Ti KERRE DEE ŞAR RR e in £ 2 ARS. AS A... GAMA NT A, iğ e GUNUN ADAMLARI J SON POSTA Mareşal Voroşilof Eski çoban Mokrat cephenin istilâya karşı kur” Bed ettiği sed o münasebetile Ülmeği, wsya ordusundan sık sık bahse- k başlandı, kında İngilterede yapılacak olan bü- Boya, yevralarda bazır bulunmak üzere Mares idi orduları Başkumandanı Keder, oroşileff İngiltere hükümeti ta- ii; Tesmen Londraya dave: edildi... VS kimdir? Nasıl yetişmiştir? Püsya Dz Efremoviç Voroşilot? Sovyet ii, metinin en nafiz azalarından # Fİ : a Yizi, vaya Vöroglattan bir vasfı mümey- halay, Halkte* “ikmıştır. Yüzde yüz emek, İRMİŞİE a alk demek kendisi Ükrany 4, ame Bi biriya rada Bizamnslav eyaletinde © “oğğasının sıkıntılı firak eyliyordu. On iki yaşına DA Yazma öğrenmedi. On iki Onu bir köy hocası ile kor. sehe tahsilde bulundu. İşte ın kanaatine göre de- binin, fakat mubitinin en ili. Mektebden çıkmak mec- lir tek, sonra kendi ken- edebivn —“ ettirmeğe koyul- Yet ve İçtimai eserler ile alâka peyda eyledi. aşında bir fabrikaya yazıldı. den çok büyük zevk duy- herkese sever bir çocuktu. O sı. bir hâdise onun hayatta izdi! Bu hâdise vukubul- bugün ismi bile anılmıyan amele olarak kalacaktı. ana iii # z ii # z ii İ, ; Zi EB z 1 7 1 kadar didinerek ça- yapa kağa çaktı. Her kitülen he: Men Bileramı, erken başından geçen aşk ik anlatıyordu. Gençle” böyle- da day, önüne kadar geldiler. O Mane, OFİSİ sevgilisi Nataşa ile kralını anlatıyordu. Delikanlı P1s: önünde düran jandar. leş vekof'u görmedi, Prekot kö- a gelen hükümet memuru iğil etek hürmet gösteriyordu, Yordu... Voroşilatf, arkadaş- selâm verdiklerinin farkına “e O sirada yakasına ağır bir andarmayı selâmlamamıştı! ham edildi, Fabrikadan Ko- f rt ii j SE i / bolşevik fırkası tarafın. Bn ma onun hayatı ve istikbali ü- Mai SÜDÜL bie rol oynadı. Bolşevik en sadık bir arkadaşı rad, m Rusyaya avdetinde hemen Kaldı. Bu üç sene içinde ve i : lale şarki cihetine nefye-| seçimden sonra meşhur ressam Dana Gibşonun altelyesine giderek resmin) yap - ve amele, Sovyet orduları Başkumandanlığına nasıl yükseldi? Mareşal Voroşilof çekmediği meşakket kalmadı. Menfada madam Davidora adında ihtilâlci bir cer- rah muavini ile tanıştı. Onunla sevişti ve evlendi... 1910 senesinde Sen Petersburga avdet «) eyliyebildiler. Herkes işine koyuldu. İhtilâl harekâtı ile kimse meşgul olmuyordu ganki... Voroşilofi kanaatkâr bir emele haya- ti sürüyordu. Umumi Harb patlak verdi, Voroşiloff mensub bulunduğu fabrikada kaldı. Mü- dafaai milliye hesabına çalışıyordu... * «Lenin» iktidar mevkiine geçti. Voroşi- loff #htilâlci ordunun ilk askeri oldu! Askeri hayatı burada başlamaktadır. Teşkil eylemiş olduğu ilk tabur hep kendisi gibi işçilerden mürekkebdi, 640 lidi! Bir taraftan Çar ordusunun çavuşlar rından olan Budienny ile süvari kıt'asını | teşkil ediyordu. Bahriyelilerin Kıyamını bastırmak için Kronştad'a çağırıldı ve Troçi emri tahtında kuvvetli bir tedib girişti. Eeki çoban, eski tornacı, eski amele Kı- zıl Ordunun bir generali olmuştu... | Ve nihayet on üç senedenberi işgal ey- lemekte olduğu mevkie teyin edildi. Bu! arada erkâmharbiyei umumiye akademi- sinde askeri malümatını tekemmül ettir. di, Mareşal Voroşiloff çok güzel ata biner. Bindiği atlar hep siyahtır. Resmi merasimlerde çok şik giyinir... Avrupalı genörallerden hiç fark, yoktur. Kabine arkadaşları kadar halk müvace- hesinde nutuklar vermez.. niz hareketine Fekat mecliste olsun, Kremlinde olsun, parti içtimalarında olsun, nutuk söyleme” ğe başladığı vakit tok sesi ile ağır başlı hitgbelerde bulunur... A ** Ko'onyaların derecesini göste- ren etiketler vaz'ı düşünülüyor Piyasada ispirto derecesi düşük kolon- yaların günden güne çoğaldığı ve bu su- retle halkın aldatıldığı alâkadarların na- zı tetkiket yapılmağa başlanmıştır. Dün de İstanbul Ticaret ve Sanayi O- dasında kolonyacılardan bazılarının işti » rakile bir toplantı yapılmış ve kolonya sa- nayiini yakından slâkader eden bazı mes| seleler görüşülmüştür. Bu arada açık ko- lonya satışlaşmm mahzurları etrafında durulmuş ve satışa çıkarılan kolonya şi- şelerinin etiketleri Üzerinde alkol derece- sinin gösterilmesi imkânları tetkik edil - miştir. Haber aldığımıza göre kolonyacılar, memleketin mühtelif mıntakalarında çok noksan dereceli kolonyalar satıldığını ve bunları almakta olan halkın matlüb isti- fadeyi temin edememekte olduğundan, bazı tedbirler ittihazımn zaruri olduğu - nu ileri sürmektedirler. Yapak fiatları yeniden yükseldi Dış piyasalardan âni talebler vuku bul- makta olmasından yapak fiatları yeniden yükselmiş ve 63-64 kuruş bulmuştur. Bazı mıntakalarda şap hastalığı bulun- ması malların ihraç iskelelerine sevkine mâni teşkil etmekte ve busebeble taleb ler tamâmen karşılanamamaktadır. Antalya malları 55 kuruştan 250 balye yapak satılmış ve bunların Sovyet Rus - mevcudlu bir taburdu, Dahili harbin he. | va için olduğu anlaşılmıştır. men bütün safbalarına kıtasile birlikte iştirak eyledi, Çaritçinde General Denikin ile çarpıştı. | En sevdiği silâh arkadaşı Joseph Stalihe Ceyhan mıntakasında da yapaklar 60- 61 kuruşa yükselmiştir. Yerli fahrikelar istihsal mntakaların - du mübayaata devam etmektedirler. Nevyorkun en cazibeli ve istidadlı kızı Nevyorkta 1939 yılının en cazibeli ve | tırtmıştır, istidadı kızı olarak seçilen Kobina Rayt, En | Dr. General Hazım İral, doktor ozmas Sayfa 9 Bellisanın hatıraları Yusuf İzzeddinin yaptığı delilikler üsahabeyi fırsat bildim. Çünkü, sa- tabım, uzun bir müddet «Os- manlı imparatorluğu veliahdi Yusuf İz- zeddin efendiz nin beraberinde bulun- muş, ayni zamanda Prens Seyfeddin ile de çok yakından temas etmiş. General Hazım Bellisan da Çamlıcada oturduğu için Yusuf Izzeddin efendi ile komşuluk yi Bu komşuluk, Gene- a mebni, müteaddid ve sile ve fırsatlarla dostluk derecesine kadar ilerlemiş. Dr. General Hazım Bellisan, bu hatıralarına temas ederken şöyle diyor: — Yusuf İzzeddin efendinin oturduğu köşk, Mahmud Tlnin 3 üncü kadın efen- disi «Tiryals ındir. Bilâhere Osmanlı im- parstorluğu veliahdi olan Yusuf İzzeddin İ Çamiıaada yerleştikten sonra, © civar halkına iltifata başladı. Fakat henüz Ab- dülhamid II padişahtı; Mehmed Reşad V te velinahd. Yusuf İzzeddin efendi bir gün hasta” lanmış. Hususi tabibi doktor Nuri Paşa, benim çağırılmamı tavsiye etmiş. Gelen harem ağası, beni, gizlice Yusuf İzzeddi- nin köşküne götürdü, «Efendi. yi muaye ne ettim. Rahatsızlığı ehemmiyetsiz idi. Bu suretle muarefem ilerlemiş oldu. Ar. tık «efendi» fe sik sık, bazan gizli, bazan aşikâr bir surette görüşmeğe başladım. Dr. General Hazım Bellisana sordum: zaran, bilmeniz icab eden bir meseleyi soracağım: Yusuf İzzedöin efendi intihar mi etti, yoksa bazı zatların iddiam veç- hile katil mi olundu? General Hazım Bellisan, şiddet ve kat'i- yet ifade eden bir jest yaptı: — Hayır, hayır! İntihar etmi disi, anormal bir adamdı zaten... — Halbuki bu hususta muhtelif riva- yetler çıkmış ve dedikodular yapılmıştır. Güya Enver (Paşa) ile arası açıkmış ta... — Ben, bundan malümattar değilim. Fakat Enver (Paşa) ile arâlarında hiçbir hâdise geçmemiştir, diyebilirim! Kanaatimce, Yusuf İzzeddin intihar et- miştir ve onu bu felâkete sürükliyen &- mil de ikidir: 1 — Kâhsere tutulduğundan şüphe et- mesi, 11 — Mehmed Vahdeddine «veliâhdi sa- ni» denmesi! Esasen, Yusuf İzzeddin, yukarıda da söylediğim veçhile anormal bir insandı. Hattâ, 56 yaşında, 20 yaş dişleri çıkmış idi. Ayni zamanda, babası Abdülâzizin, intiharı, oğluna miraş bıraktığını söyliye- bilirim. Yusuf İzzeddin de bu mesele ile vakit vakit zihnini yorar, sırası düştükçe de bana: «— Paşa, biz soyca böyleyiz. Biz, ken dimizi öldürürüz!» Derdi. Fakat, veliahddeki anormalliği körük- liyen hâdise şudur: O devrin meşhur simalarından «Sakız Ohanes bey» vardı. Bunun damadı Şari, Yusuf İzzeddinin fransızca muallimi idi. Şarl, bir gün, Yusuf İzzeddin ile görü- şürken, bahis Sakız Ohanes beyin nasıl öldüğüne intikal ediyor. Şarl de, kayn. pederinin boğaz kanserinden vefat etti- ğini söylüyor. Yusuf İzzeddin merakla goruyor: «— Kanser nasıl başladı, anlatsana» Şari de şu izahatı veriyor: «— Kâyınpederin ağzında ufak bir bu. r, Ken- ton çıktı, Çıban gibi bir şey... Hastalık,| Zenan Yusuf İzzeddini görmeli yavaş yavaş boğazına geçti, ilerledi. — Veliahd ile çok yakından dostluk, | İzarı dikkatini celbetmiş ve bu hususta ba-| ahbablık, hattâ arkadaşlık ettiğinize na-| “ Veliahdde bir boğaz kanserine tutulduğu vehmi başgöstermişti. Herkesin ağzına elini sokuyor, kendi ağzına benzeyip benzemediğini muayene ediyordu, Dr. General Hazım Bellisan ile yaptı-| . Yusuf İzzeddin ise de, ne mümkün! Nihayet veliahdı doktorlar muayene ediyorlar ve endişe sinin beyhude olduğunu söylüyorlar sm ma kim dinler? Yusuf İzzeddinin cevabı hazır; «— Üzülmiyeyim diye inkâr ediyorsu nuzl» Veliahd, işi o kadar azıtıyor ki diliniz üstündeki pürtükleri bile, kanser başlan» gıcı telâkki ediyor. Kaziyenin aksini isbat için mumaileyhe, herkesin dilinde pür - tükler bulunduğu cevabı veriliyor. Yw suf İzzeddin, bu sefer de: «— Bakayım dilinize!» diye tutturmu» yor mu? Böylece; bir ağız muaâyenesidir gidiyor «Veliahd hazretleri; maiyetinde ne kas İdar insan varsa, kimler ile yakından te masta bulunuyorsa, hepsinin ağzına par- mağını sokup pürtükleri araştırıyor! Dr. General Hazım Bellisâna sordum! — Bu meyanda, tabi sizin de diliniz... Sayın muhatabım güldü; — Sorma, sorma... Ben, muayene edir lenlerin ön safında bulunuyordum! Lâ kin, ne dedikse kâr etmedi (o Velishdin kanser vehmi, cinnet derecesini buldul Hattâ dahası var: Yusuf İzzeddin, bi gün, herkesi sıraya dizmiş, gene muaye neye başlamış. Bu sırada, maiyetinde bu. Iunan müteverrim bir harem ağasının ağzını, boğazını fazlaca karıştırmış! Za vallı adam, zaten hasta olduğu için, artı! mukavemet edememiş, tavus kuyruğunt koyuvermiş! Hem de nasıl, sade yerleri olsa iyi! Veliahdin ne üstü kalmış, ne başı! Hâdiseyi bana haber verdiler. Hemen Yusuf İzzeddinin köşküne koştum. İçeri girdiğim zaman, yerleri kir içinde ve onu da telâş ve heyecanla muayeneys devam eder bir vaziyette buldum! Halbuki, Yusuf İzzeddin, şahsan temi ve titiz bir adamdı. Gayri ihtiyari; «— Efendi, bu ne bal? Sann ne oldu? Rica ederim, bırak bu vehmi! Git, temiz le Dedim, Yusuf İzzeddin gözlerini üstüme dikti, biran hareketsiz kaldı. Sonra: «— Evet, doğru... Bu ne hal? Beni, bu menhus meraktan kurtarın! Bana acıyın, merhamet edin Allah aşkına'» Sözlerini söyledi ve adetâ gözlerinden yaş geldi! ; Tabil ben de çok müteessir oldum ve kendisini güç hel ile teskin edebildim. 'Tam bu sırada da Mehmed Vahddedine «veliahdi sani> adı verilmesin mi? İşte, 6 idiniz! Vahdeddine yapılan bu tevcihten mana Tesadüfe bakın ki bu sırada Yusuf İz-jlar çıkaran veliahd, müthiş endişe ve zeddinm 20 yaş dişleri çıkmış, tabii, ağ. zında ufak tefek bereler hâsıl olmuş! Şarlın verdiği izahat, Yusuf İzzeddinin vehmini körüktüyor. Böylece bir ağı? muayenesidir başlıyor! Çıkan — dişlerden mütevellid olan berelere parmağını do- kunduran Yusuf İzzeddin: «— Bende de kanser var!» iyor. Maiyetimde o bulu- 'eskin etmek istiyorlar şüphelere or; hiç hoşlanmadığı Vahdeddinin yapacağı bir istirkap reketinden korkuyor ve padişat: yacağım diye zaptedilmez bir ha yordu! ha « olamıs geli Aradan aylar göçtü. Bir gün, Yusul İzzeddinin intihara te- şebbüs ettiğini, fakat bunu imkân bula. madığını duydum. Nihayst İttihad ve Te- (Devamı 10 uncu sayfada)