| Hüdiseler | Karşısında | BİR MÜŞKÜL elediyeye gider yolun karşısın- daki durakta tramvay bekliyo- rum. Tramvay tellerinin islinad direk « lerinden birinin üzerine üç köşeli bir çerçeve konulmuş. Çerçevenin içinde bir yazı var. Tramvayı kaçırmak paha- sna da olsa yaklaşıyorum ve okuyorum: «Kendi sıhhutimiz kadar yurddaşları- mızın sıhhatini koruyalım. Yerlere tül - kürenleri zabıtaya habar vermek wmede- ni bir vazifedir.» — Doğru söze ne denir? Diyor, belediyenin ihtarını iyi karşılı yorum. — Evet yere tüküreni polise ihbar et- meyi bir vazife bilmeliyim! Ben bunu söyler söylemez #o) taralım- dan bir ses geliyor: — Hak tu! Birdenbire sela dö Gküreni görüyorur üyorum. Ve yere — Haber vermeliyim! Yere tüküren, polisin bulunduğu tars- fa doğru gidiyor. Ve ben onu takib edi - yorum. ! İşte yere tüküren, işte polis ve işte ben.. üçümüz o kadar yakınız ki, kolin. rumızı biraz fazla sallasak (birbirimize çarpacağız: — Bay polis! Diyecekiim, amma diyemedim. Düşün- düm,ben; — Bay polis! Deyince polis bana; yere tüküren de bir bana, bir de polise bakacaktı. Ben devem edecektim: — Bay polis, bu adam yere tükürdü. Polis: — Omun yere tükürdüğünü gamazla - mak sana mı kaldı? Demese bile gene beni, garibsemiş göZ- lerle tepeden tırnağa kadar süzecekti... İ Yere tüküren itiraz edecekti: — Yalan söylüyor. 'Ben hiddetlenecektim: — Yalan söylemiye me borcum var, ye- re tükürdün! — Yalan! — Doğrul — Yalan! — Doğru! — İsbat et, benim yere tükürdüğümü, İsenden başka gören var rm? — Ben gördüm. — Sen iftira ediyorsun! * Aklıma daha neler geldi! Sokakta ken- di halinde yürüyen bir insana iftira et « mek, ve bu iftira yüründen aramızda çı- kan münskaşada ona küfretmiş olmaktan mek, mahküm olmak. Bunlar çok fena şeyler. * — Neme lizım, dedim, başıma belâ mı alacağım... Yürüdüm, o da yürüdü. İsmet Hulisi | Bunları biliyor mu idiniz? | Kaplumbağalar yiyeceklerini nasıl temin ederler ? , Amerikada gayet iri su kaplümba - ğaları vardır. Bu (kaplümbağaların kendilerine yiyecek tedarjikleri gayet garibdir. Hayvan vücudünü kumun içine gömer, başı dışarıda kalır, ağzını açar, Alt çenesinde solucan şeklinde bir uzuv vardır. Balıklar bunu böcek zanneden kaplimbaganın ağzına yak- laşırlar, kaplümbağa da bu sırada ba. lığı yutar. Eğer balık bu solucana ben yiyen uzvu wwırıp koparacak olursa, ayni uzuv kaplimbağanın ağzında yeniden peyda olur. * Fransadaki radyoların mevcudü Yapılan istatistiklere göre, Fransada 4 milyon sekiz yüz bin radyo vardır, Bu suretle, 9 kişiye bir radyo isabet etmek- Okuyucularıma Cevablarım Bir okuyucu kızınız İmzasile mektub yazana: Kızım, Mektubunu usun yazmakta isabet el- mişsin, mektubundan seni ve sana mu- #allat olan o erkeği İyi tanımış oldum. O- nun hareketleri sana denk bir erkek ol- #madığını ortaya koyuyor. Kapının önün- dan geçmesi, sinemada yanına sokulma - 41, senden randevu istemesi bütün bun- lar seninle gönlünü eğlendirmek isteme- #indendir. Mademki sen benden bir anne nasihati istiyorsun. İşte sana vereceğim anne nasihati! Bir daha onunla bir kelime bile ko - nuşma,. Ve daha eri gider, daha fasa küstahlık ederse allene de bu erkeğin sa- na musallat olduğunu haber vermekten «çekinme. Ve asla kendini ona kaptırayın deme. Bir anlık bir zâfın senin bütün hayatını, istikbalini mahvetmeğe kâfi - dir. * «Kami sleş» İmzasile mektub yazan okuyucum, on Öç yaşında evlenmiş bir genç kadındır. Şimidi yaşı yirmi beş. Ko- casının yaşı İse onun yaşına nisbetle bir Birbiri arkasında koşan kar topları NG) G0 dolayı cürmü meşhud mahkemesine git! SON POSTA Kadın Köşesi Yeni yetişen erkek çocukların elbiseleri Yeni yetişen erkek çocuklarını zevkle giydirmek oldukça güç bir iştir. Çocuk gibi giydiremezsiniz, çünkü çocukluk ya-| gını geçmiştir. Erkek gibi giyinmek çağı- na da benilz gelmemiştir. Kız olsa iş daha kü elinizin altında bin bir tür ilik vardır. Yü yı Evet bu yolda ister istemez biraz güç- Deanna Durbin bir facia filmi çevirecek Bu on beş yaşındaki güzel kadar evvel çevrilen ve “Operadaki hayalet,, filmin galet) filminin ye - niden çevrileceği ve baş kadın relinün de Deanna Durbin'e | tevdi edileceği söy « Tenmektedir. Bu havadisten hiç kimse memnun ol - mamıştır. oSinema yıldızları içinde en © faza (sevimli olen * ve komedilerde pek büytik bir muveffa « kiyet kazanan Dean na Durbin'nin bir Yük çekilir amma nihayet ince bir kadın, delikanlılığa namzed oğulcuğunu da gü -| zel giydirmenin yolunu pek güzel bulur.| Ve onu ne vakitsiz erkekliğe özenmiş, ne de çocukluktan uzaklaşmakta gecikmiş bir kıyafete sokar. Ona daima en sade ve oldukça ağır başlı elbiseler seçer, Fakat! bu elbiseleri, fantezi, süslü kazaklar, göm! lekler, kravatlarla onun tazeliğine uy » durur. | Bu yaşlardaki çocuklara meselâ, şu ye- facia filminde, hu- süs (Operadaki hayalet) gibi bir deh- şet filminde lây'hı vechile rol yapamı « yacağı muhakkak ad. dedilmektedir. Malüm olduğu üzere Operadaki haya let filminin baş rolü bir erkek tarafım- idan ifa edilmektedir. Rol icabı olarak | raziye doğru olmasa gerektir. sanatkârın yüzü müthiş bir şekilde sesli yıldız bundan on sene büyük bir alâka toplıyan de başkadın rolünü yapacak Deanna Durbin yeni bir tuvaletile si kendisini bu role sevkeylediğini söye liyenler bulunmaktadır. Fakat bu fa« Facia | san'atkârları istenildiği kadar buluna Montamada Kalinde irili ufaklı kar/lek pek yaraşır. Düzdür, sadedir amma sakatlanmış olduğundan daimi olarak! bilir. Fakat Deanna gibi ince bir san « toplarının bi nin ardında koştukları- nı seyretmek mümkündür. Karlar üze- rinde esen rüzgârın kar tanelerini sürük- lemeleri neticesi bu hal vak! olur. * 16 talebenin okuduğu mekteb Resmini gördüğünüz ufak mekteb İo- wadadır. Talebesinin sayısı on altıdır. Hepsi de ayni isimdedirler, Çünkü ayni ailenin çocuklarıdır. * Parmakların hassasiyeti İnsanlarda parmakların hassasiyeti on Üç yaşında âzami haddini bulur, misli fazla. Bu yaş farkı okuyucum fazla üzmektedir. Kocasını ii e $i lâkayd buluyor. Fakat kocası nazik, kibar bir insandır, karısına karşı lâkayd olmakla beraber gene müşfik hareket €- der ve çocukları da vardır. «Kalbi ateş» imzalı okuyucum, bir genel tanımıştır. Bu genç, kadın kocasından ayrıldığı tak. dirde kendizile evleneceğini vadetmiştir. Okuyucum benden soruyot: — Ne yapayım? On üç yaşında evlenmek çağı değildir. Ve bilhassa on üç yaşındaki bir genç kız kendi babası yaşında bir insanla ev- Jendirilmez.. Anneler, babalar bu hususa çok dikkat etmelldirler. Şu var ki bir kere evlendikten, bir erkekle yaşadıktan, hele bir de çocuk sahibi olduktan sonra ayrılmak gayet fena bir şeydir. İnsanlar bazı mühim sebebler olmadan ayrılmak cihetine katiyyen yanaşmamalıdırlar. Ve bilhassa ikinci birini peyleyip birinciden ayrılmak çirkin ve bayağı bir harekettir. Hem düşün bir kere senelerdenberi senin- Je yaşıyan, sana karşı hiç de fena olmıyan kocanın yerle gelecek öteki, hevesi ge - şer geçmez senden yüz çevirmiyecek mi? Beni dinle kızım, kocana sadık yaşa, ç0- cuğunu büyüt ve yuvanı bozma! En doğ- ru harekei kaderine razi olmaktır. TEYZE İrenkli dik yakası, renkli cepleri, ön kıs - mının örgüsündek! değişiklik şen ve de -| gişiktir. Her kadın bilmelidir Cilâsını kaybeden ütünüzü tuzla ©- versanız tekrar eski yeniliğini «de edersiniz. * Ziya, toz ve uzun müddet kullanma yüzünden, parmak lekelerile kirlenen| kitablarınızı kolayca yepyeni ve te - miz bir hale koyabi x.'Temiz bir| bezi alkole batırıp kitabı da kâpıyarak İki kabın arasını siliniz. Hiçbir iz bı * rTakmadan temizlenir, * İpeklilerinizi temizce yıkamak için bir litre suyun içine soyulmuş bir pa - tates doğrayınız, yıkayacağınız ipekli. yi de içine koyunuz, bep bir arâda ateş- te Isıtınız, * Börek ve omletlerinizi daha iyi ve daha yumşak pişirmek için haşlanmış bir patatesi iyice ezip hammırlarına ka- rıştırınız. * Yarısı kullanılmış bir limonu ter ve taze saklamak mümkündür. Küçük bir tabağa koyunuz, üstüne bir bardak ka- patınız. maske taşımaktadır. Bu rolü emsalsiz bir surette canlan- dırmış olsn büyük san'atkâr Lon Cha- ney'dir. Makyaj üstadı sıfatını kazan- mış olan bu san'atkâr bu rolünde eid - den bir harika yaratmıştır. Kadın rolü- nü de Mary Philbin adında bir san'at- kâr ifa eylemişti. Deanna Durbin'in güzel ve tath se - atkâr kolay kolay bulunamaz, Bundan İdoleyıdir ki bu haber Amerikan sine ma mehafilini hayrete düşürmi vo Kumpsnya henüz bu hususta karar | vermiş değildir. Fakat bu güzel san « atkârın yalnız bu rolü çevireceği hak kındaki haberin bu kadar alâka uyan Kpileğ 'kumpanyayı gerçekten bu mw lü ona çevirtmeğe sevketmektedir. İDRAR Sinema san'atkârları nelere inanırlar? Film çevirmeden evvel veya çevirir- en «batıl Rikadlaraş inanan sinema san'atkârlarının sayısı bir hayli yüksek» tir... Meselâ Judy Garland içinde bakırdın piston bulunan bir orkestra refakatinde şarkı söyliyemez. Güzel yıldız Una Merkel çevirdiği her filmde bir defa eski iskarpinlerinden bi- rini giyer. Rözalind Rusel filmi çevirmeğe başla. dığı ilk hafta içinde birkaç defa eski rob. döşambrım sırtına geçirir. Film çevirmeğe başladığı sırada Robert Taylor şapkasını bir yalağın üzerine koymayı itiyad edinmiştir. Norma Şerer dalma eski makyaj masa ve takımını istimal eder, Fransız san'atkârı Fernand Gravey a- yın 13 üncü Cuma günü film çevirmeğe başlamaz. i Bernar Şov'un br eseri filme alınıyor İ Meşhur İngiliz muharriri Bernar Şo İ un (Pigmalyon) adındaki eseri filme çe kilmiş ve Venedik film sergisinde gös İterilen bu film çok beğenilmişti. Bundaz İ cesaret alan muharrir şimdi (Sezar w | ei) adındaki eserin! dahi film çektirmek üzersiir, Filmi Fransız sinemacıları çekecek tir. Harici manzaralar Roma ve Misırdi alınacaktır. San'atkârlar henüz tayin e « dilmemiştir. ————— Joan Cravford hep eski locasmı kulla nir, Dennis O,Keefe'nin cebinde uğur ga tiren bir dolar vardır. Film çevirme başlamadan evvel bu paranın yerinde o Tup olmadığını tetkik eder. Güzel Jeanette Mac Donald yerda sicim gördükçe hemen toplar, Sicimi yerde bk *rakmak onca uğursuzluktur, mm mmm | iki ahbab çavuşlar: Yangın başlangıcı |