— Bu Şopen çok yüksek bir san'at- kör, bayılıyorum. — Annenin yanında söyleme; hemen yemeğe davet edelim; der. Seyrediyor Dilenci kadın elini uza — Kocamın iki gözü de görmez, onun için dileniyorum. Dilenciye sadaka vermiye hazırlanan merhametli sordu: — Kocan nerede? — İşte orada, oturmuş; gelen geçeni seyrediyor. > İşte Meşhur şarkıcıya misafir olduğu evde wrar ettiler: — Bize bir şarkı söyismez misiniz? Meşhur şarkıcı: — Hayhay! Dedi, radyoyu açtı: — İştet l Radyoda meşhur şarkıcının söylediği | bir plâk çalınıyordu. * Budala Bay, uşağına kızdı: — Ya sen budalasn, yahud da ben... Dedi. Uşak sustu: — Cevab versene. Budala hangimiziz? Uzak ellerini uğuşturde: — Vallahi bay. ne diyeceğimt. şaşır. dım. Sizin gibi bir insan herhalde yanına budala bir uşak almaz. * Yanıldınız Kırkını geçtiği halde otuzunda olduğu- nu iddiâ eden kadın, yeni tanıştığı bir er- keğe sordu: — Beni kaç yaşında tahmin edersiniz? Erkek, fazla salon adamı değildi: — Kırk! Dedi, kadın tekzib etti: On yaş aldandınız — Zanmetmem bayan, elli yaşında gös- termiyorsunuz! . - izdivac Ben onu seviyorum.. bu mu- hakkak.. onu seneler evvel sevmiştim. Senelerdenberi her an kaybederim korkusile üze- rine titrerim Fakat şimdi beni düşündüren bir mesele var. O, benimle evlenmek istediğini söylüyor. Acaba evlensem mi?. Güzeldi. Çok güzel bili- yorum. Fakat benimle evlen- mek istediğini söylediği xa - man gözlerine dikkatli dik - katli baktım. Sağ gözü sol gö- zünden göze batacak derecede küçük. Biraz da fazla hoppa.. Bazan da nedense dalıyor, içi- me sıkıntı basıyor. Biraz dikkatli bakınca in - san onan yüzünde, vücudünde daha ne bileyim her tarafında birçok kusurlar görebiliyor. Dünyada genç kız olarak bir tek o yok ya! pe İşte ben onun için onunla evlenemiyorum. SON POSTA | Tarihi bir bürodan çıkarken beni u - ınutmuşler. sevdiğim kadınların bunu yazdığı mektublar, büyük yığın da, onlar içti ödediğim borçların raakbuzları.. — O yalancının biridir. — Beni çok zeki bulduğunu söyledi, — Yalancının biridir dedim yal, — Kardan adam. ms yaptınız bayan? — Hayır; kocem.. benden evvel Ulu- dağa çıkmıştı. Söz verdiğim saatten biraz geç varabildim.. o da durmuş beni bekliyormuş. — Onu ne kadar çok sevi - yorum. Gözlerine baktıkça gözlerim yanıyor, o gülerken içimin güldüğünü hissediyo » rum, O biraz durgun dursa ben de duruyorum. Kendimden ge çiyorum. Dünyada onun kadar iyi, o- nun kadar güzel bir genç kız var mı?,. Hiç zannetmem.. O dünyada bulunan, bulunacak genç kızların en iyisi, en gü « zeli, en cana yakını. Dünya, dünya olalı kusursuz bir mah- lük yaratılmamıştır, fakat yal- nız o müstesna., En müşkülpesend insan o - nun yüzünde, vücudünde, da- ha ne bileyim hiç bir yerinde bir tek kusur bulamaz. TA sütunun sitındı Eş Sultan Murad cülüsunu müteakıb cin- met âsarı göstermeğe başlamış ve bu has» talık kendisini harem dairesinden çıka - İrdamıyacak ve hariçten kimse ile görüş türülemiyecek #ürette günden güne art- İ mıştır, Vaziyet böyle iken ona dair yazılan bir fıkrada: O cülüstan sonra bir gün huzuru şaha- nede ahvalin tezekkürü için kurulan bir meclisi âlide Mithat Paşa müessir ve be. liğ bir nutuk irad ederek devlet umuru- nun ıslahı ancak idare: meşruta ile ola - dini beyan, fikrini güzel, kavi delil. İlerle isbat eylediği sırada Sultan Murad İ Mithat Paşanın bu ruhlu ve esaslı sözle- rinden pek memnun olmuş ve mütaleası- nt. devam etmesini irade buyurmuştu; denilmesi aşikâr bir galattır. Bunun doğrusu şudur? Cülüstan sonra vükelâ Şeyhislim ko- İnağında toplanarık âdet olduğu gibi cü- İlâs hattının yazılması şekli müzakere e-| dildiği esnada meşrutiyet taraftarı olan Mithat Paşa ile onun fikrinde bulunan. Dedikodu Misafirler, ev sahiblerinden bahsedi - Dayım > münakaşa | Beşinci Murad tahtından nasıl indirilmişti? Hükümet o derece şaşırmıştı ki sadrazam, İngiliz elçisine müracat ederek ne yapılması lâzımgel- diği hakkında akıl danışıyordu Sadrazam Rüştü Paşa Hanri Alyot» un neşriyatında şu fıkra vardır: «Bu halde iken Rüştü Pa: hal' edilip edilmemesi içi: » almağ üzere Tarabyaya gelip, V an celbom tunan meşhur doktar «Lidersdorfu Sal şahım lar «hattı hümayuna» meşrutiyet ilânı fıkrasının dercini ileri eleri üzerine | Hüseyin Avni Paşa, şimdilik bunun sı *| rası olmadığını beyan ile itirar etmistir. Sadrazam mütercim Mehmed Rüştü Pa- şa da seraskeri tasdik makamında süküt| miş ve orada hazır bulunan Süley - man Paşa: «Peki amma. Biz bu bal işini meşrutiyet flânı için yapmadık mı?» de- mesine cevaben Rüştü Pasa: — Siz bir askersiniz, aldığınız emri (e- 4 memursunüz! mukabelesinde bulun. muşt: sunlar, erkek ağzı. Bi açıp bir şey sö mek iç kocası nuşmadıkla açarmış. Kadın sö; şeyi yaparmış. İk; aman evde oturabiliyorlar. | * Görürsünüz Hizmetçi kadın, evin bayanını soran misafire baktır ; z İ sokağı cül müteakıh cinnet alâme- eren Sultan Muradın huzurunda ne böyle bir meclis toplanmış, ne de toplan- mağa mahal kalmıştır. S'ze hikâyeyi nakleder saraylı, Sultan | Muradın hastalığında kendisine bıkan hususi tabibi «Kapuleons un cahil bir a- dam olduğunu, Sultan Muradın boynuna ve kulak arkalarına etilük yapıştırdığı. hattâ bunu padisahı h kasden yaptığının söyler deliğinden bakın görürsü k Ne diye Genç karısının masrafları, ihtiyar er - keğin etmek için, ini anlatı » ve mütehasms rafından çabucak lâzım ge » rler alınmış olsaydı hastanın gi fa bulacağının asabi em az mütehassıs - İlsrnen bildirildi yet ediliyor, Bu Deyime» erkek hususta çıkan n birinde; «İn - kükredi: — Artık fazin, derimi mi yüzeceksi aklardır ki, doktor cah'lânesi kasden Yok kocacığım, ne diye deri im,. İnsan derisinden kürk olmaz kil * Neye yarar Erkek, karısına kendisini methedi- yordu: — Benim babam dünyanın en âlim erkeği | Bemse; dar zeki kadın ol maz. Karısı omuz silkti: — Neye yarar, sana miras olârak hiç bir şey bırakmadan gitmişler, Kapoleorun bu tedh yamılmıştır» den v »r olan fLiders Dorf) ismindeki zal fa İstanbula celbedilmiştir. Şu halde yapılan her #ür- lü tedavi ve tedbirin faydası görüle: iye- rek, iyileşme fmidlen pek azalmıştır. Valide «Şevkefza Sultan» elbette bur- dan pek müteessirdi. Sarayk bayanım an- İattığı gibi Viyanadan gelen mütehassıs Ile bizzat görüştüğü doğru olabilir. Fakat doktor Kapoleonun ilk tedavisinde kasd ihtimali" olduğu doğru olamaz, öyle bir şey olsaydı, mütehassısların buna işaret etmeleri ve Kapoleoaun lâyık olduğu ce- zaya çarpılması JAzımdı. Sadrazam R'iştü Paşa saraya geldikçe, Şevkefza (o valide! sultan ona yanıp yakılıyordu. Çocuğu & - zerinde bu kadar titriyen ve sadrazam - #52 teselli ve ümid arıyan bu annenin aabahatli doktorun tecziyesinı de istiye- ceği pek bedihi idi. Halbuki böyle şeyler olmamıştır. Bun- sr hepsi sonradan çıkan rivayetlerdir. Sultan Murad böyle hasta olduğu sıra- larda devlet Sırb ve Karadağ isyarlarile meşguldü. Ortada hü ar olmadığı için, bütün bu yük vökelâya ve en çoğu — İmkân yok, doktor sayamam. da sadrazama yüklenmişti. Bütün dok - — Neye? torlara, tedavilere rağmen hastalık de - — Ancak ona kadar saymajı biliyorum | vam ediyor, iyileşme #midleri de günden, — Yirmiye kadar sayın. tan Murüdın Iakat bulup bulmıyacağı ancak birkaç ay sonra malüm olabile « ceğinden, bu müddet içinde kendisinin o dadan dışarıya çıkarı etmişse de şeker bayrar daştığı padişahın ahaliye gözükmesi lâzım gele. ceği cihetle, doktorun şu tavsiyesini icra kabil olamıyacağım, öbür taraftan ise şa» yed Sultan Murad kat bir hastalık zamanında kendini bir tarafa atılmış bulecık olursa, bu hlin.6- lem ve esefi mucib olacağını söyliyerek bu babdaki mülaleşmi sormuştu. Buna cevaben, bu derecede nazik bir mesele hakkında İngiliz sefiri tarafın dan kat'i bir rey verilmesi beklenilmi yeceğini, maamafih şu meselede, hatır « dan çıkarılmaması lâzım gelen şeylerin evvelkisi vatanın saadet halini gözetmek, İkincisi hükümdara hizmet etmek olup, bunların her ikisine ise de memleketi kümdarın iktidarsız! likede kalırsa her t pılabileceğini ifade e ve mu e kadar müracaat etmeğe mecbur fevkalâde açık bir surette gösle « Sultan Muradın saltanatı müştür, Bu üç ay memleketin en buhranlı ve en Üzüntülü zamanları idi. Kanunu esas sinin ve idareli meşru mimi surette çalışmış iç ay sür « edildiği kadar kolay ta memiştir, Uzun müddet bir deli padişahla mem Bunun hesabı ması pek muh Esasen veliahdâ Abdülhamiâ Efendi idarei meşruta taraftarlarının fikirlerine uysa! görünüyordu. â ve kanı nu esasi istiyen bir hünkâr olacağını vi. dediyordu. Nihayet milletin, devletin selâmeti Sul. tan Muradın halin! icub ettiriyordu. Bunu geciktirmek doğru değildi. Vü « kelâ nihayet veliahâ Abdülhamid Efen « dinin iclâsına karar verdi. Viyanalı doktorun padişahın hastalığı. nın ne zaman iyileşeceğin. tahmin ede mediğini söylevişt bu kararm bir ân ev- vel tatbikine sebeb oldu, Nihayet karar verildi. Bu karışıklığı bir nihayet ver. mek isteniliyor Nihayet bir Topkap. toplantı yapıldı. Buraya bi In, vaktin ricali davet e Paşa - ekseri yaptığı akıta akıta konuşmağı başladı. — Padişahımız melek gibi ki düçar olduğu illetten şifa bul, cağı anlaşıldı, cod d da, güne azalıyordu. Bu zamana dair «Sir (Devamı 10 uncu gayladağ