8 Nisan SON POSTA Leh politikasın daki değişiklik ve bunun askeri neticeleri Yazan: Emekli General H. Emir Erkilet “| €histanım dış işleri bakanı Mi bul gördü. Gazeteler onun Fransa- e davet edildiğini yazmışlardı, Fakat Bek, bu sefer Paris demiryölu dura- bundan yedi yıl evvel olduğu gi- xe Fransa hariciye nezaretinin * şefi tarafından aımıp oteline gö- ir. O muhakkaktır ki, ızlarca da, pârlak yalım» caktır, ihistana bugün Londr. ti a bütün dünyada ii > Mi, verdiren şey onun, Orta Avrupa Avrupa arasında bulunmasın- ie dilini Se askeri ve siyasi coğraf- Nİ b yahud, mütecanis olmaması- bir mb e bir teşkilât ve sıkı e rabıt sayesinde yüksek bir i Vi 3-4 milyonluk seferi ordusu 285 ea zamanda Orta Avrupa vak'a eridir ki, Habeş harbinden ve ” Ve yeni Alman ordusu- sile Ren eyaletinin 7 Mart ME eh tevaki ettiler ve vrupayı, hattâ dünyayı barb w düle, rumunun kenarına kadar götür. dan doğan rekkeb biz bütün küvvetlerile Mmes*'0 © kadar baş Gti N iç Çünkü bu 1k devlet, yet etn Yor ve buna Salışıyorlar. Fakat ve kolay değildir. evvelemirde, emni. et Rusya ie işbir) Yorlar ve sonra, yalnız nyaya yetmez, Nanyanın Tahistan, yahud ir taarruzu halinde bu medikleri Soyy, apmak istemi başlarına li? Onun için, Alm, Romanyaya bi Gar'bdir Orta Ayı i Lehistan, Büyük Harhga, Türkiye e tarafından, hattâ z ği Kibi çok değerli ve ehe: Yardımile, Rus işgalin, emeli harbd gün- mmiyetli den kurtarıl. en evvel Galiçyada Avusturya - Maca. iş idi: Birin. kte, Avrupa için vvetli bir duvar yü. —omanya ile birgi — kliğe karşı ku n etirmek; ikincisi, Şimdi zayıf, #. ide kalkınacak Ne - Eş. doğuda, eski FİNİ tutacak kuyya yi ku n ye. İkinçi m * maksad ibi) yi verdiği bir ordu: n harbe vak dalma iki cephel; İçin Fransan, ili tansanın, daha Ihassa Frans, anın çok askeri Siyasetten, doğu. heyet ğunda bir askert gibi vas ya karşı, açtıkları hanı” oVYAt Rusya. m iken büyük die ker kaybetmek. üze. v Ağustos i olarak, 1920 Ayında Vüteova önn de kazanmalarınaı <30Ya önünde $ VE bu suretle urabba bir toprak »ü Ve takriben üstünde is sahibi olmuş tdi, *sayda Kurulurken, -İlında Lehistanı ziyaret eti bir) -| Moscickiyi Cümhurrelsliğin: Leh haricrye nazırı sek günleri gören bir devlet adamı ve büyük bir kurucu düşüncesile, Rusya ile Almaı ya arâsında, Ruslarla Almanların zamanda düşmanlıklarını hedef olmak istemiyor ve bunlardan birin: tercih et- mek lüzumunu duyuyordu. O bilhassa hissediyordu ki, doğu İslavları, Ruslarla beble onun dış politikasının esiri kalacak. histan doğru genişlemesi lâzumdı. genç Lehistanla Almanyanın ürasına yal hız Darnzig koridoru zehi: lunmadı, ayni zamanda zengin maden kö- sonra, Lahistana bıraktırıldı. ve Posen eyaletile, Leh idaresinir aluna Lehistanla Almanya arasında halli te ve Avrupanın ve bütün cihanın huzur ve rahatını kaçırmaktadırlar, Lehistan, uzunca bir müddet, Fransa- nın vesayetinde kalarak idare, sanayi ve bilhassa ordusunu fevkalâde bir sı j tanzim ve takviye etmiş idi. Ben 1927 yı- m zaman henüz, memleketin diş işlerini, Fransız muhibbi ve taraftarı sayılan, Zaleski jda- re ediyor ve Fransız aşkeri heyet: Leh ordusunun yetişmesile uğraşıyordu. Sa- yın hariciye nazırı beni, pek esk, bir dost memleketin generali sıfatile, maka- (mında kabul iği zaman «Türkiyeni i tasdik elmiyen ye- güne devlet olduğunu Lehlilerin hiçbir utmadıklarını ve unulmıyacak- larını» İfade için kullandığı kelimelerle milletinin sevgi ve minnetini söyliyen j sesini ben hiç unutmadım. Gene o zaman z » | Fransız askeri heyetinin boşkanı general para ir generalin başkanla muktedir Böndermek | bana, Leh ordusunun bilhassa yürüyüş kabiliyeti ile dayanıklığını methetmiş idi. Bir yıl önce hükümet başkanlığını askert i bir darbe ile ele alan ve dostu Profesör geçirmek | Bİbi emsalsiz bir feragat gösteren Marr- Şal deki de, o sırada istirahatte bu- Tundukları Wilnadan, Varşovadaki ika metimi on gün uzattığım takdirde geli benimle görüşeceğini bildirmek nezake. tinde bulundu. Fakat seyahati diğer memleketlere aid kısmı tahdid edilmiş bulunduğu için bu fevkalbeşer adam ile konuşamadan Lehistan terke mecbur ol- duğuma hâlâ müteeşsifim. Benim 1927 de gördüğüm Leh ordusu, yl | teşkili, teslihat, talim ve terbiye, harbe hazırlık ve talim görmüş erlerinin ye- Jkünları itibarile o zaman için Avrupada Fransız ordusundan sonra gelen en kuv- vetli bir ordu sayılabileceği gibi bizzat İ İtir. Halbuki, mareşalin hayalindeki Le- iğzum görd ve müstakil idi ve onun Al-| yarında, © vak manlarla iyi geçinerek doğuya ve şimâle ırı Barthou'nun yerine Galib devletlerin düşünceleri ise başka | görünce t Lehistan da, ekonomi, ziraat, enaüsiri, küMür ve ümran sahalarında pek ileri gitmiş ve artık intikal devresini atlamış bulunuyordu. Bunun için Lehistanın, her hangi diğer bir büyük devletin himayesi ne muhtaç olmaksızın, kendi muka ralını kendi bildiği gibi ve büyük d letlerle müsavi haklar dairesinde, zamanının ârtik geldiğine hükmoluna! lirdi, Mareşal Pilsudski de bunur. içir münasib fırsat bekliyordu. Leh'stanın Fransa ve İngiltere ile ara- larının bozulmasına ilk defa Lokarno mi- sakı sebeb olmuştu; çünkü, karşısında bir Leh - Alman cephesi görmek ihtima- linden çekinen Fransa Lehistanı Lokar- noya çağırmamıştı. Bundan başka, Al manya kuvvetlendikçe Fransanın oSov- yet Rusyaya meyietmesi Lehlilerin sak- rını tüketmişti. Fransızlar ayni zamanda Lehistanın haric! politikası ile harb plân- Mareşal Pilsudski Danziz koridoruna Yarını bizzat kendileri dikte elmek isti. taraftar olmamıştı. O, ileriyi ve tâ bu- yorlardı. İşte Mareşal Pilsudskiyi Varşo- vadaki Fransız askeri heyetine yol ver - eğe ve Lehistanın diş siyasetine müsta- AYNİ kil bir cereyan verdirmeğe başlıca sebeb ve âmiller bunlar olmuştur. Fekat Lehistanın dış kat'i değişiklik ancak Mareşal Pilsudski (tarsfından, 1932 sonunda Pariste Cermenler arasında, her ikı tarafın taz-| ataşe bulunan, Miralay Bek Galeski'nin » | yüklerine maruz bir Lehistan OĞSİMA| yerine hariciye nezaretine | Fransanm himayesine muhtaç ve bu S€- yaman vaki olmuştu. Yeni Leh harici- getirildiği ye nazırı, 0 sadece onun karsılandığ sikılm r t, ertesi sene, Bay. Bek'e meslekdaşından. .mükem - mel bir intikanı aldırmak için, gene ay- sine şefi tarafından istile çok ri ekilmekle ka- yi Barihou'yu Varşovaya getirterek ve Bek'e Pariste o tıpkı, bir sene evvel, t)mür ve ocaklarile meşhur doğu Yukarı | yaptığı sibi, Lehistan başşehrinin ga » Silezya Alman eyaleti de, hem de Alman-| rında, Lehistan Hariciye Nazırı tara - larti lehine netice vermiş bir plebisitten! fından değil, sadece onun kabine şefi Bunlarla | tarafından karpılanacıftı. Bu vak'a o zaman, mafbuatın diline ayni zamanda bir milyondan fazla Alman pek düşmemekle beraber, Fransada is- halkı da geçmişti ki, bütün bunlar bugün, tenen tes e çok den ev güç ve karışık birer mesele teşkil etmek-| dünyaya gi iri yapmıştı. Pifkut her şey - Fransa ile beraber bütün erilmişti ki, Lehistan ar- tk himaye isteyecek ve tâbi bir dev - let şeklinde muamele görecek bir dev- let değildir. e O yamandanberi Mareşal Pilsudsk gerçi öldü; fakat, buzün, Londrada Le- nın garantisini İngiliz devlet a - damlarile müzakere ederken, Kralın sofrasına davet olunmağa kadar huk - kında her türlü nezaket ve saygı gös- teritmekte olan Miralay Bek, yaşamak- tadır. Ancak, 1932 denberi acaba ne - ler oldu ve ne gibi yeni âmiller vücude geldi ki Lehistan, politikasında yeniden değisiklikler yapmağa lüzum görmek- tedir?! Keza, bugün kurulmasına çalı- sılan yeni ittifaklarla Almanya acaba yeniden çember içine alınarak emelle- rinden vazgeçirilebilecek mi ve bu su- retle barış temin olunabilecek mi7?! Bunları bir başka yazıyd bırakıyo - TUZ, H. B. Erkilet KN ENİ Dün tütüncüler birliği bir Toplantı yaptı Dün Ticaret odasında tütüncüler bir- liği bir toplantı yapmış ve tötün ihraç meseleleri etrafında görüşülmüştür. Bu srada Amerika ile yeni anlaşmada takas yolile ihracatın kalkacağı ve ser - Pİ best dövizle iş yapılacağı haberleri ve bu nun dütün ihracatı üzerindeki tesirleri tetkik edilmiştir. Haber alındığına göre Amerika tülü » nün beher libresinde yüzde 30 nisbetinde bir tenzilât yapacaktır. Deri fabrikatörleri toplandı Dün deri fsbrikatörleri Sanayi Birli - Zinde bir toplantı daha yaparak hariçten itkal edilen deriler etrafında bir görüş me yapmışlardır. lantıları devam edecektip politikasındf! ki Fransa hariciye ne-| : MİZAH J Hatıra meraklısı Yazan: İsmet Hulüsi Çat çat kapısını çaldım. Pencereden baktı: — Siz kimsiniz? — Benim, dedim, bir yabancı; sizinle tanışmak isterdim de... — Ya demek siz bir yabancısınız? — Evet, henüz tanışmadığımız için! — Biraz sonra tanışacağız, tanışma- dan evvel sizden bir hatıra elde etmek isterdim. Baslonunuzu bana atar Mısı- nız? — Ne yapacaksınız? — Hatıra olarak saklıyacağım, sizinle tanıştığım günün tanışmadan evvelki ha- tırası olacak. — Peki amma ben bastonu attığım zâ- man baston cama çarpar, cam Kırılır, cam parçaları yüzünüze, ellerinize bâ- tarsa. — Ne iyi olur. — İyi mi olur? — Evet onları da birer hatıra olarak ilelebed saklarım ve ben öldükten sonra ahlâfa bırakırım. i — Öyle amma ben düşündüm, bastonu atmayı münasib bulmadım. ” ara içer misi — İçerim, sigaranız 1m bitti? — Hayır, sigaram var, onun için söy- lemiyorum, sigara içtiğinize göre herhal. de yanınızda kibrit te taşıyorsunuzdur. — Bir kutu kibritim var! — O kutudan bir tek kibrit çıkarın! — Bir tek kibrit çıkardım. Ne olacak? — Ben şimdi aşağı inip kapıyı açaca- #ım, fakat daha evvel, siz kapının ansh- tar deliğinden kibriti uzafınız alayım, kapıyı o kibriti aldıktan sonra açarım. E- vime girmeden evvel sizden muhakkek bir hatıra elde etmek en büyük eme limdir. — Peki! Kibriti kapının anahtar deliğinden i- i söktüm. O çekip aldı ve kapıyı açtı. Kapıyı açar açmaz da beni tepeden tır- nağa kadar süzdü; şaşırmışlım, sordum: — Malimde bir gayri tabiilik mi var? — Ne münasebet halinizde niçin gayri tabill'k olsun, yalniz şunu soracaktım, $i- zin iskarpinlerinizin ökçelerinde çivi bu- Tunur mu? — Haâyır, iskarpinlerimin (e ökçelerine lâstik koydururum. — Ne iyi! — Çivi olursa halılarınızı yırtarım di- ve mi korkuyorsunuz? — O aklıma bile gelmedi. Evime ayak attığınızın bir hatırasını saklamak istiyo- rum da.. hemen şu kapının yanındaki is- kemleye oturun ve ökçelerinizdeki lâs- tiklerden b'rini söküp bana veriniz. — Ona dâ peki! Gösterdiği iskemleye oturdum. İskar- pinlerimden birini ayağımdan çıkardım, Ökçesindeki lâstiği söküp uzattım. — Çok teşekkür ederim, bunu bayatı- mın sonuna kadar sakhyacağım. Şimdi sebebi ziyaretinizi sorabilirim,.. — Bana sizin hatıra meraklısı olduğu» muzu söylediler. Şimdiye kadar ne gibi hatıralar sakladığınızı merak edip bü- bir araya toplanmasından husule gele cek çıfıt çarşısında bu hatıra salonund4 bulunan eşyanın karışıklığını, İnsicâme sızlığını görmek mümkün olamazdı. — Burası hatıralar salonu mu? — Evet, size kendime ald hatıralarımı mı göstereyim. yoksa, mütenevvi batu raların hepsini görmek; neler olduğunu, nerelerden alındığını, tarihlerini, men kıbelerini öğrenmek mı istiyorsunuz? — Birkaç aylık erzakımızı yanımıza almış bir halde çoluk çocukla berabe gelmiş olsaydık. mütenevvi hatıraların hepsini görmek, onlar hakkında verece ğiniz izahatı dinlemek isterdim arma; şimdilik bu mümkün değil, yalnız sizin ve daha iyisi sizin hayatınızın birkaç yı na aid toplanmış hatıraları göreyim ki, Bir başörtü gösterdi N — Bu da validenin başörtüsü. — O kadar geriye gitmesek iyi olur, isize aid hatıraları görmem kâfi! — Oraya geleceğiz. — Birkaç fasıl atlayıp hemen orayâ gelsek. — Ona da peki, bu pakete bakın! — Gördüm, muskaya benziyor. — Muska değil, doğduğum zaman e bemin kestiği göbeğim, paketi açayım mi, göbeği daha yakmdan görmek belki ho şunuza gider, — Pek zannetmiyorum, görmüş kadar oldum. Onu geçelim! Bir dolab açtı. Sararmış bezler vardı. — Benim bezlerim. — Bu bezlerle ne yapıyorsunuz, renk» lerinden, © anlaşıldığına (göre, kapı topuzlarını parlatmak için filân kullan. dınız galiba! — Ne münasebet; birer hatıra olarak sakladım. Bü bezleri yeni doğduğum za- man kundağımın içine koyarlarmış. — İşte sübeğim! İsterseniz onun de Nik yerine konulan oturağı da göstereyim, — Yok yok. Bunu gördüm kâfi! Hem birkaç sene sonraya ald hatıraları gör- sem daha iyi olacak! — Hatıralarım sizi alâkadar etmiyor lar galiba! — Bilâkis alâkadarım. Fakat pek fazla oldukları için! — Fazla mı, bilâkis pek eksik, Meselâ sübeğimin örtüsü yok. ” — Eksiklik o kadar olsun, birkac sene sonraya aid hatıraları görsere — Peki! Bir deynek parçası uzattı: — Babam beni bu deynekle döverdi. — Çok iyil — Babamın beni bu deynekle dövmean için mi çok iyi dediniz. — Hayır Jâf olsun, diye söyledim. Kemik parçasına benzer ufak bir seyf elile tuttu: — Yedi yaş dişim! — Geçelim! — Amma çok atlıyoruz. — Zârar yok. mektebe gittiğiniz za raya kadar geldim. Onları görebilir mi-İmana aid... yim? — Hayh — Evet onlar pek fazla. hele mekteb. görebilirsiniz. Ben de bun-İden çıktıktan hayata atıldıktan sonraki ları, merklılarına göstermek için sakla-| Ter, saymakla bitmez. İki ve üç numaralı rım. Buyurun, sizi hatıralarla dolu salo-İ| hatıra salonlarına gidelim, onları da ©- numd çıkarayım.. Hatıralarla dolu salon dediğ yere gir- diğim zaman, bir an nerede bulunduğu- rada görürüz. — Burada değil mi? — Ne münasebet, burası bir numaralı mu anlıyamadım. Bitpazarmdaki bırda-| hatıra salonu. Bürada bulunanlar mekte- Hafta içinde deri sanayicilerinin top »| vatçı dükkânlarının hiç birinde, yahud| be başlamadan evvele ald hatıralar, İda hepsini bir araya toplasanız, onların “Devamı 10 uncu sayfada)