27 Birinci SINEMA Sinema yı garib mukaveleleri Ça Joan Cravfordun 1,500,000 doları bulan mukavelesi bir lokantada yemek listesi üzerine yapılmış, güzel yıldız bu listenin iizerine imza atmıştır. Warner Baksterin mukavelesi ise bir otomobil tekerleği i hanadı üzerinde Garib mukaveleler yapan dört son'atkâr: Al Johnson, Alice Foye ve Jimmy Cagney, Sinema yıldızlarının film kumpanya- larile akdeyledikleri mukfavelensmele - TİN esaslarını teşkil eden ücretler dünya- Min en yüksek ücretleri meyanında te - Yâkki edilebilir. Fakat bu mukavelena - Melerin muhakkak ağır başlı bir muhit, te, meselâ bir noter dairesinde, bir mü- diri umumi odasında imzalandığını san- Mayınız, hayır, hakikat hiç de böyle de- ğildir. Meselâ meşhur sinema yıldızlarından Toan Crawford, bundan birkaç sene ev- vel akdolunan üç senelik bir mukavele- nameyi yemek yemekte bulunduğu sıra- da tetkik etmiştir. 1500000 dolara ba - B# balunan bu mukavele lokanlanın lis- tesinin arkasna yazılıp imza edilmiş - Joan Fontaine'in R.K.O. kumpanyasile akdeylemiş olduğu mukavele Holivudun 30 kilometre ilerisinde bulunan bir ma- halde film çevrilirken bir kâğıd parça - sının üzerine yazılıp İmzalanmıştır. O sırada Clif Reld ona bu kâğıdı uzatmış Ve imzalamasını rica etmiştir. Joan Fon- talne uzatılan kâğıdı imzaladıktan son - Tadi” ki muhteviyatını okumuş ve tasdik eylemiştir, Jimmy Cagney ve Joan Bindell'i Warner film kumpanyasına bağlamış o- mukavelename şifahi anlaşmadan tonra trenin Holivud'a hareketi sırasın- imzalanmıştır, Warner Bakster'in mukavelenamesi dahi zikre değer bir hususiyet taşımak - ye Old Arizona adındaki filmi çevir- İçin arsnan Warner Bakster bu sı- m İstiridye yizünden (Burnu sayesinde adam Şöhret kazanan yıldızı gplından üç sene evvel Holivudr “Teodora ever adında genç ve çok güzel bir kiz gel. işti. Parumedı yene ümidi sinema san'at. |tek san'atkâr vardır. U. C, Field... kârı Güzeltiği dillere destan olacak derect bu -İnuna medyunu şükrandır, Bundan birkaç İunnyordu. Çok azimkârdi, bu sayede arasıra Küçük ve ehemmiyetsiz roller alıyordu. Ha-| Yatın Yazanmak için ekseriya ya boğaz tok- " çalışıyordu. 1989 acnesi fikbaharında bir Ümideiniğe . Gençliğinin uçmakta olduğunu, söh- 19t€ kavuşamadığını düşündü. Ve nihayet bir çare buldu: Ölüp gitmek. Hiç olmazsa Ölümü sayesinde meşhur olücaktı. Günün birinde en güzel tuvaletini giydikten sonra, Yanma çantamnda ve dolabında Kalan pa » Fayı aldı ve üstelik te çantasını bir zehir oydu ve apartımanından çıktı. Son defa 0- tarak tıka basa bir yemek yemek istedi. Ho- > en meşhur Jokantalarından birine On iki istiridye De küçük bir şişe şarab si.; dariş etti. Çantasındaki sehiri son şarab| #ardağı ile yuvarlamağa karar vermişti. Pükat talihi bu sırada birdenbire döndü: birini açınca hayretler dona| aldı... İstiridyenin içinde gayet parlak ve te Miz fki inef vardı. Birkaç dakika evvel ahirete yolculuk et - Mk rilerile çırpınan Teodora hayata ye - Bilen bağlandı... Diğer istirkdzelerden de bir miktar inci da- vikta... Haber Jokan'ada derhal duyuldu Ye hirkes onu tebrike koştu. Araya gazete - İbelâ ekmek parasını çıkarmıya uğraşmış siler de karıştılar, resmi şeklldi, mülâkatlar #aleb edildi, tapkı büyük bir san'atkâr imiş Idızlarının tanzim olunmuştur. azl a e Joan Bicndell rada Los Ancoles'de bir otomobil fabri kazınm satış mağazasında satici bulun - makta idi. Sessiz film zamanında şöh - retli bir san'atkâr olan Warner Bakster, sesli filmin zuhurunun mesleğine kati - me “vermiş olduğunu sanmıştı. Bu yüz - den kendisine gelen film kumpenyası murahhasını hiç de hoş bir suretle ka - bul etmedi. Elindeki vazifeyi kaçırmak niyetinde değildi. Film kumpanyası mu- rahhası onu nihayet güçbal İle ikna ede bildi. San'atkârın caymamasını temin İ- çin haftada 5.500 doları natık bulunan mukavelenameyi otomobilin kanadların- dan birinin “üzerine yazdı ve Warner Bakster'e imza ettirdi. En orijinal mukavelenamelerden biri de meşhur san'alkâr Al Johnson'un mu- kavelenamesidir, Bu san'atkâr «United Artist film kumpanyası mümessili Jozef Şerk'le bir- likte Talm Springs otelinin damında güneş banyosu yapmakta idiler. (Her ikisinin de gözlerinde siyah gözlük, u - zanmış bulunuyorlardı. Şenk muhtemel bir mukavelenamenin şartlarından bah- sediyordü. Mukavelename çok yüksek bir ücrete dayanıyordu. Nihayet. aralarında bir anlaşmaya vardılar... Jozef Şenk ke- men şu suali sordu: — Yanında kâğıd var mı? Fakat o sırada ortada kâğıddan da €- ser yoktu. Mukavelenamenin derhal im- zalanmasını arzu eden Şenk, müz dolu büyük bir kese kâğıdını boşalttı, muka- velenameyi butun üzerine yazdi ve san- atkâra imzalattı. Alman tayyareleri mi, İngiliz dritnofları mı muzaffer olacak ? Alman hava kuvvetlerile İngiliz donanması arasında bir çarpışmayı gösterir temsili resim Şimal denizinde Alman hava kuvvet-! lerile İngiliz deniz kuvvetlerinin sık sık müsademe ettikleri o görülmektedir. Bu müsademeler, Büyük Harbdenberi dedi- kodusu ve münakaşası süren, bir davanın tatbikini temsil etmektedir. Büyük Harb- ları ile İngiliz dridnotlarına taarruz ve arada mütevazin bir kuvvet nisbeti ha - sil olduktan sonra kat'i neticeli bir mu - harebe yapmak istiyorlardı. Bugün İngiltere ve Almanya arasında ki kuvvet nisbeti pek fazladır. Almanya ise bu fazlalığa rağmen İngiliz deniz haki miyetini tezelzüle uğratmak istiyor. Bu hususta sadece deniz kuvvetlerile mak - sada ulaşmanın güç olacağını tahmin e - derek hava kuvvetlerinin mühim bir kıs- mırı bu işe tahsis etmek gayesini güdü - yor İşte Şimal denizinde sik sık vukua gelen müsademeler böyle bir fikrin tezü- hürüdür. Harb bir silâh mücadelesidir. Devlet - Ter. maksadlarına ulaşmak için ellerinde bulunan bütün #ilâhlarını ortaya at- mak mesburiyetindedirler. e Almanların bu yüzden hava silâhlarını, gemilere kar- şı kullanmalarına bir şey denemez. olan bir san atkâr Holivudda «Burnu> sayesinde büyük bir şöhret kazanmıya muvaffak olan bir Burnu ile iftihar eden U. C. Field bur- hufta evvel «Bir namuslu adami aldata- mazsımız!» adında büyük bir film çevir- mekte olan bu san'atkâr bu husustaki ba- zı gençlik hatıraları anlatmıya koyul - muştur. On beş yaşmda iken macera hayatı yaşamak için babasının evinden ayrıl - mistar. Şurada burada dolaşmış ve güç ve az çok da muvaffak olmuştur. Onun bu muvaffakiyeti arkadaşlarının kıskanç- | lıklarını tahrik etmiş, bu yüzden de sr- bedeler, kavgalar hiç eksik olmamıştır. Her kavgadan sonra Field'in burnu mo- rarmış, ezilmiş olarak ortaya çıkmıştır. Nihayet idmanlaşan bu burun, birkaç misli cesnmet peyda etmiş ve sahibine| bugünkü muva#fakiyeti kazandırmıştır. | aa a | gibi itibar gördü. Teodi hever nihayet | dayanamadı ye lokantaya ne niyetle gol - diğini anlattı. Macerasını gazetelerde okuyan bir fim prodüktörü onu davet etti... Bu genç kızdan pok yakmda sık sık bah - sedilmeğe başlanacağını bugünden haber verebiliriz. ihâdise gayritablidir. Bu vaziyet kar- Bununla beraber böyle bir sistem ile ya- | “Son Posta, nın denizci muharriri yazıyor | mahmuzlamak da Bu hikâyeden, girişilen şu mücadele - den de yenilikler beklemenin doğru 0 - lacağı mülâhazası çıkar, Fakat bu yeni- liklerin hava kuvvetlerinin deniz silâh - larını mahvedeceği, edebileceği şeklinde kabul etmek caiz olamaz. Burada biraz teknik sahaya girelim: Deniz kuvvetlerinin kabiliyet ve kud- retini ikiye ayırmak lâzımdır: pılacak harbin galibiyetle ve zaferle ne-| 1 — Aktif: Donanmadır. Taarruz silâ- ticelenmesi şüphelidir. Almanlar hava kuvvetlerinin fedakâr taarruzlarile Ark Royal tayyare gemi - sini batırdıklarını iddia ettiler. İngiliz -| ler ise meselenin doğru olmadığım isbat maksadile ayni gemide ziyafet tertib et - tiler. Bu münakaşa uzayıp gitti. Mesele bu geminin batmış veya batmamiş olma-| sında değildir. Malüm olduğu üzere harb- de kaybetmek mukadderdir. Hiç kimse- nin burnu kanamadan, tek bir silâh bile bozulmadan, ufacık bir sandal bile batma dan muzaffer olmak hiç bir millete mü- yessor olmamış ve tarih böyle bir- sey o kaydetmemiştir. Bu (gibi bir şısmda en çok kayıbı göze ala - nın, kuvvetinde en çok fedakârlık ihti- yar edenin muzaffer çıkacağı bir düstur hulinde kabul edilir. Mesele Ark Royalin bat, ında değil, deniz (o hekimiyetinin elde edilebilmesindedir. Acaba Almanlar Ark Royali hakikaten batırmış olsalar - dı şimal denizine hâkim mi olacaklardı? * Tarih ne kadar tetkik edilirse edilsin, istikbal harblerinde meydana (o çıkması muhtemel görülen bütün imkânlar ne ka hıdır. Gider düşmanı arar ve bulur. 2 — Passif: Üsler, maynler, manialar,| smizaltı mücadele gemileri,.. Müdafaa) yeceklerdir. Hâdisat iddiamızı takviye düşman gelir, iş görür. Bu iki silâhtan birincinin hazırlanma» Umumi Müfettişler ve Valilerin toplant'sı dar ortaya atılırsa atılan, gene bizzat harbin doğuracağı ihtimaller tahmin edile) toplantı yapmıştır. Resimde Debiliye Vekili, wi < N mez... 1888 tarihinde Avusturya amira-İsı çok kolaydır. Malüm oldu, ç i Ji Tekedof, İtalyan (o amirali amal ON seferber olması beli > çok dün kuvvetlerle tepelediği i Lisa muharebesinden pek yanlış dersler çıkarılmıştı. Avusturya amirali düşmanın birçok gemisini mahmuzlıyarak batır - de Almanlar yalnız denizaltı ve torpido-|mıştı. Bu yüzden bütün deniz kuvvetleri mahmuza büyük bir kıymet vererek 1866 dan sonra İnşa edilen gemilerin başları- na mahmuzlar koydular, aahmuzu bir silâh, bir usulü harb halini aldı. Her millet bu- nu yaptı ve buna çalıştı. Zannederim bi- zim Hamidiye ve Turgudumuzda da hâlâ mahmuz vardır. Fakat 1905 de yapılan Rus - Japom mücadelesinde bu mahmuz ve mahmuzlu gemi bir kıymet ifade et- medi. Orada da başka meseleler meyda- ferber olmasından çok kolaydır. Halbuki denizlerde passif silâhı hazırlamak pek uzun bir zamana vabestedir. Büyük Harb de ufacık bir Manş kanalının, Alman de- nizaltlarına karşı, kapanması işi aylarca sürmüştür. Bu yüzden deniz kuvvetlerinin en za- yıf zamanı passif silâhların hazırlanma - dığı anlardır. Bilhassa zayıf donanmalar- da bu iş mühimdir. İşte İngilterenin bugünkü höli passif işlerin hazırlanmamış olmaması dolayı - sile kritiktir. Binaenaleyh (Almanların, İngilizlere böyle ( bir zayıf anda bütün kuvvetlerile taarruz etmeleri icab eder, Halbuki denizlerde ve havalarda Alman» lardan böyle mühim bir hareket görül « memektedir. Bundan dolayıdır ki demok- rat parti Almanların mühim ve öldürü - cü bir silâha malik olmadıkları netice - sinc varıyor ve Alman hava kuvvetle - rinden öldürücü bir hareket ümid etmi - yorlar. Bu hususta onları haklı görmek ve Almanların tek tük batıracakları ge milere bakarak yanlış hükümler verme- mek lâzımdır. Almar hava kuvvetleri, Lehistan ü - zerinde oynadıkları faa! rolü, herhalde İngiliz donanması üstünde temin edemi- edecektir. F.L, Dahiliye Vekil Faik Öztrakın riyasetinde umumi müfettişi. ve valilerin iştiresiie bir umumi müfettişler ve valiler görülmekteğir.