Oğlu gibi Oğlum si: 1 Yaptı ” size bir elbise — Evet bayım.. - ba İki senedir de parasını B liş, öyle mi? z '; Evet bayım, fakat siz ö- ek için geldinizse! k; Hayır.. ben de bir kat el- * iSmarlıyacaktım. İkinci bilet — Piyangoda birinci ikra - Biyeyi kazandığını duydum. X Evet. - M örünmü ” a lemnun görünmüyor — Neasıl memnun olabili - ü? Ben iki bilet almıştım. h:mi biletime hiç ama Yiç Şey çıkmadı?. Altmışı aşkın yirmi yaşımda iken, sizin fo - — toğrafhane- nizde bir resim çek tirmiştim. — Şimdi ondan bir kaç kop- ya daha yaptır « nede çektirmiş — olmıyasınız bizim müessese ancak kırk sene « o Salondaki mikrofon - Bu radyo im'krofonunu buraya neye koydunuz?.. — Sebebini an. jatayım, Gayet pratik bir şey.. Misafir geldiği za- man hizmetçi he - men işini bırakı - k kapıyı dinlemiye geliyordu. Buraya Mikrofon, mutfağa da bir hoparlor k"l'lniı.ıııı. O da hiç işini bırakıp kapt —’lıneıe gelmekten vazgeçti. e Ben olsaydım 9 — Vah vah, bir doktora gitsen.. * — Hep de dok - tora gilsen der - sin! — Ya ne diye - S Ben senin yerinde olsaydım, <ah ka- N'm. sen sakın müteessir olma. Ben *İhn' gerdanlık alırmm, onu - takınca Unun şişliği belli olmaz» derdim! İşime yarar N Madem ki artık nişanımız bozulu- a yor.. size yazdığım mektubları — bana geri vermelisiniz? — Onlar ne işi- nize yarayacak ta. — Öyle çok işi- Te yarar ki... Zarf- &hdegmim—. tekrar nişanlandığım Yeni nişanlıma gönderirim. A A Zahmet etmişler N:k_ek çirkin karısını fotog- a götürdü: ı**liınmm bir fotografını km"kshıiz, dedi, fakat fo - yoni çok güzel görünmeli. N"*zıııçı kadına baktı: KON Bayan buraya kadar h).mî! etmişler... Bizde çe - K aç Büzel kadın fotografla- M:;_Onlnrm bir tanesinden Mwrepeifiz kadar kopye yapıp bilirdim. Ş Su ÖÜ gözü kir içindeki a - —d Sücunun dükkânı önün- Urdu; © edersin? suyu, SON POSTA — Zengin tüccarı selâmlamıyorsun.. — Tabıi selâmlamam.. Bana bir milyon lira kaybettirdi. — Ne münasebet? — Münasebeti şu: Kızımnı istedim, vermedi. — Baba, eskiden tasanlar yalnız avla mı yaşarlarmış? — Evet oğlum. —- Desene, onlar öümürleri bir şey yemiyorlardı. oldukça — Dişin mi ağrıyor? z — Hayır, karımı alıp dişçiye götüre- ceğim de; unutmayayım diye bağla- — Yeni aldığınız gözlükle etrafı gö- rebiliyorsunuz değil mi? — Bu mantoyu bana almazsan bir daha beni S h,.iys“ istiyorum, hangisini göremezsin.. N — Ne o, benden ayrılacak mısın? — Hayır, fakat gözlerimi oyacağımı Et yerim Cambazhanedeki — kaplanı gösterdiler: — Çok ehlidir. Biz onu em- zikle büyüttük.. Kapjlana baktı. Kaplan için «çok ehlidir» diyenlere dön - di — Ben de emzikle büyü - düm. Ama gene et yerim!. Kömürcünün kızı Kömürcünün kızı, bir zen- ciyi sevmişti: — Baba, dedi. Benim bir zenci ile evlenmeme razi o - lur musun? — Tabit, Koşke ben de öyle olsaydım. Şimciki gibi elleri- min, yüzümün karası belli ol- Şikâyet Kapıcı, alt katın kiracısını gördü. Üst kattakilerden şi .— kâyet etti: PZ v — Keşki bura -/'$ ya taşınmasalardı, dedi, bir an evvel çıkralar diye bakı« İ yorum. — Neden, ne fenalıkları var, — İşte bunun için ya. Aleyhlerinde hiç kimseye bir şey söyliyemiyorum. e Abajur — Karıcığım bu elhisen çok kısa ol - müş. — Elbisem mi, hangisi? — Şimdi giydi - ğm elbiseyi söy «t lüyorum, — O elbise de - BiL. — Ya ne? — Yeni aldığın &mbanın abajuru. Ho- şuma gilti de giydim. e Senin yerine Hastanede yatan kadımı, kocası ziya « rete gelmişti Gü- | ., zel hastabakıcıyı HH diğA 'q e gördü: — - Karıcığım, dedi, sen hasta o -' Jacağına keşki ben hasta — olsaydım, demiştim ya, bu sözümde o kadar sami- mi idim ki. Şimdi gene hatırladım. Gene tekrar ediyorum. Bir daha sefere senin yerine ben hasta olup, hastaneye yatmıya razıyım" o İyi hizmetçi Yeni hizmetçi, ,yemekten sonra bayanı gördü: — Bayan bakın berim bir iyi ta » ÇA rafım daha var « Öer.. Tabağı gör - Günüz mü? De « min kırdım ama, öyle güzel yapıştırdım ki sizi yeni bir tabak almak masrafından kurtardım. Başıma vurdu mçomk mektebe geç gelmiş- Muallim: —- Yolda başına bir şey gel- diyse, diye merak ettim. Dedi, çocuk cevab verdi: — Gekli bay — öğretmen, mektebe gitmem., diye ağhı - yordum. Babam bastonile ba- şıma vurdu. Âdetim değildir — Bu sene Nobel müküfa- tını kün kazandı? — Vallahi bilmiyorum, — Gazetede okumadın mı? *— Piyango bileti almadığım için gazetelerde kazanan nu- maraları okumak da âdetim değildir. omobil kralı “Henry Ford,,un 24 saati Ford yirmi sene evvelki gibi günde 16 saat çalışıyor ve gecelerini esrarengiz bir meşgale ile geçiriyor Ot Ford ve oğlu Aşağıda okuyacağınız yez Fordun ya-|ikmal eder, Bu müddet ne 19 dakika olur, nında oluz sene çalışmış olan Johnny|ne de 211.. |O'Clift tarafından yazılmıştır: Ford solraya oturur oturmaz yemek - San senelerde husule gelen değişiklik- | ten başka bir şey Cüşünmez. Gazeteye bi- lere rağmen Henry Ferd eskiden tesbit | le bakmaz... En müstacel mektubunu da- eylemiş olduğu hayat tarzını hiç değiştir- | hi eline almaz... , memiştir. 17.20 de bir gezme daha yapar ve daire- Çok eskiden * Detroitteki müessesede | sine gider... bulunduğumuz zaman günde on altı saat| Öğle yemeğinden evvel uzunca bir gez- çalışan Henry Ford bugün gene günde|me yapar. 1430 da gene sofraya oturur. on altı saat-çalışmaktadır. Sabahki kaidelere riayet ederek yemeği- Hecnry Ford Detrolitte olduğu gibi â-|ni yer. Her vakit böyledir. Hiç bir veç - deta faaliyet neşreder, aradan seneler|hile kızarmış et yemez... geçtiği halde... Esrarengiz bir meşgale... Kendinden emir gelmeden hiç bir şey Yemekten sonra çene bahçesinde ge- yapılmaz, ondan başka kimse hükmede-İzer, çiçeklerini temaşa eder... Dünyada mez. yılan yalnız ve yalnız Henry|sevdiği iki şey vardiır: İşi ve çiçekleri... ıb'urdun emirlerdir.. <C» emredar, hattâ | Gerek Deroit, gerekse Georgia şehirle » içok kere emirlerini ş'ddetle verir. rinde bulunan ev'erinde Fordun çiçekleri Çıplak bir odada.. çok büyük şöhrel kazarımışlardır. Detroitte «patron» un hayatı şu su «| Çiçekleri zrasında yarım saat kadar retle prçer: gezdikten sonra gene ıçlerine koyulur ve Hizmetinde bulunduğum otuz sene -Jakşam yediye kadar başını kaldırmadan denberi işgal eylemekte olduğu odasın -| Çalışır.. Akşam yemeğinden evvel biraz sız mavi boyalı bir odadır. Bir gün du -| bahsettim. Bu yemekler çok basittir. Ye- vara bir tablo asmak istedik. (Ford) bu-| Miş sularından, sebze sularından ibaret- tir. Eskiden tiyatroya tık sık devam e « derdi. Tiyatroya gilmediği akşamlar mü- — Hayır! Ben tablo filân istemem. İn- | semereler, balolar verirdi. Bu müsame- sanın tam manasile »wtirahat eyliyebil - Te ve balolar pek büyük bir rağbelle kar- na şiddetle mâni oldu. Dedi ki: mesi için mutlaka çıplak bir odada bu - lunması lâzımdır. Duvara asılan bir sec« cadenin üzerindeki tesimler bile insanın zihnini meşgul eder, yorar... Karyolası çok — sadedir. ğacından Meşe 2- Karyoladan e bir. ka » yapılmıştır. niaada iki izkemle mod vardır. Karyolanın başında da bir telefon mevcüuddür. — İşte o kadar... Ford yataktan kalkar kalkmaz banyo dai- tesine gider, Mükemmel bir duş yapar. Sonra bi Saat y valtı eder, Kahval » ununca gezinir.. salona gelir ve kah- sında kol saatini a - da saat tam altıda uyanır. Bu tezyinat -| daha gezme yapar. Akşam yemeğinden yar eder. Yemek sırasında ne mektub, ne gazete.. On senedenberi kühvaltısı şudur: Kı - zarmış ekmek, haşlanmış sebze, çay, re- Gelen hayvanlardan Resim alınmamalıdır! Komisyoncu okuyucularımızdan Mah - mud, bize yazdığı bir mektubda diyor ki; « — İstanbulda etin ucus satılması için marttan itibaren mevkti tatbike konan ta- Hmatnamede nazarı dikkatimi çürük bir nokta celbetti. Bu talimatnameye göre İstanbula kesilmiş olarak gelmekte olan hayvanların beher kilosundan 5 kuruş re- sim alınacaktır. Halbuki İstanbula gelen kesilmiş bayvanların zebhiye — ve ssire masrafları mahalli belediyelere tamamen l Kesilmiş olarak şılanırdı. Şimdi ise hepsi değişti.. Gece- lerini esrarengiz bir iş ile peçiriyor. Ted- kikatta mı bulunuyor?.. Hatıralarını mı tanzim ediyor?.. Bilen yok... Bilinen bir şey varsa o da Henry Fordun yazıhane- sini ancak gece saat on birde terkettiği - dir. Bu defa uzun boylu târ duş yapar ve yalnız iki kattan “baret bulunan elbise - lerinden o gün BiyE'ğlini devşirir ve bir Zonara koyar... İşte Herry Fordun yirmi dört saati... “Ah, Şu Hayeat!,, Yeni romanımızı bugünden itibaren 12 nci sayfamızda bulacaksımz. ödenmiş bulunuyor. Bu Mmasraflar öden- dikten sonra İslanbulda yeniden muh- telif mastaflar alınması hiç de doğru sa- yılmaz. Meselâ buraya gelecek 250 kiloluk bir sığırın mahallinde ödenmiş olan rü. sumundan bâaşka bir de İstanbul beledi. yesine 1250 kuruşluk bir maszaf daha ö- denmesi fazla ve lüzumsuzdur. Bu vazi- yet karşısında İstanbul halkı nasil öe lur GA ucuz et yiyebilir? Halbuk! bu re- simler mevcud olmadığı takdirde İstan- bula mebrul mikdarda et sevkedilecek ve halk ocuz ete kavuşmuş olacaklır. Ak- &i takditde sevkiyadın dürması ve kendiliğinden pahalılaşması muhhaziuk- tır. İhtikâr böylece kendisin! gösltermiş a olacaktır. Bu hususta belediyemizin na- Tor1 dikkatini celbederim.,