SON POSTA A Türkeeye çeviren: Hazmun Üşaklığil f bir kadın Lâti ZAskerlerimiz Hataya girerlerken — “Size on sekiz yıldanberi hasrettik,, Türk komutanı: «GİR» emrini verdi. Önde boru ve trampetler çalı w yor, aslan yapılı Türk çocukları başta mızraklı süvariler olduğu halde Hatay toprağına ayak basıyorlardı. Otel direktörüne Standiş cevab ver- Ağlebi ihtimal üç dört gün kalaca- Adam içini çekti. Standiş devam et- : — Hususf dalrenizde sizinle biraz konuşmak istiyecektik. Fransız derhal: — Hay hay efendim, dedi. beni takip ediniz, Önlerine dü Lütfen ştü. Bir koridordan geç- #iler. Camhı bir kapıyı açtı. İçerde bir genç kız büyük bir defterin önünde meşguldü. Adam: — Bizi biraz yalnız bırakmız, dedi. Genç kız derhal çekildi. Direktör misafirlerine iki sandalye gösterdi. Kendisi de yazıhanesine geçti: — Söyleyiniz baylar, sizin yapabilirim? Standiş söze başladı: için ne — Goçenlerde binbaşı Jimmi Lati -h mer isminde bir İngiliz zabiti oteliniz- de misafir kalmıştı, hatırlıyorsunuz Gdeğil mi? Ötel direktörü, başı ile tasdik işareti yaptı: Onun hakkında tahkikat yapmıya geldiğinizi tahmin ediyorum. Bu me- sele nasebetile Londradan da bir telefon almıştım. — O halde Jimmi Latimerin öldü - ğünü işitmişsinizdir. — Öldüğünü mü? Direktör birdenbire doğrulmuştu: — Nasıl oldu bu iş? — Ketumluğunuzdan emin olabiliriz Beğil mi? İyi bir el hareketi kendisini tatmin edince Standiş devam etti: — Geçen çarşamba akşamı «Diepr- ten «Nevhavense giden vnpurda ken- disini ölü olarak buldular. Resmen her şey' gösteriyor ki ölüm tabildir. Fakat arkadaşımız gayet sıhhatli bir adam ol- Huğundan biz doktor raporunu aynen kabule de tereddüd ediyoruz. Diğer taraftan Jimmi Latimer İngiltereye çok mühim bir sır getiriyordu. Şimdi maksadımız bu sırrın ne olduğunu öğ- renmektir, Londraya telefonla verdiği- niz cevaba mukabele olarak diyeyim ki, arkadaşımızın otelinizden ansızın ayrilmış olması bu sır ile yakından a- Tâkadardır. Binaenaleyh binbaşı Lati- merin geçen sah günü otelinizde bir haftalık bir oda tuttuktan sonra vakti- ni nasıl geçirmiş olduğunu öğrenmek isteriz. Muhakkak ki bütün facia o ta- Trihten sonra cereyan etmiştir. Direktör İngilizin sözünü kesti: — Affedersiniz, salı günü demiştiniz değil mi? Binbaşı o gün otomobilde madam (Polen)e refakat etmişti. Saat V1 de çıktılar, Bittabi ketumiyet mes- lekte esastır, fakat madem ki bu daki- kada zavallı genç ölmüştür, Söyliyebi- lirim, Tahmin edersiniz ki böyle bir otelde benim kulağıma gelen bir çok bâdiseler olur. Bu şekilde biliyorum ki binbaşı ile madam Polen sık sık birlik- te çıkmışlardır. Binbaşı Latimer bu kadının refakatini holde görmüş olaca- Rnız bütün diğer güzel kadınların re- fakatlerine tercih eder görünüyordu. Drummond ile Standiş tebessümden kendilerini alamadılar, Otel direktörü de onlara iltihak etti: — Doğrusunu söylemek lâzım gelir- se baylar; öyle sanıyorum ki madam Polen burada olmasaydı binbaşı 0 - telimizde uzun müddet kalmazdı. Otel garsonunun bana anlattığına bakılırsa daha gelişinin ilk akşamı: « Allahım beni bu kadınlar hamamından kurlar!e diye söylenmiştir. — Sözlerinize bakılırsa madam Po- len el'an otelinizdedir.? — Evet efendim, ve herhalde sizi daha iyi tenvir edecek vaziyettedir. Simdi gazinoda olmalıdır. Ve dostunu- zun ölümünü işittiği zaman çok teessür duyacaktır. Zira henüz bu haberi al - Mmamıştır, Bir sigara yaktı. İki arkadaşa garip bir nazarla baktı: üzü öğrenebilir. miyim? Binbaşı acaba fena bir kasta mı kurban gitmiştir? Drummond : — İyi söylediniz, dedi. Öldürülmüş olduğuna hemen hemen kanliz. — Aman yarabbi, feci bir şey! Standiş müdahale etti: — Fakat lütfen bu netice sizde kal- sıt. Gazetelerin bütün yazdıkları şey, sadece vapurda uyku esnasında öldü- günden ibarettir. Madam Polenin saat kaçta döneceğini acaba biliyor musu- nuz? Fransız omuz kaldırdı: — Belki gece yarıs.. Kendisile bu akşam mı konuşmak istiyordunuz? — Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi olur değil mi? — Muhakkak. Tabif yorgun değilse.. — Acaba ne cins kadındır bu? — Çok zarif bir kadındır. | Direktör misafirlerineiki sandalya gösterdi — Bize söyliyeceklerine inanılabilir mi? — Baylar bu acı vak'a hakkında ne| Direktör tekrar omuz silkti: a — Eğer kadından anlasaydım Fran- Jsanın bir devlet adamı olurdum, dedi. Bildiğim şey sadece bizden bir dai - re tuttuğu ve sizi küçük salonunda kabül etmiye yazı olacağıdır. Skotland- Yardın polislerinden değilsiniz ya? — Hayır, sadece binbaşı Latimerin doşstlarıyız. — Alâ, fakat ben madam (Polen)je ne söyliyeyim? Binbaşının öldüğünü mü? Standiş azimkârane: — BSiz lütfen — binbaşı — Latimerin dostlarından iki zatım kendisile konuş- maktan memnun olacaklarını söyleyi- Diz. Fakat tabif yorgum ise kol için sabahı bekleriz , Masanın üzerinde duran telefon çın- ladı. Fransız reseptörü alarak telin ö- bür tarafına hitap edene: — Hay, hay efendim. fArkan var) Yalova kaplıcalarında kür mevsimi başladı Otel Termalde yirmi dört saat Yalovadaki tahta bina yıkılmak üzeredir, Çınarotelin orta pavyonu bugünlerde ortadan v %, Denlsbank, İstanbul —garete- ellenal Ötel Termal" gezmeğe dawet etmişti. 40-50 kişilik bir grup halinde bü davete itabet eden gazeteciler dün İstanbula döndüler, Bunlar arasında bu- lunan bir arkadaşımız — Yalova kaplıcalarının almakta olduğu yenl şekil hakkındaki tedkikte- rini şöyle hülâsa ediyor: 1 Yalova kaplıcalarında kür meysiml temmuzda başlar, ilkteşrinin ortasına kadat sürer, Bu yıl Otel Termalin yapilmiş olması ve kaplıcayı iİdareye doktor. Nihad Roşadin memur edilmesi şimdiden umum! bir alâka uyandırmışa benziyor. 2 — Otel Termal etrafına çok güzel bir (park ya; aştır. Bu park, bilhassa gecele- |yin yapılan tenvirat içinde pek zevkli ve göz çeklei oluyor. 3 — Eski Yalovada Karpiş'in idare ettiği lokanta 200 kişilik bir tiyatro - sinema ha- ime gokulmuştur. Burada güzel bir sesli zle vema makinesi vardır. Müessese, bu mevsim n Naşidi, Hazımı ve kiml yerli, kimi ya- bünci diğer birçok tanınmış artistleri anga- e etmeğe kazar vermiştir. * — (Yalova - Kasaba) ile (Yalova » Ban- yolar) arasındaki asfalt yol bir parça dahâ kaldırılacaktır SI T Güazetecilere Ötel Termalda verilen ziyaj etten bir intaba genişletilmiştir. Bu yolun iki yanında ağaç- sız pek az yer kalmıştır. Buralara da bu yıl fidan ekilecektir. Asfalt gösenin iki köprüsü sür'atle betonlaştırılmaktadır. 5 — Yaloya kaplıcalarının güselleşmesine ayak uyduran bir sür'atle kasabası da imar edilmektedir. Bilhassa tenvirat tarafı gittik- ce tekemmül ediyor. 6 — Oldl Termalin mutfağı eşsiz bir gü- zelliğe ulaştırılmaştır. Karpiç tarafından 1- dare olunan bu mutfak ve heyetl umumiye- sile servis cidden fevkalüdedir. 7 — Acaba Yalavanın müstakbel inkişaf seyri ne ölacak? Burast bir eğlence şehri ha- Tni mi alacak? Kür mıntakası olarak mı kâ- lacak? Yoksa hem eğlence ve hem kür istas- yonu mu olacak? Bu mevzu üzerinde birkaç fikrin karşılaştığı anlaşılıyor. Hayatının çok uzun bir deyresini, dünya- İskenderan, 5 — Bu sabah güneşin döğu- birlikte Türk askerleri iki kol halinde Ha- toprakdarına girmişlerdir. Kollardan bi- Hassa'da bulunuyordu. Gi- edebildiği mikdarda veriyorum: Hatay meselesi, milli Türk davası olduğu gündenbeori bu sahada kaydedilen birçok mu- vaffakiyetler oldu. Falat bunların hiçbiri kahraman makerlerimizin Hatay'a girişi ka- dar muazzam ve coşkun tezahürlere vesila olmamıştır. Hiçbirinde Hatay, küçüğü büyü- Gü, kadını ve erkeğile bu kadar coşmamış, bu dörece heyecan ve sevinç gösltermemişti. 6 temmuz salı sabahi şafak sökerken üs- kerlerimiz hududun beri yanında yerlerini almış bulunuyor, girmek için güneşin döğu- şunu bekliyorlardı. Zaman zaman nizalara, ihtilâflara mevzu olan, hattâ şakavet yatağı halin! alan hududlar artık iki mülleti birbi- Finden uzaklaştıran değli, belki önları yak- laştıran, yakınlaştıran bir çizgi olmuştur. Payas'ta Türk kuvretlerinin geçeceği hu- dud Findiktepe adile anılır. Hazırlıklar tamam olmuştur. Güneş Fın- diktepa'nin ütünden döğüyor. Tablat Meh- medciğin birkaç dakika sönraki manâlı dımlarına slkış tutüyot. Pindiktepe'nin Üüz- tünde âyin var.. 'Türk kuvvetlerinden tabur komutanı bin- bağı Süleymün Dinçesoy, alay kommtanına, bekmil haberinl verdi: — Hazırım komutanım! dedi. Hududun öbür yanından, Fransız komuta- B binbaşı Kansel de Türk komutanına? — Yöol açıklır, dedi. Bu (ki kelimmelik cümleler, bu ânü kavuş- ınak için çekilen bütün mürabların ve me- şekkatlerin yorguğluğunu bir saniyede unut- burmuya MAf gelmişti. Fransız zabitleri Türk komutanlarını İs- konderun'da öğle yemağine davet elüler ve 'Türk Kıt'alarmı selâmladıktan sonra ötomü- biülerine binerek ayrıldılar, Türk komutanı, kahraman askerlere dön- dü ve gür bir sesle: — Gir, emrini verdi. Önde boru ve trampetler çalıyor, aslan ya- pili Türk çocukları başta mazraklı süvaciler | olduğu halde Hatay toprağına ayak batıyor- İlardı. Kuvvetlerimizin 500 motre kadar ilerisin- İde iki asker yürüyordu. İki yiğit, muntazam ve vakarlı bir yürüyüşle ilerlerken yaptlan tezahürleri ifade etmek mürakün olmiyacak- tır. Yol boyünca biriken halk onları kutak- amak, buğırlarına basınak istiyorlardı. O dâ- Kikada orada bulunmak, bu beyecanı tatmak Mzmıdi. Kadınlar ve İhttyarlar sörinç göz yaşları döküyorlardı. Köylüler harmanlarını, çobanlar şürüleri- ni yüzüstü bırakmığ, Türk askerlerini selânı- lamak ve alkışlamak için yollara dökülmüş- lerdi. Asker geçerken yükseleti: — Yaşasın Atatürk. Avâzeleri gökleri tutuyordu. fik 'Nürk Röyü olan Karayılan'da köylüler günlerdenbeti Türk askerlerini karşılamıya hazırlanınışlardı. Köyün medhaline bit tak kurmuş ve Atatürkün resimlerini ta- Bin eh yüksek noktasina koymuşlardı. Şefin resmi, defne dallarile süslenmişti. Takın iki direğinde Türk ve Hatay bayrakları dalga- Tatiyordü. Köyün caddeleri, evleri ve dük- KAnları bayraklarla donatılmıştı. Köy halkı Karayılan'ın — biraz — ilerisinde toplu bir halde gskerlerimizi bekliyorlardı. Erkekler bayramlık, kadınlar gelinlik eldise- detini giymişlerdi. Askeri kıt'amız köye yak- Jaştıkca heyecan artıyor, hâlk sabirsızlam- yordu. Ve nihayet göründüler. Yalmız bu görünüş bir alkış tufanının kopmasına kâfi geldi. Yaklaştıkları zaman coşkunluk sön haddini | buldu; kadınlar, çocuklar, askerlerimizin ö- nüne atılıyor. — Bize on sekiz yüdanberi hâstettik . diye boyunlarına sarılıyor, ve çiçek buketleri ve- riyorlardı. Yol bir çiçek tarlası haline gel- mişti. :—u—ı takın altından geçerten bir kür- ban keaildi. İskenderin vülisi ile halk partisi din muhtelif mühlm kür şehirlerinde, mu- yaffakiyotli bir Çabdib şöhreti kazanarak ge- tiron doktor Nihad Reşad Yalovanın yalnız bir kür ve tedavi istaayonu olarak lanse e- dümesini ve böylece dahâ sür'atle ve daha tabli bir ihliyaç hülinde takişaf edebileceği- ni söylemektedir. Prost tarafındân yapılan plânda ise Yulo- va, kanlinleri, büyük gazinoları, kürsalları ve sporpalâsları ile bir «Bğlence - Küre mın- takası olarak işlenmiş bulunmaktadır. Han- Hidi doğra? Hangisi olacak? Bu cihet şim- dilik kestirlemez. Fakat şimdiden verilmiş olan bir cezri kararı söyliyebiliriz: «Yalovada ne kadar kulübe, tahta bina, teki baraka varsa hapsl yıkılmak üseredir. Çınarotelin orta paviyonu bügünlerde örta- dan kaldırılacaktir.» 8 — Mualesef ötelin kanalizasyonu henüz yapılmamış bulunuyor. Bu mühim bir oksik- reisi ve İskenderun konsolütu asketlerimlak | buruda karşıladılar, Mehmedcikler - Karayi- dan'da oa dakika dinlendiler. Buradan Sarkeki'ye haroköt emri verildi. Yol boyu tezahür devam ediyör. Halk se- vineden ne yapacağını şaşırmış vaziyettedir. Kıt'a, iki yanı sık ağaçlarla örtülü bir yöle dan İzkenderuna doğrü İlerliyor. —Askerlef kendi jurdlarında olduklarını biliyorlar, mil- N şarkılar söyliyerek şen ve sörbest yütüyor” far. Yolda, İskenderunun muhtelif cemnatle- rine mensub mümessilerden mürekkeb bİf heşet, başta Halkevi reisi Hamdi Selçuk ol- duğu halde askeri kıt'amızı karşılıyor. Ban$ yedi; Sarıseki'deyiz... Burada köylü başını Atatürkün aakerlerinin geçtiği yolâ koyuyor; hava aşık, berrak ve lâtiftir. Sabah- leyin serpilen yağmur dindi. Yoldan hafif bif toprak kokusu geliyor. İskenderun'lular, askeri şehirde beklemiyü tahammül edememiş, ellerinde Türk bayrak- lamı olduğu halde, ötamobiller, kamyonlar. bisikletlerle- yollara dökülmüşlerdi. Sant tam sekizde askerlerimiz İskendaru- na hâkim bir tepenin üstüne gelmiş bulunu” yorlardı. Burada Fransızların yaptlırdıktan sotta olduğu Gibi terkettikleri bir kışla Ve baştane vardı. Hataylılar" deniz vamtalarilt Kıt'alarımızı denizden takib ediyorlardı. A“ bacılar köyü ile diğer yakın köylerden Vop” lJanan köylüler de yola inmişlerdi. İskenderuna — yaklaştıkca — karşlayıcılarıı saşisı artıyordu. Halk, caddelerin iki tarafıs ni doldurmuş, hastet ve heyecan içinde aâ“ kerlerimizin geçmesini bekliyorlardı. Baat 1115 de İskenderun sokaklarını ge“ piyordu. Bvler ve dükkânlar Türk bayrakla- rile donatılmıştı. Bokaklarda sayısız taklaf görülüyordu. Esarotten kurtulan Hatay'dan selâmlar... «ULUSA greeresecennecASAENLARAALA AA AAAERA YA LER LA LA rLAEnADAN ingilterenin en zengin klübü Aston Villa'dır — İngiltere profesyonel takımlarının &n zene ) ve en şöhretlisi olan Aston Villa bu met- sim birinci lig'e geçerken çok parlak maçlaf yapmıştır. Aston Villanın kendi sahası olan — Villl Park'da yaptığı oyunları bir buçuk milyol kişi seyretmişlir. Yeni mevsim maçları bazırlıkları vesilesi” Ye yapılan sön köngrede urun beyanatta bü- Tunan klübün direktörü Mister W. Rinder ta“ lomın Almanya türnesinde yaptığı parlak 0 yanlardan bahsetmiş, bu mevsim birinci lg- de yapacakları maçların daha büyük bir a“ Jâka Ile takib edileceğini söylemiştir. Dünyanın en büyük kadın teniscisi Suzan Langlen öld Fransanın ender yetiştirdiği kadın tenisi meşhur. dünya — şampiyonlarından — Sumali Langlen Paris'de vöfat öümiüştr. Aslen Parisli olan Suzan Langlen çok geni yaşında tenise karşı büyük bir Ustidad göt” termiş, 194 senesinde tek ve çift kadınlaf dünya birineisi olmuştür. 1820 Anvers, İ9İM Paris olimpiyadlarındA kadınlar arasındaki müsabakada olimpiyad virinetlikleri kazanmıştır. 1927 senesinde 6” matörlükten profesyonelliğe geçen Langis son senelerde Paris'de tenlis mektebi açmış” h. Meşhur olimpiyad şampiyonu —Amerikâli 'Tilden müteaddid maçlar yaptığı Langlen için: eDünyanın yetiştirdiği yegküif tonis yıldızı. demişti. İngilterede antrenörler kursu Tngiliz Tutbol cemiyetine dahli Klübierli antrenörleri her söne ön beş günlük bir kuff devresine İştirak ederler. Futbol cemiyeli” nin kontrolü ve en eski antrenörlerden Af ton Villanın uatrenörü Clmmy Hoganlö derslerile geçen bu kürsta yeni mevsim f8* aliyeti, futbol metodları ve sistem münakâ” şaları yapılmaktadır. On beş gün devam eden bu kürs açılmif ve bütün antrenörler kampta toplanmışlaf” dır. tir. Buna mukabil açık hava havutü dalm? temiz durabilecek bir şekle sokulmuş, alt banyolar daha kullanışlı ve faydalı bir &lmış. 9 — Nakli vasıtalarından en ufak bir $7 kâyette bulunulamaz. Gazeleciler, Otel Termal'de geçirdikleri #i saatten çok mömnun kalmışlardır. Yalnız Ü” atların bir kere dahâ dikkâtle gözden Fiümesini ve mümkünse bam odalarda yarıya ve bazı odalarda da dörtte bir nisbir tinde indirilmesin! istemek lâzim geldiği bA” paatindeyiz. Baden, Kafisbad, Vişi istasyonlarının © | güzel ötellerinden biri İstanbulun yanıbaf” Jarına getirilmiş ve eldden hazik bir büyür tabibin idare: verilmiştir. İstanbullul bundan azami surette istifadeye barını ummak istoriz.