A. Mite Be kl Gi, ekini b i ıl 4 m İİ i © MİR Hergün Alman siyaseti bir Dönüm noktasında . Yaran; Muhittin Birgen K takib ederek, son bir sene işi de siyasi nüfuzunu hududlarının haricine g taşırmış olan Almanya. bugün Avrupada ve dünyada takib eMiği 5: set bal dan bir dönüm noktasının önür tir. Bu dönüm noktasında (birbi ayrılan ve birbirinin ta kametlere gden iki yolun biri kuvvet ve vel diğeri de mil letler hukkr've milletler rasında adalet A muavini kendisinin yan İtalya ile b yoludur. Almanya. zolünü © müm no! ek ve Almanyanın tarih huzu- anevi mevkii ile Al c- rini veya diğerini başka başka şeyler olacaktır. Almanya le İtalya, kuvvet politikalâ- rının son bir #eneğeniberi ihrez ettikleri muzaferiystlerle, bugün şüphesiz maest bir haldedirler. Bir hadde kadar böyle olmakta kendilerini Hem haklı, hem de tahil görürüz. Fakat, Bu haddi âştıklerı zaman bu iki memleket ve bilhassa mih- verin esas hareketini tanzim eden Ak manya, hötü haksız olacaklar, hem de bütün bugüne kadar istihsal ettikleri faydaları tehlikeye atmış bulunacaklar- dar. * Bugünkü dünyada kuvvetsiz bir hak- kın hiçbir şey ifade elm maalesef, pe kadar doğru ise haksız uvvetin de günün birinde nihayet hezimete mahküm olacağını anlamak için ne dünkü ve ev- velki günkü tarihte, ne de içinde yaşadı- ğumuz hayat devrinde misal eksik de- ğildir. Ni İşte Türkiye: Haksız silâhların tahak» küm ve cebrine karşı isyan eden Türk milleti, nihayet hakkını herkese kabul ettirmeğe muvaffak oldu. Bunun gibi, bizzat Almanya da bu misalin en büyük ve canlı bir nümunesidir. Versailles o muahedesinin OAlmanyayı her türlü kuvvetten tecrid etmiş olan hükümlerine karşı Alman milleti, bütün dünya efkârının tasviblerine güvenerek İsyan ettiği zaman, Versa'lles hâkimleri ellerinde bulunan pek kuvvetij silâhlarnı bir tecrübeyi dahi düşünemediler. Maz- İumi bir milletin, millet olarak, zulme karşı ayaklandığı zaman, kuvvetin hak karşısında ancak âciz bir tahakküm vası- tası olduğunu gösteren bü'iki ve musz. zam misal meydanda iken, Almanysyı kuvvetle, cebir ve taha > ) kendi iradesine râmetm akılhı insanlar buluna miyoruz. Bütür fena alâmetlere ve Alm düşmanları tarafından Yapı dalara rağmen, biz, hâlâ o fik gülme karşı isyanın ne demek e çok iyi bilen bir Almanyanın. Führeri, Bırf, mükemmel silâhlarla mücehhez Al man fıfkalarının temsil ettikleri kuvve- te istinaden milletlerin haklarını çiğne- meğe teşebbüs etmeği bir marifet saya- cak değildir. Almanyıyı ayaklandırmak için, Versailles zulmüne karşı isyan eden Fuhile, hak lehinde ve cebir. slevhinde binlerce nutuk sövlem's olen Füöhrer, Gierich bereeh tirung davasini yalmz At manyaya mahsus bir imtiyaz olarak an. ladığı gün, medeniyet tarihinde iktisab etmiş olduğu hevbetli şahsiyetinin bir. denbire küçülmüş olduğunu görecektir. Bunun için, biz Hitlerin Balkan millet. leri Üzerinde kuvvetle tahakküm sivase- tine taraftar olacağını tahmin edenler. den değiliz. Böyle bir şev yapmak, evve- lâ Führerin kendi kendisini mkâr elme- si, sanlyen de Almanyanın hakka istina- den elde ettiği muzafferişetleri, kuvvet ye cebre istinaden israf etmeği göze al. ması demektir. * Türkiyenin bundan on dokuz sene ev- vel açmış olduğu davaya çok benzediği için Almanyanın Versailles aleyhinde Açtığı isyan bayrağından dolayı onun hakkını her zaman teslim elmiş bir Türk münevveri olduğumuz için, samimi, fakat açik olarak söylemek isteriz ki Almanya, dünya efkâr huzurunda, silâhının kuv. vetini hakkının bududları içinde tutma. ya mecburdur. Küçük Balkan devletleri. nin ne Almanyaya karşı bir busumetleri, uvvetli şilâhlarının himayesini ntihab ettiğine göre, | a e yi İnsan kuvvetin sulislimal edildiğini duyar; fakat hlikattenberi (her zaman önünde eğilmiş, seçde etmiştir, yaptığı kuvvetin timsalini görürsünüz. Londranın en küçük Yüzgec! Londranın en küçük yüzgeci, bu 18 ay- hk afacandır. Bu şubatta ük defa deni giren bu bücür yüzücü, 6 derste kurba- ğalama, srtüstü yüzmeği öğrenmiş ve İsçocuk yüzgeçler» cemiyetinin en başla gelen azasından olmuştur. Troçki film çevirmiş! Sovyetlerin Otanmmış simalarından ye vaktile bir filmde figüranlık et- İmiştir. Bu münasebetle Hollywood sine- ma müzesinde bu politikacının çevirdiği film parçaları ve fotograflar bulunmak- tadır, p De de büyük dünya davalarile bir alâka. ları vardır. Balkan devletlerile Almanya arasında gayet tabil iktısad münasebetle rini her iki tarafın hayrına olarak inki- İşaf ettirmek için bütün imkânlar mev- İcuddur. Şu dakikada bu imkânlardan ge- niş surette istilede etmekten başka dü- İ şünülecek bir şey olmadığı halde Balkan larda siyasi huzursuzluklar yapan bir si- yaset hareketi içinde bulunulduğunu gör- mek hiç te arzu edilir bir müşahede ol #muyor. Çok kuvvetle ümid ediyoruz ki, Almanya ve hatti sade Almanya değil, bütün mihver. en yakın vesilelerden isti. fade ederek Balkanlardaki bu siyast hu. rursuzluğu izale edecek ve herkese emni. yet ve itimad verecek olan ciddi ve sa. mimi teminatı vermekte gecikmiyecektir. Muhittin Birgen İSTER Arnavudluk hâdiseleri münasebetile vir edildiğini gördük. Fakat gene ayni İSTER disede şaksan alâkadar olmasa dahi içinde bir isyan hissi —— ————————— İNAN, gu hakkında verdiği hükümleri gözden geçiriyorduk. Bir gazetede kral «Zogus nun #btilâlci, milletini sever ve uğu- runda dövüşmekten çekinmez, cesur bir adam olarak İs$ gördüğü zaman hâ- tamamen lindi kuvvete tapınmış, a ilk, heykellerde hep rbesttir, İnsan kuvveti sevip sevmemekte, takdir edip etmemekte fakat sevse de, sevmese de her zaman, geldiği kadar kuvvetli olmıya mecbur- i beşeriyet henüz hakkım sadece kuvvetle muha- faza edildiği bir devirde yaşamaktadır ve bu devir belki daha asırlarca böyle devam. edecektir. İ (ergün bir fikra Ne iyi ettik j Geveze bir tanıdığı, bir gün şairi Eşrefi makamında ziyaret etmiş, saat kalmış, hiç durmadan arlatmışiı. | i i Eşref, gevezenim bir kere daha yan na gelmemesi için bir çare düşünmüş; ; kapısının üzerine, ciçeri girilemez» | levhasını astırmıştı. Levhanın asıldı- ğı gün geveze kapıyı açıp girdi: — Ne iyi ettin de bu levhayı astır- dın, dedi, sana birçok anlatacaklarım var, biz konuşurken, ötekinin beriki- nin içeri girip bizi rahatsız etmeleri. ? nin önünü aldın, NE e een Çan ça'mağa âşık “Olan genç kız Zangoçluk deyip te geçmemeli. Çan çalmanın da kendi. ne göre bir usulü, bir hüneri vardır. Resmini gördüğü- müz genç İngiliz kızı, 16 yaşında ol makla beraber bü. tün İngilterenin en #yi zangoçlarından biri sayılmaktadır. Genç Kkizda çan İçalmak aşkı o ke. dır büyük ve de rindir ki, vazifesi, ini adetâ ibadette bulunurmuş — gibi huşula yapar. Bu yüzden çok sevdiği piyanosunu terket. miştir. Bir gazete müvezziine düşen miras Londralı bir zat ölürken, kendisine hergün gazetesini bırakan müvezzie 500 ra verilmesini vasiyet etmiştir. Mü - vezzi parayı göz yaşları arasında almış, düz uz. — Ömrümde bu zat kadar temiz, dü - rüst ve iyi ahlâklı bir müşteri görme - miştim. Çok kere verdiğim gazetelerin he- sabını uruttuğum .vâki olurdu. Fakat müşterim, muntazam surette tuttuğu defterinden borcunu çıkarır, öderdi, de- miştir. İSTER matbuatın kral Zo- | sütununda Zogunun gazetenin diğer bir İNAN, İSTER | INANMA! teşvik ettikten sonra kududu aşan bir korkak telâk. ki edilmekte olduğunu okuduk. ? Bir adam hakkında bir gazetenin Iki sütununda aynı ayrı ve yekdiğerine zıd hükümler verilebileceğine: SÖZ ARASINDA Hesab meraklısı Bir maymun z Yi Londra hayvanat bahçesinin meşhur maymunu hesaba meraklıdır. Resimde de gördüğünüz gibi gayet göş (17) bir mu- &dele halletmekle meşguldür. O kadar ciddf ve o kadar dalgın ki insanın inana- cağı geliyor. Para getiren kellik Almanyada bulunan bir tüccarm başın. da bir tek saç yokmuş... Adamcağız bir gün kelliğinden ne suretle istifade ede - bileceğini düşünmüş ve şu çareyi bulmuş- tur, Bu tüccar Alman hududlarından biri - nin yanında fkamet ediyormuş... Hudu - dun öte tarafında menfaatleri bulündu- Bündan geçmek üzere bir pato almış, Bu Sayede İsviçreye haftada birkaç defa ge- çer ve her şeferinde birçok Alman para- Jarı kaçırırmış!. Paraları da başına ge - çirdiği bir perukanın içine saklarmış. Nihayet bir gün foyası meydana çık - miş ve üç sene hapse mahküm olmuştur. 746 kilometrenin teferrüatı Bir Alman tayyarecisinin saatte 746 kilometre uçtuğunu ve bu sayede mühim bir rökor kazanmış olduğunu okumuşsu- Sözün kısası Bir İngiliz fıkrası E Talu Fransızca bir fıkra kitabında okumuş- tum: İngilterede bir şatoda, ev sahibi ile iki misafiri öğle yemeğini yemişler, bu ılk yaz gününde, terasada hava aliyorlar, Önlerinde buzlu viskiler, dudaklarının a- rasında Kokulu Havana sigaraları. Her İbiri tatlı bir hayale dalmış, bir saatten « beri ağız açtıkları yok: Derken, tâuzaktan, kendi görülmiyen, İfakât motörünün gürülüsü duyulan bir otomobil geçiyor.. gidiyor... Oü dakika sonra, Mmisalirlerden biri ga p4 soğukkanlılıkla; — Zannederim ki bu, geçen, bir Rolls Roys otomobili idi.. diyor. On dakika daha geçiyor. Öteki misafir cevab veriyor: — Hayır! Ben bir Hispano olduğunu sa- niyorum, Ve gene on dakikalık bir faslayı mü » teakıb, ev sahibi yerinden kalkıyor ve misafirlerinin her ikisine de infial ile hitab derek: ' — Yopol diyor. Böyle kavga edecekse « niz, ben yoğum!, Bir kaç gündür, dünya hAdiselerinin İngilizler üzerinde ne gibi bir aksülâmel yaptığını anlamak için, aç kedileri. kasabi dükkânları önünde bekleştikleri gibi, rad- yo başında boşu boşuna beklerken yukas rıki fıkra hep aklıma geliyor, Aziz dostlarımızın tarihe geçen soğuk « kanlıbklarını biz de bilenlerdeniz amma, bu derecesine hayret etmekten de ken « dimizi alakoyamıyoruz. Eloğlu bulanık suda balık avlarken, sayın Çembörlinin Jim göllerinde sazan avına gitmesini aklımız almiyor. Vakıâ «Kirk Arab» hikâyesini de ha « tırlamıyor değiliz. Fakat, acaba biz mi / yanlış saydık? Bu seferki Arabların ada. di, kırkı çoktan geçdi gibimize geliyor. , Maamafih, Temmuz fırtmalarında ol « duğu gibi, bu fazla ağırlık ve durgunluğu da hayra alâmet saymak doğru olmasa gerek. Bunun altından mutlaka bir şey çıkacak, şimşekli, gürültülü, “yıldırım bir hengâmeye şahid olacağız, Amma sonrası ne olacak?! Bunu dü - şünmek bile insana dehşet veriyor. Gene bir yerde okudum: Kargalar çok hassas olurmuş. Ve istikbali adeta önce - den görürcesine sezerlermiş. Bu sene de mübarekler, Avrupa kıt'asına milyonlar. la üşüşmüşler. Acaba kan kokusu mu ai. dılar?. Kaç senedir, sinirlerimiz bu derece ge- rilmedi, zihnimiz bu kadar işlemedi idi, Gözlermiz hâdisatta, olmuşların “ bir bir devşirildiğini seyrediyoruz. Sıra hüm lara gelince bakalım kimlerin dişleri kı rılacak? Köhne dünyanın bir sarsını daha ge « ik... 4 muhak Ş1 beş yok, veğselâm! ak bundan, hafta tatilini, gök yü - zünden ateş yağsa feda edemiyen İngiliz kardeşlerimiz müstesna. 2 Za İnsbolu Ha kevinin temsilleri İnebolu (Hususi- — Sik sık muhtelif mevzular üzerinde konferanslar tertib ederek halka dinleten halkevimiz, 5 Nİ san akşamı da gösterit şubesi tarafın » dan eHimmetin oğlus isminde bir pi - yes gösterdi. Rol Hanların muvaffa » kiyetlerile çok beğenilen bu piyes s0 - numa kadar büyük bir alâka ile takib nuzdur... Fakat saatte 746 kilometrenin) edildi. TAKVIM ne demek olduğunu hiç hesab ettiniz mi?, Etmedinizse sizi bu hususta lenvir e - delim: Saatte 748 kilometre, dakikada 12 kilo- metre, 433 metre eder!.. milletini bir beyanname ile dövüşmiye - NANMA! gl İl vom