14 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

14 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Gİ DiKKATA,, Gripin kutularının üzerine resimde gördüğünüz şekilde kabartma pullar ilâve edilmiştir. Her yerde ısrarla pullu kutuları isteyiniz ve pulsuz kutuları şiddetle reddediniz. Spor: Yağmur at yarışları (Baslaraf, 9 uncu sayfada) arasmda yapılan Su topu maçında Beykoz takımı Beşiktaş 6.0 mağlüb etmiştir. Bu suretile Beykoz büyükler çükler İstanbul su topu şampi - nu kazanmıştır. Umumi puvan vaziyeti şudur: Şim. yapılan müsabakalar so - r rde: Beykoz 130 pu - vanla İs mpiyonu, 32 puvan » kı Demirspor ikinci, 16 puvanla Be » lerde gene Beykoz 112 püvanla İstan. bul şampiyonluğunu, Beşiktaş 100 pu. Vanla ikinciliği, Demirspor 2 puvanla Üçüncülüğü kazanmıştır. M. Yelken yarışları tehir edildi İstanbul Su Sporu Ajanlığı tarafın. dan tertib edilen yelken teşvik mü - Sabakaları dün Moda koyunda yapıla. Caktı. Yarış saatinde fazla yağmur Yağdığından, hakem heyeti yarışları Şelecek haftaya tehi, etmiştir. Gece maçlarına izin verildi Taksim stadı idaresi getireceği bir ©cnebi takımla gece maçları tertib et- Miş ve bunun için lâzım gelen ışık ter- tibatını yaptırmıştır. Futbol mevsi « Minin tatil edilmesi üzerine bu maç - r da suya düşmüştü, Stadyom İda - Tesi bunun üzerine memurlarından Koçoyu Ankaraya göndererek Beden erbiyesi Umum Müd K teşebbüsata girişmiştir. Haber aldığı. Mza göre, bu teşebbüs üzerine Umum üdürlük gece maçlarına müsaade e Miştir. Yakında kuvvetli bir ecnebi ta. mi getirilecek ve memleketimizde Uk defa geceleyin futbol maçları ya. bilacaktır. İZ“ir fuarında muhtelif maçlar 1939 İzmir enter Wühteti? tarihlerde yap etleri şunlardır: Futbol: Ankara, İstanbul ve İzmiş nı tekitleri arasında yapılacaktır. Bu- in haricinde alâkadarlarca, bir beynel. Milel ymüsabaka crpiz edile- *ek bir Yunan takımı davet edilmişse de a cevabda, mevsim dolayisile Yuna- standa futbol faaliyeti tatil edildiği ve Mürasebetle takım günderilemiyece- bildirilmiştir. $ şehir muhteliti arasında yapılacak Maçlar, İzmir Alsancak stadında bir dev. İNE usulü ile icra edilecektir. Maç ea 2, 3 ve 4 Eylüldür. Müsabakalar kop esinde birinci çıkacak takıma fuar eni since büyük bir kupa hediye edi- ktir. Bu müsabakalara iştirak edecek 8 kafileleri birisi idareci ve on dör- “yuncu olmak üzere 15 kişiden ibaret aktır, e Ankara, İstanbul ve İzmir ta bi, öde arâsınde serbest güreş müsaba- Yapılacaktır. Müsabakalar fuar a nal fuurında ak spor bhâre- iraası dü altında yapılan ve yüzmeler çık tiyatro salonunda hergün 1730 da başlayıp 20,30 da bitecektir. Müsabaka tarihleri 26, 27, 28 ve bu müddet kâfi gelmezse 29 Ağustos günleridir. Müsabakalar neticesinde takım hes. bile birinci olacak bölgeye fuar komite: tarafından büyük bir kupa ve ayrıca her kategorinin birinci ve fkincilerine de bi- rer madalya verilecektir. Bu mwüsebakalara iştirak edecek bölge takımları idareci dahı; her sikletten bi rer kişi olmak rekkeb lacak Balkan bisiklet m isabakalarına iştirak eden bisikletçilerimiz seçildi Haber aldığımıza göre, 8 ilâ 14 Eylül| günlerinde Bükreşte ilk defa yapılacak olan Baikan bisiklet şampiyonasına İşti- Tak ettirilecek takım, şu suretle tesbit e- dilmiştir: Anküradan: Orhan Suğla, Nuri Kuş ve halen Pariste bulunan Talât Tunçalp. Es- kişehirden: Falk. İstanbuldan: Bekir Be- ret. İzmirden: Bayram olmak üzere altı bisikletciden ibarettir, Ekibimiz, takım halindeki idmanlarını tamamlamak Üzere 20 Ağustosta foderas. | yon fahri mütehassısı Cavid Cavın ida- İresi altında İstanbulda bulunacaktır. On gün devam edecek olan bu idman. ilardan sonra takımımız 2 Eylülde Kös- tence yolu ile Bükreşe hareket edecek- tir, Pariste bulunan Talât Tunçalp ta ta- kıma Bükreşte iltihak etmiş olacaktır. MA) Sinema : Fransada birinci fi'm festivali açılıyor (Baştarafı £ ner sayfada) arzedilen en iyi films mahsustur. Bu mü- İkâfat bir tane değildir. İştirak edecek her memlekete verilecektir. 2 — Beynelmilel jüri mükâfatı: Sekiz İfilm birden arzeylemiş olan memleketle- re tahsis edilmiştir. Mükâfa* sekiz filmden en iyisine ve- rilecektir. 3 — Lowis Lumler beynelmilel büyük! mükâfatı. En iyi sahne vazu için. 4 — Beynelmilel kadın mükâfatı: En iyi kadın sam'atkâra mahsus. 5 — Beynelmilel erkek mükâfatı: En iyi erkek san'atkâra mahsus. 6 — Mubharrirler ve kompozitörler mü- kâfatı: En iyi senaryoyu mahsus, 7 — Musiki muharrirleri ve kompozi- törleri mükâfatı: En iy: müzikli film için. 8 — Beynelmilel operatör mükâfeti: En iyi film operatörü için. Bu mükâfat - İlarılan gayri en iyi terbiyevi, en iyi canlı resim, en iyi aktüalite filmleri için dahi mükâfatlar tertib edilmiştir. Sergiye iştiraki birçok devletler vâ - deylemişlerdir. İyüzünden, boşa çıktı. Geçen Sonteşrin - | Bugünkü Fransa | (Baştarafı 7 nci sayfada) aldı, Fransa derhal susturdu, isted dye diktatörlüğü. ni kabul ede - bilir. Çünkü: Esas itibarile demokrattır. Eğer hükümetin başında başka biri ol-| saydı, meclise salâhiyetinin iade eğil ei mesi talebleri çoktar. başladı. İ Şimdi işçi sınıfının vaziyeti gayet ga- ının adamığır. Fakat bugünkü milletler arası vaziyetin” le işçi sınıfı da ona düşman değil. 40 8a- Ja hafta ufak bir itirazla kabul edildi.| Hükümet belki bu arada umumi iş kon- İederasyonunu resmen tasdik ettirme - mekle hata etti. Fakat bence işçi sınıfı şöyle düşünüyor: «Gürültünün, patırtı « nın sıradı değil... Daladye ne de olsa nımız sayılmaz. «İş cephesi> nin bütün teşebbüsleri, liderlerinin şaşkınlığı de yarıda kalan hâmlemizle ne fena va - ziyele düşmüştük. Harb çıksın çıkmasın, #anayi, ister istemez. hükümetin daha 2i- yade kontrolü altına girecektir. O vakit biz de nasıl olsa iş cephes. kurmıya ve rogramımızı tatbika imkân buluruz.» Hasılı, Fransa Alman tehdidi karşısın- da müttehid bir memleket halin! almış bulunuyor. 15 Martta - askersiz İngilte- renin dostluğu müstesna - kendâıni yapa- yalnız duyuyordu. Bugün sulh cephesi - nin inkişafı, İngiliz mecburi askerlik ka-| Dubumun neşri sayesinde maueviyatı son derecede yüksek. <Tahdid siyaseli heyülâsı, ortadan si- lindi. Paul - Reynaud'nun râdyoda söyledi- ği gibi: «Fransa baş eğmedi, bilâkis Mü- hihte sarsılan maneviyatı düzeldi.» İ Geçenlerde General Frankonun şid -| detli taraftarlarından bir Fransız işa - damma rastlamıştım. Sordum: — «E... Bakalım, ne beber dostunuz - dan?» Fena fena atıp tutmıya başladı; — «Yola gelmezse kafağını kırarız. Mültecileri Katalonyaya geri yollar, cüm huriyetçi bir idare kurmalarına yardım ederiz. Aklı başına gelir. Çılgın bir ak- sülâmel, fakat Fransanın ne derece de - Biştiğini göstermek bakımından entere - Bunları gördükçe insan kendi kendine soruyor: | «Acaba 15 Mart günü Pragda Hradsc. hine giren Hitler; ömründe en büyük ha- tayı işlemiş olmadı m” # İngilizceden çeviren: Nejyir Kemal Boş bir arsada tutuşan sandık Dün, Nişantaşında garib bir yangın hâdisesi olmuş, boş bir arsada bulu - nan bir sandığın tutuşması itfaiyenin gelmesini icab ettirmiştir. Nişantaşında Akkavak sokağında Seyid Paşa arsasında, bekçilik yapan Agob oğlu Simakın attığı bir sigara, arsadaki eşya taşınmasına mahsus boş Civardan elevleri görenler endişeye| kapılarak itfaiyeye haber vermişler, yanan sandık vaki mahalline gelen itfaiye tarafından söndürülmüştür. Çocuk Terbiyesi (Baştarafı 9 uncu sayfada) de Gendve'in kendi çocuğu üzerindeki tecrübesini anlatacağım: Profesör her hangi bir şeyi kanspeler- den birinin minderinin alına gizliyor ve çocuğu oradan uzaklaştiriyor. Sakiadığı şeyi © kanapeden alıyor, karşı kanape minderinin altına sokuyor. Maksadı şu Aradığı şeyi eski yerinde bu an ço- cuk başka yerlerde bulmıya çalışacaktır. Kolayca bulması için onu evvelki yere benzer bir yere gizlemelidir. Halbuki ço- İcuk birinci kanapenin minderini çekiyor; | şunu bulamayınca sadece: — Yok ki... diyor ve başka bir yere dönüp bakmıyor bile, Piaget bur tüne tecrübeyi tekrarlıyor. Bu seler sak: n şeyi İkinci koltuğun altına koydu- Bunu çocuktan gizlemiyor. Buna rağmen çocuk ayni sahneyi ve ayni sözleri tek- rarlıyor: — Yok ki... Profesör nerede İse çocuğunun buda - lalığına hükmedecek. Sabırsızlıkla, yas- tığı ikinci defa yerinden kaldırır; — Görmedin m! onu buraya koymadım ! * mıydı? diye sorar. Çocuk: — Tabif, gördüm, der, amma yeri orası değil ki (parmağile birinci kol. tuğu gösterir) işte burası. Zira çocuğun elâkası bir şey aramak. ta değil, o şeyi yerli yerinde bulmakta idi. Ben ilk defa iki, üç yaşlarındaki mini- minilerin saklambaç oyununu seyretti - ğim vakit şaşakaldım. Küçük oyuncular oyunlarından son derece memnun, mes'ud ve heyecan içinde idiler. Halbuki sak - lambaç denilen oyun şundan ibaretti, İç- lerinden biri; ötektle gözü önünde, örtüsü yere kadar inen bir masanin al - tına giriyordu. Öbürleti hep birden dı - şarı çıkıyorlar, bir dakika sonra İçeri giriyor, güle bağrışa arkadaşların: bulu- yorlardı. Bunu birçok kereler tekrarlı -| © yorlar, her tekrarlanışta: — Sıra benim... Sıra benim diye bağ- İrişıyorlardı. Ve gidip birer birer © biri- cak masanın altında saklanıyorlardı. Bir defa da daha büyük çocukların ufak bir çocukla saklambaç oynadıklarını gördüm. Küçük; gizleniyor. büyükler güya onu, görme - miş gibi yapıyorier, içeri girdikleri va - kit küçüğün hoşuna gitsin için yalancık- tan şurayı burayı araştırıoyorlardı. Fa « kat saklanan derhal olduğu yerden ba. ğıriyordu: — Buradayım, buradayım. Bununla sanki: — Görmediniz mi, de mek istiyordu; hani burada değil miy - dim? Bir gün oyuna ben de katıldım. Bir ço- cuk grwpu; Kapının arkasında gizlenen arkadaşlarını bulmuş, el çırpıyorlardı. Bana geldiler: — Haydi, sen de oyna. saklan, dediler. Kabul ettim. Saklandığım yeri görmek istemiyorlarmış gibi hepsi birden fırladı. Ben kapınm arkssına sokulacağım yerde dolsbm arkasına girdim. Onlar 0- mobülyelerden birinin arkasına |k Iraya girince doğru kapının arkasına bali- lar. Bir dakika bekierlim. Aranmadığı- mi anlayınca durduğum yerden çıktım. İ Çocuklar mahzundular. Bana: — Neye oynamak istemiyorsun, neye saklanmadın, deyıp duruyorlardı. |, Oyundan maksad zevk ise, mu. bir yaşa kadar çocuklar bu zevki İyi yerinde bulmakta tadıyorlar. İgöre saklam! | koymak veya y İleri bulmak için bir fx er Şe Onlara um, gözü kapalı bu Bütün bunlar göste - eşyanın birbirile olan münasebi İ rasında farklar kuracak bir duygu uyan- | ırmak içi - çocuğa intizama k bir hassasiyet vermiştir. Muhitimizi, her kıs- mı birbirine bağlı, bır bütün yapan bu duygudur. İnsan ancak her köşesini ta « İmıdığı böyle bir muhitte muğyyen hedefe İyümelebilir. Böy:e bir muhitin olmaması, mobilyesi olup ta bu mobilyeyi bir araya toplıyacak evi olmamıya benzer. Harici İ şekilleri, eğer kendilerini sıralı İmizam yoksa, biriktirmek neye yarar? İn- Jsan yalnız eşyayı tanısa da aralarındaki münasebetleri bilmeseyö. içinden çıkıl - maz bir karışıklığa düşerdi. Bir tablat İ vergisi sayılan bu fakülteyi ergine veren çocuktur. Hayatcaki yolunu bulabilmek için bir İstikamet tutmak, bir cıhete yös İnelmek fakültesin: İ: mahsus hassasiyet devresile tabiat çoc ilk dersini, tıpkı talebesini İharitaya alıştırmak için işe «sım plâ ni» tıdan başlıyan bir tmen tarzında, veriyor. Daha doğrusu tabiat dünyada yerini ve etsin diye ergine çocuğun sla veriy İnsan zekâsı bir şeyden doğmüz. Ço « et devrelerinde hazırla « üstünde kurulu: unu tay hsımda bir hâssas Jdığı tel er | Havacılık bahisleri (Baştarafı 8 inci sayfada) Jaryse Hilz binbaşı inin sözlerine karşı şu cevabı Vere ri | im mükemmel surette yapabi r. Hem nmel ve muvaffakiy bir Kadınlarda | tedafüi olduğu «Kadınlar de mük surette... kadar tecavüzi kabi Cessret meselesi başkadır. cesur çoktur. Harb olmasın Harb olursa binbaşı Rossinin hafta kadın tayyarecilere resm İzarda bulunacağını tahmin ederim. Fransada bu vadide münakaşalar süs rüp gitmektedir. Şimdiye k iyetler de vardır. Kadında r elde eğilen neticeye göre erkek tay ciler kadın arkadaş” larıma filen harb hususunda güvene « iyorlar. Kadınlar da bundan muğber (oluyorlar. Der

Bu sayıdan diğer sayfalar: