SON POSTA Sayfa ? SÜVEYŞ KANALI © NASIL AÇILDI? Kanalı açmak teşebbüsü ile ç rpınan Ferdinand de Lesseps'in düşmanı İngiliz Başvekili idi. Kanal plânını “Dolandırıcılık,, diye gözden düşürmiye çalışıyordu Müli bisiklet Bisiklet mukavemet şı heyecanlı oldu 156 kilometrelik yarışı bir tekerlek farkile İzmitten Orhan kazandı. Eyüb ikinci, veni Orhan ımdan Talât Mukavemet birin Milli tak ksminın en kiymetli uzvu Talât makinesi kırıldıktan sonra yol üstünde ağlıyor. Halil üçüncü oldular makinesi bozulduğu için yolda Kaldı ve ağladı Bisiklet Federasyonu tarafından ei tib edilen «Türkiye birinciliği. e Çetin sie he e ü e uğ Çorlu yolu üzerinde bü: ei fakiyetle yapıldı. Memleket! o vi karşı büyük bir alâkanın doğ : e va ğunu pek açık bir surette ispat ©. müsabakaya İstanbul, Ankara, e Eskişehir, İzmit, Bursa, Balıkesir, Konya sin, Denizli, Çanakkale, Bl ise. ve Muğla mıntakaların Bisiklet Te iş iş olması z le ür ERDİ faaliyet ve e vatfakiyeti için en canlı bir Sim a Günden güne büyümekte ve > alâkanın en kısa bir zamanda al milel müsabakalarda yüzümü gü Teceğine hiç şüphe yoktur. Baştan sona kadar pek Zin beyedan doğuran müsabakanın ie safahatını, yarış esnasında ai birbirlerine karşı aldıkları ei adım adım hep beraber takib “.. si Sabahleyin yediyi on ge$© e a müsabakanın yarış hattında müsa lar şöyle dizilmişlerdi: Si Mini ved Orhan, Talât, Eyüb. İstanbuldan: Abdullah, Torkum Lâmbo, Agop. Ankaradan: Erdoğan, Alâeddin. Eskişehirden: Ha Faruk, İzmitten: İbrahim, Midhat, Salih. > Bursadan: Faruk, Hüsamedâ mail, N vx İzmirden: Bayram, Salâhaddin, İs mail, Cihad. Balıkesirden: Sabri, Kon; med, Denizliden: Mehmed, Ni leden: Mustafa, Edirneden: Çahi büyük bir Yakup, Nuri, yg, Zekeriya Ali, Kadri, in, İs- yadan: Ah- mi, Muğladan: Osman, Mersinden: Kâ- mil Hareket âmiri Cavid başlangıç işa- retini verirken on dakika var, beş da - kika, üç dakika var, bir dakika var di- ye koşucuları son saniyeye kadar ha - rekete müheyya bir halde tutmuş ve başla işaretini verdiği zaman 37 bisik- let birbiri arkasına 156 kilometreden İ ibaret olan ış yolu üzerine kendile- İrini ve bisikletlerini bırakıvermişler - di, Grup halindeki yarış altıncı kilo - metrede birbirinden ayrılmağa başla On birinci kilometredeyiz. Talât, han, Eyüb, Erdoğan, Bayram bir kü - me teşkil ederek gruptan ayrıldılar. İkinci grup Ankaradan Yakup, İs - tanbuldan Lâmbo ve Agop tarafından teşkil edildi. Birinci grup hep beraber Küçükçekmeceye girdiler. o Yirmi iki dakikada on beş kilometrelik yol git - miştikk. Küçükçekmeceye en son ih geldi. ii İstanbuldan Lâmbo yirminci kilo - metrede bileği ağrıdığı için müsabakayı terketti. İzmitli Sa- Otuzuncu kilömetredeyiz. o Birinci grupla, ikinci grup arasında bir kilo - metrelik yol var. * Erdoğan, Tı Orhan, Eyüb toplu olarak başda gidiyorlar, Otuz altıncı kilometredeyiz. grup başdakilere yetişti, (Devamı 11 inci sayfada) Matbuat takımı dün 3-1 galib geldi /Eğlenceli bir maçtan sonra İgelmiyen sporcu muharrir- lere boykot cezası verildi İkinci İstanbulspor, Anadoluhisar İdmanyur- du klübleri arasında dün Hisarda mulh- telif spor hareketleri yapılmıştır. Maçlardan evvel Hisar İdmanyurdu klübü gazeteciler takımı şerefine mükel- lef bir ziyafet vermiştir. Bundan sonra maçlara başlanmıştır. İstanbulspor: 4 - Hisar idman yurdu: İki klüb genç takımları arasında yapı- lan bu oyun çok zevkli olmuş, hâkim oynıyan İstanbulspor genç takımı bu ma- çi #1 kazanmıştır. İstanbulspor: 3 » Anadolu hisar; 1 İstanbulspor, Anadoluhisarı birinci $a- (Devamı 11 inci sayfada) Matbuat takımı İngiliz Kralı 7 nci Edward'ın Mehmed Ali paşa büyük bir sarayda) şıyorlardı. Birdenbire bütün yanındaki yaşıyordu. Birkaç karısı, birçok ds oda-) lıkları vardı, Çocuklarının sayısı elliden az değildi. Ziyarete gelen genç Fransız diplomatına hep Napoleon Bonaparttan bahsederdi. Onunla ayni senede doğduk- ları için ayni yıldızın tesiri altında yük- seldiklerine kanidi. Yazık ki pek beğen- diği bu kahramanla harbetmek mecbu- İriyetinde kalmıştı. O, buna esef ediyor- du Ferdinand de Lesseps paşayı her ziya- retinde uzun uzun konuşmak fırsatını iyordu. Fakat bir türlü cesaret e- dip-de sözü asıl maksadına, Süveyg'de bir kanal açtırmıya getiremiyordu. a açılamayınca oğlu Prens Sald- Prens Said © İzaman yeni yetişen bir delikanlı idi. Ba» bası ona kaba muamele eder, fazla çiş- manlığı hoşuna gitmediği için sıkı perhiz yaptırırdı. Prens de her canı sıkıldıkca gizlice Ferdinand de Lesseps'in yanına koşar, derd yanardı. Diplomat onu tatlı sözlerle avutur, sevdiği yiyeceklerden ikram ederdi. Bu şekilde başlıyan Prens Said - Ferdinand dostluğu yıllarla sonra kanal plânının temeli oldu. De Lesseps Mısırda beş sene kaldı. O- radan Avrupada bir vazifeye alındı. Ve mesleğinin icabına göre vakit vakit muh- telif Avrupa memleketlerinde bulundu. En son Romaya tayin edilmişti. Nedense birdenbire gözden düştü. Geri çağırıldı. Fransada kayın validesinin malikânesine çekildi. Orada bir yandan malikörenin i- daresile meşgul olmıya, bir yandan da kanal projesi üstünde geceli gündüzlü çalışmıya başladı. Aradan yıllar geçti, Mısırda Mehmed Ali paşa çekilmiş, yerine oğullarından biri geçmişti. Fer- dinand de Lesseps derhal oradaki dostu Felemerik konsolosuna bir mektub yolla- dı. Kanalı yaptırmak için müsalid vak- tin gelip gelmediğini sordu. Menfi cevab aldı, Fakat ümidini kaybetmedi. Nasıl olsa bir gün gelecek, bunca azmile sarıl- dığı tasavvuru yerine getirecek ve bu şe- refli müjdeyi göğsü kabararak bül dünyaya ilân edecekti, Dediği oldu. Bir gün Kahireden bekle- diği mektub geldi. Konsolos bu mek- tubla Prens Saldin -kardeşinin yerine- tahta geçtiğini, Mısıra gelmenin faydasız olmıyacağını müjdeliyordu. Ferdinand, bunun üstüne vakit kaybetmedi. Vaktile genç bir diplomat iken görüp sevdiği bu memlekete yeni bir emelin neş'esi içinde yollandı. Mısırda bu sefer ne büyük bir sami- miyet ve saygile karşılandığını diplomat, yanıp bıraktığı hatıralarında uzun uzun anlatır. Prens Said, babasının gününde çektiklerini, ve en kederli anlarında Fransız diplomatmdan gördüğü şefkati asla unulmamıştı, Onun hizmetine bizzat kendi maiyetini tahsis etti. De Lesseps projesini açmak için daha ilk günden itibaren firsat kollamıya baş- ladı, Birçok defa uygun zamanın geldiği- ni sandı. Sonra mutlak bır engel çıktı, onu fikrinden caydırdı. e Birgün prensin maiyetı ile çölde dola. 1869 da Süveyş kanalını ziyareti leri şaşkın şaşkın arkada bıraktı. ila sarayın yolunu tuttu. Doğru huzura çık tı. Plânmı dostuna açmanın tem sira gelmişti. Çünkü çölde gezerken gökyür zünde alâimi semayı görmüştü. Eski dip lomat bâtıl itikadları olan bir adamdı Fikrince alâimi sema bir hayır işaretiy« O gün tutulacak işin iyilikle biteceğle ne delâlet ederdi Prens Said, arkadaşının zihni danberi yoran projeyi dikkatle dinledi, dinledi, sonta tereddüdsüz: «İstedi Y çeke azık ki Ferdinand'ın kana: uğrun: i meşukkât bu kadarla bit du. İmtiyaz nisbeten kolaylıkız alın ma içinde şart koşulan «Osmarılı pu hından izin almak: meseesi işi hemen hemen imkânsızlaştırıyor'du. Diplomat buhdan sonra birçok yılları nı entrika peşinde koşmakla geçirdi. Va- kit vakit, Viyanaya, Parie Londraya gitti, bir payitahttan öbür payıtahta baş vurdu, yalvardı, yakardı, derendi. Hepsi nafile... İngiltere Başvekili Lord Palmerston bü işde Ferdinand de Less»ps'in baş düşma» ni kesilmişti. Kanal plânını «Dolandırıcıs lık» diye gözden düşürmiye “çalışıyor, İngiliz milletine parasını bu «Fransız Tus Zağı: na kaptırmamayı tâvsiye ediyor. du. Viyanada da Prens Metternich samap altından su yürütüyordu. Zaten bu kurs naz diplomatın sinsi sinsi icad ettiği güç« lükler olmasa bile plânın tatbikına imkân yoktu. Osmanlı padişahı hörkesi memnun edeyim diye tasdika ne «Evet», ne «Ha- yır» diyordu. Yalnız imparatoriçe Kugönie gerek ırk- daşlık gayreti, gerek (De Lesseps) e kar» şı duyduğu romantik alâkanın tesirile, es inden gelen yardımı esirgemiyordu. Müs temadiyen imparatoru - Prens Saidin (Ferdinand) â verdiği imtiyazı tasdik et tirmek için - Osmanlı padişahile anlaşmı- ya teşvik ediyordu. Bir ara - (Lord Palmerston) un bütün şiddetine rağmen - Ferdinand'ın İngiltes reye geçtiği, hattâ epey de para topladığı duyuldu. İş adamları nihayet De Lesseps plânının yabana atılır bir şey olmadığı- nı anlamış bulunuyorlardı. Bâşvekil hiddetlenedursun (o Kraliçe Viktoria, kocasının teşvikile Fransız dip- lomatını (Windsor) a davet etti, büyük bir iltifat gösterdi. Karı koca plânla ya- kından alâkadar oldular. Pariste de Imparatoriçe Eugönie im- paratoru (De Lesseps) e yardıma teşvik için icab edenleri yapıyordu. Bütün bun. lara rağmen İngiltere itirazından dün. müyor, Osmailı devleti İngiltereye karşı gelmemek için imtiyazı tasdikten çıyor, Prens Sald de İngilter sundan tarafgirlik edemiyor De Lesseps'in Fra den başka ta İmparator karısının israrile konsolosa (De Lesseps) e dım iç mirler vermişti. Bir yandan da Avustur- ya ile sulh yapılmıştı. İmparator “Devamı 10 ncu söyfada) du. a İmparatoriçesin- fdarı kalmamış gibi idi. Mısırdaki 8 ları,