15 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

15 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA ASA KĞ N şikâyet etti: — Günde iki paket sigara a- B hyor, haydi buna seş çıkarmı- Yayım; küllerini yerlere dökü- Yor, haydi buna da ses çıkarmi- Yayım.. Asıl fenası beni öpeceği | “Zaman bile sigarasını ağzından bitakmıyor. Artık buna da ta » mül edilmez ya! Nemnun etmiyor — Benimle evlenmiyecek mi- 4in? — Neye bu suali soruyorsun, 'n sana hayatımın sonuna ka- dar seni seveceğim, demiştim.. demek bu seni memnun etmi - Yor. K — Şimdi aklıma geldi. Hani bizim eve gelip beni babamdan istiyecektin! FHatırlamıyorum İhtiyar anlatıyordu: —— Ben yirmi ya. şımda iken bir gün bir evin damın * dan sokağa düş « müştüm, Ölmediniz — Vallahi hatırlamıyorum., O kadar u- tun zaman geçti ki.. o Kür — Bu bana aldığın kürkü takar tak- maz boynüm ka « şınmıya başlıyor. — Sahi mi? — Yalan söyli - yecek değilim y — Yalan söyle miyorsun — ama, kürkü Bitpazarından aldığımı sana kim haber verdi? İki komşu belkonlarına - çık hem çorap örüyor, hem de dedikodu yapıyorlardı. o Mazeret Ev sahibi — Burada ne arıyorsunuz? v Hırsız ı;'! M çey. ıy Şay martıtı olduğunu % mustum da.. Ha » TaA ni bir takvim vare ) or Kaçı K (el, gAD unut « sa, bakıp öğrene » o Bilâkis Kadın söyledi: — Huyu Böyle imiş uyumadan ev- vel on beş dakika kitab GbüTMÜŞ. — Hava ne fe « na! Erkek de söyle « di: — Bilâkis bun » dan iyi hava ol « Tmaz, — Çok nikbinsiniz! — Hayır, nikbin değilim.. Palto, par- desü tüccarıyım! Döndüm Hırsız kapıyı maymuncukla açtı, Mer divenleri çıktı, sa- lona girdi. Cebin- den çıkardığı & lektrik — fenerini yaktı.. ev sahibini )) elinde tabancasile SDK karşısında görün- ©© şaşırdı: — Ben sizi seyahatte biliyordum. Ev sahibi güldü: — BSeyahatte idim. Fakat sizin misafir Eeleceğinizi ümid ettiğim için seyahat- Ten çabuk döndüm. — Radyo da havadis vertiyor ama.. ne de olsa gazetenin yerini turamaz, — Tabü b'r şey.. Radyo havadislerile Sabık kasab oyuncakçı öle — Sabık erkek ter. müş. Sabık kadın terzisi tavuk 'esliyor. na korkuluk dikiyor. Budala hırsız Güzel «kadının evine hırsız Birmişti. Güzel kadın anlatı - yordu: — Ben onu görür görmez he- men yataktan fırlamıştım. Yü- züme bile bakmadan çıkıp gitti. Bir genç erkek söze karıştı: — Her halde çok budala bir hırsızmış. Yarım lira Doktorun telefonu çaldı: — Doktar, doktor, çocuğum bir lira yuttu. — Yarından evvel gelemem! — Öyleyte bana yarım Jira| gönderin, akşama kadar onu sarfederim! Karşılıslar Bakkal söyledi: Yağı aldınız, parasını verdiniz.. Şimdi - söyliyebi « lirim. — Verdiğim yağ — margarinle | karışıktı, — Müdemki ya- ği aldım. Parasını verdim. Ben de söv » liyebilirim: Verdiğim pata kalptı. a Tiyatroda — Tiyatroya pijamayla mı geliy; nuz? — Ne yapayım, birinci — perdenin sonuna doğru uy- kum gelir. Kötü bir & m de var. dır, Arkamda pi jamam olmazsa rahat bünün için pijama o Bilirim — Otufr yaşıma girdiğimdenberi ne a- rıyorum - bilir mie » — siniz? Te y l — Bilirim. K — Peki söyle - | 1 yin! 5 -— p geldim! T Girdiğinize Ü Pişman olduğu - nuz'için, çiıkmak çaresini arıyorsunuz. Tasınıycr musunuz ? — Artık her şey değişti. Bu evin için - de kimsenin a - leyhinne söz söy -| — İN , ©€b N Z A Jenilm'yecek. evden taşınıyor | musunuz? ç Eski gün'er — Bak kocacığım.. Daha yeni nişanlı iken — saçlarından| T bir kaç tel kesip! EEEC vermiştin ya.. On- / ları hâlâ sakla - dım. — Keşki daha 4 fazla kesip versey- dim.. — Neye yarardı? — Neye yarardı da söz mü, şimdi on - larla bir peruk yaptırırdım. Saçsız başı- ma koyar, herkesin içime saçlı olarak çı- kardım. Sabık hokkabaz ötobüs iş- letiyor. Çocuk terbiyesi : 2 Çocuklarımıza, arkadaş edinmeyi Yazan: A Her güzel — şeyin yavrusunun — olması- mı istiyen anne, onu arkadaş gibi bir derd ortağından, kara gün dostundan, çetin hak yat — yolunun eşsiz yoldaşından mahrum görmek ister mi hiç? Elinden gelse dünya- yı yavrusuna dast ve eş yapar da belki ge. ne az bulur. Buna rağmen acaba neden çocukların çoğu ar- kadaşsız kalır? Hem de en çok sevileceği, beğenileceği, —umu- lanlar... Bakarsınız şen, gu. zel bir yavru... Evde herkesin gözünün be- beği... — Yaramazlığı bile tath. Sanki bü- tün büyükleri küçü- cük avuçlarının içine almış... Kimsenin o na kızmak elinde de- Bil. Öyle sevimli, öyle cana yakın halleri var, Yarın mektebe başlayınca da kim bilir ne kadar sevilecek? Bunu yalnız annesi değil, uzaktan gö- renler bile böyle sanır. Fakat mekteb za- manı bambaşka bir yüz gösterir. Evin taptığı bu yavru orada ancak birkaç gün, hattâ bazan birkaç saatçik sevilir, sonra yapyalnız kalır, oyundan, eğlenceden dı- şarıda bırakılır. Beri yanda, en yakınlarına bile güç- lükle gokulan, daha kendi evinde kenara atılmış görünen başka bir çocuğa mek- tebde bir sıcaklık ve sokulganlık — gelir. Bütün tahminleri altüst eden bir kud- retle sayısız arkadaş kazanır. Her oyu- nun gülü olur. Bu tezada sebeb nedir? Neden kızma. ya kıyılamıyacak kadar sevimli yavruya kimse arkadaş çıkmıyor da, evini bile ya- dırgıyor görünen çocuk, yabancı bir mu- hitle bu kadar kaynaşıyor, bu kadar gös Pnülde yer buluyor. Sebeb pek açıktır: Birinci çocuk evde o kadar sonsuz bir naz ve dikkate alışık- tır ki mektebde bunun onda birini bula- | müaz. Etrafını kendisine kayıdsız görür. O zaten sevgiyi vermeye değil, almaya a« lışıktır. Kimseyi sevmez, sevmeyince de tabll sevilmez. Güzelliğinin, sevimliliği- nin tesiri birkaç gün, birkaç saat sürer, sonra unutulur. İkinci çocuk - Ihtimal kendinden küçük kardeşi yüzünden - belki de başka sebeb- lerden evde biraz ihmale uğramış gibi- dir. Yalnızlık içindedir. Mekteb, ona m- ğınılacak sıcak bir kucak gibi gelir, ora- yı ve orada gördüklerini benimser, neş'e alır, buna mukabil sevgi verir ve sevilir. Şu halde güzel, şen, sevimli çocuğun mektebde acı bir yalnızlığa atılışı kendi kabahatı doğildir. Ona lüzumundan faz-| la düşkünlük gösteren büyükleridir. Bu taşkın iptilâyı göre göre çocuk kendine fazla k ven bir insan olur. Bunun cezasını, atıl- Gığı her yabancı mühitte yalnız kalmak- Jla ödiyecektir. Çünkü, evinden başka hiç bir yerde dikkate mihver olmasına im- kân yoktur. n Bundan, arkadaşsız kalmaması için ço- cuğu evde ihmal ediniz manası çıkarıla- maz. Ancak ona kendi ehemmiyeti hak- kında mübalâğalı fikirler verebilecek taşkınlıklardan sakınmalısınız. Başkalarımı sevmeyi anne baba yavru- larına fillen göstermelidirler. Çocuk et- 'rdındıkılerl taklid eder. Anne baba mi- safirden, arkadaştan hoşlanan insanlarsa © da onlara benzer, başkalarını sever, De- | gillerse çocuk ta insandan kaçar bir mah- lük olur. Böylesinin, ne mektebde, ne de hayatta yalnız kalmasına şaşmamak lâ. zım. Çocuğun arkadaş edinmemesine bazan da utangaçlığı sebeb olur. Bu kusur da ona anne, babadan geçer. Utangaç anne, babanın yavrusu da utangac olur. Bunun için önce kendinizle mücadele etmeli ve çocuğa hiçbir vakit bu moksanınızı gös- termemeye çalışmalışınız, Ekseri çocuklar - bilhassa yedi yaşın- dan küçükler « esasen kendi kabuklarına et verir, ve yalnız kendini se-| öğretmeliyiz nn Padler çekilerek yaşamaya mMmeyyaldirler. Işin İfenası çoğu büyüdükten sonra da Bun- dan kurtulamaz. Anne babanın — burada mühim bir rolü vardır. Yavruyu daha © |yaşlarda iken harici âlemle temasa getir. İmeli, içindekilerle dost olunduğu takdir de bu âlemin yalnızlıktan daha ne kadar zengin olduğunu ona göstermelidir. Bunun için çocuğu ak le tanıştır. mah, beraber oynatmalıdır. Tanıdık ço- cuklardan yavrunun yaşına yakın olan- İlar vakit vakit eve çağırıl birlikte (oynamaya bırakılmalı İşindan küçük olanlar hen nız oynarlar. Birbirlerine cak verip alma ranlar Jamma çocuğun hariçle te 1 için pdarı da kâlidir. Beraber oynamasa bile 'kondi yaşındaki insanların ayni yerde, ayni şeylerle oynadığını göre göre yalmız kendine aid sandığı haklara başkalarının da sahib olduğunu öğrenir. Alv, yedi yar şına girince zaten beraber oynamak hes vesi kendiliğinden doğar. Bir kere arka. İdaşla oyun oynamanın tac tattı mü bir daha yalmız kalmayı isternez, Arkadaşsız kalan çocu mühim bir kısmı da çekingenlerdir. Bütün bu yoldaki kusurlar gibi bunun da sebebini büyüklerin yanlış telkin ve tesirinde mak lâzımdır. Birçok anneler. çocukların m yaramazlık saydıkları şeylerden men |için: — Bak, herkes sana gülüyor. — Aman, herkes sana ne diyecek? — Dur, dilenci gelsin de seni vereyim Egötürsün. | Gibi gelişi güzel sözlerle korkuturlar, Bunları duya duya yavru rastladığı ine sanları en ufak kusurlarına gülecek, en haklı yaramazlıklarını ceza'andıracalk hoyrat ve korkunç birer mahlöx gibi gör. meye başlar. Çekinir, vahşileşir. Bu ço kingenlik bütün hayatı boyunca onda kg- hır. Büyüdüğü vakit ürkek, ilimadsız, eve hamlı bir ihtiyatkâr olur. Hiçbir yakıne lığa güvenemez, kimseye — yakınlaşmaz. Muhitin tenkidinden ürker. Her teşeb. büsüne bin ihtiraz engel olur. Bütün öm. ründe yalnız ve teşebbüsten mahrum biz insan olarak kalır. Bu hataya düşmüş bulunan ebeveynin ilk yapacağı şey yabancıları çocuğunu tedib edecek birer silâh gibi kullanmak« |tan vazgeçmek olmalıdır. Korkutmak, &. zarlamak usulü tamamen bir yana bira» kılmabdır. Bu zavallı çocuğun bıraz ol sun övülmeye ihtiyacı vardır. Azarı bir yana bırakıp, höş taraflarını — görmeli, methetmeli, Korktuğu, çekindiği muhit tesirini unutturabilmek için zihnini işgak edecek eğlence ve oyuncak vermeli, Pul İtoplamak, oyuncak tiyatrosu kurmak gi İhi eğlencelerden bu yolda çok - istifade edilebilir. Çocukta dostluük duygusunun en büyük bir düşmanı da sıkı, sert bi T |Böyle bir terbiye ile büyütülen ,başkalarını sevmeyi ve ark dâş olmayı değil, onlara emir ve hükmetmeyi ister, Yalnız başına kalır kalmaz - kimsenin dinlemediğini bildiği halde - bir takım İ (Devamı 12 inci sayfada) ni arın

Bu sayıdan diğer sayfalar: