a RA eko oTa ( Hayalet) İhtiyar, hem yol gösteriyor, hem de Anİstiyordu: >— Bir akşam buradan geçerken âz ka in aşağı gidiyordum... Hava yağ- lu idi ve yosunlu kiremidler kızak di kayıyordu, bereket duvarı yakala» Gene ibtiyar önde olmak üzere birer birer delikten aşağı indik... Artık Pe- Bi konağın yanındaki eve geçmiş bu- Kiruyorduk. Bu ev konak yüksekli; Olmakla beraber arsasının darlığı ünden âdeta bir sefertası gibi inşa Münmuştu. Her katta yalnız ikişer oda & minimini birer sofa vardı. Merdiven , Sayet dar yapılmıştı. İhtiyar evini oda oda gezdirdi. En s0- bizi kütübhane gibi kullandığı bir Odaya soktu. Duvarları resimler, ha- ve tablolarla dolu olan bü oda- Ü küçük bir kütübhane ile bir yazı ından ve bir iskemleden başka Ve $ey yoktu. , di ü bey yazihaneye doğru ilerle- Yi, meni kaldırdı ve arasından aldığı zarfı Rıdvan Sadullaha uzattı, İş etubu birer birer okudu! Eski rle ve kurşun kalemile alelâcele Yazılımı, i ştı... Hiç işlek bir yazı denemez” Hatta bazı Hr'ların'noktaları da ya lâ yanlışı olarak konmamış, yahud İeden unutulmuştu. Aynen şu satır- okuduk: *Bu, üçüncü ihtar... Kenan ile evlen- Mekten vazgeçiniz... Bu evde sizi mes- Mi edecek o değildir. Kim olduğunu Shan, gelince anlıyacaksınız... Haya- tazı Seviyorsanız mektubu okur oku- yırtımız'n İvan Sadullah mektuba hepimiz- im sonra yeniden bir göz atarak: > Şimdi mösele kolaylaşıyor, dedi. mektubu kimin yazdığını kolaylık- anlıyabiliriz. rkomiser itiraz etti: >> Fakat artık ortada mesele kaldı mı ... Katili bilmiyor muyuz?. >— Bilsek bile elimizde kâfi delil yok Orman, bey... Bu delilleri toplamıya yacburuz. Haydi bakalım, şimdi geri- k İhtiyar, Rıdvan Sadullahâa: Mi bana veriniz, dedi. Size İâ nasıl bulduğumu göstereyim.., t bana o zaman şübheli gelmiş- ii. Belki bundan istifade edeceğiniz >< hüküm çıkarırsınız. Ridvan Sadullah mektubu uzattı ve Biyer iy bir elinde mektub, öbüründe e- feneri tekrar öne düştü... taiyar bâşta olmak üzere damdan geçtik. Hüsnü bey Perili konağın in arasına açılan deliğe doğru iler- Ve ellerile kenarlara tutunarak sini boşluğa bıraktı. Delik başın- açık bıraktığı yere serkomiser onun an geçti. O da deliğe girmek üzere İşte bu saniyede tavan arasından yük KİSA bir tabanca sesi hepimizi olduğu- ia vere mıhladı... Ani bir şaşkınlık Eğ iki saniye donduk kaldık... tai iser de bizim gibi idi... Kendi- & toparlayınca delikten aşağı atıl- ay yaklarının yere değmesile beraber kırdığını işittik: © Dur... Yakarım... r tabanca sesi daha gürledi... m kurşun hedefe isabet etmemiş ki serkomiser tekrar bağırdı: Dur diyorum... deb zada Rıdvan Sadullah da delik- takıya atlamış bulunuyordu. Onu ben € etti arasında gördi KSöden idi Kana, fecidi. Zavallı ihtiyar yerde Mn içinde yatıyordu. Kurşun tam “aş gelmişti. Çok yakın mesafeden Sinai anfaşılıyordu. Düşerken t fırlayan elektrik feneri fırladı- 7 men aydınlatıyordu. Yarın öbür elinde biraz evvel ik be hâlâ yanıyor, bu kanlı sahne- ! tuttuğunu gördüğümüz mektub Tavan arasında gördüğümüz rim gibi bir bakışla baktıktan sonra merdivenlere doğru koşmağa başladı. Ben de kendisini takib ettim. Aşağıdan merdivenleri inen serkomiserin yaplı- | du. Biraz ötede, yerde bir tabanca görü- ğı gürültü geliyordu, Anlaşılan henüz lüyordu. üçüncü kata varamamışlı... Derken yeni bir silâh sesi duyuldu. eg Yutulan mektub Hatayda vaziyet tekrar gerginleşti (Baştarafı 1 inci sayfada) . İçeride mahsur olanları Türk jandar- (Her hakkı mahfuzdur) maları teşkil ediyor. Muhaâsara edenler manzara cidden jecidi. çocuğu Murad yerde yaralı olarak yâ- tıyordu. Arkasında pijamaları vardı, Başucunda da kardeşi Subhi duruyor- Serkomiser elektrik düğmesine koşa- rak çevirdi... Sofa aydınlandı. Delikan- lının yarasi göğsündendi... Sağda ve pek yanda olduğu için tehlikeli olma- dığı anlaşılıyordu. Hepimiz etrafına toplandık... Yaralı bunu farkedince Üçüncü kata inince yeni bir facia | gözlerini açtı. sahnesile karşılaştık. Ailenin en küçük İzmirdeki güreş (Baş tarafı 7 nci sayfada) Bir saatlik devre bu vaziyette dol - du ve hakem hey'eti iki güreşciyi be - rabere ilân etti. Bu güreşin uyandırdığı kanaat dâ- ha ziyade Kara Alinin lehinedir. Te - kirdağlı Hüseyin, ilk defa Kara Aliyi güzel güreşi ve artan o mükavemetile takdir ettiğini söylemektedir. Kars Ali ise: — «İstanbulda bir işdir oldu, O ka- dar halkın önünde yenildim. Fakat bu defa onun karşısında yenişinceye ka - dar güreşeceğimiz Bu güreşin revanşı gene İzmirde 26 Haziranda yapılacaktır. Bandırmada güreşler Bandırma 14 (Hususi) — Önümüz- deki pazar günü burada mühim güreş- ler yapılacak, Tekirdağlı (o Hüseyinle Kara Ali karşılaşacaklardır. Müsaba - kalara iştirak edecek güreşciler gel - mişlerdir. (Arkası var) Spor, spor yazısı, spor yazıcılaı" (Baş tarafı 7 nci sayfada) Ana baba bu yazıyı okuyup sporu seve - cek ve evlâdını spora sevkedecek, mekteb #ayallimi sporu buradan (benimseyecek ve mektebe alacak, klüpler bu yazıların tesirile çoğalacuk, birbirlerile dürüst münasebetle - ri bu yazıların tesiri ile teessilş edecek, spor- cu delikanlı da sporun tekniğini, terbiyesi - ni, ahlâkını, tevazuunu hep bep bu yam - lardan öğrenecek... Memleket ölçüsünde bir hareket haline gelmesi için bunca emek sarfedilen spor, bir mekteb olarak, bir ahlâk ve yurdsererlik ye- ni bir sağlık mektebi olarak bu sütunlar - dan ve bu yazılardan sksedecek.. Biz spor yazıcıları bu güzel, (şerefli ve kudal vazifemiz varken, bunu yazmak var- ken, ne yasıyoruz?... Bir adam benzinle ayaklarını yaktı Beykozda deri ve kundura fabrikası işci - lerinden Hüseyin oğlu İhsan benzinle kun - duralarıni temizlerken 6 sırada çaktığı bir kibrit şişedeki benzini öndürmeğe çalışan İhsanın ayakları Maliye Vekâletinden: Ankara, İzmir ve Bursa Vilâyetlerinde istihdam edilmek Üzere imtihanla yedi hesap mütehassısı alınacaktır. İmtihan bul ve Ankara'da yapılacaktır. 1 ve 2 Temmuz 1938 tarihlerinde İstan- İmtihanı kazananlar muvaffakiyet derecelerine göre 150 ve 200 lira ücretle tayin olunacaktır. 1 -— İmtihana gireceklerin memurin kanununun beşinci maddesinde yazıl şartları haiz olduktan maada devlet ve müessesatı muhasebelerinde, bankalar- da ve mümasil mühim şirket ve mali müessesat muhasebelerinde Idakal şef veya şel muavini derecesinde en az beş yıl muvaffakiyetle çalışmış ve yüksek tahsilini ikmal etmiş olmaları lâzımdır. Ahlâk ve seciyeleri hakkında yapılacak tahkikat neticesine göre taliblerin imtihana kabul edilip edilmiyeceği kat'i olarak Vekâletce tayin edilir. 2 — İmtihan programı: A — Kazanç, muamele ve istihlâk vergilerinin tarh ve tahakkuk ve tahsiline müteallik kanuni hükümler, B — Ticaret kanunu hükümleri, C — Ticari usulü defteri, D — Hesap. İmtihana girmek istiyenlerin 20/Haziran/938 tarihine kadar evrakı müsbite- lerine raptedecekleri bir istida ile Ankara'da Maliye Vekâleti Varidat Umum Müdürlüğüne ve İstanbulda Defterdarlığa müracaat etmeleri. Kültür Bakanlığı «13903 — 43342, ndan: Harf inkılâbımızın onuncu yıldönümü dolayısı ile Kültür Bakanlığı taralın- dan Ankara'da açılması kararlaşan «On yıllık Türk Neşriyat Sergisi» ve bu sergide açılacak müşterek satış mağazası hakkında görüşülmek üzere her türlü neşir müesseselerimizin birer salâhiyetli mümessillerini 16/Haziran/1988 Per- şembe günü saat ün beşte Basma Yazı ve Resimleri Derleme Direktörlüğünde bulundurmalse. rica olunar, «1776» parlatmıştır. AteşiJile beraber resimlerim vardır. yan -İ kimseyle resim çektirmedim. arasında ise kadın ve çoluk çocuk arkü- sina gizlenen silâhlı Usbeciler bulun yordu. . Halk arasına giren komisyon reisi Ray- mersin hakkın Alevilerde ve diğer ekal- Myetlerde olduğunu bildiren sözleri ve jandarma kumandanının da içeride mah- sur kalan jandarmaya halk arasından bağırarak ateş etmeyiniz emrini vermesi mütecavizlerin cür'etini arttırmış ve bun- lar müdhiş küfürler, nâralar ve doğru - dan doğruya pencerelere sikilan silâh sesleri arasında ileçlemiye ve içeridekiler için hakiki bir tehlike teşkil etmiye baş- Jamışlardır, O zaman içerdekiler her şeye rağ - men silâh istimaline mecbur kalmışlar- dır. Mütecavizler öne çocuklarla ka - dınları sürdükleri için iki kadın ve bir çocuk yaralanmış ve kalabalık dağıl - mıştır. Hükümet bahçesi küçük büyük binlerce taşlarla doludur. Vaziyet yeni den gerginleşmiştir. Antakya 14 (A.A.) — Anadolu ajan- Eskişehirde tutulan sının hususi muhabiri bildiriyor: Orgeneral Asım Gündüzün başkan - lığındaki Türk O hey'etile o Orgeneral Huntsingerin başkanlığındaki Fransız askeri hey'eti arasındaki müzakerelere bugün saat 10 da başlanmıştır. Türk hey'eti saat on beşde halk par- tisini ziyaret etmiş ve Orgeneral Asım Gündüz Antakya, İskenderun, Kırık - han, Reyhaniye Ordu ve Şeyh köy hal kevlerinin hususi hey'etlerile gençlik mümessillerini ve Arab köylerinden gönderilen bir hey'eti ve bir Etitürk grupunu kabul etmiştir. Halkevine giden yol baştanbaşa ha- blâr ve çiçeklerle süslenmiş ve yolun başına güzel bir tak kurulmuştu. Yol üzerine ve yolun iki tarafında- ki evlerin pencerelerine yığılan birkaç bin kişi Orgeneralı çok candan alkışla- mıştır, «Gündüz » sineması Antakya 14 (A.A.) — Anadolua - jansının hususi muhabiri (bildiriyor: Ampir sineması adını (değiştirmiş ve Orgeneral Asım Gündüzün ikameti ha tırası olarak Gündüz ismini almıştır. Türkler aleyhine çalışan “ pi sarışın kadın,, değil! (Baştarafı 5 inci sayfada ) müddet sonra Neclâ Eleninin evine gel- miştir. Neclâ evde Sevime; — Nasıl bahçemizi, onumaralarımı beğendin mi? suâlini sormuştur. Sevim: — Numaraların güzel ama ben kork- tum, demiştir. Sevimin ifadesine nazaran Neclâ sa- rışın bir kadındır ve zayıftır. Kendi ifadesine göre Sevim 9/6/938 günü öğleden sonra saat oüç buçukta trenle Pendiğe kadar biletsiz gelmiş, Pendikten Eskişehire bilet almıştır. Bunun sebebi sorulunca; — Param yoktu, demiş, sattım! demiştir. Bundan sonra kendisine şu sual $0- rulmuştur: — Eskişehire niye geldin? — 13/68/938 günü kocamın aleyhime aç- tığı davada bulunmak üzere geldim. — Mahkeme gününü nereden biliyor- sun? — Babam mektub yazdı, bu suretle ha- berim oldü. — Eskişehire gelirken hiç eşya getir- medin mi? — Hayır, hiç bir eşyamı getirmedim. — Şimdiye kadar kimlerle beraber re - sim çektirdin? — Adanada ateşçi Selim, İstanbulda Anafartalar vapurunda kaptan (Niyazi Başka yüzüğümü — Sen İpsaladan doğruca buraya get- mişsin; — Ben İstanbuldan buraya geldim. Sevimin Eskişehirde Sakarya cadde - sinde berber Kadri adında bir kardeşi vardır. Kadın 30-31 yaşlarındadır. Başında si- yah bir örtü vardır. Saçları siyahtır. Sır- tında dallı bir entari, ve siyah bir manto bulunmaktadır. Ayağında siyah ayak - kabı, gri renk çorabı vardır. Sevim: — Sen İpsalada Ali Rıza Muhiddini öldürürken kendisile berabermişsin? Sualine: — Ben orada yoktum, cevabını vermiş, maamafih mütereddid, korkak bir va - ziyet takınmıştır. Kadın Ali Rıza isminde bir adam ta - nımadığını, Yalnız Mehmedi tanıdığını 15- rarla söylemektedir. İstievabını mütea - kib bu gece 1 de trenle İstanbula yollan- muştur, İran Veliahdinin nişanlısına hediyeler İskenderiye 14 (A.A.) — Başvekilin ri- yaseti altındaki İran “heyeti krala, İran Şahı ile oğlunun Prenses Fevziyeye gün- derdikleri kıymetli ağır hediyeleri ver - miştir. 60 bin liralık gerdanlık İngiliz gazetelerinin verdikleri malü - mata göre İran veliahdı hususi kâtibi va- sıtasile, nişanlısı Prenses Fevziyeye 60 bin lira değerinde bir inci gerdanlık ve gayet iri bir yakut yüzük göndermiştir. fesatçılar Hatayı terkediyorlar (Baş tarafı 1 inci sayfada) Bugünlerde buraya gelen haberler, Ha- taya Türk askerinin de girmek üzere bu- lunduğu merkezindedir. Cerablustan bu- raya dün gelen haberlere göre Türkiye « Suriye hududu üzerinde Karakamış is « tasyonunda bin kadar Türk üskerinden bir müfrezenin gelmiş ve bunların Hata- ya müteveccihen hareket etmek Üzere Bireciğe yollanmışlardır. Burada intişar etmiş olduğu gibi Ha tayda da yayılmış olan bu haberler İ'Türkler aleyhinde çalışmış olan Arab - larla Ermeniler arasında, fakat, bilhassa Ermeniler içinde büyük bir heyecan u - yandırmıştır. Hal ve vakitleri yerlerinde olan Ermeniler Hatayı terkederek Suri- yeye geçmektedirler. Rivayet edildiğine göre fesadcıların tahrikâtı neticesi bir takım Ermeni köyleri arasında da şim - diden muhaceret hareketi baş göster - miştir, Garonun istifası hâdisesi burada bü - yük endişe ve heyecan uyandırdı. Muh- telif cemiyetler, muhtelif nüfuzlu in » sanlar, Garonun tekrar vazifesine indesi için Beruttaki Komiserlik makamına, Fransa hariciyesine telgraflarla müra - caatta bulundular. Bununla beraber bu mürscaatların neticesiz kalacağını pekâ- lâ biliyorlar ve bildikleri için de «Fransa bizi Türk dostluğuna feda etti: deyip durmaktadırlar. Müstakbel bir ihtilâfda neden İngiltere Fransa ile beraber yürümek mevkiindedir ? (Baştarafı 3 üncü sayfada) Belçikayı da idhal etmek mümkündür. Fransa ile mevcud anlaşmanın hususiyeti şudur ki, tahrik yapılmadan vuku bula- cak her taarruz karşısında gerek İngilte- re, gerek Fransa, mütekabilen yekdiğeri- ne yardım edeceklerdir. Bu hesabdan, ta- rafların diğer müttefikleri hariç tutu- yorum. Bunun sebebi şudur ki mevcud anlaşmalar dahilinde tarafların mütte - fikleri, tabil olarak, bağlı bulundukları memleketlerin yardımına koşacaklardır, Selim Ragıp Emeç İran petrolleri Tahran 14 (A.A.) — Maliye nazını b gün parlâmentedü yaptığı beyanatta A- merikan - İran petrol şirketinin 1936 da kendisine verilmiş olan monopoldan vaz- geçtiğini bildirmiştir. Beyoğlunda BAKER MAĞAZALARINDA Yeni bir KADIN ŞAPKALARI dairesi açılmıştır. PARİSİN En güzel modelleri