın, yalın don fle gezer çocuk... — Bre yiğitler elimizi çabuk tatalım... — Bre yiğit bırak, şuna ben vapiştım önce, elbette soymak benim hakkımdır... — Bre yiğit çekil. o benim çalıp de - virdiğim adamdır, soymak benim hak - kımdır. elbette bırakmam... Kavga etmeyin şehbazlarım.. kuşak senin, külâh onun olsun... Camedan se - nin, şalver-onun olsun... Yatağan onün, çubuk ve hançer senin olsun... Yaralı ve ölülerin soyulması, bu so - kak muharebesinden deha uzun sürüyor- du; ve nihayet galiba çete, beş on eve a- teş verdikten sonra. gene, tabanlarını yağ layıp koşmağa başlıyordu; — Her... Hey!... Baş üryan, sine pür- yan, kılıç al kan... Var mı bize van ba - kan!.. İsa. Küçücük slevlerle çatırdıyap kafesle - rin, cumbaların, geniş saçaklarin altında, dr bir İstanbu! sokağı taslarındaki pıhtı- lasmıs kanlar ve ana doğması soyulmuş beş on cesedle korkunc bir hal alıyordu. Bir taraftan evlerini s5: halk, d'öer taraftan da. hirer carsaf atıp örtüyor, bu Kfet ve deh-| dan yaptırılmış olan muazzam camiin şet ortasında, ihtiyarlar, bilhassa ihti İmibrabı önünde, Kur'anikerime e! ha « var kadınlar. rublarına bir «fatiha, oku-İsarak: gevelerine ulaşmadan, padisak « mağı de unutmuyordu. tan istedikleri adamları sn paralama - Yeniceri ve sipahi zorbabasıları, geh -| dan, sadaret mevkiine de Receb pasayı re cikarttıkları kollarla, Mtilâlin bu ücün | Zecirmeden dağılmıyacaklarma and iç « cü gecesi inribatı, ancak sabaha karşı)tTS7 s e iii kat? olarak temine muvaffak olmuşlar) Zorbbasılar. idamlarını istedikleri a» dı. Atkalide. bir sokaktan arka arkaya |demlerden ismi en basta gelen sadrazeni gecen bes cetenin çıkardığı bir yangında, | Hafız Ahmed paşanın, kendi sarayında elliden faz'a ev ve iki sarav fle birkaçj bulunduğunu biliyorlardı. dükkân yandıktan sonra, gene sabaha karsı ancak sfndörülebilmisti O gece. bilhassa Sultanahmed cami - sindeki zorbabasılar arasında, gürültülü ve münakasa'ı bir konusma mevzuu da vözleree kavık tarafından önlendiği hal. de zaptedilemiyen hünkâr kayığı hikâ - (Arkası var) | İş arıyanlar | İlk mektebi bitirmiş, on dokuz yaşındakğ kızımla beraber doktor yanmda hemşirâ, Wğe, resmi veya hususi bir müessesede ödü, yesi o'muştu. Evvelâ, vak'aya iştirak e-|tılığa, çocuk bakımına veya orta bizmetind lerinizde vakit geçirip eğlenecektik... fet! sıralarda silâhını kapar, ava gi -! Dostluk böyle mi olur? derdi; öcünü hayvanlardan almak, ona — Peki, bir şey tertib edelim, Ayşe...'daha kolay geliyordu. Hüseyin Gerçek — Bu akşam bize yemeğe gelin de gü- kendisini biliyor; böyle zamanlerda «be- rünü filân kararlaştıralım, Yoksa size ni galiba gene kan tuttul» der, vurup öl- kalırsa ben bu bu orman avını galiba gö- dürmekle, hayata kıymakla sük'in bu - remiyeceğim. lur, rahat ederdi. Büyük av tertibi tek - — Bu akşam mı?, Pek çabuk değil mi? | lifi, bu sebebden doluyıdır ki, ona uygun —Ne olur; mademki başka yere sözü-! geldi. Ötedenberi tanıdığı, bu işle meşgul), nüz yok... Hem başka misafirlerimiz de tecrübeli; mütehassıs ahbablarına mek - var, eğleniriz. İtublar yazdı, partiyi hazırladı ve birkaç İşte bu «başka misafirler» sözü Hüse - gün sonra Ankaradan bu ava iştirak e - yin Gerçek'in bu daveti reddetmesi için deceklerle berâber yola çıktılar. kâfi sebebdi; fakat reddedemedi. Başka! Otomobillere gideceklerdi. znisafirler arasında şirketin müdürü de) Şirketin müdürü kendi geniş arabasi- va . Hüseyin Gerçek ne olup, ne bit-|nı da bu işe tahâis etmişti. Boksör Kenan tiği akından görüp anlamak istiyor.Işoförün yanına oturdu, Hüseyin Gerçek! Daveti kabul etti, İlle şirketin müdürü içeriye yerleştiler ve Karısına kızdığı zaman ahırına inip! Ayşeyi de aralarma aldılar. Silâhler, beygirini döven adamlar vardır. Hüseyin çantalar ve kopoylar, bir hademe ile bir-| Gerçek de böylelerindendi. Öyle zaman-| likte başka bir otomobile konulmuştu. Ü- İsri olurdu ki, sebebli sebebsiz hiddetle-| çüncü arabada da diğer birkaç avcı var- rini dindirmek, fazla kurulmuş bir zem-|dı. berek gibi ya kırılmak, ya boşalmak icab! Sonbahar ağaçlı yollarda (yapraktan 'denlerden belki bir elli altmış kişi din -|talitiz. Ayrı ayrı dr çalışabiliriz. Arzu eden, lenmişti. Zorbabaşlar Sultan Muradjler'n aşağıdaki adrese müracaatlarını dile, hakkında kat'i malümeat slmak istiyor -iriz bu elli altmış kişi de, ka - göreme Unkapanı, Haydarda, Bostan sokağında numara 10 sırf yeni bir şey görmüş olmak için ye « meğin küçük otelin yanıbaşındaki aşçı dükkünmda yenilmesini istivordu. Sirket müdürü bafifçe titizlenerek söylendi: — Canım. buralara girilmez... Onlar sizin bildiğiniz lokantalardan değil; içis niz bağrınız dısarıva dökülür; bosuna 15» rar etmevin... Â'â Karpiçte hazırlattığın soğuk etler, sövüşler çantada duruyor mis eibi sarah bile getirdim! Hüsevin Gercek ses çıkarmadan bekli- vordu. Buradaki hükümet hekimi arka « dası idi, geleceklerini ona bildirmişti; nes redevse cıkıp gelir, karşılar, elbette big sev hazırlamıştır, dive düşünüyordu. Filraki müdürle Ayşe arasındaki mü wakasa bitmeden Hüseyin Gerçek'in ar. kadası otelin merdivenlerinde göründü. İki eski dost sarılıp önüştüler. Hüseyin Gercek onu takdim etti: — Doktor Mazhahr... Hem mekteb ar- kadaşım, hem Avrupa arkadaşım, hemi de av arkadaşım... Mekteb arkadaşlığı, av arkadaşlığı, #- Tm mühim değildi; lâkin aradaki Avrupa 146 bütün bakısları doktor Mazharın â- zerinde topladı. Bu kiranta bıyıklı, orta yaşlı, babayani kıyafetli adam Avrupa- da mi tahsil etmişti? Öyleyse bu Ans - dolu şehrinde ne işi ver, nicin Ankarada veya İstanbulda büyük ve parlak şöh - retli bir muayenehanenin sahibi değil? (Arkası var) Yazan: Refik Ahmed Sevengil saçlarını yerlere yaymış, rüzgârın ıslık - larında bedbaht bir kadın edasile inilde- yordu. Yollarda eşeklerile şehre öteberi | getiren ba: beyaz sarılı, şalvarlı, ya- Imayak köylülere rastgeldiler. Yırtık el- biseli, eski kasket'i, sekiz on yaşlarında bir kücük oğlan, bir öküz arabasını hay- diyarak gidiyordu. Sonra bitmez tüken - mez kıraç topraklar. Şirket müdürü gö'de geçen günlerin tadından bahsediyor. ördek avındaki eski muvaffakiyetlerini anlatıyordu. Ayşe, ne zamandır İstediği bir orman gezintisi için yola çıkmış olmaktan doğan bir sevinç fçinde idi. Hüsevin Gerçek, somurtmuş, susuyordu. Boksör Kenan, mutadı olduğu veçhile konuşmadan dinliyordu. Akşama Kastamonuyu tuttular. BuAyşenin Anadolu içerilerindeilk se- yahati idi; yeni bir şehir görmüş olmak neş'esini arttırıyordu. ki Çantalarında birkaç günlük ihtiyaçla - rını karşılıyacak azıkları olduğu Id mek istedikleri padişahın babası tarafım * ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: