Kaşta meyvacılık e Kazada memleket meyvaları yetiştirildiği gibi sıcak iktim meyvaları da bol miktarda elde edilmektedir. Bağcılık bütün kaza köylerinde inkişaf etti, ipekböcekçiliğine de ehemmiyet veriliyor Çok müsald bir iklk me malik olan ka zamızda bu bakim dan çöl meyvaların dan, soğuk (iklim, mahsullerine kadaf bütün meyalar çeşidi bol bir tarzda yetiş mektedir. Sahillermizde bur ma, muz ve yayla Marımızda da elma, ayva, ceviz, fındık kestane o mebzul bi? surette bulunmak - tadır. İklimin ve dolayr sile toprağın bu mü said verimi köylü müzü ziraate bağla - muştur. Bu arada Kaşta or- mancılık işine de ehemmiyet verilmiş bulunmaktadır. Harice ihrac edilen keresteler, kaza- mıza rwühim ir varidat temin etmekte» ir. i Palamut ve kömür ticareti de halkın yüzünü güldürecek mahiyettedir. Dış Bi- yasalara sevkolunan bu mallarımızın Yüksek kalitede olmasına son derece iti- Ba edilmektedir. Kazamızda üzümcülük sadece «Kalkan» nahiyesine inhisar et - mekte iken bugün diğer nahiye ve köy- Yerimizde de bağcılığa ehemmiyet veril- inektedir. Çukurbağ ve Dere - köyle dan iyi cins üzüm mahsul iştir. Topraklarımızın çok verimli bir mın- takasını teşkil eden 'Temre ovası üzer Adanada tren hattında başi vücudünden ayrılmış bir cesed bulundu Adana (Hususi) — Geçen Cuma günü Şakirpaşa civarında, tren hattı üzerinde hüviyeti meçhul başı vücudünden ayrıl; miş bir ceset bulunmuştur. Zayıfça, orla boylu, sarı saçlt, 25-30 yaşlarında tahmin edilen bu cesedin geç- miş herhangi bir tren tarafından kesildi- Gi veya bir suikasde kurban gidip gitme- diği belli değildir. Ölünün kesik bulunan baş ve kolu Karşıyakada, Gasilhanede teşhis için, halka teşhir ve zabıtaca tahkikata de - vam edilmektedir. hasesanesaesenı Kaşten güzel bir görünüş de, yıllık mahsulün haricinde kendili- Binden yetişmekte olan meyankökt, har! ricde her zaman aranan bir meta oldu - ğundan Kaş köylüsü “bunun - satışından da istifade etmektedir. Bu ovada evvelce, portakal, mandalina ve limon fidanlıkları vücude getirilmiş-| ti. Çimdi göçmenlere tahsis edilen bu fi 'dan'ıklar vâsi birer bahçe halini almış ve nefis mahsuller vermiye başlamıştır. Kasta ipekbcekçiliğine de bir mevki ayrılmıştır. Vakit, vakit getirtilen bo - humlar köylüye meceşnen dağıtılmakta- dır. Köylümüz ipek ihtiyacını bu sürets le bizzat kendi temin etmektedir. Kaş bol ve çeşidli mahsulleri ve bundan isti- fade etmesini bilen çalışkan halkile yur- dumuzun zengin bir köşesidir. Ankara dil, tarih ve coğrafya fakültesi talebeleri Boyabadda Boyabad (Hususi) — Orta Anadoluda tetkik seyahatine çıkan Ankara dil, ta - rih, ve coğrafya fakültesi talebeleri, Ço- rum, Merzifon, Sinob ve Samsun yolile; Boyabada gelmişlerdir. Misafirler Kay- mayam Nadir Tüzün, belediye reis vekili doktor Bahacddin Örsten ve Halkevi başkanı tarafından (o karşılanmışlardır. Talebeler Halkevi tarafından misafir edilmiş ve gece Halkevinde bir toplantı yapılmıştır. Talebeler Boyabad kalesinde tetkikler yaptıktan sonra Kastamonuya hareket etmişlerdir. i-( İzmit Halkevi inşaatı durdu ) © Halkevi f İzmitten yazıliyor! © Şehrimizde geçen yıl © inşasına © başlanan muazzam görünüşile hakika - ten Türkiyede eşine © ender rastlanır bini - lardan birini teşkil etmektedir. 50000 lira sarfile meydana gelen bw bina geniş projede #utulduğu için hâli hazır şeklile yarım bir halde kalmıştır, > Mütebaki (inşaatın — demali için, tahmin “edildiğine göre 50000 raya daha ihtiyaç Haber verildiğine göre merkezden 50) bin lira tahsisat verilmiştir. Yakında ya- rım kalan kısımların ikmaline başlana - İğ £. ” Halkevi mükemmel konferans ve top- lanti salonlarını ihtiva etmektedir. Spor teşkilâtlarına mahsus kısımlı Sü ee her hususta gençliğin bütün #htiyaclarına karşılık verebilecek kabiliyettedir. İzmit Hakevinin böyle yarım bir va» ziyette kalmaması çin, eğer tahsisat gönderilmiş ise işe başlanması için alâ- kadarların himmeti beklenmektedir. Konyada mektebler derslere başladı Lise ve orta mekteblerde ders programları çok güzel bir tarzda tesbit edildi Konya (Hususi) — Orta tedrisat umu- mi müfettişlerinden Rasim buraya gel - miş, orta tedrisat müdür ve muallimler!- nin de iştirakile yapılan bir toplantıda maarif şürasmın verdiği kararların tat biki hususunda lâzım gelen tedbirler gö- rüşülmüştür. Bursdak! orta okullarda Eyliide başlanılmıştır. Günlük ders programı, sabah*sekizden başlıyacak kırk beş dak'kalık devreler den sonra on beşer dakika teneffüs ara- sile sart on fce kadar beş ders okunacık- tır. Bunu müteak'b talebe iki saat tatil yapacak 15 ten 16 buçuğa kadar da öğ - retmenlerinin nezareti altında mütalea devam edecektir, Yalnız dördüncü dersle bes'nci ders e 30 dakikalık bir teneffüş var - dır. Lise devresindek talebenin ders arası teneffüsü onar dakika olarak tesbit olu: mustur. Öğleden sonra bir buçuk” saat devam edecek mütaleada levli ve niharf talebe mutlak bulunmak meebiirivetindedir. Bu suretle ertesi silnkü derse talahe hazırlattırilmış olacaktır. Dişarda ha -| yatım kazanmak zaruri olan tale - belerin bu ihtiyacları tesb't edildikten sonra bu gibiler mütalen ve matlerinde '«'ifade ettirilerek o calısma! erlerina gideb'leseklardir. zik ve kim- ya dereleri icin de haftada ikiser saat tah- sis edilmiştir. derslere 25 ni sınıfta gecirorrk ve bu suretle talebe ayni zamanda İâbaratvvar ameliyeliye - lerile de mesmul olacaktır. Talebeyi sikmıvacak bir tarzda bol is- #rahat ve teneffüs esaslarına odavanan bu sekil, çok faydalt ve verimli neticeler verecektir. Bilhassa ertesi gönkü dersi uzun müfslea saatlerile peklestirmiş ol- mak veni ders yılının bariz hususiyetle- rinden bir'dir. Bergamada, Binada, Eceahadrla zelzelenin tesirleri Bergama (Hususi) “— 21-22 Eyldl ge- cesi saât 24 de başlıyan zelzelenin tafsi-! Istiım bildiriyorum: Zelzele sabaha kadar devam etmiştir, el'an da devam etmektedir. Diğer mın. takalara göre zelzelenin tahribatı bura- da az olmuştur. Yalnız bağlarda birçok kuleler yıkılmış, kuyulardan sular fış- kırmıştır, Enkaz altında kalanlardan bir kısmı kurtarılmıştır. Ancak Bergamanın Hacı Rıza çiftliğinde iki kişi enkaz altında ölmüştür. Zeytindağ nahiyesinin Kazık bağlarında da bir kişi ölmüştür. Dikili kazası felâketzedelerine (Bergamadan büyük yardımlar yapılmıştır. * Eceaddan yazılıyor: 229999 gece saat 10,40 da hafif ve bunu müteakib de saat 5 te ş'ddetli bir zelzele olmuştur.! Yalnız Kilitbahirde Iki evin duvarları yıkılmıştır. * Bigadan oyanlıyor: Eylülün 21 ind Perşembe günü akşamı gece saat 2 de şarktan garbe oldukça şiddetli ve herkesi uykudan uyandıracak kadar şiddetli bir İzelzele olmuştur. Gece yarısında ev ça- nin tefrikası: 30 «Son Postan ENBİR CASUS KADININ HATIRALARI Yazan: Martha Richara Çeviren: Hatice Hatib Değiştirilen iki zarf Almanyada oturdusum müddetçe hişbir da- vet kabul etmemeğr karar vermiş olduğum- dan onun bu davetini zeddettim, Ertesi sabah oi daha uykuda fken hiz- metşi gelip bir kadının benimle görüşmek istediğini haber verd.. O zaman, dün gece, tanımadığım bir kadına randevu vermiş ol- duğumu hatırladım ve kadını odama getir- melerini söyledim. Dün gece pek te iyi bak- madığım bu kadın. otuz beş yaşlarında ka- dar, kibar tavırlı. ağır, ve çok sade olmasına rağmen gayet şik giyinmiş bir kadındı. Tam bir Yahudi tipinde olan bu kağın w- sun boylu, açık renk gözlü ve esmerdi. — Affedersiniz. sizi rahatsız ettim. Hayır madam. Zen sizi bekliyordum. — Teşekkür edesim. Biz birbirimiz için iki yabancı insanız. Böyle olmasına hususi bir şey için sizi rahafaz etmek küs- tahlığında bulunuyorum. Fakat biliyorum ki Fransaya gideceksiniz ve biz şimdi burada çok azablı bir haya geçiriyoruz. Sizden is- "| tiyeceğim hizmeti, eğer herhengi bir sebeb- den dolayı kabul edemiyecağinizi anlarannız bana bilâtereddüd ve acıkça söyleyiniz. — Madam, eğer benden istiyeceğiniz hiz- met yapabileceğim bir şey ie. — Sizin Pransava ne zaman hareket ede- eeğinizl öğrenmek stivordum. — Öbürrün hareket edeceğim. — Acaba. aksam Predrihştrassa garından kalkan, dokuru yirmi iki yeçe treni ile gide- müzakere) bilir misiniz? Ru tren ertesi sabah yediyi kırk iki geçe Brükselden gecer. Oradea tam bir çeyrek saat durur” Bu vakit rarfmda, bi- rinel mevki bekleme salonunda sizi bekir cek olan erkek kardeşime şü zarfı verebil Ik *ki derste öğretmen ders saatleri| cek vaktiniz olur. Bu sözleri söylizerek, bana büyük ve asrı bir zarf gösteriyordu. — Ben yalnız seyahat etmiyorum, dedim. Eğer benimle beraber seyahat eden dastla-| rım, Parise Belçika tarikile gitmekte bir mahzur görmezler ise ben kendi hesabıma memnuniyetle size bu küçük hizmette bulu- nabilirim. Fakat daha evvel size şunu sor- mak merburiyetindeyim. Pasta İle pek güzel yollıyabileceğiniz şu zarfın içinde ne var? Tecesrfistimii mazur görlinüz. İcinde para nu var? Ker böyle ise Almanyadan fazla mik- tarda para çıkarmak memnu değil mi? Birden hali detişmişti. Bana bir müddet cevab veremedi. © zaman ban de biraz sabır- sızlanmağa başlarmıatım. İlâve ettim: - Kâdırler ürasinde acik görüşmek o ka- dar müşkül bir çev değidir. Kadının elindeki zarf kapalı değildi. Bana evab vermeden zarfın içinden, bir takım rakamlarla dolu bir kAğıd çıkardı. Bu şif- Teye benziyen kâğıd beni çok büyük bir hay- rete düşürmüştü. — Madam, dedi. Biliyorsunuz ki biz Ya- Yüdiler, Naziler tarafından pek çok eziyet- lere maruz kalıyoruz. Gördüünüz bu sifreli kâğıd, dünyanın bütün Yahudi teşkilâtları- na gönderilmiz kAfıdım bir kopyasıdır. — Niçin bu kâğıdı posta ile göndermiyor. sunuz? — Hayır. Bu kâ€d posta "e gidemez. Tam bu sirada odanın kapısı siddetle açıl- mışti Önünde kısa ve siyah sakallı bir adam duruyordu. z — Ne istiyorsunuz? Diye sordum, . — Odnda kimse yok zannediyordum. Diyerek oradan çekildi. Sonradan buada- mın kim olduğunu kapıcıya sorduğum za- man, bana onun otelin direktörü olduğunu söyledi. Ru adamın birdenbire kapıyı açması, be- ni siyarete gelmiş olan ba acayib okadısın üstünde hicbir tesir yapmamıştı. — Teklifimi kabul edecek misiniz? Diye sordu. Evet, diye cevab verdim. Bu kâğıdı kars |tılarırın çatırdadığin: duyanlar derhal deşinize vereceğim. kalkıp ışıklarını yakmışlar ve hayli tel Kadın gittikten sonra ben de giyinip s0- Jâsa düşmüşlerdir. Fakat, ani olarak gesi iri isim. Garson geli lip geçen sarsıntıdan bir hasar olmamış- OE e oi beni silik | ys tır, Antalva su iş'eri müdürlüğü |su Antalya, (Hususi) — Lâğvedilmiş o- lan su işleri müdürlüğü yeniden ihdasi tediğini haber verdi. Adamı görünr: büyük bir hayrete dürtüm. adam dün gece beraber olduğum k'mse- lerden biri tdi — Size hususi surette bir şey söylemek is- edilmiş ve müdürlüğüne eski nafa baş-| tiyorum. mühendislerinden Niyazi olun! tayin muğşlür. Yeni müdür vazilesine (başla) kimse bizi muşta Pazar Ola Hasan Bey Diyor ki © — Hasan Bey Avrupadaki © barbden... ... İstifede “edip yoluna sapanları... ihtikâr p cak, resimlerile be: setelerde teşhir edecekler - miş. «Kara liste» ye söka - Hasan Bey *— Peki amma! dünya k haberleri, tefrikalar gazete - lerden kaldırılıyor mu?.. ber ga- — Pekâlâ, dedim. Odama çıkalım. Orada n'işemez. Odama girince», bu adam kendi elile kapı- yı itmiş ve killdlemisti. Havretle ona bakıyordum. Biraz da endi- sell idim, Ne yanacığın. heyecanla bekliyor- dum, Bana dönsö)ü zaman, çehresindeki keg- &inlik ve kücük siyah gözlerindeki kurnazlık vazarı dikkatimi celtetmisi, Bu yöz bözbü- n mânasısı değiştirmiş bulunuyordu. Bâna r «kir yaklaşmış, bir elini omuzuma koy- Marthe Richardsın değil mi? öylediklerinimten hiçbir şey an- lamıyorum. Biraa evvel kadının verdiği sarı zarf ma- sanın üstünede: daroyordu. Bu adam, bens parmağı ile Du zarfı göstererek: — Senin burada düsmanların var, dedi. vukuatı, memleketi yadridds ihanet etikh adamı hatırla! O- wn Yavmit merabelir yardır.» Onlar'söne iden intikam almak istiyorlar. Bu seri sarfın rağmen, | içinde seni mahvedecek evrak vardır. Aşağı» da, sen! tevkif etmeğe gelmiş pollaler var. Marthe Rlehard bu zarfı bana ver — Sizi temin ederim ki söylediğiniz söz- lerden hiçbir şey anlıyamıyorum, — ssun ha! Ya bu nedir? Şimdi seyahat mantomun yakasındaki in- ce kırmızı kordelâyı gösteriyordu. — Daha inkâr mı edeceksin? — Benden istediğiniz nedir? - Ben sen: kurtarmak istiyorum, Sen kendi arsunla bana şu sarı zarfı ver, Ben sana kim olduğumu söyityeseğim, Belki o z4- man.bana İnanacaksın! Bana bir ecnebi pasaportu ve dost mem- ileketin enternasyonal polisi kartını gösterdi. — Ben bu zarfı, beni Brükselde bekliyen bir adama vereceğim, | — Ehemmiyeti yok. O alama sana ver&- ceğim şu zarfı verirsin. Ve bu sözleri söyliyerek elinde tutuğu ve ölekile ayni büyüklükte, ayni renkte olan zarf:, masanın üstünde duran tarfla değiş- tirdi. — Eğer seni tevki? ederlerse telâş etme. Bu bıraktığım zarfın içinde zararlı hiçbir şey yoktur. Seyahat masraflarının bir hesa- bıdir! Bu sösigri söyliyerek parmağımı ağanın üstüne koydu Ye beni birakarsk odadan çıktı. Bir müddet, kendime gelmek, ve sinirleri me hâkim olmak işin odamda kaldıktan sonra, öğle yemeği için aşağı indim. Holde iki adam beni bekliyordu. Bana yaklaşarak kendilerini takih etinekliğimi rica (ettiler. İçlerinden biri yavaşça: — Polis, Diye haber vermişti. Heyecan içinde on- İları takib ettim. Riya mı görüyordam” Ber- ilinde yakılanmıştım? Beni kim kurtaradile- cekti? | Yolda dönüp bize bakanlar vardı! Acaba | bu polla memurlarını tanıdıkları için mi ba- kıyorlardı? Potadam meydanını dulaşız küçük bir 80- kağa girmiştik. Bir binanın kapısından içer" girdik. Birinei katta kapısının üstünde Horpt — Dö şefe yanlı bir kapının önünde bekiemeğe maeburdum. Birkaç dakika sonra polislerden biri bana kapıyı açtı. (Arkası var) Bir doktorun günlük notlarından Gebelerde Perhiz meselesi... Gebeler her şey normal gittiği zaman altıncı aya kadar ho şey (yiyebilirler, Fakat altıncı aydan itibaren her ay mu- hakkak idrar tahlili yapılmak lâzımdır. İdrarda albümün velevki se miktarda dahi görülürse derhal tuz ve eti yemek- lerin arasından kaldırmak lizumdır. Çok meyva ve seba ve vitaminli geyler yer mek lâzımdır. Gebelerin mümkün mer- tebe çok yemek yememeleri (lzımdır. Çocuğun beslenmesi gerşi icab eder, fa- kat İdzumundan fasja da çocuğu büyüt- mekten büyük bir fayda melhuz değildir. Vaz'ı hamil şok zor olur. Çocuk herice çıktıktan sonru da küçük bile olsn tatbik edilen rejim sayaslıde tegaddi sayesinde gene büyür, gürbüz olabilir. Gebelerin oturmaları caiz değildir. Çok yorulacak derecede yürümeleri de oniz değildir. Her baml! kâdın gebe olmadığı zaman Hor- mal hayat tarzı nasılsa onu tatbik ef melidir. Hele son aylara doğru idrarda albümin, fistüvanat, azeton gibi madde- lerin muayenesi çok lâzımdır. ! | Cevab istiyen okuyucularımın posta pulu yollamalarını rica ederim. Aksi tak- dirde İstekleri mukubelesiz kalabilir. Bu gece möbetşj olan eczaneler şanlar- dır: İstanbul cihetindekiler: Şehandebaşında: <Asaf), Rminönünde; (Yorgi), Aksatayda: (Sarım); Alemdar - da: (Sırrı Aşım), Beyazidda: (Belkiz), Fatihde: (Hüsameddin), Bakırköyünde: (Alâ), Eyhbde: (Eyübsultan), Beyoğlu cihetimderiler; İstiklâl enddesinde: (Dellasuda), Daj - rede: (Güneşi, “Taksimde: Ülmonelyan), Pangaltıda , Karaköyde: (Hüseyin Hüsnü), Beşiktaşia: (Nan) Ha- aa). Boğaziçi, Kadıkir ve Adalardaldler; Kadıköyünde! (Kadıköy), Üsküdarda; (Ömer Kenan), Saryerde: (Osman), A- dalarda: (Şinasi Rıza),