Ke —71— plaka kısmın hülâsası Tetisen Metilen meşhur tulüatçıları sırala» bir tekke şeyhi olan (İmam m nesil sahneye intisab! We Küçük İzmailin beraber z Hamdi ile ilk oyun! Ki, md ile ilk defa Üsküdar - ye # orta oyunu oynadım. in iç kendi arkadaşları vardı. Fakat ü Para meselesinden ona ihanet kim Son dak'kada «parayı müte - bakam edezsen gelirize diye he ler, ülelâcele çağırdı. İstihkâm m Samı merhum #lân Ben bütün taklidleri tek ei Oyun biter bitmez Ham, — ' *Vazgj Zf; İZ evldımi; takdirn sevincini hiç bir tak- üzançtn bulamamışımdır. ia Ne la da uzun uzadıya ko- mr elde edeceğiz amma, Ran, Satan komlk'e; lerden lâf açmışken Km miden de bir kaç kelime ile £r £ Ne My döğünümde bir hâdise Fi ân a Yıldızâa sünnet oldum. ei nie evvel Yıldızda| k dü. st Burada büyük bir b Dala Yapılmış, ben de bu ara- me Taş bacamata maruz kalmıştım. -u, dean orta oyunu Oynu- “çi Yâ 0, pişekâra da meşhur ba çikmşteredı Oyun ya zi Bay Me dr «Ters evlenmez idi. ile Miray bile sonuna kadar alâ- “yen müstesna bir fasıl ya - Ky adan hikâyesini bizzat kah - i A ee hlattılar, bu arada güzel bir n etmiş... b e büyük bir meydan Yong, İ. Üzerinde yüzlerce mum İzem, asan Elendi ile, Eşekçi A « İeadne altında oynuyorlarmış. Der. tay öv Ya tepeden bir mum Bu pe Sİ Agâhin burnuna damla Yaktığı ağ #damcağızın bur - 'çin hafif bir irkilmiş. bu- asan: Yem demiş! Burnuna sinek b bununla Hasa; Sl kab nın, kendisinin E- aI ayi E zenia “mum damlıyan a li “da konuştururmuş.. bir Saz büşmedari pe Gimiş Hasarın ka» başı Meyda Şakartmış. Merhurcun MA çıkış. Tam o sıra la N bir manevra (le Ha - Snlıyan noktaya getir. Bej eni Müm Parçası Hasanın cas - ae tutam, — tey Dürer, Yani AZA, demiş, çifteyi K. Hasan Efendi Mabeyi Kg ar ia ine alınınca Piyasada b "dm olarak Has ya i - Söhretir an ak - e laz ba Şahikanna çıktı. EN lk 3g çıktı. Bir za- i Tümen Efendiden ezdi, Rivaye; Halim Bey AYIP kısık bir sayha gı - tepem» EF Hasanı nasıl tanıdım? ünl Ayan ile Hasan Efendi büyük bir avizenin altında orta oyunu oynayorlardı. is Sİ Ağâh Hasanın başından kavuğunu çıkartmış, avizedeki mumlardan damlayan kaynar bir mum damlası zavallı komiğin saçsız başına düşünce oda artık çileden çıkmıştı SON POSTA a İnci avı nasıl yapılır, bilir misiniz? Bir İngiliz muharririnin günde 150 kere 10 kulaç suy: dalıp istiridye toplayan avcılar arasında gördükleri lanırdı. O zaman halk bunları Hasanın Hasanlığına bağılar, hoş görürdü. Hasan Efendi o devrin saraya girmiyen yegina| komiğidir. Sultan Aziz devrinde. Buraları (benim hayatıma taâllük et- mez amma, hocalarımdan, üstad orta 0- yuncularından duyduklarımı nakletmeyi sizin hesabınıza faydalı buluyorum. Sul- İstridyelerden inciler çıkanlıricen va Si evvel orta oyunu «Türk tak-| Geçen yaz İran körfezinde yerlilerle' şimdi tâ derinlerde, onun beyaz karnı > imiz Anadolu şivesile oyna- birlikte inci avında bulunan bir İngi - nın ışıltısına gözlerini dikmişler, yu runmış. Yani kavuklu yokmuş. Komik Ji; mukarriri yazıyor)” karıda halat çekiciler, elleri iplerde, b Anadolulu taklidi yaparmış! Bu taklidi; Haziran sollarına doğru İran körle-| tün dikkatleri gözbebeklerinde toplan Mutaf Mustafa, pişekârı da Hacı Bekci zi kumsalları kızgın gün altında pı özetli d oynarlarmış. Hatırlanabilenler bunlar. ml piril yanar, dini kz senii bir N e rt ilk defa Kör Mehmed adiı bir alam eka- gibi uzanırken, inci gemileri yola düzü- gin anher tesbihini çekiyor, vukluz ya çıkmıştır. Bunu Ayı Mehmed (lür. İnci gemileri. yani içine ancak yir! Saate bakıyorum. Dalgıçlar dala takib ediyor. Sonra Hamd: efendi gelir.;mi kişi siğebilen sivri, keskin burunlu | tam bir dakika, Bu kısa Ozaman ban Tosun efendi Hamdinin ilk pişekârıdır. | Zambuklarla, geniş (güvertesi bol bol| bitmez tükenmez gibi geliyor. İki da Kavuklu 'Türk taklidinden Kör Meh. | yüz kişiyi alan, zengin oymalı cebrut -|kika... Sudaki halatlar (hâlâ gevşel medle ayrılıyor. Ba devirde meşhur tak-|lar... Bu sene böyle 700 gemi inci & -| gevşek.. hâlâ bir kımıldama duyulmu İnİvermiş. Eşekçi Agâh) b. Hasarın yoğurtçu çıraklığı filân yok - tur. Hasan asil bir aileye mensubdur. Bunları İleride anlıtacağım. Hasan ge - rek cinasları, nükteleri, gerekse mimık- leri itibarile Haşan devrinin bir çok ko- miklerine faiktir. Daha çok melodram oy- namasını severdi. Onun giyim tarzı da bize pek benzemez. Meselâ oyunda Pa - rise alaturka elbise ile gider. Ayağında beya, pantalon, üzerinde siyah redin - başka hiç) got, başında püskülsüz fesle (Rüyadı * edildiği gi-İ Taaşşuk) u oynar, bu kılıkla Parise yol-| edilmişlerdir. Hideiler şunlar: Kayserih, Minas, Yahudi, | vında.... Kel Seyid! zenne, paçavracı İsmail; bu i lanlar sayılamıyacak kadar çokmuş.. ka- dım sesile okuduğu gözeli, hakiki dm sesinden ayırd etmek kabil mış. Sonra Acem Ali. Zenne, tesbihçi Salih; koca karı, büyük Asım, ayvaz, deveci. Kurma Osep! Sultan Aziz zamanında tiyatro yok.| Yalnız pandomim ve orta oyunu mev-| cud. Meddah olarak ta Şükrü, Kurma! olmaz» | Osep çalışıyorlar. Bu Kurma Osep tak-| anlatılmaz kalabalığ sefil meyha ' , it ğını en sefi! meyha-| birden derin bir nefes alma:.. Yenide: Bdde üzerine bir daha kımse yetişmiye-İ nelerde bile göremezsiniz. Hele, tayfa- deniz on dördünü birden yutuyor. cek derecede muvaftak olduğu gibi mi- mik itibarile de bir harika imiş, Yüzünü! o derece muvaffakiyetle değiştirirmiş ki, makyaj yapmadan suratı başka bir biç me girermiş. Bir anda bıyığını yok eder, kendi yüzünde bambaşka bir Lip yaralır- mış. Hattâ bir gün bir suç işlemiş... Ya- mına jandarma kalmışlar gönderiyorlar. mış. Yokla giderken bir anda yüzünün İşeklini değiştirivermiş. Jandarma bir de İbakmış ki yanında Osep yok! Neye uğ- radığımı şaşırmış ve koşmağı başlamış. | Bunları belki de mübulâğa zannede- ( weksiniz.. fakat bunu sözlerine inanılır kimselerden müteaddid defalar dinledim. Sultan Azizin sarayında pandomim ve orta oyunu Sultan Azizin kavuklusu Kadri ağa, pişekârı da Abdullah efendi imiş. Bun- Jarı bana meşhur san'atkâ” Halim Bey anlattı. Halim Bey benim hocamdır. Be- ni alafranga oyunları çıkartan, yetişti Ten, emek veren bir adamdır. Temaşsmı- za ettiği hizmet İse, saymakl, bitmez. Bundan dolayı Halim Beyi size fırsat düştükçe anlatacağım. Yazan: Nusret Safa Coşkum (Arkan var) Kızılcahamamda Çocuk Esirgeme idare heyeti Seçimi Kızıleahamara (Hususi) — Bir sene- denberi etddi bir mesef çerçevesi için- de ve çok faydalı bir surette çalışmış olan kazamız Çocuk Esirgeme Kurumu ibu sene yeni idare heyetini seçmek ü. zere bir toplantı yapmış ve bu ictimada ittifakla yeni idare heyeti başkanlığı na kaza yatı okulu direktörü Tahsin Gülüksüz ve azalıklara da Halis Koçak, belediye reisi Tahir Barlas, İsmail Ço- lakoğlu fl& Fahri çavuş Ünsaldı intihab İnci sedlerinin üstünde üç Arab hü-| varkuvvetlerile halatlara asılmış çeki adamcağız öyle güzel kadın taklidi ya- kületinin bayrağı dalgalanıyor. Be *İyorlar. Anlaşlıan eşağıdan işaret aldı parmış ki, hakiki kadın zannedip âşık o-|YâZ - KIMUZI, Bahreyn inci prenslerinin lar. (9). bayrağının yengi hepsine hâkim. İkinci bir ka, |9larek Küveyt şeyhinin . kan kırmızı | ten pırıldıyor. Bunları iki elleri! bayrağı geliyor. En sonra da İbnissuu- | dun mukaddes renkli bayrağı... Bütün. bu rakib gemiler demirlerken sa birbirini selâmlıyor. Çünkü: İs- nü do tridye yatakları her kaplanın gözi doyuracak kader bol. Ben, gün doğarken yola çıkan gemi- lerden birindeyim. Güverte, belden yu karısı çırçıplak, esmer renkte (insanla tıklım tıklım dolu. İnci gemilerinin bu Yarın deri hastalıklarına karşı kullan - dikları ot merbemlerle, oter, kokmuş yağ ve çürük istiridyelerin omeydâna getirdiği fena kokuyu ömrümde hiç bir yerde duymadım. Güverteyi dolduran bu insan sürü - ü iki tip: Pehlivan gibi güçlü kuvvet. Wi delikanlılar, daracık göğüslü, bir de- Ti bir kemik mankenler... Bu sonun - cular, dalgıçlardır. Bunlar geminin bir nevi lüks yolcularıdır. Kıç taraftaki en rahat yatma yerleri kendilerine ayrıl - mıştır. Yolda, ne yelken kullanmaya, ne de kürek çekmeye mecbur değiller. dir. Öteki atlet vücudlüler; halat çekici- lerdir. Bunlar gemirin burnunda halat- larla istiridye kabuklarınm arasmda bulabildikleri yere başlarını koyar, u - yurlar. Kaptan bir sıranın üstünde, tahta - kurulur gibi, bağdaş kurup oturmakta- dır. Dokuz yaşındaki oğlu geminin bi- ricik kamarotudur. En mühim işi tayfa- ya sigara dağıtmak. Denize dalma zamanı geldi. Dalgıçlar hazırlanıyor Burun deliklerini boy. nuzdan yapılmış birer mandala tıkı » yorlar. Bu mandal suyun beyine işle - mesine mâni olacak, Alet, vasıta namı na ellerinde başka bir şey yok. Gemi - nin iki yanında yedişer yedişer dizili - yarlar, bir kuş gibi hafif, suya atlıyor - lar. Dibe çabuk inmeleri için, ayakla - rında ağır birer demir köstek var. Bir elleri, kalatlard bağlı istiridye sepet - lerinde... Gizli bir işaret almışlar gibi, bu on dört adamın on dördü birden de- rin bir nefes alıyor. Bir iki saniye son- ra suyün içinde balatlardan başka şey görünmüyor. Onların da ucu lâciverâ bir karanlığa gömülü... Küçük kamarot elile denizin bir ye - rini gösteriyor. Bir köpek beli, kana. dile suyu yarıyor, sonra gemiye doğru yanaşıp suya dalıyor. On dört adam İhamaktia imiş gibi, dalgaların üstün yor. İki buçuk dakika... Halat çekicile Suyun yüzüne çıkan sepetler güneş kav Igıçlar, sudan mümkün oldu İ r az mukavemet (görmek içit bacaklarını birbirine yapıştırmış, bire balık gibi dışarı fırlıyorlar. Her sepet te bir düzüne istiridye. Her halat çe kici bunlardan birini boşaltıyor; tek rar sudaki dalgıca atıyor. Kendilerin bırakıveren dalgıçlar otuz £ saniyeci dinlenivorler. Sonra (o yeniden ve he | Yarım saat içinde böyle on kere da İıp çıkacak ve yalandan dinlenecekler Sonra nöbet! öbür dalgıç grupuna bıra kıp ancak yarım saat rabat nefes sla Jçeklar. O yarım saatin sonunda sira ge ne kendilerine gelecek. Her inci gemi sinde dalgıçlar iki grup. Yarım saattı bir nöbet değiştiriyorlar. Dalıp çıkm. sabahın alaca karanlığından gün batın İcaya kadar fasılasız devam ediyor. He dalgıç günde yüz elli, yüz altmış ker dibe iniyor. Günde yüz elli kere on ku laç suyun tazyikine göğüs germek... Si nenin üç uzun ayı hep azaba katlan mak... İ * Dalgıçların bazıları çölden yeni ge miş. Bunlar, soylarının içinde, gemi vertesini deve sırtından üstün cesaretini gösteren ilk nesli teşkil yorlar, Çoğu âzad edilmiş köle. Atala rı, dedeleri Afrika çöllerinde köle ola rak doğup, ölmüşler. Dalgıç denen şe yin yüzünü bile görmemişler. Fakat çokları, soyu sopu (o dalgıçtır Hattâ bu boynuz. mandalları, yüzler yıl önce cedleri kullanırlarmış. Laval lar: görseniz hiç te macera adamla; demezsiniz. Yüzlerinde ne öyle Deli çizgiler vardır, ne de hergün canav larla boğusmanın izi kalmıştır. Ara bistanın herhangi bir köşesindeki sı #ırtmaçlar gibi kendi halinde aşmak Değil kendilerini kahraman o sayma! kleri şe bir kıymet vermek bil akıllarından geçmiyor. Beni, saf saf: — Sen de dalarsın, bele bir dene! (Devamı 10 uncu sayfada) (9) Her dnlgicın tuttuğu istiridye sepeti nin kulyuna bağı halatın bir ucu bir hala çekicin nin elindedir. Dalgıç aşağıda iş! kal mazta veya bir canavarın hücumuna uğrar sa bu halatı sarsar. Halet çekici da onu der hal yukarı çeker.