ee YUT e 14 Sayfa Son Posta'nın tarihi tefrikası: 48 Yazan: Ziya Şakir Hatay Bahadır elindeki kı_!ıu fırlatıp yere atarak: “Timur! Bu sefer de ö ümden kurtuldun. Fakat tekrar gon'ışürüz! » diye bağırdı ve kanlara bulanan boz atını bütün kuvvetile sürerek orman yoluna kaçmıya başladı Hatay Bahadır, bu haberi alınca, o ]şehrindı.-, hemen herkesin yüzü güler; |büyük bir neş'e ve heyecan vermişler- kadar sevinmişti ki, âdeta çıldıracak 'ganimet eşyalarının alım satımından, 'di. hale ge'mişti: — Timur, böyle hata etmezdi. Demek ki onu, Allah şaşırttı. Cenabıhak, bizi muzaffer emek istiyor. Kâşgarlılar!.. At başına... Diye bağırmış, kendisi de derhal alı- na binmişti. Mağlübiyetin acısı ile muztarib olan Kâşgarlılar da sevinç içindelerdi. Ti- muru ele geçizmek zevk ve neş'esile, bir anda sazhoş oluvermişlerdi. Hatay Bahadır, bu askerlerle orman- . İK nehrinin düz vadile- rini bir hanilede geçerek ileri atılmıştı. İkindi vaktine doğru Timurun karar- gâh ittihaz ettiği küçük bir tepeye va- rarak, Mogol bükümdarını basmıştı. 'Timur, hiç hesab etmediği bu büyük tehlike karşısında bir an şaşalamış; hattâ, o telâş ile atına atlamıştı. Fakat ğrur hükümdar, bu hareketin husu- elüketin neticesini düşü- nerek derhal bu fikrini değiştirmiş; et- r*mı âalın yüz atlıya: — Ey Mogollar!. Hayatımızın, son dakikalarını yaşıyoruz. Bizi basan ve etrafımızı alan Kâşgarlılar, hiçbirimi- zi yaşatmıyrcaklardır. Korkaklar gibi ieslim olmiyalım. Şerefimizi muhafaza | stmek için ölüme karşı atılalım. Beni ' seven arkamdan gelsin. Diye bağırmış.. kılıcını çekerek, Küş- Barlıların üz: Orada: o küçük tepenin önündeki kü- gük ovada, emsall az görülmüş olan bir boğazlaşma baslamıştı. İki tarafın atla- ı birbirine saldırmış, Mogollarla Küş- igarlıların karkünç nâraları ve kılıç #esleri, birbirine karısmıştı. 'Timurur. ve Mogol atlılarının hücum- Tarı o kadar sert ve o kadar cür'etkâra- me idi ki; beş altı misli falk olan Küâş- garlılar, fena halde sarsılmışlardı. Ha- 'tay Bahadır, birkaç defa Timurun ya- mına kadar yaklaşmıştı. Fakat, hüküm- /darlarınm etrafım enunla her terafa atılan ve saldıran Mogol atlılarını yarmıya muvaffak ola- mmamıştı. O küçük tepenin dibi, âdeta bir mak- tel halini a'mıştı. Mogol kılıçları altın- da can veren Kâşgarlılar, üstüste yığı- hp kalmışlardı. Ortalık kararmıya başlarken, Kâş - gar askerlerinin yarısından fazlası kan- lar içinde yerlere serilmiş.. ötekiler de kaçmıya başlamışlardı. Artık, yağnız başına kalacağını anlı- yan Hatay Bahadır, elindeki kılıcı fır- İatıp yere atmış* — Timurl. Bu sefer de ölümden kurtuldun. Fakat, tekrar görüşürüz. Diye bağırmış, her -tarafı kanlara belenen boz atını bütün kyvvetile sü - rerek, tekrar orman yoluna doğru muya mecbur kalmıştı. e ZAFER ALAYI, VE ESİRLER Dört nala giden atlılar birbirlerine çarpıp geçiyorlar.. Semerkand şehrine bir an evvel zafer müjdesi götürmek âçin, mahmuzlarile atlarının karınlarını parçahyorlardı. haberler, hiç kimseyi tatmin etmemişti. Halkın meraklhı zümresi, kazanılan za- feri, bütün tefsilât ve teferrüatile öğ- renmek istemektelerdi. Timurun Âdeti idi. Harblerin sonun- da, ordusunun muvaffakiyelini dellâl- Jar vasılasile halka ilân ettirirdi. Buna, en ziyade esnaflar ve kadınlar ehemmiyet verirlerdi. Çünkü Mogol ordusunun bir harb kazanması, bir ka- Yeyi alması; askerleri eline bir çok mal we para geçmesi demekti. Ordunun za- İbir çok açıkgözler, büyük mikyasta iı-' İtifade ederlerdi. Şehrin esnafları, harbin neticesin büyük bir sabırsızlıkla beklerlerdi. Ve ilk zafer haberleri geldiği zaman, şeh- cin kapılarına toplanır; müjdeciler ta- rafından getirilccek olan kat'i malü - mata intizar ederlerdi. İşte, buna binaendir ki şimdi, “bol bahs'ş almak sevdasına kapılan müj- deciler, birbirlerini devirip geçerek, yıldırım sür'atile şehre ilerlemekteler- di. Şehrin kapılarına ilk yetişen atlı, a- rada sabirsizlikla bekliyen halk kütle- | sinin önünde üzengilere basmış; ayağa kalkmış; sesinin bütün kuvvetile: — Müjde, ey ahali!.. Büyük hüküm- darımız.. Sahibikur'an.. Timurlenk Ha- nı Hakan., Allahin inayetile, bu sefer de galib ve muzaffer oldu.. Kâşgar hü- kümdarı Kamereddin Han, bin müş- külât ile kaçıp kurtulabildi. Fakat kı - zı Dilşed Ağa Bigüm, esir edi Ka- mer hanın heazinesi ele geçiril Bü- yük Hakanımızın, emri var, Şehir do- natılacak. Davullar çalınacak. Fakir - lerin karınları doyurulacak. Avdet e- den muzaffer ordu, büyük şenliklerle ; karşılanacak. Diye, bağırmıya başlamıştı. Tellâllar, bu zafer müjdesini derhal halka ilân etmişler.. şehre birdenbire Uludağ mektubli rı (Baştarafı 6 ıncx sayfada) kalar, vücudlerini boyamışlar ve göğüs- lerile yüzlerine garib nakışlar yapılmış. Vah, kilığı Sımsıkı tutuyorlar. Kızcağız dehşet için- de. Vahşiler odun yığınını ateşliyorlar! Kırmızı kâğıdlar alev gibi yukarı uçu- yor. Yamyamlar kadını bağlıyorlar, sonra fiım — çepeçevre - saran, ' olrafında durmadan dönüyorlar. Afrika isanki, bir tek vücudden ibaretmiş gibi, | musikisinin korkunç akisleri karşısında ,seyirciler büyülenmiş Bibi... Vahşiler gatib vaziyetlerde eğiliyorlar, diz çöküyorlar ve içlerinden biri yamyam dansı yapıyor. Seyircilerden biri daya- namıyor: “ — Vay canına, Seltme bak! Sanki yedi soydan Hotantolu!... Dans bitince vahşiler kalkıyorlar; ye- niden dönmeye başlıyorlar. Artık İngiliz Misini veya Amerikan dilberini yiyecek- |lerdir. Kızcağız diz çökerek gözlerini ha- waya dikiyor, haç çıkarıyor. Fakat tam bu sırada ormanın derinli- Şinden müdhiş bir haykırış duyuluyor. Yamyamlardan biri çığlığı basıyor: * — Tarzan geliyor! Düşünmeye vakit kalmadan koca Tar- zan sahneye atlıyor. Yamyamlar kalkan- larını ve mazraklarını biırakarak kaçiyor- Yar. Genç kız kurtulüyor. Ve alkışlar Uludağ otelinin büyük sa- fonunda fırtınadan Üstün bir uğultu ya- pıyor. Piyes müsamerenin sonudur. Fakat se- yirciler Tazı olmuyorlar: — İsteriz! İsteriz! Parafin caz yeni bir numara yapıyor: Döktür! Döktür!... adındaki Tumbanın İngilizler tarafından nasıl türkçeden âlı- narak Amerikan silofoksuna — çevrildiği Ikıriknh"ırizu ediliyor. | Daha sonra Ç(eanlı radyo) dediğim'z mülkiyeli, bize dünyanın birçok radyo istasyonlarından aldığı çeşidli musikiyi dinletiyor. Belki dünyadan tamamile ayrılmış bir yerde, yokluk içinde oluşun da tesiri var- dır; fakat muhakkak olan bir şey varsa pek çok eğlendik. O kadar ki yatakları- maza v ondığımız zaman hâlâ caz ve pi- devam ediyordu: — Dünyanın en büyük tiyatrosundan daha iyi oldu. — Pariste olsam bu kadar eğlenemez- dim. er* çoğalıyor. Aralarında seyyah YüT genç ve güzel bir buyan var. K yesin hislerimizde uyandırdığı heyecan | Hemen her taraf donandı. Semerkand şehrinde sık sık görüldüğü gibi, velve- leli şenlikler başladı. Âdetti; bu şenlik- ler, Timur'a beraber, zafer ordusunun avdetine kadar uzardı. Şenlikler devam ederken, Timurun avdeti babar verildi. Bu haber, Semer- kand şehrini eltüst etmişti. Bilhassa halkın aşağı tabakasını sevinçlere gar- ketmişti. Çünkü bu sınıf halk, bu zafer ,Gönüşlerinde yapılan muhtelif mera - simden pek çok istifade ederlerdi. Timurun şehre gireceği gün her taraf bayraklar, halılar, krymetli kumaşlarla süslendi. Meydanlarda, gece eğlencele- ri yapılmak için bir takım tertibala gi« rişildi. Zafer alayının şehre girişimni seyret- |mek için halk, sokaklara uğramışuı. Bilhassa şehrin kapısı, âdeta bir mah- şer hakni almıştı Halkın, bn zafer alayıha bu kadar |büyük alâka güstermesi, sebebsit değil- di. Bunu, birazda Timur iltizam etmiş; |hükümel adamlarına gizlice bu yolda !emirler göndermişti. Bundan maksadı da; şehirde bulunması muhtemel olan jeasuslar vasıtasile düşmanlarının göz- ik»rlnl kamaştırmak, onların maneviya- tını kırmaktan ibaretti. | | " — Arkası vaz — Kır. koşusu mükâfatları dün | akşam dağıtıldı Dün akşam Eminönü Halkevinde, | ol koşulartnı -kazanan iları büyük bir tö -| renle dağıtıldı, Bu kış yapılan bütün kır koşulatı- nin ekserisini Galatasaray takımı ka - zanmış ve lâyik olduğu — mükâfatları almıştır. Oldukça kalabalık — bir atlet | kütlesi önünde mükâfatlar — Atletizm! Monitörü Naili tarafından verildi. | Güneş - Alsancak bugün karşılaşıyor Buğün İzmirin Alsancak takımı Gü- | neşe karşı oynayacaktır. İzmirliler ça- ! murlu olan sahada dün bir kere daha | oynadıklarından oldukça tecrübe sa -| hibi oldular. Herhalde Fenerbahçeden | kuvvetli olan Güneşe karşı dün düş - tükleri ağır mağlübiyete bir daha düş- miyeceklerdir. Hakem bugünkü maçı iyi idare et - tiği takdirde yevkli ve oldukça iyi bir maç seyredeteğiz demektir. Hakem işi Dünkü maçlardan sonra futbol maç larında büyül: ve mühim bir rol oyna- yan hakem işinin ciddi bir sürette hal- ledilmesi Tâzım geldiği kanaatindeyiz. Dün yapılan Fenerbahçe - Alsan « cak maçını idare eden hakem oyunun mümkün olduğu kadar asabi bir hava içinde yapılmasına başlı başına — âmil olmuştur. Maçda göz yumulan penaltılârın haddi hesabı yoktu. İzmir takımından iki oyuncu çıkaran hakem karşı tara - fın sert oyununa nedense lâkayd kal - (dı. Bu ve bit gibi vaziyetlerin önüne geçebilmek için futbol Federasyonu i- cab eden tedbiri almalıdır. İstanbulspor B takımı Galatasaray B takımını yendi Dün Galataşaray ve İstanbulspor B. takımları Seref stadında karşılaşmış - İlardır. B. Takım maçlarmın en mühim- mi olan bu maçda İstanbulspor sıfıra karşı 3 gölle kazanmıştır. Karesereecera n eeeaLeNTAREE e reReneeELELEnEdeneReneerERneAnAR duğu tokatların sesi gene deriden derine duyuluyordu. Gecenin geç vaktinde bir çığlıkla uyan- ! dik: : Yamyamlar geliyor! D ea ıç Fenerbahçe, Alsanca takımını bire karşı doku! golle mağlüb etti — İzmirlilerin mağlübiyetine sahanın berbadlii| ve hakemin idaresizliği sebeb oldu — Dünkü maçta Fenerlilerin bir akını salil Kurme şe-apiyonu Fenerbahçe dün' 42 nci dakikada Bülend Ali Rızi Taksim stadyomunda Alsancağı aışı|dığı pâsla sekizinci golü attı. senenin beşinci maçını yaptı ve galib! Hakem sol müdafli de çıtardı. geldi. Salm yalnız başına müdafazda kald İzmirliler büyük bir şanssızlık içinde | mirliler yedi kişi... j oldukça ağır bir mağlübiyete uğradılar.| 44 üncü dakika... Ali Rıza kaleyğ Sol müdafi Cetmilin tecrübesiz olması ta- topa çıkmamasından dolayı koştür — kımını böyle bir mağlübiyete sürükledi. pu yakaladı. Dokuzuncu golü atik (p 'amuru hesablıyamadı. Lüzumsuz yere,| —Hakem de bir dakika evvel maçi hiç manası olmadığı bir anda geri pas di. Tam manasile bitikleştirdiği müf l Oyun müsavi akınlarla geçiyor. Fener- verdi. Top sulara saplandı ve daha açık- göz davranan Bülend bir gol attı. Bu gol |İzmirlileri biraz sarstı ve ikinci devrede yedikleri bir diğer golle gevşediler. İzmirliledin mağlübiyetlerine havanın berbadlığı kadar hakemin de idaresiz!liği sebeb oldu. İkinci küme maçlarını iyice idare edemiyen bu hakeme oldukça mü- hım bir oyun verilmişti. Ayrıca milli menin sonuncusu olan bu ikl takımın karşılaşması da alâka uyandırmıştı. İz. mirliler ikinci devrede hakemin kararile oyundan çıkarılan sağ müdafij Aliden de ymahrum oldular. Bir aralık sekiz kişi kal- dılar, Şurasını da kaydetmek Jâzım, Al- sancak takımı, dört, beş gol yemiş ol- masına rağmen Fenerbahçe kalesini bir hayli sıkıştırdı. Ne yazık ki tecrübesizlik yüzünden birçok fırsatları kaçırdılar. Ancak beşinci maçta bir galibiyet kas zanan Fenerbahçe böyle büyük bir gali- biyet elde ettiği halde hiç te muvafla- kiyetli bir maç yaptı sayılamaz. Hake- imin yardımile İzmirlileri sinirlendirdiler, bu suretle bu gölleri birbirini takib etti. Oyunun cereyanına geçelim: İzmirliler siyah beyaz yollu forma ile çıktılar. Onları Fenerbahçe takib etti. 'Top sarı Jüciverdliler başladı. Maç müsa. vi bir şekil aldı. Zaman zaman Alsancaklıların tehlikeli akınları görülüyor. Bu arada bir iki gol fırsatı kaçtı. Sarı lüciverdliler açıldılar. İzmir kalesi sıkı şıyor. Bu arada Şaban güzel bir şütle bi- rinci gölü attı. p İzmirliler mağlübiyetten kurtulmak i» çin uğraşıyorlar, bir karışıklık sırasında Basri şüt çekti. Faruk kafa ile çıktı. Topu kendi kalesine soktu. B bahçe bir gol fırsatı kaçırdı. Bir aralık sol müdafii Cemil geri pas verdi. Fakat top çamura saplandı. Kale. cile Bülend mukabil taraflardan — çıkış yaptılar. Bülend kaptı. Şüt.. gol.. Birinci devre 21 Fenerin lehine bitti. İkinci devrede Fenerbahçeliler bir iki akın yaptılar, 7 neci dakikada Ali Rıza ka- lecinin topu yakalayamamasından istifa- de ederek üçüncü golü attı. Merkez muavin Enver sakatlandı. On dördüncü dakikada Bülend dördüncü go- lü ett. 19 uncu dakikada Bülend bir şüt çekti. Alinin eline çarpan top beşinci göl ola- rak kaleye girdi. 22 ncl dakikada hakem Aliyi sahadan çıkardı. İzmir sekiz kişi... 87 nci dakikada Naci topu ortaya gön« derdi Bülend kafa ile altıncı golü attı. 40 ncı dakikada Reşad yavaş bir şüt çekti. Kaleci şaşırdı. Böylece yedinci gol girdi. — b — LA AĞN G zi A <öyer l 13 de. kımları saat 11 de. me maçları için buraya gelen Be takımı ilk karşılaşmasını bugün stadında çok kalabalık bir merekli nünde Harbiye ile yaptı. nıyan Harbiyeliler hücum hattındâ şütör bulunmayışı yüzünden — bif 4 gol vaziyetlerinden istifade © y ler. Vaziyetin vahametini anlıyal şiktaşlılar tehlikeli hücumlar n başladılar. Bu hücumların birind€ vef kafa vuruşile 27 inci dakikada biye ağlarına topu taktı. tirdi. p Alsancak — Hilmi - Ali Zehir, Cetfi) — Necmi, Enver, Rasim - Salm, flyas, e Basri, Hakkı. YVenerbahçe — Hüsameddin - Farıl, rük - Fikret, Angelidis, Mehmed Reptl Naci, Ali Rıza, Bülend, Şaban, N#Cİ Hakem — Dişçi Halid Galib (Hİ Barutgücü alanında'ri maçlafi 1 — Barugücü, Akınspor A takımlari 15 de, 2 — Barutgücü, Akınıpor B takımılari l 1 &W 3 — Darutgücü Bakırköy Rum Gene * | bu , Beşiktaş Harbiye 2-0 yendi x Ankara 12 (Telelonla) — MiBi ND v Oyunun ilk yirmi dakikasını h Bu âni gel üzerine hareket Harbiyeliler go! çıkaramadılar. VE 'İğ re de bu surctle | - Ü Beşiktaş bitti. İkinci devre başlar başlamaz B yeliler ilk devrede olduğu — gibi Beşiktaş kalesini zozlamağa başlâ? Fakat netice yok.. - Feyzi Harbiye kalesi önlerine Tig refin çok yerinde verdiği bir arâ T5 ile takımına ikinci golü sıkı bir VW la kazandırdı. A “Maçın bundan sonraki kısmi hef , tarafın azami gayreti ve sıkı bir ? delesile geçti. Vaziyet değişmediğinden oyuf Siyah - Beyazlıların galibiyetile eri Beşiktaş ikinci karşılaşmasın! Muhafızgücüne karşı yâpacaktır. Şehzadebaşı «FERAH, Sinemâdi — Bugünden itibaren * fila 1 — Kültür fitmi £ — Ates Kraliçesi TÜRKCE sözlü mülyonluk 3 — Gündüz İnsan, Gece Kurd Heyacan ve korku tilmi. -4 — Cinayet Yolu (Buck Jones) Amerikan kovboy filmi. Her gece, cümartesi ve paraf matinelerinde; v