Arasında i Yazan: Muhittin Birgön ve. Fi er vesile düştükçe burada tek « rarlamaktan hâli kalmadığımız bir hakikat vardır ki Türkiyenin ortasın.. da yaşadığı dünyanın bir kısmı da şark denilen âlemdir. Türkiyenin hayatı garb âleminin hareketlerine ne kadar bağlı 0- Jursa olsun bu memleketin istikbale aid bütün meseleleri şarkla da alâkadardır. Bilhassa, şarkta İran, büyük hamlelerle kendisini yenileştirmek, medenileştirmek hareketi içine atmış olduktan ve Irak ile Suriye, Lübnan ve ih Arab memleket - leri, İngiltere ile Fransa taraflarından sevk ve idâre ediler yeni bir hayata gir- dikten sonra, şark âleminin Türkiye ha- yatını alâkadar eden ehemmiyeti büsbü. tün artmış bulunuyor. Halbuki, Türkiye efkârı ile şark ara - sındakı bütün münasebet bağları köp muştur. Şark dillerini bilmek, belki de avıp sayılabilir, hiç olmazan eski kafalı- ık alâmeti olarak telâkki edi bir anlar Yış devrinde bulunduğumuz muhakkaktır. Daha düne kadar bütün kültür an'a- melerimizin Arab ve İran ile skı müna- berleri bulunmasına rağmen, bugünkü esil kendisini bu âleme karşı o kadar yabancı hissediyor ki insan hu yabancı- liğin t temine Tastgeldikçe hayretten işüyor. Holliwood'daki sinema artistlerinin bütün hayat menkıbelerini ezber bilen nesil, Arab ve İran âlemi hakkında tam bir karanlık içindedir. Hat. tâ «Arab: denildiği zaman bununla siyah zenciyi anlıyan gençler bulunduğunu bile hayretten ziyade erefle çok defa gördüm! Bizim memleketin bütün istihberat sistemi bu hava içindedir. Anadolu ajan- sinin bu âlemlerle doğrudan doğruya hiç bir alâkası voktur; Türk gazetelerinin yaz dıklarımı memleket içinde neşre lüzum görmiyen Anadolu ajansı, her gün mun- tazaman bize Paris gazetelerinin hülâ - salarını vermeği ihmal etmediği halde, & ğer bir yanlışlıkla günün birinde A- rab âlemine, İrana dair bir haber vere- cek olursa bunu da mutleka Havas veya Röyterden naklederek verir. Halbuki bi- zim, bu memleketlerle kendi münasebel- lerimiz, kendi havadis kaynaklarımız ve kendi haberlerimiz olmak lâzım gelmez mi? Bir zamanlar yalnız şarka bağlanmış olan kafalarımız garba karşı tamamen ka- pah idi. Bu İfrattan bugünkü tefrite düş. tük: Bugün gözlerimizi o kadar münha - sıram şarbe çevirmisiz ki, şerkta bizim iş tikbalimizi çok yakından alâkadar eden bir #lem bulunduğunu dahi halırımıza getirmiyoruz! * Suriye, Irak ve Mısır gazetelerini okü- dukça daima dikkat ederim ki bu üç memleket matbustı, şark meselelerile biz den çok fazla alâkadar olurlar, Bilhassa, İran veliahdi İle Mesir prensesi arasinda âktedilmiş olan izdivacdan sonra, İran matbuatı da bu âleme iltihak etti ve şim- di Kahire, Sam, Bağdad ve Tehran mat. buatından her hangi birini ele alsanız bun larda bu memleketleri alâkadar eden ba- hislere ald bir ta haberler, makaleler ve mütalcalar gi müz. Bunlardan w- zak kalan ve bu âlem hakkmda her nevi bâdiselerden bihaber yaşıyan yegâne memleket biziz. Meselâ, bu cümleden olarak son gün- lerde gelen Arab gazetelerinden öğreni- yoruz ki Tahran, sön zamanlarda hayli siyaset dedikodusunun ulaştığı bir muhit olmuş. Bu dedikodulara göre, İran hükü. meti, bir aralık kendisini İngiltere ile Rusya arasında sıkışık kir vaziyette his- setmiş ve Rusyanın hal ve tavrından do- Jayı endişelere düşmüş; bununla beraber, bu iki memleketin birbirlerine bu saha- da ötedenberi zıd olan siyasetlerine karsı tam ve kat'i bir bitaraflık yolundan git- meğe azmetmiş olan İran, bu siyaseti ile her iki memleketin de kendi üzerine tev. cih edebileceği siyasi nüfuzların gddet kesbetmesine mâni olmuş, Vekâlet ül A- yye ajansının verdiği malümata gör. bir aralık, şark memleketleri içinde İran siyaseti hakkında bazı yanlış şavialar da dolaşmış. Bu şayislara göre, muharihler arasında sıkı bir bitaraflık muhafaza et- yek istiyen İran, Türkiyenin muharib - Jerden ikisi ile sıkı bir anlasma yapma - sından dulayı memnun olmamıs imiş. Hattâ, bundan dolayı Sâdâbad paktının bozulması ihtimalleri olduğunu bile ileri sürenler bulunmuş. Ancak, ayni ajansın Tahran ve Irak mehafilinin salâhiyettar adamlarının beyanatma atfen temin etti. Zine göre bu haberler yanlışmış. Bu ajan sa göre, İranın kat'i ve tam bir bitarallık muhafazasına karar vermiş olduğu mu- hakkak kolmakla beraber, Türkive tara- fından iki muharib memlekete karşı bir takım taahhüdler alınmış olmasını İran hükümet mehafili, İranın bu sivaseti İle tezed halinde mütalea etmekten tama mile uzak bulunuyorlarmıs. Bunun gibi, Södübad paktı hakkında İrana atfedilen niyetlerin de doğru olmadığını Arab a - Jaası temin etmektedir. Bilâkiş Tahran- dan oldığı mevsuk mallimata İstinaden, bu #fans, İranın bütün harlcf siyasetinin Sidtbad paktına dayanmakta olduğüm enrih surette teyid etmektedir. Demek, Yakınsark denilen Alemde, bu ; İki siyaset noktasına dâir son günlerde Hıç kimseye temellük etme, tabasbusda bulunma, kimseden temellük, tabasbus bekleme. — Taşa can Veren sam'atkâr Meşhur heykeltraş Rodino «taşa can i veren san'atkâr> Ünvanı tam yerinde ve-İ; rilmiş bir sıfattır. Son günlerde Londra-|; da büyük san'atkârın 119 eserinin fotog, Taflarından mürekkeb bir kitâb neşredil-! miştir. Burada Rodinin gene meşhur «Allahın elis isimli bir eserini görüyor- odu cereyan €tmiş olacak ki, Areb gazeteleri şimdi bunlardan bö le ehümmiyetle bahsediyorlar. Halbuki, bizim gazete okuyucuları. Paristeki Ma - 1 Tabouis'in Oeuvre gazetesinde her Allahın günü me yumurta. muş olduğunu okumıya o mecburdur da serk âleminin ne hâdiselerinden ve ne de tikodularından asla haberdar olmaz. Eğer şu Arab istihbarat bür diği mslömat olmasaydı Tehra: Bağ. dadda esassız da olsa hayli dil eskitmiş olduğu anlaşılan dedikodulardan ken de haberdar olamıyacaktım! Havdi, bir kere daha tekrar edelim: 'Törkiyenin gark ve cenub hududların; çeviren #lemin hayatı. bu memleketin is- tikbali bakımından fevkalâde enteresan fevkelâde mühim bir inkişaf ve taham eketi içindedir. Biz bu âlemle mutlaka alâkadar olmıya, onu tanımıya, onun her günkü hareketlerini takib et - mecburuz. Garbin ne hodpim, ne raddar, ne rivakâr ve ne yalancı bir et »m âlemi olduğunu eğer tarih, bütün sevri ietnde İvi anlamış hn- k sark milletleri arasmda sıkı »nüd lâzım geldiğini de tamamen idrak etmemiz İâzımdır. Halbuki burünkü gidisimize bakılırsa, ssrk denilen #lem, birim ini ok omeri İSTER Avrupadan bir ajans telprafı geldi: — Alman ordusu Belçika ve Felemenk hududları bo - yunca tahşidat yapmaktadır, diyor. Bu toplanma ve yayılma gözönünde cereyan eden bir ha- Fakat sebebi ileriye sürülen ihtimaller yekdiğerinden çok farklı. rekettir, vukuu inkâr edilemez. Alman gazetelerine bakıyorsunuz: — Çok tabii, diyorlar, garb cephesi k istiab edemez, bir kısmını derinliğe doğru yayıyoruz, ya - yılanların bir kışmı Belçiki ve Felemenk hududlarına isa. bet ediyor. Fransız gazetelerine bakıyorsunuz: — Maksad Belçika ile Felemengi tehdid altında bulun - durmak, *eabında bu devletlere saldırmaktır, diyorlar. İSTER 1 ”“İ Bu hazineler 1920 senesinde Kerenski İNAN, hiç sallamayı bilip bil e argin bir fıkra Seni kime tavsiye edebilirim Meşhur sinema yıldızı Polu 'Negri, yildiz olmadan evvel, daktilo: olmak Arzusuna kepılmış, makinede yan yazmayı öğrenmişti. Yıldız bütün gay- tetine rağmen iyi bir daktilo olana. Mmuıştı. Bir iş idaresine müracaat ede- yek, kendine bir yerde daktiloluk va- Zijexi bulunmasını istemişti. İş idare hanesiin müdürü Pola Negriyi ma- yi kineve oturtmuş, ve bir mektub dikte 3 ettirip yazdırmıştı. Pola Negri gayet : Yavaş yanıyordu. İş idarehancsinin | müdürü: ; — Kızım, demişti, ben seni kime tâvsiye edebilirim, Makinede bu 3) ! i goyet iyi yazanm, i N A NE el e) dnr yavaş yazan bir daktileyü kim iÇar'ık Rusyasından kaçırı- ister! Pola Negri bir müddet düşündük lan 32 mi'yon İngiliz üralık altın külçe'eri Tm Ten sonra cevab vermişti: Bir dektiloya ihtiyacı olan ke- keme bir kimse müessetenize mira- eat etmez mi, o söylediği zaman ben fi eri 1917 Bolşevik ih. tlâlinden evvel Çarlik Rusyasından kaçırılan 32 milyon İngiliz liralık de- gevindeki altın külçeleri antika sikke- lerin O©manet olarak o bıraktıkları | Yusoslavva Maliye Nezareti mahzen - lerinden çalmmış olduğunu haber ver- mektedirler. ı kıymetli eşyanın 2 bin İngiliz W. Jralı, nmak suçile yakalanan Fki Rus mülte den birisi 4 sene, diğeri İZ sene ağir hapse mahküm edilmişler. | dir. Suç ortakları olan 6 kadın berzet anmısla: « Muhakeme gizli cere - İyan etmiştir. rejim alarında Rusvadan kaçırılmıs, Samo i Köotoi limanına çıkarılmıştı. 25 bin san. İdik ve peket, gümüş, 580 altın ve mü. İSTER İnsanı kevvandan ayıran hususiyetlerden biri de kuyruk ismek meselesidir. ÖZ APASINDA Umumi Harbin bir Kahramanı daha öldü ; Umumi Harbde, Brükseli işgal eden m makamlarına karşı meydan oku- masile şöhret bulmuş olan Brüksel valisi Burgamayster Adolf Maksın 60 yaşında olduğu hülde zatürreeden öldüğünü a- Jensler haber verdi. Ölümünden birkaç dakika evvel, Belçika ana kraliçesi, Eli- zabet kendisini ziyaret etmiş, eski vali kraliçenin elini öpmüş, ve ziyaretine te. şekkür etmişti. Kraliçe: — Seni o kadar çok seviyoruz ki. her zaman gelip seni yoklayacağız. İnşallah yakında iyileşirsin. Öğleden sonra da oğ- lum (kral). ziyapetine gelecek! demişti. Kraliçe gittikten sonra, vali, hasta hasta yatağından kalkmış, kendisine mü- manaat etmek istiyen hastabakıcılara: — Bırakmız, yazılacak mühim mek tublarım var!. demiş, fakat ancak birkaç arım stabilmiş ve olduğu yere yığılıp kalmıştır. Hemen koşuşan hastabakıcılar, valinin ancak ölümü ile karşilaşmışlardır. m mam aaa —— 32 vason tutulmustu. Bu gümüşlerden 110 bin İngiliz liralığı general Varangel tarafından Londrada satılmıştı. Sövlendiğine göre, Sovyet hükümeti, bu hezinenin hakikatte belediyeye, devlet ve halk müesseselerine sid ol- duğunu iddia ederek, Sovyet Rusyaya lade edilmes hususunda Yugoslavya nezdinde tesebbüste bulunmuştur. İNANMA! Son Postanın askeri muharririne soruyoruz. Onun üze - hakkında veriyor. ısadır, bütün orduyu buçuk ay gibi uzun tinde durduğu ihtimal büsbütün başkadır: — Alman ordusu kışı geçirmiye hazırlanıyor, en müna ib saha Belçika, Felemenk hudud boyudur. Alman ordusu» nun bu taraflara yayılışının sebebi bu olacaktır, cevabını Bu tahminlerin belki birincisi, belki ikincisi, belki de üçüncüsü doğrudur, /sksi patlak vermesi “Üzerinden iki bir zamanın geçmiş olmasına rağmen bir türlü başlıyamıyan bu muharebe bizi öyle garib hâdise- lere alıştırdı ki biz ey okuyucu sen: PER NAN, arkeri harekât münasebetile hatıra hiç gelmemiş olan ihtimallerin bulunabileceğine de inanıyoruz, NANMA! İkinciteşrim 18.“ Sözün kısası Himmetül Rical. İ E. Ekram Talu ef ir Arab darbı meselidir: #Ricajin himmeti dağlar devirir,.. m8 doğru söz!.. Matbuat umumi müdürlüğü. müşavirlerinden Server İskitin senelere? uğraşarak telfik, telif ve neşrettiği «Tür kiyede matbuat rejimleri, Arabiz o sö” zünü İevid edecek keyfiyettedir, Uzun yıllar matbuatin milin sınıfın - da bize arkadaşlık etmiş ve sramızda İYİ iptıbalâr bırakmış olan Serverin çalış * kan olduğunu bilirdik amma, böyle dağ" Jar devirecek bir âzim, bir kudret ve bir sabır ve tahammül sahibi olduğu meçhu” Tümüzdü. Meğer onun da gönlünde bir aslan Ve” “tyormus! Kendini Matbuat Urmum, müs dürtüğünün zengin vesika hazinesi İçin de bulur bulmaz Serverde geceli gün » düzlü, hummalı bir faaliyet başladı. Res mâ-iş ve gücünden tasarruf edebildiği 28- men. kendi mesleğine taallük eden ciö- di tetebbülerle geçirerek birçoklarımıza ibret oldu. Bu aşk ile çalışmanın ilk 69 - mereini; geçen sene intişar eden (Agâh Efendi) #akkındaki kıymetli risalede gördilkk. Türk gazeteciliğinin piri iyice malüwümüz değildi. Server İskit o güzel monoğrefiyi neşretmekle matbuat tari » himizin karanlık bir köşesini aydınlatın oluyordu, Bugün de'bize, kocaman bir: cild teşkil eden «Türkiyede matbust r€ jimleri> ni sunuyor. Bu kitab kendi nev'inde tekmil ve mükemmeldir. Türk matbuatının devlet” le olan münasebetleri, başlangıcından bu- güre kadar, kanunları ve nizamlaril8. türlü türlü inkılâblar geçiren teşkilât Mle mevsuk ve müdellel bir tarihi pano ” tama halinde bu kitabın geniş hacmi için- de yaşamaktadır: Serverin bü himmetini alkışlıyan biz” ler, eserin neye ve kimlere müfid olabi” İeceğini bir aralık kendi kendimize ser © madık değil, Esasen mahdud matbuat müntesiblerinin arasında Server gibi Me3 leğine candan âşık ve binnetice böyle te“ ferıüatına kadör alâkadar olarlar azdıfı * Fekal kitabı tetkik ettikçe onun kıymeti nazerımizda iyice tebarüz etti: eTürki * yede matbuat rejimleri: Türk tarihini zmak istiyenlerin katiyen o müstağni kalamıyacakları bir doküman. hayır, o kışır tabirile bir âbidedir. Bu abidemin sinli ise elbette tebrik” takdire ve tevkire hak kazanmıştır, e el Malu senrarrenrausmronaransmsananenermeamenane ves samayamamiasi Yabancı diller okulunda tedrisata başlamlıyor Üniversite yabancı diller okulunda teâ risata önümüzdeki Pazartesi gününden itibaren (o başlanacaktır. Mevcud Jise dershanesi ihtiyaca kâfi gelmediğindei4 bu sene de Edebiyat Fakültesi cıvarında” lecektir. Üniversitede yabancı dil tedri “ ki 5 ve 6 ncı ilk okullardan istifade edi “ İ satı mecburiyetinin gelecek ders yılınd İitibaren kaldırılacağı anlaşılmaktadır. Üx niversile talebesinden hiç lisan bilmiyen” ler yabancı dil okulunun A kurslarına d€ vam edeceklerdir. Bu ay içinde yapılacs* muafiyet imtihanında tamamen keza nanlar kurslardan muaf tutulacaklardır” AA da muvaffak olan talebeler de der€ celerine göre B veya C kurslarına elm tâklardır. z Maarif müdürü okulları teftiş etü Maarif müdürü Tevfik Kut, dün İs” tanbul ve Beyoğlu mıntakasındaki' Mi okulları teftiş etmiştir. Maurif üdü ilk okulların bina vaziyetile de mes# olmuş ve ihtiyaçları tesbit tryiştir. Macellanos vapurunun tayfaları geldi a Çanakkele boğazında İtalyan bandır.. İKapo Pino şilebile çarpışan Maçellin' adl büyük İspanyol vapurunu bura a götürecek olan mürettebatı dün ee e konvansiyonel trenile şehrimize gelm t AKUT