o .s .— İşte gözünle gör. Kadın sevinçle haykırdı ve ellerini çırptı: ek 0? —'Tâ kendisi, —İmkâni yok... — Doğru söylüyorum. Kadın bu ani sevinçten ve bahtiyarlik- tan hafifçe sarardı. — Plâk ta var mı?, — Plâk ta var. Hem de yirmi tane. Yoldaş Riyazantsef bunları söyliyerek gazeteye sarılı bir paketi ihtiyatla açti. Karısının hayret ve sevinç dolu bakışiarı arasında güzel bir gramofon meydana çıktı. — İki yöz yelmiş ruble. Bir kapik gi- bi verdik.. bu parayı tam üç ay içinde biriktirdim. Öğle yemeğinden sonra dostlari ve komşuleri geldi. Yoldaş Riyazanteef küçük bir nutuk irad etti: — Demek işte böyle.. bir gramofon Si ın aldım. Rica ederim elinizi sürmeyi- niz!, Bu, güzel, faydalı bir keşiftir. Kuru- | Tunca kendi kendine çalıyor. Kültür ih- tiyaçlarımızdan en mühimmini temin &- diyor.. bundan derhal istifadeye girişme- mizi teklif ediyorum. İtiraz eden var mı? — Ne diye Kiraz edeceğiz... — Haydi başla! — Ne çalayım?, Karısı nazik bir eda ile: — Ne olursun, bir Romans çal. — Olur. Romans ta çalabiliriz. Ben de taraftarım. İşte güzel bir Ramans; «Bah- çeye çıktığımız zaman...» Misafirler, hemen hemen hep bir a pzdan: — Şu halde onu çal: «Bahçeye çıktığı» | MZ zaman...» Yoldaş Riyazan “Son Posta, nın ikâyesi e? plâkı koydu. gra- açtı, Plâk döndü, ses odayı doldurdu. 1 ve komşuları, adefâ suluk bile bunu dinliyorlardı, $ yavaş yumuşak, kadife gibi ba- Triton bir ses yükselmeğe, sözler, teker te ker insanın ruhuna akmağa başladı: «Bahçeye çıktığımız zaman... Akşam serinliği basmıştı.. Fakat birdenbire...» İşte tam bu esnada gramofonun için- den evvelâ acaib bir ciziri duyuldu. Sonra kırrak diye bir ses geldi. Plğk! durdu. Misafirler, hep bir ağızdan söylendiler: — Hay Allahın belâsı, en iyi yerinde sesini Xeşti, Yoldaş Riyazantsef elini salladı: — Bir şey değil, dedi. Ben şimdi bu- hbn icabına bakarım.. Gramofonun bir iki vidasını söktü İçini açtı. Kedezli bir sesle: — Zemberek kırılmış, dedi. Karısı can sıkıntısile: — Fazla kurmuşsun dedi, mn “Son Posta , pin Yazan: Valentin Katoyef Riyazantsef biraz mahcub olarak; — Zararı yok, dedi Ben kırılan yeri perçin ederim. Siz yarın gene buyutu- nuz... Alt tarafını yarın çalarız. Ertesi gün Riyazantsef: — Zembereği tamir ettim, dedi. Artık kırılmaz. Karısı: — İhtiyatlı kur, tavsiyesinde bulundu. — Merak etme. kırmam. Aziz dostin- rım, gürültüyü kesiniz ve dinleyiniz! Başlıyorum. Yeniden güzel ve tatlı bir #e8 olayı doldurdu. Gene, yavaş yavaş, yumuşak, kadife gibi bariton bir ses yükselreğe, sözler teker teker insanın ruhuna akma ğa başladı: «Bahçeye çıktığımız zaman. Akşam serinliği basmaştı.. Fekat birdenbire...» Krrrak diye bir ses duyuldu. plâk dur- du. Şarkı kesildi. — Allah yüz bin defa belânı versin! Zavalı Riyazantsef, karısmın yüzüne bakmamağa çahşarak çabucak gramofo- nu açtı. kederli kederli başımı sallıyarak: — Gene zemberek kırılmış, dedi. Misafirlerden biri alaycı bir sesle: — Güya perçin ettin, dedi. — Hayır, hayır öyle değil. perçin etti- öm yer sapasağlım duruyor. Bu defa başka bir yerden kırılmış. Yeniden ta- mir etmek lâzım gelecek. artık alt tara fmı yarın dinliyeceğiz. kusura bakma» yın!. b Bayağı merakımızı mucib oldu: «Pa- kat birdenbire...» ne olmuş? — Evet «fakat birdenbire...» ne olmuz?. Hakikaten merak edilecek şey.. — «Bâhçeyes çıkmışız. derken «Ak. şam ser'nliği basmış...» eFakats sonra «Birdenbire...» ne olmuş?. Doğrusu he pimiz merak ettik. bir şeyler olmuş İama, ne olmuş?. — Başka çere yok; yarın geliniz! Ya- rm muhukkak bahçede «Birdenbire... ae olduğunu anlarız. Er gün misafirler gene toplandı. İsr.. güzel, tatlı, kadife gibi yumuşak ba- riton ses gene yükselmeğe başladı: «Bahçeye çıktığımız zaman... Akşam serinliği basmıştı. Fakat birdenbire... — Krrrak... — Hay Allah canını alsın. göne >em- berek kırıldı. hem de bir başka yerir-| den... isafirler homurdanmağa başladın. — Doğrusu bu hiç te iyi bir şey de dediler, Bizi üçüncü gündür ki buraya topluyorsun, «Fakat birdenbire.» buh- çede ne olduğunu söylemiyorsun! merak içinde bırakıyorsun! Bu senin ta- rafından hiç te nazikâne bir hareket oi- muyor, Riyazantsef'in karısı, adetâ kendini bik miyecek derece kızmıştı: — Sana varacağıma keşki ayının b edebi romanı: 70 — Sizi temin ederim ki bir şeyim yok... Lilzumsuz yere herkesin naza- ri dikkatini üstüme çekeceksiniz çocuk- Jar. Allahaşkına bu şakaları bırakın. — Peki. peki yavrum; fakat bizi al- dattın sanma; biz de o yollardan geç- tik, Birdenbire insanın yüzüne, gözleri» ne çöken hüznün ne demek olduğunu anlıyacak kadar tecrübemiz vardır. *" — Sözlerime şaşıyormuşsun gibi yü- züme bakma; evet senin halinden biri- sini düşündüğünü ve onun için üzüldü- Zünü hemen ânladım. Muazzez Tahsin Berkani rın evde toplanalım olmaz mı? Saadet udunu getirir, Şükrana şarkı söyletir, eğleniriz. — Deha iyi olur. Halam da yalnız kalmış olmaz. — Evel «ma bir düzüye evlerde top- Janacağımızı umuyorsanız aldanırsınız. i Gelecek hafta Değirmendereye gideces| ğimizi unutmayın sakın ve arlık yor- gunluk filân gibi mazeretler dinlemem, | * haberiniz olsun. Bunu şımarık sesile Şükran söyle- işti, Selma yorulmak bilmiyen genç Selma, yaramaz ve şeytan Şükranla | kadına gülerek baktı. uşursa sırrını ortaya! uğu için eşeğini kuv-; — wetle ücriye sürdü ve onlardan uzaklaş- | — Sen yaman bir sporcu olmalıydın Şükran. Art —A: geç kaldım; fakat bir defa SON POSTA “BAHÇEYE ÇIKTIĞIMIZ ZAMAN..,, Ruscadan çeviren: H. Alaz © ne varsaydım. Bizi elâlemin önünde re- | Geçen bilmecemizde kazanan 5 Şubat tarihli bilmecemizde kaza- nanları aşağıya yazıyoruz. İstanbulda zil edecek gramofonlar alacağına bu po-| bulunan kazananların Pazartesi, Pet-| Muzatder, Vefa lisesi 4/A dan ilen | gr an A Akşüner, Kilis ortamekteb Yazzan, İzmir Amerikan &iz Soydinç, Beylerbeyi Çamlıca ra ile bağ alsaydın daha iyi olurdu. Ne-İşembe günleri öğleden sonra hediyele-İşal, Beyoğlu 35 inci mekteb 24 dir bu yani?, «Bahçeye çıktığımız z»j man... Akşam serinliği basmıştı... Fakat| birdenbire...» kıyamet mi koptu? Belli değil... Dünyada hiç sevmediğim Şey meçhulât içinde kalmaktır. Da büngür hüngür ağlamağı Üç gün sonra ayni tatlı bariton 525 in- Riyazanisef inliyerek saçlarını yakar ladı: — Ben zaten böyle olacağını biliyor. Gum. dedi, Misafirler alaycı bir kahkaha köpar- dılar.. Riyazantsefin karısı isterik bir feryad kopardı: — Artık dayanamıyacağım.. böyle lâ- netli bir adamın yanında bir dakika bile oturamıyacağım.. anamın, babamın Ya- nma gideceğim.. Kadın sinirli sinirli giyinmeğe başladı. Riyazantsef, gece yarısına kadar sinir. İli adımlarla'odasında gezindi. sigaranın (birini söndürdü, birini yaktı. nihayet İmasanın başına geçerek gramofon fabri- ji kasına uzunca bir mektub yazdı. Mektu- bunu şu suretle bitirdi; *... Size on beş ruble peşin gönderiyo- rum. adresime, kırılmıyscak cinsinden hiç olmazsa yirmi plâk çalabilecek bir zemberek göndermenizi rica © derim. bu lânetli zemberek o yüzünden | karım evden kaçlı.. misafirlerim darıldı. ne rezil oldum. 270 rublem ziyan n kanantindeyiz: | Fakat birdenbire..i» böyli or? «Gramofon: Tabrik mofon» köopt d | bu işe bir son ver- melidir, YARINKİ NÜSHAMIZDA: Kayıp mücevherler Yazan: Perde Celâl Artik gilmek.. onu görmek istiyo- rum, Eve geldiği vakit, her akşamki gibi döğruce halasının yanma gidecek yer- de yavaş yavaş ve gürültü etmemeğe çalışarak odasına çıktı. Bir iki dakika dinlenip yüzündeki acılığı, gözlerinde- ki yeisi gidermek istiyordu, fakat ay; paya baktığı zaman yanaklarından âşa- ği yuverlanan yaşları hayret ve korku ile görünce hemen yüzünü yıkıyarak halasının: yanına koştu. — Burada yalnız ne yapıyorsun ha- m? Niçin bizim yanımızdan kaç- kranın sesini beğenmedin mi la J9n? yoksa? Beğenmez olur muyum yavrum? gibi ses; İakat sen bana bakma;! her şey beni çok çabük yoruyor artık; bunun için biraz dinlenmeğe, geldim. — Elindeki kâğıtlar ne? Mektub mu öküyorsun? Seni rahatsız ettim öyle j9e.. Sabiha hanım yeğeninin elinden çe- kelek yanına oturttu. -- Beni rahatsız mı ettin? Bu nasıl IB rini bizzat idarehanemizden almaları lâzımdır. Taşra okuyucularımızın he- diyeleri posta ile gönderilir. İş bankası kumbarası İstanbul erkek Tisesi 2/B den 562 5. Ala- sayar. KOKULU SABUN (Son Posta markalı) İstanbul erkek İltsesi 3/D den TI3 Taced- din, Kayseri inhisarlarda Mustafa Ball oğ- la Talib Ballâ, Turhal ük okul 3 den Maci- do, Büyük Ayusolya Soğukçeşme yokuşu 7 de Sevin Yıldız. Sultanahmed Dizdariye çeşmesi sokak 13 de İsmet Özgen. MÜREKKEBLİ KALEM (Son Posta hatıralı) Yeşizköy Wk okul 14 de Kemal Ers, Sam- sun İsmetpaşa ilkmekteb 2 den 27 Müberra, 44 üncü ilkmekteb 245 Taban, Samsun orta- mekteb 4/A dan Şükrü Er. #4 üncü İlkmek- teb 5/A dan 62 Cemaleddin Coşkun, Cağal- oğrü örtamekteb 1/0 den Salih Taşim, MUHTIRA DEFTERİ İstanbul kız iizesi 850 Zafer Tarhan, İs- tanbur, erkek Visesi $/D den 1070 Ziya Tun- ver, Fatih ortamekteb 215 Bahaeddin Bay- raktar, Ankara birine! orta okul 1/10 dan 193 Muzaffer Ergun, Cumhuriyet kız lisesi 275 Hüsnüye Güncan, Kumkapi ortamekteb 589 M. Ali Tuş, Malatya İtsesi 11/A dan 7 Muaffer Bayhan, Sumsun İstiklâl mektebi Mes'ud Çubmel oğlu, Maraş ortümekteb 139 Mustafa Şirikçi, YUVARLAK DÜNYA KALEMTRAŞ (Son Posta hataralı) Vefa Koyacılar esddesi No, 96 da Bürhan, Topkapı Pazar tekkesi sokak Sabiha Yurda- kul, Beyolla 2 üncü mekteb Fezal, Ortaköy Gar; Osmannaşa orta mektebi 396 Vedad Şakar, İstanbul erkek lisesi Orhan Ziya, DİŞ FIRÇASI (8on Posta markağı) Şir) 43 fineü mekteb 141 Sabih Kutbey, t1 Türkbey aokuk 64 de Raziye oğla Hüseyin Cavld, Devrek zirmat memuru ka Kifayet Torun, Sarısun Saldbey mahallesi mümessil kısı Nestin Eral, İstanbul 12 inci mekteb 5 den 301 Hulüsi Gürses DİŞ MACUNU (Son Posta hatırat” Kadıköy Meltem sokak 24 de Öney, İstan- bul 44 fincü mekteb 5/C den 316 Suzan, Üs- küda” YO uncu mekteb 2/A dan Sevim Adalı, Pertevniyal lisesi 1/A dan 332 Nejad, Kartal İstasyon caddesi No. &4 de Sabriye Sözer. «Son Posta hatıran) Göynük orman mühendisi M. kızı Bedia Baş, dış, nezle, grip, romatizma v3 bütün ağrılarınızı derhal keser, icabında günde üç kaşe alınabilir. tub alınam bu kadar fevkalâde bir şey mi? Selmanın yüzü kızarmış, kaşları ça- tulmıştı. — Hayır hala; böyle demek istemiyo- - O halde niçin yüzünün mânası sertleşti? Niçin kaşların çatıldı? Ondan hefret ediyorum da ondan. Bunu, tâ canından yelen bir hırs ve kinle söylemişti. Sabiha hanım, ince- de inceye alay etmekten kendini ala- madı. t — Ondan nefret mi ediyorsun? Ni- çin yavrunı? Genç kız başını kaldırmıştı; gurur ve öfke ile parlıyan gözlerini halasının mavi gözlerine dikerek, hiddetlen tit- rıyen sesile cevab verdi: — Evet, ondan nefret ediyorum. 0- nun ismini bile enmâk istemiyorum Pala; onun bana yapmış olduğu fenalı- ğı dünyada kimse yapmamıştır. Sabiha hanım alay ediyormuş gibi dudak büktü: — Öyle mi Selma? ALOMİNYOM BARDAK a ve Memduha, Beylerbeyi Galata Ketronyan lisesi 808 Jr” BOYA KALEMİ İstanbul 2 inci mekteb 588 sun, Boğuziçi lisesi 109 Şehim tn Yağkapanı 19/21 otelde Yalıköy berber İsmali yarında kule demiryolları atölyesinde KİTAB Tarsus orta okul /B de Haykır, Kuşadası ikinci okul Dumarah İsmail Ünüvar, önü caddesi Şükrüye Yılmaz, tihpaşa mahallesinde No, 44 dağ arazi tahrir komisyonu kızı Sevim, Kırıkkale muhtar Mehmed AH oğlu Hilmi, caddesi No. 56 de Sâdiye, kömürleri işletmesinde Namık Gülen, Zonguldak orta okul A. 3 fiye Çatkan. KART Kayseri istasyon kondüxtör boğfÜ numaralı Yusuf kız Metime greiye sun P. T T. memurlarından Şadi çay, Keskin ikinel okul beşinci sinif sinden Yılmaz Çetin, Tokat orta GEvj 239 İdris Ersoy, Muğla üçüncü ik sini? talebesinden 730 Adnan Kutef dığ Hactilbey okulu sırf $ talopesind? İçuk Cern, Çatalca Subaş köy r ya değirmencisi Şadan elile Haydaf, Çekirge Mustafa sokak No. 36 ie | Bursa Imhisarlar barut deposu mi Ayhan Akgöz, Mersin elektrik “Muzaffer Atalaydan Emine, Bıvas OrÜ 3/A da 328 5. Özdemir, Bursa Yeşi cık caddesi No. 21 de Bodad Ağrelk Babasultun mahalesi No. 35 de ölÜ men Osman oğlu Ahmed Baysal, Akya İ si müdürü Tevfik Özmert oğlü İstanbul belediye yası İşleri knlemindi ret Tüzün, İstanbul Haseki hastanesi #acı Hayri kızı Münevver Tayran, ralh ilk okulu sınıf 3, şube Ada ? Atagün, Samsun Dumlupınar İlk ol 538 Sabahardin, Lâdik merkez okulü 32i Kadri Şühedar, Ankara İsmet okulu F/3 de 45 Neclâ, Diyarbakır layı tamirhanesinde Bekir oğlu Im, Samsun askeri hastane göz Handan Tarhan, Ankara Hacibayra si yanında Gaziantepli sokuk No. ler terrihanesinde Semiha Elen, kek lisesi orta kısım 1/B de 690 dağ, Ankara İsfalye meydanı Ki pi tamanı No. 8 de Ferhan Alaman, Si rel karakolu polis m imi z di i v i il i s£ a vi AN | EK x ERLERİ dak # Hz a e a ği. mar baldızı Falma, Sıvas 8. 4 de 790 İlhan Kutluca, Samsun mahallesi Yunusbey sokak No, 9 © Kayseri iskân müdürü Nasuhi Kiliç ban Kılıç, Amasya Yeşilirmak okulu 5 254 Nerlâ, Sıvas orta okul 8. 2/A © # Kayaho”u, Kastamonu lisesi 8. 2/0 “agi Kureddin Çetin, Osmancık dava sin Uslu oğlu Avni, Sinob mantfatarafi nan Onur oflu İhsan Onur, enslitüsü talebesinden 58 Peyzi Yezdiği iğ, Taşınağasa sokak Ko. 42 de F Çorum kadastro pasta memuru Nar | İ Necat, Nazlili tapu memuru Raşid vd “ber, Malatya lisesi 1/A da 168 Nezih€ fi ven, görmek ihtiyacını dayar bir haber isterdi. Halbuki 0, *G yetancı bir adamı gibi hareköf #: Bahası yerinde olan amcasının ww, yer yüzünde sizden sonra oni ? yakin olan bir akrabasını arayı madı. Kapımı yüzüne kapıyarak o duğum Selnsa acaba öldü mü? SIĞ Ne oldu? Nasıl yaşıyor? diye bif cık araştırmadı. — Bunları nereden biliyorsun ik -- Nereden mi? Bana aid venden başka kim bilecek? j ünü, cenden af dilemek, senin mına koşmak için ne kadar yağ nı ben biliyorum. — Öyle ise, onu bana meneden ne idi, bunu söyler hala? Cevab veremiyorsunuz Affedersiniz ama, bu sözlerini Zenini de çok seven ve onlari | e yakınlaştırmak istemiyen Om tı. Fakat pezintinin * devamınca artık daha dünyaya gülirsem koşucu olaca-| halönm sözlerinden başka söz Selma? Evet mektub okuyordum;| — Evet hala, bunları bilmiyormuş! ii, rahatmı bulamamıştı. Akşam onlardan ğımda şübheniz olmasın. Otomobille Ayrılırken, ertesi gün Boztepeye çık- gittiğiniz bü yerlere yürüyerek git- mak için genç kadınlar tarafından ya-|mes'ni öyle istiyorum ki... pılan teklifi reddetti, Güldüler, fukat Selma onlardan ay- — Çok yorgunum, iki gün rahat ede-İrılınca gene câli neş'esinin söndüğünü çeğim. o *elde iki gün sonra gideriz. Ya-|ğını anladı. ve birdenbire içini bir bulut ene kem kimden olduğunu bilsen! — Kimden hala? — Fuaddan kızım. — Fuaddan mı ? -— Evet neden şaştın? O da kimmiş g'bi yüzüme niçin öyle şaşkın gözlerle bakıyorsun? Amcanın oğlundan mek») sibi bana tekar sormanıza şaşıyorum. Kimsesiz bir çocuk olduğum halde beni reddeden, ona açılan kollarımı iten Fu- ad değil miydi? — Sonradan buna pişman olmadığı- nı nereden biliyorsun? -- Öyle olsa iki senede bir defa olsun edemiyeceğim. — Yanılıyorsun Selma... nizi de çok seviyorum.. evet ği birinize çok yukın görmek ihtiyat Terinin son ışığı, son arzusu; fa iyi ra doğruyu söylediğime yemin * rum, a Av