12 Sayfa 1” “Son Pesta, A KAKA AM Vaaz — Bana hakikati söylemiyorsun. ben- den bir şey gizliyorsun. Korkarak sararmış çehtesine Bakışları hakikati keşfetmek ister gibi israrla üzerime çevrilmişti. Parmakları! arasında tuttuğu ük bir papatyanın! yapraklarını sinirli hareketlerle kopara -| ati ze e vel baktım. “| detinden, şımda ik içinde artık onu sevmediğimi na dim. Bu ıztıraba onun cudünün ve ruhunun hiç zannetmi katlanabileceğini “İcuklukta başl kteb sıral şık, Bu uzun se-İç ki hislerini ve düşün yüzünden okuyordu ve bütün şüphelerinin ye: söylememi bekliyordu min edilmek arzusunu yordum. Fakat böyle ona başka kimse, tekrür söyliyemiyordam. #erruh öldürücü bir heyecan içinde ağzımdan çıkacak bir tek sözü bekliyor- du ve ben susuyordum. — Söyle dedi, ne olursa olsun bir şey söyle, susma, | — Ne söylememi istiyorsun? — Doğru mu? Senin doğru mu? Yalvarır gibi mırıldanıyı sesinde: «Yalan, yalan de; yalan» der gibi bir mana gibi parmaklarile elimi tutmuştu. dünün ihtizazlarını bile okuyordum. Ar- tık boş yere inkâr etmemeye karar ver- diğim halde meçhul bir kuvvetin tesirile; — Bunların hepsi uydurma şeyler Fer. ruh dedim. Bu yalanı söylerken kendi kendimden oi i teselli ve tes! özlerinde görü halde artık olduğumu onu sevdiğin | Vücu-| ! iğrenmiştim, Fakat o çılgın bir sevinceldu. düştü. Donuklaşmış gözleri parladı ve 12- tırabla gerilmiş çehresindeki keskin hat İrimde dolaştığını h J etmemiş miydi? O halde simd İkoparıp atmadım, atamadım. Artık Fer- SON POSTA nın Hi âyesi YA YA YAN SİLAH SESİ İnci Özkurt #şyassiz İmizden başka bir gölge kımıldamıyordu. İkimiz de susmuştuk. İkimiz de aramızda | daima yaşıyacak ve katblerimizi hafif | acıyla sızlatacak olan Ferruhu düşü- yorduk. — Zavallı çocuk dedim, ona çok acı- yorum Sabri. — Evet acı kat bu uğurda saadetim.zi feda etmemiz mi lâzım? Dudaklarım rdu. Ağlamanıak İ- çin kendimi zor tutuyordum. İçimde ağ- lamak, ağlamak, saatlerce ağlamak ar- zusu vardı. Ferruh için, belki de daha zi- yade kendi. lamak istiyordum. O akşam o man hava epeyce kararmıştı. Ayr mız dakikaya kadar tekrar tekrar saadetimizden bahsetti. Niçin için onu tekrar anlarımla sonunda “feci bir sukut olan ilyalara sevketmiştim bil: Korku. ararmızda uzun o senelerdenberi bir kardeşlik, bir arkadaşlık ve niha ince temiz bir sevgi vardı. Ferruhla ço- şlığırmız seneler Is karışmıştı, Ge- saadetini di- eti benim 1. O beni hiçbir zaman et i kırip parça vg na aldım. tiyar çam 4 saatlerce yanyana Oturup . Haçların ar İ bi fırladığı sal ve yumuşak ve çekingen ını g dar ruhumuza di başımı kaldırıp onu seyrederdim. Ba larımın üzerinde dola 1 hisse. der ve gözlerini kitabdan ayırarak bana bakardı. Gülümserdim ve belki dakika-| larca hiçbir şey söylemeden böyle kalır. dık. Hattâ bir gün o kadar dalmıştık ki Ferruhun di inde unuttuğu kitabın ye- re yuvarlandığının bile farkına varmâ- maştık. Bütün bugünleri şevkle yaşamamış) * mıydım? Onu dalma yanımda bulmak, sesini duymak, dalma bakışlarının ti7e- şetmek beni mes'ud Bunları ar hiç görmedi ie parıldıyordu. yapacağımızı, ne $ kestiremeden — olduğumuz kaldık. Sabri ve ben liyeceğ'mizi bie hareketle elini cebine soka- y çıkardı. Hayret... Bu bir ta- i ve namlusu bize doğru çevril- Sâbri onun elinden silâhı için ileri atılacaktı. Kolunu tuttum: Bırak Sabri. Ferruh hiçbir insanın İ üstüne silâh çekemez. Buna imkân yok- nasıl unutabiliyordum. Ever böyle dü.|tur bırak. şündüğüm halde ondan uzaklaşmakta de. | Tabancayı tutan elinin titrediğini, göz- vam ediyordum. Çünkü karsıma yepveni| lerinde yaşların parıldadığını görüyor- bir şahıs çıkmıştı ve beni Obilmediğim,! dum. Tetiği çekemiyordu. Esasen onun tanımadığım bir yere doğru sürük'ürer. böyle bir geye eli varamıyacağını biliyor. du. Hizlerime kapılmış bir halde Sabri. dum. Bu hareketi sadece şiddetli bir si- nin arkasından gidiyordum. Demir «'bi| nir buhranının neticesi id. bir el bileklerime yapışmış bırakmıyor.) Yanına yaklaşmak için bir adim att , Arkamda Ferruhun tesellisiz bir a. | Kirpiklerinden yaşlar damlıyan gi zleri, ela kıvranacağını bildiğim halde bu eli|ni birdenbire gene 6 korkunç pırıltılar kaplamıştı. Yüzüme, gözlerime baktı, mak mümkün değil, Fa-| iğım | almak| sama ————————ğĞMN—şğ———Z—Z—ğ—.,——ğmğÇğğğ—ğ—ğ———- JDevlet demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ilâ varı) Muhammen bedeli 10484 lira olan 8000 metre 60 m/m lik ambuvatmanlı eksiz çelik boru ile 30 aded ambuvatm. k dirsek, 20 aded ambuvatmanlı font vana, 10 aded ambuvatmanlı çelik T. dirsek ve $ nded de atnbuvatmanl: S. deve boynu 25439 Salı günü saat 15 de Haydarpaşada gar binası dahilindeki zamis- yon tarafından kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 784 lira 80 kuruşluk muvakkat teminat ve kanı- nun tayin ettiği vesaikls birlikte teklif mektublarımı muhtevi zarflarını eksilt- me günü saat (14) on dörde kadar komisyon relsliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe aid şartnameler komisyondan parasiz olarak dağıtılmaktadır. o (2194) © ONA AAA KULAGINIZA KUPE OLSUN NEVROZIN Kullanmakla kabildir. Bir ham.eds nezle ve gripi geçirir. Harareti sür'atle düşürür. Baş, diş, rinir, mafsal, adale ağrıları ancak NEVROZİN almak suretile çarçabuk defedilebilir. Kat'i Tesir İcabında günde 3 kaşe alınabilir NANA ş Jarın kaybolduğunu gördüm. — Sana inanıyorum Leylâ. Bir tek sö- zün şüphelar içinde boğulan kalbime! “hayat verdi. İnsanlar öyle tuhaf mahlüklar ki... Belki Ferruh o dakikada bu sözüme inan- madığı halde bile bile kalbini aldatmak istemişti. Çünkü buna ihtiyacı vardı. * Çünkü çocukluk arkadaşı Leylânın, rü.) Sabri ile yanyana yürüyorduk. Güneş Yalarını süsliyen "sarışın genç kızm kal | batmak üzereydi. Yeşil sırtlar, yollar binde bir başkasının sevgisinin bulun-|ve deniz renkli bir gözlük camından gö- duğunu düşünmek bile onu çıldırtabi-İrünür gibi kızıllaşmışlardı. Asfalt yolda Mirdi. bizden başka kimse, yoktu ve gölgeleri- ruhla beni yakınlaştırmış olan»-hislerin sadece senelerin alışkanlığından ibaret olduğuna kendi kendimi inandırmıştım Onu hiç düşünmüyordum, hattâ b'ran evvel hakikati öğrenip kendini alıştırma. sını istiyecek kadar katı yürekli olmuş- tum. “Son Posta,, nın Edebi Romanı: 41 naklalen : Muazzez Tahsin > Bey de, yerlerden, gerekse blardan *dığı yeni bahçıvan yol gösteriyor. Bövlece konuşarak bahçeye doğru alnız ben değil, o günden sonra Mü- yürüyorlardı. Önlerinde beyaz esvabi-| zevyenin de bir tek defn «Güzel Fat - le Zeyneb gidiyor; Belkis kanım vakit | masları koparmağa cesaret etmediği- beğendiği bir çiçeğe dik-| ne eminim. 'katle bakıyordu. ey annesinin yanında y te meşhur «Güzel Fatma» | Zeyneb başını Belkis hanıma doğru i,,. Bu nadide ve çök kiymetli! kaldırdı: e Cevad Bey, büyük annesinin — Şimdi babam onları koparmağa ismini vermişti müsaade ediyor. Biraz evvel annem © Açık pembe renkte, saten gibi par-İgi bir buket yapıp sale- İak güllerle süslenmiş büyük bir fide” | ns k i alması için babam ii yordu: çok zorladı; fakat annem bütün gülle- Gönye. emsali olma-| ri koparmanın yazik olacağını söyliye Cevad bunları | rek Bir kaç tanesini sapında bıraktı: taparcasına sever ve çok ender olar Belkısın yüzünden bir ihtilâc geçi © cidden sevdiği ve hürmet ettiği misa-| kin dolu gözlerini yanında bike © firlerine bir tane hediye eder, Bu fi -|ahenktar adımlarla yürüyen Muallâya “ dandan bir gül koparmağa cesaret ede- | dikti. Gilneş genç kadının kumral bir nin vay haline! Hâlâ hatırımdadır, bir) ipek çilesi halinde başının üstünde dal- defa Müzeyyenle ben böyle bir haseke-| galanan saçlarmın arasında okunuyor, te cesaret etmiştik; fakat bir defa daha /altın ışıltılarla bu saçları parletıyor, © #rlımıza bile gelmedi; çünkü Cevad pembe tenine çok taze bir revnak veri” “ bey, her ne kadar bir kadına bir giçeği | yordu. Sade bir elbise içinde ince vü- gerek Avrupa -| reddedecek kadar kaba bir adam deği şeyden memnun ol- fikirlerle maz veya canı sıkılırsa insana öyle bir dığını rivayet ak| İ kaldırdı. çok sev baktı... Silâhı kat'i bir karâr vermis &'bi Adetâ korkmağı / başlamşıtım. Kımıldayamadım. Haykırışım boğazımda kaldı Bir silâh sesi... Sükün içinde uyuyan yeşil ormanı titreterek oyuklara doğru uzandı ve İnce bir vücudün sallanarak yıkıldığını gördüm. Ferruh bizi değil, kendini vurmuştu. Onun zevklerim uğruna bile bile ölü. me sürüklediğim aziz vücudünün üstüne yıkıldım. Fakat heyhat... Göz yaşlarım cinayetimi temizliyemedi. kadından, isimsiz bir güzellik intişar |d. in sapını şiddetle sıktı * bu sinirli ellerile yanındaki güzel kadını tokatlıyacaktı. — O halde artık bu güllerden gön - lünü almış olacak... Malüm ya, Cevad Kadınlardan nefret etmesine rağmen üzel bir kadın gibi hergün baş- ka bir fentözi, başka bir kapris arka - sından koşar. Onun insanlığın üs- tünde bir mehlük için kadın, bir saniye güzlerini oyalıyan, alelâde ve üzerinde durulmağa değmez bir kukladan başka bir ş ir. Bize bunu bizzal ken- disi, gayet ciddi bir tavırla söyle Hiç unutamam, Müzeyyen o vak dı. Zavallı kadın kocasının bu ik hir şiddetle protesto etti 0, söy” sözü geri almak şöyle dursun, lerini dinlemedi. bi yle yüksek şahsiyet” erkeklerin | a maalesef bizim hiç bir değe” ok hanımefendi! kadında yapmış olduğu te: ediyordu. Onun hafifce titrediğini gördü — Böyle bir erkek bir gün, kendisini bütün varlığile kendisine bağlanan çocuk denecek kadar genç ve tecrübesiz bir kadına rastlars£, ara - larmda çıkacak suitefehhümleri siz tasavvur ediniz! Ah, yaşadıkça insan cidden feci vak'alarla karşılaşıyor! Muallânın sakin ve ağır sesi cevab verdi: — Evet çok feci! Fakat affedersiniz Kartal bir dalda durmıyan bir kuştur. | hu: ordu; fakat yan gözle bu! ile sABAH, OĞ Her yemekten sonra günde 3 defa dersek kış bahçesine daha çabuk var” Tiz. ii birdenbire birğırdı: şte babam! görünce Cevad adımlarını elaştir Belkısın gözleri, genç mu” harriri her defa görüşünde olduğu gibi susi bi parlaklık almıştı. Köşke dö nerlerken ona, bahçede yapmak istedi- ği değişikliklere dair sualler sordu, or” kideleri hakkında malümat istedi. — Osman çok güzel bir cins orkide yetiştirmeğe muvaffak oldu. Bu ada-|- Ix vücuda: getirdiği harikulâ- lere hayrari oluyorum doğrusu; ndi, her yeni çiçek için olduğu | gibi, bu yeni cins orkideye de bir isim bulmak lâzım. İslers di. zi verelim M Lu Belkısın dudakları bir saniye titredi; fakat Muallânın cevab vermesine mey- İdan bırakmadan atıld — «Güzel Fatma» gülleri gibi bu gi İ çek te bir kaç seric içinde şöhret saça - İcak, İstanbulun her köşesinden arana- cak .. Yalnız birincilerden pek çabuk bıktığanız halde bundan bıkmıyaca nizi ümid ederin. Cevad. Genc muharrir misafirâa kaldırdı: — Ne demek istedi dım. — Göllerinizi eskiden yaptığınız gi- bi kıskanıp herkesten esirgemediğini - ze ve ortalığa dağıttığınıza bakarak bu na hüküm verdim. izi anlıyama: — Dağıtmak sözü biraz mübalâğa -| lıdır, Fakat bu çiçeklerin karımın ov - tist ellerile salonun vazolarına konun- sorucu nazarlarını | Lz ve AK yl muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. cudünün bütün çizgileri fark edilen bul | efendim, zannederim ki bul “yoldan Eh ca bahçedekinden daha gok ok Kögümü 3 İ tiklerini gördüğümden onları dallari © İ üzerinde kurumuğa bırakmaktansa gö zümün karşısında bulundurmağı ter * cih ettim, Bu da bana mahsus bir hoğ” binliktir ve «Güzel Fatma» lara ehem miyet vermediğime değil, bilâkis on * ları çe Bu Terken Cevadın gö beklerinde, Belkisin çocukluktanbefi pek iyi tanıdığı müstehzi bir ışık yakı * mıştı. Bunu görlince, hiç bir kadın si * ketliğin titretemedi” ceğin karşısında Belkis bir d€” ha başını eğdi, sustu ve hem C&"9 vada hem de sağında yürüyen bu gü ” zel ve zerif kadma tebessüm edel lâhının, hiçbir k neş'eli görünmeğe bütün kuvvetile çif İşt. Hakikatte İse, çocukluğundanbe © İri sarsılmıyan bir askla sevditi bu a“ dem: ne çektiği için Muallây* karşi b inden şiğdeti! bir kin taşıdığını ve bu kinin her s8 ye biraz daha artinakta olduğunu his“ sediyordu. Aşağı k hususi İden e (ret | tur: İsuna kenâ aki beyaz salon Muallâni afir odası olmuştu, Kendin * vel buradan geçen & kadınlar ı nankörlüğü yüzünden) © ıkları bu odayı, o, kendi arz ” re sade ve zarif bir surette 5 Kendisini orada daha tabii dl” | yuyor ve etrafındaki bevaz renkle İ genç yüzüne çok iyi yaraştığım anlı “ yordu. İçeri girer girmez Belkis de farkında oldu ve hırsından dudaklarını ısırdı. l bunu? dişleri (Arkan ver) | | | ” | 4