Ü « Sıyk BON POSTA : ayeemıı” “Son Posta,, nın HikâyeSi amaaınanataadı'ıaaaaıkıanmazıınz ? YAĞPALASI | nn dumammım.. Yazan: Faik —Bercmen (li | — Zengin olmak mı? dedi.. Ben bir| — Ha, şöyle dostum, ne tatlı, ne güzel| gulüz: bir kaç mahreç bulduk ama pek M | seneye varmaz apartıman sahibi olaca -| yağ.. Bal gibi.. külliyetli sipariş yok henüz. Maamafih n . ğen. Mübalâğa etmiyorum çocuklar.. Daha| iyi kâr ediyoruz. Bizi asıl zengin edecek l Durdu. Btrafında uyandırdığı İnlıbat | buna benzer bir sürü vak'alar oldu veİşey büyük mahreç olacaktır. Şimdi onu |Zananları aşağıya yazıyoruz. İstanbul- | anlamak ister gibi gözlüğünün alundan | olmaktadır. Bu tekerrür eden tecrüoele-|arıyoruz. Ha, apartımanın adını aa Yağ-|da bulunan talihli küçük okuyucula - 14 Mayıs tarihli bilmecemizde kazananlar 14 mayıs tarihli bilmecemizde ka -|de 210 Nimet, İstanbul ikinet Hk okul sannf B-A da 640 Kâmhil, Ağrı orta okulu sınıl 1 d0 152 numaralı Yümnü, Antalya Nafla başkâ* tibi Nevzad oğlu Vedad. dayanmak lâzımdır. Düşündüğünüzü an- lamıyor değilim. Fakat dostlarım, silkin- mek, ve çevremizde olup biteni kavramak sırası çoktan geldi.. Hayat bir halkadır derler; fazla sık - mağa gelmez. En iyisi ya bu halkayı ki« rıp atmalı veyahud onu pek geniş cins - ten seçmeli.. Ben, artık yaşamağa, ama, adamakıllı yaşamağa kârar verdim; ve yaşıyacağım da... Gene durdu. On birlik paketinden bir sigara çıkarıp yaktı. Şimdi, karşısındaki arkadaşlara istihfafla ve âdeta birer bö- cekmiş gibi bakıyordu.. Bunlar, hep müsz- bet, muntazam ve insani kaidelere ken- dilerini sıkıştırmış zavallılardan başka bir şey değillerdi.. O aklına zengin olmayı yerleştirmişti. Çaresini de bulmuştu.. Bu sırada biri alaylı alaylı sordu: — Peki, şu senin hazinenin kaynağını bize de söyle.. — Hazine filân değil.. Basbayağı İş ya- pacağım. Biliyorsunuz, ki küçük bır hak- kalım. Bizim mahalle fıkara — semtidir, İnsan böyle bir yerde elbette zengin ol- maz. Fakat ben bir şey keşfettim, Bizim halk saf ve iyi matalara alışık değil.. An- latayım: Meselâ zeytinyağını ele alalım. Ben Ayvalıktan hâlis zeytinyağı getirt - miştim. Dükkânda ayrıca bir de pamuk- yağı ile karışık yağ bulundururum. Ö - tedenberi bu mahlüt yağlar sürümdedir. Bazı gedikli ve sayılı müşterilerime Ayvalıktan getirttiğim bu hâli$ ve 'yi yağdan verdim. Fakat aradan bir iki gün geçince hâlis zeytinyağı sattığım müşte- rilerden biri öğle vakti dükkâna girdi. Yüzü mosmordu; cebinden zorla parasını almışım gibi bana öfkeli öfkeli bakarak homurdandı: — Size teessüf ederim. Bunca zaman - dır müşterinizim, Bize mahlüt yağ s5 - küşturacağınızı ummazdım — doğrusu.. Dünya bozulmuş hani.. Bize öyle pis, kok- muş bir yağ verdiniz ki ev halkından hiç biri yiyemedi.. O ne yağ efendim, zehir gibi bir şeydi. Şaşırdım. Onu temine uğraştım. Fakat Jnandıramadım. Nihayet: — Gücenmeyiniz, dedim, ihtimal yan- lışlık olmuştur.. Başka vereyim. Kalktım, hâlis pamuk yağından zey - tinyağı niyetile bir kilo tartıp verdim. Ertesi günü adam gene geldi; bu sefer yüzü gülümsüyordu: BARA .Sor Postas nn ededi romanı: Biraz kafayı yormak lâzım, Pek az bir sermaye ile pekâlâ iyi bir iş yapubılmez imkânı mevcud.. Ben sahte zeylinyağı yapmağa karar verdim. Bunun için zeytinyağına benzer — bır mayi icad etmek gerek. Bü terkibi uy - durmak ve bulmak zor olmadı.. Bir gün kardeşimle bermutad Balık - pazarına mal almağa inmiştik. O gün te- sadüf olacak, yağ aldığımız dükkâna va- kitsiz girmişiz. Bu dükkân acayıp — bir şeydir. İçiçe iki kapısı vardır. O gün ön tarafta patronu bulamayınca ic kapıyı itip girdik. Kapı birden açılınca içerde - kiler, baskına uğramışlar gibi Üürküp korktular. Önlerinde bir sürü vartiler, te- nekeler duruyordu. Bir kaç kişı de kol - larını sıvamış bir şeyler karıştırıyorlar - di. Bir şeyler döndüğünü sezdim. Yüzüme kurnaz, ve sanki ne olup bittiğini anla- maş bir ifade İliştirerek patrona bal ve gülerek: — E kolay gele, usta! dedim. İşler tıkı- rında galiba.,, Patron ezilip büzülerek cevab verdi: — Yeni gelen yağları muayene ediyor- dük ta. — Telâş etme ustacığım.. Bız de sizde- niz; yabancı değiliz. Hepimizin yaptığı şey.. Acaba siz kaça mal ediyorsunuz? Boş atıp dolu tutmuştum. Patron tereddüd etmeden esrârıni bana anlattı. Bizim kurnaz tilkiler, halkın en beğen- diği ve tatlı, Jezzetli dediği zeytimvağımın Yazan: Peride Celâl Diş tabibleri kongresi Diş tabibleri Cemiyeti Genel Sekreterli - Binden: Altı aylık köngremi? 7 Hazlvan 938 Balı günü saat 18 de lacağından cemiye- timizde mukayyed üye meslekdaşların v gün eemiyet merkezini teşrifleri rica olunur. Ruzname: 1 « İdare hey'eti raport, 2 « Vezne ve mürakıb raporu, $ - Arkadaşıarın Şöllekleri. GK KI KA Nezle hastalıkların kara habercisidir. bir kale gibi sizi müdafaa eder! tıpkısını pek az bir para —mukabilinde yapıyorlar. Meselâ zeytinyağının kilosu elli kuruş mu? Bu elde edilen mayi 5 kuruşa' malolüyor, Kârı görüyor musu - nuz? Yüzde beş yüz.. Bakkal arkadaş durdu. On birlik p4 - ketinden ikinci bir sigara alarak yektu Ve büyük bir iş yapan insanlara mahsus bir tavırla arkaya doğru yaslandı ve ba « cak bacak üstüne atarak gururla gülüm- sedi. O zaman odadakilerden kısa boylusu a- tıldı: — Bu palavraya bizi inandırdığını Mi saniyorsun? O, bu suali soranın budalalığını acı - yormuş gibi dudaklarını büzdü. — Palavra mı? Hey gidi doğrucu efen di hey! Az sabret, o vakit görursün! Sen palavrayı!, Şimdi mahreç aramakla meş- ÇINARALTI Şimdi onun rehberliği ile yavaş ya- vaş ilerliyoruz. Duvarlarda ıslaklık var. Küf ve rutubet kokusu ağır basmağa başladı. Bayrakdaroğlu: — Biraz daha ilerde bir çeşme var, dedi. Üzerinde bir de taştan oyma kü- dıin resmi var. Galiba Bizans imnpara- toriçelerinden birinin resmi olacak. O- na kadar gidelim yeter, Jüleye kibritleri idare etmesini rica ettim. Nihayet bahsettikleri çeşmeyi bul - duk. Som mermerden oyulmuş bir çeş- me. Üzerindeki resim başka yerlerde Bürhan Cahid aA Bayrakdaroğluna sordum: — Bu mağaranın sonuna kadar git tiniz mi beyefendi? Duvarlarda beş on misli akseden kalın sesi cevab verdi: — Kabil olmadı. Rivayete bakılırsa vilâyet hududunu geçiyormuş. Yalnız bir kaç yerde daha kapısı varmış, hü- kümet hırliya, hırsiza sığınak olüyot diye ördürmüş, 'Tam bu sırada Jülenin sesi araya ka- Tıştı: — Eyvah kibrit kutusunu düşürdüm. Zifiri karanlıkta kalmıştık. Bayrakdaroğlu bize emniyet vermek we tarih kitablarında gördüğüm bir|için: resmi hatırlattı. İmparatoriçe Teodora olacak! Jüle de tasdik etti: — Evet, evet, çok benziyor. Bakın ben hatırlamamıştım. Resmi ve çeşmeyi de gördükten son- ca meş'alesiz daha ileri gitmenin mâ - nası yoktu. Döndük. Önde Bayrakdaroğlu gidiyor. İkimi- ze ışık verebilmek için Jâle ortada kal- maştı. — Korkmayın! dedi.. sesime doğru yürüyün. : O önde olduğu için ilerlemişti. Jâle bir adım geri kalınca yanyana geldik. Ben kibrit kutusunu niçin düşürdü- ğünü pek iyi hissettiğim halde dedim ki: — Acaba şrarsak bulamaz mıyız? Jâleden evve! Bayrakdaroğlu atıld! — İmkânı var mı? Onun için de vakit Gripin nezleyi ve gripi geçirir, harareti düşürür. Baş ve diş ağrı arına, romatiz- ma gancılarına, sinir ve adaleler- deki ıstırablara karşı en kuvvetli deva Gripindir. Havaların çok karışık ve tehli« keli olduğu günlerde sıhhatiaizi korumak için şüphesiz Gripın kul- lanmalısınız. lcabında düade 3 kaşe alınabilir. İs- mine dikkat. Taklidiernden sakınınız, ve Gripin yerine buşka bir marka verirlerse şiddelle reddediniz. ni takib edin. Şimdi iğimiz yer delik gibi görünür. Oraya doğru gi - deriz. Başka yapacak iş yoktu zaten, Bayrakdaroğlu arasıra bulunduğu yeri haber vermek ister gibi garih seş- lerle bize haber veriyor. Bu seslere yanyana olduğumuz halde önce Jâle sonra başımı geriye çevirerek ben ce- vab veriyorum, Jâlenin bu — karanlığı bulmak için yaptığı muzibliği Bay » rakdaroğlu © — kadar — tabil bul- muştu ki hiç şüphe etmiyerek ara - mızdaki mesafenin gittikçe — açıldığını da farketmiyerek sık sık haykırıyor: — Sesime gelin! Dikkat! Diye yol göstermeğe çalışıyor. Jüölenin sıcak teneffüsü yüzümde do- laşıyor ve ikimiz de bu karanlık taş deh liz içinde unutulup gitmek İstiyen yal- nızlık ihtiyacile birbirimizin ellerini sı- kıyoruz. Bu keyecanlı, bummalı mü - cadele içinde kıvranırken Bayrakdar - oğlunun sesini bir daha işittik: — Geçmiş olsun, kapı göründü! Haşyet içinde çözülüp ileriye bak - tık. Uzakta büyük medhal bir yuvarlak fotograf objektifi gibi görünüyor. A - çıldık ve hızlandık. Artık ben de misafirleri, bizim çift- liği, her şeyi unutmuştum. Gölde uzun- ca bir gezintiden sonra Filiboz çifili - (San Posta hatıralı) Aksaray Zafer okulu dördüncü âımıf tale- besinden 226 aumaralı Ülviye Erdem, İz - mir Bayraklı ilk okulu sınıf 6 de 162 nu - maralı Mahire, İstanbul Bakırköy orta okalu 1-C de 348 numaralı İbrahim, Amasya Ye - şilirmak okulu sınıf $ de 189 numarali Ba - fiye, Alemdaz caddesi No. 30 da Nezahat, İştanbul erkek liseci sınıf 1-0 de 1568 Mem- duh. u MÜREKKEBLİ KALEM (Son Posta halıralı) Tokat Cumhuriyet ük okulu amıf 1 de &4 numaralı Mokih Gövenç, İstanbul Erenköy Hoş sokak No. 18 de Ülya Çuğdaş, İstanbul 44 üncü mekteb 5-0 den 316 Süzan, İstan. bul Boğaziçi lisesi sınıf 3 de Kâmll Bulat, Gaztünteb lise sınıf 4-0 de 309 numaralı Mehmed, İstaabul Haydarpaşa İlsesi aınif 40 de 208 Tevfik. DİŞ FIRÇASI (Son Pasta hatıralı) Kırkağaç Bakırköy İlk okül talebesinden 423 Ahmed Kasaboğlu, İstanbul erkek lisezsi sınıf 2-F de 1699 Ekrem, Beyoğlu Cihangir Asmalımcacld sokak No. 6 da Leylâ, İstan « bul Kualtoprak Hüseyinpaşa çıkmazı 96 nu- marada Bahtiyar, İstanbul Topkapı 51 inel okul sınıf $-A da 167 numaralı Neodet. KOKULU SABUN İstanbul Patih orta okulu — talebesinden 215 numaralı Bahaeddin, Erenköy Sahrayice- €id Kayışdağ eüddesi Doğan, İstanbul kız li- #esi sanıf 8 de 1000 numaralı Muzafler, İs « tanbul ticaret mektebi smnıf 1 de 1292 Ne- cati, İstanbul Hayriye Üsesi sınıf 2-C de 264 Basan. ALOMİNYOM BARDAK (Bon Posta hatıralı) İstanbul 10 uncu Ük okul sınıf 5 de Han- dan Kılıçoğlu, Bakırköy orta mekteb 1 de 308 Mehpare Befik, İstanbul 40 incı Ük 6- Kül sınıf $ de 535 numaralı Mi bul Kasımpaşa Yenicadde 35 ni kime Tengöz, İstanbul Kadıköy Rasimpaşa Raoaizade sokak 17 numarada Brgun, YUVARLAK DÜNYA KALEMTRAŞ (Son Posta hatıralı) İstanbul 44 ünecü Uk okul sınıf $-0 de 291 Hatice, İstanbul İsmet İnönü kız orta oku- a sınıf 3 de 232 Müyesser, İstanbul Alem - dar çaddesi 760 Tevfik Tuncel, İstanbul 44 üncü ilk okul sınıf 1 de Ülker, İstanbul 40 aaou dik okul sınıf 4 de Ömer, BOYA KALEMİ Trabson Kemerkaya Dse orta kısim gınif 3-A da 620 Nurdoğan, İstanbul Aktaray So- j dikkatli dikkatli arkadaşlarını süzdü. rim bana şunu öğretti: Bizim halzın mi-| palas koyacağım. rımızın pazartesi, perşembe — günleri AYNA | — İnanmıyorsunuz değil mi? Fakat, si-| desi hileyle doldurulmuş. Ömürlerinde | Sustu ve şimdiden #partımana sahib ol- öğleden sonra hediyelerini bizzat ida - (Son Posta hatıralı) İ Bi, apartımanıma davet edeceğim gün â-|hâlis ve saf maddeler tatmadıkları için, | muş gibi, artık bu budala arkadaşlarile | Tehanemizden almaları lâzımdır. Taş- | İstanbul Pertevniyal lizesi sınıf 4-B d0 ıt fallayıp kalacaksınız!. Evet, diyeceksi -| şimdi onlara iyi şeyler fena, fena şeyler | konuşmağı Kizumsuz buldu. nmwmmwymmmo—.mumuı_-: | — miz ki insanın bu muayyen şerait altında|de mükemmel geliyor.. E, bunu öğren - ile adreslerine gönderilir. hiliymese ge ga nn gea Beee l — )| — sölşirken birdenbire zengin olmasına|dikten sonra yapılacak iş kendüiğinden | —yARmıKt NÜSHAMIZDA: Bir kol saati oğlu 29 uncu İlk okuldan 164 Cemal, İ imkân yoktur; yeniden zenginleşmek | meydana çıkıyor. Yorulup ta, fazla para z : Zümlağı Ürü Geklak ae İKiĞ DB KİTAB j için mutlaka «gayri meşru» bir vasıtaya | verip te neden iyi bir mal alıp satmazı. || — Bir kötürümün deflerinden MUHTIRA DEFTERİ Lâdik ilk okulu sınıf 6 de 322 uumarsil — Hayreddin, Samsun'orla okulu sınıf 3-A dE 25 numaralı Makbule, İstanbul #4 üncü WX Okul sınıf 2-A da 48 Yaşar, Malatya bususl — müuhasebe 13 üncü dalre tahsildarı '”';4 oklu Muzatfer, Çarşamba merkez ilk okülü sınif $ de &2 numaralı Galib Atay, Kayi lize sınil 1-0 de 1450 numaralı Kadriye COf kun, Giresun eminiyet üçüncü komiseri HT met kızı Yaşar Yildirim, İstanbul! Cum * huriyet kız lizesinden 588 Ferdane, Mithatpaşa caddesi 264 numarada Refik, Ki Foça fik okulu talebelerinden 310 mü * — maralı Şehabeddin. 4 KART Samsun Şemis sokak 15 numarada Ay Uzlu. Küçükkuyu nahiye — müdi Mukaddes, Ankara Dumlupinar okulü 5*B de 633 Mehmed, İstanbul Kasımpaşl da okulu sınıf 1-A da 157 Dilefser, Ankaff Samanpazarı Kurşunlucam! Aydınlık ÇGif maz sokak 10 numarada Güner, erkek lisesi orta kısım 1-B de 567 din, Malatya Pırat llk okulu amıf 5 rinden 195 numaralı Salâhaddin. Surtıç mikkemal okülü sınıf 8 de 12 numarali med Kalender, Edirnme emniyet müdürlü Ersen, Gebze semerel Müstafa oğlu 'Tan, Gebze gazete bayili Tevfik oğlu Erdinç, İzmir Kuşadası ikinci okul de 39 numaralı İsmali, Ankara emnl; dürlüğü şube $ memurlarından Lem' Belkis. Kütahya Hise sınıf $-A da 219 rali Fethiye Yürür. Zonguldak sahil merkesi kaptanı kızı Semiha Çırpıcı, SÖÇ emniyet müdürlüğü polit memuru Edip Nazif Kırıcı. Ankara Cebeci Tanyeri D; 27 numarada Cemil oflu Adnan, Af Çocuksaray caddesi Kımlelma mahatlesi Af dinlı sokak 46 numarada Fahreddin. bul 44 üncü dik okul sınıf 3-A da 340 NÜ | maralı Sadiye, İstanbul Ayasofya çesme yokuşu 7 numarada Sevim, İslilâ okulu sınıf & talebesinden ga nümtt |rah İlhami, Zile İstiklâl okulundan 20 marah Turgut Boydan, Kuşadası kul .ı’ Emin oğlu M. Ali, Bilecik istasyon ilk talebesinden 26 numaralı Sabahat. D; İ 4 İK l $ &t U - 5 $ ÇAt SUU tümen baştabibi Hüseyin oğlu ; ce, Kozlu Jk okulu sınıf 4 de 58 M Yunus Alkan, Samsun İnönü okulu Ş talebesinden 267 Salih Atalay, Mardin ollu Müuzaffer Haykır, Kayseri fular eaddesi No 88/1 de Orhan, İstanbul 6 Noi llk okul talebesinden 188 numaralı Ayhan Açıkalın, Ankara birinei orta okul 2/6 da 990 numaralı Avni, İstanbul Fatih 40 1ncı llk okul 4-A da 348 Hayrünnisa, ALBÜM (Son Posta hatıralı) Diyarbakır İsmetpaşa okulu sınıf 4-A da 14 numarah Şeküfe, İstanbul kız llsesi 2-D Binin köşküne döndüğümüz vakit ak -| yecanlara rağmen içime garip Di Çöktü. şam oluyordu. Bayrakdaroğlu beni ağırlamak için yeni şeyler düşünmüş olacak ki çiftliğe döner dönmez gene sağa sola emirler vermeğe başladı. Sonra Jâleye dönerek: — Beyefendiyi alıkoyduk ama rahat ettirmemiz lâzım, dedi. Sen de bir şey- ler düşün bakalım. Ve bana bakarak ilâve etti: m!î Göl kıyısında rakı içeriz değil — Siz bilirsiniz. — İçelim, içelim. Burada biz bizeyiz. Şöyle bir âlem yapalım. Bu âlemi kendi canı pek çektiği bel- liydi. Çünkü çiftlikte kafadarı yoktu. Kühyasını, yanaşmalarını toplayıp İçe- cek kadar da mütevazı olmıyan Bay- rakdaroğlu bu ziyaretimi fırsat bilmiş. ti Jülenin böyle âlemlerden zevk al - madığı da muhakkaktı. Zaten biz bu bahiş üzerinde konu- şurken genç kadın: — Ben içeride meşgul olayım!. Diye yanımızdan ayrılmıştı. Şimdi gölün karşı kıyılarını çerşeve- Jiyen ormanlar arkasında güneş kay - bolmuş, boşta kalan hava serinlemiş, göle koyu kurşuni bir renk gelmişti. Bu güzel akşam ıssız, eğlencesiz çiftlik hayatında bana o kadar hazin geldi ki geçirdiğim o mukavemet edilmez he - z başmi DA da 321 turacı Hasan caddesi Gazianteb sokak ? t : numaradA Nereden nereye gelmiştim? S! kurtarmak için kaçtığım köy da nelerle karşılaşmıştım. Bu kadaf yecanlı macerayı ben salon tatmamıştım. Bu ne garip Bayrakdaroğlunun kalın sesi " — şid salatalar, balık yumurtalarl: yarlar ve kuyuda soğutulmuş rahilerile mükellef bir sofra. v Ben içkiye düşkünüm, Fakat TAF' —— az ıîç.tiğim bir içki... yrakdaroğlu doldurduğu büyüklüğünde iki kadehtan biriak B na uzattı: — Haydi bakalım. Şex'efhlld İ — Teşekkür ederim efendim. — - | 4 Ben dudaklarımın ucunu '“gs yudum aldığım halde kendisi © P£ iarf Yavrusu kadehi bogılnvtfd'ı" ' kılçığı alınmış bir ala balığın! ; dan yölcü etti. p Hayretle bakıyordum. Kahkahası başlamıştı: | — Ne o delikanlı, ilâç mi YAT Ben de güldüm: — Alışkın değilim. Size ' yeceğimi şimdiden iıinl( dıldıiı;:ı âlemden uyandırdı. TÜ — Haydi dostum. Başlıyalım. 'Taze kızarmış göl balıkları, #; v