kalelerin siperleri ü - gpiRmışlardı. Büyük, korkunç bu heybetli manzara- ardı. De Üzeri, 5, sahilde yüksek bir te atında peş kurulan ipek bir Sayebanm Gazi ie ru. Yanında, Battal kumandanlar olduğu donanmanın geli - ve hayranlıkla vakit vakit heyocana ka- De ekber... Allahüekber... * Ye dBünkü İsimlerine na - bime u arasın- İlaç» xf ünerine demirledi. Büyür “hile yalın bulunu - ini şniler de, Bizans do- yapması ih- geldi. Şam - ve Si m etti ti tiye da vardı ki, bunlar, Kostam Zâman, ai umumi hücum ypıldi- Yen dl kalenin pe talarına verilecek, ni burclar: üzerine diki, yni YÜK biz gectnde Halife Süleyman bi baktanbaya yal Böndermişti. Ti İsranya Krahı eden İslâm orduları: sarayından aj- hücumda fik o * büy ük bari, Eüslimenin çadırında, kaiisi akdedildi. Bu MUM hüm danlar iştirak et. hi un De suretle dü hr, ane kalesine, ki edilmiştir. Hiç » şimdi de eki Jemektedir.. “Bu > ile kale - a sardıktan Je de deniz. tarafını r ip raftan, kateye bir ge » Bütün kuy- a topla V. düz » ayni nok- tal Ge Yapılmasını hetle Zİ. bu Hirazlaya b da sükü - b e ie ee i lardan birini VİzİN girmenizi de ii sa Son söz Emir Müslimenin olmak lâzım olan büyük kuvvet karşısında, Bizans askerleri mukavemet gösteremiyecek - lerdir... Karadan bir hücum noktası. denizden de bir hücum noktası tayin edi « ayni zamanda bu iki noktadan harekete geçilsin. Diye, ısrar gösterdiler. , Son söz, Emir Müslimenin olmak lâ- zım gelirdi... Fakat Emir Müslime, bü- yük ve lüzumsuz bir ihtiyat (gösterdi. Şayet, bir o muvaffakiyetsizlik husule gelirse, mes'uliyet kendi üzerinde kal - mamak için: — Battal Gezinin fikri, çok doğru - dur. Ancak; ekseriyet, bu fikrin aley - hindedir. Halbuki bir harb meclisinde, ekseriyete t&bi olmak lâzım gelir. Dedi, * İMPARATOR LEON'UN GARİB BİR TEKLİFİ Bizanslılar, büyük bir telâş içinde - lerdi. Sokaklar ve meydanlar, gene bir mahşer haline gelmişti. Halk; bir ta - raftan kiliselere koşuyordu. Diğer ta - raftan da râhibler, ruhani âyinlerle (Patron) oOMeryem ananın res « gelirde. mi, gene omuzlar üzerinde şehrin cad- delerinde gezdiriliyordu. Keşişler, büyük meydanlada yüksek yerlgge çıkmışlar; halkı tövbe ve istiğ- fara davet ediyorlar: — Ey dindar Bizanslılar!, Şu anda, her zamandan daha fazla Allaha yakın bulunuyorsunuz. Cenabıhakkı ve bü- tün zzizleri memnun edecek.. kendinizi her teblikeden koruyabilecek en yük çare, elinizdedir... Artık dünya imal üzerine titrediğiniz altın ve gümüslerin, hiç bir kıymeti kalmamış- tır. Onları getiriniz. Mukaddes kiliseve vakfediniz. Yarm, din düşmanları eli- İne geçmesi ihtimal olan keselerinizi de İfakir keşişlere vererek onların hayırlı İ dualarım celbediniz. Ancak bu suretle tatlı canlarınızı kanlı kılıçların katil darbelerinden halâs edebilirsiniz... Se- vindiriniz.. fakir keşişleri sevindiriniz. Diye, feryad ederek vâzlar veriyor - lardı. Şehrin bütün eşrafı, âyanı, zenginle- ri, sarayda, Büyük Kubbeli (Trollas) salonunda toplanmışlardı. Burada da şiddetli bir müzakere cereyan ediyor- du. (Arkası ver) Günün Bulmacası e Lİ —je Soldan sağa ve yukarıdan aşağı: 1 — Konserve $ — Desimal - eski İngiliz Hariciye Nazır 3 — Lüzumlu - cedid 4 — Armın cemi - güzel kokan 5 — Tara inşa 6 — Tevatör 7 — İntibabda verilen - valide 3—ik ei Yalamak masdarından Muzari müfred üçüncü şahı Bir kadın ismi - isyan eden © daki kadının isminin erkeği - et su- Yile ekmekle yapılan yemek ı 2 b 679410 4 /z| LI ni ni Kİ Hi İRİ İE| m) lal ii İRİ LI Al IKİ | Iri Bir doktorun günlük notlarından amma Eliinci yaş arızaları Her ne kadar 50 yaş Kafa İtibarlie tam kemslini bulmuş bir vaziyette ise de ya vaş yavaş damarlardan başlıyarık tasal- dibe doğru gidilen bir hudud yaşıdır. Bu yaş zarfında artık tansiyonların yüksei- miye başladığı görülür. Hali tebilde on üç He on beş arasında yürüyen normal tansiyon artık on altıyı bulmıya ve be ki daha ziyadeleşmiye başlar. Bu artık yorgunlukların, ytırabların, senelerin verdiği yıpranma balinin neticesidi Bu müddet zarfında idrar tahlillerini ve hatta kan tabililerini daha sik yap- tırmak lâzımdır. Böbreklerin süzme Ya- sifesini kontrol ettirmelidir. Çok tuzlu yemekler çok etli yemekler yememelidir. Daha giysde hafif sebzeler meyvalar De iktifaya çalışmalıdır. Gece- leri as yemelidir. Münkabız olmamalı- dır. Çok sigara ve alkolden içtinap etme- Heir. Her türlü solletimallere veda etmek zamanı bu yaştır. Cevab istiyen o okuyucularımın pota pulu yollamaların! rica ederim. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. 4 yaşında bir çocuk duvardan düştü Üsküdarda Sinanpaşa mahallesinde öuran Ali Kemalin oğlu 4 yaşında Yaşar, 4 metre yüksekliğindeki duva- rın Üstüne çıkmış ve müvazenesini kay bederek yere düşmüştür. Muhtelif yer lerinden yaralanan Yaşar, Haydarpa - şa Nümune hastanesine kaldırılmış - halledilimiş peki | tır. gö Son Posta'nın tefrikası: 106 Baron de Tottun hâtırala Padişahın teftişleri Sultan Mustafa kayığa doğru hızla yürürken basamağa dikkat etmedi. Hemen tutmamış olsaydık yere düşecekti Tercüme eden: Hüseyin Cahid Yalçın Başıma gelen kazayı pek çok kişi gör- müş olduğu için haberi her tarafa çarça- buk yayıldı. Evime henüz gitmiştim ki vezirlazam bana karşı beslediği alâkayı isbat etti. Padişah ta hatırını istifsar et- tirmek Jütfunda bulundu. Fakat padişah muhtaç olduğum istirahate müsaade ede- miyecek kadar fsal idi. İnşaatı takib et- mekliğim için beni sıkıştırdı. Beni taşın- mak ve şifa bulmamı temin edebilecek vasrtaların hiçbirini ihmal etmemek yo- Tundaki sözler sadsce dubaların bittiğini biran evvel görmek için sabırsızlarması- na delâlet ederler, Düştüğümün üçüncü günü atelyelerime gittim. Köprünün Xâğıdhanede İmrahor köşkünün karşısında tesis edilmesi gecik- medi. Sultan Mustafa bu teşebbüsün mu- vaffakiyet derecesi hakkında kendi göz mekle meşgul idi. Maksadı bunun için deki altınları kendi paralarile karıştır. maktı. Bu suretle, mutemed kendi cö- merdliğini padişahın ihsanile birleştire- rek adamlarından her birine on #seguin> dağıtmakla iktifa etti. Hiç olma?sa (ki yüz tanesini kendisine rahat rahat ayırabil mek yolunu buldu. Veziriazam ile Babidli mazirları pad şah ile böyle bir mül a bulunmamı kıskandılar, İstanbul için fayd kadar da yeni olan bir icadı İ termek lzım gelirdi diyorlar sırf dubaları çürütmek arzusile orada durmasını emrettiler. Dubaları nezaret eden amelelerin gösterdikleri #ina bu bayağı kıskançlığı neticesiz bi. raktı, Halk ta köprüden istifade etti. onların | Kırk gün herkes burasını bir seyir yeri Jerile bir fikir peyda etmek istedi. Ara-| yaptı. Nehir üzerinde seyrüsefere imkân bacıbaşıya (1) yeni köprüye dört top gö- türmesini emretti Haşmetpenah, sabah namazından sonra orada bulunmam için bana da emir yolladı. Şamlı Hüseyin €- fendi de hazır bulunacaktı. Biz oraya he- nüz varmış bulunduğumuz sırada, Üç çifte bir kayık göründü. Bu halkın her- gün bindiği kayıklara benziyordu, Fakat o kadar malümdü ki kayıkçılarımız al danmadılar. Filhakika kayık yanaştı ve içinden bir odabaşı (2) kıyafetile padişa- hin çıktığını gördük, Yanında adamla- rından ikisi de yeniçeri kıyafetinde idiler. Bu yeniçeriler, bir kenara çekildiler. Hüseyin ile ben Sultan Mustafaya köprü üzerinde refakat ettiğimiz sırada onlar hep uzakta durdular. Sultan Mustafa in- şaatı büyük bir itina ile tetkik etti. Sonra birkaç defa topları köprünün üstünden geçirtti. Bu askeri dubaları nakletmek ve kurmak tarzı hakkında kendisini tenvir edebilecek teferrüatın hiç birini ihmal et. medi. Epeyce uzun bir zamandanberi beni ayakta tutan bu hükümder ıztırab çektiğimi görünce, başıma gelen kazadan esefle behsetti, Hüseyin efendisine hulüs etmek arzusuna düşerek benim faaliye- timi ileri sürdü ve kendisini ne kadar yorduğumu uzun uzun anlattı. Halbuki hakikatte kendi ataletini anlatmış olu- yordu. Padişah ona şöyle dedi: birakmak mecburiyeti nazırları bana bir fenalık etmek için başka bir fırsat gözet meğe sevketti, Orduya tahsis edilmiş olan elli duba nın yanı sıra bunları kullanmağa vâkıf adamlardan icab eden miktarda gönde. rilmesini padişah ile kararlaştırmıştık Bu adamlara kumanda etmek üzere bir de muktedir şef izam edilecekti. Fakat en lüzumlu olan bu cihet ihmal olundu. Bü- tün levazım yola çıkarıldı, orduya gön derildi. Dubacıların şefi de maiyeti ile birlikte hareket etti, Fakat ne benimle, ne dubalarla tanışmağa tenezzül etmedi, Bu muhtelif sevkiyat Varna limanında bir izdiham hâsıl etmekten başka bir işe yaramıyordu. Biraz sonra veziriazam Ba. bıâliden o kadar ısrar ile taleb etmiş ol- duğu şeyi unuttu gitti. Osmanlı ordusu Babadağda o çürüyüp gidiyordu. Üç sene kadar orada karar. gâhta kaldı. Generallerin cehaleti yüzün« den hesab edemedikleri levazım kâh bin bolluk şeklini atiyor, kâh kıtlık vücuda getiriyordu. Zaten miktarları tahmin e dilem!yecek bir takım gönüllülerin nage- hani surette orduya iltihakları bu babda bir hesab imkânını da bırakmıyordu. Bu ahvale israf ve şikâyetlerin de inzimamı dissiplini o kadar bozdu ki kendisini mus — İkinizin arasnda heden böyle bir hafazaya muvaffak olamamış olan otori- | fark olduğunu bilmiyorsunuz demek, Bu.|t©Ye Karşı meydan okunuyordu. Muhâ- nu size izah edeyim. Tott dünyaya geldi, 1279 deği ancak tahribden ibaret bin ği zaman, ki ayağı üzerine düştü ve der.|!4 görebilen istibdad Abdi Paşayı yeniçe- hal koşmağa başladı. Siz, Hüseyin, kıl-İri ağalığına getirdi, Bu da ordu üzerin- Cınızın üstüne düştünüz ve öylece kaldı.İdeki yüksek inzibat kuvvetini bir cellâd nız. Bu sözler dalkavuğu mahcub ettiyse de adamalrıma bir torba «seguin» (8) da- Bıtmak yolunda sadır olan emir üzerine biraz sonra tesellisini buldu. Padişah ka- yığa bineceği sırada bu torbayı Hüseyine vermişti. Sultan Mustafa kayığa doğru hizli yürüdüğü için, köşkten çıkarken bir basamağa dikkat edemedi. Kendisini he- men koşup tutmamış olsa idik attığı yan- lış adımdan dolayı tehlikeli surette yere düşecekti, Padişah kayığa binerken yeni köprü. nün muvaffakiyetini takdir ediyor, ordu. suna dubaya malik olmak muhassenatımı temin edecek inşeatı tesri etmemi emrey- liyordu. Bu sırada Hüseyin cebinde (4) tuttuğu küçük «seğuins torbasını del (0) Bu manaabı Bultan Sileyman tesis et- miştir. Ayni zamanda, topları çekmek işin de 4 bin beygir beslenmesini rasul ittibas ey- lemişti, Fakat varldatı bu masrafa tahsis e- bn siri Er Hitfed'imek Wwienen eşbasa im olun, çi Toplar Küpahateye > dlmanlardan alman beygirle taşındı. (2) Bu askeri makam yüzbam rütbesine mundildir. Türklerde sarığın muhtelif şekli bütün rüfbe ve gmıfları birbirinden tefrike hizmet eder, (3) Seguln bir altın elirkedir. Pakat muh- telif kiymette esegvlm ler vardır. En müstameli bizim paramızla takriben 7 div- ren tutar, (4) Pürklerin iş esvabları dalma kavuş- turmadir ve bir kuşak e tatturulmuştar. Bunların şöhretini haiz bir adamın eline tevdi et- mek içindi. Abdi Paşanm ilk işi büyük kuyular kazdırmak oldu. Hergünkü meşguliyeti de bunları ufak bir bahane üzerine, hiç tetkik etmeden boğdurduğu askerlerle doldurmaktı. Abdi Paşa makamına geleli öç ay olmadan halk onu otuz bin kişiyi öldürmüş olmakla itham etmeğe başla. muştı. Hükümet intizam ve asayiş ile bol. luğu temin için bu kadar müessir bir çare bulmuş olduğundan dolayı seviniyordu. (Arkası var) Nöbetçi eczaneler Bugün nöbetçi olan eczaneler şunlar- dır: İstanbul cihetindekiler: Eyübde: (Arif), Bakırköyde: o (İstali- bul), Eminönünde (Hikmet), Arif Neşet), Bahçekapda: (o (Hüşnü), (Kumkapıda: (Cemil), Yedikulede, (Teofilor), Balstta; (Hayım), : (Bust), Aksa rayda: (Pertev), Topkapıda: o (Nâzum), Behandebaşında: (İbrahim Hali). Beyoğlu cibsiindekiler: Hasköyde: (Barbut), Necatibey cadde“ sinde: Oderker), Pındıklıda; o (Mustafa Nuri), İstiklâl caddesinde: (Garih), Da- irede: (Güneş), İstiklâl caddesinde: (Ga atasaray), Taksimde: (Taksim), Şişli- de: (Asım). İ Boğaziçi, Kadıköy, Adalardakiler: Üsrüdarda: (Rifw), Pazaryolunda: Oemk), Modada: (Nejat), Üsküdarda: (Selimiye, Merkez).