1 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

1 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N 6 Sayfı s9 POSTA Birincikânun İ | © DZEDEBİYAT 7939 Nobel mükâfatını kazanan Finlândigalı edib Frans Emil Fakir bir çiftçi ailesinin çocuğu olan Finlândiyalı edibin eserlerinde daima tabiat ve toprak sevgisinin mütsmadiyen değişen şekillerini görürüz Fınlândiyah edi 1989 senesi Nobel edebiyat mükâfatırı küzünan Frans Emil Sillanpaa isminde Finlündiyalı bir edibdir. bin doğduğu ev Beynelmilel siyasi hâdiselerin ortalığı | meşgul ettiB ralarda edebi âahada kazanılan bu muvaftakiyet nazarı dik - kati üzerine celbedebilmek bakımından pek talihsiz olmuş addolunabilir. kika, içinde bulunduğumuz harbde* ve dünya politikasının hararetli faaliyeti karşısında bütün dikkat ve alâkasını bu tarafa teksif etmek mecburiyetinde kalk Muş olan halk bu mühim edebi hâdis. Tâyık olduğu ehemmiyeti verememiş ci - makta tamamile hakk addolunabilir. bu Fakir bir çiftçi ailesinin çocuğu olan #Sillanpaa hakiki bir halk çocuğu addo- İunabilir, Çocukluğunu içinde geçirdiği memleketinin tabif güzelliği ona bugün- kü sakin küvveti ile tabiat kadır basit olmak, ve şimdiye kadar eşine nadir te- sadüf olunan realist sıfatını esrar dolu buğulu şiirile mezcedebilmek iktidarını bağışlamıştır. Sillanpaa 1888 senesinin 16 Eylülün-| l | Frans Emil veynin şefkatile örülmüştür. O, bu saa - deti her eserinde terennüm eder. Esasen hassas ve teheyyüce müstaid bir karak- İteri olan bu saf köylü çocuğu, sakin ve ELE DENİZCİLİK Sovyet Rusya deniz kuvvetlerinin göze çarpan hususiyetleri Dünyanm en genç bshriye kuvveti hiç! şüphesiz Sovyet Rusyanın deniz kuvvet- leridir... Sovyet Rusya bir kara devletidir. Fa- kat çok vâsi kıyılara meliktir ve mütead- did denizlerle de muhat bulunmaktadır. Bu denizlerin hepsinin de yüksek sev « külceyş ehemmiyetleri vardır. Uzakşarkta Pasifik Okyanusundan tu - tunuz da Bahrimüncemidi şimaliden ge - çerek, Baltık denizi ve Karadenize ka - dar... İşte Sovyet Rusyanın vâsi kıyıla- rını kaplıyan uçsuz bucaksız denizler... jBu itbarla Sovyet Rusya kuvvetli bir donanmaya sahib olmak ihtiyacını der - çalışma sayesinde Kaybolan zamanı telâ- fiye uğraştı. Bugünkü Sovyet donahmasının en mi- him kısmını tahtelbahi tedir. Adedece çok olan rin zabitan ve efradı çok iyi talim gör - müşlerdir. muzun 24 üncü günü bir nutuk söyle - miştir. Komiser nutkunda, bilhassa, Sov- yet Rusyanın tehtelbahir (o kuvvetlerme işaret etmiş ve bunlsrım adedce her han- İgi bir devletin tahtelbahirlerinden çok fazla olduğunu bil tir, * Bahriye komiserinin bu beyanatı az zaman sonra Almanlar tarafmdan ehem- miyetle karşılanmış ve bu beyanatın ha kikate uygun olduğu tasdik edilmiştir. Şayanı dikkat olan cihet Almanların bu fikirlerini beyan eyledikleri sırada Rus - Jarla henüz anlaşma yapmamış olmala - rıdır. O vakitleri, Alman bshriyesinin naşiri hal anladı. Muntazam bir plân dahilinde | rr teşkil etmek-| bu tahtelbahirle-| Bir Sovyet tahtelbakiri Baltık denizindedir. Diğerleri Pasifik OX yanusu kıyılarında. Sovyet Rusyanır 1938 senesinde yen” leştirilen her biri 24,000 tonluk iki zir” kısı da yardır. Bu zırhlılardan her biri 12 aded 30,5 luk; 16 aded 12 Tik toplara me liktir. Ayrıca inşa halinde 35,000 tonluk bir de zırhlısı vardır Yakında ayni hacimde bir zırhlının if gası mukarrerdir. Bu son iki zırhlı Baltik denizinin en kuvvetli gemileri olacaklar” dır. Gene bu İsviçre gazetesine göre bu kuv vetlere dört büyük kruvazörün ilâvesi lâ zım gelmektedir. Burlardal ikisi yenydir: Bunlardan maada, altı hafif Içruvazö, 10 destroyer, 7 son sistem torpido var © dır. Fransız parlâmentosu bahriye encü * meni reisi Mösyö J. M. Renaltour'a göre bugün Sovyet donanmasının mecmu t9 “ nilâtosu 320,000 dir, Sovyet Rusya donanmayı ihya ile kek mamakta, ayni zamanda ticaret filosunü dahi pek büyük bir ehemmiyet atfeyle “ mektedirler. Avrupanın muhtelif şanti “ de Finlândiyanm Hamcen. Kyrö kasaba-| mü, ik köylüler, esrarına tamamile nü-|efkârı olarak meşhur «Nabticus» mec - gında küçücük $ir çiftçi kulübesinde doğ-|fuz ettiği harikulâde bir tabiat ve ehli| muası şunları yazıyordu: muştur. Aşağı yukarı her eserinde onun İçinde doğduğu bu tevazu kulübesini ortasında neş'eli bir şırıltı ile skan de - Tesi bulunan çiftliğin güzelliklerini bul - mak mümkündür, Küçük Emilin ruhu süküti ve daima Güşünen bir baba ile tatlı ve müşfik bir ânnenin arasında geçirdiği hayat içinde yavaş yavaş tekâmül ediyordu. Bu kü - çük köylü çocuğunda ana, baba mu belinin en kuvvetli tezahürünü Tuz. Çocukluk senelerinin saadeti ab- görüyo ebe - — Hakkın var yahu!. Mademki öyle- dir; ecdadımızın şerefine içelim. y direktörün bu gkşam bütün neş'e si üstünde, Vazife bali eksiksiz bir eid diyetle iş gören bu adam, hususi hayatın- da bambaşka bir şahsiyet oluyor. Beşinci bardaktan sonra hama Yatak çarşafı gene ortaya çıktı. Esi malı kiyafetile nutuk irad ediyor — Dorenna, istaramento puretti san - göra, Nosso fiyâni saragoza namento, İn- trinaso mâre dikolti' — Viva, Viva, Duçe!, — Sakrefisyone cermaniya kuvatro ti- BO pangalti, no se horoz öttü, bacı gitti makarna. — Viva, Viva, Duçe!.. Kıyamet koparıyoruz. Kadınların kah- kahası sokaklara taşıyor. Hatib, hiç al - dırmıyor. Gözlerini açarak, ağzımı dört köşe'eştirerek, sol kolu arkasında, sağ kolu havada muttasıl — Ente İtalyano avdisyone radyofo - nike eyyar! Transmisyone Türka!.. Ve arkasından, tıpkı, 2 numaralı Roma istasyonundaki Ermeni bozuntusu şpiker gibi işi türkçeye dökerek konuşuyor: — 245 virgül, 5 metreli ikinc: Roma is- tasyonu.. sayın dinleyicilerim! Faşizm bukkında basılmış müteaddid eserlerimiz vardır; dün akşam samajaste Konte Mi. Tado Paskalini hazretlerinin Kampidoğ - al, Duçe, Duçe, vi Düşe, Düçe, bağırıyor: göl hayvanları arasında yav: vaş nl gunlaşan bir şiire kavuşuyordu. Bu dev- rine aid hatıralarından bahsederken ken- dişi şöyle der: «Ben bir bakıma hakikaten çok mes'ud ve zengin bir insan olmuştum. Çünkü, çocukluğum fevkalâde sakin ve tatlı, ha- rikülâde güzel geçtis Yıldızlar altında parlıyan karlı kış ge- celerini, parlak şımal yazlarını, gölge ve ışığın mütemadiyen tahavvü) eden ahew- (Devam: 11 inci sayfada) «Son Posta» nın tefrikası; liyo bataklıkları namına kurulan yeni şehre üç kara gömlekli fırkasına tebarüz İ olunmuştur Roma; doğu “ tlerinin kuzey gü - neyinden tebarüz olunduğuna göre âna atan filosuna raerbut dört denizüstü ge- misi düşman tayyârelerine karşı muvaf - fâkiyetli ateş açıldığı (tashih ediyorum) ateşe açıldığını tebarüz etmiştir. Katılıyoruz. İçtiğimiz şarablar nere » deyse burnumuzdan gelecektir. Hatib, se sini incelterek kız taklidi yapıyor: | — Sayın dinleyicilerim! Bus Abdü'muttalib Kırbacın «Denizlerde Ka- | vak» isi şiirini okuyaez Denizlerde kavak, Muttasıl yalpa yaparak Hazin bakışlarile, Sallanıyor... Yazı ve kışlarile, Mazd'to ve Bohor, Gecenin silkünetini, n size | «Gayri kabili inkârdır ki bugün Sov- yet Rusyanın elinde dünyanın en kuv - vetli tahtelbahirleri bulunmaktadır. Ge- ne kabili inkâr değildir ki bugün, Baltık denizinde, Şimal denizinde, Akdenizde, Pasifik Okyanusunda . bahri sevküleeyş plânlarında yeni ve kevvetli bir unsurun hesaba katılması icab eylemektedir. Bun- lar, Sovyet Rusyanın modern harb gemi- leridir. İsviçrenin en büyük gazetelerinden Sovyet bahriye komiseri Nicotas Kusnie- çov bir mtör ile Rus donanmasını teftiş ederken ri Sovyet bahriyesi hakkında şu malü - matı vermişti: Sovyet Rusyanın bugün 130 #14 180 tah telbahri vardır. Bunlardan 80-90 adedi BEN ÖLDÜRMEDİM Fena ufunetini Hayatıma fısıldıyarak, Cırtlak, cırtlak, Zavallı kavak, Ikmp yırtımarak, Dailanıyor..., Köftehor!.. Ve ah senin bu akşam sevgilim, Hayatin dilim, dilim, Aşkımın mangalında kızarıyor, Zavallı yürek, Hattd belki de istemiyerek, Hep seni ürtyor, hep seni arıyor!,. Sal'anıyor!.. Dallarıyor!, Denizlerde karak, Mutfasil yalpa yaparak... Sayın dinleyicilerim: Bu akşamki tirk çe neşriyatımız bitti. Neşriyat bitti; fakat biz de bittik, Gük mekten hepimiz sancılanmıştık... İzmirli misafirler raandelinlerle gita - Yazan: Zeynel Besim Sun raları aldılar. O kadar güzel çalıyorlar ve o derece hazin söylüyorlar ki, farkın- da olmaksızın, Lizbet Zaydelin hayalle baş başa kalıyorum. Yaralı kalbim yeni- den kanamağa buşlıyar. Kafamın içi bo - şalıyor; gözlerim kimseyi görmüyor. Bir kenara çekilerek onunla konuşuyorum — Neder, Lizbetşin, neden bana bunu yaptın?. Artık zana dönemem, artık'seni kucaklıyamam. Kendi ıztırabımla peri « şan yaşamağa mahkümum, Sen, muhak * kak ki, başkasile de mes'ud olacaksın; #a- İkat ben?.. Heyhatl.. Bu ne dalgınlık Bay Haşmet? Sizi gören âşık sanacak... Kendime gelerek başımı rum; Ferhunde Sevgi! — Hiç Bayan Ferhunde; kendi ken < dime düşünüyordum. — Herkesin gülüp eğlendiği bir gecede düslinmevi iyi manada almazlar... ka'dırıyo - yelerine de modern gemiler sipariş eyl© mişlerdir. Ayrıca kendi tezgâhlarında # caret gemileri yapmaktadır. Ticaret filosunun en büyük ve dikkâ ” te değer muvaffakiyeti şimal mintakası da muntazam vapur servisleri yapmaği başlamasıdır. Senenin ekser zamanındf buzlarla kapalı bulunan bu denizde mun * tazam servisler tesisi her tarafta takği” ler uyandırmıştı. kk*# — Beni alâkadar elmez Bayan Fet * hunde,.. Ferhunde yanıma oturuyor, müşfik bif sesle: — Bay Haşmet Güneş; diyor. mekt * büma cevab vermek tenezzülünde büt bulunmadınız. Halbuki bu, benim için h# yati ehemmiyeti haizdi. Hayretle yüzüne bakıyorum: Sarhoş!” Evet; sarhoş!. İspirtoya alışik olmıya” bünyesi üç kadeh şarabla sarsılmış. — Bu ciheti sonra konuşuruz Baya” Ferhunde. Diyorum; derhal cevab şeklinde bi” sualle karşılaşıyorum: “ — Ne zaman sonra?, — Meselâ yarın... Şirndi şarub içel” Buraya gülmek, eğlenmek için topl” dık... — Bunları bana siz mi söylüyorsun Bay Haşmet Güneş?, Siz ki hiyanete ramış bir âşık vaziyetile derdinizle, İrniniz'e başbaşa Kalarak bir köşe arıyor İ buluyorsunuz... İrkiliyorum. Halimde maceram #ğYğ” fa faşedecek bir fevkalâdelik mi vi” Bu kız bana neler #$i — Büyütüyorsunuz işi Bayan FerhW” de; diyarum, edebiyatla fazla meşgül 9 muşsunuz zannederim; teşbihlerinizi Li vetli buluyorum. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: