Kanunlar ve memurlar Yazan: Muhittin Birgen ükelleflerle maliye arasında ötedenbszi uzun uzun ihtilâf. Yarı mucib olagelen bir tekim maliye for. | mwelitelerini hem halkçı, hem de ameli bir ruh ile yeni bir kalıba dökecek olan bir kanunu, Büyük Miller Meclisi, müsta - celiyet kararile ruznamesine aldı. Türk mükellefile Türk maliyesi arasındaki mü. nâsebetleri büsbütün yevi ve cümhuriye. te lâyık bir ruh ile mütalea eden bu ka. mun, yakın bir zamanda hayata geçmiş olacaktır. Karunun müzakeresine başlanıldığı 81. rada ilk söz alan hatibler tarafından da işaret edilmiş olduğu veçhile bu kanun cümhuriyet maliyesine şeref verecek bir ruh ile meydana getirilmiş olduğu için Maliye Vekâleti ve hükümet bundan do. Yayı hakikaten tebrik ve teşekküre lâ . yıktırlar. Burada kanunun tahliline girişecek de- ğiliz. Maksadımız ne kanım hakkında teknik malümat vermek, ne de şu veya bu noktasına dair bir mülâhaza derme - yan eylemektir. Bahsetmek istediğimiz pey, kanunun kendisi değil, bunun tat. bikatına aid daha ziyade umum! bakım. dan bazı mülâhazalardır. * Değil bugünkü halk dosta, içtimal ada. let meraklısı ve cümhuriyetçi rejim, hat. tâ bundan bir asır evvelki saltanat dev. ri bile, bu topraklar Üzerinde yaşıyan in. ganların gerek birbirlerile ve gerek bur. Tarın devletle olan münasebet a- zami derecede hak ve adalet dairesinde cereyan etmesi için birçok güzel kanun. İar neşretmiştir. Güzel kanun, iyi niyet ve iyi kelime bakımından memleketimi. zin müdevvenat koleksiyonu kabil olduğu kadar zengindir. Bununla beraber, halk arasında haksızlıktan ve adaletsizlikten dolayı vâki olan şikâyetler o artmamışsa bile çok ta eksilmiş sayılamaz. Neden? Sadece şu sebebden dolayı ki, en güzel bir kanun, hayatımıza tatbik eğildiği zaman, kendisinden beklemeğe haklı olduğumuz mühim faydaların bü. yük bir kısmını temin edemediği gibi, bat. tâ yeni yeni haksızlıklara sebeb olabilir, Bu, kanunun kabahati değil, tatbikatın kusurudur. Bu bakımdan, her kanun, tatbik edildiği sırada ruhunun mühim bir kısmını kaybediyor, demektir. Kanunu bir takım iyi niyetli insanlar, iyi gaye - lere doğru ytrümeği kolaylaştıracak bir Ölet olurak tasarlar ve o maksadla mey - dana getirirler. Fakat, bu kanun tatbik €- dilirken ayni ibtimam göslerilmiyecek 0 Jursa, onunla temin edilecek istifadenin büyük bir kısmı kaybolur. Bunun için, inemekette hak ve adaleti en geniş bir Üçü ile her tarafa yaymak lâtım gel - diği zaman, sade güzel kanunların ya - pihp hayata atılması kifayet etmez, bel ki de bunların yüksek duygulu bir bilgi, zekâ ve adalet şunru ile tatbik edilmesi icab eder, Bu bakımdan da Tanzimat devrinden. beri gelip geçen bütün hükümetler, ka - nunları tatbika memur olanlara pek gil. zel emirler vermişler ve faydalı tavsi - yelerde bulunmuşlardır. Fakat, buna rağmen gene şikâyet devam etmiş, gene halkla devlet arasında ihtilâflardan içti. Dabın çaresi bulunamamıştır. Niçin? Çünkü her memur, ekseriyetle bu kanunların, emir ve tavsiyelerin icab. larını tamamen yerine getirmemiştir. * Şu halde, her şey netice itibarile me - murun idrak kabiliyetine, nilgi kuvveli - ne ve bilhamsa hak ve adalet şuuruna ve viodarıma dayanıyor. Bu vatanı seven bir memur, onda hak ve adaletin en kuy. vetli bir hükümranlıkla hüküm sürme . Bini istemekle mükelleftir. Eğer, kanun. Tarı tatbik etmekten ibaret olan vazife - gi, memur hakkile ifa edecek olursa ve vicdanını bu adalet ölçüsünde en has. sas bir terazi haline “getirmiş bulunursa © zamen, az veya çok farkla, her kanım #ykir. Aksi takdirde hiç bir kanun bize istediğimiz iyi neticeleri vermeğe muvaf. fak olamaz. Hükümet “daireleri kanunları istedik - Jeri kader dikkatle hazırlasın, devlet te Tahiat insanlara muhtelif hasletler bâbşetmiştir. Bazıları İtakla atmakta, kuyruk kuyruğa Icad kabiliyetine malik olarak doğarlar, bazıları doğuştan ressam, bazıları ise mimar, yahud musikişinastırlar, Fakat en ziyade gözü çekenler boya ve yaldız yapanlardır, en höğenilen eserler de onların eserleridir, şu kayıcis ki, ken. dilerinin de, eserlerinin de hayatları muvakkattir. Vücude getireceğiniz eserin evvelâ esasına ehemmiyet v riniz, iyi sağlam, devamb, müfid olmasını isteyiniz, ayni z4- manda da dış görünüşün de oâzib olmasına ehemmiyet veri. niz, zira karşımızda bulunan evvelâ eserin dış görünüşüne baksr, onun için &br, ondan sonra da esan kıymetini keş!e. derek eserin daim! bir taraftarı olur. İçte esas, dışta da görünüş yekdiğerile hemahenk olmalıdız. SOZ ARASINDA Farelere cambazlık Yaptıran adam ye sokuldu: — Sen onların dediklerine bakma, bana da köyde iken, İstanbula yoluz | gitme, demişlerdi. Karıyı de ma alıp geldim. Fakat İstanbuldaki | güzel karılar görür görmez yalnız j iğime bin kere pişman oldum. Nm a rnein Tuvaletleri için Senede 18 bin lira Harcıyan 70 lik ihtiyar j gel Layd Mendi, Pa “ jTisteki İngiliz se Seyyar bir İngilir cambazı atıştırdığı| faretinin matbuat farelere törlü türlü cambozlıklar yaptır.| ataşesinin karısı - makta, hünerlerini halka göstermektedir. | dır. Sosyetesi, dün Bu oyuncu fareler, iplere tırmanmakta, | yarın en meşhur eerek | simalarının uğra « dönme dolab gibi dönmekte ve seyircileri| & Windsor dü kahikahadan kırıp geçirmektedirler. gesinin en sami. ——— mi dostudur. Bir çok prensler, dip - lomatlar onun mu hitinde bulunmak. tan o hoşlanırlar. Aslında bir ak. İzin, ayni zaman - da dahil tezyinat mütehassıs: (ölür Madam Merdi tu. Nevyorkta garib Bir hırsızlık davası Nevyorkta çok garib bir hırsızlık vak'a sı olmuştur. Siyah gözlük takan ve elle. rinde birer rövelver bulunan üç haydud bir dükkâna girereir, beşi kadın, beşi er- kek olmak Üzere on müşteriyi tehdidle, duvara dayandırdıktan sonra veznedeki on bin Bra kadar tutan parayı almışlar - dır, Bu sırada, içeriye bir genç kız gir - möş, huydudlardan biri tabancasını ona doğru çevirerek, «kımıldama.. çantanı w. zat» diye haykırmıştır. Kız itaat etmiş, fakat iş eremak için bu dükkâna uğra - dığını mırildanınea haydud, kızın çanta. smı geri vermiş, üstelik 100 lira da parâ| tünde durur. 68 va uzatarak: İki yüzmek öğ - — Aldırma hemşire. Bu da geçer. He.| renmiş. Bugün bi. le sen buradan bir sıvış, ki başımıza belâlle Avrupanın en gelmiştir! demiştir. Zabıta haydudları a-| şık, en iyi giyinen ramektadır. kadınıdır. nede harcar. Her sabah jimnastik Oo yapar ve 70 yaşında ol. masına rağmen re. simde gördüğü DÜZ gibi başının Os Hergün bir fıkra Yalnız gitme Kadıköyden İstanbula geçecek vir İ taşralı bilet gişesine sokulanların 65. lediklerine kulak veriyordu. Birinci yolcu gişedeki memura: — İstanbula yalnız gitmet i Demişti, İkinci yolcu da eyni şeyi söyleyince taşralı dayanamadı, gişe. valetleri içir. se . | 18 bin lira f | 40 bin kelimeye 7000 İngiliz lirası yenı « Yahudi muharrir Emil Ludwigin $ dızı gene parlamıya başladı. Şimdi At telif ücreli vermiştir. içlerinde bulunan evleri istedikleri anla şılmaştır. Doktor Freud'u İngiliz yapmak istiyorlar Yahudi olduğu için Viyanadan çıka. rek Londrada yerleşmiş bulunan ruhiyat Alimi doktor Freudu İngiliz tebaası yap- yasak Üzere şehirde bir temayül baş gös - rikada bulunan ve American Week!” Journal'da «Krallar ve Kardeşler» ismi altında, Vindsor dükünün krallığı Ue ye. ni kralın hayatlarını yazan Ludwige 40 bin kelimelik eseri için 7 bin İngüiz lirası İngiliz kadınları ile erkekleri ve evlerin mevkii meselesi Londrada yapılan bir tetkik netice - sinde, İngiliz kadınlarının ekserisinin, cadde üstlerindeki evlerde, gürültüsü çok olan yerlerde oturmayı tercih ettik. leri; sokuk içlerinde gelip geçenleri nis - beten az olan yerlere rağbet gösterme - diklerini; erkeklerin ise başlarını din - Tendirmek kaygusile daha ziyade sokak Temmuz 8 Sözün Kisası Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Operatör M. Kemalin eşyalarını çalan hemşire adliyeye verildi Gülhane hastanesinde bir sirkat hâdi « sesi vukubulmuş, operatör M. Kemal Ö. kenin hastanedeki hususi muayene oda « sından birkaç gün evvel bazı alât ve ew devat ile yemek takımları meçnul bir kim se tarafından çalınmıştır. Bu hâdise, has. tane içinde derhal şuyu bulmuş ve alâ « (kadarlar mesruk eşyayı sramağa başla « mışlardır. Yapılan graştırma biç bir müs. bet netice vermemiş ve sirkat bir sır ba. linde kalmıştır. Diğer taraftan, hasteneye her gün yo. ğurt getiren ve hastanenin başhemşirdsl. le sıkı bir surelte ahbab olan yozurtçu- vun sirlieat hâdisesine rastlıyan günlerde başhemşirenin arası her nedense açıl mıştır. Evvelki gün operatör M. Kemal Öke, ye müracast eden yoğurtçu, yeknazarda& garib ve inanılmıyacak kadar bir ihbar » da bulunarak şöyle demiştir. i «— Hastanenizden çalınan alât ve e. devat ie yemek takımları, başhemşire ta. rafından çalınmıştır, Bunu ben kendi gö. zümle gördüm.» i Bu ihbar üzerine vak'adan haberdar e. dilen zabıta, başhemşirenin evinde araş. tarms yapmış ve çalınan şeyler hakika « ten yoğurtçubun ihbarı veçhile bulun 5 muştur. Hâdise hastane dahilinde büyük bir toessürü mucib olmuştur, Başhemşire adliyeye verilmiştir. Arkadaş kavgası cinayetle neticelendi Dün iki arkadaş arasında çıkan bir kavga, cinayetls neticelnmiştir. Küçükpezarda Çelebihaydar mahal 4 lesinde oturan Hamdi adında biri, arka « 30 Bitidun Galatalı Arab Kadr ri müddet içki içtikten sonra “>. Son derecede #-derhal bıçağını « sen polisler, Ham, diyi barasklâr, ut Mğümlüş ve kan, ler içinde bulmuşlar ve cankurtaran ara, basife Cerrahpaşa hastanesine kaldırmış lardır. Zabıta tahkikata başlamıştır. Unkapanı ile Eminönü arasında 700 bina istimlâk edilecek Unkapanı e Eminönü arasında yedi yüz parçâ bina istimlâk edilecektir. İs , timlâk edilecek binaların yerlerinde yol, Yar açılacak, arsaları modem binalar yapacaklara satılacaktır. İstimlâk edile, cek binaların tesbitine geçilmiştir. Me , “İnafiü umumiye kararı Dahiliye Vekâle , tinden gelince istimlâke geçilecektir. Bayılıp yere düşen bir hamalın başı demire çarptı Dolmabahçede öluran Melek adında bi. ri hamallık yaptığı sırada bayılarık Yere düşmüş başı demire rastlıyarak yaralan, mıştır. Yaralmın müdavatı yapılmıştır. termiştir. Pek yakında bu hususta hükü. mete müracaat edilecekâir. m m ar İSTER İNAN, İhracat işleri ile meşgul olan bir tüccar İstanbulda ne kadar çorab eskisi varsa hepsini de topüyarak Almanyaya yollamış. Gazeteler: — Beher kilosu 35 kuruş üzerinden şatıldı, diyorlar. Biz mecliste konuşuyorlardı. An'ıyaniardan birisi; — Eski çorebin tanesi 1 kuruşa gelir, diye hesab etti. İkincisi de şunu söyledi: — Ucuz yahud pahahı demeden evve. şunu düşününüz; Avrupa fabrikası bu eski çorabları müzeye yollamak İSTER İNAN, İSTER. | ISTER NANMAI © için satın almış değildir, mükemmel yıkıyacak, şimikmen tertemiz yapacak, sonra iplik haline getirecek, biraz yün, biraz da pamuk, ber halde Almanyada pek makbul bir ip- tidaf madde olduğu için bunlardan mülkemme; yepyeni ço. rsblar yapacak ve beherini 150 kuruşa sutümak üzere İs. tanbula yollıyacaktır. Nitekim şimdi ayağınızda gördüğüm çorab da, bundar evvel görerilen partinin kalıp deği . rerek buraya gelmiş nümunelerinden biridir. INANMA!