N Çeviren: Hatice Hatib Tehlikeli bir oyun Vakit pek azdı... Maamafih tayyare ile giderse Jeann vaktinde Marsilyaya gelebilirdi. Onu Lyon'a ka dar kendim götürecektim. Bütün gece bu seyahatin teferrüstile meşgul ol - dum. Ertesi sabah Jeann'a kendisi için dü- şündüklerimi söyledim. — Paran var mı? diye sordum. Za - ten ehemmiyeti de yok... Oraya gidin. ce hiçbir şeye ihtiyacın (o kalmıyacak! Ramon dünyanın en asil, en kibar bir adamıdır. O beni dinlemiyordu bile! Bu casus. uk hayatından kurtulmak ümidile mes uddu! Biran evvel kurtulmak, nefes almak istiyordu. Teferrüata e - kemmiyet verdiği yoktu, — Evet... diye mırıldandı. Orada mes'ud olacağım. Fakat sen şimdi beni biran bile bırakma. Ben zayıf bir ka - dınım... İradem yoktur. Beni bir yere kapa. — Beni dinle canım. Seni bir saate kadar tayyare meydanına (o gölürece - ğim. Eğer kabil olsaydı ben kendime s&id bir tayyare ile seni bizzat götürür. düm... Fakat bir aydan evvel bir tay. iyareye sahib olamıyacağım... Fakat se ni her vechile emniyet (edebileceğim bir pilota bırakacağım. Jeann ağlıyarsk boynuma (o sarıldı. Fakat biraz sonra, beni endişeye düşü. ren şu sözleri söyledi: — Marthe, ben hemen gidip bir Ra. ya'yı görmeliyim! — Bu Raya da kim oluyor? — Bu benim hayatımı evvelden ba « Jeann orada değildi! Hizmetçi kadına benimi için şu mektubu bırakmıştı: «Sevgili Marthe, Ben zavallı bir deliden başka bir şey değilim. Telefon ederek yakın bir yer. de beni beklediklerini söylediler, gidi. yorum. Yeniden bir mücadeleye atıla- cak kudretim yek. Her türlü mücade - le artık çok geç Eğer oğlum hayatta olsaydı belki onun için yeniden müca- dele edecek kuvveti kendimde bulur » dum. Fekat şimdi yalnızım. Mücade » le... Uğraşmak... Bunlar neye yarar... Allah ne kısmet ettiyse o olur. Sen kendini kurtardın! Fakat ben se zahat/nn gbi değilim... Çok zayıf bir kadı. Adiyö Marfhe. Bana yaptığın bütün iyilikler için sana çok teşekkür ede « rim, Kaderim beni çağırıyor... Ona i. taâte mecburum...» Uzun müddet Jeann hakkında hiçbir şey işitmedim. Birkaç ay sonra bir çay ziyafetinde, Jeann'ın pek srkı dost ol- muş bulunduğu Guido isminde bir İ - talvana tesadüf ettim. o Bilmem Je - ann'ın dostu olduğumu nereden bili . yordu! Bana hemen: — Biliyor musunuz? dedi. Jeann Ge. rard... Muhakkak heyecanla (o bir hareket yapmış olacağım ki birdenbire sözünü keserek süküt etti. Ancak titreyen ol - lerimle çay fincanını masaya bıraktık- tan sonra sözüne devam etti: — Geçen ay Meontekarloda öldü... İki üç gece mütemadiyen kumar oyna. mıştı. Dehşetli şansı vardı... Küçük bir servet kazanmış bulunuyordu. Oyunun ha haber vermiş olan bir falcı kadın 2 ep bir garson gelerek kendisini dır. Moskovadaki maceralarımı, Eylül. de doğmuş olan adamı, deniz üstünde maruz kalacağım tehlikeleri, çocuğu - mun ölümünü, daha buna mümasil bir çok şeyleri evvelden bildi ve bana söy- ledi. Bana daima; «Sizin ( etrafınızda bir harb bir cenk görüyorum, der. Bu tuhaf bir cenk... Silâh yok... Fakat cenk mevcud... Yine size değişiklikler var... Memleket değiştirecek... Erkek değiştireceksiniz!...» Anlıyor musun Marthe, her şeyi evvelinden biliyor. — Peki, öna bir mektub yazar, falı- na bakmasını rica edersin. Sana ceva . bını oraya gönderir. — Olmaz. Raya böyle mektubla fa- Ya bakmaz. O, diğer falcrlara hiç ben « zemez. Benim arkadaşlarımdan birine: «Saçlarınızı kesmek (istemiyorsunuz amma saçlarınız kesilecektir. dedi. Hem de istediğinizden çok daha kısa kesilecek!» Arkadaşım tifoya yâkalandı. Hasta « Tığ: arasında saçlarını ta dibinden kes. tiler. Banada... Ogün inadettim... Fal kâğıdlarını üç defa karıştırdım... “Ne dersin... Üçünde de hep ayni kâ. ğıdlar çıktı... Raya o zaman bana ha. kikati söylemek mecburiyetinde kaldi. ” — Ne imiş bu hakikat? , — Ölüm... «Ölüm size çok yakın... , Size dokunuyor!» dedi. Onun bakışla - rından anladım ki artık yaşamak için çok vaktim kalmamış! İşte ben geçen Nisan ayında ona gitmiştim... Bir he. sab et... Herhalde çok vaktim kalma - * muş olmalıdır. Denize yakın demişti. — Belki de bu Arjantinde olacaktır. — Hayır... Seni götürecekler... Bir kalabalık içinde... diyordu. Kalabalık ve eğlenceli bir yerde... Bir müddet ikimiz de bir şey söyle. medik. Sinirlerimiz çok bozulmuş bir halde idi. Yine sükütu (bozan Jeann oldu. Bana, seyahatinden bahsetmeğe başladı. Harekete #eçmek lâzımdı. Düş manların elinden kaçabilmek için ça - 'buk davranmak icab ediyordu. o Saat dokuzda postaya koştum. Telgraf çek. tim. bu kadın İçimde bir sabırsızlık vardı. Acele e.! diyordum. Villaya avdet edince his simde aldanmamış olduğumu gördüm. iy çağırdı. Birkaç dakika Jeann ortadan ikayboldu. Avdet ettiği zaman çok si « SOLDAN SAĞA ve YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Şişmanlık. Ezeldenberi - Nihayeti, — Yardımı dokunan. Yükseltmek - Sıhhat, Çünkü - Vahşi hayvanları ve kuşları öldürmek. Büyük zararlar tevlid eden hâdise, Isitan içki - Rüzgâr. — Develeme, deve kuşu kovalama, diye oynanılan oyunun tk kelimesi, 10 — Bir isim - İstek, Geçen bulmacanın halledilmiş şekli; SOLDAN SAĞA: 1 — Mayasıl - Eşek. 2 — Acta - Eşek. 3 — Yezld - Kale, ' 4 — Azize - Ekin. 5 — Sedef - Sana, 8 — Fikir. 7 — Lekesiz. 8 — Şakak - Kir, 9 — Gelinimiz. 10 — Kenar. Konser Alemdar spor klübü menfaatine 9 Eylül Cumartesi akşamı Suadiye Plâj gazinoşunda büyük bir konser tertib e - dilmiştir. EGE TİYATROSU Nuri Gençdur ve arkadaşları sile bahçesinde İki Süngü Arasında Jekler varyeteni Meliha Salime konseri (öne tüm İTRABYG) 12:868 4 5 6 nirli görünüyordu. Ve oyuna devam etti. Bir deli gibi, işin içinde olmıyarak oynuyordu. Onu gazinodan ben çıkardım. Has- talanmıştı. Sabahın ikisi olmuştu. Res İtoranda bulunan arkadaşlarımızın ya. İnma gittik. Fakat Jeanne son derecede yorgun görünüyordu. Ben onu birçok defalar bu halde görmüş olduğum için merak etmiyordum. Restoranda masada konuşup gülüşür. ken birden içimizden biri haykırdı: «Bakınız... Jeanne'ye bir şeyler olu yor!» Başı omuzuna düşmüştü. Oturduğu koltuktan kayıyordu. derin bir neles bile almadı... Ufak bir titreyiş bile ol. madı... Öylece gidiyordu! Doktor kuv- vetli bir zehirle zehirlenmiş olduğunu söyledi. — Bunu kendisinin yaptığını zenne. der misiniz? — Bilmem ki... Kimse bunu anlıya. madı! Fakat tuhaf bir şey oldu. Öldük- ten sonra eşyalarını mühürlemiye git. tiğimiz zaman bütün çantaların, açık ve karmakarışık bulduk. Vaklâ Jeanne çok dağınık bir kadındı amma, bana öyle geldi ki çantaları başka kimseler tarafından karıştırılmış bir şeyler a- ranmış... Sonra dişleri arasından fısıldadı: — Siz de bilirsiniz... Gizli teşkilâtın işi... Ev sahibesi bize yaklaşıyordu. Güi'do benden uzaklaşırken yavaşça ilâve etti: — Ne tehlikeli bir oyun! (Arkom var) Ankara Radyosu DALGA UZUNLUĞU 1448 m. 187 Kos 120 Kw. TAG, 1974 m. 15198 Kos, 30 Kw. T.AP. 3170 m 0465 Kez, 20 Kw. PERŞEMBE 7/9/39 1230: Program. 1235: Türk müziği: Oku — yan: Necmi Riza Ahızkan, Çalanlar: Cev - det Kozan, Ruşen Kam. 1 — İshak - Bayati peşrevi, 2 — Ali efendi - Bayati şarkı: (Da- anım” “Son Posta,, nı Bir ihtiyat zabitinin hatıralarından; — Ya sol yanağın.. Ben bunu nişanlıma söylediğim zaman elinde çıngırak teşyicileri bir an evvel vapundan çıkmıya davet eden kamarot yanıbaşımızda idi. Nişanlım, göz ueile ikamarotu işaret ederek. — Kabahat bende değil, alacağın ol . sun! Dedi, Tayin edildiğim kolorduya iltihak et. mek için İstanbuldan ayrılıyordum. Ay » rılık anında, daba üç ay evvel nişan - landığım nişanlımı yalnız sağ yanağın » dan öpebilmiştim. Nişanlım öbür yana « ğını uzatırken münasebetsiz kamarot, ö- püşen iki kişiye rastladığı zaman mev - cudiyetini belli etmek için öksüren bir insan gibi çık çık, çıngırağı çıngırdat - 2 Vapur rıhtımdan ayrılıyordu. Nişan - ım o zamanın modasına göre giydiği çarşafının içinde ber zaman olduğun - dan daha ince, daha zarif görünüyordu. Arada sırada gözlerine götürdüğü be . yaz mendilin; sallarken ben güverteden bağırıyordum: — Ya sol — Alacağın olsun! Vapur rıhtumdan çok uzaklaşmış, rıh- tumdaki teşyiciler seyrekleşmişti. O, hep âyni yerde elinde mendil duruyordu. * Aylar geçti, Artık tam bır harb ada. mı olmuştum. Kumandanlarımın göz be. beği idim, bu hal bana en büyük zevki veriyordu. Yılmadan çalışıyor, harbe şevkle iştirak ediyordum. Nişanlımı het vakit hatırlardım. O, rıhtımdaki hâdise, hayal halinde gözlerimin önüne gelirdi. Toprağı xmüdafas ettikten sonra o toprak- ta omunla birlikte yaşamak hakkına sahib olacağımı bildiğim için onu hatırladığım an, kendimi her zaman olduğumdan da. ha zinde, daha kuvvetli buluyordum. * Birkaç gündür fazla telâş var. Her balde büyük bir narbe iştirak edeceğiz. Ben sevinç içindeyim. Bu bharbde de muzaffer çıkarsak artık bizim için kat'i zafer güneşi doğmuş olacak.. İçim içime sığmıyor, düşmanla karşılaşacağımız gü- nü heyecanla bekliyorum, * “ İşte tahminim gibi çıktı. İlücum ede . ceğimizi haber aldım. Binbaşım, bana ta. limat verirken gözlerimin içine bakıyor- du. Orun bu bakışlarındaki manayı çok iyi anlıyorum. Bana güvendiğini, verdiği işi başaracağıma emin olduğunu böyle ifade ediyor. Kumandanım, bana emin olabilirsin. Bu anda benim kelbim, yalnız bir şey için, vatan için çarpıyor, vatan müda faasında hisseme düşen işi, hakkile ya » Im seni ben ararım.) 3 — Şevki bey - Uşşak şarkı: (Esiri o zültünüm ey yüzü mahım,) 4 — AM efendi - Uşşak şarkı: (Sen ey ser - virevan ruhsarı gülgün.) 5 — Salâhattin Pı- nar - Bayeti şarkı: (Delisin deli gönlüm.) 8 — Halk türküsü - (Yağar ordan burdan.) 19: Memleket saat âyarı, ajana ve meleori- 10ji haberleri. 13.15 - 14: Müzik (o (Karışık program.) 19: Program. 10.05: Müsik (Oda müziği - Pi) 1030: Türk müsiği (Pas hey- eti) 3015: Konuşma (Ziraat saati) 2030: Memleket saa$ Ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri. 20,80: Türk müziği: Okuyan: Ra- dife Neydik. Çalanlar: Ruşen Kam, Cevdet Kozan, Zühtü (Bardakoğlu. 1 — Vasilaki - Kördilihicazkâr peşreri. 2 — Salâhattin Pı- nar - Kürdilihicazkâr şarkı: (Aşkınla yanan gönlüme busenle şifa sun) 3 — Piyanist Yor. gi - Kürdilihicazkâr şarkı: (Neşe ile geçen.) 4 — Cevdet Kozan - Ud taksimi 5 — Ud! İbrahim - Kürdilihicazkâr şarkı: (Sarı bir gül gibi.) 6 — Şükrü Şenosan - Buselik şar- kı: (Gönül harareti sönmez.) II - Okuyan! Sadi Hoşses: 1 — Bolâbenk Nuri bey - Rast sarkı: (Mailim bir vazlı yare) 2 — Refik Fersan - Rast şarkı: (Affoyle suçum.) 3 — Şemsettin Ziya - Mahur o şarkı: (Şu güzel bir kadın) 4 — İsak Varan - Mahur şarkı (Şu gümüş ırmağın.) 5 — Nikolaki - Mahur İsa semalet. 2110: Konuşma. 2148: Noğeli iplâklar - R. 21.50: Müzik (Bir opera selek — İaiyonu.) 22: Müzik (Küçük Orkestra » Şef: İNecib Aşkın) 1 — Walther Sehrader - Ak- İsam Üzeri (Hazin parça) ? — Levine - Hü- İ moresk. $ — Gerhard Winkler - Donna Şi - kita (İspanyol üvertirü. 4 — Rubinstein - , Kostümlü balo süitinden: Toreador ve En- | Sbs. 5 — Prite Köpp - Yaz akşamı abii © — Inc Grit - Mayıs ihtişamı (Vals) 7 — Jac Grit - Mütş. 23: Son ajans o haberleri, ziraat, esham ve tahvilât, kambiyo - nukuk borsası (fiat) 33.20: Mülk (Casband - P) 2385 - M: Yarınki program, pamazsam benim için yaşamak bir zillet olacaktır. Ben zelil yaşıyamam. * Kaç saattir, harbediyorduk bilmiyo - rum.. Top, tüfek, gülle bütün bunlar sanki birer çocuk oyuncağıydılar. Ben kendimi toptan da, gülleden de kuvvetli hissediyordum. Takımımla birlikte iler » lerken.. gözüm hiç bir şey görmüyordu. Yalnız ileri, yalnız zafer. * Bana, sol omuzum sarsıldı gibi gelmiş. ti. Fakat aldırmamıştım ve yürümüştüm. Ne kadar yürüdüm, şimdi bunu bilmiyo- rum, Harb sahasında on metre ne ise bin metre de odur, Ve insan orada mesafeyi zamanı ölçemez.. Kendimde halsızlik hiz. isettiğim zaman, bir sn için durdum. Sol fomuzum sızlıyordu. Gayri ihtiyari sığ e. (lim sol omuzuma doğru gitti ve elimin sıcak bir mayile ıslandığını farkettim. Yaralarmıştım, demek. Yaralandığım aklıma gelince omuzumun da sızladığını anhıyabildim. Kan hâki ceketimin omuz tarafına gelen kısmını kıpkırmızı yap - miştı, Gene yürüdüm. Fakat bu sefer ne kadar yürüdüm. Belki bana bin adım ka. dar gelen bir adım, belki de bana bir a. dım kadar gelen bin adım.. Orada. bir toprak yığınının yanına düşerken heniz âklım başımda idi, İşte hepsi bu.. Daha başka bir şey halırlıyamıyorum, * — Şimdi biraz daha ıyisin ya aslanım! Gözlerimi güçlükle açabildim. Beyaz "gömlekli, kır biyıklı bir erkek yanımda idi. Ben yatıyordum. Burası neresi idi. Ben buraya nası! gelmiştim. Benimle ko- Alacağın Olsun İNE. Yazan : Nimef Mustafa alllll n Hikâyesi muşan bu kır bıyıklı, beyaz gömlekli kimdi? veveb vermek, bir şeyler söyle » mek istedim. Söyledim mi, işte onu bil . miyorum, Çünkü kulağımda birden pat- lıyan binlerce topun gürültüsü vardı. U. zaktan boru sesleri geliyor gibi idi: — Dinlen aslanım, kendini hiç yorma, yaran ağır sayılmaz, lâzım gelen ameli. Yatı yapıp kurşunu çikardım. Gözlerim kapalı dinledim. Hafızamı İtoplomıya gayret ediyordum.. Harb sa - hası, top, tüfek sesleri tekrar kulağımda çınladı. Ben yaralanmıştım. Burası bir hsştane olacsktı, Yanımdaki de bir dok- tordu. Demek ben kendimi kaybetmiş - tim, beni almışlar, buraya getirmişlerdi. |Bu ufak odaya gelmeden ameliyatım yapılmıştı, Omuzum acıyordu. Sağ elimi güçlükle kaldırıp sol omuzuma götür - düm. Sarılı idi. Duktor: — Hiç kımıldanma çocuğum, yaran ağır değil., Çabuk iyi olacağını ben san? şimdiden müjdeliyeyemi. — Harbi kazandık mı? Kelimelerini güçlükle telâffuz edebil mmiştim. Doktor sualimi anlamıştı: — Merak etme çocuğum zafer bizde - dir. Senin gibi aslanlar olan bir ordudan zaferden başka ne beklenir. Gönlüm rahattı. Gözlerimi kapadım. Harb sahası bir kere daha gözlerimin ö. İnüne geldi. Top tüfek sesleri gene ku - İaklarımda oğulduyordu. Pek yakında bir s93.. Bir şeyler söyle- niyor, bon güçlükle anlıyorum. Doktorun sesi bu galiba! İşte anlıyorum. — Hemşire bu ilâcı on dakika sonra içirirsiniz.. Daha ziyade kendine gele « cektir. Siz bakacaksınız. — Peki doktor. Hastamız... İnce bir ses. Rüya mı görüyorum. Bu ses... Fakat neye konuşmuyor?. Neye sustu?.. — Doktor. iliçtan evvel ona borcu . mu ödiyeyim. Dudaklarıma yumuşak bir şeyin te - mas eder gibi oldluğunu hissediyorum. — İşte sol yanağım, hani tam öpeceğin zaman kamarotun çıngırağı mâni olmuş. tu. Gözlerimi açıyorum. Beyaz gömlekli genç hastabakıcı, benim nişanlım.. Du - daklarım onun yanağına dokunuyor. — Doktor benim nişanlım bul Doktorun gülen gözlerinden iki damla yaşın sözüldüğünü görür gibi oluyorum. Mercan Ağa ma - hanesi | Muradiys caddesi çeşme itti - salinde kulübede 1 - kamet eden annem Fatma on dört sene evvel dört yaşımda iken geçim darlığı yüzünden beni Da - rülacezeye bırakmış, ölü babamın ismi Yusuftur. Abdullah isminde bir amcam Yarmış, Üç sene evvel bir defa annem beni görmeğe geldi O gün- Genberi bayat ve mematına ald hiçbir ha - ber alamadım. Bilenlerin namına aşağıdaki adresime malümat (vermelerini rin ederim, Darülaceze yedinci daire üçüncü Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan cezameler şunlar- dır: ktanbul cihetindekiler: Şehzadebaşında: (Üniversite), Eminö- nünde: (Yorgi), Aksarayda: (Pertev), Alemdarda: (Eşref Neş'et), Bayasıdda : (Haydar), Fatihte: (Rmllyadi), Bakır - köyünde: (İstanbul, Eyübde: (Arif Be- 4ir). Beyoğlu cihetindekiler; İstiklâl caddesinde: (Kansuk), Yük- sekkaldırımda: (Venikopulo), Taksimde: (Takalm), Yenişehirde: (Parunakyağı), Şisilde: (Halk), Galatada: (İamet), Pın- dıklıda: Mustafa Nal), Beşiktaşta: (Bö- ieyman Receb). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler; Kadıköyünde: (Hüsnü, Rıfat), Üskü- darda; (Selimiye), Sarıyerde: (Asaf), Adalarda: (Helk),