30 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

30 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 Temmuz SON POSTA —-- Avrupa mektubları —— Türih Sergisini ziyarei İsviçrenin yazı yağmurdan ibaret... Mübarek üç gün üç gece | devam etti. Buna rağmen zürih şehrini fevkalâde kalabalık buldum. Her İsviçreli bu sergiyi ziyaret etmeyi vazife biliyor 4 Zürich 26 Temmuz 939 nur, yağmur! Üç gün- ündeki su bendleri memleketin üzerine Yağmur, yağ kmil muhteviyatı durmadan boşa Buralara geldim geleli (ogüneş, a gös - buldan gelen gözeteler- ki sıcak günlerin tafs ı kıskanaraktan okuyorum. İsviç- dum. Çok derin ve samimi ol- hisseylediğim (bir hicabla: *Yağmurumuz vakıa boldur amma, bu iinize bir parçaçık fazla oldu.» sobalar yansa, yadıngamıya. Sağım. Beraberimde getirdi, ince ve açik renk esvablar b çinde melül m © bu gidişle birer defa olsun giye - Meden Türkiyeye gerisin geri götüre- “eğim, #lanbulda, sarıp sarmalayıp birak - UğM paltamun sı sürle gözlerimi üne getiriyorum. “zmek vazifemin icab, olmasa, kapı “işarı adım atmıyacağım. Lâkin otu. Türsam okuyucularıma karşı ve ben - sik sik mektub bekleyen gazete - We Karşı mahcub olmak var. Onun i- Sin g ün luttüm, pek çok sena « ğ irieh sergisine gitlim. z <re yollarında otomobille seya - © etmek gerçekten bir zevk. İtinayı bir şiar edinen © bu çalışkan ve tı nasıl kendine ram İlini anlamale için bu yolları gör - Mek kâfidir. O dağlık, ormanlık afazi €rinde tek bir köyceğiz yok ki pürüz bir asfalt yolla beş, altı kasabaya rden bağlı o Ve dinmek bilmiyen bu tufunın al - ber bir yol sanki arı kovanı. o- #omobiller, mothsikletler, veosipidler eg vızır işliyor. Yüz binlerle insan *rber halde; her omuzda bir yağ - yorluk, her bağta bir kukulete, her el T direksiyona yapışmış, : kilometre - ii yutarak, biribirlerini kâh geride skp, kâh öne geçerek mütemadi - Soşuyorlar. lim başında bir benzin istasyonu. > köyün, her şehrin medhalinde bir hane. İsviçre, şüphesiz ki molör- Dakil vasıtalarının — cennetidir. Bu « amla, ve bu yollarda hangi Tüy ve hangi otomobil aşmır ve es. » Mümkün değil! 10'den Zürich'e bir saat 45 daki - hana Bu iki şehir arasındaki ra 130 küsur kilometredir. Sir - o Topkapıya bir tramvay yol - Sok ” Yöpsaydım, muhakkak ki daha Darp durdum. Halbuki gölün ke - Ayak v her vakitki kadar zirtle olarak Sastım, dyan fenalığına rağmen ve daha Keti, havanın fenalığı bu memle - kalay a olduğu için, Zürich'de fev - Şe bir kelabalık, bir hareket göze "Yordu. Memleketin her köşesin - ka ei aydır buraya akın eden hel - Saç YS» tutulan istatistiklere göre Onu geçmiş. Her İsviçreli, Zü - Mİİ se; da var. asvirine çalışacağım bu mrminci asrm cidelen bir harika- “en; - 2deki mümasil sergileri tertib My a elde ettikleri muvaffakiye. y Si X etmemekle beraber, ne yapıp © bura adar bir koşu gelmele- Tini diğ bumu görmelerini candan dile- Adır, sergisi ir fuar, bir panayır az Bunun müteşeybisleri evve » ie Muayyen bir gaye güdmüşler. sinin değerli omidürü “yle izah ediyor: «Biz, yep. yapmak istedik. İsviçre Yazan: Ercümend Ekrem Talu | Zürih sergisinde milletinin fikir ve emeğinden, münta” zam bir şekilde bir örnek göstermek arzumuzdu. Sergide yalnız mahsulât ve mamulâtymızı obeşhir etmiyoruz.İr Burada fikir, san'at, sosyal, iktisad ve siyaset hareketlerimizin muhassalala- rım da görebilirsiniz. Bunun için de sergimizi halka birbirini tamamlayan bir kül halinde arzetmeyi omuvafık bulduk.» Hakikaten, İsviçrenin maddi ve ma- nevi kabiliyeti ve ileri hamleleri bu sergide tamamile yaşıyor. Gezmemize gölün sağ sahilinden başladık. Ah, biraz güneş Olsa. Bu durgun suların üzerinde martiler gi - bi süzülen, uçuşan ufacık yelkenliler manzaraya elbette başka (bir lâtafet verecek. lâkin ne yapalım? Taliimize küsmekten gayri elimizden ne gelir? Awuçla para dökülerek, sonsuz ve şu- urlü emekler sârfedilerek vücude ge- tirilmiş emil) iktisadda ziraatin mev » kil» adını taşıyan pavyondan İçeriye giriyoruz. zirai varlığı bu yerde bütünlüğile (© canlandırılmıştır. Bağ kütükleri, meyva ağaçları. top - raktan ne almabilirse. doğrudan doğ- ruya ve bilvasıta: Şarap, süt, meyva, başak.. sonra bunlarla uğraşan eller, makineler. telcmil teferrilatile bir köy” İsviçrenin mill gurur esbabından bi - ri olan sütçülük ve peynircilik en baş- ta bir şeref mevkii işyal etmektedir. Daha ileride ziraat makineleri, seb zecitik, meyvacılık, çiçekçilik pavyon- ları. Bu sahil kâmilen toprak mahsul- erine ve ehif hayvanlara tahsis olun- muştur. Gölün sol sahiline geçmek için muh telif vasıtalar var. İsteyen, bizim Şir- keti Hayriyenin ufak tipteki vapurla- rını andıran beyaz ve şirin teknelere biniyor. Cesareti olanlar ise teleferiği tercih ediyorlar...” en eski lokomotif Gölün iki sahilinde de yetmiş beşer metre irtifada demirden küleler ya- pılmış, Bu kulelerin tepesine dünya - n en süratli asansörile bir buçuk da kada çıkıyorsunuz. Zürich şehri bü- tün g e ayaklarınızın altında dır. Göldeki vapurlar, aşağıda, yerde - ki insanlar birer noktadan ibaret.. Kulenin birinden ötekine kalın, çe- likten bir tel çekilmiş. Bu telin üze - rinde iki tane kırmızı vagon asılı. İşte teleferik dedikleri bu. Bizim İstanbul- daki tünelin bir'nevi amma; bu hava- da işli Safrası bozuk olan adam i- çin hayli güç. Gölün bir kilometreye mı bir tek tele asılı bir va - göhün içinde aşarken insan önce bir tuhaf oluyor amma, sonra çabuk alışı- yor. Hattâ ikinci ve üçüncü defa buna bindikten sonra, Boğaziçine neden böy | le bir teleferik kurmuyoruz diye dü - şündüm. Rumelihisarından Anadolu - #sarına bunun bir eşini kurmak fk - rini sevgili Vali ve Belediye Reisimi - zin takdirine arzederim. Güzel Boğaz- içimizin bu modern vamta ile mücch - hez olmasını herhalde benim gönlüm o dakikada arzu ediverdi.. Beş dakika sürdü, sürmedi. gölün sol kıyısına ayak bastık. Burası ser - girin en mühim kısmı. İsviçrenin mo- dern ve teknik cephesi bütün buradn. Elektrik, mâkine, dokumacılık, kim . ya vesa're hep bu kısımda teşhir edi- yor. Sergiyi gezen, İsviçrenin şi - mendfercilik ve turizm bakımından günden güne artan ehemmiyetini de burada görüyor. Lâkin bakıyorum ki mektubum uza- Sayfa ? —aa Anasının gözü ile Franklen Ruzvelt Seksen yaşındaki Madam Ruzveli, Amerikan Reisicümhurunun hayatını ve çocukluğunu anlatıyo © Roosevelt, anası ve zevcesi, Ingiltere kral ve kraliçesi ile bir arada Amerikan Reisicümhuru oRooseveltin | mişler, çıkardıkları bir hâdise ile opera“ annesi Bayan James Roosevelt yaz mev-İnin yarıda kalmasına sebeb olmuşlardı. simini geçirmek üzere Fransaya golmiş-| (1808 senesinde İspanya - Amerika ara“ tir. Fransız gazetecilerinden biri seksen | sındaki muharebe esnasında Franklin ve yaşında olduğu halde çok dinç ve çevik |bir arkadaşı Amerikan ordumna Yağıl- bulunan bu şayanı dikkat kadın Ee e İ yaşları küçük, boyları büyük idi - Prank- mını iyiden iyiye hazırlamış... Ar- Madam Roosevelt Fransada İkamet lin i eylemekie olan kız kardeşi madam Dora | kadaşı ile birlikte mektebden pastacınn İarabasile kaçmağı tasarlamışlar,. fakat Delano Forbese misafir gelmiştir. Atlantik denizini geçmek omadam| kızamuğa tutulmuş ve cephe yerine has- Roosevelt için artık çok basit bir iş ol -| teneyi boğtamış... muştur, Çünkü kendisi soyca denizcidir.| (Franklin bir delikanlı olunca annesi Büyük babasının yelkenli gemileri vardı. | onu Avrupaya göndermiş, Pariste bulun- Babası dahi deniz ticareti yapardı. Ço-İmuş, Almanyada bisikiet ile s'yahat cukluğunu Çinde Hong Kongda geçirmiş-| yapmış, oradan pek tatlı halıra.arla sy- tir, | rTümamış. ile Bö-'mak hevesine düşmüşler. - Bu serada Madam Roosevelt oğlunu büyük bir) Bir tarihte annesi ile birlikte Kana- muhabbetle büyütmüştür. İdada gezer iken o sırada orada bulun- Omu doğuracağı sirada fazla kloro-|makta olan Almanya imparatoru ikinci bu yüzden hem kendisi, | Vilhelmin yatanı ziyaret fırsatını elde kkak bir ölüm tehlikesi miş. İmparatorun dairesini gezerken bürosu üzerinde bulunan kurşun kale u bizzat büyüten madam Koo- | Dir ağa Mpa sevelt bu hususta şunları söylüyor; On ala hoşuna giden & — Eer çocuğu büyütmek Pranklini bü. | Kurşun kaleminin . üzerinde Kayserin yülmek kadar kolay olsa idi keyfıyet pü- | dişlerinin izleri bulunmasıdır. tün ana babalar için sonsuz bir zevk teş-| (Madam Roosevelte göre çocuğun; çok kil ederdi. İfazla olan tabii sıkılganlığını yenmek i- Her çocuk gibi o da hayli «yaramaz. | Si” PSİ müşkülât çekmiştir. lıklar. yaptı, Fakat bunlar ehötmmiyeti| Roweveli maceralı bir delikanlı şeyler değildi, İhtiyar kadın, bu mevzua | Maraıştır. girilince oğlu hakkında hoş fıkralar nak-| Evlenmeden evvel tanıştığı yegins letmekten kendini alamaz. #kadin» ona korkunç bir hatıra olarak Küçük Roosevelt, kendi yaşındaki ço- | <lDılr. Bir genç kızla Long İslandda cuklaria oyun oynarken dalma emir ver. | 404 ile gezmeğe giderken kız birden- mekten hoşlanır ve sözü de dinlenirdi, | vİTe baYilmş, bu vak'a Franklini o dere- Bir gün anmesi ona dedi ki: /ce sarsmış ki, hayvanın üzengilerini he- — Oğlum her vakit emir verme,.. Di.|7<7 Sölwermiş, Bunun üzerine hayvan n 1. gemi szıya almış, Franklin kızı mi kurta- m da emir vermelerine mü-; m racağını; hayvanı mı zâpledeceğini dü saade et... ü dururken Allah ona yardım etmiş, » en ol- nü Küçük Roosevelt bu nasihate karşı şu/ 5 cevdoı verdi: — Peki amma, ben emir vermez isem benim «bir şey» olduğum nasıl anlaşılır? Madam Roosevelt oğlunu neşeli ve! nikbin bir hava içinde büyütmüştür. İk-| tasadi buhranlar bugüne mahsus şeyler değildi... O zaman da buhranlar vardı... Geçen asırda vukubulan bir panik neti- cesinde babası iflâs eylemiş ve vsziyeti- ni düzelimek için de Çine kadar gitmişti. O tarihlerde çocuklar haystın mağ- mim sahnelerinden uzakta tutulurairdı. Madam Roosevelt kendi çocukluğu asude geçtiği kadar oğlunun hayatının da öyle! geçmesine gayret sarfetmiştir. Bir müddet onu bir muallim ile büyüt. müştür. Ona masallar naklederek deniz aşkını aşılamaştır. Roosevelt, Amerikanın bahriye tarihi hakkındaki Kitab koleksiyonuna *& ço-| cukluğundarberi başlamıştır. Bugün ken- disindeki bu kolleksiyon dünyanm en zengin kolleksiyonlarından biridir. Roosevelt bir hayli müddet yelkenli gemilerle de gezmiştir. Rooseveltin Groton ve bilâhare Har- vari University'sinde yapmış olduğu tah sil pek parlak olmamıştır. Annesi diyor ki: — İyi çalışıyordu. Fakat bir harika değildi. Küçük muvaffakiyetleri olduğu dı.Halbuli gördüklerimi ve hayranlığı m: kısaca yazmak istesem gene bir iki sayfa tutacak. Onun için mabâdini bundan sonraki yarıma bırakıyorum. gibi küçük kusurları da vardı. Daha o ve- kit nülkemmel bir belâğate malikti, Bu- na mukabil hayli de yaramazdı. Bir gün arkadaşları İle birlikte Bostonda göste- hayvan bir araba kargaşalığı önünde durmuş... Bu vak'adan “bir müddet sonra Frank- Din çocukluk arkadaşı olan kuzini Miş Eleanor Röosevelt'e âşık olmuştut. Bu â- şikane macerâ herkesi hayret içinde bi- rakmış, onunla evleneceğini söyleyince bütün afle efradı sevinç içinde kalarıştır. Bundan sonra almış olduğu çok soğuk bir banyo neticesinde pPeralisi en- fantile tut oğlunu madam Roosevelt büyük bir ihtimam ile tedavi etmiştir. Kadın bilâhare onun siyasi sahada iler- lemesini de ayni alâka ile takib etmiş - tir. Anası oğlunun Amerikan halkı ner- dinde kazanmış olduğu muhabbeti tabii ve doğru bulmaktadır. Kandıra belediye reisi istifa etli Kandıra (Hususi) — Kandıra be - lediye reisi Reşat Güneş malüm olmi. yan bir sebebden dolayı istifa etmiş - tir. Belediye Reisi intihab: henüz ya - İ pılmamıştır. Yeni belediye © reisinin kimin intihab edileceği m İdir. Yakında intihab icra edilecektir. Divrik izcileri Bursada Bursa (Husus!) — İ gezdikten sonra seyal Ercümend Ekrem 'Talu | #ilmekte olan Tannhouser operasına git- | edeceklerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: