27 Eyld Harbler ve İnsan zaylalı Yapılan istatistikler gösteriyor ki silâhlar tekemmül ettikçe ölü mikdarı azalmaktadır /! YAZAN Emekli General H. Emir Erkilet “Son Posta ,nın askeri muharri SON POSTA Sayfa 5 «Son Posta» nın tarihi tefrikası: 6 Yazan: Reşad Ekrem Atmeydanında hir cinayet Bol ve zengin kelimeleri olmıyan cellâd,| Kemal ustada bir çift yemeni yaptırmak eg bu Kelimeler olan bile onları anlıyamıyacak | büyük istekler'nden biri olurdu. Kemal usta, olan çocuğa, bu yolda, davak, küfür, işkence (Yalnız eşsiz biz yemenici değildi, san'atkâş ve bazan gözyaşı kullanmıştı Rıza çocupa | olduğu &adar aksı bir adamdı. Avyc dolusu kaç defa zincire vurmuş sırtında, tabanla-| para verseler, yapacağı yemeniye lhvık gör. rında kamçı yaralızı açmıştı. Nihayet bu) mediği delikaulların siparişlerini reddeder« dikenli, serseri çocuğu, bir vahsi hayvan|di. Onun çifti 6 dirhem yemenilerini giyebii- mürebbizi gibi kendisine alıştırmıştı. Rıza|mek İçin, tağ gibi bir vücude sahib olmak Mâ- çocük başkasına aldatamazdı amma, ken-İ| sımdı. İstanbu kadısının nark defterinde disi öğrenmişti ki, cellâd Kara Ali, Sultan | bir çift yemeni oz akçeye idi. Kemal usta işi 194 Ha 'Harbler yüzünden insanların ne gibi vasıtalarla ne miktar ve nisbette kurban werdikleri, harbin bahse mevzu olduğu Ber zamanda en ehemmiyetli bir askeri ve içtimai mesele olmuştur. Bundan başka silâhlar tekemmül ettikçe ve dün- ya yüzünde fen, medeniyet ve kültür i- lerledikçe insanların harblerde verdik - leri za; risbetinin azalıp azalmadığı meselesi de tetkike değer hem askeri ve, hem de içtimai ehemmiyetli bir mevzu teşk'l eder. Harblerde insanlar silâh tes'ri, has - falık ve bilhassa sari hastalıklar, kaza - lar, mesakkat ve mahrumiyetler sebebi- le kurban verirler. Şüphe yok ki öncak kile kılıca ve mızrak mızrağa micade «| Yelerin neticesinde talihleri taayyün e - den eski harblerde insanca telefatın nis-! beti ekseriya pek yüksekti, Nitekim An-| niba, A'pları geçerken mevcudunun & 50 sini kaybetmiş; Roma ordusu meş- bur Kan imha meydan muharebesinde mevcudunun 4 92 sini elinden çıkarmış- t. Bımlar gibi eski zaman harblerine dair birçok zayiat rakamları saymak ka- bildir. Herhalde bu muharebelerde ya - radan ölüm vak'aları pek fazla idi, Ateşli silâhların icad, kabul ve isti -| malile yaralananlarla yaradan ölenlerin! sayısı azalmıştır. Buna mukabil ordu - ların büyümesile harb sari hastalıkları sebebile ölenlerin adedi artmıştır. Ne eski ve ne de yeni zamanlara aid harb zayiatı istatistikleri maalesef ta -| mam zaptedilip neşrolunmuş değildir. Bilhassa mağlüb memleketler bu zayi-! atı ekseriya siyasi ve askeri mülâhaza - larla saklamışlardır. Meselâ Fransızlı m m m —— — Bir defa lecrüoe etmez misini4* Bukims! burada misk gibi koxun salon sigaraları var. Beceremem ki... — Alişirsınız; ilkin dumanı içinize cekme- — Peki... Bir sigara içmekten o bir sarar gelmez; lâtfen bir tana verir misiniz! Nevzad bey derhal yerinden #ırlırarak ma sanın üzerinde duran kutulardan bir tane - #ini bana uzattı: — Buyurunuz... Msrade ederseniz ben de bir tane yakacağıs Bigarayı ağzıma götürüp bir nefes çektik- ten sonra gülerek Nevrad beye baktım: — Elime bile yatışmı K'ın bilirne komik bir halim var, değ mi — Bilâkis, fevkal4te şirin ve sevimlisiniz. Biraz hayretle #9rdum' — Benimle alay imi ediyorsunuz? — Bizinle alay etmen m:? S:zi temin ede - rim ki böyle bir şey dövünmedim ve sözlerim gayet ciddi ve sarunidir. Ben... Tam bu sırada kası tekrar açıldı: Cahid gibi hayretle: — Sen burada mısıı Semiha? diye sordu: fakat sesi onunkinden büsbütün başka ld! dakikada kaşları çatıldı. yüzü o güne kadar görmediğim sert ve müthiş bir mana Li — O elinde tuttuğun slgura nedir? Gözleri hiddetle Nevevi bey» döndü — Ben burada ne yapıyorsun Nevzad? Besi keskin, mütehakkım ve hırçındı. Bir- denbire niçin olduğunu epk anlayamadan, 'xendimi fevkalâda zavallı ve bedbaht hisset- rbinden bir sahne: Hücuma rm 1870-71 harbinde verdikleri (zayist bugüne kadar, hatta takribi bir surette bile malüm değildir. Bununla beraber harblerde insanların verdikleri kurban- Büyük Harbda hangi ordu ne kadar zayiat verd ? Harbin biia- larının ii A tim. Nevzad bey de pek memnun görünmü » yordu amma benim cevab veremediğimi gö - rünce, lâkayd ve tabi görünmeğe çalışarak Cahid beyin yüzüne baktı: — Nigârın bendec istemiş olduğu bir seyi getirmek için biraz erkene gelmiştim. Nes- rin onun henüz odasından çıkmadığını söy- leyince buraya gelm. Semiha hanım da bu rada hdi, Bilmecburiye 897) karıştım: — Konuşmağa bağlıdık. Nevsad bey bana bir #igare içmeği teklif elti. Ben de tecrübe için bir tüne aldım. Penn mu etim? Bu sözleri gayet çekingen bir tavırla ve va- «ilmin yüzüne bakmsfı cesaret edemiyerek söylemiştim. Çoktanba”i onun yüzünü bu ka dar fırtınalı ve âbvi görmemiştim. — Bir sigara içmenin baddi zatında zara- rı yoktur amma senin yaşında bir kızın ei- gara İçmesi pek hoş bir itiyad değildir ve yakışık almaz. v Nevzad bey artık tabiliğini bulmuştu. A- yağa kalkarak onun karşasına geçti: — Sen çok muhafazakâr olduğun için kalkış İyetimde ordu- da srdulasınıa) mev mevcudu Gü edu 5, 1.000.000? “500 000? | 300 00 600000 klmanya 3900000 &00r.00 1804.800 4241200 Möstemlekeleri 14.000 Fransa 38200U0 5142000 1150 4000000 Müstemlekeleri MEM Yalnız Pran- sada Briyük Britanya 118.000 3.509.400 682.600 2.100.600 Diğer dart.) barblerde 1.400.000 Müstemlekeler) , 2e7 000 Yalnız seyyar! ordu İtalya — 164200 600 vc0 1000 000 Belçika 360.000 — 115.004 100.008 omanya ? 300.000 — 159006 190 Ora Rusya itakriba) 5000.00) ? 2250000 5.140.000 Birleşik Ame-ika fiT — 184.000 41000 110009 Avusturya - Macaristan 2300000 2.500 0007 1000 000 2400600 857.000 900.000 200000 53.000 sene 1000 5 120000 160000 - sr 10006 353.000 4000 10000 .? 20000 1090 toro 29.500.000 8732845 20414143 i i i lar pek büyüktür ve oüyük olmakta de- vam edecektir, Bugün bir tarafta Almanya ve diğer (Dovamı 7 inci sayfada) 1 sonun-İ. - Harbde saylaı yaraklar le düşünüyorsun. halbuki bagün salonlarda bütün kadınlar ve genç kızlar erkeklerle bir- dikte sigara içiyorlar ve doğrusunu söylemek lâzım gelirse Sem:t.a hanıma da sizara İç- mek pek yakıştı. — Sen fikirlernde serbesisin, Hitediğin gibi düşünebilirsin. ancak ben de vesisi bu- tanduğum bir çocuğa istediğim (terbiyeyi vermekte, onu dilediğim yola o sevketmekte serbesiim; velevki senin dediğin gibi farla muhafazakâr olayım... Semiha Jütfen © si- garayı atarak benimle beraber gel; sana söy- Myeceklerim var... Nevrad beymi bana büyük bir merhamet ve alâka ile baktığını farkında olmuyor- muşum gibi ulu bir cocuk uysallığile başımı öne eğdim ve itaat ettim. Cahid bey beni evin arka tarafında bulu- nan bir odaya gö'ürd”. Bir koltuğa oturarak bana da karşısmda yer gösterdi. Yüzü tabii halini almıştı; fakat gözleri koyu, alni ki- rışıkta, Dudaklarımda yarım bir tebessömle bana bakarak sdas başladı: — Bü korkak ve muztarib tavrı bırak Se- DAĞLARIN ERPR ARI Muradın öldür dediğini öldüren bir adamdı, Yoksa keyfi için, bir tavuk bile kesemiyen adamdı, BIR CİNAYET Atmeydanının en kalabalık zamanıydı, İ- kindi namazından sonra, Sultanahmet ca- misinden sel zini insan çıkıyordu. Camiden omuz omuza, binbir ayak bir ayak üstüne çıkan Insanlar, hiçbir sınıf farkı gözetmiye- tek birbirine karışmış idi. Beş Mısır bazinesi mah olan bir töccerm yanında bir dilenci bir mazul beylerbeyinin önünde bir pirpiri külhan, vecd içinde kendi kendine Kur'anı- kerimden bir parça okuyan bir hafızın öle- sinde bir manar, bir kasab yürüyordu. Genç. ihtiyar, çocuk, kör, topal, koca meydana, renki! dalgrlar halinde dağılıp yayılan ve meydanı her an biraz daha doldurun bu ka- labalığın uğultusu, caminin mermer duvarlı rında, d'kfll taşlarda garfb atisler yapıyırdu. Atmevdanı, an yedinel amr ortasında, mu- arsam bir imaralorluğun muazzam bir pa- yltahtı olan İstenbılan, &wr teinde meshur mesirelerinden biriydi Caminin karşısındaki ted üştünde bir sıra tiryaki kahveleri vardı, Bu kahvelerin önün“e asma çardaklarının gölgesine serfimiş hasırlarda. güntin hemen her saatinde konusan. uyuyan. kitab oku- yan birçok insan görülürdü Meydanın çev- resinde vemiş sareleri vardı. Mevsiminde, bu sergilerin arasında mısır kazanları da di- zilirdi. Bunlara vaflı halkacı, lokmacı, ma- cuncular da karşırdı. l Delikanlılar at koşturur. İstanbul çocuk-| ları, ata binmesini, ekseriya burada, sürücü beygirleri te öğrenirlerdi. İstânbulun o zamanlar yegâne süratli na- ki) vasıtası at «97. Vezirlerin, zenginlerin a- rabaları vardı. Fekat onlar ön, pek uzak bir yere gidecekleri zaman Kocu den'len bn balara binerlerii. Her evin bir veya birkaç atı olurdu. İstanbul evlerinde, muhak - kak bir ahır bulunurdu. B'ihassa namaz va- kitlerinde, meydanda binden farla at tepia- nırdı. Atler, meydanın muayyen hir yerinde, sahibinin cörerdiiğine göre, bir iki akçe karşılığında küçük çocuklara, bilhassa bu- nur İçin buraya geler çingene çocuklarını bırakılır. bu çozuktur, balk esmiden Hafılım- cıya kadar hayvanları götler, #ezdirirlerdi. Cins ve İyi terbive edilmiş afleri'olanlar İse, hayvanın gemverini boyunna atar, sonra kendi haline hrakırdı Bununla: «Benim a1)-| ma kimse İllermer, sahibinden o baskasının zaptedemiyeceğ. bir attır. demek Seterlerdi Bast meshur simaların namaza Sultanahme- de geldikleri, evseriya atlarından bilinirdi Meselâ: — Yemenlei Kemal usta gelmiş, acaya na- mazdan sonra banyi kahveye çikar?! Denilince: — Nerede gördün? Nereden öğrendin? Diye sorulmazdı. Zira cevabı belli idi: — Saçlı kırı gördüm!. Saçlı kır, o sumanlar İstanbulun, çifti altı dirhem gelen en hafif yemenilerini yapan bir ustasının m.eşbür atıydı. Erkek çocukler | yaklarına idaki istimliklere yakında başlanacaktır. on beşine, on altısıma bastılar mi, miha; sana darlacak değilim. Yalnız pek tecrübesiz olduğun için bazı nasihatler ede- ceğim. Bunları #tna benden başka birisinin, seni seven bir kaştının söylemesini pek İster- dim amma tesadüf beni buna mecbur ediyor. Evvelâ bana, nasıl olup Nevgsd beyle bir- likte yalnız bir odada bulunduğunuzu anlat, — Ben burada valhiz oturuyordum. Biz gelmeden beş dakika evvel Nevznd bey gel- di. Bana sigara #çip içmediğimi sordu: Hayir dedim. Bunun üzerine bana birçok kadınla- rin siğara kullındıklarım söyliyerek bir ta- ne tevrübe etmem; teklif etti. Bunda bir fe- nalık görmeden kabul ettim. — Tekrar ediyorum, fenalık yoktur. Sen benüir çocuk olduğun İçin çocukça hareket ettin. Ancak ne Kadar KÜçüK olursan ol, ar. tik tam bir genç kız görünüyorsun, yasın da on yedi; binaenaleyn erkeklerle olan müna- sebellerinde bir parça müteyakkız ve dik- katli olman icab eder, Yanaklarım batilçe kısardı ve mirildan- dım: — O halde... Ne yapmalı idim? olursa, seksen akçsye idi. Camiden çıkan halk arasında Yandım Al de vardı, İri yarı bir sipahinin peşisira, onu kalabalıkta gözden kaybetmemeğe çalışarak gidiyordu. Sipahi arada bir arkasına, etra- İla bakındık:a serseri, hemen bir adamın arkasma (gizisniyordu. Kalabalığın şöyle biraz açıldığı bır yerde Yandım Ali birden» bire o iri yarı sipahinin önüne fırladı. Sipahi durdu ve pirpiri genci tepeden tırnağa şöyle bir slizdü. Delikanlı” — Dün gre» Güllü Fatmayı Arnavudun bostanında oynataı sen misin?! Dedi. Bü sözü etrrfia bulunan teş en kişi de işitii ve hemer İkisinin etrafında küçücük ir halka teşetkül ekti, Bir karşısındaki tüy» süz delikanlıra bir de etrafındakilere bakan #ipahi yiğitliğe yediremedi sert bir sesle: — Ne olacaknuş kI7 Diye bağırdı. Yandım All, asabi: — Olacağı ştmai görürsün. sen benim sor duğuma cevab v Sipahi yumruğuna güvenenlerden 141. Kara sısındakini bir yımrukta yere serebileceğini gördü: — Ben idin: ulan! diye gürledi, sonra ek lerini beline dayayarak: — Dün akşun Güllü Fatmayi oynarım... Bu aksam Sümbüllü — Sen Gülli Patmayı oynatamazsın! — Gillüyü da oynatırım.. Sümbüllüyü de rım. eş İsterse senin gibi suparı da oynatırım, İkisinin arasını sarah kalabalık bir çığ» Uk kopardı. Yandım Aİ, yeleğinin iç tara fında sakladığı hançerini çekmişti. Korkung bir nara işltndi; — Ulan içtim kurunı!... Buna sipahinin bir feryadı karmbk oldur — Vay anam! Vurdu kopuk beni isi OR me Kanalizasyon inşaatına devam edilecek Şehrin bir türlü temizlenemediğini gören Sıhhiye Vekâleti, İstanbul sıhhiye müdür « düğü vamtasile bu hususu tetkik etlirmişiir, Tetkikatını #kmal eden mhhiye müdüriyeti pisliğin ve hastalığın şehirdeki bir | türlü kalkamayışını kanalizasyon tesisatının mev- eud olmayışına atfeteiştir. İstanbul belediyesi 1639 senesi bütçesinde, kanalizasyon tesisatı için para ayrılmamış « fır. Halbuki meveud kanalizasyon boruları ihtiyacın onda birine tekabü! etmemekte « dir. Sıhhiye Vekiletinin delâleti le hükü « metten görülecek yardım vasıtasile kanal - rasyon tesisatına başlanacak ve devam olü- nacaktır. Hükümetin bu husustaki yardımı. nin ne miktar olacağı yakında tesbit edi « Woek ve İnşaata ald program İstanbul be « Jediyesi tarafından hazırlanacaktır. Taksimde ist'mlâklere yakında başlanacak Belediye rels muavini Rifat, Taksimle A - yaspaşa arasında genişictfiecek cadde He, Taksim kışlalarını tetkik etmiştir. Bu civar « — Sigarayı reddetmel.. bir bahane bula - rak odadan çıkmalı idin. Nevzad etrafında çok serbest ve buvai salon kızları görmeğe alışkındır. Sana karşı da onlara yaplığı mü âmeleyi tatbik etmek istedi. Fakat ben seni, bugüne kadar olduğun gibi, ciddi ve ağır başlı görmek istiyorum Semiha; beni mem- nufi etmek istersaı, salonlarda rastlayacam ın bazı hafifmeşeb kızların O harekâtani taklid etmez, yanma yaklaşacak züppelerin sözlerini ve tekliflerini dinlemessin. Anlışos musun Semiha? Yerimden fırlıyarak ona (yaklaştım ve gayrisuwri bir hareketle elini tuttum: — Bugüne kadar olduğu gibi bundan son- va da sizin nasihatleriniz! dinleyeceğime ve «izin Istediğiniz voidan yürüyeceğime söz ves Tiyorum. Size Himadım vardır. Sizin dalma tenim Iyiiğimi istediğinizi blllyorum ve bü- wan Için sizin nasihatlerinizi dinleyeceğim, Bundan böyle elime bir sigara aldığımı gö- rürseniz bana istediğiniz kadar büyük bir ceza verebilirsiniz. Bu sözlerim vaslni hafifçe güldürdü am « ma parmakları elimi daha sıkı bir surette sardı, gözleri $u yeşil! renklerini alarak tab- hlaşta: — Maksadım yalnız sigara İçme değildir Semiha, ben — Anlıyorum, avhyorum... beyin elinden sigar aldığının hiddet etti - niz. Bımdan böyle bunu tekrar etmem... Pa kat, bana çok şirin ve serimlisiniz!, dediği zaman ona ne corub (o vermeliydim tütfen söyler misiniz? (Arkası var) demek Asi Nevzat Gzezi | i