SON POSTA RBABİR CASUS KADININ HATIRALARI — Çeviren: Hatice Hatib Eski casusluk hatıraları —I1— ; © İnsan ne acayip mahlüktur! Koca - mun ölümünden sonra beşinci büro ile “yeniden münasebete girmekliğime hiç bir mâni kalmamıştı. Oradaki eski © dostlarımı yeniden görebilirdim. Fakat “artık bu şeyden ne korkuyor, nede “bu şeyi istiyordum. © İki sene gayet sakin bir hayat sür. “ düm. Bazan Parisin civarında, bazan “da cenubi Fransada © bulunuyordum. © Nihayet bir gün tayyareye yeniden © binmek, kullanmak arzusuna mukave- met edemedim. Harbden beri hiç tay. yare kullanmamıştım, bunu kocam “menediyordu. Artik bu arzuma ifaat “etmek istiyordum. Nihayet bir akşam gazetesinde şöyle bir vazı çıktı: © eMarthe Richard yeniden tayyare ile oçuşlarına başlıyacak.» © Ve bu yazıdan sonra da şu mektubu çaldım: «Bir kitabda okudum. Siz büyük ve g hur bir casus imişsiniz. Bu şey ba- “ na Roche - Bernard mitinginde olan “kazayı hatırlattı. Sizin için pek feci bir sürette neti- celenen o mitinede ben de, annem ve babamla hazır bulunmuştum. Bunun hangi sene olduğunu iyice bilemiyorum. Ben 1904 de dünyaya geldim. O zaman bir çocuktum. Fakat sizin, karaya inmek üzere iken vukua ,gelen sukutunuzun bütün teferrüatını — hatırlarım. © Tayyare ilk önce kenardaki ağaçla. dallarına çarptı, sonra yere düştü. ze gelince, bu sukutun şiddetile yere tayyareden fırlayıp yeniden bu rarenin önüne, kendinizden geçkin halde düştünüz. O gün, gözümün önünde. ö. “Küm halinde, hasta nakline mahsus bir omobille, hastaneye götürülen, ölüm ilindeki kadının, günün birinde meş. bir casus olacağına imkân yok ina. mazdım. Çocuktum, tayyare ile düştüğünüz in sizin İçin çok ağlamıştım.» Tayyare ile yeniden havalandığım nan hissettiğim heyecan, yalnız bu ni tayyarelere henüz alışık olmadı. ımdan ileri geliyordu. Az zamanda, daha biçimli, ve çok daha kuvvetli örlü tayyarelere alışmış bulunu - dum. Heyecanımın asıl sebebi, harbden ev- velki hayatıma yeniden başlamış ol - ıklığımdı. O zaman da, şimdi olduğu “gbi bütün vaktimi tavyareye vermiş. “m, Ve şimdi böyle her uçuşumda yeni tehlikeli maceraların adeta bir çi tini hissetmiye başlamıştım. Sulh. “ten sonra tam on sene kaçtığım hayata &niden mi dönecektim? “Bir gün Guyan Comttaki tayyare danında, tayyareme doğru gider, n çok esmer tenli, oldukça kısa boy. Ju bir adam bana yâklaştı:. © — Madam Richard değil mi? © Diye sordu. » — Evet. Benim. « — Biz birbirimize harb zamanında Saint-Söbastien'de tesadüf etmiştik. ta Den sizi tevkif ettirmek bile İs. miştir. Ona hiç cevab vermeden tayyareme tla ve havalanmıştım. Beş yüz e yükselmiştim. Maziyi düşünü - dum. Biraz evvel bana hitab eden i pek İyi tanımıştım. Bu adam #ni Hendaze'de tevkif ettirmek iste. nis olan İspanyol Jos6 Verde idi. Simdi ondan uzakta olduğumdanberi hâdise bana cok tuhaf hattâ gülünç geliyordu. 1917 de Saint.Sebastier gazinoda beni tanımıs, ve hemen nsa hesabına çalısın calismadığımı mmek hevesine düsmüstü. “Bilmem maksad: ne idi. Neden bana açılmış, itirafatta bulunmuştu? Acaba sahiden casus mu idi, ve bu itiraf kal- bini dökmek arzusu mu idi? Yoksa bu suretle benim emniyetimi kazanarak ağzımdan söz almak mı istemişti? Bu ihtimallerin ikisi de varid olabilirdi. Herhalde o gece, Jas6 Verde bana çok samimi görünen bir itirafta bulunmuş. tu. Gazinoda, denize nazır bir tarasada oturmuştuk. Oyun ve dans salonların. dan uzak, ve en loş bir yerde idik. Or. kestraler durdukça dalgaların sesini işitiyorduk. Verde bana bu tarasada,. çocukluk hayatından uzun uzun bahsetti. Çok gene yaşında babasınm evin! terket - mişti. Bu evde kendinden baska mda- #z ve bakımsız büvüyen beş kardeşi daha vardı. Jos€ be'hasmın evinden ka. çarak. boğa aramıva cıkmıstı. Yanında, on iki yaşile on altı yaş arasında dört arkadaşı daha vardı. Böylece bütün Endülüsü dolaşmışlardı. Meyva çalarak bununla gıdalarını alıyorlar, ve açık havada yatıyorlardı. Boğa güreşlerine alışmak için boğalara yaklaşıyorlardı. ekseri dere kenarında iken bu oyuna girişiyorlardı. Çünkü boğanın önünden kaçmak ihtimali kalmadığını görünce dereye atılıyorlardı, Zaten derenin öbür tarafında elbise. lerini bırakıp bu tarafa geçiyorlardı. Yalnız. yanlarında, boğaları kızdırmak için salladıkları mantolar bulunuyordu. Bu beş çocuktan Yuanito C... ismin. de biri, sonradan Asyanın Oen maruf Toreros'larından biri olmustu. (Bura » da bu adamm doğru ismini yazmaklı. #ma imkân yoktur. Bunun sebebi ya. zılarımda anlaşılacaktır. ) (Arkası var) RADYO | Ankara Radyosu DALGA UZUNLUĞU — 1868 m. 182 Kes. 120 Kw. TAO, 10/74 m. 18198 Kes 0 Kw. TAP. 31/70 m 9485 Kız. 20 Kw. ) Günün Bulmacası | CUMA 8/9/39 12.30: Program. 1235: Türk müziği - Pi, 13: Memleket saat âyarı, ajans ve meteoro- loji haberleri, 13.15 - M4: Müzik o (Karışık program - Modern müzik. P1) 19: Program 19.05: Müzik (Kebare müziği va. PL) 1970: Türk müziği (Fasıl Heyeti.) 20.15: Konuşma (Spor servisi.) 2030: Memleket sant Ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 2050: Tük müziği: (Yeni şarkilar.) Okuyan: Safiye To- kay. Çalanlar; Hakkı Derman, Eşref Kadri, Hasan Gör, Hamdi Tokay, 1 — Peşrev. 2 Salâhattin Pınar - Hicaz şarkı: (Hasta ka) bim.) 3 — Kemani Haydar - Hicaz ga (Hicran) 4 — Kanun taksimi - Hasan Gör, 5 — 8. Pınar Hicaz şarkı: (Anladım se miyecekain.) 6 $. Pibar - Karciğar (Sana gönül verdim.) (21.16 - 2130: Mah - mud Karındaş ve Sadi Yarer Ataman ta - rafından balk havaları) (o 2130: Konuşma (Arıcılık ve balcalık) 2145: Neşeli plâklar - R. 21.50: Müzik (Operr aryaları) 22: Mü - zik (Radyo oOrkesteası): 1 — Bach - Sük (8i minör.) 2 — Berllor - Periler dansı, 3 — Liszt - «Les Preludese senfonik parça, 23; Son ajans haberleri, ziraat, esham ve tahvi- lât, kambiyo - nukut borsası (flat) 2920 Müzik (Cazband - PL) 2555 - 24: Yarınki program. İstanbul Defterdarlığından: 1 — Mükellefierin vergi nevilerine göre tahakkuk ettirilmiş olan borçları ile bu borçlarına karşı yatıracakları paraların miktarını kayıd'ara ve ellerindeki makbuzları würacaa* etmeksizin derhal arlıyabilmeleri maksadile 2184 sayılı kanunla ihdas edilmiş bulunan vergi cüzdanları her malsandığında bez kap. ları yirmi ve meşin kaplıları elli kuruşa satılmaktadır, 2 — Borçlu tarafından yapılacak teslimat için kendilerine ayrıca makbuz ve- rilmekle beraber teslimat bu cüzdanlara da kaydedilir ve her mükellef vergi cüzdanalrındaki kayıdlarla da vergisini ödediğini isbat edebilir. 3 — Cüzdan almak mükellefler için mecburi değildir. Ancak bütün borç ile teslimatı bir arada gösteren bu cüzdanlar büyük bir kolaylık temin ettiğinden her borçlu vatandaş tarafından alınması faydalı olduğu ve arzu eden vatandaşla. rın bedeli mukabilinde malsandıklarından alabilecekleri tebliğ olunur. © (4303) Üniversite Rektörlüğünden: Hukuk Fakültesinde: Medeni Hukuk. Cöza Hukuku, Devletler Umumi Hu- kuku ve Devletler Hususi Hukuku, İktisad Faktiltesinde: İşletme İktisadı, U. mum İktısad ve İktisad Teorisi, Tıb Fakültesinde; Radyoloji, Çocuk bakımı ve hastalıkları, İdrar yolları, Pataolujik Anatomi ve genel Patoloji: Edebiyat Fa. kültesinde: Umumi felsefe ve mantık, Romanoloji, umumi Türkiye tarihi ve Türk edebiyatı tarihi doçentlikleri açıktır. İsteklilerin dü imtihanı 16 İkinci- teşrin Perşembe günü yapılacaktır, İstiyenlerin Rektörlüğe müracaatları. 47047, Sreraaaam “ 9 — Gözleri görmiyen - Kiraya verilmiş 10 — Çok Iyi - Baharda olan bir meyva Türk Hava Kurumu İstanbul Şubesinden : Mahfuz nümune ve şartnamesine göre (100,000) tane flire ve zekât ve (100,000) tane de, kurban afişinin tabı eksiltmeye konmuştur. İsteklilerin yüz elit lira muvakka? leminutlarile eksiltme günü olan 22/Eylâl/999 Cuma günü #sat on beşle şartnameyi görmek istiyenlerin de hergün Cağaloğlunda şube bi- bâsıhdaki komisyona müracaatları. (7075) gum» “Son Posta, nın Hikâyesi “ Fadimenin Marifeti b IN Çeviren: Hatice Hatib Bayan Daime orta yaşlı bir dul ka - dındı. #ekiden çok zengindi. Fakat ko - casının ölümünden sonra servetinin bü- yük bir kısmını kaybetmiş bulunuyordu. Büyük koneklarının eşyasını satmıştı. Üç odalı bir aparlımana bü eşyanın en kıy. metli parçalarını yerleştirmiş. Kocasın « dan kalan aylık ve ufak bir irad ile ge - çinip gidiyordu. Bayan Daimenin evlâdı yoktu. Tek başına yaşıyordu. Ve bütün derdi ve dü. şüneesi iyi bir hizmetçi bulmağa inhisar ediyordu. Çünkü Bayan Daime de bütün hiz - metçi arıyan insanlar gibi bu kızcağız - ların nazmdan, edasından, envaj kusur » larından, şımarıktıklarından. sokak ge » zintilerini sevmelerinden velhasıl her şeylerinden müşteki idi, Ve hiç birini on beş günden fazla yanında alakoyamı - yordu. Yalnız bu son bulduğu hizmetçi kız, köylü Fadime pek işe yarara benzi - yordu. Gayet iyi yemek pişiriyordu. Onu İ bir zamanlar köyden almışlar. O civar » İdaki bir fabrikanın mühendisinin karı- isının yanına koymuşlardı. Mühendisin karısı ona mükemmel yemek öğretmişti. Çok temiz ve titiz bir kadın olması icab İ eden mühendisin eşi; Fadimeye bir ev te. mizlemenin bütün usullerini öğretmişti. Fadimemin bilmediği! bir tek şey vardu O da bibloları yerli yerine koymaktı. Ortalığı siliyor, süpürüyor, toz aliyor. Fakat masaların, geridonların, piyano « ne konulmuş ufuk bibloları birbiri yanı na bırakıyor ve odalardan çıkıp gidiyor. du. Fadimenin bütün diğer işlerinden mem nun olan Bâyan Daime onu düşünmeden ber gün karşısma alıyor ve tatlı, tatlı şunları tembih ediyordu: — Fadime kızım! Bir haftayı geçti bu. rada çalışıyorsun. Sekiz gündür sana durmadan tekrarlıyorum. Konsolun Gs . tündeki iki şamdan karşı karşıya konu » Jacak, Bunlar duvar saatinin biri sağın. da, biri solunda bulunacak. Şu siyah kâse tam geridonun ortasına yerleştirilecek.. İşte böyle!.. Şu kitablığın üzerindeki fo. toğraflar birbirlerine bu kadar yakın bı. rakılacak anladın mı Şu fildişinden yapılma fil de şöyle düz konacak, çarpuk değil. İki Saksonya küsesi de yanyana değil. hak.. şöyle. Rica ederim dikkat et, yarın gene seninle uğraşmıyayım!, Fadime irice başını önüne eğerek anla. dığını işaret ediyor ve yarın yapacağını vâdediyordu, Fakat ertesi gün bu üç o- dayı dolaştığı vakit Bayan Daime bu kı. Zn bu işi anuyamamazlığı karşısında çılgına dönüyordu. Çünkü masaların üstündeki bibloları tam bir intizamsızlık içinde görüyordu. Her şey gene çarpuk. çurpuk, darma da. Rınık konulmuştu. Bir gün evvelki gibi!, * Bayan Daime iki gün için Adaya kız kardeşine misalir giderken Fadimeye: — Fadime yalvarırım sana, iki gün için Adaya gidiyorum, geldiğim zaman her şeyi yerli yerinde bulayım.. Dedi, Ve Fadime ona: — Peki hâmmefendiciğim! Cevabım verği., Fakat Iki gün sonra Bayan Daime eve girdiği vakit deli olâcaktı. Gene masala. rın, sehpalarım üstü alelâcayip bir şekil. de idi. Bayan Daime daha başından şap. kasını çıkarmadan: — Deli ediyorsun beni Fadime, diye bağırdı. Nerede Ise her şeyi masaların Üstüne zamk'a yapıştıracağım.. Kızım sana kaç kere bünisrın nasıl konulacağını anlattım, gösterdim. Niğin öğrenmiyor. sun. Şu odaların hali nedir? Hizmetçi kız ağlamağı başlamıştı; — Ben siz hosunuza gider diye on . ları böyle koydum. Doğru yerlerinde de. gil m Diyordu. Bu kadar anla iığın' - karşısında Bayan Daime söyl £ söz bulamıyor . du. Onun için köylü kız azarlamaktan vazgeçti. Sabahları erken kalkıp o, toz alırken, arkasından dolaşmağa ve kızın ei bir biblonun yerini değiştirirken onun bu yanlış hareketini daha doğmadan tashih etmeğe çabaladı. Bir halta böyle geçtik. ten sonra nihayet bir gin Bayan Daime, : bali Fadimenin ihtara hacet kalmadan he? şeyi yerli yerinde bıraktığım görünce se. vindi. Para çantasından bir lira çıkardı, ona verdi. — Aferin kızım, dedi, Al şu bahşişi ar, tik bunları her gün yerli yerine koyar « sın... Öğrendin... O gece Bayan Daime yeniden Adaya kız kardeşine gidiyordu. İki gün, Adada büyük bir huzurla oturdu. Eve geldiği zaman artık her şeyi yerinde bulacağım. dan emindi. İki gün sonra evin kapısından içeri gi. rip te odalara şöyle bir göz atınca aklı başından gitti; Aman Yarabbi!.. Gene her gey ye - rinden fırlamıştı. Beyaz fil çarpuk, Saksonya kâseleri yan yana, şamdanların bir, kenarda, biri tam ortada duruyordu. Ve... Artık daha fazla bakamadı. Elin - den çantasını bırakınca masaların, seh. palarm yanına koştu. Onların yerini de. Hiştirmek istiyordu. Elini uzattı, Saksonya vazolarından bi. rine dokundu. tuttu. Fakat hayret!.. Kâsa yerinden kımıidanmadı!.. Saksonya ta bağı sımsıkı yerine yapışmıştı. Öteki ma. saya saldırdı. O da öytz, beyaz fi, siyah tabak, şamdan ve diğer küçük biblolar, resimler hayır!,. Hayır hiç biri, yerin « den oynamıyordu. Hepsi, gayet kolay o. larak masalerin üsrüne hem de Fadime. nin estetiğine göre yapışmış duruyorlar. nun knsolların veya kitablıkların üstü.İdı. Bayan Daime; bütün kanının başına hücum ettiğin: duydu... Yalnız biblolar değil, canım masslar da berbad olmuş, bütün mobilya harab olmuştu. — Fadime.. kadın. Diye bağırarak başını arkasına çevir. di. — Efendüm, Fadime orada duruyordu. Yüzü, göz. lerinin içi iftiharından pırıl pırı! parlı . yordu. Hanımcığım dedi. Bana para ile zamk aldım. Bunların hepsini istediğiniz yerlere yapıştırdım. Artık Di i daha bunlar yerlerinden kımıldıyamaz 4 | lar. siz de bir daha sinirlenmezsiniz!, Bayan Daime sapsarı kesildi. ve hiç um elen bir kanapenin Üs , me yığıldı. Ve küçük bir çocuk gibi ağ, lamağa başladı. Bir doktorun günlük notlarından Baş dönmeleri marlarda kusule gelen Espazm dahili kulaktaki zayıf bir mahallin kan- sızlığı yani lâyıkile kanla sulanmaması hall vukua gelir. Ve bundan dolayı baş- dönmeleri başlar. Tansiyon (o düşüklü - Zünde ise çok kan kaybedenlerde, çok sapf olanlarda büyük ve ağır bir haş - talık seçirip de henüz nakahat devrine girenlerde, fazla dimağ © yorgunluğuna maruz kalanlarda yine başdönmeleri gö- rülür, Bu sebeble muayyen bir yaştan sonra meselâ elli yaşından sonra görülen baş- dönmelerinde mutlak bir tansiyon yük - sekliği aramak Jâzım lır. Bu halde sebeb derhal anlaşılabilir. Ve ona göre icab e- den tedbirler alınır ki ekseriyetle bu bir marazın mevcudiyetine verilen ebem - miyel sayesinde oomslı bir hastalığın teşhisi mümkün olur. Raşid Rıza - Ertuğrul Sadi Tek Bu gece Tepebaşında GAiB ARANIYOR vedril 4 Perde ZAYİ — 3707 sieli numaralı goöför ehliyet namemi kaybettim. Yenisini alacağından eskizinin htm yoktur. Kumkapı İstasyon caddesi Ne. 8 Ali Ragıb Eren > 3 > Gi a