mücadele n Yaprak hitlerine asıl yapılmalıdır ? AAT karşı YA ? Sebze, çiçek ve her çeşid fidanlara ârız olan ve ilmi adı ile Puseron İ tekbibe bi es bitine karşı tütün suyu çok faydalıdır. Gelin ; mücadelede bizim en büyük yardımcımız olabilir. böceği de Puseronlarla Yazan: Ona ne zaman raslasam: — Bu kadarda i kaldırıp gelemiyo - rum; bari sizler bir gün toplanıp ge - lemez misiniz? Hem efendim, bahçe mi sizler de görmi- yecekseniz, kimler görecek? Bu bahçe, tekağ- | de çekildikten son- Tâ onun yegâne te - Sellisi oldu. Boş dur maya alışmadığı k şin ilk günlerde az daha deliye dö- necekti; bir türlü kendini (o avutacak İş bulamıyordu. Ne den sonra yakın dostlarından biri, © na bu bahçeyi sa - tın alıverince, ye - miden dünyaya gel miş gibi oldu. Şim di bütün ömrü 0 - rada geçiyor. Fır - sat bulup şehre gel dikçe tanıdıkların - kime — Uzerinde yaprak bitleri bulunan bir şeftali dalı, b — Ka- vi Mn puseronlar, e — Kanadlı puseronlar, d, e — Sirfüs sine “der Birfüs sineğinin kurdu. g — Gelim böceği, — Gelin böceğinin kurdu gi Teşmek hep: mesyağımi Se RL i eli İE i0 A , bir hamlede üzeri. ddığı böceği iki par. rzdi: — Bunlar, dedi. bunlar yapı mundarlığı” İşte Yapıyor Nihayet işi kavradım: Dostumuzun fi. danları, yaprak biti istilâsına uğramıştı. Yaprakları buruş, buruş olmuş; körpe uçları da bu sebeble büyümekten kal. Muştı. Halkın mundarlık, balsıra, yahud kumuş dediği bu hastalık sahiden pek Üzücü ve bir hayli zararlıdır. Fazla ol. duğu seneler, bütün bir bahçenin bu yüz. gen kuruyup gittiği çok görülmüştür, Bu Bunu görürsünüz. Kitablarda daha ziya. de (Püseron) diye anılan bu bitler, yap. «ğın alt yüzünde, hortumlarını nebata sokmuş bir halde durur ve mütemadiyen “Dün suyumu emârek yaşarlar, Püseronlar, o kadar süratle çoğalırlar ki müsaid şartlarda koca bir bahçenin is. gs için 23 gün kA gelir. Çünkü bun. lar hiç çiftleşmeğe hacet kalmadan bo- yuna doğurmak suretile ürerler, Her ye. ni doğan yavru da, 2 saat sonra anaşı gi. bi doğurmaya başlıyarak, akıllara dur. gunluk getirecek kadar çoğalır, giderler. Nihayet sonbahara doğru bu yeşil veya #iyah renkli bitlerin arasmda şeklen on ların benzeri olan, yalnız üstelik kanad. ları da bulunan bir takım püseronlar peyda olur. Bu kanadı o püserorlarda dişilik . erkeklik hali mevcud olup çift. » İve parlak kırmızı renkli küçüetik böcek. Tarımman h Gıd, vasfına da maliktirler. Havalar yüz tutarken birbirlerile çift. erek, nebatların ötesine berisine yu. bırakırlar. Bu yumurtalar kışı ge- bek, püseronların neslini, öteki yaza . Mevsimi gelince bunlar çatlaya içlerinden (bikri tenasül) kabiliye. & malik, o ilk püseranlar çıkar ve ye. #iden bir yavrulamadır başlar. Mundarlık sarmış olan nebatlarda ek- seriya aşağı yukarı gezinen karıncalara lere de raslanır. Bir çoklarının kanaa. tince mundarlık veya balsırayı meydanâ getiren işte bu kırmızı renkli böcekler. dir. O kara bitler bunların yavrularıdır. Hastalığı önlemek için snaları olan o kâ. fir kırmızı böcekleri yaşatmamak lâzım. dır! Ne yazık ki, hakikat bunun tema. men aksinedir: Hastalık yukurıda anlat. tığım gibi apayrı bir mahlük olan yaprak | bitlerinin eseridir ve bu kırmızı böcek. lerle bir alâkası yoktur. Kırmızı böcek. ler: bilâkis bize tabiatin bir #hsanıdırlar. Çünkü iki ay süren ömürleri esnasında bunlar sadece püseronları yiyerek ya. şarlar. Yani bizlere zararlı değil, faydalı böcülerdir. Daima pöseronlüu yerlerde görünmeleri, hayatlarınm onlara bağlı SON POSTA uh »- Erkek güzeli imzasile yözi yazan muharriri görmek istiyordum. — Bendenizim bayan! Hoş Sözler Sağ kalırsa — Erkek 32 yaşında, kadın henüz on altısında, bunların evlenmesine ne der. sin? — Garib bulurum. Biri ötekinden bir misli yaşlı, düşün hele kadın 40 yaşına geldiği zaman eğer erkek sağ kalırsa seksen olacak! > Lokantada — Garson? — Emrediniz bay! — Uistede «tabldot bir lira> oyazılı, sen benim hesab pusulama 150 kuruş yazmışsın. — Unutuyorsunuz bay. Kapıdan gir. diğiniz zaman kasadar kıza bakmış, gü. Wmsemiştiniz, yirmi beş onun â ettim. O da size gülümsedi. te onun için! * Netice İki genç kız arasında: — Nişanlım, artık benimle evlenmeye karar verdi gibi. — Nasıl anladın? — Son günlerde annemden biç hoş. lanmıyor. * Boşuna — Evvelce bizim evi mavi boyatmıştık, yepyeni olmuştu. — Gene boyat, yepyeni olsün. — Beşuna para sarfetmek olur, kayna. nam da'bundan on sene evvel boyandığı zaman genç görünebiliyordu. Fakat şim. di ne kadar böyansa boşuna oluyor. Bir türlü genç görünemiyor. * Azalmamış olsaydı — Kocamın bana karşı olan aşkı gün geçtikçe azalıyor. — Nereden anladın? — İlk evlendiğimiz zamanlarda beni, benim genç karıcığım; diye severdi. Şim. di sadece karıcığım diyor. — Bu hal, onun sevgisinin azaldığına değil, senin ihtiyarladığına delâlet eder, — Sevgisi azalmamış olsaydı, benim ihtiyarladığımın farkına varabilir miydi? olmasındandır. Karıncalara gelince; onların da mun. darlık ile bir alâkası yoktur. Püseronlar nebatların suyunu emerken tatlı bir su dahi ifraz ettiklerinden, karıncalar bu ifrazatı yalamak arzusile nebatata üşü- şürler. Hattâ bir âlim, karıncaların boy. nuzlarile püseronları gıdıkladıklarını ve tatlı ifrazına teşvik ettiklerini tesbit ede. rek onlara (karıncaların sağmal inekle ri!) adını vermiştir. Hülâsa, bahçesini ziyaret ettiğimiz ta. mıdığın kanaati hilâfına fidanları, sebze- leri, çiçekleri saran mundarlık hastalığı ile, o kırmızı böceklerin, hele karıncala. rın hiçbir alâkası yoktur. Ve biz, bu ba histe kırmızı böcekleri öldürmek değil, bilâkis korumak durumundayız İleri memleketlerde bu kırmızı böcekleri hu. susi surette Üreten ve köylüye dağıtan lâboratuarlar bile vardır. (Devamı 10 uncu sayfada) Beddua Tavuk dedi bir gün horoza, «Başında pisirmeyin boza..» «Kendine gel sen artık biraz,» Çok fazla azıtmışsın bu yaz.» Horoz şaşırdı birdenbire, Dedi tavuğa «ne var bre; «Ben ne yaptım da bunu dedin, «Acaba bir şey mi istedin?,..> Tavuk çok hiddetliydi bağırdı; Basınca bir yumurta kırdı. Dedi; «yeter bu yaptıkların, «Yeter senin çapkınlıkların!, «Biz on iki tavuk kâfiyiz., «Yetişmiyormuşuz gibi biz «Karşı kümeste gözün, yeter.» «Dilerim ol insandan beter,» «Yani tek tavukla kalasın.» «Haline hoşhoşlar ağlasın!» Mehmed Esiroğlu » İçaları ayakta gi Bir ress O da bütün kadın. lar gibi boya merak. Misi idi. Bütün kadın. lar gibi saçlarını, yü. zünü, dudaklarını boyadıktan başka re. sim de boyamak hu. yu vardı. İşte ben o. nun bu huyundan bi. zar oldum ve evlen. diğimizin haftasında evden kaçtım ve bir daha uğramadım. Bir dost evinde ta. nışmıştık. o Gözüme güzel (o görünmüştü. Ben ona bakarken o da duvardaki bir res. me bakıyordu. Ben onun yüzündeki ince güzellikleri tetkik ederken o da duvar. daki resmi tetkik ediyordu, ben, ona kendinden bahsedip: — Çok güzel buldum. Fevkalâde! Dediğim zaman, 6 da bana dönüp: — Ben de öyle! Demişti. Ben onun bu sözünü üzerime alınmıştım. Sonradan öğrendim: Halbu. ki o, duvardaki tabloyu çok güzel bul duğunu söylemişmiş ve benim (şahsımı değil, kendisile ayni fikirde oluşumu be. İğenmiş. Her ns ise bu teferrüatı geçip a. İsıl mevzua geleyim. Nasıl olduysa oldu m kadınla evlendik. hoştu, güzeldi amma ressâm. ğı olmasaydı. Daha evlendiğimizin ilk akşamı idi; benim bir resmimi yapmak istediğini i. Bir koltuğa oturttu ve zifaf gecesini sabaha kadar o paleti, fır. irdi. Ben de koltukta oturup sabahia Evlendiğimizin ertesi günü ben elbise değiştiriyordum. Elbiselerime Yaktı: Bunlar bir ressam kocasının cekleri elbiseler değil! — giye. Dedi ve o gün bana paçaları belinden par la omuzları kulak hiza. sına varan bir ceket yaptırttı. Sokağa bü -acaib kıyafetle çıkıyor, işe bu kiya. fetle gidiyor, herkese gülünç oluyordum, #nkat evde daha müşkül vaziyetteydim. Karım bir gün Meronun resmini yapmak hevesine kapılıyor. Beni yatak çarşa sarılmış, ayağıma takunya giymiş olarak saatlerce karşısında durduruyordu. Er. tesi gün bundân cayıyor, 'bir Napolyon resmine başlıyordu. Gene model ben olu. yordum. Bu sefer de kâğıddan bir külâh başımda, elim ceketimin iki düğmesi ara. sına konulmuş bir halde o resim yaptığı milddetçe o karşısmda Kıpırdanmadan, göz kırpmadan resmin bitmesini bekli. yordum. Evlendiğimizin tam haftasında karım Mari Antuvanetin bir resmini yap. mek istemişti. Günlerden de, Pazardı. Evde idim. Onu bu resmi yapmaya teşvik ettim. Mari Antuvanete model herhalde ben olamazdım. Fakat teşvik (ettiğime ancak onun resme başlıyacağı zaman piş. man oldum: — Haydi hazırlan Mari başlıyorum! Deyince şaşırmış; sormuştum: — Ben mi hazırlanacağım? — Sen yal Antuvanete — Ben nasıl Mari Antuvanete model. lik ederim. Sen de bilirsin ki karıcığım Mari Antuvanet başında saçları olan gü. veriyor. Sayfa 9 KAHKAHA am kadınla evlenmiştim zel bir kadındı. Benim saçım yok, güzel de değilim, üstelik erkeğim, — Ne çıkar, başına saç takarım, yü. züne makyaj yaparım. Olur biter! —. Etme eyleme karıcığım, sen bu ha, vesten vazgeç.. hem başka bir resim yap. san daha iyi değil mi? Mari Antuvanetin o kadar çok resmi yapılmış kil — Hayır hayır, başka resim olmaz. Ben onu kandıramamıştım. O beni lı $ ra etmişti. Baştma saç taktı. Yözümün makyajını yaptı ve bana kendinin bol etekli entarilerinden bir giydirdi. Bip tabureye oturttu. Resme başladı. Ne ka, dar zaman geçti bilmiyorum; kapı ça, landı. — Git kapın aç! Yerimden fırladım. Kapıya imoim. Ka. Pıyı açmca ne göreyim, bizim dairenin müdürü, karısı ve kızları. beni görür görmez hep birden bir kahkaha kepardı. lar. Müdür kendisini tuttu: — Bu ne kıyafet bay! Şey, Mari Antuvanet! Ben memurlar hususi hayatla, rına karışmam amma, nihayet daire has ricinde de biraz ciddi olmalarını istemeli hakkımdır, Yarın daireye geldiğiniz zâ» man, vezneye uğrarsınız. Basbayağı kovulmuştum. Karım bağı. riyordu: — Çabuk gel, resmi bitiremiyorum. Onun atelyesine girmeden yatak oda, ma girdim. Yüzümü sildim, başımdan saçları, sırtımdan entariyi attım ve elbi — Otobüse binerken daima yanıma bir şişe süt alınm. Ben otabüsten ininciye kadar şişedeki süt tereyağı olu. semi giyince kapı dışarı fırladım. Ben kapıya inerken hâlâ karım bağırıyirduf — Ne yapıyorsun, çabuk gel, şu Mari Antuvaneti bitireyim de.. arkadan Hoğu kademin resmini yapacağım! Heeriçkikismizeni ye ee KE arepirirer FEYEEİEY TİYE EE TT MMMNNM E V. EE Akk Radyo tamircisi — Mağazamda hiç radyo kalmadığı için, bunu - aldım getirdim. Ben radyonun tamirini bi. tirinciye kadar sizde kalabilir! Kirletemem — Bu ne Nal! Hizmetçi hanımına döndü: — Yemeğin tuzuna bakıyordum. — Yemeğin tuzu n bakmak için yeme, ği parmağınla alıp ağzına götürmen mi lâzım; bu ne pisliktim — Ne yapayım he, nımcığım, bu kadaş az şey için koskoos bir kaşık kirletemem yal