EEE Kr aa “Son Posta, nın Hikâyesi NIKÂHTA KERAMET GSM... Çeviren : İbrahim Hoyi Madam Colif koltuğuna iyice yerleş . tikten sonra: — Evlenmek mi, deği.. en eski oyum. lardan biridir. Âdem babamızla Havva #namızın icad ettikleri zamandanberi sü, Tüp giden bir oyun... Haremlerdeki sul « tanlara, cariyelere ne buyurulur?. Ben buna evlenmem demem. Hele şu Holivu. dun film #iörinin yaptıkları kepa - re bir evlenip bir boşanmalarına . Va buna izdivaç İsmi vers. hakiki evlenmenin manası, İki insanın, karı koca olarak 30, 40 sene birbir! bağdaşmaları, çoluk çocuk sahibi olmu Yari kendi boylarına kadar yetiştirdik. rülürmn mürüvvetlerini görme Madam Colif uzun boylu, iri yapılı bir kadındır. 60 şına merdiven dayamış ol . masına rağmen, zevk ve safasına düş . Gergin yanakları pembe, pem » İlk evlilik hayatının kendı . öktürmediğin: bir bakışta anlıyabi, Psiniz. Madam Colif dudaklarını çevreliyen bir tebessümle sözüne devam etti: — Ben dört kızımı da büyüttüm ve ev. lendürdim. İşin garib tarafı nerededir, bilir misiaiz? Dört kızımın hiç te tabii denmiyecek bir şekilde evlenişleri.. An. latayım: İlikim, Şarlot çok tuhaf bir kızdı. İs. tediği zamanlar kuzulaşır, âdeta bir me. lek olurdu. Faka? bazan da babalar: tu. tar, yapmadığı densizlik kalmaz, ve beni ağlatırdı... Daha küçük yaşındanberi ne yaman bir şey olacağı belli idi. Öyle ki, on altı, on yedi yaşlarına bastığı zaman . zama. ne çocuğu bu!.. . erkekler onun peşine düşeceğine, o delikanlıların arkasına düş. tü. Bari, kibarlarile görüşseydi, pek o kadar canım yanmıyacaktı. İçlerinde An. derson isminde birisi vardı. Yaradılıştan fona bir çocuktu. Serseri ruhlu idi. Daha 14 yaşında iken bir bisiklet hırsızlığı yü. inden karakollara düşmüştü. Ben açık fikirli bir kadınım... Kızımın işlerine karışmam, Fakat bu sütü bozuk halitanın Şarlotumun bir müddet yüzüne güldükten, ve keyfini sürdükten sonra — Uzun boylu. güzel bir adam mı? — Uzaktan öyle görünüy: — O halde Eminedir... gün Hayri amcasının bir yeğeni gele - cekti. Mükerrem Alp, onunla beraber- dir. — Emine hanım bu Mükerrem beyi tanıyor muydu? Yoksa yeni mi tanış- tılar... — Mükerrem ondan on yaş kadar büyüktür. Fakat buna rağmen ikisine çocukluk arkadaşı diyebiliriz... Babası generaldir. Bkseriya Eminenin bâbasi- e ayni yerde bulundular. Mükerrem Emminenin doğduğunu bilir. Osman Tezcan bu izahatla teskin ol* mamıştı. Fikri Ertekin ise onu methetmekte devam ediyordu. Çünkü onun kızlarından birine talib olacağın: ümid ediyordu. General Alp gibi bir adamın oğluna kız vermek ne büyük bir saadet olurdu. — Çok mükemmel bir delikanlıdır. “Avrupada tahsil etmiştir. Hariciye me- surudur. İnce, kültürlü bir genç... Zavallı Osman Tezcan bu medihleri işittikçe biraz daha kızarıyor, birez da- ha terliyordu. Böyle bir gençle rekabet etmesine ekabet mev4uu baholursa- imkâm yoktu Genç kızla güzel delikanlı kendileri- © ne gitgide yaklaşmakta idiler. Tütün, üzüm. incir ihracat tacirinin bu ince hariciye memurile rekabet et- mesi ve ona galib gelmesi... Bu olmıyacak bir hayaldi.Kendi pa- rasının. böyle bir rakib karşısında ne kıymeti vardı, ar yak ştıkça delikanlının bütün İkisi birbirlerine ne kadar da yaraşmışlardı. Onlar gören Osman İsrik bir oyuncak gibi onu atacağın korkuyardum. Onun için, bir gün kızı — Anne, Andersonla evleniyoruz! İyince içim rahatladı, itiraz etmedim. köla keramet vardır. Kızım onu çek çevirir de, fena huylarından vazgeçirir. O da alnının terile para kazanır, kendimi avutara< düğün hazırlı koyuldum. Wakat gene de, damadım de meğe sıkıldığım bu haylâzın, kızımı be İbaht edeceği düşüncesi k; » burgu g bi yiyo: | Bir de baktım, kız'mia damadım ola - cak herif gizlice evlenmi m varmış, memur bir saadet içinde yüzdüler. An. derson, onun bir dediğini iki etmedi. den ayırmadı. Fakat ilk kararetler geçin. ce kelin perçemi meydana çıktı. Ulak. tan ufağı başiyan dırıltıla, homurdan İmalar, ağız dalaşlarına, bunlar da yum. rufelku, sopalı dövüşler: vardı. Anderson, eve zil zurna sarhoş gelme. ğe başladı, pek te çalışır benzemiyordu. | Günün birinde de, bir şebeke ile "irlikte büyüik bir depodan hırsızlık yaparken bi. İtafdu ve altı aya mahküm oldu. Şarlot| İta bana geldi. — Eh!.. diye düşündüm. Kızım kabil değil, Anderson ile bir daha yaşamaz.. İş başa düştü. Paçaları sıvıyayım da, Şor. lotü bu belâdan kurtarayım.. Yanılmışım meğer'.. Hakikaten nikâh. ta keramet varmış. Kızim.. imkânı yok, kocamdan ayrılmam. Bir işe girer, enu beklerim. diye tutturdu. Dediği gibi de bir iş buldu. Yuvasını bozmadı, Anderson hapishan i çikıncıya kadar sabretti, Fakat canın altındadır, derler ya, ne doğru Adam, gene bildiğini o.! kudu.Gene içti, kopuklarla, serserilerle düşüp kalkmadan, arada sırada ködese t. kılmaktan bir türlü vazgeçmedi. Şarlot ta buna göz yumdu. Nihayet kocasıydı. Şarlotu. bir dakika bile gözünün önün » | 0. Fakat Andersonun başka bir kadına bak. tığı, onunla gönür eğlendirmeğe ko - yulduğunu anlayınca, işler değişti, Evlendi'derinin beşinci senesi, koca » le birlikte evime gelen kızım sanki ba. na biraz su verir misin dermiş gibi, gayi n bir sesle: — Anne, deği, Andersondan başanı « yorum. O Rosi şıllığı ile gezip Yool.. Buna deyansmam.. veriveririm eline ps larını.. hem sordum, Soruş » turdum. 30 lira harcı varmış boşanma İşi. — 30 lira mı?.. dedim.. Faka:, kizim deli mi oldun? Bu kokoz heri .. Nereden bulacak ylelikle kızımla damadım bir ey yam düzgün bir hayat sürdüler. Ander » n eline verdiğin. ik para bulamayınca mey « nin kokozlarlı, virdi. Bu ar »ı görünce, ondan yüz çe- da, Şarlotu, boşanma kum - barası ismini verdiği kutuya her hatta 30 kuruş attı. Aylarca sonru da 30 lira top. lanınca kızım bana geldi. — Harç pacasım biriktirdik.. Ve işte çıktım geldim anne, dedi. Sonra, mut - faktaki yemek masasına abanarak, hoş». nı kollarına gömdü, hıçkırdı, hıçkırdı, €. limden actmektan baska ne gelebilirdi. Çok sıcak bir yaz gününde idik. Karssi . nekler vızıldıyaraz uçuşuyordu. Ben de kızımın saçlerım okşuyordum. De'ken kapı vuruldu, Andersön çıkageldi. Kızım onu görünce: — Çekil, git. istemiyorum.. diye hay. kardı. Anderson, kati kararını vermiş in. sanlara mahsus bir tavırla — Bana bax Şarlot, dinle beni anne... dedi.. bu 30 lira parayı çarçur etmek â- deta delilik.. bi: avukatla konuştum. Da. va uzun sürer, aylar geçermiş. Ben aynl, mak istemiyorum. Bans. bak Şarlot, hay. di gel seninle bir yere gidelim, ve bu alın | terile kazanarax biriktirdiğimiz. parayı yiyelim... Haydı karıcığım.. yaptıklarımı «RON POSTA, VEN TEPRİKASI: 17 tozuyot. | — iKRAMIYE göre ikramiye dağıtılacaktır; tarihlerinde çekilecektir. Bir dakika sonrada, mutfağın manz?. sl de birbirlerine delice öp - Se tıldı, ve meğe başla yakınımızdaki köylerden birine gittiler. İ Topladıkları para ile ikinci bir balayı se yahati yaptılar. Döndükleri zaman da, Tezcan; — Vallahi birbir- Teri için yaralılmı - şa benziyorlar. de - di. Fakat aklına ge - len suali sormıya cesaret edemedi. Ve likayid o göstermi ye gayret ettiği bir sesle; — Emine hanıma açılmadan evvel sis ze hususi olarak o - nun için bir başka izdivacın mevzuu » bahsolub olmadığı « nı sorabilir miyim? — Hayır... Hayır şimdiki halde Emi - nenin desti izdiva - yor. — Size gelince? — Doğrusu Av- rupa havası beni pek boğmaz amma! 'Tabii bu son zaman- larda Avrupanın ha- vası öyle boğucu ol- tu kim Fikri bey iyi bir nükte yaptığını zan nederek: — Amma diplo - matlar için değil. diyor.Dünyanın en karışık ozamanındâ gaz maskesiz dola - şabilen yegâne sihir bazlar onlar... Ve bu sözüne de yalnız kendisi gülü- cına talib olan hiç bir kimse yoktur. | Bu sırada karşıdan gelen Mükerrem- | yor. Nezaket olsun diye genç hariciye — Emine hanım: şu dakikada istiyen İle karşı, karşıya idiler. Genç adam, |memuru da gülüyor. bir insan yoktur, sözüne bir türlü ina- natıyorum. O kadar güzel. o kadar iyi ve akıllı bir kızı kim istemez? Kendi kızları dururken, onların ya- nında Eminenin beğenilmiş olması si- nirine dokunuyordu. Fakat onun Kad- | riye gib! dalgalı saçları kızl dudakla 1 olmadığını dâ gül nin İnce ve uzun vi onun vücudü ne kadar | nında jaz güzel kalırdı. Yalnız Kadriye mi, |F |Bekkisle A; de Emineden güzelkdiler. | şünmüyor. Fikri beyin yanına kadar gelip elini o- na uzattı. — Bonjur beyefendi. nasılsınız efen- dim? Size hanımefendilerin hatırını sormuyorum. Çünkü gelir gelmez o - t rdüm. ik iyi görüyorum.. ne de vrupa havası var .. dir inşallah?. — Çok teşekkürler ederim; “İyidir. rt Avrupa hakkında o sizin gibi dü- Osman "Tezcan, genç adâma hain ha- in bakıyor: — Ne de güzel dişleri var hınzır. Diye düşünüyor. Birden Emine yü- zünü Osmana çevirerek: — Osman bey diyor görüyorum. Eniştem sizleri birbirinize tanıştırma- ğı unuttu; bu vazifeyi ben yapayım. Size çocukluk arkadaşım Mükerrem Bay Osman Tezcan. T. C. ZIRAAT BANKASI Kuruluş tarihi: Sermayesi: 100.000.000 Türk Lirası Şube ve ajans adedi: 262 Ziral ve ticarl her nevi banka mummelslari PARA BiRiKTiRENLERE 28.800 Lira Az 2 DEN OD 4 g0 e LOM Mi 5 100 , Oo 4,000 ,, don“. S0 , 5,000 , 2 Gİ © w 4,800 ,, 160 ,, 20 3,200 , DİKKAT: Hesublarındakt paralar bir sene ! n düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde $€ 20 fazlasile verilecektir. Kur'alar senede 4 defa, 1 Eylül, 1 Birincikânum, 1 Mur: ve 1 Haziran , birlikte gıkarak! VERECEK ihbarsız tasarruf hesablarında enaz 50 Jiras bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki plâna 4 Aded 1,900 Liralık 4,009 Lira içinde 50 liradan âş:, mmm haş gör, beni affet. seni seviyorum...) daha henüz evlenmiş bir çift sevdalı gibi birbirlerini koruyorlardı, Bir sene sonra rası değişti. Kızım kocasının boynuna a.lilk çocukları doğdu. Şimdi ise üç evlâd sahibidirler . - Madam Colit, içini gekti, ve mirıldan. dı: — Tevekkeli, nikâhta keramet var . dırl,. dememişler... Fikri Ertekin: — Tabii Hayri beyi görmüşsünüz - dür, . Diye sordu: — Hayır... Daha görmedik; bu saat Hayri amcamın yaya tur yaptığı saat- tir. Genç adam: — O hiç ihtiyarlamıyacakt. Dedi. Emine Hayri beyi müdafaa ediyor - du: — Zaten ihtiyar değil ki o... Hem bu gezintiler. ekzersizler, her şey, her şey ona pek yarıyor. — Doğru; herkes onu elli . yaşında zannediyor. halbuki 6 altmış yaşına basmıştır. Osman Tezcan Mükerreme dikkatle bakarak: — Siz de yaşlandığımz zaman Hayri bey gibi olacak yaşınızı göstermiye - ceksiniz; dedi. Mükerrem gülerek: — Oh.. bana iltifat ediyorsunuz. di- ye mukabele ediyordu. Hüsnütevec - cühünüze nasıl mukabele edeceğimi bi- lemiyorum. Emine Osman 'Tezcanm zihninden geçen şeyi sezer gibi oldu. Osmanın, Mükerreme hased ettiğini anlamıştı. Fakat bunun müsebbibi ken disi olduğunu bilmiyordu. Bunun için şaka etti: — Osman bey çok iyi bir insandır. Hakikati daima Söyler. Sen hayatının hiç bir zamanında Hayri amcaya ben - ziyemiyeceksin. Çünkü sen çok güzel bir erkeksin. Halbuki Hayri amen çok eker, çok sevimli bambaşka bir insan- g Genç adam yarı gülerek. yarı kıza- İki erkek birbirlerine ellerini uzat -|rak: üzerimdeki bu havayı oltılar. Mükerrem samimi bir sürette 0- kötü giyiniyordu. Hal - İsevmiyor. «Seni Eskişehir — tayyare İnun elini sıkıyordu. Fakat Osman 'Tez- |di. Sen de çok şeker, çok sevimli bam- — İltifatıma teşekkürler ederim; de- buki tuvalet. insanı ne kadar güzelleş- | kampında mülâzim görmeği terefh ede- | can bu yeni tanışıklığı yapmaktan faz-|başka bir kızsın. tiriyordu. rim.» diyor. Avrupa havası ona boğu - la memnun görünmüyordu (Arkası var)