1 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

1 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA oAmerikanın ambargoyu kaldırması harb üzerinde ne gibi tesirler yapar? e —— ww aN Emekli General H. Emir Erkilet | “Son Posta,,nın askeri muharriri i lmanyanın, harbi neticelendir - mek için çareler aradığına şüp - he yoktur; fakat bu çsreler günden güne; Küçleşiyor. Çünkü zamanın daha çok,-de- Mizlere, ham maddelere, paraya ve cihan #fkârı umumiyesine hâkim olan sütte -| fiklere hizmet ettiğini görmekteyiz. Bir haftadanberi gazete sayfalarını ka- Tıştırmaktan ve radyo haberlerini dinle- mekten rahatsız olmuıyanlar er id Rarb hududlarına büyük kuvvetler yığ dıiğına inanmak mecburiyetinde kalmış | lardır: Bilmem kaç fırka Holünda ve Bel çika hududlarına, ve daha şu kadar tü ! men İsviçre sınırlarına gönderilmiş, Al - Manya ile Holânda ve Belçika arasındaki! telefon muhaberesi, askeri harekât dola- Yisile, kesilmiş veya tahdid edilmiştir. Bu haberler öyle bir hız ve sıra İle işaa o “| unmuştu ki büyük bir Alman tanrruzü-! Bun, Holânda ve Belçika üzerlerinden, hemen boşanmak üzere ulduğunu san -| Mamak kabil değildir. Hattâ Almanlar tarafından, Şimal de-; nizinde, Kontinandan Büyük Britanya $a-| hillerine kadar, atılacak iki mayn hatta; &rasındaki bir koridordan Alman ordu »-| larının İngiltereye gemilerle sevk ve ih-| Tacı ve ayni zamanda İngilterenin Alman lar tarafından havadan istilâsı Feel rinin, tanınmış İngiliz ve diğer askeri mu harrirler tarafından münskaşa bile edil- diğini gördük. i Almanyanın Holânda ve Belçikayı, or- du ve istihkâmlarına rağmen, istilâ ve iş Kal edip edemiyeceği den ziya-| “e böyle bir karar verip vermiyeceği ba- mevzuü olabilir. Filvaki Almanya Ho linda ve Belçikayı işgal etmekle söyle! faydalar elde edebilir: | 1 — İstikbalde hasım olmaları muhte-! Mel iki hükümet ve orduyu şimdiden; raf etmek. ! 2 — Ren ile Mozel arasında mahdud İn mmuhasamat sahasını iki rnisli daha Say! fa 5 aa | ven Fet mn ar an . . . BİNBİRDİREK, Yazan: Reşad Ekrem Gizli saray gi Efendim sultanım buyurun, konak'nağının arka kapısından gizlice alıyordu. zindir... a Hacı a içine ufak bir Hacı Ataullaha öyle geliyordu ki, kar tikleri Üüyük taş Me ei mi pılan içeriye adımını atar atmaz kafan" | merdiven, onda, büyük, hem çok büyük na müthiş bir demir, kocaman bir taş, bir saraya girdikleri hissini uyandırmıştı bir odun inecek idi. Gözlerini kapadı ve| Halbuki, Kamer hatunun kocası, nihayet birdenbire gözlerinin önüne, lâtif tebes- bir ulakbaşı idi. Bir paşa dairesinin biraa )sümü ile pembe yaşmaklı geldi. Sevgili- itibarlıca bir yanaşması, uşağı demekti. Isinin hayalile içeriye girdi ve birkaç a-| Merdivenin üst başmda süpheleri birden- bire kuvvetlendi; dum gözleri kapalı yürüdü. Merdiven başında kocaman bir gü: TÜTÜN BAHŞİŞ şamdan duruyordu. Şımdanda a i boyunda bir balmumu yeniyor, hem mer- Kapıdan içeriye girer girmez yüzüne | diveni, hem de, büyük bir taşlığı aydın- serin bir hava çarpan Hacı Ataullah göz-|latıyordu. Yalnız bu üst kat taşlığa, yır- lerini açınca, mahzene benziyen bir taş-| tık eski bir kilim serilmişti, Pencereleri- ilikin bulunduklarını anladı. Taşlığın or-İnin kalın çuha perdeleri indirilmiş ve tasında, içinde kol kalınlığında bir yağ sımsıkı kavuşturulmuştu. Eşya namma İmumu dikilmiş ve yanmakta olan ko-|da bundan baska bir şey yoktu. Yanyana icaman bir şamdan vardı. olan iki kapının arasınd: da, bir koyun i o Taşlığı boydan boya hiçbir söz söyle-| postekisi üzerinde genç bir adam, bağdaş meden geçtiler. Zenci, koltuğunda kürk | kurmuş çubuk içiyordu. Kürkçüler kâh- bohçası ile Hacı Ataullahın bir adım ö-| yası ile zenci harem ağasını görür gör- İnünden yürüyordu. Bir şamdandan başka | mez hemen yerinden fır'adı. Koşup Kürk- İiçinde eşya adına bir şey pimiyan bulçüler kâhyasının ayaklarına kepönarak mahzen - taşlığın sonunda bir demir kapılöptü ve sonra karşısına dikilerek Arna- büyütmek, 3 — Bugün İngiltereye 500 Kın. den ciddi surette hesab #tmek mecburiyetin- fazla mesafelerde bulunan en yakın hava dedir. Filhakika her yeni hafta İngiliz ka ve deniz üslerini 100 Km. ye kadar yak - ra ordusuna yeni bir kuvvet katmaktadır. laştırmak suretile İngilterenin bavadan Şimali Amerika devletler birliği âyân uçakla ve denizden denizaltılarile abluka- meclisi silâh ambargosunun kaldırılma - M ve tehdidi işini kolaylaştırmak ilh.. o İsina karar verdi. Kongrenin de ayni ka - Bunlar inkâr olunmaz askeri faydalar-| rarı, daha az bir ekseriyetle de olsa. ver- * fakat bu yüzden dünya efkârı umu-| mesi bekleniyor. Bu takdirde Arverika - #niyesinin Almanlar aleyhine pek şiddet-'nm top, tank ve bilhassa uçak yapan bü- le döneceği ve bugün yalnız silâh ambar- tün fabrikalarının bunları satın alabile- Bosunu kaldırmakla meşgul olan Ameri - cek olan müttefikler için çalışacakları kanın Almanlara karsı harbe Rirebilece-| pek tabiidir. Bu takdirde İngiltere ile İngilterede bir silâh fabrikasının dahilinde mermi stokları İ bunları kestirmek kabil olamıyor. Bunun da sebebi yepilabilecek hakiketen mües- sir hiç bir şey bulunmamasıdır. İ Her halde Amerikada silâh ambara0-| yrahzen - taşlıktan, oldukça geniş bir taş merdivenle yukarı çıkılıyordu. Haci Ata- korkudan, sunun kaldırilması Almanyanın bugün - lerde vermek mecburiyetinde bulunduğu kararlara ehemtniyetle tesir edecek | ve! belki de yeni bir Alman hareketini İn - ye rivenin üst kısmından bulundukları yere hafif bir ışık süzülüyordu. Harem da ve Belçikanın istilâsı şeklinde tebarz! * iaç edecektir. Ancak eğer bu hareket, hiç ihtimal vermek istemediğimiz Holân-| edecek olursa bundan da batı Avrupa! vardı. Kapının yanında bir yer yatağı pamukları fırlamış şiltesi ve yorganı iğ- b derecede kirli idi. Yatağın içinde,mavi boncuğu ve uzun sar: ivud ağa ile: serili idi. Çarşafsız, ötesinden berisinden! — More efendi bana tütün bahsişl., Diye avucunu açıp uzattı. Gözleri fi yıkları bu- ilk bakışta, insan ile maymun arasında| solmuş mer püskülüne benziyen gen İbir mahlüka benziyen bir adam Oturu- yordu: Kaşlarının hemen bir parmak üs- tünden başlıyan saçları, elmacık kemik» lerinin üstüne kadar saran yüz kıllar. geniş ve açık bir ağız, yosunlu, çapa gibi dişler, yırtıcı, yaralayıcı bir tiyneti bü- İtün canlılığı ile gösteriyordu. Bu korkunç İadamı görür görmez, Hacı Ataullah bir İçiğlık atmaktan kendini slemadı. Zenci İharem ağası: — Korkmayımız efendim sultenım., ya- İbandır amma satmaz; bizim konağın kül- Ihancısıdır. İ Dedi. Sonra, yatağının içinde oturan İlülkancıya dönerek: İ — Bre Kırk ayak oğlu aç kapıyı! Bre İsana söylerim aç kapıyı! Diye bağırdı. Canavara benziyen kül- hanci yerinden kımıldamadı bile: — Kapı açık! Dive homurdandı. Zenci demir kapıyı ayağile itti, açtı, ullah. biraz evvel geçirdiği merdiven başında biraz oturup dinlendi. tun cariyeniz sizl bekler... — Büyük efendim çıkalım,. Kamer ha- hesaba alınmak iktiza eder. Fransanın az zamanda Almanlarınkinden harbini Almanya lehinde bitirebilecek Almanya hiç bir şev yapmayıp otura-|çok faik bir hava donanmasına malik ol. kat'i bir askeri netice çıkmıyacağını, fa- Cak olursa yalnız, şimdi yaptığı gibi, İN- malar ve bu suretle hava hâkimiyetini Kat Almanyanın manen çok zarar göre Eliz deniz ve sahillerine uçak ve deniz- de elde etmeleri ihtimali bir hayal ola - bileceğini simdiden söyliyebiliriz. âltılarla taarruza devem ederte hiç bİr maz. O halde İngiltereyi havadan abluka H.E. Erkilet kat netice elde etmesi ihtimali mevcud fikri tamamile suya düşecek ve denizaltı» | eerrrerememenenseneneeserasımnin. iranda ığı meydandadır. Meğer ki bizim ve Jar, da bu isi yalnız başlarına beceremi- Bir tramvayla otobüs çarpıştı dünyanın bilemediği sebeblerle Almari U-| yecek demektir. aaa > ZMN irmik Oğan ani Mar denisaltılarının bütün İngiliz ti -” Bu vaziyette Almanya, bugün yapabi- Mehmedin idaresindeki tramvay, Koska cad Set ve harb donanmalarını imha etme-İJeceği bir şeyler varsa, onları da yapa - desinüem geçerken mukabli taraftan gelen Si btümali Almanyadi hesaba alınabile -İmaz bir hale gelebilir. Orun için Führe- Bakırköy - Sirkeci merrisine ald 3001 sayı kadar kuvvetli olaolsun. rin ve Alman askeri ve siyasi müdirleri- otobüsle çarpışmıştır. Bu müsademe netice- Böyle fevkalâde ihtimal ve hayaller -'nin vakit geçirmiyerek bir şeyler yapmak sinde tramvay ve otobüs ehemmiyetli su - den sarfı nazar, bugün Almanya zama» istiyeceklerini kabul etmek te bir hafa rette hasara uğradığından, tahkikata baş - NA kendi aleyhine işlemekte oluğunu olmaz; fakat İşte o geyler nedir?. Bugün Janırıştır. — amm Beni sevimli ve ümidli maceramın İ-! tinde durduran ve lafa tutan Fransz aa. o «Son Posta» nın yeni edebi romanı: 12 Telecisine önceleri kızmıştım; fakat ince E , duygulu ve bilhassu olgun cuşun- “eli bir adam olduğu görülüyordu. Ken- disine karşı sempati duymağa ve onunla Konuşmaktan zevk almağa başladım. Ko- aman bıyıklı, geniş ve iri yapılı, baba- San sdamın son sözleri üzerine Liza da “ma karşı alâka hissetmisti: — Siz zannederim ki heyecan duymak, Meraklı şeyler görmek ve esrarengiz &- karışabilmek için dünyayı dnla-, #Yorsunuz ve bu imkânları elde edebil-, Mek maksadile gazetecilik meslekini seç- mak lütfunda bulunursanız bana fevi İŞ olacakamız! , lâde enteresan bir yazı mevzuu kazan- Dedi, Jan Berova cevab verdi: dırmış olursunuz. is inki güzel sözlerinizle zekünizi! O Sonra Lizaya döndü: rahununı göstermiş: oldunuz;| — Madam, bu mevzu sizin canınızı si de gayet kuvvetli bir görüşünüz kacak muı?. İsterseniz haşka şeyler konu- duğunu anlatıyorsunuz. Sivi bir Kere) şalım. h tebeşir, havhı,.. Daha binbir şey... Ba- lık avile meşgul olacağım zaman bütün bu ufak tefeği ben kendim hazırlarım, te- neke kutular içinde saudalıu dibine yer- leştiririm, arkama kukuleta'lı mussmba- mı geçirir, balıkçı fenerini alır, greve ya- rılarında soğuğa, rutubete bakmadan sandala atlar, açılırım... Istanbulda Mar- 237 i be) CEYLÂN AVI Eli ve ruhumun en derin saygı hislerile madam. Orta yaşlı adamın dış görünüşüne uy- Mâyan bir iç âlemi vardı. Zarif hareket- leri, konuşması, hattâ mübalâğası hoşu- ma #idiyordu. Bana döndü: — Balık. avcılığından o hoşlandığınızı Söylemiştiniz: İstarbalım meşhur Bo- Sizi âlemlerinde herhalde pek çok de- bat, balık avma cıkmış olacaksınız. Hey- bütün arzularıma rağmen ben böyle a İrsatı elde edemedim. Sizinle fikir edebiyat meseleleri hekkındı konuş- Mak ve düşüncelerinizi Fransız karileri- imkfnemı gi Ve bir taraftan da kâğıdını, kalemini tekrar har'rlamağa basladı. Dimitriyadisin karısı ne sıkıldığını, ne de alâkasıni belli etmiyen bir ifade ile sadece; marada, Adalar civarında, Anadolu kiyı- larında, Rumeli sahillerinde ve Boğaz- içinde ayrı ayrı balık yerleri vardır, Her mevsimde türlü türlü balık çıkar. İsten- bulun iki büyük denizin arasında olması, bu cihetten büyük bir zenginlik sebebi teşkil ediyor. Liza Dimitriyadu, türk;e olarek: — Sizinle birlikte bir gece böyle bir * âlemde bulunmak İsterdim! — Balık avı başlı başına bir ilimdir; o Dedi. Bakışlarımla teşekkür ettim. Jan bu isin bir sürü levarımı vardır. Bıcak-| Benova, söylenilen şeyin kendisine ald 0- lar, makaslar, sünger parçaları, kol örgü-|lap olmadığını anlamak istiyormuş ibi ler, türlü büyüklükte helik iğneleri, 70-| yüzümüze baktı. kalar, gümüş tozu, civa, kangal kangul| — Şimdi iskorpit, izmarit, karagöz gi- misineler, kepçeler, mpkınlar, balmumu, İbi balıkların mevsimidir, diye devam et- — Rica ederim, devam ediniz. Dedi. Jan Benova masanın kenarına yaklaşıma not almak Için hazırlığını bi- tirmiş, ağzımdan çikacak sözleri obekli- yordu. girdi. Taş merdivenden ağır ağır yukarı çıkmağa başladılar. Her basamakta daha bol bir ışık içine giriyorlardı ve her ba- samakta Kürkçüler kâhyasının yüreğine biraz su serpiliyordu, Eğer kendisi, pem- be yaşmeklı güzel kadın vasıtasile bir tuzağa düşürülmüş olsaydı. biraz evvel içinden geçtikleri mabzen - taşlıkta, kon- disine her istenilen yapılabilir, hattâ bo- ğulup cesedi yok bile edilirdi. Anlaşılı- yordu ki Receb Paşanın ulakbaşısı Kara Mehmed ağanın karısı Kamer hatun, ih- töyar Asıkını, para kuvveti ile ağızların kapadığı birkaç adamının vastasile, ko- Yazan: Kefik Ahmed Sevengil tim, arasıra mercan filân da düşer; hoş, bunlar da insanı &pey uğraştırır amma ille Kifer... Lüfer avı insam çıldırtacak, derecede heyecanlıdır. Hele bir Eylül gelsin, mehtablı gecelerde Boğaziçi sula» rında sandallar öbek #bek toplanır. Jan Benovanın balıkçılık damarları a- yaklanmıştı. Ben daha bir şey söyleme. den o büyük bir hevecan içi hazırlıklı görünüyordu, sözlerimi not etmekle be- raber: Ah, Allahım, ne harikulüde manzara... dedi; Bosforun ay ışığı altın- daki görünüşünü düşünüyorum; bu haşlı başına bir şiir sayılmalıdır, öle yandın sandallar ve kalbi heyecanla çarpan, ara- manın zevki ile dolu Insanlar... Rica e derim, devam ediniz. — Beykozla Paşabahcesi arası, İstin- yedeki küçük koy, Anadoluhisarı kıyıla- r: derin bir heyecana kapılmış insanların kayıklarile dolar. Gene sözümü keserek: — Evet, evet, dedi; bu isimlerini say- bir Diyerek Hacı Assullahan koltuğuna İtakılır, olta koyu ilunea şöyle birkaç kulaç kadar yukası slıp beklemek lâzımdır. Arnavudu, bevaz kece külâhından yırtı- Bından parmskları “irlamıs yün çorapla rına kadar sözen Hacı Ataullah yanında ki harem ağasma dönerek: — Bre bu kimdir? Dive sordu. Zenci: — Kamer hatun eariyenizin uşaklarındandır efendim sultan - nöbeti tuter, bahsiş ister fıkaradır. Dedi, Hacı Ataullah kuşağından kese- sini çıkardı. İ-isden otuz kırk akçe ka- dar alarak Arrsvud del'kanlışının avu- cuna bıraktı. Uşak: — More efendi berekft versin... Diyerek Kürkçüler kâhyasının önün den çekildi ve geri geri birkaç adım at- tıktan sonra kosun kapılardan birini açtı, Sonra bir çift terlik alarak geldi, Ha- cimn ayağından kunduralarını ocıkaras rak terlikleri giydirdi. Zenci harem ağa- si da yemenilerini çıkardı. Kapı açılır açılmaz da Kürkçüler kâh- yası biran durakladı: Kapının çerçevesi içinde, muazzam billür bir avize ile aydın . |latılmış büyük bir divanhanenin bir par- çası ile karşılaşmıştı. İhtiyar âşıkın ka- İasında bir şimsek çakruştı. Pembe yaş- maki; Kamer hatun. ulak Karı Mehmed ağanın karısı filân değildi. Devrin ekâ- birinden birinin karısı ii, Belki de adı Kamer hatun bile değildi. İhtiyar âsıkını kim bilir ne gibi sebeblerle evine gi»lice davet ederken, hüyivetini ve adın: gizle- mişti, Hacının aklındın geçenleri, biran duraklayıp kendi yüzüne manalı manalı bakmasmdan okuyan zenci, bir sey âğy- lemedi. fakat o da, Hacıyı tasdik eder gibi gülümsedi — Bre ağa neredeyiz? — Receb Paşa ulakbaşısmın karım Kamer hatun cariyenizin konağında e fendim sultanım.. — Bre ağa ulakhaşıda böyle saray ok maz- »avud kapı (Arkas var) dığınız yerleri biliyorum; Boğaziçini bir kere geceleyin bir de gündüz iki dela ve İorasını iyi bilen bir ahbabımla birlikte dolaştım. Rica ederim, devam ediniz, — Poyrazh, hafif wizgârlı akşamlarda güneş battıktan snora sandallar sıra sıra bazan bu söylediğim yerlere, bazan da Yeniköy açıklarına doğru süzülür. Gü- müş tozu ile iyice parlatılmış olan zoka ya bir istavrit, yahuğ bir izmarit parçası verilir, kurşun dibi bur Liza Dimitriyadu fransızca olarak: — Beklemek mi? dedi, orada da mi İbeklemek?.. Hayatın er üzücü şeyi... Jan Benovâ cevab verdi: —Ah, madam, bu öyle değil, üzücü- den ziyade heyecanlı bir bekleyiş... — Sıkılmadan, usanmadan, hattâ hiç madan balığın yem yediği zame- nı beklemek lâzimdir: dedim; lüfer gayet zeki ve sert bir balıktır; bazan zokaya dokunur, fakat yutmadan geçer; bazan da ya daha derindedir. yahud daha yu- karı sularda dolaşır, Önün için beklerken arasıra derinlik derecesini (değiştirmek lâzımdır. Bazan da, bilinmez, daha baş- lanmıcta delicesine, hi yeme atılarak oltn dibi bulmadan tutulduğu da olur, fa- kat pek nedir... Lizanın çehresi, heyecanlanıp canlan- mağa başlamıştı; gene türkçe; — Romanlarınızdan bir sayfa, bir taş- vir okuyor gibiyim konu târkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: