Hergün Sulha doğru Gidiyoruz Yazan: Muhittin Birgen acar devlet adamlarınım İtalyaya Mve Macar krallığı naibinin Al- manyaya yaptıkları müteakib iki seya- hatten ve Bled gölü kenarında toplanan Küçük Antant konfcransı ile bu konle- ransta alınan kararlardan ve bu kararlar arasında Macaristanın Çı'koslnvskya):a karşı tuttuğu vaziyetten sonra, arlık vü- zihan görülüyor ki Almanyanın Merkezi Avrupada bugünkü hedefi Çekoslovak- yayı tecriddir. Bu siyasete Iza_ı a hiçbir muhalefet göstermiyor; Maca ayni siyaseti tutmakta muhtelif faydalar g rüyor; Yugoslavya ile Romanya da, hini hacette Çekoslovakyanın eksilen kuvve- tini Macaristanla telâfi etmenin çarçleri- yi arıyarak bu memlekete yaklaşmıya çalışıyorlar. Bu vaziyet, Merkezi Avrupanın şu da- kikada Almanya ile İtalya ve ayni za- manda Küçük Antantın ve Balkan An- tâantının iki uzvu olan Yugoslavya ve Ro- mahya tarafından — görün İkinci bir görünüş de vaziyete İngiltere ile Fransa tarafından bakıldığı zaman göze çarpar. O da şudur: İngiltere, Avrupada sulhün kendi ida- resi altında idamesini istiyor ve Fransa menfaatleri ile Almanya - İtalya menfa- atleri arasında hakem rolünü oynıyarak Avrupa işlerinin İngiliz kontrolünde mu- hafazasına çalışıyor. Harb çıkmaması i- çin Çekoslovakyanın fedakârlık yapması lâzım geldiğine Fransayı ikna eden odur; gene ayni maksadla Çekoslovakyayı fe- dakârlığa sevke çalışan ve bu iş için de en mahir bir müzakerecisini Prag'a gön- derip işlere «Avrupa hakemi» sıfatile el koyan İngilteredir. * Şu halde bugünkü Avrupa politikası- y nım mücadele noktası Çekoslovakya ve manevra muhiti Merkezi Avrupa olmuş- tur. Merkezi Avrupada çarpışan bir kı- sım Avrupa kuvvetleri, birbirlerini nefi ve isbat ede ede muvakkat bir istikrar devresine girdikleri zaman, şu karşısında bulunacağımız: liden tah- min edebiliriz: Çekoslovakya, hududla- rı içinde yaşıyan ekalliyetlere geniş hak- lar vermiş ve bunları yavaş yavaş yeni iddialara kalkmıya, İstemiye istemiye, hazırlamış olacak. Macaristan, kendi hu- dudlarına ağır bir kuvvet halinde yük- lenmekte olan Alman komşuluğunun ve Alman dostluğunun çok da arzu edilmi- yen derinliğine karşı kendi siyasetini a- yakta tutabilmek için Yugoslavya ile Ro- manyaya biraz daha yaklaşmış buluna- cak. Bu son iki memlekete gelince, bunlar, Çekoslovakyanın eski kuvvet ve kudreti ile kalamıyacağına zaten inanmış gibi- girler. Yugoslavya çoktanberi İtalya ve Almanya ile konuşmakta ve dostluk mü- nasebetlerini derinleştirmektedir. Ro- manya, bu bakımdan henüz sarih ve vü- zih bir siyaset tutmuş görünmüyorsa da Alman siyasetine karşı umumi bir tarz- da muhalefet yapan bir siyaset yolundan gitmiyeceği Muhakkaktır. Su halde Çe- koslovakyanın kuvvetten düşeceği mu- kadder olunca bunu telâfi etmek üzere Macaristanla dostluk yapmak hayırlı gö- rünür. Küçük Antant konferansının so- nunda Macar matbuatının ve devlet .a. damlarının aldıkları vaziyete bakılırsa, Macaristan da şimdilik yalnız anlaşma- makta ısrar ettiği devlet olarak yalnız Çekoslovakyayı görmekte, ona karşı id- dialarında sebat edip ötekilere doğru yak- laşmayı tercih etmektedir, * Şu görünüşlere bakılırsa Avrupada herkes siyaset balonuna safra atlırmak- Ja meşgüldür: En fazla düşmek tehlikesi Çöokoslovakya politikasında olduğu için safrasını son hadde kadar atan memleke. ti bu memlek€t olarak görüyoruz. Arka- sından Fransa geliyor ve diğerleri de de- Yece derece onu takib ediyor. yelim ki, halen en mü- said vaziyetle gö ünen Almanya da gaf- Ta atmıyor. Hayır, o da politikasında ta- dilât yapmıştır; Almanya da safra atıyor, yani iddialarını hafifletiyor ve kendi düdlarıma — derece derece — yakın lan küçük — devletlere — karşı tikte daha makül ve gittikce da- ha mülâyim bir siyaset tutuyor. Hattâ, Çekoslovakya bahsinde bile, şimdilik ba- u- netice | SI git- | Resimli Makale : Dünyanın en yaşlı Adamı cenubi Afrikada | — Londrada eyüz yaşını geçenler> klü- bü üç sene süren uzun bir — tedkikten sonra cenubi Afrika yerlilerinden Ra- mostvane'nin dünyanın en yaşlı ada - mı olduğu neticesine — varmıştır. Ra - mostvane 126 yaşını ikmal etmiş bulu- nuyor. Klüp idare hey'eti bütün mas - rafını derühde ederek Afrika yerlisi - ni Londraya davet etmiştir. Londrada büyük doktorlara muayene ettirerek ihliyarın yaşı tesbit edilecektir. Afri - kalı ihtiyarlığına rağmen bütün his - lerini muhafaza etmektedir. — Yalnız gözleri biraz zayıf — bulunmal Ramostvane Boerlere karşı girdi muharebede sağ elinin iki kaybetmiştir. parmağını zı fedakârlıklara razı - olacaktır. matbuatında son seyahat —mün; yazılan yazılara bakılırsa Almanyanım Macar politikası gayet hafif, nazik ve Macarlığın istiklâl duygularına çok hür- metkâr bir elle tutulmaktadır. * Demek oluyor ki Avrupada herkes sulh istiyor herkes kendi politikasını, müsuaid bir sulh havası içinde inkişaf ettirmeğe çalışıyor. Şimdiye kadar gayet şiddetli ve «mütecaviz» diye tasvir edilen Alman politikası, yani Bay Hitler bile yumuğak elli, makul düşünür bir sulhcu olmuştur. Şu halde, yavaş yavaş, sulha doğru gi- diyoruz. Günün hâdiseleri arasında ba- zan gazeteciler tarafından İüzumundan fazla izam edildiğinden dolayı tehlikeli görünen bazı vaziyetlere rağmen Avru- pada sulh havası, tesir muhitini genişle- tiyor, Muhittin Birgen İSTER Bir arkadaşımız anlattı: Yolumuzu kesen bir garson bize sordu Şaşırdık. İSTER Macar | betile | e— Çalgılı bir"bmhçeıı(n kapısına asıl: fiat listesini oku- duk. Bu listeye göre kahve ve çay on kurüştu. İçeri girdik. — Kaç kuruşluk yerde oturmak istiyorsunuz? SON POSTA z Kazanmak kâfi vaven ee e erem NaK BReSE ASA ee SeRULEEKEKEEKA SAA Hergün bir fıkra Hocanın sarığı Hocanın sarığını çalmışlardı. Hoca: — Ben ne olsa bu hırşızı bulurum! Diyerek evinden çıktı, koşa koşa mezarlığa gitti. Orada vir taşın üze - | rine oturdu, Görenler sordular: ! — Hoca burada ne oturuyorsun? —i — Sarığımı çalan hırsını yakalı -! yacağım. Nereye gitse günün birinde | gene buraya gelecektir. Ben de he - j İ men yakasına yapışırım. f Ki ği lşnikleşiinimzn ZieRldli | Başaşağı bira İçen garib bir adam * Bu resim ters konmuş — değildir. * Balmer ismindeki bu İngiliz, başaşa- ği olduğu halde bi- Tasını rahat rahat içmektedir. ada bu - nu benden başka kimse yapamaz!» diyor ve her git - tiği yerde ayni id« |dia ile de bir çoli biralar içiyormuş Adamın bu ma. rifeti — yüzünden bir hayli para ka. zandığını — ilâveya lüzüm yok... Ken disini bir çok şe » © r' hirlerden davet et. ğ ' mektedirler, Bir günde 25 kilometre yürüyen 118 yaşındaki ihtiyar 118 yaşında Jannus isminde bir Po- züruna çıkmak üzere dokuz gün mi mâdiyen yol yürümüştür. İht dokuz gün zarfında tamamile yürüye rek katettiği mesafe 205 kilametre ol- duğuna göre vasati olarak her gün 25 kilometre yol almıştır. Yetmiş sene ev- vel Polonya Rus istilâsında iken Jan - nus Cumhurreisi Musiski'nin babası - nın komşusu bulunuyormuş. Bugün es ki komşusunun oğlundan yardım işte mek üzere yürüyerek Varşovaya gel - miştir. Cumhurreisi ihtiyarı hemen huzu - runa kabul etmiş ve istediği yardım - da bulunmuştur. Jannus — bu suüretle yaş rökorunu ve bu yaşda unanlar için inanılması güç olan yü iş rö - İkotunu kırmış addedilmektedir. İSTER — Kahve ve çay asmışsınız. İNAN, işaret etti: rada oturacaksmız. İNAN, İSTER İlonyalı Cumhurrelsi Müusiski'nin hu -|& değil, artırmak lâzım.. .— Şekspirin Mezarını açıyorlar İngilterede — bir Şekspir - Beykon meselesi olduğu malümdur. Yani Şeks I| pirin eserlerinin hem asri bulunan fey- lesof ve siyast Beykon tarafından ya - zılmış olduğunu iddia edenler vardır. İSon zamanlarda bir Şekspir taraftarı |bu meselenin el yazılarının -tatbikile halledilmesini teklif etmiştir. Bunun için büyük şâir Şekspir'in mezarı a - çılacaktır. Şekspirin vefatı üzerine Za- manın en büyük şâirleri birer mersiye yazmışlardı. Bu mersiyeler cesed ile birlikte Şekspir'in mezarına konmuş - u, Şekspir'in mezarının — açılmasına Wesminster baş papazı — müsnade et - miştir. Bir kızcağız öğle uykusun- dan sonra sesini kaybetti Romanyanın baş şehrinde şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde bir kız - sesini kaybedivermiştir. Olga vrof adını daşıyan — on yaşın - kız çocuğu derin bir öğle uyku- uyanınca bir tek kelime bile ağ 7 ykarmağa müktledir olamamış- tır. Bu arada ilk şaşkınlık dakikaları geçmiş, kızcağız eline bir kurşun kale- mi alarak uyuduğu esnada müdhiş bir tan tarafından takib ve tehdid edil- i yazmıştır. Çocuğun sesini açmak için ailesi tarafından baş vurulan bü - tün tedbirler bir netice vermediğinden nihayet bir hastaneye yatırılmıştır. Beş dakikada 10 - 15 sigara içen yıldızlar Binema yıldızlarından William Powell heş dakikada an sigara İçer. Alman ar - tisti Conrad Veidt ise 15 sigara kullanır. İNANMA! on kuruş diye kapıya bir fiat Jlistesi Elile çalgı sesinin duyulmıyacağı kadar uzak ' bir yeri — Kahve ve çayın on kuruşa verildiği yer orasıdır, o- Burası pahalıdır! —| İNANMAIL Sözün Kısası Paranın kaç adı var? E. Talu yyın son bir kaç gününde akla pa- radan başka ne mevzu “elebilir? Dün, oturdum da, şu mübareğin kaç türlü adı olduğunu düşündüm: Devlet Tehçesinde ona topyekün enakid> derler. Seslisi «meskükât» veya esikke», sessizi sevrakı nakdiye>, yahud ki — «banknot> tur. Halkın dilinde <ufaklık» veyahud ki «bozukluk» denene, gene maliye leh- çesi «Mağşuşe» der. Memur maaş, müstahdem ücret, mü - tekaid tekaüldiye, hizmetkâr aylık, amole gündelik, mahudelerle doktorlar vizite, garson balışiş ve yüzde, lahsildar onda- lık, hayrat hademesi aidat, mekteb ta » Tebesi haftalık, muharrir telif hakkı, sütü bozuk memur rüşvet, meclisi idare fzası hakkı huzur, terzi imaliye, san'atkâr el emeği, dilenci sadaka, kocasından bo- şanmış kadın nafaka, büyüklere kazide yazan şair caize, göze giren şahıs ihsan, atiye, hediye alır, Devlete vergi, rüsum, tekâlif öderiz. Zengin iradı ile geçinir. Kopuk arasıra taş tutar, Külhanbeyinin cebindeki bazan mangiz bazan çentez, nadiren de papeldir, Kirli çıkı ihtiyarlar dünyalık biriktirire ler. Ermeni oski, Rum lefta, yahudi - kırk yıilda bir nasılsa türkçe bir kelime kul « lanarak - para der. Şair ondan rümuz ile bahseder: Ey yu« varlak madencik!. Ey her fezahatin mem« ban!. gibi tabirlerle onu kötülemeğe uğ- raşır amma, tıpkı kodi yetişemediği ciğere mundar demesi kabilinden. Yoksa, enai bir tâbi bulduğu gün, onunla çekişe çekişe pazarlık eder, aslan kesilir. Paroenın eski Osmanlı lehçesile yazılmış kitablarda daha başka, süslü süslü adları vardır: Zeri mahbub, Sikkel hasene, Fül. sü ahmer, Nakdi hâlis, temiz akçe geçer akçe, filüri, duka, rub'iye, beşibirarada, kaime, kesakçe, falan, filân! Tevekkeli insanların, paraya taparlar diye adları çıkmamış? Şunun şurasında aklıma gelip te kaydettiğim kadarı bile, lâteşbih Hakka verilen isimlerin adedi- ne nerede ise yaklaşıyor. E. Talu Kızılcahamamda ruhsatsız odun kesen köylüler yakalandı Kızılcahamam (Hususi) — Kazamıza bağlı Güvem nahiyesinin Semer ve Ka <« yıveren köylerinin civarındaki cesim El- delek ormanının Çukurca mevkiinden bazı eşhas tarafından külliyetli mikdar « da odun ve tomruk nakledilmekte olduğu haber verilmiş, takibe giden muhafaza memurları Çerkeşin Karapazar köyle « rinden kalabalık bir köylü kafilesi tara- fından ruhsatsız ve kaçakçılık suretile arabalara odun ve tomruk yükletilmekte olduklarını görmüşlerdir. 76 öküz, 26 manda, 51 araba ve 16,600 kilo mikdarın- da odun ve tomruk müsadere edilerek faillerile beraber Kızılcahamama geti - rilmiş, suçlular müddelumumiliğe teslim edilmişlerdir. Gazianteb dokumaları çok rağbet görüyor Gazianteb (Husust!) — Bu mıntakada dokumacılık gerçekten geniş bir yer iş- gal ettiğinden memlekete çok para getir- mektedir. Anteb dokumaları, Amerikada bile rağbet görmektedir. Bazı esnafın çü- rük mal yapmalarının hariçte bırakacağı fena tosirleri göze alan ticaret odası, bu ciheti dikkatle takib etmekte ve hiç bir kötü niyete meydan vermemek için ge « reken tedbirleri almış bulunmaktadır. Büğgün piyasaya yalnız sağlam mal sürü« lebilmekte ve bu suretle alıcı büyük bir emniyetle Anteb dokuma işlerini mü - bayaa etmektedir. Ticaret odası ean haf- talar içinde bazı tacirlere para cezası vermiştir. Muratlının Kırkkepenekli köyünde bir mekteb yapılıyor Muradlı, (Husust) Muradlınıni |Kırkkepenekli köyü eskiden 50 evden |ibaretken yeni iskân edilen göçmenler- le 250 eve baliğ olmuştur. Köyde gü« zel bir Atatürk anıtı, Cumhuriyet mey- danı, fidanlık, okuma odası yaptırılmış- tır ve (9000) lira kıymetinde okul bi- nasına başlanmıştır.