Petri, dizlerinin bağının çözül hü hissetmişti. Düşmemek için elinde- | tüfeğe dayanarak titreyen bir ses - v âh fakat, nasıl?.. — Hudud buraya, k uzak değil, Tünnederim?.. y — Yayan gidilecek olursa, yedi se- * Saat. — Siz, oraya kadar kimseye gö eden gitmeyi temin ediniz. Ondar fonrasına karışmayınız. — Fakat.. komite bizi şiddetle takib Eder, R !010 buna şübhe yok. , — Ele geçtiğimiz dakikada, cezamız (idam )dır. — Bu da, tabit. , Fakat.. siz, böyle bir tehlikeyi na- Böze alabilirsiniz, matmazel”.. — Dostum!. Bir işde muvaffak ol - ğk isteyenler; o işin kârlarile bera - . zararlarını da nazarı dikkate al - '"ig-u Biz de böyle yapmalıyız. — Çok güç.. çok müşkül bir iş, mat- nazel Büç.. çol Şi $ — Bir iş, müşkül olabilir. Elverir ki, Mümkünsüz olxîıısm.. Şimdi — siz be - M şu suallerime cevab veriniz... Me- " şu dakikada meydanda kaç nö - İÇi bulunuyor. öteki i... Biri ben.. öteki de, kulenin İ cehhesini bekliyen. — Âla... Diğer arkadaşlarınız?. — Uykuda, — Zannederim, iki saatte bir nübet %m'îvonunuı — Evet, der ÇÜY Saat.. az zaman değil. Bu müd- Zarfında, biz kuleden epeyce uzak- B '“dğa muvaffak oluruz. Belki de bu r_*llddet zarfında, hükümet merkezle - r:',d!n birine iltica ederek, — kurtulu - | & — Matmazel. hükümet kuvvetleri vîîc'ı’n işlerine karışmaz, Hattâ, bi- x .'ükl!a_vıp tekrar komiteye teslim et- Eİ ihtimali de vardır. Güîdş" halde, bir yerde — saklanırız. :'lh; Üz orada kalırır. Gece — yo - h)“'ı devam ederiz. Türk hududuna Sar böylece gideriz. e,,;(_Bu da fena bir fikir değil. Fakat, Ki nöbetçiyi ne yaparız?.. i,bÇ_ünmı; biz, her iki nöbetci. sık sık irlmizi kontrol ederiz. Öteki nö - d_'rîıgtnp de beni burada bulamazsa, 1 buradaki kaptana haber vorir. aN sonra... — Durunuz. Bunun için de size bir öğreteyim.. Söyleyini — Eh.: oldukça. hı; Ş_u halde, © arkadaşınız: bir ba - Mz! ile kuleden biraz öteye çekersi - ’ıl; hdan sonra, onun Üzerine atıla - | hlgmo"u iki saat kadar bizimle meşgul 1yacak bir hale getirirsiniz. k p“fî. birdenbire cevab veremedi __'"?Mm işin tehlikeleri birer birer ni“nun önünden geçti. Derin derin |- x'î(e_kerek: süç.. çok güç matmazel! Dedi, Xe M * n "Lf Eîînn' pencereyi kapamış; içe - | bin'k:k'.lnuştı. Petrinin son sözleri, kal- K bir ürküntü vermişti. Tasavvur ;îı Plânın güçlüğünden ziyade, bir - Tüte İte Petriye karşı bu kadar açık bir Tni tte fikrini söylediğine nedamet et- ŞÜ Ve bu nedametin tesirile de bü - tü h;dxfmnuu_ dalgın ve düşünceli bir iteciler arasında| dağa kaldırılan Amerikalı kız B ssine tağa kadrler Anerilah b Kurşuna dizilen komiteci Kâğıdın üstünde de şu Li! Yazan: Ziya Şakir r tek kelime vardı: Kabul.., (Baş tarafı 12 inci sayfada) ikâye: Yolcular konuşuyor | pudralar, kadın çamaşırları, kadın — kü- — Her şeyim vagonda kaldı: Ceketim, | lotları falan çıkmasın mı?. Bu arada gö- pantalonlarım, kravatım, gömleğim, a-| züme bir kartvizit ilişti.. baktım. Kupada bavulum.. bir de çıkın!. — Lütfen bavulunuzun eçkâlini mu- fassalan yazınız!. İstenilen şeyleri yazdım. Biraz su iç- tim, Bekleme odasma girip oturdum. Bu kılıkla perona çıkmağa sıkılıyordum. Bi husus trene yetişeceğim diye kar: de kalmıştım. Tozla ter bileşi İ gözüm bir çamur tabakasile bu arada pij terlikleri müddetçe, farkına varmadan bir sürü köylü çocuğu birikmi arada içlerinden birisi: — Belki ısırır, kaçalım, dedi.. Aksi gibi bu sırada aksıracağım tuttu. Yüksek sesle aksırmca çoluk çocuk bağı |xışarak kaçıştılar.. artık yavaş yavaş uy kum gelmeğe başlamışti.. derken. ifadem alan istasyon memurunun sesini işittim: — Şu treni kaçıran serseri nerede?, — Şu sar'alı mı?. Nah şurada, bekle- me odasında.. Memur yanıma gelerek: — Haydi hazır olunuz, eşyalarının top- layınız, dedi. Sizi götürecek olan tren | geldi.. ç Hazır olacak ne vardı, sanki?. Pijama- yakkablarım, çoraplarım, siyah renkteki | tanıştı mmamın iki düğmesi kopmuş, | bana ne yapacağını biliyor sadece burunları ka'mıştı.. | Benim bavulumu alacak y Ben bekleme salonunda oturduğum | bir başkasının bavulunu uldınız? etrafıma | beni | hareket ettik. Lütfen şu makbuzu imza göstererek aralarında gülüşüyorlardı.. bu ' ediniz" im kadınlardan birinin adı ve | soyadı. Derhal feryadı bastım: — Yahu bu rezalet ne?, Benimle alay mm ediyorsunuz. Bunlar ne?. Büyük bir soğukkanlılıkla bara şu ce vabı verdile: — Bunlar mı?. Eşya... Kadın eşyası. kombinezon, külot falan!.. — Fakat karım bunları görecek olursa musunuz? ne diye — Biz, sizin tarif ettiğiniz eşkâle göre Ölfkemden bütün bu kadın eşyalarını ak istedim.. fakat bunlar. mu- tiğim takdirde kendi bavulumu şimi hatırladığım için bu deli. vazgeçtim.. Yüzümü, gözü y kadım.. kokulu kadın kombinezonile yü- zümü kuruladım.. oradaki n mendil- lerinden birile burnumu sildim. Bu ara- da fena halde karnımın aç olduğunu his- settiğim için büfeye gittim.. Bütün bu münasebetsizlikler karıma çekmek istediğim telgraf yüzünden ol- muştu.. telgraf ta şu mealde idi: «Her şey yolunda, Geliyorum.» Al sana, «Her şey yolunda». eden Mis Eston, onun fikirlerini başka bir mecraya sürüklemek için: — Tabiü, değil mi Silya, Dedikteri sonra, mahzun ve müte - essir bir tavır alarak sözüne devam et- gene orada, o duvarın köşesinde Petri gözüne işti. Mis Eston, uzun bir nazarla — ona bakmıştı. Petri, avucunun içindeki kü- çük bit şeyi göslermiş ve tekrar sak - Hikâyeyi dinlemekte olan şatranç se- yircilerinden biri sordu: - Peki, bu hikâyenizle neyi anlatmak istediniz?. Netice... Hikâyoeden çıkan e- tice nedir? mın pantalanlarını yukarı çektim. İçimi çekerek perona çıktım.. gireceğim vago- nu gösterdiler.. çabucak İçeri girdim.. halimi gören vagoöndaki kadınlardan biri eşyalarını toplıyarak hemen bir - başka mişti — Her an ölüm tehlikesi karşısında bulunan bir insan ne yapabilir?.. Ha - yatımda, bu kâdar katı kalbli insanla- ra tesadüf edeceğimi zannetmiyordum. Eğer bu ölüme tek başıma sürüklen - miş olsaydım, bir şey- değildt Ya bu çocuk.. bu, karnımdaki zavallı yavru... Onün havatı görmeden mahvolup gidi- vermesi, ne kadar feci.. değil m Silya, süküt etmişti. Başını, eğmişti. Hiç şübhesiz ki bu haktı şikâyeti karşı N Aradan, üç gün geçmi: arfında » iyi görmemiş meçhul bir korku rak kuleyi terketti kıp gittiğine hükmetmişti. onun Fakat tam üçüncü günün akşamı, mu- olan alt lirken, hafızların ikametine mahsus kattan gayda ve türkü sesleri önüne Estonun ında büyük hir hicab hissederek çekilip odasına git - . Bu üç gün bir defa bile Pet- | endişeye kapıla - ne ve buradan çı- lamıştı. Mis Eston, pencerenin kanad- larını açmış, avucundaki şeyi içeri at- masını işaretle anlatmıştı. Petri, çevik biz hareketle elindekini fırlatm Odanın ortasına düş şa sarılmış olan bir kâğıddı. Ve bu kâ- ğıdın üstünde — de, şu bir tek kelime vardı: (Kabul...) Mis Eston, büyük bir sevinçle sar - sılmıştı. Fakat kalbi gene derin bir ü- züntü içinde: — Evet.. Pe gibi güç, |hem de çok güç bir iş... Fakat, büylece oturup da müukadderatımı beklemek - tense.. onu, bizzat harekete getirmeli- yim. Saadet, veyahud felâkete karşı. Diye mırıldanmış Geceyi sabırsızlıkla beklemişti. Pet- rinin nöbete çıkarak kendisine izahat vereceğini id etmişt. Halbuki o ge- ce nöbete çıkanlar, büsbütün — başka kimselerdi. (Arkâsı ver) vağona geçti.. köşede oturan sakallı bir erkek, karşı sıraya geçip oturdu. Yedi yaşlarındaki bir çocuk ta annesine sordu: | «Kimsesiz> lerin içinde böyle sa- kallı, bıyıklı amcalar da var mu?. Yirmi dakika sonra eşyalarımın bulun- duğu istasyona geldik.. hemen istasyon şefine koştum.. aman Allahım'. Ceketim, pantalonlarım, — fotinlerim, — paralarım, kravatım falan hep orada kamak istedim.. havlumu çıkarmak için bavulumu açtım.. elime ilk geçen şey ipekli bir kadın kombinezonu eldu.. kom- binezonu kaldırınca ahtından: Esansla Derhal giyindim. Yüzümü, gözümü yı-| — Netice mi? Netice şu: Nakliyatın in« tizamı sadece idari bir iş değildir. Bu in- tizamın en mühim âmillerinden biri de bizzat yolculardır. — Doğru,.. Siz manasızlık edip geç kalmasaydınız bütün bunların hiç birisi olmıyacaktı. Binaenaleyh iş biraz da yol- cuların dikkatine kalıyor, YARINKİ NÜSHAMIZDA: Seni sevebilseydim Yazan: Peride Cetâl V AZLREYE DAÂAVET İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünden: Yıllardanberi tevliyet vazitesine alâka göstermiyen ve adresi idaremizce belli olmuyan (Darüsseade ağası merhum Elhaç Musatafa ağa) vakfı mütevellisi E- mine Seniyenin idaremize müracaatla vakfa aid muameleyi takib ve hayır şart- larını ifa etmesi için ilânen vaki tebligata icabet etmediğinden kendisine ilân tarihinden itibaren on beş gün daha mehil veri ir. Bu müddet zarfında gel- 'mediği takdirde hakkında kanuni muamvle yapılacağı ihtar ve tebliğ olunur. Türkiye Cümhuriyet Merkez Bankası 28 - Birinciteşrin - 1938 Vaziyeti AKTİF Kasa: Altın: Safl kilogram BANKNOT UFAKLIK Dahildeki Muhabirler : Türk Hirası YU 186 vz 17.158488 IZOAL GS —— Lira Serma.,.. İhtiyat Akçesi : Adi ve fevkalâde Husust 3430011 13073,— 43.959.914,76 68200243 PASİF Lira 15.000.000,— 2712.234,11 6000.000— | — BTIZZMI —a Tedavtildeki Banknotlar : Hariçteki Muhabirler: Altın: Safi kilogram — 9054623 Altına tahvili kabil serbest dövizler Diğer dövizler ve Borçlu kliring bakiyeleri Hazine Tahvilleri : Derühde ödilen evrakı nakdiye karşılığı Kanunun 6 - 8 inci maddele- rine tevfikan hazine tarafından vüki tediyat Senedat Cüzdanı : BA7İNE BONOLARI TİCARİ SENEDAT Esham ve Tahvilât Cüzdanı : (Deruhde edilen evrakı hak- A — (diyenin karşılığı Esham ve (Tahvilât itibari kıymetle) B — BSerbesi esham ve tahvilât Avanslar : Hazineye kısa vadeli ava. Altın ve Döviz üzetine © geçirmişti. Mis Bstonun bu hali, Silyanın na - dikkatini celbetmişti: Mis Eston, sizi zihnen çok meş - Eörüyorum. Sil; dü Di ü ü—mm her halinden şübhe - &1 Tahvilât üzerine Hissedarlar : Muhtelif : 682.002,43 —— 12,136.05) 62 52704 17.500.023 — 158.748.563 — 15.187.602 — 18.A23.174.20 930.574.308,48 6.765.811.03 5.695 500,— 231.040,61 143.610.981,— 78423171429 46.340.119,51 13.635.282.67 4.500.000,— 13.605.401,57 Derühde edilen evrakı nükdiye Kanunun 8 - 8 incl maddeleri ne tevfikan hazine tarafından vAKİ tödiyat Derahde edilen evralı nakdiye bakiyesi Karşılığı tamamen altın olarak ilâveten tedavüle vazedilen Reeskont mukabili ilâveten teda, vazed, Türk Lirası Mevdualı : Döviz taahhüdatı : Altına tahvili kabil dövizler Diğer dövizler ve alacaklı kilring bakiyeleri Muhtelif : 158.748.5U3,— 15.137.G02,— 143.610.961,— 19.000.000,— 34000 000,— $06173 48.848205,18 Yekün 1 Temmuz 1938 tarihinden itibaren: 16.126.552,95 48.85L357,11 89.752.332.78 878.053.437,98 İskonto haddi 95 4 Altın üzerine avans 96 3 Son çıkan son derece müessir KESKİN KAŞELERİ üşütme, grip, nezleye ve ağrılara bire birdir. | A ŞA BAŞ AĞRISI GRİP NEZLER HROMATİZMAYA KARSI ORİP SALGINLARINDA FENA HAVALARDA SOĞUK GÜNLERDE Her sabah bir tek kaşe NEOKÜRİN almakla sıhhatinizi sigorta etmiş olursunuz. NEO K“RIN Mideyi — bozmaz ve kalbi yormaz, Tek kaşe 6 kuruş 6 lık ambalaj 30 kuruş ——— ERTUĞRUL SADİ TEI SALİH NECATI Bahçekabı