) Dünyanın en küçük Sayfa 9 memleketlerinden biri LÜKSEMBURG a İstiklâlinin yüzü büyük şe ncü yıldönümünü nliklerle kutlulayor Komik Stan Laurel mi? Elizabeth Bergner mi? George Arliss mi? Robrt Donat mı? Gabriel isimli makyaj öntedı bir İngiliz Hayır, | resimleri - İstanbul halkı, buhran günlerini nasıl geçirdi? Bir kadınının cevabı w (Aman, çocuğun parasını ban- haya yatıracak, zaman mı?) de- diler. Muharebe olursa devlet alırmış. (Devlet isterse feda ol sun) cevabını verdim.» Geçen hafta dünyanın geçirdiği en he- yecanlı ve ew buhranlı haftalardan biri idi, Hattâ bazı İstanbul gazet muharrirleri de bu haftela; içinde dahi oldukça heyecanlı bir yette geçtiğini yazdılar. Bir muharririmiz politika adamls göz kırpmadıkları, gecelerini, günd rini uykusuz geçirdikleri bugünler İstanbul halkının neler yaptığını merak etmiç ve halk arasında dolaşarak geçen haftayı nasl geçirdiklerini Kendilerine sormuştur. Aldığı cevabları sıra ile yazı- yoruz. nin bazı ket * Cemile (Kurtuluş, fabrika işçisi): — Geçen haftayı da her hafta gibi fab. rikada geçirdim. İşime gücüme çalışt Arada bir muharebe olacak diye ku ma bir şeyler çalındı amma, inanmadı Senede kaç kere muharebe © harebe olacak deniliyor. İşin bir bir neticesi çıkmıyor... Ben kendi hes dıma hafta sonunu iple çektim. Muhare- beyi düşünmedim. Terziye esvab vermiş- tim, ipekli elbise, bu haftalığımla parasi- mı verip alacaktım. Hep onu düşündüm. Yavabım pek güzel olmuş, Pazar günü de Giyip gezdim. Bayan Makbule (Kadıköy): — Geçen hafta kızım Aynur için birik- tirdiğim parayı gidip İş Bankasına yatır- dım. Benim için en mühim iş o oldu. Her 3aman İstanbula inmem. Bunu Kadıköy şubesine vermedim. Gezmeğe bahane ol- sun diye İstanbula geçtim. Sonra bir komşu bana: «Ayol ne diye bankaya para yatırdın, herkes muharebe dacak diye bankadan parasını aliyor- muş dedi, ona da: «Bu millelin parası -İgün benim gibi para götürenler de gör- -|lursa da ordu onların hakkından gelecek, | kızım. Ben seksenimi geçtim, Rus muha- , | gördüm, H Eski bir askerin cevabı «Eski bir çift çizmem vardı. Son muharebede onlarla çok rahat etmiştim. Bulup tamir ettirdim. Fakat hazırlığım boşuna imiş, çiçeklerime döndüm.» ve! devletin pârasıdır. Eğer harb çıkar devletin ihtiyacı olür da poralarımızı â-| rdiğimiz paralar memlekete biz bugünler için yaşıyoruz» dedim, Bankada benim para götürdüğüm düm. Alanların pek farkında değilim... başka veznelerden almışlar. r | Bayan Sabiha (Lâleli): Geçen hafta mı?.. Geçen hafta ne mi evi sildir- kaldırt- pürttüm. r Sobaları söktürtmedim | amma. inşallah bu hafta da on! acağım... Muharebe mi.. yok canım., devletin ordu- sü, â8keri yok mu?... Elbet te devlet harb olmasın diye sonuna kadar uğraşacak, 0- rebesini bile bilirim... Kaç muharebe! n. Hepsinden sağ çıktık. Muhare-| | beyi görmiyenler bir gey zanneder... Bi-| ze vız gelir! Hüseyin Çavuş (Şişli): Bir işçi kızın cevabı «Senede kaç kere muharebe ola- cak diye haber veriliyor da hiç bir şey çıkmıyor, ben kendi hesabıma bu hafta muharebeyi hiç düşünmedim.» se giriştik, ben kazandım. Şimdi arkadaş bir akşam beni bira ziyafetine götürüyor. Bayan Fatma (Şişli): — Beyaz bir yastık yüzü işliyordum. Güzel bir gırland, birini bitirmiştim, di- ğerini de bitirmek için bütün hafta bir yerlere çıkamadım. Gazete filân da oku- madım, Harb sözlerinin farkında bile de- ğilim, Bay Hayri (Bomonti): — Hastam vardı, Geçen haftayı hasta. ,İman başucunda geçirdim. Ondan başka hiçbir şeyle meşgul olamadım. Kimse ile görüşemedim. Bayan Hikmet (Talebe): — Bir haftamız gayet heyecanlı geçti, Fakat bu bizim için bir korku ve telâş meselesi değildi. Mühim tarihi anları id. rak edecek bir yaşa geldikten sonra ilk defa yaşamanın heyecanıydı, Memleke. timizin, belki de bizim hizmetimize ihti. yacı olacağını düşünüyoz ve bir harb oj- masını hiç te temenni etmemekle bera- ber bu fikirden gurur duyuyorduk. Çün- kü bizden evvelki nesiller vatan muhab- betlerini ve merbutiyetlerini isbata sayı — Ben geçen hafta bizim odayı sıva. dım. Tamir edilecek şeyleri tamir ettim. | Benim eski çizmeler vardı, son harbde onlarla çok rahat etmiştim. Onları çıkas! Tıp tamir ettirdim. Çoluğun, çocuğun eksi. gini filân aldım, baktım. harb sözü gene| kof çıktı. Şimdi bahçeys küpe çiçekleri! diktim. Onlarla uğraşıp durüyorum, Bay Said (Kurtuluş, emekli me- mur): Geçen hafta, bermutad eski bir ar. kadaşla. tavla partilerime devam ettim. | Gazeteleri okuyup ağız politikası yaptık. siz imkânlar bulmuşlardır. Bizim için bu bir ilk imtihan olacakti ve bundan yüzü- müz ak olarak çıkmak en büyük emeli- mizdi. Yanlış anlaşılmasın, harb İstemi. yorduk, Fakat vekarımızla, disiplinimizle ve devlete merbütiyetimiz, askerlere aş- kımızla bütün dünyanın geçirdiği bu tehlikeli günlerde devlet büyüklerimize vatanperverliğimizi ve olgunluğumuzu isbata çalıştık. Her dakikamız radyo ba. şındâ ve gâzete okumakla geçti ve hâlâ büyük bir soğukkanlılıkla ve büyükleri. mize karşı duyduğumuz sonsuz bir il. madla vaziyetin memleket istikbaline en İ Ben Arnavudluğun işgali yüzünden de bir harb çıkmıyacağını iddia ettim. Bah-; uygun bir şekilde inkişafın bekliyoruz. H.H, Lüksemburg büyük dükalığının merke ILuksemburg büyük dükalığı istikelati. | nin 100 üncü yıldönümünü kutlula maktadır. Aşağıda göreceğiniz satırlar | © size dünyanın en küçük memleketle- rinden biri olan bu dülkakk hakkında çok enteresan malâmatı verecektir.) Fransada Enstitü azasından Funk Bran- i tano yazıyor: Luksemburgun toprak sathı 2800 kilo- metre murabbünden Hbarettir, nöfusu - Bum mıktarı ise meselâ «Lyon», yahud Marsilya gibi ikinci amıf bir Avrupa şeh- ri nüfusunun yarısını bile bulmaz. Bu - nunla beraber Fransa, Belçika ve Alman- ya hududları arasında, tıpkı bir müselles şeklinde haritası ile, cins cins işgal ve is- tilâlara rağmen istiklâlini muhafazaya muvaffak olmuştur. 30 Mayıs 1814 Viyana muahedesi Lüksem. | burgu Prusyanın hâkimiyeti altına ver - mişti. Halbuki meşhur Viyana kongresi bu memleketi büyük dükalık payesine çıkararak Felemenk idaresi altına koydu. Fakat bu garabet nümünesi olarak, bu memlekette gene bir Prusya kıt'asının kalmasını şart ittihaz etti. 1830 tarihinde Belçikada Holanda hâ - kimiyeti aleyhine bir isyan patlamıştı, Mil bir kongre Felemenk hanedanı clan Orang Nassau ailesinin hakimiyetini rod- dederek Belçikanın istiklâlini ilân etti, O sırada tabi Fransızlar da işe karışarak | Anvers limanını zaptettiler. Felemenk bir taraftan harici müdahale, bir taraftan da isyan karşunnda kalmca boyun eğdi. Lüksemburg dükalığı İsyan hareketine kerhan iştirak etmişti. İsyan sonunda Bel. İ | | Büyük düşeş zevci ve çocukları ile çika idaresine verildi. Memleketin mer » kezi olan Luksemburg şehri müstesna o- larak gene Holanda idaresinde kalacak ve içinde gene bir Prusya kıt'ası oturacaktı, İlk bakışta gerib görülen bu idare şek. li 19 Nisan 1839 tarihine kadar devam et- ti ve ancak o zaman Londra muahedesi jile değiştirildi ki, Luksemburgun bugün kutluladığı hâdise işte budur. Londra muahedesi bütün Luksembur- gü tekrar Holanda hanedanının hakimi - zi Lüksemburg şebrinden bir görünüş | Ne İ Büyux düşes Şarlot mesa: oausınca minde #rtiyar, emekli bir askerdi, şehrinin © sayfiyelerinden Klausen köyünde otururdu ve orada de « G min komşusu ve kiracısı id.. Çocukluk hatırası olarak elân gözleri: min önündedir, Bir gün annem beni bir ig için müstecirlerine göndermişti. Majesta Holanda kralının muhterem mümessili İhtiyar albayın retikasını mutfakta gör « düm, bol su ve sabunla döşemeyi yıkı « yordu. Bununla beraber umumun kazanan Van Gogh ailesi Felemenk hü. kümdarmı çok vakurane temsil etti Ges ne hatırlıyorum ki, Holanda kralı son de. rece serbest bıraktığı tebaasının arasında bir müddet vakit geçirmek istiyerek Luku semburga geldiği zaman belediye derhal bizim eve haber yollar, in Oturmaşıs na lâyık gördüğü büyük bir koltuğu ges tirtirdi. Biz bu koltuğa kralın koltuğu ga“ dını verirdik. Şimdi Üniversite sokağın. da kardeşimin evindedir. * Holanda kralı üçüncü Gt zaman Orung - Nassau aile set kanununa göre büyük lık iy tacı palatin ya kont (Adolf dö Nassau) a geçe 1905 te öldü, ti. Bu zat ta 17 İkincite Kendisinin Giyom isminde rı meflöç bir oğlu vard, bu zat dükalığ tahtına geçince erkek varisten mahrum olduğunu düşünerek o zamana kadar ais lesinde cari olan veraset kanununu (18 Nisan 1907 emirnamesile değiştirdi. Kızı Mari Adelaydi vellahd yaptı. Nitekim babasının vefatında tahta o geçti Fakaf az sonra kız kardeşi Şarlot lehine hak « kından vazgeçti. Büyük Düşes Şarlot 1896 tarihinde doğ, muş, 1919 tarihinde Dük dö Burbon . Parru ile evlenmiştir. Şimdi yarım düzü. ne çocuk sahibidir. * Luksemburgluların milliyet bakımın « dan vaziyetlerine gelince, Almanlar bu milletin Alman menşeinden olduğunu söylerler. Filhakika kullandıkları dil ak mancaya çok benzer. Fakat Fransızlar yeti altına vermişti, fakat Holandanın hakimiyeti sadece hükümdarının şahsı- na münhasırdı. Holandu hükümetinin Luksemburga müdahale hakkı yoktu. Holanda kralını Luksemburgda ilk ola- | rak temsil etmiş olan Albay Van Gogh| aksi iddiadadırlar, Luksemburgluların Selt menşeinder geldiklerini, binaenaleyki Fransızlarla akraba olduklarını ileri rerler, Dil bahsinde iddiaları ise Luks burg dilinin almanca ile kardeş, faka müstakil okluğu merkezindedir