10 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

10 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Son Posta,, nın Hikâyesi MESLEK S IRRI Km. Çewirer : Hasan Âli Ediz MINMEEE meni yapılan büyük Devlet apartı -/kin'e gelince, o da ayni istasyonun bir Hiinin hemen yanı başında üç odalı diğer gişe memuresile evlendi. ÇİĞ ir ev vardi Bn ufak bir sar). Bir gün, akşamın ukluka bir vak - Binti ile hemen yıkılıverecek hissini ve. |tinde Dergunova, koca karının odasıns Yen bu ey büyük Devlet apartımanı «| geldi. Kızarak, kendisine bir fal bakma. Mânzarasını fena halde bozuyordu. İsını koca karıdan rica etti. Koca karı, İF gün, Devlet apartmanının kira - büyük bir ciddiyetle: an banka direktörü Loskunov,| — Ne o, dedi, yoksa gene kocaya mı ii İst apartımanının idare müdürü | varıyorsun? Arhipoviç'ei Dergunova kıpkırmızı kesilerek: : — Dostum, dedi, şu külüstür, kulübe, | — Bilmem ki ne diyeyim, dedi. Bu- 4, Gimanımızın manzarasını fena Bal- |cünlerde bana bir makinist musallat ol. bozuyor. Ne olursunuz, biraz him-İdır. yakışıklı güzel bir çocuk. firsat Met edin de sunu buradan Kaldırlive - 'düstükçe bana olan ciddi alâkasından bahsedip duruyor. Ben şim kadar ona, sıra falan bekletmeden, üç bilet sattım. Yarın da gene bilet almıya ge- lecek. öbür vün de; kat'i bir karar ver- mek üzere onunla sinemaya gideceğiz! Koca karı Çikareva iskambil kâğndla. Tm: açtı. İspati kızına yaslanın maça beyine bakarak şiddetle başını salladı. Sonra şaşı gözünü Dergunovanın çopur suratına dikerek: — Kızım, dedi, seni bir hayal sukutu İbezliyor. Sarfettiğin emekler hep boşa isidecek... Dermunova irkildi. — Fakat beni sevdiğinden bahsedi - yap üzen Arhipoviç de bu kanaatte Uk Derhal paçaları sıvayarak miri em. Müdürlüğüne resmi bir tezkere Yazdı. <5 numaralı büyük Devlet a - Pirtimanının bemen yanıbaşındaki Maili inhidam köhne binanın her an ty like teşkil ettiği, derhal yıktı - W ASNa tevessül edilmediği takdirde SE bir mes'uliyet kabul edemiyeceği « dirdi. emlâk müdürlüğü bu müzek- daha yüksek bir makama havale mia, an takriben bir ay kadar bir biz det geçtikten sonra, vak'a yerine Mmühendisle iki amele geldi. «meli Y hip am» binanın ötesini berisin! ta - lar ettiler; şurasına burasına payanda. aa, evadılar. Tabii bu vaziyet ne bi- kini sağlamlığını arttırdı, ne de çir. Eni giderdi. b *maili inhidam» köhne binanın ak sında, Çiksreva isminde bir ko. Meka Oturdu, Koca karı, bildiğimiz a, koca karılrdan biri idi. Kır| » Bözü Mirt 7 — Sen onun sövlediği: sun? O kendi bildi kambiller de kendi bildiklerini söylü- yorlar... Baksana maça beyine: Bir yı- lan ibi sana sarılmış... Çikareva bir defa d. nın conur suratına ba kerek “lâve etti: — Hayır, bavır kızım. Onun seninle evlenmesine imkân vok. iskambiller jinsan değil ki valan sövlesinler!. Haydi a Dergunoavak Ve içini çe- başı daima bir atkı ile örtülü, bir Sayı idi. e hariçten bakıldığı zaman ko- Mek Wda herhangi bir hususiyet gör- be kabil değildi. Halbuki gelzelelim Yard karı Çikarevanın bazı marifetleri Muş Çikareva mahallenin tanın - falcılarından biri idi. Cikateva id, a İskambil falınd/ mütehassıs la, rle bir köşeye kurularak kâğıd- Sinag Mi, şaşı gözile beş dakika i- Kok ütün istikbali görürdü. he karı Çikarevanın şöhreti, bil - Dergunova hâdisesin- Deni büsbütün arttı. dan Eünova, şimendifer istasyonların. May rinde gişe memuru idi. Oda ema dama binanın bir odasında yin, . isler ters ters widebilir, kâfıdlar da bizi sldatmıya kalkarlar... Dermunova titrek bir sesle: — Mersil. dedi. Ve köca karının önüne üç rublelik burusuk bir banknot koydu. Bu hâdiseden üc gün sonra Derguno- ve, perisan bir halde ve söz yaşları i - çinde evine döndü, Ve hemen, Losku- novun sisman karısının yanına koş'u.. Çünkü Derrunovanın en samimi dost- larından bir! de bu şişman kadındı Derrunova göz yaşları içinde, «Osmun bir alesk olduğunu, bu sabah gişeye selerek sıre beklemeden dördüncü bi. leti aldığını ve sırra kadem bastığını anlattı... kara, kuru, çiçek bozuğu,| Banka direktörünün kanısı büyük U geçkin bir kızdı. Bütün derdiİpir hevecanla: Mg bir tayyareci ile evlenmek.) —. Koca karı Cikarevanın falı ne ka- fih tayyareci olmadığı tak-İdar da doğru çıktı. O sana: «Seni bir Ayni İstasyonun gişe memurla-İhava! sukutu bekliyor!. Sarfettiğin e- Hençliğini muhafaza etmiş, 54) mekler hep boşd gidecek.» o dememiş lan Şunikin ile de evlenmiye mi idi? Para Banka direktörünün karısı sesini al. Gy atne yapalım ki, hiç bir tavyare.'çaltarık ilâve etti: erdunovaya talib çıkmadı. Şuni -| ardeş edebiyatının meşhur eserini A. mektebinde okuya okuya he ezberlemiş olen Liza, derhal Maneviyeti icine girerek ce. . şu birkaç gün içinde a i «Som Posta» nın veni edebi romanı: ç 7 2 li teşekkürlerimi bildiririm, | ! cümleleri içindeki şaka! sevgilisi arasındaki bir konuş- aldığımız bu sözlerle bitecek sa. Fakat Liza deşilmek içir fır. Johmüş; merdiven «yağında dir. yordu. Derin bir şaşkınlık içinde idim. kendi Demek Ayşenin Yunaristuna gelişi Tiza. : demek Liza idi! nlerdenberi sürüp gelen ve sinirle- rimi hırpalayan, beni arzuların elinde Lİ arak herkesin olduğunu ve burada kâla. nın sinirlerini altüst etmi Yalnız olduğumuzu gördük. bana karşı alâkasız deği, emlet piyesinden vaktile ez.| Gü olan sözleri tekrarlamakta de- 1 E Zi ZE 0 azl, çiya Onları bir inkisar dakika. va artık bu gece h Binay toraltmak vs mernretini orta. şulacaklar konuşulm İçin söylemiştir: meli ve beni Yunanistana davet edişinin Jord, sizin bende bir takım va-/hesabı Lizaya ödetilmeli" Vermek yar me zamandanberi onları; Bir kelime söylemeden koluna girdim nizi istiyordum; rica ederim, va. ve bahçeye çıkmak frsre kapıya doğru ka daha vini. Onları, kıymetlerini vürüdüm. Benimle bislikte geliyordu. arttıran şüzel sözlerle süs. Dışarıda hafif bir ay ışıfı manzarayı bel- # ? ZI, Hediyelerinizi geri Mü ver ETen kalb, lâkavud bir ta.|risine oturacak, belki deha uzaklara, &- #rdiği hediyeler velev pek) Zaçların karanlıkları içine kadar gidecek olen, necib bir ruh için bü-|tik. i kavbetmiş olurlar, — Bana açıkça konuşmak fırsatını ver- şeklinde değil, hatta bir |diğiniz için teşekkür ederim, dedim, zir: de değil, sesi titriyerek ve|artık sinirlerim doha fazla beklemeğe a5- #amimi ıztrablarile — söylü-'la tahammül edemiyecek bir hal aldı. kızım, İsim hakkını öde, voksa o zaman | derd var.. kocamın bankasına müfettiş. ler geldi.. her nedense müstacel bir tef- tişe lüzum görmüşler... kocam fena hel- de sinirleniyor. devirler malüm. İn - İsanlar pek acayib olmuş.. her şey umu- labilir. hiç durmadan koca karı Çikara. vaya koşmalıyım!, Banku direktörünün karısı, göz yaş. ları içinde falcıdan döndü. Dergunova. nın yanına geldiği zaman: — Felâket, diye ağlamıya başladı. Falcı kadın, kocama «kodes» göründü- günü söylüyer. köka ertesi sabah banka direk. Laskunov tevkif edildi. Bu hava - dis Devlet apartımanında bir bombe gibi patladı. ve bu hâvadisle bağlı ola- rak kocskarı Çikarevanın akıllara hay. ret veren falcılığndan, kerametinden bahsedilmiye başlandı... Bütün bunlardan sonra, Devlet xpar. tumanının idare müdürü Arhipoviç ted- bir almak lüzumunu hissetti. Akşam olurmağa lüzum görmeksizin, sert bir sesle; — Bana bakım vatandaş Cikareva, dedi, siz faloığın yasak olduğunu b mivor musunuz?. Ne hakla bu gibi iş lerle mesgul oluyorsunuz? Cik#reva: i — Benim falerlıkla uğraştığım yok, ce vabmı verdi. Ppn bankada kapıcılık yapıyorum. Komsulardan bazılarına T için, parasız olarak fal baktıysam, don ne cıkar? — Ne demek « bundan ne çıka Bundan cok sey çıkar. bu hareketinizle herkesin kafzsına batıl itikad tohum - Tarı ekiyorsunuz!, — Benim hiç bir tohum ekt yok. Dediğim pibi ben bankarla calısıyorum. Esi benim de batıl itikadlara inandı- ğ.m yoktur. — Peki, mademki 91, böyle, şu halde Bu meseleyi berkes merak ediyor. A. pârtiman halkına bu noktayı izah ede- mezsek batıl itikadların yayılmasına hizmet etmiş oluruz. Çikareva: — Mesele bssit, dedi. Meselâ şu Der- gunovanın yüzüne hikarsanız siz ken diniz de onunla hiç kimsenin evlenmi. veceğini pek kolaylıkla anlıyabilirsiniz! Kızın suratı çopur. Yaş kırkını bulmuş. tabif onu sever gibi görünenler pek çok. çünkü hu mevsimde Kafkasyaya, Kınma sıra beklemeden bilet tedarik etmek mesele.. eh Dergunova da gişe memuru.. alt tarafını siz de anlayın! Loskunov meselesine gelince. adam. cağız ayda 250 ruble alıyor. Halbuki yalnız karısınm tuvalet masrahı ayda 500 rubleyi geciyor.. Bu fazlalık ner den çıkıyor?. Mesele aşikâr; çalıyor. Günün birinde kodesi boylıyacağı pek (Devam 11 inci sayjeda) 49 GCEYLÂ Bahçeye inmiştik. Lira telâş ile: | — Yavaş! ! Dedi. Ayşe ile kocası, hemen oracıkta, otelin dış merdivenlerinir. yanı başında- ki oturmakta idi. Sesimi tanı. kanapede dıkları için mi, yoksa kelimelerin; vuzuh er ki Hamletin güzel sev. | altüst edip kararsız bir hale getiren da. İle anlamasalar bile türkçe konuşuldu-| töbde akşam saatlerinde kalabalıktan ka. ir inkisar dakika meli idi; konu- ğunu İsrkederek mi, başlarını çevirmiş-|çıp ta bahçede ağaç , pürüzler giderir. İler, gelenlerin kim olduğunu anlamağa| ve birbirimize sokularak başlıyan gecenin | çalışıyorlardı. Boksör Kenanın sesi işitildi: — Buradayız, bu tarafa gelin! Liza ile başbaşa kalmak imkânı ele geçmiş gibi iken tekrar kaybolup gitmiş- ti. Ayşe kocasına sokulmuş, Kenan bir) — le, Sen artık o tatlı kokuların: libelirsiz bir tü'le sarıyordu. Belki çiçek | kolunu karısının omuzlarından atarak o.' ği üstünde... e alınız. | tarhlarının arasındaki kanapelerden bi-nu sanki soğuğa, rüzgâra veya herhangi; Dedi. Liza, Ayşenin sözüne cevab ver- bir tecavüze karşı korumağa hazır bir vaziyet almıştı. Bizi çağırmakla beraber. ipozlarını değiştirmediler, (yerlerinden! İkıpırdamadılar, Gene Kenanın sss: — Yemeğe daha vakit var, çok güzel bir gece başlıyor, oturmaz mısınız? olunca, falcı kadının odasına giderek,! bana nasıl olup da şu Dergunova işile 16 ia AZN m: Loskunov işini keşlettiğinizi anlatınız!| «5 İ «Son Posta» nın tarihi tefrikas: | 78 | BİNBİRDİREK 'BATAKMANESİ Tehlikeli bir oyun Murad büyüdükçe kendileri için bir Paşa gibi uğursuz bir adamı vezir etme» İtehlike oluyordu. Genç padişahın hususi! ğe sebeb olanları elbette elde ederiz, gös |hayatında, halkın hissiyatını tırmalayan ne Hüsrev Paşayı sadarete iade ederizla bazı sahneler, aleyhinde çok geniş bır öl-| Sonra, ulüfe almak bahanesile İstanbula çüde propagandaya firsat veriyordu. Son' akın etmeğe başladılar. İstanbulda bütün bir iki yıldanberi, halk ve asker, yeni bir) hanlar, bekâr odaları, kahvehaneler ve cülüsa kandırılmağa çalışılıyordu. o Fa- hamamlar bu yorbalar ve emirleri alım. kat, çok genç yaşında işrete başlamış ol-|daki sipahi oğlanları eşkiyası ile dolmuş masına ve etrafına «nedim ve müsahib./tu. Arkadan, şark hududurdan dönen adı İle bir takım «çalgıcı ve oyuncuları» asker gelmişti. Üç dört gün içinde İstane toplamış olmasına rağmen, Sultan Mu.|bulun nüfusu yarı misli çoğalmıştı, Pas rad, halk ve askerin gözünde «sevimli bir| yitahtta emniyet ve asayiş namına bir şey hükümdar» idi. kalmamıştı. Etrafındakileri uzaklaştırmalıydı. Fa-| kat, Murad gibi yetişmiş, tuvana bir de- ikanlının tahttan indirilip yerine ne &- lacağı belirsiz bir çocuğu oturtmak, dev. let ve millete kötülük idi. Murad ile Hüsrev ve Receb Paşaler ve sdamları arasırda. iki taraftan birinin felâketi ile neticelenecek çetin bir mü- çâdele başlamıştı. Birbirlerine karşı da, her iki tarafm elindeki silâh: Asker ile halk idi. Uzun zaman pusuda bek'iyen Murad, ilk anl darbesini sadrazam Hüs- rev Paşuya indirmiş; İran ile yıllardan: beri de eden harbde, buşkumandan. lığı da üzerinde bulunduran sadrazamı, kışa doğru kışlağa çekilirken azletmişti Sadaret mevkiine de, sadakat ve hüsnü- emniyet ettiği devrinin temiz ri- ezlinden Hafız Ahmed Paşayı geçirmişti, Azil fermanını Hüsrev Paşaya götürme #e memur olan kapıcılar kethüdası Ah. med ağa, İstanbuldan ayrılırken vasiye- Dizlerinde atlas bir örtü, omuzunda beyaz Cezayir kaputu, hünkâr kayığımn içinde atlas bir şiltenin üzerine uzanmış olan Sultan Murad, biran için, kayığın, kürekçiler ve kendisile beraber dalgalı. ra gömülüp gecenin zifiri karanlığında kayboluverdiğini düşündü İstanbulda #ltne steşini alevlendi « renler ne yapacı 7! Bu muazzam şehir, bir kan çanağına atılmış süngere dönecekti. Sultan Murad, kıysfetini değiştirerek halk arasında dolaştığı zamanlar, aley - hinde yapılan dedikoduları kulağı ile çok defalar işitmişti; — biliyordu. İstanbula dolan sipahi oğlanları ile yeni- çerilerin karşısında, Muradın, şahsi cür, jet ve cesaretinden başka hemen hiç biz / kuvveti yoktu. Halkın arasında kendisi- İni sevenler yok değildi. Fakat bunlar Sultan Murad için ancak dua ederlerdi. me z İfelâketinde de içten, fakat gizli gizli ağ - tini yapmış, eşile dostile hısım ve akra-| jayacaklardı. Saray bastancıları ile bir bası ile helâlleşp gitmişti. Vezirin satlavuç insandan, bostancıların silâhından vet ve azametinden, huzuruna korkudan| istifade etmek, bu'saray muhafizlarının yarı ölü bir halde girmis, dili tutulmur, sadakatini suiistimal etmek, onları ölü * fermanı koynundan güçl'ikle. çıkararak! me sürüklemek demekti. öpüp Hüsrev Paşaya sunmuştu. Ahmed| Gittikçe kabaran bir denizde ve git « ağanın halinden kendisinin azledildiğini| çkce hızlanan bir yağmur altinda, Dör > derhal anlıyan zorba sadrazam. kuvve! öğneü Murad, tehlikeli bir oyun oyna - tine güvenenlere mahsus sakin bir İAE mağa gidiyordu. Padişahın gözünün önü I A EE he bir satranç tahtası ge'di; elinde tek — Mührü serifi mi istediler? şahı kalmıştı; karşi taraf, bütün silâh » Demisti. Ahmed ağn dili dolaşarak: — İjerile etrafını sararak «şah!» diyorlar - — Ferman sultanımındır! İdi. Mattan kurtulmak için bir tek çare vermiştir. Hüsrev Paşa SÜ- | vardı: Sağ elile şahını havaya kaldır - koynundan padişahın müh- mak, sol elile de satranç tahtasını silip süpürdükten sonra, şahını tahtanın gö « beğine dikmek! Sevgili gözdelerinden Hasan Halife « nin haber verdiği ihtilâl, (İstanbul so. kaklarından gene kan selleri akıtacık vi tı, Fakat Murad, o selin icinde, #htlâler ların da boğulduğunu görür gibi oluyor. Uİdu. O, sadrazam Hilarer paslar başlıya- al rbanın vücudünü orta wn bacakları şişer, yatağı girer, bir ve- Çe 20 ie hakiki sahibi ol. re çiksmazdı. Tokadda da bacakları kü- sl yem vk gibi oldu, vattı; fakst can düşmanı |mağa Karar vermişti. Şimdi ise, bir çok Murada karsı, yattığı yerden fitne ve fc-|masum ve gafil kanı dökülecekti. Hün - #nd do'abları çevirmekte devam etti |kâr kayığı, İstanbul civarında, İskender Beyşehri, Seydişehri ve Bozkır havalile. | Çelebi bağı açıklarına geldiği vakit, de- in sipahi zorbalarmdan Dağlar delisi niz de en azgın halini bulmuştu. Dağ gi - le: © i sarbalarımdan Küm Mehmed beye Kara, |bi dalgaları arkasına alan kayık, celik ör hisar sipshilerinin zorbası Babı Ömer g- | daleli tuvana kürekçi yiğitlerinin kürek. Haya, Aydında Kınahoğluna, Eskişehir -İlere her asılışında, bir dalganın sırtından ae Kör Ali beye, ayin gel öbürüne, âdeta havadan © uçuyordu. Bu hülâsa Anadolunun hemsa her köşesi ibi 'k korku - adi gibi fırtınalarda, bu kayığın tel deki zorbalara, szledildiğin: bildiren bi- mi, dümenin Irlması idi, Ona Karşı di rer mektub .vazdı. Evve'â Anadolu sipa z i İleri zorbalarmdan bir ses yükseldi: daima yedek dümen bulundurulurdu. Kürekçi i «Hüsrev Paşa gibi uğur sahibi hey. yoktu, betli bir serdarı azledip Hafız Ahmed hiç bir sevimli hatıra bulamıyorum, Da- ima yeniye ve dalma dahs iyiye, daha zevkliye doğru yürümeli... Hele mesum çocukluk günleri, herkes için böyle ol « masa bile, bana pek iptidat (bir şekilde safiyane ve mânasiz gelir. Ayşe: — Siz öylesinizdir, dedi, "eserleriniz - deki erkek kahramanların hemen hepsi” Hin vefasız, çapkın, hiç bir hatıraya kar, $ı sadakat ve merbutiyet duymıyan kim- seler olduğuna dikkat eden okuyucular, Yazan: Refik Ahmed Sevengil || elbette bu tiplerle onlar: çizen el arasın- Dimitriyadisin karısı ile türlü dediko. | da bir münasebet aramış ve hattâ bul- duya yol açacak bir şekilde geçip gide. |muş olmalıdırlar. mezdik ya... Cevab Yanlarındaki kanepeye oturduk. Ayşe | Bu konuşmadan benim aldığım netice Lizaya hitab ederek: şu idi: Görünüşteki şükün ve nezaketi - — Hatırlar mısın, dedi. seninle mek-/mize rağmen Ayşe Üe biraz uzunca ko - İmuşsak, demek birbirimizi (o yaralıyacak İpek çok söz söyliyeceğiz. sessizliği ve güzelliği içinde ardı arkası! o Yıldızlar, gökyüzünde, yaralı bir kalb gelmez hülyalara dalardık. Şimdi o|de uyanan sızı gibi, kül altında göz a - mes'ud çocukluk günlerini tekrar yâşı- çan kıvılcım gibi, muztarib bir gözde yor gibiyim. bir damla yaş gibi yıldızlar yanıp yanıp Boksör Kenan: sönüyorlardı. — Bizim hanımın bu gece gene sairli-İ önümüzden geçen bir garson, yemek salonumun açıldığım haber verdi. Boksör Kenan ayağa kalkarak: — Yemeli, yatmalı, sabahleyin erken kalkmalı! Dedi. Taş merdivenleri çıkarak' ote « le girdik.ve yemek salonuna giden kori- İdora doğrulduk. “Arkası var) mi*ti ve dördüncü Sultan Muradır. mührünü Ahmed ağanın *itrek avucuna koymuştu. Hüsrev Paşa kararını verm Koy. nuna. veni vadisahın mührünü Koyaca' idi. Doğru Tukad Kâlesina çekildi. OB ihtiyar muhteris adam, hastalıklı idi, kı. altlarına saklanır di: — Güzel günler... Sinirli idim: — Maziye karşı hasret duymak, halde ve istikbalde yapacak hiç bir işi kalma- miş olanlara mahsustur, dedim, ben ha. yatımın geçmiş günleri içinde Özlenecek

Bu sayıdan diğer sayfalar: