Geçen gün Ramsay'ı, lokantada tek başına yemek yerken gördüm, Yüzün- den düşen bin parça olurdu. Ömrüm - de bu kadar yeise düşen bir insan gör- müş değilim, Onun için âdeta acıyasım geldi Ramsaya... Aklıma, o bedbaht Kardeşinin, gene türlü türlü fırıldaklar çevirmesi, bu yüzden zavallıyı üzdüğü geldi. — Nasılsın, dostum ?.. diye sordum. İçini çekti, ve gene Tom'un marifet- lerile başım derdde, dedi. — Peki'ama, neden şöyle bir yola getirip pataklamıyorsun keratayı.. O - Da elinden gelenher şeyi yap - tan, Islah olmıyacağını şimdiye kadar bilmeliydin yahut, Her aileden, bir yüz karası evlâd çı- kar. Bu tabiatın bir hükmüdür. “Tom (nir. Etraf ne demez?.. da bu kaidenin 'hiç şaşmayan bir örne- kardeşine: Zidir. Anlatayım: — Gel etme; bu işlerden vazgeç; âi - Hayata usturuplu usturuplu atıldıy- lemizin namusunu. lekeliyorsun, -diye du İşe girdi. Ticaret yaptı, Evlendi ve |esibatlerde bulundu. senil emdi hes i Vİ Tom, usta bir aktör gibi, karşılık ver Bir gün, ne olduysa oldu, ültima “| “ Ne yapalım, mademki, ailemizin tomu dayadı: şerefi mevzuubahsoluyor, o halde sev- — Eşimi sevmiyorum, benim karak- gili biraderim, beni birkaç bin lira ile terimdeki insenlar evlilik hayatı süre -İşükran borçlusu bırakmazlar m7... mezler.. dedi. Bin bir türlü naz, niyaz| O Ramsay da bal gibi paraları saydı. ve ricalara kulak asmıyarak işini bı - Bir keresinde de, gene bir zavallıyı yaktı, karısını dehledi.. Keyif onun de-| dolandırdı. Adam Nuh dedi, Peygam - ğil mi idi? İstediği gibi tepe tepe sü -İber demedi. Ayak diredi: İlle mahke - rer, eğlenirdi. Biraz da dünyalığı var *|meye vereceğim çapkını.. cezasını bul- Bunun üzerine, di Avrupanın meşhur merkezlerinde tam iki sena, sürttü, paralarını yedi. * Ailesi, arada sırada marifetlerini du yarlar, ve hayretten parmaklarını 1sı - rırlardi. Doğrusunu isterseniz, 'Tomda da şeytan tüyü vardı, hani.. kanı sıcak, s0- kulmasını, gönül! avlamasını bilen ol - gun bir delikanlıdır. Borç istemeye gör- sün, hayır yök, diye reddedebilene bra- vol. 'Tom'un bir hüneri de, “arkadaşla - rından dünvalığını sigortalamaktı. Her kesle çarçabuk arkadaş oluyordu. Ge - liri de o nisbotte artıyordu. o Ağabeysi Ramsayı da hükmü altına almıştı. İşü nuş ülemlerinin parasını hep ondan çe- kiyordu. Ramsay itibarlı bir avukattı. Kar * deşinin bu sefahatinden gık dedi ve, benim böyle bir kardeşim yoktur.. di- ye bar bar bağıracak bir hale geldi. 'Tom durur mu?. Hemen işi tehdide, şantaja bindirdi. Bittabi tanınmış bir avukat, daima yemek yediği lokantada, kardeşini, garsonluk eder, müşterilere kokteyl hazırlar, veyahud da otomobi - İinin kapısını açarken görmekten ut sun, dedi. Sonunda, Ramsay, adama, tam 3 bin lira tazminat ödedi de Tomu hapse girmekten kurtardı. Çektiği ü - züntüler, yürek çarpıntıları da yanına kâr kaldı. Fakat günün birinde, Tom'la, za - vallı?? dediğim muhterem zatın, çeki İbozduruz bozdurmaz, Montekarlo'ya gittiklerini, orada bir ay eğlendikleri - ni haber alınca, az kalsın nüzüle uğ * rayacaktı. * Bu hol tam 20 sene devam etti. Tom, at yarışlarına girdi. Kumar oynad güze! kızlarla gezdi, tozdu. En lüks ie kantalarda yemek yedi, dans etti, ve en pahalı elbiseler giydi. Kâfir oğlanın sohbetine doyum ol » mazdı. Ciğerinin beş para etmediğini bildiğiniz halde, gene de onu arar, mu- hitinde bulunmaktan (o boşlanırdınız.. Tom herkesi tanırdı, herkes de Tomu avucunım içi gibi bilirdi. Yaptıklarını beğenmez, hoş görmeyebilirdiniz; fa - kat muhakkak ve muhakkak o surette onu severdiniz, Ağabeysi ai kendisinden bir yaş büyüktü, ında gibi görü nürdü. Hayatı "bir e gibi Haya bir melek gii geçmişti ————— — ——— SON POSTA Yaşlandığına seviniyordu. o Çünkü kardeşi 'Tom da ihtiyarlıyordu. Elleri - ni uğuşlurarak şöyle diyordu! — Tom daha genç ve yakışıklı iken her şey hoş görünür. ama benden bir yaş küçük ancak.. 4 sene sonra ellisine basacak. Ba * kalım o zaman ne yapacak?.. Bana ge- lince elli vaşımda tam, 200 bin lira pa- ram olacak.. 25 senedir söyler duru - rup: Bu oğlan sonunda dilenecek, di - lenecek... İşte o zaman görüşeceğiz. Ça” lışmak mı iyi imiş, yoksa aylâk aylâk gezmek mi? * Bunları düşünüyordum ki, dostum Ramsay'ın sesini duydum: mdi başıma gelenleri biliyor - musun?” Çök #ena, kara bir haber işitmeğe hazırlandım. Ramsay, güçlükle könuş- tu: — Bütün < hayatımda, mamusumla, açık alınla çalıştığımı, para kazandığı- mı kabul edersin, değil mi? — Şüphesiz! — Tomun da, tam mânasile bir kül hanbeyi olduğunu, ciğeri beş para et - mediğini de pek âlâ bilirsin. — Elbette! Ramsay'ın yüzü kıpkırmızı oldu: — Birkaç hafta evvel, anası yerinde bir karı ile evlenmiş. şimdi de ne öğ - rensem beğenirsin?.. Cadaloz gebermiş.. ve bizim yüzkarası soysuza, tam 300 bin lira nakid, bir yat, Tondrada bir ev, köyde de bir köşk bırakmış dedi, ve yumruğunu masaya vurarak: — Dünyada adalet kalmamış! diye gürledi. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Tuhaf adam Yozan: Peride Celâl SATIŞ ILÂNI İstanbul Dördüncü lera Memurluğundan : Sami tarafından Vakıf Poralar İdaresinden 23970 'kraz numarasila borç Ban paraya muksbil birinci derecede ipotek gösterilmiş olup borcün ödenm sinden dolayı satılmasına karar verilen ve tamamına yeminli üç ehlivukuf fından 930 Ura kıymet takdir edilmiş olan Kocamustalapaşada Arabacı Bej zd mahallesinin Gümrük çeşmesi (halen Kanlı) sokağında eski ve yeni 19 ve Bi. sayılı sağı Hacı Sinan hane bahçesi, solu Niyazi hanesi, arkası Seyfettin bahçe) “İzd ile Ethem Paşa hallesi veresesi bahçesi, önü Gümrük çeşmesi sokağı ile mer a dud bahçeli bir ahşab evin evsaf ve me sahası aşağıda yazılıdır: Bodrum kat: Gömülü tki küpü olan 2e mini toprak' mutfak mahalli ve senii Kw vü çimento bir oda, Yuvar, Zemin kaf: Zemini karosiman antre ve tahta döşeli bir sofa üzerine biritğ Kam iki yük ve bir camlı dolab bulunan ve birinde yalnız kir yük olan ükisi içiçe #İ © ba: ralarmda camekân bulunan üç oda, mer diven başında bir helâ. Birinci kat: Bir küçük sofa üzerinde birinin bir tarafının duvarı sıvasız odadır. Bahçede bir kuyü ve bir çam ağacı ile diğer ağaçlar mevcud olup etraf ÖĞİ 5. vardır. Binada elektrik tesisatı mevcud ise de cereyan yoktur. Zemin katın İli, in vanları kısmen yağlı boyalıdır. Mesahası: Umumu 187 metre mürabbaı olup bundan 35 metre murabbal ör İten rinde iz! katlı ve 48 melre murabbat üze rinde da bir katlı bina vardır. Geri W'İ, &o Janı bahçedir. Na Yukarıda hudud, evsaf ve mesahası yazılı gayrimenkulün tamamı açık arti” maya konmuş clup 11/4/938 tarihine rast lıyan Pazartesi günü saat 14 den syf kadar Yeni Postahane binasındaki dairemizde açık arttırma ile satılacaktır. Ar ti tırma bedeli muhammen kıymetin 96 75 ini bulduğu takdirde gayrimenkul ©* ft çok arttıranın üzerine ihale edilecek, aks! takdirde en son arftıranın taahhüdü Ben, baki kaltak üzere arttırma on beş'gün müddetle temdid edilerek 26/4/988 tef İr.“ hine rastlıyan Salı günü saat 14 deh 16 ya kadar yine dairemizde ikinci artırması yapılacak ve bu İkinci arttırmada da arttırma bedeli mühammö' kiymetin 96 75 ini bülmazsa borç, 2280 numaralı kanun hükümlerine göre w müsavi taksitte ödenmek üzere tecil edilecektir. Satış peşindir. Taliplerin arttırmaya girmezden evvel . muhammen kıymeti | 96 75 u nisbetinde pek akçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat m tubunu ibraz etmeleri lâzımdır. Birikmiş vergilerle belediyeye ait ten viriyo, tanzifiye ve dellâliye ii ve vakıf icaresi satış bedelinden tenzil edilir. 20 senelik taviz bedeli müşteri? | aittir. i 2004 numaralı icra ve iflâs kanununun 126 ncı maddesinin 4 üncü fıkrasın©” | ini bu gayrimenkul üzerinde ipotekli alaca klılar ile diğer alâkadaranın ve irtifa” fi 3 hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masrafa dair olan iddinler:n* “iha bu ilânın neşri tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbitelerile bildirme" fi her leri icap eder. Aksi halde hakları tapu öicilile sabit olmadıkça satış bedelini ol paylaşmasından hariç kalacakları ve daha fazla malümat almak istiyenler” p 11/3/9838 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için açık bulundurular olan artırma şarinamesile 937/4183 mum aralı dosyasına müracaatları ilâm ol” (1258) el de | hi Mad e ia nur. Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derki fe leser. İcatında günde üç kaşe alınabilir. ni A, ŞU Iİ —— — ——————— Son Posta'nın edebi romanı: — Yazan: N Nezihe Muhittin 3 . Mi e | | | i İn Hayat! Evvelki günkü ve dünkü kısımların hülâsası Zeyrekle Kapaltürbe sokağında terlikei Murtaza efendinin genç karısı Naciye öldü- Bü zaman küçük yavrusu Münir on aylıktı. Naciyenin ölümünden birez sonra eve ma - halleli doldu, birkaç erkek Murtaza efen - diyi mahalle kahvesine götürdüler, Acar Fatma Naelyenin açık kalan gözlerini kapa- dı, çenesini bağladı. Münirin beşiğin! ölünün yattığı odadan çıkardı. Kocası: Ne çocuğunu bir ay evvel “birbiri peşl sıra kaybetmiş olan Acar Fatmanın kızı| sına kadar okumuş, sonra Dir terlikçi yanı- hâ girmişti. Kalfa olunca babası ölmüş, her kes kızını, kız kardeşini bu terakinli, ağır baş- MN gence vermeğe hazır İken Murtaza efen- di Çukurboslanda fakir bir bahçıvanın kızı Naciye İle birdenbire evlenmişti. İzdivacdan sonra da dükkün sahibi olmuştu. (Yazı devam etmektedir) ——— Yaz günleri dut ağacının altına ka- fin bir hasır sererler, duvar diplerine İdiktikleri mor susamlar 've gece safa- Mürvet, Kaciyenin 10 aylık özsüzünü beşik -!larına karş: küçük sofralarını kurarlar, ten kaldırdı, kundağını değiştirdi, çocuk ağ- Mıyordu. Baş sağlığına gelen kadınların tav- siyesile Mürvet çocuğu emzirmeğe başladı. Bir ay evvel kendi öz çocuğunu bastığı göğ-|7” kuyunun demir kapağı üzerine yerleş- İtirdikleri fonografı çalarak yermekleri- yedikleri zaman duvar aralıkların - süne şimdi Naeiyenin 10 aylık öksüzünü bas-|dan onlar: gözetliyerek içi hasedle do- mişti, Oradaki kadınlar artık dedikoduya baş - lamıslardı. Ölünün arkasından İstedikleri gi bi söylüyoriz Eyyasınin tekkeye, dul fa - kirlere varlime bağırıştılar. cumbadan sokağa, cenazenin çı kışını bakan kadınlardan Ikisi Murtaza e - fendinim yakışıklı, alımlı olduğunu, Acar Fat manın dul kızı Mürveti kendisine yamaya - bileceklerini söylediler, Mubarrir bundan sonra Murtaza efen — diyi anlatıyor. Murtaza efendi namuslu, 10, kuvvetli, sinbellania, kalmak güzlerini tie! lanlar çok olurdu. Bunların elebaşısı Acar Fatmaydı Her dakika gözleri ve kulaklar biti - ni teklif ediyorlardı. Bu sı- İşik koraşuların bahçe duvarından ayrıl- rada ornaze kalktı, Dualar okundu, kadınlar mazdı. Yüksekçe bir ses, yahud duvar aralığından bir ışık parçası - sızdı mı, kendi tabirince: «Eli ateşte olsa» daya» namaz koşardı. Kaç defalar bu yüzden bulaşık suyunu soğutmuş, tencere dip- lerini yakmış, gene de: — Olamaz olsunlar!.. Bak yüzlerin - lığından haberleri bile olmıyan zaval « lara beddua etmişti. Naciyenin yüz vermemesinden evle- rine pek Sik gidemediği için içini ya- kan fecessiisü düvarları dinlemek ve gözellemek!e yatışırmağa | çâlışırdı. Düvarin kendi viran bahçelerine bi - tişik olan tarafından bir taşı yerinden çıkarmıştı, Canı istediği zaman taşı çı- »rra gene yerine koyarak sey - ği sahnönin üzerine sanki bir per- de kapardı, Her akşam saatlerce duv rın dibinde karı kocayı gözetler, yavaş konuştukları zaman içi hırsla şişer, Na- ciyenin her hareketini, Murtaza Efen- dinin her bakışını; işitemediği sözleri de kendi uydurarak ertesi günü, eğer sabredemezse o gece komşulara koşa- rak anlata anlata bitiremezdi. Acar Fatmanın bu alâkası komşularda da te- cessüs uyandırmıştı. Murtaza Efendi - bin duvarında artık bir değil bir kaç tane yerinden oynıyan taşlâr vardı. A- car Fatmanın dilinden, şerrinden, şir- retliğinden Korkan yardâkçıları da be râber gözetlerler, onun işitmedikleri: görmediklerini tamamlarlardı. en içi ne kadar yanık olduğunu bi- rdi. Murtoza efendi evlenmeden önce mah aMede hiç bir tazeye yakışıklı terlik çi kalfanı için ağiz açtırmamıştı. Kom- şunün genç oğlunu kendine damad, Mürvetine koca olarak benimsemiş- ti. Mahallede biraz süse özenen genç kizlara kıyametler kopardığı halde s15- ka kızını giydirir, düzgünler, sürmeler meb e ene clküşe poyeeneelna bartu, tün komşular, Acar Fatmanın bu e TİE 77 PİSİ li ra ii SE A ZE karıydı-. Acar Fatma kendine gelir gelmez, ikam almak için kızı Mürvete parlak kısmet aramağa başladı. Fakat sıs- ka, kocaman ağızlı kıza na mahalleden, m ndan haberleri bile olmıyan zaval -( Efendi ii farkında bile ins e mi kavga etmezler!. Kavga kari O, bu Kayıdsızlık karşısında acayip ku-İca muhabbetinin tuzu biberidir a; runtuları kapılır, kendi kendini yerdi. | Vebali boyunlarına elimden gelse — Mutlaka oğlana büyü yaptılar/lerine «dardağan> darısı serpeceğif” l - derdi « çocuğu bağladılar, Bu MeV -İffısından göyire geyire gözleri hüm bağlanışları çözmek, kay:dsız gen yör, ağlamaklı oluyor; sonra parti eyer m le mi Mi İbakır mangala sürerek -Bakınız a AM sonra zifiri karanlıklarda; ocak yaziyorum. Fâtme dediydi Ş» başında «çevirgil» duaları okurdu. Ne in Mur'aza o kısir karıya yâr ol a e kırmızı biberler, ne de o-| Herkes dengi dengine ayol... Asla z ud irgil» duaları bir gün Mur-| İbi Murtaza o eblemçuş karı ile ot a iye ile evlenmesine engeljsa bana da Acar Fatma olamayınca hafakan yeline uğrıyarak | Kimbilir kaç tane mantonatası rataklara düşecek hale gelmişti. Ev -İdiye kendi kendini teselli ettikten velce Murtaza Efendiye göz koyduğulra etrafında bulunan genç kız! en gizliye bınç besliyen| - — Tuwu!. Sizlere -diye dişsiz mahallenin kadınları, şimdi onun bülbütün kuvvetile tükürerek sini! mağlül retine oh!, o diyememişlerdi.İ kahkaha atıyordu -Tuwmu sizel- Çünkü Murtazanın mahalle aşırı bir cim diye mahallede u i kızla evlenmesi kendileri için de bir salınıp duruyorsunuz. aslanlar muvaffakiyetsizlik olmuştu. Bu karşi-|,.. renin Tıklı hezimet, genç çifte karşı, araların- Murtazayı o bostan süp mez da Acir Fatmayla bir dostluk ittifakı | ırdnız« Ah ben sizin yaşı İuy'dım. 6 zaman Naciye denilen * zin aralarında ismi: “Büyücü boyama suratlı karı mahallemi” » dırımına basabilir miydi bakalım” Sonra kendi gençliğini, güzeli d'lbazlığını, şuhluğunu ve gençleri arasında yaptığı tesirle? <9 lata anlata bitirem Hele me” "kocası Şevki etendiyi, gelinlik sf İç veylik hikâyelerini öyle bir ai İvan 0 ZN i a yordu. Bu ateşle duvar deliklerine ko- | Vardı ki dinliyen komık “ şuyor, erlesi sabuh mangal bâşında açı| yemeklerini, memedeki vi ii » NE kahvesini içerken bağrını yakan alevi|hutarak akşam kocalarından ayi 2 le yedikleri olurdu. ey © 1 anem ver “ Z