27 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

27 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 marinciteşrin SON POSTA —DENİZ VE DENİZCİLİK —D Yeni Alman donanması rakiblerini korkutamaz Fransız mütehassısları tarafından ileri sürülen mütalealar mübalâgalı Ç “ Son Posta ,, nın deniz işleri mütehassısı yazıyor | Yeni Alman donanması Hitlerin önünde geçid teşminde harbdeki 2/3 misbetli kuvvetlerile aşd-|sı Almanları düne nazaran, denizlerde madılar, müstakbel bir harbde 1/3 kuv-|deha müteyaklkız olmağa icbar eder. Hitler Almanyasının son günlerdeki ani inkişafı dünya efkârı umumiyesini ve siyaset âlemlerini büyük endişelere sevketmiştir. Burunla beraber, denizci - ler, kara ondusu kadar ürkmezler, İlk ba- kışta Almanların geniş adımlarla karada olduğu gibi, denizlerde de kuvvetlenme- &i nazarı dikkati celbedebilir. Ancak o kuvvetin hakiki derecesini kestirmek si- yasi, sevkulceygi, coğrafi durumların i çe incelenmesi ile mümkündür. Çünkü Keniz silâhlarımda, mevzuu bahsedilen vaziyetler, teknik bakımından serdedi- Jen mütalealar değiştirebilir. Bu maksadlş ben Fransız deniz müte- hassısı - Pahsel Marmonlun — tercü - mesi «Son Posta» da çıkan ma ı kalesini sevkukeysi durumu katarak inceliyocek ve Almanyanın 1942 senesin- de dahi, rakibleri karşısında çok zayıf ol- duğunu tebarüz ettinmeğe çalışacağım. Sevkulceye En basit bir dünya haritasına şöyle bir bakacak olursak muarzam Britanya ada- larınım Almanya ve Alman denizi olan Fimal denizini nasıl abloka ettiğini görü- rüz. Yani harb gemisi olsun, ticaret ge- misi olsun, har Alman teknesinin, hali barbde bir İngiliz kontrolünden kurtula- tak serbest Atlantiğe çıkması tabiaten imkân haricirkledir. Binsenaleyh Almanlar, bu cebir karşı- sında iki çareye baş vurarak kurtulabi - lirler. 1 — Donanmalarımı fevkalâde çoğalt- makla, 2 — Belçika veya Franşa sahillerini elde etmekle. Yukarıda serdedilen iki şekilde de do- sarımaların harbetmeden dahi harblerde nasal rol oynadıklarımı görüyoruz. Nite- kim Almanyayı büyük harbde mağlüb eden de şu fena İdurum değil midir? Her halde bütün dünya denizcileri İskajarak muharebesine bir fantazi diye bakarlar, Büyük harbde ests itibarile her iki do- nanmanın talim ve terbiyesi yekdiğerine Müsavi idi. Bu hakde Almanya sevkul- ceyş itibarile mahküm olduktan sonra İskajarakta Alman topçuluğunun — fazla bir kifayet göstermesi, kuvvet bakımın- dan bir üstünlük temin etmez. Almanlar bu CD Yüzlr vetin ne yapabileceği tasavvu: edilir. Baltık meselesi Bugün Almanlar, Ruslarla, rejim ba- kımından mücadele halindedir. Binaen- aleyh Alman donanması İngiltereye kar- şı çarpışmak zorunda kalırsa Baltıkta da faal bulunmağa medbur kalır. Nitekim “|bazbi umumide Baltıkta bulunan Rus do- nanması daha mahiyane ve meselâ İngi- Tz donanması ile sevkulceyşi harekatı birleştirerek kullanılla idi Almanların denizlerde daha çabuk mağlüb olması temin ediliridi. Hususile telsizin fevkâlâde terakki ve inkişaf göstermesi istikbalde müştereken hanbeden li devlet donanmasmın bir- Ekte kullanılmasını temin edecektir. Bi naenaleyh Almanlar İngilizlere nazaran 13 olan kuvvetlerinin bir kısmını Bal- tıkta kullanmağa mocbur olacaklardır. Ticaret harbi imkânları Denizlerde harb gemilerinin birbirle- İrine karşı muharebelerlilden başka bir de ticaret harbi vardır. Bu nevi hartı için |büyük gemiler değil, kruvazör gibi sür'a- 'ti fazla tekneler kullanılır. Bu kruvazör- ler düşmanın ticaret hatlarında dolaşa- Tak ticaret gemilerini yakalâr ve imha ederler. Gene bu kruvazörler şayed düş- amanın büyük gemilerile karşılaşırlarsa yüksek sür'atleri sayesinde onların önün- den kaçarlar. Almanyanın büyük harbde denizaltı- lar ve müstemlekelerinde bulunan kuv- vetlerle bu nevi harb yaptığın: gördük. Fakat o zaman Almanya elinde böyle bir |harbi idame ettirecek imkânlar — vardı. Bugün aşağıda — sıralanan imkânların mevcud olmayışı Almanları bu bakım- dan da müşkül duruma sokar, 1 — Ticaret harbi yapacak kuvvetlere üs olacak liman yoktur. 2 — Büyük harbde hava kuvvetleri o kekllar inkişaf etmamişti. Binaenaleyh is- tikbalde böyle gemiler daha çabuk yas kalanabilecektir. 3 — Denizaltılara karşpı imha vasita- ları çok tekâmül etmiştir. İşte bu üç hal, bilhassa tayyarelerin gçoğalması ve evsafının tekammül etme- Şetin ablokâyı büyük |si dolayısile görüş sahalaşının, çoğalma- Sahillerin tahkimi Bugün Almanyanın yegâne rakibi olan İngiltere kâfi derecede — şişmanlamıştır. Petrol mevzuu bahaolmıyan toprakların elde edilmesi, İngiltereye, faydadan 71 yakle zarar verir. Bu meyanda İngilizle- rin Alman topraklarımı elde etmeğe ça- lışmaları füzuli bir fikir olur. Madem ki bu topraklar herhangi bir taarruzdan masundur? O halde onları lüzumundan fazla tahikim etmek füzuli bir iş olarak telâkki edilir. Bence Alman tahkimatı- nın birinci derecede harb liman ve geçid- leri, ve ükinci derecede de ticaret liman- Tarını ihtiva etmesi lâüzımdır. Muna mesolesi Almanların şarka doğru teveccühü on- lara Ramanya petrollerini ve Karadenizi temin edebilir. Bu bakımdan Almanyaya Muarız olanlar, herhangi bir korku his- setmekte haklıdırlar. Ancak Karadenizi | YYordu temin ödecek olan Alman gemileri bu denizlerde sancak gösteren tekmil kuv- vetlere üstün olmahdır. Yalnız Tunanın — ehemmiyeti harblerinde daha mühimdir. Bu nehir, Avusturya toprakları ilhak edilmeden evvel, Balkanlara doğru ilerlemek isti- yen Almanlara karşı iyi bir müdafaa hattı 48. Sahillerinin teşekkülâtı itiba- rile olsun, akan suyun şiddeti ile olsun, aşılması güç olan bu nehrin artık ehem- miyeti kalmamıştır. Çünkü bugünkü ta- bif Alman hududu, Tunanın çok — cenu- bundan geçer, kara Netlce Yukarıdaki meseleler, telerrüata daha dikkat edilerek incelenecek olursa - bu- günkü Almanyanım ne kadar büyük bir donanmaya malik olması lâzım geldiğini hemen meydana çıkarır, Almanya' bu büyüklüğü 1942 de hazır olacağı tahmin edilen (5) büyük (8) küçük zırhlı ile te- min edemez. Buna ne büyük Alman im- paratorluğunum, yari - Kayser — Vilhelm Almanyasınm seryeti, ne de (Tripiç) sa- nayil elvermez. Buna mukabil karşı ta- Tafta bulunan İngilterenin hazirlığı cid- den dünyaya hayret verecek şekildedir. kadını ünyanın en uzun boylu öldü Pepi uzun boyu yüzünden çok felâketli bir ömür sür-« müş, ancak son senelerinde Geçenlerde Çekoslovukyada — Brunn şehrinde Jozefin Kluçek adında bir ka- din vefat etmiştir. Brunn şehrinde onu bu isim ile hemen hemen tanıyan yok- tur. O, Moravyanan payitahtı olan Brunn şehrinde Pepi-Danub ismile amılmakta di Bu kakdın pek feci bir talih ile kargı- laşmaştır. Jozefin Kluçek 1859 senesinde Moravyada Brunn şehrinde dünyaya gel- miştir. Babası şehrin tanınmış simalarır.- dan biri ve şehrin en büyük ve en zengin kausabı idi. Jozefin doğunca çılgınca sevinmeğe başladı. Çocuğun gürbüzlüğü ve mükem- mel sıihhati herkesin dikkat nazarlarını üzerine çekiyordu... Çocuk büyüyüp serpilmişti... Brunn'un sen güzel kızı» sıfatmı kazanmıştı. Fakat büyümesi bir türlü tevakkuf etmedi, Bo- yuna yükselmeğe devam etti, tam iki metreye vardı, Boyu iki metreyi bulun- €a talih ona küsmeye başladı. Jozetine babası hürmetli bir drahona ayırmıştı. Bu paraya tama eden erkekle- | rin ortaya atılmaları icab oderdi. Fakat genç kazan uzun boyu ve kaba saba hal. lori herkesi cidden ürkütmüştü. Bu hal- ler onun ahlâkı üzerine de tesir icra et-! mekten hâli kalmadı. Honüz genç yaşında iken babasını kay- betti. Hayatta muvaffak olabilmek için taarruza geçmeği kararmlaşlırdı. Babası- | nın ticaretine devama da karar verdi. Fa- | kat sinirli halleri buna engel oldu. Borç| içihe daldı. Mağazayı kapadı. Sebebi de kendisini zevk ve safa âlemine daldırma- sıdır, Parasız kalan Jozefin (Viyana) ya ilti- ca etti. Orada dahi talih ona yür olmadı. Hizmetçilik yaptı,, fakat nihayet uzun boyu buna dahi mânj oldu, ya hane sahi- besi onun uzun boyundan bizar kaldı, ya çocukların alaylarına hedef teşkil etti. Bu tal dahi bırakmak meoburiyetinde kaldı. Günün birinde artık bu sıkıntıları çe- kecek kuvveti kendirsle bulmadığı bir sırada Tuna nehrine düştü, fakat çabuk. kurtarıkı. O günden itibaren Jozefine artık Pepi Danub ismi konuldu. Hayattan bıklığı ve- iğrendiği kadar kazadan da iğrenmiş olan Pepi, tabil ha- yata avdet eylemek arzusunu duydu. Bu- na binaen doğduğu yere yani Brunn şeh- rine dönkiü, fakat Jâkabı onu bu şehirde dahi takib etti. Kendine göre uygun bir meslek edinemiyen Pepi nihayet seyyar bir cambazhaneye intisab eyledi ve ken- disini teşhire başladı. Bir müddet bu suretle hayat geçirdik. ten sonra yaşlanmanın da tesiri ile so- kaklarda kibrit vesatr ufaktefek satmağa başladı. Çocukların kendisi ile alay et- meleri eskisinden büyük bir şidllet ile |başladı. Buna katlanmak mecburiyetini de duymuyor değildi. Bu mecburiyeti hisseylediği andan iti- baren her hususta kendisini — ösliverdi. Artık ne giyinişine, ne de yiyeteğine ba- * 1897 senesinde Avusturya - Macaristan imparatoru Françols Jozef Brunn şehri- ni ziyarete gelmişti. Şehirde egörülecek şeyler» meyanında kentdisine Pepi Danub da takdim edildi. İmparatorun huzuruna, olduğu gibi, yani hergünkü gok garib k- yafeti ile çıkarıklı. Pepi âmparatarun huzurunda sıkılgan- hğı bir tarafa bıraktı ve çekmiş ve çek- mekte olduğu bütün mezahimi anlattı, derdlerine derman aradı. Rikkat kalbi ile tanılan imparator François Jozef Viyanaya avdetinde biça- re kadına bir etütün satış> Mmağazasım vertdirdi. Artık Jozefin namı diğer Pepinin ha- yatı sigorla altına alınmış oldu. Küçük mağazasına yerleşti, tütün ve sigara satışile maişetini temine başladı. Bu son seneler içinde artık büsbütün kuvvetten düştlüğünden kendisine bir yardımcı kadın aldı. İhtiyarlığın çökmesile boyu — biraz tabit bir şekil almak istidadını göster- mişti. Nihayet bundan pek az evvel de sessiz göçüp gitti. Ancak ölümünden biraz rahata kavuşabilmişti sunra gazeleler kendisinden bahsctmeğe başladılar. Şimdi Brunn halkı Çekoslu- vakyanın âksbeti ile berabec sevdikleri Pepiye ağlamaktadırlar, Dumlupınar vapurunda bir yaralama Çanakkale (Husust) — İstanbuldas Çanakkaleye gelmekte olan Dumlupı- nar vapurnunda bir yaralama hâdisesi olmuştur. Yolculardan Ankaralı Ahmed isminde biri, bir yer meselesi yüzün - den Şeref, Murad ve Abdullah isminde üç kişiyi bıçak ve su testisi ile yarala- mıştır. Bıçakla kalbinden vurulan Mu- Tadın yarası ağırdır. Yaralılar memle. ket hastanesine kaldırılmış, Ahmed de tevkif olunmuştur. Gümüşhanede 15 inci yıl hazırlıkları Gümüşhanede Cumhuriyetin 15 in ci yılı hazırlıklarına bir aydanberi de vam edilmektedir. Manisa muhasehti hususiyesinde tayin ve & makiller “Yeni kadro dolayısile vilâyetimiz muhüse- bel hususiyesinde memurlar arazında bazi değişiklikler ve terfiler olmuştur. Vilüâyet &n cümen başkâtibi Ferid Akşit terfian muhas sebel hususiye müdür muavinliğine ve küy- ler tahail şube memuru Sami 25 lira kadrolu, evrak memurluğuna ve birinci tahsil şubesi memuru Hayrinin de Akhisar tahsil memur- Tuğuna ve yerine Alaşehir kazasi memur- larından Ziya naklen tayin edilmiştir. Balih- N kazası tahsil! memuru Hüsnü de- Gördes husust muhasebe memurluğuna tayin edil- miştir. Manisada makil ve tayinler Manisa Kkazalarında İnhilâl eden — maliye memurluklarına tayin için açılan imtihan-; Jara girenler arasında Salihli kazası tahslli memurluğuna vilâyet tahallât kxâtiblerinden; Kâmil Koran terfian yirmi lira müaş ile ve namzed olarak tayin edilmiştir. Muşta yeni tayinler Urfa vilâyet jandarma komutanı Mahmud, Polat yarbaylığa terflan şehrimiz jandarma - komutanlığına, Antalya okullar — sekreterl Hilm! terflan Muş maarif direktörlüğüne ve Denizli posta, telgraf ve telefon direktörü Vehbi şehrimiz P. 'T, 'T. direktörlüğüne tayin edilerek vazifeleri başına gelmişlerdir. Muş baytar direktörü Kâzım da Diyarba« LA Kf Fillerin ölümü Serbest yaşıyan fillerin yaşlandıktan sonra nerede ve nasıl öldüklerine öair şimdiye kadar hiç bir delil ele geçmemiş- tir. Hiç kimse'de, hiç bir tarafta fil leşina tesadüf etmemiştir. Zannolunduğuna na- zaran ırmaklara dabp sulanmayı seven bu hayvanlar, çok defa balçığa saplan « makta ve suya gömülerek boğulmakta « dırlar. Fillerin gözönünde öldüklerinin Bgörülmemesinin tek sebebi bu olsa ge « rektir. " K

Bu sayıdan diğer sayfalar: