Cumhuriyet 'rejimı' ve Halk fırkası Yazan: Muhittin Birgen 3) ugün bütün milletin kendisine (C) sıhhat ve âfiyet temenni etti- Bi Atatürkün Tü hesabsızdır. Bu hi: zinden biri de kurduğu rejim, temelleri- ni memleketin derinliklerine attığı dev- Jet ve siyaset sistemidir. Bu sistemin prensiplerini hep ruz: Cumhuriyet, halkçilik vesaire. Bunlar, sistemin ruhuna aid esaslardır. Rejimin teşktlât bakımmdan hususiyetine gelince, bunun tek bir fırkaya, Halk Fırkasına isti etmesinden ibarettir. , vazıh görüşlü, derin bakışlı| İ ve siyasi | a birçok ihtiyaçlarına en mu SON POSTA Resimli Makale: İnsanda itıyad binada temele benzer, bütün hayatımız onun üzerine kutulur, ve bir defa kurulduktan sonra değiş- tirilmesi mümkün de; ir, temel gidince bütün bina bir« denbire çöker, mek istedi. İşte, «tek prensipi bu hal şeklinin esasını eder. teşkil * Bu bakımdan «fırka» kelimesi, demok- rasi nizamının ayni kelime ile kasd ve iHfade ettiği manaya münafidir. Fransız - İngiliz damgasını taşıyan garb demok- rasisine göre, fırka, mühtelif menfaat zümrelerini, muhtelif hayat anlayışları m temsil eden ve muhtelif kütlelere is-| tinad eden, birbirinden ayrı bir takım| içtimaf cereyanların siyasi — teşkilâtları | manasınadır. Bunlar, birbirlerile daimi bir mücadele halindedirler. Bu mücadele, © memleketlerde bir takım kuvvetlerin | israfını mucib olmakla beraber, nrl;n—dnı gene bir ahepk vücude getirmeğe kadir | oluyor. Halbuki, o memleketlerin geçir- dikleri tekâmül salhalarından geçmemiş yerlerde, bilhass illetleri n- da bu nevi bir fırka anlayışının milleti ! ren fena bir tefrika unst-| ru olduğu kâfi derecede tecrübe edilmiş-| tir. | Ben, bizzat bu tecrübe devrinin en yas kın şahidlerinden biri oldum: - İttihad ve Terakki devri, Bu devirde, biz İttihadcı! si pren- sleri sıfa> hyorduk. İçi-; mizde Fransız kaşığı ile Türk pilâvı ye- menin kabil olmıyacağını düşünenler yok | olmamakla beraber, İhtilâli Kebir pren-| siplerine kafalarımız 0 kadar kuvvetle saplanmıştı ki, ilk di 6, bütün sa- mimiyetimizle memleketimizde — Fransa teşkilâtinı tatbik etmek i: ik. Fakat,| hata et n sabit olması i gün-| lük fi geldi ve o günden itiba-| ren, İttihad ve Terakki, kendi kendisini | nakzeden, kendi kendisini tekzibe mee- bur kalan ve kendi elile yarattığı bir te-| zad içinde kendisinin kurbanı olmak va- | ziyetine düşen biçare bir teşekkül oldu: | Bir taraftan fırkalar ve fırkacılık pren- | siplerini müdafaa ediyor, öte taraftan da fırkaları başıboş brraktığı takdirde mem- leketin birbirini yiyeceğini görerek, tek bir fırka halinde, yalnız kendisi hâkim olmak istiyordu. Bu, İttihad ve Terakkiye yapılabilecek bütün hücumların hareket noktasını teş- kil etmişti, Herkes haklı olarak İttihad ve Terakkiyi, «söylediğinin aksini yap- makla» itham edebiliyordu. O zavallı is- tihale devri mücesesesi de, bir taraftan memleketi başıbaş bıraktığı zaman her- kesin davulcu ile zurnacıya varmak iste- diğini gören, diğer taraftan da kendi ken- disini tekzib pahasına da olsa memleketi toplu ve müttehid bir halde tutmak ihti- yacını hisseden bir teşekkül oldu. Böyle oldu, böyle yaptı ve bu oluşla yapış ara- sında, kendi kendisini nefyeden bir si- yaset içinde batıp gitti. * Atatürk rejimi ise böyle yapmadı. Ta- rihi adı fırka olarak kalan bir içtimal te- Şekkül vücude getirdi ve birkaç senelik bir tekâmülden sonra devletle bu fırkayı iki muhtelif teşkilâtın iki noktasında, ya- ni umumi kâtiblikle Dahiliye Vekilliği noktalarında birbirine düğümliyerek bir teşkilât şebekesi vücude getirdi. İki muh- telif şebekeden mürekkeb olan bu müt- tehid teşkilâtın bir parçası, Halk Fırkası namını taşıyarak millet kütlesinin, yani halkın teşkilâtı oldu. Öteki, yüksek dev. Jet otoritesini temsil eden ve memurlar- (Devamı 11 inci sayfada) SÖZ ARASI eee ei Hergün bir fıkra Nezaket Bir mecliste milletlerin nezaketle- rinden bahsediliyordu. Biri: — Fransızlar her milletter. Bir yıldızın Eski kocası Yenisini gyaraladı daha ? T rsun? diye sordü. lar, sen Fram gittin mi?.. — Gittim, gitmedim, oran size ai değil, yalmız şu misali söylemem on- ların ne kadar nazik olduklarını is bata kâfidir: Biz Otl, derir. Onlar Ü'tel Bir milyoner, 20 milgyonluk yeni Bir servete fevarüs votti Dünyanın sayı- h zenginlerinden Lolan İngiliz mil - yöneri — Marshali Fild, 20 milyon İngiliz lirası gibı yeni bir muazzam servete daha teva- rüs elmiştir.” 32 sene evvel Şi- kagoda ölmüş o - lan Mazshall Fil - |din büyük babası, bütün servetini bu '" İtorununa — miras | bırakmıştır. Snyder, geçen gün Holivudda Ruth Et-| Tanzim — edilen tingin villasına girerek, artistin yeni vasiyetname mü - casını bir revolver kurşumu ile yarala-| cibince, Marshall raıştır. Fild ancak 45 ya « idrak ettikter İngilterede her sene 90,000 İSonra bu mira, kadın çocuk düşürüyor | | | Ruth Ettingin Meşhur sinema yıldızı Ruth Ettingin eski kocası albay Snyder, el'an karısını sevmekte ve ondan ayrılmış olmakla be- raber, dalma peşini takib etmektedir. Albay Snyderin bu aşkı, kendisini bi cinayet işlemeğ kadar ştir. tedricen kavuşabilecekti. Geçenlerde, doğumunun 45 inci yıldö. İngilterede, her sene 90 bin kadının ço-| nümünü tes'id eden milyoner, mirasın ilk cuk düşürdüğü tesbit edilmiştir. İzlrine Hebesden Şlaniter Bu hakikati nazarı itibara alan İngiliz Kadinlar Birliğinln Hüsre Beyeti; “ çocuk _ğf:“ ŞG İRY Ğ SO düşürmeyi yasak eden kanunun değişti- Ç S rilmesi için hükümete müracaat etmeğe Marshall Fild üç defa evlenmiştir, beş karar vermiştir. çocuğu vardır. İdare heyetinin kanaatine göre, kanun KSi Si T A e yasağına rağmen yapılan gizli çocuk dü-| Eski Portekiz kraliçesi şürmeler neticesinde birçok ölüm ve ' iltes * ğ katlık vak'aları zuhur etmektedir. An- bir çı/lç. ile WIm'yo' cak kanunun değişmesile bunların önüne Eski Portekiz krah Manoelin karısı kraliçe Augusta V:clar_lı Almanyada bü- geçilebilecektir. yük bir çiftlik sahibi olan Robert Doug- las ile yakında evlenecektir. Robert Douglas, kraliçe iyi tanışırdı, 130 İrigiliz lirasına bir pul Eşi yalnız İngiliz müzesinde bulunan ve 1682 senesinde çıkarılmış olan — bir| posta pulu, geçen gün Londrada 130 İn - Pabasile ç giliz lirasına Mr. Foster Bond'a satılmış -| Kral Manoel 1932 senesinde ölmüştür. tır. İKraliçe 48 yaşındadır. Augustanın S RER İNAN İSTER Dün bir gazetede şu fıkrayı okuduk: e— Bu yıl meyva fiatları tam manasile ateş pahasına.. bir manav dükkânma girildiği zaman çürük elmaların üzerinde- ki 30, iyfee üzümlerin üzerindeki 35 kuruş fiat etiketleri in. sanda vehleten bir soğuk düş tesiri yapıyor.» İSTER İNAN, işittik: şikâyetçi, İSTER z İnsanın temeli — Birinciteşrin 21 Sözün Kısası P_alumul ve Ötekiler n stanbul limanında, köprünün dış ta« rafında, rıhtıma yanaşmış ufak, şirin İsilepcikler duruyor. BunlaP? İtalyadan, Yunanistandan, buraya palamut almağa |selmiş vapurlardır. Bir kağeh rakı, bir küçük kumar, basit bir eğlence atemt zararsızdır, demeyiniz. Kötü huyla ha; hep böyle başlamışlardır, itiyadın iyi zı sağlam temel üzerine kurunuz.. tlarını çürütenler NDA Gazete satarak Zengin olan Müvezzi Resimde gördüğünüz genç, malül ol - duğu halde, Londra sokaklarında gazete satmakla hayatını kazanmaktadır. Bütün hayırsever İngilizler, günlük gazetelerini ve mecmualarını bu gençten alıyorlar. İsmi Con Vels olan bu malül, kısa bir zamanda kazandığı para ile güzel bir ev almış ve güzel bir kız ile de evlenmiştir. Hitlerin kitabı arabcaya tercüme edildi Hitlerin meşhur «Meln Kampf», (Kav- gam) kitabı, Mısırda arabecaya tercüme edilmiştir. Sigara içme kralı «Sigara içenlerin kralı» ismini taşıyan bir Fransız, Cenevrenin bir kahvesinde tertib edilen esigara içme» müsabaka - gında birinciliği tekrar kazanmış ve ün- vanını muhafaza edebilmiştir. «Kral», müsabaka-için yakmış olduğu bir püroyu, tam iki saat 12 dakika yanar ve tüter halde saklıyabilmiştir. Dünya konseri Önümüzdeki pazar günü için beynel- milel radyo birliği bir dünya konseri ter- tib etmiştir. Bu konser otuz radyo istas- yonu tarafından dünyaya yayılacaktır. Konserin iki yüz milyon dinleyicisi ola- cağı tahmin edilmektedir. Program bil- hassa Amerika yerlilerine has olan mu- siki parçaları ile doldurulmuştur. İNANMA! Gene dün ağele bir tedavi için İzmit ile Pendik arasında bir yore gitmiş olan meşhur bir doktorumuzdan şe cümleyi — Köylü üzümünü 2, elmasını 10 kuruşa satamadığından İNANMA! Bunları orada gördü! hakiri, er bayağısı adü karşı günlümde bir hürr yor. En pahalı gününde çifti elli, altırış kus ruşu geçmiyen, ucuzladığı vaki* te, işe portalarda, küfelerde, yük araba içinde, Hiatı bit bardak Karakulak suyu« nun İiatı İle müsavi olan, eçingene> sıfa« döviz sokmakla ettiği büyük hizm, cil ile anıyorum: dan üstün tufarak, vatanın istikbaling hâlâ inanç getirmiyerek, işgal ettikleri sosyal mevkiin kendilerine temin eyledie ği bir takım imtiyazlardan istifade ede< rek, buradan yabancı memleketlere baa vul doluları para, altın gölürüyorlarmış, Millt ekonomim k den başka bir rini onlar kendi kendilerine arımız. dama orada emniyet altında bulunan paracı hâatırla yer, keyfimize b miş. Bir bunları, bir de palamudu.. çingene palamudunu düşündüm.. Şu âdi, pespaye, bi «deniz küzusur.. Bâm, duygusuz, vatan. karşı Jâkayd ve hain adamlardan çok daha şayanı hür- Met, şayanı tevkir ve tebcil geldi. kendisinc tiği paraları buradan kaçırmağa yor.. Meğer, insan, bazı defa palamuttan, çingere palamudundan aşağı olmağa da tenezzül edermiş! Bu ne sukuttur, yarabbim! bakıa İzmirde bir sarhoş Bir harı kocaya Tecavüz etti İzmir (Hususi) — Evvelki gece Bas- mahane civarındaki evine gitmekte o- lan Ali oğlu Hüseyin ve eşi Hayriye, Çirkin bir tecavüze uğramışlardır. Yan- ganlık arasından peyda olan İbrahim, Hüseyine yaklaşarak yanındaki kadı - tir. Hüseyin, bu kadının karısı olduğu- nu anlatmışsa da İbrahim kendisinin üzerine hücum ederek sürüklemek is « temiştir. Kadın istimdad etmeğe baş « lamıştır. Bn. Hayriye bu suretle yeti şenler tarafından müşkülâtla kurtarıl- miştir. Hâdise ânında sarhoş olan İb - rahim yakalanarak Ağırcezaya veril « miştir. TAKVİIM