m Bi e e SE loji! kin Hergün Tehlikeler büyüdükçe... Yazan: Muhittin Birgen — Baletonfö'dvar, 9 — irkaç gündenberi, gene Danzig meselesi siyaset dedikoduları- nın en başta gelen kısmını teşkil ediyor- du. Harbi de, sulhü de çabucak yapıve- ren bir kısım gazeteler, gümrük mesele- leri dolayısile Lehi. ve Danzig ara- sındaki ihtilâflar üzerine Varşova hükü- metinin ültimstom mahiyetinde bir nota ile Danzig hükümetini sıkıştırmasından endişeye düşmüşler, bekleniler. harbin çıkması için bu vesilenin kâfi geleceğini zannediyorlardı. Halbuki hiç te öyle ok madı, Danzig hükümeti, Berlin ile ko- muştu ve sert olmakla beraber, gürülü çikarmıyacak bir dille Lehistana cevab verdi. Bu cevab üzerine, şirtdi hava yu- muşamış, Lehistan ile Danziğ hükümeti- nin bu mesele üzerinde arlaşacakları ka- naati kuvvetlenmiştir. Geçen gün de dediğim gibi, Danzig meselesi, adım adım, safha safha kendi- liğinden halledilecek bir oahistir. Hattâ, bu işin bu tarzda halledilmesine, zâhiren görünen Le- histan bile muhalif değildir. Mademki Danzig şehrinin hususi bir istiklâl hayatı vardır; mademki orada yaşıyan insanla- rın hemen yüzde doksan beşi Almı $ şu halde, bu şehir üzerindeki ihti dan dolayı, ne bir taraf, ne de öteki ta- raf bir harb çıkaracak teşebbüslere git- miyeceklerdir. Bir taref, küçük küçük emri vekileri bir araya toplayıp nihayet istediğini alacak, öbür taraf ta gene âyni tarzda, münferiden çok küçük ve çok €- hemmiyetsiz emri vakilere razı ola ola, ni hayet bu âkıbete varmaya sazı olacaktır. Bunu her iki taraf ta biliyor ve hattâ, bugünkü enternasyonal mücadeleye İş- tirak eden her devlet bu vaziyetin bun- dan ibaret olduğuna kanidir. * Son günlerin asıl mühim olan hâdise. si bu değildir. Beynelmilel vaziyet baks mundan, doğuracağı neticeler itibarile, en mühim olan hâdiseler Tokyoda cöre- yan ediyor. Avrupanın o perişanlığından kendi hesabına azami derecede İstifade etmek istiyen ve bu yolda da şimdiye kadar hayli ilerlemiş olan Japonya, U- zakşarkta giriştiği fütuhat (siyasetinin uğradığı muhalefetler önünde, Almanya ve İtalya ile bir ittifak aktetmer'in lâzım olup olmadığını tetkik ile meşguldür. Bazı Fransız gazeteleri, Japonyanın bu #tifaka girmek üzere bulunduğuna dahi kani göründüklerine nazaran, Takyonun bu istikamette hayli tahmin edilebilir. Belki, Japonya bu hareketi, İngiltere | ie yapmakta olduğu müzakerelerin ken- di arzusuna göre inkişaf etmesi için bir taktik olarak yapıyor; belki de, Tokyo himediyor ki, kendi giriştiği büyük te- getibüslerin âkıbetini, Almanya ile İtal- yanın İngiltereye karşı aldıkları cephe- nin âkıbetine bağlıdır; yani, eğer Japon- ya, bugün Berlin - Roma mihverini tak- viye etmiyecek olursa, yarın, bu mihve- ri tahrib edecek olan İngillere, bu defa da kuvvetini Japonyaya tevcih edecek- tir. Nihayet, üçüncü bir ihsimsl olarak şunu da kaydedebiliriz ki, dünya mes&- ileri hakkında umumi bir karar veril mek üzere, günün birinde enternasyonal bir konuşma kapısı açılırsa, Japonya, müzakere salonuna, yanında iki kuvvet. Hi arkadaşla birlikte girmeği, yalnız ola rak bir köşede yer dlmaktan çök dsha hayırlı saymaktadır. Her ne olursa olsun, bugün Tokyoda Berlin - Roma mihverine dahil olmak #meselesinin ehemmiyetle konuşulmakta olduğu şüphesizdir. Neticenin ne olâca- ğını, yakında göreceğiz. * Geçen gün de söylediğimiz gibi, Ja ponyanın mihverle yapacağı kati bir anlaşma, siyasi ve askeri tam bir ittifak, dünyayı iki büyük kutba ayırmakta olan gidişi tamamlıyacaktır. Böyle bir ittifak tahakkuk ettiği takdirde, geriye, bitaraf kuvvet olarak yalnız Amerika kalır ki o- Bun bitaraflığı da nihayet nazari bir bi- taraflıktan ibarettir. Böyle bir ayrılış, iç büyük dünya kuvvetinin diğer üç bü- yük dünya kuvvetile, bütün dünya ölçü. Binde çarpışmayı göze alması demek o. lan bu vaziyetteki azameti tasavvur et- mek kolaydır. Eğer bu iki milletler züm- ilerlemiş olduğu! Son on senede kadın Ayakkablarının Geçirdiği istihale Yukardaki resimler son on senede kadın atakkabılaryın geçirdiği isti » haleyi gösteriyor. 1929 #le 1939 ayak. kabıları arasındaki farkın büyüklüğü. nü görüyor musunuz? resinin, nihayet birbirile çarpıştıklarını farzedersek dünyanın ne hale geleceğini en bedbin muhayyileler bile tasavvur &- demez. Hiçbir zaman insunlik, bu kadar geniş ölçüde bir mücadeleyi tasavvur de- gil, farz dahi etmiş değildir. Böyle bir mücadeleden kimin geib, kimin mağlüb çıkacağını düşünmeğe bile mahal yoktur. Galib ve mağlib, bütün dünya, bu harb- den ancak perişanlık, sefalet ve harablık bekliyebilir. Zannediyorum ki, böyle bir ihtimalin doğuracağı Akıbetlerin büyüklüğü, niha- yet, bütün milletlerin başbaşa verip bir anlaşma tecrübesine geçmelerini temin etmek 'bakımından, en müessir rolü oynı- yacak bir mahiyeti haizdir. Avrupada, Fransa ile Almanya arasındaki rekabet- ten başlıyarak. büyüye büyüye bugün- kü vaziyete gelmiş olan bir siyaset mü- cadelesi, eğer bütün dünya milletlerine, yeryüzünde mutlak bir hâkimiyet sev- İdası yüzünden büyük bir harbe sebeb ol- İmanın ağır mes'uliyetini, işlerin son saf- hasında olsun, (kati surette anlatabile- cek olursa Insan kendi kendisini bahtiyar Ne pa ğiniz satırları çıkarıyoruz: lerdi, Dünyanın ender yetiştirdiği büyük dehâlardan hayatını tasvir eden bir muharrir şöyle diyor: — En çok sevdiği gey çocuktu, hayatta malik olmadığı yegâne şey de o idi, kendisine en fazla acı gelen mahrumi- İNAN, Bir okuyucumuzun yolladığı mektubdan aşağıda görece- «— İstanbulda yarım litrelik bir şişe bira 1908 tarihinde İİ 40 paraya satılıyordu. O zaman Türkiyede iki tane bira fab- tikasi vardı. birin adına Bomonti, diğerine Nektar der- 'Tam o sıralarda Bomonti şirketi «Nektar» 1 satın aldı, a- İmea da Dira şişesinin fiatını 40 paradan 50 paraya çıkardı. Eski bir gazete okuyucusu olduğum için gazetelerin derhal İSTER İNAN, İSTER INANMA! birinin şamak sahasında bu aradıkları tesellidir. ferahlık verebilecek hayat bıraktığımız düşüncesidir. mam Hergün bir fıkra ! En yüksek kule İ Marsilyelı Mariyüz Parise gitmişti. i Eyfel kulesini gösterdiler; İ — Dünyada bundan yüksek kule İ yoktur! | Dediler. Mariyüs güldü: — Bu bir şey mi, dedi, bizim Mar- i silyada bir kule var, bir akşart kule- 3 nin en Üstüne çıkmıştım. O eşmada da İ ay tam kulenin üzerinden geçiyordu. İ Büşwa çarpmasın diye eğilmek mec- İ İ buriyetinde kaldım. : a ma ema selen ti Çırçıplak banyo yapan Çocuk ve hâkim Masaçosende Amerikalı bir ana on bir aylık çocuğunu çırılçıplak soyarak soka- ğa bakan kapısının önünde güneş banyo- suna tutmuş, bunu gören komşulardan biri «bu ne hayasızlık utanmıyor mu -| sun?.» diye kadına çıkışmış. İş mahke - meye aksetmiş. Hâkim vaziyeti tetkik et- miş. Çırılçıplak soyunan mahlükun 11 aylık bir bebek olduğunu görünce kema- MH ciddiyetle şu kararı vermi «Brus gocuk her istediği zaman çırıl. çıplak soyunarak her yerde güneş ban - yosu yapabilir. Mahkeme masrafını şi « kâyetçi kadm ödiyecekti sayacaktır. Herhalde şunu urutmıyalım: Tehlike büyüdükçe, âkıbetlerin vahameti arttık- ça, gelecek mücadelenin vasıtaları, mil. yonları, sahalam çoğalıp genişledikçe, harb ihtimalleri de azalmakta ve ânlaş- ma yolları çoğalmaktadır. Muhittin Birgen İSTER feryadı bastıklarını Bazı alleler görürüz ki bir karı kocadan ibarett'rler ve ya- Jer, memnun görünürler, inanmayınız, yaptıkları gösteriş, miyoruz. Zira onu hiçbir vakit rıza yardım etmek için kendisinin bir! — Çocuk & Sözün kısası Hodri dahli. pi ekoslovakyadan çıkan altı yüz Yahudinin bir gemi içinde de- niz deniz dolaştıktan sonra nihayet Ak- denize geldiklerini “birkaç gündenberi »etelerde okuyoruz. Aylardanberi top- a hasret çeken bu OÇekoslovakyanın i gün dastlerı, bir kere de İzmirde kâ- raya ayak basmak teşebbüsünde bulun- dular amma, bu teşebbüs te boşuna çıktı ve nihayet karaya ayak basamıyacakla. rını anlamış olacaklar ki Iki gündenberi sesleri çıkmıyor. Fakat yeni bir haber daha alıyoruz. Akdenizde Yahudi dolu üç gemi daha varmış. Göz kapayıp âçıncıya kadar bu üç gemi nereden Akdenize girdiler?. Yas kudi dolu gemilerin sayısı bu tarzda arte makta devam ederse, az zaman sonra Ak- denizdeki gemiler dört, beş yüzü geçe. vek demektir. İşle asırlardan, yıllardan. beri mevzuubahs olan Akdeniz hâkimi yeti davası da nihayet hallediyor. Yas rınki Akdeniz bâkimi, ne İngilizlerdir, ne de İtalyanlar. Hâkimiyet beş yüz par. ça gemi ile Akdenizi istilâ etmiş olan Ya. budilerin olacaktır. Yatvudiler toprak istiyorlardı, fakaf toprağı ne yapicaklar? Bir arada olduk» tan sonra, ha toprak, ha deniz ne farkı var ki.. sıra sıra dizilmiş gemilerile, ken basitliğin verdiği kolaylıktan bahseder- Urutmıyalım ki ölüm karşısında bize tek nokta arkamızda bizden çıkmış bir Bu kadını dilerine Filistindekinden müstakil, şura» da buradakinden kârlı hir yurd telhin e. Bir bakışta derler. Büyük gemileri büyük birer t- Tan misiniz? |ceret merkezi haline koyar, küçük kayık» ıyabilir larla da işporta işleri görebilirler, v. > Hem denizler karalsrdan büyüktür, senelerdenberi karada yaptıkları ticaret. le epey kâr ettiler, bundan böyle de de. nizde kâr etsinler. Gerçi balıklar alışves riş bilmezler, faizden, İskontodan haber der değillerdir, yiyecek, içecek almaz. lar, hele giyecek nedir, onü şimdiye ka- dar hiç düşünmemişlerdir mma karada ticaret yapmasını bütün dünya Yahudi. let kadar öğrendi. Onlar denizde bu işl beceremiyecek olduktan sonra Yahudi likleri nerede kalır, Ne olursa olsun deniz tlearet için en bâkir sahadır. Yahudiler bundan istifade ederlerse toprakta yaptıklarından deha büyük iş yapmak imkânlarını bulmuşlar demektir. Akdenizden sonra Okyanusla. ra da hâkim olacakları muhakkektır. Hitlersiz, Mussolinisiz bir hâkimiyet... Hodri deniz! | Bu gülümsiyen zarif kadını tanıyabi alk le ecek misiniz bakalım?. Pek zannet -|Gilmlşhacıköy Ziraat Bankasının bu şekide, görmüş değilknindir. Sf. tütüncülere yardımı Gümüşhacıköy (Hususi) — Gümüş « sinema yıldızı olduğunu, tip yarat -|hacrköy Ziraan Bankası sandığı mütesel- makta pek mahir bulunduğunu, şi -İsil kefaletle bu yal elli bin liralik bira « mal memleketlerden birinden geldi .| VANS tevzlatı yapmak suretile tütüncüle, ğini söylliyelim. Bulamadınıa der .İrin en mühim derderini karşılamıştır. Tü. hal haber verelim ki, bu zarif ve gü-|tün zürrsı sevinç içindedir. lümsiyen bayan, meşhur sinema yıldı. zı Greta Garbo'dur. Gümüşhacıköy çocuk bahçesi inşaatı ilerliyor Gümüşhacıköy (Hususi) — Münevver ve hamiyetperverlerin para yardımlarile tesisine başlanılan çocuk bahçesi inşaat faliyeti ilerlemektedir. Kum havuzu be ton olarak ikmal edilmiş, diğer vesaitir de imaline başlanmak üzeredir. Kafa vuruşlarile meşhur futbolcu beyin ameliyatı neticesinde öldü Büyük Harbden önceki meşhur İn- giliz futböleilerinden kafa vuruşlari. le maruf Şarli Roberts, 7,5 saat süren bir beyin ameliyatından kurtulamıya. rak 57 yaşında olduğu halde ölmüş . tür. Ameliyata, sırf gençliğinde topa vur duğu kafalar yüzünden beyninde vü- cude gelen sarsıntılardan lüzum gö - rüldüğü anlaşılmıştır. Roberto 21 ya. şında iken üç defa beynelmilel kupayı kazanmıştır. Balıkesir vali muavinliği Balıkesir (Hususi) — Diyarbakır va. ii muavinliğinden Balrkesir vali mua” vinliğine tayin edilen B. Abdülkadir gelmiş ve yeni vazifesine başlamıştım TAKVİM İNANMA! elân hatırlarım. Bomonti şirketi itiraz- Isra hemen cevab vererek fiat artmasının arpa piyasasında tarihten itibaren yü! görülen yükselmeden doğduğunu, muvakkat olduğunu, pek yakında indir'leceğini söyledi. Fakat ne gezer? Bira f'stı o kseldikçe yükseldi. 50 paradan 60 para- Ya, 60 paradan ? kuruşa çıktı, nihayet 32 kuruşta karar kıldı, senedir.» fakat her yükselişinde de muhakkak indirileceği temin edil. dı, İlk yükseliş ile son vaziyet arasında geçen zaman tam $i