Hadiseler Karşısında HARBE DAİR ir çadır kapısında çığırikan bir yandan çıngırak çalıyor, ve bir yandan da bağırıyordu: — Giren de pişman girmiyen de. Yanımdaki arkadaşıma sordum: — Burada harb mi var? * Sulh güvercininin yuvası, harb si - Tâhının ucundadır. * Harb korkusu sulhün muhafızıdır Eğer o da kâfi gelmezse; sulh, doğru - dan doğruya harbden yardım ister! * Harbde kazananın zarari, harbde kaybedenin zararından daha az değil- dir. * - Harbi idare edenler, — sulhü idame edebildikleri takdirde muzaffer sayı - bırlar: * Devletlerin siyas! muvaffakiyetle - rinde âmi! olan harb değil, harb teh - likesinin verdiği korkudur. Harb zelzeleye benzer, merkezdeki sarsıntıyı çok uzaklardan hissetmek | mümkündür, * Harbin mes'uliyetini, harbde mağ -| lüp olana yük]ulı: Bana sordular: — Acaba devletler harbe Hazır bir vaziyette midirler? Cevab verdim: — İki senedir İspanyada bu işin ma- nevrasile meşguldüler * Yirmi dört sene evvel bir tabanca |namfusundan çıkan bir kurşun umu - mi harbe sebeb olmuştu. Fakat bugün |vaziyet ayni değildir. Tüfekler atılı - yor, toplar patlıyor, amma nedense bir türlü harb başlamıyor. | — «Nasreddin hocayı safir olduğu bir evden eşyasile birlikte kapı dışarı atmışlar, Hoca, yüzüne kapanan kapı- nın karşısına geçmiş: — Bundan istiskal çıkar! Demiş... Günün birinde ordular - karşılaşa - caklar, yüzlerce binlerce insanlar ö - İlecek, hududlar değişecek ve — galiba ancak o zaman: — Buna harb derler! Denilecek, İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz? —| Yeni bir gaz Başka — memle- ketlerde Bütan ad- Ek_ı. b ve hava gazınâ 2 benzer bir madde vardır. ki mutfak işlerinde ve odala- , rı asıtmakta kulla- mılır ve petrol tas- fiya edilmek sure- tile elde edilir. ! * Süveyş kanalının ehemmiveti - * S Akdenizle Şap denizini birbirine bir - Br yanardağın yapab'ldikleri Sumatra — adası- na civar Sond bo- |ğazında — Timbora Jadlı bir yanardağ vardır.. Bu dağ (1815 de bir defa indifa etmiş ve et- rafa © kadar müd- hiş bir kül “yağ,- muru yağmıştır ki bu yüzden 65 bin kişi ölmüştür. Dağın fırlattığı küller eğer Paris gibi geniş bir şehrin üzerine düş - Mmüş olsalardı, bu şehri (1500) metre ka - lınlığında bir kül tabakasının altında bı- rakırlardı. Timbora dağı bu indifadan evvel (4300) metre iken indifadan sonra (2760) metreye alçalmıştır * Televizyon hasıl şeydir? Bir resmi televizyon vasıtasile uzak leştiren Süveyş kanalı gemilerin muaz- mesafelere nakledebilmek için o remi ev- zam bir yol tasarrufu yapmalarını te -| velâ binlerce nokta haline ifrağ etmek ve min etmiştir. Marsilyadan kalkan bir ge- sonra bu noktaların hepsini birden bir mi Bombaya kadar (22600) kilemetre ka-| saniyenin on beşte biri esnasında nakley- tederdi. Bu mesafe şimdi 9500 kilomet -| lemek lâzımdır ki televizyon ameliyesi Teye inmiştir. muvaffak olabilsin. BUN FPUuUSTA Kadın Köşesi Şunları yapmayınız Çay veya kah - ve içerken, finca « nın, bardağın kul. punu iki Üç par « mağınızla — tutup serçe parmağını « zi havaya kaldır - mayınız. Hoş gö » rüneyim derken yapmacıklı olursunuz. * Gülmenizi tutmak için tırnaklarmıza bakmayı âdet etmeyiniz, Boş, manasız bir harekettir, * Yazı yazarken, kalem sapını ağzınıza sokup, dalmayınız. Bu duruş insana il - ham getirmez. Gülünç bir hal verir, * Makyajınızı aydınlıkta yapınız. Şap - | kanızı dikkatli giyiniz, saçlarınım iyi ya- tıştırınız. Evden dışarda rastladığınız ay nalara bakmayınız. Etrafınızdakiler sizi kendi güzelliğinize hayran sanır, * Fala el kol sallamıyayım, lüzumsuz jestler yapmıyayım diye dimdik, hare - ketsiz durmayınız. Ne biri, ne de öteki se- vilir. Çiy kola Kola iki türlü yapılır: A çiy ve b piş. miş. Çiy kola, bir kaç parça kolayı soğuk suda ezerek elde edilir. Yumuşak erkek |yakaları ile pijamalar ve bluzlar içindir. Pişmiş kola: | Pişmiş kola katı erkek kolluk, yakalık ve plâstronları için kullanılır. Kaynar İsuya pek az kola âlılır. Bir dakika pişi « rilir. İçine bir çimdik boraks konulur, iyi- jce karıştırılır. Kullanacak eşyâ bu kola- ya batırılır. Yaş yaş ütülenir. Kola yerine pirinç suyuna batırılacak çamaşırlar: İnce, nazik çamaşırlaria danteller ko- İdaya batırılarak (ister çiy, İster pişmiş) pek katılaşırlar. Bunları kola rinç suyuna daldırmalıdır. Pirinç suyu şöyle yapılır: 50 gram pi - rinç pişinciye kadar sıcak suda tutulur. Sonra pirinçler çıkarılır. Süzülen su da- ha ilık iken içine dantel ve çamaşırlar batırılır ve nemli nemli ütülenir, yerine pi- Yemek bahsi: Patates çorbası Patates gibi besleyici bir yiyecekten yapıldığı için bu çorba pek iyi bir gıda sayılabilir. Hele tadına hiç doyamıvacak- sınız. Lâzım olan şeyler: Birkaç sarı patates. Koyu et suyu, Kuru, ufak hindistan cevizi. Tarihi tedkikler : x Eyu -40 Barbarosun Preveze zaferi hangi gün kazanıldı? * &. Preveze harbinin yıldönümünün 29 birinciteşrinde olduğu iddiasi yalnız Muradi'ye dayanıyor. Buna mukabil bütün tarihciler, hele bu işde daha salâhiyetli sayılmaları zaruri olan garb tarihcileri- 27 - 28 eylül tarihi üzerinde birleşiyorlar. dönümü olarak 27 eylülü, zaferin yıldönümü olarak da 28 eylâlü almak lâzım geliyor. Fakat bizce ihtifalin bu iki günden birinde yapılmasında fark olmadığı gibi münakaşaya da lüzum yoktur. Bu vaziyet karşısında harbin yıl Ressam Nuri paşanın Preveze muharsbesi tablosu Kurun gazetesinin eyifi tarihli sa- yısında «İbrahim Hakkı Konyalı» im »- zası altında bir yazı çıktı. Topkapı sara- yının revan köşkü kütübhanesinde 1291 numarada yazılı ve Muradi adında birinin «Fetihnamei Hayreddin Paşa» ismindeki manzum eserine dayanılarak Preveze za- ferinin dört yüzüncü yıldönümünün 27 eylüle değil, 29 birinciteşrine rastladığı iddia ediliyor. Muharrir önce bu cihetin mütehassıs bir heyete tedkik ettirilme - sini, yazının sonunda ise ihtifal gününün derhal tashih olunmasını teklif ediyor. Muradinin manzum eserinde donan - manın 945 senesi Cemaziyelâhirin birin- de Prevezeye geldiği yazılı imiş. Harbin başlaması ve devamı ilâve edildikten sonra kat'i zaferin ayni ayın beşine rast- ladığı hesab ediliyor. Bu hicrt tarih ise 29 birinciteşrinle karşılaşıyormuş. Böyle- likle Preveze harbinin dört — yüzüncü yıldönümü münasebetile 27 eylülde ya - pılması takarrür eden Barbaros ihtifali- nin cumhuriyetin on beşinci yıldönümüle birlikte olması lâzım geldiği ileri sürü - lüyor. Muharririn saydığı Osmanlı tarihçile - rinden Lütfi Paşa, 0 harbde bizzat bu - dunduğu halde gününü bildirmiyor. Pe - çevi yalmız 645 hior? senesinden bahse - diyor. Âli ise seneyi 46 olarak gösteri - yor. Fakat «Esfarı Bahriyei Osmaniye» sahibi Mehmed Şükrü; Muharebatı Bah- riyei ÖOsmaniye muharriri Süleyman Nut- ki; Devleti Osmaniye tarihi müellifi A - vusturyalı Hammerin 1538 senesi eylül ayı üzerinde ittifak ettiklerini; Hamme - yin kat'? zafer günü olarak 28 eylülü yaz- Okuyucularıma Cevablarım... Bayan «8, $.» a: Bana gönderdiğiniz mektubun — bir eşini, ailevi kısımları hazfetmek şar - tile Nafia Vekili Alı Çetinkayaya gön- deriniz, açık kalble anlatılan derdleri ginlediğini bilirim, eğer bulunduğu - nuz şehirde naflanın bir bürosu varsa şize istediğiniz işi temin edebilir. * Babacaskide Bay «8, S.» e: — «Hoşunuza gidenin tahsilini te « Mmal etmiş bir genç kız olduğunu da — göylüyorsunuz, arkadan da maksadı « nızin: «Bir müddet manen sevişmek, son- ya evlenmek olduğunu» ilâve ediyor. sunuz, o halde biraz düşünelim: Bu tahsilini ikmal etmiş olan genç kızda #hâdiseleri muhakeme etmek kudre - tir de bulunacaktır. «Manen sevişmek ne demektir?» diye kendi kendisine düşünmez mi? * Tanışmak, konuşmak, birlikte do - /| laşmak olacak, fakan bütün hnl,ı*yı- pıldıktan sonta ya evlenmekten vaz « Beçerse muhitimde ne hale düşerim? sualini kendi kendine irad etmez mi? Sizinle mutabıkım: Tanışmak lâzım, konuşmak lâzım, anlaşmak lâzım, fa- kat aile muhitinde ve evlenme bah - sini açmadan evvel, birlikte dolaşmı » ya gelince: Müsaade ederseniz bunu evlenmek değil, eğlenmek istiyenlere bırakalım. * Eskişehirde Bay «H. T.» ye: Birinci kadın sizin için bir hayal ha- line girmiştir. Bugün karşınıza getir » seler iki çocuklu bir annede on yıl ev- vel sevdiğiniz genç kızı bulamazsınız, bırakınız hayalinizde tatlı bir hatıra olarak kalsın. Bugün tanıdığınız ikin- ci kadına gelince, O, hayat: içinden tecrübe etmiş, yakından görmüştür, siz Yse henüz eşiğinde bulunuyorsunuz, yaşınız da geçkin değildir. Size bir genç kız tavsiye ederim. Şurasını u » nutmayınız: Yıkılan evin Üzerine kon. mak istiyen insan değil, baykuştur, TEYZE dığını, İbrahim Hakkı Konyalının yazı - Patatesleri yıkar, soyar, dilimler, haş-İgında okuyoruz. Bu üç eser de çu anda lar, püre gibi ezersiniz. İstiyen seymadan | masamızın Üstündedir ve bahse mevru ve dilimlemeden haşlar, sonra soyup e-/olan makaleye doğru olarak nakledilmiş- zer, İkisi de birdir. Suyunu Kararlamak- | tir. 'tan şübheniz varsa ikinei türlüsünü yap-| Harbin $45 senesi Cemeziyelâhirinde malısınız. Çünkü birineisinde su © kadar olduğunu iddia etmekte Muradinin yal - konulmalıdır ki patatesler tam ezilecekniz kaldığını, ay tayin edenlerden hepsi- hale gelince hiç su kalmamalıdır. nin «Cemaziyelevvels başlar gıcı üzerinde Bu patates ezmesine koyu et suyundan |birleştiklerini gerek araştırmalardan ve kaşık kaşık döküp sulandırırsınız. Epey- | gerek makale muharririnin ifadesinden ©e sulanınca azar azar et suyunun içine | anlamaktayız. döker, karıştırırsınız. Ateşe koyar, bir| — Hicri ayların başlangıcını tayin etme - taşım kaynatırsınız, indirdiğiniz zaman|nin güçlüğünü ve erüyeti hilâl» denilen Üstüne rendelenmiş ufak hindistan cevi. | gülünç usulün hatıralarnı bilenlerimiz zi tozu serpersiniz. Nefis bir çorba olur.İpek çoktur. Biraz coğrafya kültürü olan- lar bilirler ki hilâl datma garktta, günef batmadan önce ufkun ardına inmemişstş görünür. Zira ayın dünya etrafındaki devri il& dünyanın kendi etrafındaki dönüşü, onu muayyen zamanlarda tekrar görebilecce ğimiz şekilde değildir. Meselâ Edirneda hilâl göründüğü halde Sivasta görülmea Birinci şehirde arabi ayın biri olur, di « ğeri henüz evvelki ayin son gününü ya « şar, Bu yüzden İstanbulda oruç tutuldus ğu veya bayram yapıldığı halde başka bir yerde henüz oruç tutulmadığı veyâ; bayram yapılmadığı çok olmuştur. Bu itia barla hicri takvim kullanışlı değildir ve * bizi daima yanlışlara saptırır. Kaldı kfl biz bu takvimden şonra rum! takvimi d€ vzun zaman kullandık. Bütün dünyanımk kullandığı ve en ilmi bir şekilde tanzimt edilmiş olan milâdi takvimi kabul imkâe nını ancak cumhuriyet devrinde bulduk. Ramazanın veya bayramın ne gün baş« hyacağını bir gün önce bile kestiremiyemt karma karışık bir takvimi milâdi takvle me çevirmenin güçlüğü meydandadır. Hattâ yukuu tarihlerde hicri takvimle gösterilmiş olan vak'aların gününü milâ- df takvimle tesbite imkân olduğunu kat'i« yetle iddia edemeyiz. Bu vaziyet karşısında Muradiye güven- mek ne dereceye kadar doğru olur? Eİ yazması eserlerde kopy: esnasında bir çok yanlışlar da olur! Bundan başka e « serin manzum oluşu, harb olduğu sırada ve not halinde hemen yazıldığını iddis& imkânını da mutlak olarak verebilir mi? Şairlerin hakikatten ziyade hayal ve süslü kelime adamları olduğunu da u - nutmamak itab eder, Bütün bu ihtimals ler ve daha vükarıta eszdığımız takvim kargaşalığı dolayısile Preveze harbinin yapıldığı günü o sıralarda milâdi takvim kullanmakta olan düşman taraftan öğ * renmek en doğrü yoldur. Böylelikle hic« ri tarihi milâdi tarihe çevirirken düşü- lecek hatalar peşinen bir tarafa atlmış olur. Esasen Avrupalılar vak'aları sih- hatle ve mufassal olarak ve yazmak hu- susunda Osmanlı tarihçiierinden çok ile- ri gitmişler ve daha ilmi hareket et « mişlerdi. Hatırlıyalım ki Preveze harbi yapıldığı sırada matbaacılık ve kitabcis bk Avrupada mühim terakkilere mazhar (Devamı 10 ncu sayfada) Bacaksızın maskâralıklafı Gözlük heves: