Bine | süvari, geceyi geçir- kenarında konaklamış- kiri o ğazda, atlarının yularla- bağladıktan sonra, ken - bir uykuya dalmışlardı. ların üzerinden, düşma- adım adım tarassud e - Zİ, bu büyük fırsattı ka - i maiyetindeki kahra - kişilik iki müfreze a - vazifelerini tâyin etti. yi boğazın alt tarafı de, üsttarafına gönder- Vazifeleri hakkında ta - Yanma birkaç (kişi aldı. tessizce düşman karar - 77 fer TEE ri 1. EM fi ii * BATTAL GELİYO”. 18$iZ kayalar arasın - ze uğrayacakla- Beçirmiyorlardı. Hat- kaputlarna sarılarak ve karanlıktı. Öbek sönmeğe — başladığı ışık kalmamıştı. içinde, birdenbire işti. o Karargâhm kudurmuş gibi bir - doğru hücum et- atlar dal ayni çil - koşmaya başla- lerinin yat # Tere ZA Mi 7 Atlar, HE i ; i fE, : #İE, ir Pipi, 7 ; ; şi iyor. etrafa! karargfihı altüst edi- bu gürültüye bir kayanın z li ; 3; ; gi atlar, neden örktü- başlamışi Bizanslı cevab vere: Uyku sersemliği ile, altında kalanların bir - bir takımları da Bunlardan daha yüksekçe birer ka- Suretile hayatlarını ri Fiz Z : 5 ; ; 251, YE ii / £ er ti da, muvakkattı. dan Tpertici velvele ara- olan Şu ses 777 ii i z Yalçın kayalarında u- ses, bizzat Bat- Bizahslıları ilikle- müthiş ses, der- ve demir şakır- bağırıyor, heybetli Ee İİ il i 2: iyi ; AR İİ Hi 2 Zi ş sf içinde, dar boğazda birbi- duyuluyordu: iz: SE ! ; OPAL 4m “Kaçın, Battal geliyor! ,, en namlıların-| göbeğine kadar ikiye ayrılan kanlı vü- İrakliyüs'ün mal -| cudü olduğu yere çöküvermişti. Battal Gazi, tuzağını o kadar maha- retle kurmuştu ki, bu belâ berzahından kurtulmak için, ileri atılanlar da, geri kaçanlar da, kâmilen pusuya düşmüş- ler.. ahde vefasızlığın pek acı cezasını çekmişlerdi. Boğazın iki tarafındeki geçid de, üstüste yığılan cesedlerden âdetâ birer küme teşekkül etmişti. He- Je karargâhın ortasındaki manzara, tüyler ürperten bir vaziyette idi. Ortalık aydınlanmıya başladığı za - man, bü tüyler ürperten manzara, şöy- lece canlanıyordu... Kalçalarında ka- rınlarında derin kılıç yaraları görüneni ve kanlar içinde yerlere serilen atlar.. bunların altında ezilmiş, hurdahaş ol - muş insanlar... Kafaları #opmuş, /kol- ları ve bacakları parçalanmış cesedler.. canhavlile birbirlerine sarılmış ve ke- netlenmiş vücudlar... Şu hele nazaran, general İraklivüsün beş bin kişilik süvari kıt'ası, mahvol - muş demekti. Asıl ehemmiyete şayan olan cihet şu- rasıdır ki; Battal Gezi, başındaki bir 2- vuç kahramanla, bu büyük muvaffaki- yeti nasıl elde edebilmişti?. Muhtelif münasebetlerle evvelce de arzetmiştik ki bu koca Türk kahramanı, harikulâde cesaret ve kuvveti nisbetin- de, büyük bir zekâya da malikti. Bil - hassa muharebe işlerinde, daima vazi- yete göre derhal bir plân tertib ederek akıllara hayret veren muvaffakiyetle- rini, bu zekâsı sayesinde gösterirdi. 'Bu sefer de, evvelâ düşmanı tarassud ettikten sonra, zihninde hemen plânını kararlaşlırmış ve derhal tatbike geç - mişti. Söyle ki; evvelâ seçtiği kirkar kişiyi Bizans karargâhmın üst ve alt başındaki atları ürkütmiye ve askerle- yalar arasından sürüne sürüne aşağıya inen bu seksen kişi, derhal kılıçlarını çekmişler.. atlara hücum etmişler.. ka- rınlarına, sağrılarına indirdikleri Kılıç danbelerile atları ürküterek uyuyan as- kerlerin üzerlerine sürdükten sonra, üst ve alt baştaki yolu kesmişler arkadan gelen yüzer kişi de bunlara iltihak et- mişti Artık Bizanshlar, böylece tam bir ölüm çemberi içine girmişlerdi. Ay- ni zamanda kendisi de birkaç kişi ile Bizanslıların ortasına atılarak: — Battal geliyor. kaçın... Diye, etrafa velvele vermiş. karar - gâhı altüst etmişti. Bu gürültü ile uyamanlar, uyku ser- semliği ile ya geçidin alt başına veya- hud üsl başına koşmuşlar.. kaçıp kur- tulmak istemişlerdi. Fakat burada, Ma- Wiya kahr#manlarının pusularma dü- şerek yalın kılıçlar altında can vermiş- lerdi. k : AŞK, ÖNÜNE GEÇİLMEZ BİR İHTİYAÇTIR. Battal Gazinin bu mahirane pususu- na düşen Bizanslılardan, pek azı kur- tulabilmişti. Fakat bunlar da, artık mu- kavemet edecek, mücadeleye girişecek halde değillerdi. Türk kılıçlarının ölüm darbelerinden kurtulabilen Bizanslılar, bir müddet 0- rTalandski kaya kovuklarında ve çam ormanlsrında sâklandıktan sonra, dağ- dan dağa kaçarak geriye gitmişler, baş- Torna gelen felâketi haber vermişlerdi. Bunların verdikleri haber, çok mü - baleğal idi. Battal Gazinin, kondileri- ne binlerce zırhlı askerle hücum etti - ğinden bahsediyoriar.. gerideki Bizans «skerlerine de müthiş bir korku ve en- rin üzerine sürmiye memur etmişti ... Gecenin derin karanlıkları içinde, ka- Satış ilânı Üsküdar İcra Memurluğundan : Hatice Hadiye tarafından Vakıf Paralar İdaresinden 24168 ikraz numarasile borç alman parsya mukabil birinci derecede ipotek gösterilmiş olup borcun ö- denmemesinden döleyı satılmasına karar verilen ve tamamına ehlivukuf tara- fmdan (1485) lira kıymet takdir edilmiş olan Boğuziçinde Kanlıcade Hisar cad- desinde eski 94 yeni 40 No. lı saği Sıdıka, solu Nedimenin müfrez arsaları, arka- sı deniz, önü Hisar caddesi ile çevrili ahşap evin evsaf ve mesahası aşağıda yanılır; Zemin kat: Sokaktan taş merdivenle (inilen bahçedeki methalden bu kata gi- rildikte bir sahanlık, birbirine geçilen iki oda, zemini çimento döşeli sabit tezgâh ve maltız ocaklı gusulhaneli bir mutfak, aralıkta musluklu bir helâ, odalardan bi- rinin önünde ve deniz cihetinde zemini tahta bir taras ve üzerinde çimento bir kısım rıhtım vardır. Birinci kat: Bir sofa zerinde üç oda bir helâdır. Umumi evsafı: Hane ahşaptır. İçinde elektrik tesisatı altında bir bodrumu ve bir kayıkhanesi ve bahçede bir sarnıç ve incir ve erik ve dut ağaçları mevcuddur. Mesahaşı: Umumu 169,5 metre murabbar olup bunun 49 metre murabbaı bina geri kalani bahçedir. Yukarıda hudud, evsaf ve mesahası yazık gayrimenkulün tamamı açık arttır. maya konmuş olup 12/7/939 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 13 den 15 e kadar Üsküdarda İhsaniyedeki dairemizde açık arttırma ile satılacaktır. Arttır- ros bedeli muhammen kıymetin $& 75 ini bulduğu takdirde gayrimenkul en çok arttıranın üzerine ihale edilecek, aksi takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma on beş gün müddetle temdid edilerek 27/7/9399 tarihine rastlıyan Perşembe günü saa: 13 den 15 e kadar yine dairemizde ikinci açık arttır. ması yapılacak ve bu ikinci artlırmada gayrimenkul en çok arttıranm üzerine ihale edilecektir, Satış peşindir, Taliblerin artırmaya girmezden evvel muhammen kıymetin “e 7.5 u nisbetinden pey akçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat mek- tubunu ibraz etmeleri lâzımdır. Gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse İhele kararı fesholunarak kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzetmiş olduğu bedelle almağa razı olursa ona, razı olmaz veya bulunmazsa hemen 15 gün müddetle artırmaya çıkarılıp en çok artırana ihale edilir. İki ihale arasındaki fark ve göçen günler için 9 5 den hesap olunacak faiz ve diğer zârarlar ayrıca hükme hacet kalmaksızın memuriyetimizce alıcıdan tahsil olunur, Birikmiş vergilerle belediyeye akl tenviriye, tanzifiye ve tellâliye resimleri ve vakıf icaresi satış bedelinden tenzil edilir. 20 senelik taviz bedeli müşteriye aiddir. 2004 numaralı İcra ve İflâş kanımunun 126 ıncı maddesinin 4 üncü fıkrasınca, bu gayrimenkul üzerinde ipotekli alacaklılar ile diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sâhiblerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masrafa dair olan iddialarını, bu ilânın neşri tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbitelerile bildirmeleri icab eder. Aksi halde hakları tapu sicilile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaş- masınıdan hariç kalacakları ve daha fazla malümat almak istiyenlerin 12/6/9399 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için açık bulundurulacak olan arttırma şartnamesile 937/5456 humaralı dosyasına müracaatları ilân olunur. (3904) dişe veriyorlardı. (Arkası var) “ gelin ,, Haziran, Temmuz ve Ağustos ayla” rında muntazam surette iş alınır. Rüz- gârları muttasıl sisli bulutları itip götü rürler. Bunlar Mısırı güneşten mahrum etmeden bü buharları Abyssinie'ye ve Ethiopie'ye naklederler. Buherlar orada eriyerek yüzlerce tarik ile Nil nehrine gir rerler. Nil de sonra onları suların akar- ken yüklendikleri toprek tortusu ile bir. likte Mısıra yayar. Zemini teşkil eden kil. li toprağın çökmesi üzerine çamurlu hale gelen bu sular bu çamurları içmeleri ha- sebile en berrak sular kadar berrak ve hafif görünürler. Mısırlılar Nil sularım mugaddi zannederler ve nehirlerinden bir kere hararet söndürmüş olanların âar- tık oradan uzsklaşamıyacağını söylerler. Eski Mısırlıların Nil nehrine ibadet et- meleri ondan istihsal ettikleri sendet ile muhakkak gösterilebilir. Bu ibadet müs- lümanlar zamanında da başka bir şekil de devam etmişti. Müslümanlar bunlara «âkdes» derler, Eski müşriklik merasimi- nin kâffesini icra ederek nehrin feyeza- Timi tes'id ederler, Nilin yükselmesi, eski Kshirenin karşı smda Rhoda adasının cenub ucunda kâin mikyası Nilde müşahede ve teshit edilir. Payitahtın mahallelerine dağıtılan me nadiler hergün Nilin feyezanını halka lân ederler. Nihayet nehir suları şehrin ortasından uzaklara sarmıçlara kadar gö- türen kanalın açılması münasib olacak derecede kabarır, Bu zamanın bulül et. tiği kat'i surette tesbit olunamıyan bir irtifa derecesile tahakkuk eder, Cari olan batıl itikad omikyası Nilin havuzunun merkezine konmuş olan dereceli sütuna herkesin yaklaşmasını müsaade göster mez. Bundan dolayıdır ki kanalın hangi derecede açıldığı herkesçe malüm değil- dir. Allah vâdini tuttu manasını ifade « den Owfallah nidası kanalın açıldığını an. latır. Muhtelif renkte bandıralar taşı * yan çöcukler menadiye refakat ederlei ve bolluk emniyeti ile neş'eyi etrafa ya- yarlar. Sultan Selim, Mısırı fethettikten sonra, kanunlar yapti, yeni bir hükümet şekli kurdu. Kendisinin geniş imparatorluğu. nun bir vilâyeti haline gelmiş olan bu hükümetin encak Nilin kabarması kana. Jın açılmasına imkân verecek derecede vâsıl olduğu senelerde vergi vereceğini kararlaştırdı. Filhekika, ancak o devre- dedir ki sular icabı derecede mebzul mah- sulâta imkân verirler, Her sene böyle ©- Tur, Fakat bu kabarma en çok bolluk tev. id eden kabarma değildir. Sular dağla- rm eteklerine kadar çıkmalıdır. Ancak bunun üzerinedir ki Minel Dgebel ve il - el . Dgebel (bir dağdan öbür dağa) diye bağırırlar, Şüphesizdir ki Mısırın eski hükümdar- İsrı Nil nehrinin birçok yeri kurak birek- tığı senelere karşı bir tedbir olmak Üze- redir ki hadsiz hesabsız kanallar yaptır. mışlardır. Bunların başlıcaları hâlâ mu- hafaza edilmektedir, Fakat çoğu terkedil- miş bir haldedirler. Bunun neticesi ola- rak Mısırın yarısından ziyadesi gayri mezru bir halde bulunuyor. Muhsfazala- rma en çok itina edilen kanallar Kahire“ ye su getirenler, Fiyom ve İskenderiye vilâyetlerinde bulunanlardır. İskenderi- ye kanalının muhafazamna memur olan bir zat bu kanalın fazla sularından isti. fade eden Bahri6 Arablarının İskenderi- yenin ihtiyacı temin edilmeden evvel ka- nalın sularmı çevirmemelerine, yahud vaktinden evvel kanalı açmamalarına dikkat eder. Çünkü kanalı açılırsa Nilin kabarmasına imkân olmaz. Suları Fiyoma isal eden kanal da nezaret altındadır. Bu, Kahire kanalından evvel açılamaz. Adına “Trajan kanalı diyorlar. Eski Mısırlılarda nehrin kabarması için bir genç kız kurban etmek gibi barbar bir âdet vardı. Bu kıza adı verilirdi Tercüme eden: Hüsayir Cahid Yalçın kızın yerine onu temsil eden bir toprak sütun ikame etmiştir. Şimdi bu sütunu nehre atıyorlar. Mısır eşi müzeyyen gondollerle bu merasime gidiyorlar. Ar kasından şenlikler ve donanmalar yapılı- yer. Yalniz kendilerinden istifade eden &ha“ 5 tarafından muhafazasına itina edilen daha birçok kanallar Nilin Ribata giden kolundan ayrılarak Charguie havalisini mümbit hale sokarlar. Süveyş berzahım da kâin olan bu vilâyet Mısırın en büyük vilâyeti olduğu gibi ziraat hususunda pek ileri gitmeğe müstaid olan parçasıdır da, Daha ötede kün olan ve Arablar tara- fından işgal edilen Gaze ovaları da daha az mümbit değildirler. Yalnız tahrib ru- hu kendi kendiliğinden yetişen nebatatın bile mahvedilmesine saik oluyor. Sair birçok kanallar da Deltadan ayrı ırlar. Bunların bazıları üzerinde gemiler işler, Manouf kanalı inek karnı denilen zaviyenin resinin altımda on fersah me. safede Nilin iki kolunu birleştirir. Bu ka- İnal, d'Auville'in dediği gibi, Güğseid'den değil, Nadir'den ayrılmaktadır. Sonra, Manoufi€ vilâyetinden geçe: ki burasının mezruatı ancak en çok itina gösterilen bir sebze bahçesini andırır. Bu meşhur toğralya mütehassısının haritası bana gayet doğru göründü. Hükümetin esas noktaları tesbile müsaade etmediği, ara- zinin tetkik ve müşshede imkânını veres cek tepelerden mahrum * olacak kadar müstevli bulunduğu bir memlekette bun- dan daha doğru bir harita yapabilmek kabil değildir. Mısırın toprağı hekikatte o kadar çu: kurdadır ki ancak eski İskenderiyenin enkazından teşekkül etmiş birkaç küçük tepeden ve Pompde sütununun hayret verici irtifamdan etrafı görmek kabil olas (Arkası var) bilir. Tunceli medeniyete açılıyor Yazan : Naşid Uluğ Eski Kütahya meb'usu Naşid Uluğun Tunceli medeniyete açılıyor adlı kita bı, bir iyi tesadüf neticesi geçen gün elimize geçti. Sayfalarını karıştırdık - ça alâka ve dikkatimiz arttı. Pek çoğu- muz için esrarlı ve meçhul bir diyar hissini veren Dersim gibi bu vatanın biraz geri kalmış, fakat tabii güzellik « Jeri ile temayüz etmiş sarp ve sert kö şesini adım adım geziyor ve görüyor» muş gibi olduk. Naşid Uluğ, Dersimi, eserinde muhtelif bakımlardan tetkik etmiş, coğrafi durumundan başlıyarak tarihe girişinden, aile, ev, aşiret hayat- larını ve hurafelerini anlattıktan sonra bu mıntakada yapılmak istenmiş ısla « hatın güzel bir tarihçesini kaydetmiş ve sonra, Cümhuriyet Türkiyesinin gös terdiği faaliyetle tetbikini tasavvur ey lediği ve bir kısmını fiil haline getirdi. Bi medeni esasları tesbit eylemiştir. İs çinde, Dersimin birçok köşelerine, tabi» atin huşuneti ile beraber onun yanında mevki alan munis güzelliklerine, muh telif vesilelerle bu yurd köşesini ziya- ret eylemiş olan Büyük Atntörkün kıy- metli seyahat hatırdlarına, Tuncelinin kıymetli vali ve kumandanı) Geheral Abdullah Alpdoğanın ıslah hareket ve faaliyetlerine sid çök kıymetli ve ori- jinal resimler vardır. Düne kadar bir hâydud yatağı sayılan ve bugün cüm « huriyetin modern bir sitesi haline ge- Eski Mısırhlarda nehrin kabarması bu| tirilmeye uğraşılan Dersime aid bu &- kanalın açılmasına müsakl olacak dere-| ser, muharrir ve gazeteci Naşid Uluğun ceye vâsıl olduğu zaman Nil için bir genç | Memleket kütübhanesine hediye ettiği kız kurban etmek gibi barbar bir &det çok kıymetli bir eserdir. Muharririni vandı. Bu kıza Aroussö (gelin) derlerdi.| tebrik eder, kitabın: da Türk e- Halife Ömerin insani bir hale soktuğu bu kuyucularına tavsiye ederiz. kanlı bayramın adı ve merasimi hâlâ ba- kidir, Halife Ömer kurban gidecek genç (Basıldığı yer: Cümhüriyet matbaası) 8.